17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 13 ARALIK 2009 PAZAR 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER PENCERE Töre Cinayetlerinin Sorumlusu?.. Geçmişteki kadın düşmanlığının kökeninde ne yatıyor?.. Yasak meyve!.. İsterseniz ‘memnu meyve’ de diyebilirsiniz; Havva, yasak elmayı yedirmek için Âdem’i baştan çıkardı, ikisi de Cennet’ten kovuldular... Eskiden beri kadının erkekten aşağı, tehlikeli, ikinci sınıf, günah kaynağı sayılması dönüp dolaşıp bugün Anadolu’da töreye sızıyor, cinayetlerini üretiyor... Çocuk yaşta kız göreneğe uygun olarak evlendiriliyor, daha doğrusu satılıyor... Sonra?.. Bakire çıktı ya da çıkmadı davasının gerilimi başlıyor... Kızcağız kız çıkmazsa moda deyişle infaz edilecek... Katil kim olacak? Kızcağızın erkek kardeşi ya da abisi görevi yerine getirecek... Gazeteler töre cinayetlerine ilişkin haberler ve yorumlarla dolup taşıyor; ülke zaten çığrından çıkmış, iktidarın yolsuzluk, hırsızlık, soygun, rüşvet ve de üçkâğıttan oluşan iskambil falında geleceğimizi görmeye çalışıyoruz... Dinciliğin siyasal yaşamda egemenleştiği bir süreçte töre cinayetlerinin azması doğal değil mi?.. Gazeteleri enfiye koklar gibi içimize çekiyoruz; bir yanda ünlü piyasa yıldızlarının flörtleriyle cinsel dedikoduları; öte yanda töre cinayetlerinin ayrıntıları, ilkellikleri, dehşeti... Günümüz Türkiyesi’nde makbul kız modeli nedir?.. Okuması yazması olsun, yeterli. Az buçuk hesap bilsin.. Ev işlerini öğrensin.. Erkeğe saygı ve itaat şart.. Örtünecek!.. Tesettür, çarşaf ya da türban geçerli.. Kız olacak.. Sonuncu koşul özellikle önemlidir; bakire çıkmayan kıza töreyi uygulamak haktır!.. Vaktiyle Köy Enstitüleri’nin kapısına kilit vuran karşıdevrim, dinciliğin körü körüne siyasetini Anadolu’da yoğunlaştırıyor... Töre cinayetlerinden de gazetelerde geçilmiyor... Zenne düşmanlığının mirasıyla dinciliğin çarpık softalığını içeren alt kültürde zavallı kızları alım-satım metaına dönüştüren ilkelliğin ürünüdür töre cinayetleri... Günahı vebali Aydınlanma’nın karşısına çıkarak dinciliği iktidarlaştıran politikacının sırtındadır. (17 Kasım 2006 tarihli yazısı) Haydi boş durma! Yeni bir belge de sen hazırla! Bir de ıslak imza at... Bilinen bilinmeyen, kim aklına gelmişse suçlamaktan korkma! Gönder, hemen yayımlasınlar... Gazetenin tepesine, televizyonların, bilgisayarların en görünen yerlerine!.. Polisler, savcılar baştacı etsinler senin uyduruk belgeni! Koştursunlar o belgede adı geçenin peşinde! Huzurlarına getirtsinler, “Sen darbeci misin? Şu güzel ülkeyi neden karıştırmak istiyorsun?..” Tıksınlar içeri, beklesin dursun yargıç önüne çıkartılmayı. İstediği kadar “Ben öyle bir şey yapmadım hatta düşünmedim bile” deyip dursun... Bak biri, aylar önce kaptı bir kişinin özel defterini... Ordaki darbe söylentilerini aldı yayımladı. Herkes sahi sandı! Varsın o günlüğü yazan “benim öyle günlüğüm yok, hepsi yalan” deyip dursun. Mahkemeler, duruşmalar, sahte sanıklar işi büyüttükçe büyütsün, o senin hazırladığın belgeye dayanıp yeni yeni tutuklama yapılsın!.. Koca koca manşetler yeri göğü inletsin. Sıradan yurttaş ekmek fırınında beklerken yanındakine “Bak neler oluyor, koskoca adamlar ihtilal yapmak istiyormuş” desin üzülerek ya da gizlice sevinerek, “Şu, renksiz yaşantımıza bir tat gelir belki” diye... Daha önceki beklentiler gibi bir umutla. Başardın işte, haydi bir yenisini hazırla! Bu kez tek bir adamı da değil. Yüksek yerdeki birkaç adamı da işin içine kat! Onlar, yıllar önce bir darbe hazırlamışlar, kokusu şimdi çıkmış! Yine polisler, savcılar, yargıçlara iş düşecek! Vatan millet sorunu bu, belgedeki hainler yakalanmalı, yargılanmalı, aylar yıllar içerde tutulmalı... Bitmez bu komedya ya da dram! Bu kez ıslak imzalısını da yaratırsın! O da olmazsa kafeslisini... Adlar sıralarsın. Yıllar önce emekli olmuş yaşlı başlı insanları huzura getirip sorarlar o belgedekilere inanıp, sen mi yaptın, o mu yaptı darbe hesaplarını diye... Başarılı gazetecilik bu! Curnalcilik! Her neyse, yararlı bir çalışma. Ne diyordu biri geçende: “Önemli haberse gerisi teferruattır!” İşte haber! Bir açıkgözün, bir kışkırtıcının oturup kaleme aldığı, postayla gönderdiği, önce bazı gazetelere, yazarlara, neden sonra da savcılara!.. O yapmış başarmış, sen ne diye duruyorsun! Çek bir kâğıt önüne, bir de kalem, yaz şu şu kişiler bilmem nerde toplanıp, konuşuyorlar, ülke sorunlarını tartışıyorlar, hepsi yaşlı başlı, ama doymamışlar işbaşındakileri çekiştirmeye, her an bir darbe olsa da bizlere de iş düşse deyip beklemekteler. Gönder Taraf’a marafa Sabah’a mabaha, Zaman’a mamana, kısa sürede tüm Türk milleti duysun, ayaklansın, vatan düşmanı sayıp birilerinin üstüne yürüsün, savcıları, yargıçları göreve çağırsın... Ortalığı karıştıran senin gibilere gün doğsun! Kolay iş, bir kâğıt parçası dediği gibi büyük bir askerin, kâğıt parçası ama aylarca yıllarca etkinliğini duyuran bir kâğıt parçası! Sayısız insanın suçlanmasına, kapatılmasına, acılar çekmesine yol açan bir uydurma... Haydi sen de yap bir belge! Git postala. Önce yandaş gazetelere, TV’lere neden sonra savcılıklara! Varsın yine birçok suçsuz insanın başı derde girsin, aldırma, sen becerdin sana yakışanı, keyfin yerinde, para pul derdin yok! Gün gelir ödül bile alırsın! Hem de saygın insanların oluşturduğu bir kurulun elinden başarılı habercilik ödülünü. EVET / HAYIR OKTAY AKBAL Bir Belge de Sen Hazırla!
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle