21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 13 ARALIK 2009 PAZAR CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR 21 ESİNTİLER ZEYNEP ORAL Gençlerin Tiyatro Çıkartması Hangi tiyatroya gitsem ağzına dek dolu şu son zamanlarda. “Tiyatro, öldü bitti, can çekişiyor” diye ahkâm kesenler fena halde yanılıyor. Bu iyi haber… Kötü haber beklemeyin, vermeyeceğim. (Bugün pazar!) Bir iyi haber daha: Tiyatronun seyircisi de gençleşiyor, sahnesi de! Dar-ül Love Son yıllarda İstanbul’un en yenilikçi mekânlarından biri Garajistanbul. Burada, “Dar-ül Love” adlı performansta şaşırtıcı bir genç sanatçı izledim. Nuri Harun Ateş. 1980 doğumlu. Bu adı Siemens’in genç şancılar arasında açtığı yarışmadaki başarısıyla ya da “Aşura” adlı oyundan anımsayabilirsiniz. Kontrtenor bir sese sahip. (Ses renklerinden, tenorun en incesinden de ince bir ses.) Bu çok özel sesi, şancı ve oyuncu olarak kullanıyor. Şancılığı, oyunculuğunun üzerine de çıksa, çok zor bir rolde (hatta 3 rolde birden -kadın, erkek ve travesti rollerinde) tuzaklara düşmeden, çıtayı yükselterek sürdürüyor. Arapça-İngilizce başlık sizi şaşırtmasın. Oyun Türkçe. Ortadoğu’ya atıfla Arapça; “Rotterdam Opera Günleri”yle ortak prodüksiyon olduğu için İngilizce vurgulanmış olabilir. Murat İpek’in dramaturjiye ihtiyacı olan metnini, ışık, sahne, kostüm tasarımını da üstlenen Ali Cem Köroğlu sahnelemiş. Bu tek kişilik performansta, sahne üstünde zengin bir görsellik, baştan sona hassas bir denge, oyuncuya sıra dışı olanaklar sağlamış. Bundan böyle Nuri Harun Ateş’in takipçisi olacağım… Şekspir müzikali Oyun Atölyesi’nin sunduğu, Kemal Aydoğan’ın Shakespeare oyunlarından oluşturduğu ve sahnelediği; Tolga Çebi’nin müziğiyle kanatlanan “Şekspir Müzikali” nitelikli tiyatro tadını seyirciye geçiren mutlu bir olay… Üzerinde durmak istediğim, Haluk Bilginer gibi deneyimli ve çok usta bir oyuncunun çevresinde rol alan 4 olağanüstü gencin performansı… Evrim Alaysa (Dokuz Eylül Tiyatro Bölümü 2003 mezunu) Selen Öztürk (Hacettepe Dev. Konservatuvarı 2004 mezunu), Zeynep Alkaya (Anadolu Ü. Devlet Konservatuvarı 2003 mezunu),Tuğçe Karaoğlan (Mimar Sinan Devlet Konservatuvarı 2009 mezunu). Bu dört genç, oyun boyunca sahnede dans ediyor, şarkı söylüyor, akrobasi yapıyor, Türkçeyi en doğru biçimde kullanıyor, ritmi, temposu hiç düşmeyen bir oyunculuk çıkarıyor. Hepsi hem bir ekip olarak birini bütünlüyor, hem de tek başlarına farklı yeteneklerle, farklı duruş biçimleriyle sahnede var olmayı biliyor. Bu gençleri tiyatromuza kazandırdığı için Haluk Bilginer’e ne denli teşekkür etsem azdır! Kraliçe Lear Henüz yeni başladı, yakında eleştirilerini okursunuz. Eugene Stickland’ın yazdığı, Leyla K. Tepedelen’in çevirdiği, Yıldız Kenter’in yönettiği, Osman Şengezer’in dekor ve kostümü, Cem Yılmazer’in ışığını tasarladığı “Kral Lear”, genç yaşlı ilişkisi, kuşak çatışması ama en önemlisi sanatın birleştirici gücü üzerine çok duyarlı, eğlenceli, çok etkileyici bir oyun. Sahnede 3 kişi: Yaşlı oyuncu (Y. Kenter) çellist (Feride Varol / Jülide Eke) ve genç kız (Sedef Şahin). Yıldız Kenter bence yine sahnede mucizeler yaratıyor, yıllara ve yerçekimine meydan okuyor! Ancak çarpıcı olan, bu ustaların ustasının yanında / önünde / arkasında çok genç bir sanatçının performansı. Sedef Şahin 17 yaşında. Pera Güzel Sanatlar Lisesi Tiyatro Bölümü son sınıf öğrencisi. Zamanla elbet daha çok deneyim kazanacak ama şimdilik çok başarılı bir başlangıç! Bir zamanlar “Küheylan” oyununda Kerim Afşar’ın karşısında 17 yaşındaki bir oyuncuyu tüm eleştirmenler öyle bir yüceltmiştik ki, çocuk şımarıp tiyatro sahnelerini terk etmişti. O gün bugün de bence Mehmet Ali Erbil, bir daha öyle bir performans çıkaramadı! Haydi gençler! İyi ki varsınız, iyi ki tiyatrodasınız! [email protected] faks: 0212.2571650 [email protected] Şener Özmen ve Cengiz Tekin’in ‘Orijinal Mesaj’ sergisi 9 Ocak’a kadar Outlet İhraç Fazlasõ Sanat’ta Mesajõkendindenmenkul ÖZLEM ALTUNOK Sürekli tekrar eden bravo sesleri ve alkõşlar bir yandan, diğer yandan İstiklal Marşõ yükseliyor, bir anda saklandõklarõ yerden çõkan iki adam davul zurna çalmaya başlõyor. Bu- rasõ neresi? Bir kadõn önüne düşen halatõ alõp bir başkasõna atõyor. Ki- me, niye? İki adam gökyüzüne mer- diven dayamõş, sanki ‘açılım’õn sõ- nõrlarõnõ arõyor. O da ne! Dicle Neh- ri’nin üzerinden bir UFO geçiyor... Şener Özmen ve Cengiz Tekin, “mesajı kendinden menkul” ortak sergileriyle Outlet İhraç Fazlasõ’nõn konuklarõ. İkisi de Diyarbakõrlõ, iki- si de güncel sanatla uğraşõyor. Bu sergi onlarõn 2006-2009 yõllarõ ara- sõndaki ortak çalõşmalarõnõn ürünü, ucu da “açılım sürecine” dayanõyor. Fotoğraf ve videolardan oluşan “Orijinal Mesaj” sergisinin mi- marlarõ bu iyileşme döneminden pek de umutlu değil. Yaşanan kar- maşayõ, mesaj yõğõnõnõ, klişe söy- lemleri, fantastik çözüm önerilerini “absürd”ün içinde eritip bir di- renme alanõ yaratmaya çalõşõyorlar. Gerisini onlardan dinleyelim… - Güncel sanatla uğraşıyor ve Diyarbakır’da yaşıyorsunuz ama bu kolektif çalışmanın tek sebebi bu ortaklıklar olmasa gerek. CENGİZ TEKİN - Şener’le 2000’den beri tanõşõyoruz, 2005’e kadar da 3 ortak iş yapmõştõk. 5 yõ- lõn sonunda birbirini tamamlayan, ortak bir dile dönüşen işlerimizin bir noktada buluşmasõ gerekiyordu ki, bu sergi projesi ortaya çõktõ. Her şe- yin mesaj haline dönüştüğü bu za- manlarõ merkeze alarak çalõşmaya başladõk. “Orijinal Mesaj”õn ilk işi de uzun metraj bir videoydu. 2 yõl- da biten ve 4 kaset tükettiğimiz film, montajdan sonra 3 dakikaya düştü. Bu iş üzerinden de gördük ki hayat hõzlõ değişiyor burada, biz de o değişimi teknik olarak bu işe yan- sõtmõş olduk. 32 yaşõndayõm ama 70 yaşõndaki bir insanõn yaşayacağõ şeyleri yaşõyoruz bu ülkede. Her gün bir sürpriz, kimisini yakalayamõ- yorsun, bağlantõ kopunca da gök- yüzünde uzay mekiği filan görebi- liyorsun... ŞENER ÖZMEN - Bu sergi bir yandan da sitüasyonistlere bir vefa sergisi. Kolektif çalõşabilir ve ego- larõmõzõ zedelemeden de yol alabi- liriz. Kolektivizm bana başka türlü yaşanõlabilir bir hayat olabileceğini, başka türlü sanat yapõlabileceğini de söylüyor. - Bu sergi, mesaj bombardı- manına karşı kâh dalga geçerek kâh gerçeğin komiğini çıkararak absürd yapısıyla sözünü çok içer- den söylüyor gibi... TEKİN - Gazete ve televizyon- larda mesaj ve görüntü kirliliği, in- ternette uçuşan acayip bilgiler, ge- nelgeçer, kanõksamõş klişeler... Bu mecralarda sanatõn âlâsõ var, biz de iddialõ, ama bir direnme biçimi ola- rak düşündük bu sergiyi. ÖZMEN - Adõndan yola çõkma- ya çalõşõrsak verdiği bir mesaj yok bu serginin. Doğu’ya o masalsõ, kõ- rõlgan bakõş, yoksulluk, yoksunluk, cehalet, sürekli bir keşif heyecanõ- na karşõlõk gerçek hiç de öyle değil. Saçma sapan bir hayat işte oradaki. Belli bir dönem iyi gidiyor, sonra şu videodaki Dicle Nehri’nin üzerinden geçen UFO gibi bir şeyler oluyor, her şey yõkõlõveriyor. İyileşme dö- nemi deniliyor ya, bizim de ruh ve akõl sağlõğõmõz düzeliyor. İşlerdeki rahatlõksa bundan. - Siyah-beyaz ve hızlandırılmış şu video ya da UFO gören adam, kayalıkların ardına saklanmış birden bire davul zurna çalmaya başlayanlar… İşlerinizdeki bu oyunlu, kostümlü ironik kurgular, biraz da gerçeğin sertliğini yu- muşatmak için mi? ÖZMEN - İşlerimizde simgesel bir dil kullanma arzusu var. Kala- balõklar yerine metruk, terk edilmiş yerlerde geçiyor. Bu kaçõşlar ka- musal alanda iş yapamadõğõmõz için değil de sanki üzerimizde hâlâ gö- rünmez bir baskõnõn olduğunu his- settiğimiz bir kuşku hali belki de. Oyunlaştõrma kõsmõ ise kendisiyle dalga geçen, durumu çocuksulaştõ- ran, yaşananlara masumiyet biçen bir hal. Meddahlõk gibi algõlanan kos- tüm giyme, kõlõk değiştirme gibi ka- muflaj çabalarõ ise arada kalma ha- liyle ilişkili. Ucu ‘açõlõm sürecine’ dayanan sergi, Özmen ve Tekin’in 3 yõllõk ortak çalõşmalarõnõn ürünü. Amaçlarõ yaşanan karmaşayõ, klişe söylemleri, fantastik çözüm önerilerini ‘absürd’ün içinde eritip bir direnme alanõ yaratmaya çalõşõyorlar. MÜZE PROJELERİNE DESTEK GECESİ İstanbul Modern 5. yaşõnõ kutladõ Kültür Servisi - İstanbul Modern, kuruluşunun 5. yõlõnda müzenin güzel sanatlar alanõndaki faaliyetlerine ve eğitim projelerine destek sağlamak amacõyla “Gala Modern” etkinliği düzenledi. Önceki akşamki gala gecesinde, İstanbul Modern Yönetim Kurulu Başkanõ Oya Eczacıbaşı, geceye katõlanlarõn verdikleri destekle, müzenin güzel sanatlar alanõndaki eğitim etkinliklerinin çoğalmasõnõ ve çeşitlenmesini sağladõklarõnõ belirtti. Raffi Portakal yönetiminde gerçekleştirilen destek yarõşõnda sanatçõlar Kutluğ Ataman, Mehmet Güleryüz, Selma Gürbüz, Mustafa Horasan, Ergin İnan, Balkan Naci İslimyeli, Ahmet Oran, İrfan Önürmen ve Sarkis geceye özel hazõrladõklarõ çalõşmalarla müzenin gerçekleştireceği projelere destek verdi. Mübariz Mansimov Gurbanoğlu, İslimyeli’nin gece için özel olarak yeniden yorumladõğõ, elle işlenmiş 85 yõllõk Türk bayrağõ için 650 bin TL’lik, Ethem Sancak ise İnan’õn kendine has desenleriyle ve Mevlana’nõn dizeleriyle donattõğõ sandalyeye 150 bin TL’lik destek verdi. Etkinlikte, “İstanbul Modern” filmi de gösterildi. OSMAN ÇUTSAY BERLİN - Almanya’da, Tür- kiye kaynaklõ sanat hareketlerine gelen canlõlõk ivme kazanõyor. Tanas Sanat Galerisi’ndeki “90 Günde Dünyayı Kurtarmak Kolay Değil” başlõklõ sergi de bunlardan biri. Rene Block’un kü- ratörlüğündeki sergide, Halil Al- tındere, Fikret Atay, Köken Er- gun, Ali Kazma, Servet Koçyiğit, Ahmet Öğüt, Erkan Özgen, Şener Özmen, Cengiz Tekin ve Nasan Tur’un işleri yer alõyor. Temelde ‘Diyarbakır’da yükselen yeni sanat sahnesi’ni konu alan sergi, Türkiye ve yurtdõşõndaki sanatçõlarõn ya- şam koşullarõyla da bağlantõlõ; bireysel kimlik sorunlarõnõ, küreselleşen sanat sistemini ve sistemin piyasa mekaniz- malarõ ile yakõn ilişkisini işliyor. Serginin yazar ve küratör Necmi Sönmez tarafõndan kaleme alõnan ta- nõtõm yazõsõnda “Türkiye’deki güncel sanatın yeni bir yöne doğru ilerle- diğine” işaret edilerek, bunun İstanbul Bienali’nin artan ünü, Türkiyeli sa- natçõlarõn uluslararasõ sergilerde sürekli yer almasõ ve Türkiye’de de uluslararasõ nitelikte sanat müzelerinin kurulmasõyla yakõndan bağlantõlõ olduğu vurgulanõ- yor. Metinde, Rene Block önderliğin- deki bu serginin önemi de şu sözlerle anlatõlõyor: “Sergi kapsamındaki sa- natçılar, sosyalleşmelerine ilişkin karmaşıklıkları ve birbiriyle har- manlanmış Batı Avrupalı ve Asyalı dünya görüşü ve yaşam deneyimle- rini inceliyorlar. ” Sergi, 13 Mart 2010’a kadar sürecek. ‘Edebiyat Festivali’ sona erdi Kültür Servisi - İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansõ ve Türkiye Yazarlar Birliği İstanbul Şubesi işbirliğiyle düzenlenen ‘1. İstanbul Edebiyat Festivali’ sona erdi. Festivalin kapanõşõnda konuşan Türkiye Yazarlar Birliği İstanbul Şube Başkanõ Ali Ural, ‘Edebiyat Mevsimi’ adõyla düzenlenen festivalin, şehir hayatõnõn koşuşturmasõna hapsolmakla yüz yüze olan insanlara, kültürü doğru şeklini bularak ulaştõrmaya çalõştõğõnõ söyledi. Ural’õn konuşmasõnõn ardõndan “Şiir Ödülü” Ahmet Oktay’a, “Roman Ödülü” Hasan Ali Toptaş’a, “Öykü Ödülü” Mustafa Kutlu’ya ve “Deneme Ödülü” Ahmet Turan Alkan’a sunuldu. Domeniconi ve Moyano Gitar Cafe’de Kültür Servisi - Kadõköy’deki performans mekânõ Gitar Cafe, klasik gitarõn önemli iki ismi Carlo Domeniconi ve Ricardo Moyano’yu ağõrlõyor. Dört günlük bir atölye düzenlemek üzere İstanbul’a gelen İtalyan besteci ve yorumcu Domeniconi ve yine bir süreliğine İstanbul’da bulunan Arjantinli usta gitarist Moyano, yarõn saat 21.00’den itibaren, gitarseverlere unutulmaz bir gece yaşatacak. Son anda programlanan bu konserde dinleyiciler, yollarõ tesadüfen kesişen bu iki dostun müzikal sohbetine tanõk olacak. (Adres: Caferağa Mah. Sakõzgülü Sok. Taranto Ap. 7/1 / Rezervasyon için: 0 216 348 60 55 / www.gitarcafe.com) Türkiye’den Berlin’e güncel sanat Servet Koçyiğit- Motherland Şener Özmen ve Cengiz Tekin, açılım öncesi ve sonrası yaptıkları otoportrelerinin önünde...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle