Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
4 KASIM 2009 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
HABERLER 5
POLİTİKA GÜNLÜĞÜ
HİKMET ÇETİNKAYA
Suskun ve Tepkisiz...
Gazetenin arka giriş kapısından içeriye
girdiğimde duvarda asılı bir fotoğrafı görürüm...
Siyah çerçeveli, bir ölüm ilanında yer alan
fotoğrafı selamlayıp, asansöre binerim odama
çıkmak için.
Sabah gazeteye geldiğimde, bu kez ölüm
ilanına baktım uzun uzun....
Prof. Dr. Türkan Saylan’ın ölüm ilanıydı ve
sanırım Hüseyin Gürer çerçeveletip duvara
astırmıştı.
Başında bir yemeni ve çiçekler...
Saksıdaki çiçeklerden birisi belki de mor
menekşeydi...
Ergenekon operasyonu sonrası evinin
balkonundan, sevenlerine gülerek el sallayan
Türkan Saylan.
Ölüme kafa tutuşu, yaşama sımsıkı sarılması!
Aslında ölüm yavaş yavaş yaklaşıyordu “at
kıza”...
O ise “yapacak daha çok işim var” diye
direniyordu.
Odama çıktım, gazeteleri okumaya
başladım...
Güler Zere’de yavaş yavaş ölüme
yaklaşıyordu.
Adli Tıp Kurumu aylardır, Güler Zere’nin
ölümcül hastalığına ilişkin raporu hazırlamadığı
için, Çağdaş Hukukçular Derneği, genel kurul
üyesi 42 kişi için suç duyurusunda
bulunmuştu.
Avukat Taylan Tanay’ın açıklaması, olayın
salt hukuki değil, “ahlaki ve vicdani” olduğunu
vurguluyordu.
CHP’li Ahmet Ersin’in açıklaması önemliydi:
“Endişem odur ki Güler Zere’nin tabutu
tahliye edilecek sonunda. Adli Tıp Kurumu
insanlık suçu işliyor.”
Gerçekten bir insanlık suçu işleniyor!
Cumhurbaşkanı Gül’ün, Başbakan
Erdoğan’ın kılı kıpırdamıyor. Erbakan Hoca’yı
yaşından ötürü affeden Cumhurbaşkanı, Adli
Tıp Kurumu’na telefon açıp, “Niçin kanser
hastası Güler Zere’nin raporunu
hazırlamıyorsunuz” demiyor.
Güler Zere’nin hastanede “hükümlüler
koğuşu”nda ölümü bekliyor...
Umutlarını yitiriyor insan bu tür insanlık dışı
olaylar karşısında. Meltemlerin estiği mavi gök
kararıyor insan yüreğinde.
Issız bir karanlık çöküyor günün ortasında!
Bu öç alma duygusu neden?
Sorular kafamda çoğalırken, yıllar önceye
gidiyorum...
12 Eylül darbesinin ardından tutuklanan,
Aydın E Tipi Cezaevi’nde ölümcül hastalığa
tutulan İnkılap Dal’ın ölümü geliyor aklıma.
Kan kanseriydi İnkılap!
1988 yılında beş yıllık hapis cezasını
çektikten sonra özgürlüğüne kavuşan İnkılap
Dal, pasaport alıp yurtdışında tedavi olmak için
bir yıl savaşım verdi.
İnkılap, 8 Ağustos 1989’da pasaport alıp üç
gün sonra Fransa’ya gitti ilik nakli için...
30 kiloydu Fransa’ya gittiğinde İnkılap.
Hastaneye yattı ve tedavisi sürerken 22
Ağustos günü yaşama gözlerini yumdu.
Babası öğretmen Mehmet Dal, 29 yaşında
ölen oğlu İnkılap’ın ölümünün ardından şöyle
konuşmuştu:
“Pasaport geç verildiği için iş işten geçmişti.
Enfeksiyonları yenemedi. Bu nedenle de ilik
nakli yapılamadı. Çok üzgünüz, zamanında
pasaport verilseydi belki de yavrum
yaşayacaktı. Onu zaten ölüme gönderdiler.”
İnkılap Dal yaşasaydı bugün 49 yaşında
olacaktı!
Aradan 20 yıl geçti...
Güler Zere ve İnkılap Dal...
Değişen bir şey var mı?
Yok!
İçimde fırtınalar kopuyor bu acımasızlık
karşısında!
İsyancıl bir tutku giderek çoğalıyor...
Yaşamın upuzun sayrık saatlerinde
dolaşıyorum...
Bir hastane odasında ölümü bekleyen Güler
Zere...
Ve dün Susurluk çetesinin bir kaza sonucu
ortaya çıktığı gün.
Aradan 13 yıl geçmiş...
Devlet, aşiret, mafya üçgeninde işlenen
cinayetler.
Özlemin kısacık yıllarında, kendimizi
avuntularla oyalıyoruz... Çoğu kez zamana
yenik düşüyoruz.
Umutlarımız bölük pörçük, kaygılarımız bir
yanardağ gibi...
Sessizliğin sesi olmayı beceremiyoruz!
Tüm kapılar kapanıyor yüzümüze...
Bir aldatmaca ve kandırmaca!
Cezaevlerinde hasta insanlar...
Kış yaprakları gibiyiz ölümleri beklerken...
Suskun ve tepkisiz...
Bu tür olayları 12 Eylül faşist askeri darbesi
sürecinde de yaşamıştık...
hikmet.cetinkaya@cumhuriyet.com.tr
Faks numaramız: 0212 343 72 69
Çetin: DP sağ
parti değil
ANKARA (ANKA) -
DP ile Anavatan
Partisi’nin birleşmesine
baştan beri destek veren
eski Dõşişleri Bakanõ
Hikmet Çetin, DP’nin sağ
parti olmadõğõnõ
söyleyerek “Türkiye’de
demokrasinin daha
sağlam bir şekilde kurum,
kuram ve kavramlarõ ile
özgürlükçü, katõlõmcõ
nitelikleriyle yerleşmesini
isteyen herkes bu
oluşuma katõlmak
zorundadõr” diye konuştu.
DP’yi “dõşarõdan
desteklediğini” söyleyen
Çetin, “Sosyalizm
liberalleşti, liberalizm
sosyalistleşti. Artõk
‘izm’lere ilişkin katõ
formüller kalmadõ” dedi.
Öcalan
yürüyüşüne hapis
DİYARBAKIR
(Cumhuriyet) - PKK
lideri Abdullah
Öcalan’õn doğum günü
nedeniyle Şanlõurfa’da
düzenlenen yürüyüş
sõrasõnda gözaltõna
alõnan Sabri Şahin’in
Diyarbakõr’da
yargõlanmasõna devam
edildi. Şahin,
suçlamalarõ reddedip
beraatini isterken,
mahkeme Şahin’i
“Toplantõ ve Gösteri
Yürüyüşleri Kanunu’na
muhalefet ve örgüt adõna
suç işlemek”ten 10 yõl 5
ay hapis cezasõna
çarptõrdõ. Halfeti
ilçesinde geçtiğimiz
nisan ayõnda
düzenlenmek istenen
yürüyüşe jandarma izin
vermemiş, çõkan
olaylarda 2 kişi ölmüştü.
Dilipak’ın Sezer’e
hakaret davası
ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
Yargõtay Ceza Genel
Kurulu, Anadolu’da
Vakit yazarõ
Abdurrahman
Dilipak’õn, 10.
Cumhurbaşkanõ Ahmet
Necdet Sezer’e hakaret
ettiği iddiasõyla
yargõlandõğõ davada
beraat kararõnõ onayan
Yargõtay 9. Ceza
Dairesi’nin kararõna
Yargõtay Cumhuriyet
Başsavcõlõğõ’nõn yaptõğõ
itirazõ kabul etti. Genel
Kurul, Yargõtay itirazõ
11’e karşõ 13 üyenin
oyuyla kabul ederek,
Dilipak’õn 765 sayõlõ
eski Türk Ceza
Yasasõ’nda düzenlenen
“cumhurbaşkanõna
hakaret” suçundan
cezalandõrõlmasõ
gerektiğine karar verdi.
GDO yönetmeliği
yargıya taşınıyor
ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
Tarõm ve Köyişleri
Bakanlõğõ’nõn 26
Ekim’de çõkardõğõ bir
yönetmelikle “genetiği
değiştirilmiş organizmalõ
(GDO)” ürünlerin
ithalatõnõ “legal” haline
getirmesi Meclis
gündemine taşõndõ.
Genel Kurul’da söz alan
CHP’li Vahap Seçer,
yönetmeliği yargõya
taşõyacaklarõnõ bildirdi.
Seçer’e yanõt veren
Tarõm ve Köyişleri
Bakanõ Mehdi Eker ise
yönetmeliğin GDO’lu
ürünlerin kontrol ve
denetimini sağlamak için
yasal düzenleme
yapõlana kadar “acil”
önlem almak için
çõkarõldõğõnõ savundu.
CHP lideri Baykal, Kürt açõlõmõ görüşmesinin 10 Kasõm’da yapõlmasõna tepki gösterdi
‘Açõlõm afete döndü’ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - CHP Genel Başka-
nõ Deniz Baykal, grup toplan-
tõsõnda yaptõğõ konuşmada,
“AKP’nin 7 yıllık tek başına
iktidarında altın fırsatı de-
ğerlendiremediğini” söyledi.
Baykal, “zam yağmurunun
geldiğinin” altõnõ çizerken de
“Bir zam yağmuru, bir de açı-
lım yağmuru var. Açılım yağ-
murları afete döndü” dedi.
“GDO açılımı” doğrultusunda
çõkarõlan yönetmeliği eleştiren
Baykal, 70 milyonun sağlõğõnõn
ve ülkenin geleceğinin tehlike-
ye atõldõğõnõ söyledi.
Baykal, 29 Ekim kutlamala-
rõ sõrasõnda “demokratik hak-
kını kullanan insanlara kar-
şı tavrın milleti rencide etti-
ğini, şehit ailelerine PKK’li
gibi muamele edilemeyece-
ğini” söyledi. Baykal, “Şehit
yakınlarına polis dayağı ya-
kışmıyor” derken salonda bu-
lunan gaziler ayağa kalkarak
kendisini alkõşladõ. Baykal, “Bu
iktidarın Türk bayrağına
karşı alerjisi var. PKK bay-
rağına alerji yok. TBMM’ye
bayrak sokmayı yasak etme-
ye çalıştılar” derken bir şehit
yakõnõ da bayrak açtõ.
Baykal, Denizli’de sivil top-
lum örgütlerinin “vatan haini
gibi” görülerek korteje girme-
sinin engellenmesinin de utanç
verici olduğunu kaydetti.
CHP lideri, Kürt açõlõmõnõn
10 Kasõm’da TBMM’de ele
alõnacağõnõn açõklandõğõna dik-
kat çekerken “29 Ekim’i ve-
remedik, 10 Kasım’da mı ya-
palım, diyorlar? Kürt açılımı
görüşmesinin Atatürk’ün
ölüm gününe getirilmesi de-
rin bir anlam mı taşıyor? Bi-
risi bilerek bir şey mi ima et-
meye çalışıyor? ‘Atatürk artõk
aramõzdan ayrõldõ, bunlarõ ya-
pabiliriz’ mi demek istiyorlar?
Bu açılımın Türk bayrakla-
rının yarıya indiği gün
TBMM’ye getirilmesinin çok
özel bir anlamı vardır” dedi.
Baykal, “Kürt açılımının
PKK açılımı olduğunun an-
laşıldığını” söylerken “Baş-
bakan, ABD’ye gitmeden
Meclis’e bir şeyler sunula-
cak, bunun mu telaşı var?” di-
ye konuştu.
‘Gereği yapılmalı’
Baykal, belge tartõşmalarõn-
da gelinen noktayla ilgili olarak
da “Bu belge emir-komuta
zinciri içinde yapılmışsa der-
hal onun da gereği yapılma-
lıdır. Eğer altında imzası
olanların arkasında farklı in-
sanlar varsa derhal onlar için
de gereği yapılmalı. Eğer
emir kumanda zinciri içinde
değil de, sadece bir albay ve
arkadaşları içinde çalışma
varsa elbette onlar tasfiye
edilmelidir. Ama onların ora-
da görev yapmasına göz yum-
muş olan yetkililer de en
azından özür dilemeli, öze-
leştiri yapmalıdır” açõklama-
sõnõ yaptõ.
Baykal, “belgenin siyasi bir
ithamnameye dönüştüğüne”
dikkat çekerken sözlerini şöy-
le sürdürdü: “4.5 ay önce bu
belge ihbarcının elinde. Niye
bekletiliyor? Bu arada bir
gece yarısı baskınıyla askeri
yargıyla ilgili yasa çıkarılıyor.
Muhbir, Genelkurmay Baş-
kanı da bu işin içinde, diyor.
Olay albay düzeyinde bir ör-
gütlenme olarak ortaya çıktı,
şimdi Genelkurmay Başkanı
düzeyinde bir mesele haline
geldi. Muhbir vatandaş git id-
dialarını ortaya koy, ifadeni
ver. Niye hüküm veriyorsun?
Muhbir vatandaş, CHP de bu
işin içinde, diyor. Arkadaş
sen kimsin, çık ortaya seni gö-
relim, hesaplaşalım. Mek-
tupta imza yok, nerede
şeffaflık? Çamur atıp
kendini saklama, mah-
kemede hesaplaşalım. Bu
arkadaş belgeyi 4.5 ay
saklamış, sonra postaya
teslim etmiş. Savcılığa
yüzlerce mektup gelir,
açan görevli, imzasız di-
ye yırtıp çöpe atsaydı!
Türkiye’yi allak bullak
edecek bu belgeyi hangi
güvenle postayla gön-
dermiş? Yani ne diyor
‘Giderse gitsin birisi, ne de
olsa ben yeniden imal ede-
rim, bak makinesi varmõş
õslak imzanõn mõ’ diyor?
Türkiye’de kurumları,
TSK’yi hedef tahtası ha-
line getirme kararlılı-
ğında bir planlama var.”
Yargıya büyük görev
Baykal, demokrasiye
yönelik asker kaynaklõ
tehditlerin yanõ sõra, ikti-
dar kaynaklõ tehditler de
bulunduğuna dikkat çe-
kerken “en büyük gör-
evin yargıya düştüğü-
nü” vurguladõ. Baykal,
“Mehmet Haberal, Mus-
tafa Balbay, terör sanığı
gibi oralarda tutulacak.
Başbakan dava için ‘te-
rör örgütü’ diyecek, böy-
le bir lafı kullanacak.
PKK’yi de oradan se-
lamla karşılayacaksın.
Böyle şey olur mu?
AKP’nin akıl danıştığı
kişiler Öcalan’a paşalık
teklif ediyor” dedi.
İSTANBUL’DA FORUM
Kürt
heyetten
açılıma
destek
ENGİN ESEN
Kuzey Irak’taki bölgesel Kürt
yönetiminden üst düzey bir
heyet, AKP hükümetinin Kürt
sorunu merkezli “demokra-
tik açılım” politikasõna deste-
ğini İstanbul’da dile getirdi.
Amerikan düşünce kurulu-
şu Atlantik Konseyi ile Was-
hington’daki Amerikan Üni-
versitesi ve New York’taki
Columbia Üniversitesi tara-
fõndan davet edilen Kürt he-
yeti, İstanbul Swissotel’de
bazõ Türk akademisyen ve
gazetecilerle iki günlük fo-
rumda buluştu. Türk tarafõn-
dan resmi yetkililer olmaksõ-
zõn, ikincil diplomasi tarzõnda
yapõlan, “Diyalog: Türkler
ve Iraklı Kürtler Arasında
Güven” başlõklõ forumun ar-
dõndan dün öğleden sonra ba-
sõn toplantõsõ düzenlendi.
Kürt Yönetimi Başkanlõk Di-
vanõ Başkanõ Fuad Hüseyin,
Dõşişleri Bakanõ Ahmet Da-
vutoğlu ve Devlet Bakanõ Za-
fer Çağlayan’õn geçen hafta
Erbil’e yaptõğõ ziyaretle birlik-
te yeni bir döneme girdiklerini
belirterek taraflarõn “sizin gü-
venliğiniz bizim güvenliği-
mizdir” çizgisinde buluştuğu-
nu dile getirdi. Kürt yetkili,
“Kürdistan, Türkiye için tüm
Irak’a geçit olacak. Türkiye
de bizim için Avrupa’ya ge-
çit olacak” diye konuştu.
Hüseyin, Türk hükümeti-
nin Kürt konusundaki “açılım
politikasını” çok önemli bul-
duklarõnõ ve bunu destekle-
diklerini vurguladõ.
Gülen okullarına övgü
Bölgesel yönetimin Doğal
Kaynaklar Bakanlõğõ Başda-
nõşmanõ Halid Salih de “Tür-
kiye’nin enerjiye ihtiyacı var
ve bizde enerji var. Ayrıca
Türkiye üzerinden enerji ih-
raç edeceğiz” diye konuştu.
Yeni bölgesel hükümetin
Eğitim Bakanõ Safin Dizayi
kendilerinin PKK’nin yön-
temlerini benimsemediğini ve
artõk Ankara ile ilişkilerinin
PKK’ye endeksli olmayaca-
ğõnõ vurguladõ. Dizayi DTP’yi
de “pragmatik davranmak
yerine duygusal hareket et-
mekle” eleştirdi. Eğitim ala-
nõnda işbirliğini geliştirmek
istediklerini de belirten Diza-
yi, Irak’õn kuzeyindeki Fet-
hullah Gülen çizgisindeki Işõk
Üniversitesi ile Nilüfer Kõz
Lisesi’ni örnek göstererek
“Böylesi kurumları daha çok
görmek istiyoruz” dedi.
Ahmet Türk, AKP’nin başarõsõzlõğõnõ DTP’ye fatura etmeye çalõştõğõnõ söyledi:
Açılımı taşıyamadılar
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - DTP Genel Başka-
nõ Ahmet Türk, “irticayla
mücadele eylem planı”ndan 2
yõl önce ortaya çõktõğõnõ sa-
vunduğu “toplumu biçimlen-
dirme planı” ile ilgili 100’ü aş-
kõn avukatla birlikte İstanbul
Cumhuriyet Başsvcõlõğõ’na suç
duyurusunda bulunacaklarõnõ
açõkladõ.
Kandil ve Mahmur’dan gelen
34 PKK’linin, “katılıp katıl-
mayacağı” merak konusu ol-
duğu için dikkatlerin çevrildi-
ği dünkü DTP Meclis grup
toplantõsõna PKK’liler gelme-
di. Ancak bir partilinin, PKK’li
kõyafeti giydirdiği 2 yaşõnda-
ki çocuğunu grup toplantõsõna
getirmesi dikkat çekti. DTP
Genel Başkanõ Türk’ün ko-
nuşmasõ sõrasõnda küçük çocuk
ağlayõnca, ailesi dõşarõ çõkarmak
zorunda kalõrken, Türk de
“Herhalde bu salonda ilk kez
çocuk sesi duyuluyor” diyerek
espri yaptõ.
Ahmet Türk konuşmasõnda
sert mesajlar verdi. AKP hü-
kümetinin “açılımın” ağõrlõ-
ğõnõ, sorumluluğunu taşõyama-
dõğõnõ belirten Türk, hüküme-
tin hâlâ konuyu “güvenlik-
asayiş” mantõğõyla ele aldõğõ-
nõ kaydetti. AKP hükümetinin
kamuoyunda ve halk nezdinde
oluşan beklentileri karşõlaya-
mayõnca, başarõsõzlõğõnõ
DTP’ye fatura etmek istediği-
ni anlatan Türk, “Acaba açılı-
mın içinde ne vardı da hü-
kümet, Barış Grubu’nun ge-
lişiyle birlikte yaşanan geliş-
melerin, bu süreci tahrip et-
tiğini ileri sürmektedir? Böy-
le bir çelişki olabilir mi?”
dedi. Kürt sorununda barõşçõl
çözümün başlayabilmesi için
bu grubun gelişinin önemli bir
başlangõç adõmõ olduğunu be-
lirten Türk, hükümetin sürecin
hõzlanmasõndan, somuta ka-
vuşmasõndan rahatsõz olduğu-
nu söyledi. Bu yaklaşõmõn hü-
kümetin gerçek bir barõş pro-
jesinin olmadõğõnõ ortaya koy-
duğunu kaydeden Türk, şunla-
rõ dile getirdi: “Kürtlerin bü-
tün aktörleriyle birlikte bu
sürecin içinde yer alma, rol
oynama istem ve talebi, ‘Her
şeyi kendi istediğim gibi ya-
parõm’ inadıyla hareket eden
hükümetin planını bozmuş-
tur. Demek ki adına açılım
denilen ve tahrip olduğu söy-
lenen süreç, Kürtleri bu ça-
lışmanın içine katmadan, on-
ları kandırarak ve Kürtlere
rağmen yürütülecekti. Yan-
lış hesap bu kez Bağdat’tan
değil, Silopi’den dönmüştür.”
Türk, DTP’yi bu süreçte et-
kisizleştirmeye çalõşmak ve
tasfiye etmekle suçladõğõ Baş-
bakan Tayyip Erdoğan’õn
“yavuz hırsız misali” göz gö-
re göre kendilerine, halka ha-
karet edip hassasiyetlere dikkat
çektiğini ileri sürdü. Türk, “Bir
yandan köpekler, şerefsizler
diye küfürler edilecek, 20
milyon insanın hiçbir hassa-
siyetine dikkat edilmeyecek,
diğer yandan da insanların
Silopi’deki barış sevincine
hassasiyetlere uymuyorlar
diye hakaret edilecek! 72 mil-
yonun içerisinde Kürtler de
yok mudur? Peki, Kürtlerin
hassasiyetleri ne olacak” di-
ye sordu.
“İrticayla mücadele eylem
planı” ve darbe tartõşmalarõnõn
da gündemin diğer sõcak ko-
nusu olduğunu belirten Türk,
sorunun temelinde “askeri ve-
sayetin sürmesinin” yattõğõnõ
ileri sürdü.
‘AKP planın ortağı’
Son dönemde ortaya iki plan
çõktõğõnõ, bunlarõn birinin Kürt-
leri ve muhalif kesimleri hedef
alan Eylül 2007 tarihli “toplu-
mu biçimlendirme planı” ol-
duğunu belirten Türk, bu pla-
nõn “Kürt bölgesinde halkı ra-
hatsız edecek faaliyetlerin ic-
rası, DTP’nin terörist ilan
edilmesi” gibi eylem kararla-
rõnõ içerdiğini ve bunun “irti-
cayla mücadele eylem pla-
nı”ndan 2 yõl önce hazõrlandõ-
ğõnõn anlaşõldõğõnõ ileri sürdü.
AKP hükümetinin, bu plan
karşõsõnda sessiz kalarak “ken-
disini sağlama almak için
DTP ve Kürtleri hizaya sok-
ma planına ortak olduğunu”
kaydeden Türk, DTP olarak
partilerini hedef alan “toplumu
biçimlendirme planı” ile ilgili
bugün İstanbul Cumhuriyet
Başsavcõlõğõ’na 100’ü aşkõn
avukatla suç duyurusunda bu-
lunacaklarõnõ belirtti.
Ahmet Türk, DTP’yi Kürt açõlõmõ
sürecinde etkisizleştirmeye çalõşmak ve
tasfiye etmekle suçladõğõ Başbakan
Erdoğan’õn “yavuz hõrsõz misali” göz göre
göre kendilerine, halka hakaret edip
hassasiyetlere dikkat çektiğini ileri sürdü.
Aleviler: Çözüm yeri TBMM’dir
Pir Sultan Abdal Kültür Derneği üyeleri,
Alevi örgütlerince 8 Kasım’da İstanbul’da
yapılacak mitingle ilgili Meclis önünde yap-
tıkları açıklamada, çözüm yerinin TBMM
olduğunu bildirdiler. Dernek Başkanı Fevzi
Gümüş, Alevilerin taleplerini duyurmak
için açıklama yaptıklarını belirterek, Alevi-
lerin zorunlu din derslerinden cem evleri-
nin yasallaşmasına kadar pek çok sorunu
olduğunu anlattı. Düzenleyecekleri miting-
de dile getirecekleri taleplerin geçen yıl An-
kara’da yapılan mitingdeki taleplerle aynı
olduğunu belirten Gümüş, “Çünkü mevcut
siyasal iktidar bütün açılım söylemlerine
rağmen Alevilerin talepleriyle ilgili bir tek
adım atmış değil” dedi. (Fotoğraf: AA)
Demirel’den DP’ye moral
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Dokuzuncu
Cumhurbaşkanõ Süleyman Demirel, Demokrat
Parti Gençlik Kollarõ Başkanõ Ahmet Murat
Yılmaztekin ve yönetim kurulu üyelerini, Gü-
niz Sokak’taki konutunda kabul etti.
Demirel, 12 Eylül 1980’de partilerin kapatõldõğõ-
nõ anõmsatarak bunun ardõndan da orta sağõn ta-
mamen parçalandõğõnõ belirtti. Demirel, “Bugün
Türkiye’nin yönetiminden birtakım huzur-
suzluklar duyuluyorsa, bir hukuk devleti ol-
ması lazım gelen Türkiye’de hukuksuzluktan
şikâyetler varsa bu şikâyetler sistemin işleme-
yişindendir” dedi. Anavatan-DP birleşmesine
de değinen Demirel, “İki parti, geçmişteki bera-
berliklerini yani 80 öncesinde halktaki bera-
berliği yeniden bütünleştirmeye karar vermiş-
tir. Bu çok önemli bir hadisedir” diye konuştu.
AKP’NİN ‘10 KASIM’ ÖNERİSİ KAVGA ÇIKARDI
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
AKP’nin, “Kürt açõlõmõ” ile ilgili verdiği ge-
nel görüşme önergesinin ön görüşmesinin 10
Kasõm Salõ günü, genel görüşmenin de 12
Kasõm Perşembe yapõlmasõna ilişkin AKP
grup önerisi TBMM Genel Kurulu’nda, sert
tartõşmalarõn ardõndan kabul edildi.
MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural,
Atatürk’e, ‘senin en büyük eserini tartõşmaya
açõyorum’ demek için bu tarih seçilmiştir”
dedi. CHP’li Rasim Çakõr, “Bilim adamla-
rõnõn böyle yönetim anlayõşõna verdiği tek
isim vardõr, o da faşizmdir” diye bağõrdõ. Sa-
taşma gerekçesiyle söz alan AKP Grup Baş-
kanvekili Suat Kõlõç, 10 Kasõm’õn çalõşma
takvimi gereği en uygun zaman olduğunu sa-
vundu. Kõlõç’õn CHP’lileri eleştirmesi üze-
rine söz alan CHP’li Kemal Anadol da “Si-
ze İsmet İnönü’nün sözüyle söylüyorum: Ha-
di canõm sende!” dedi.