22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B PANO DENİZ KAVUKÇUOĞLU Ne Bekleniyordu ki? Anadolu’nun çeşitli kentlerine gidip gelenler, “irticai eylemlerin odağı” olmakla “müseccel” AKP iktidarının 1 Temmuz’da başlattığı içkili yerlerin kökünü kazıma harekâtının en önemli adımı olan sigara yasağının delindiğini, hatta delik deşik edildiğini anlatıyorlar. İki gün önce de gazetemizde, İstanbul’un belli semtlerinde kimi işyeri sahiplerinin “her şeyi göze alarak” mekânlarında tütün kullanımına izin verdiklerine ilişkin bir haber yer aldı. Ne bekleniyordu ki? Daha önce de yazmıştık; en koyu nikotin bağımlıları bile kamusal alanlardaki sigara yasağını anlayışla karşılıyorlar. Kimsenin kahvehane, kafe, bar, lokanta gibi yerlerde “makul” bir yasaklamaya itirazı yok, birçok işyeri sahibi yasağın yeniden gözden geçirilmesine ilişkin önerilerini kapılarına astıkları “Sigaraya da yasağına da karşıyız!” afişiyle dile getiriyorlar. Türkiye’deki yasağın bir benzerine başka ülkelerde rastlanmıyor. Yasağın en katı uygulandığı ülkelerde dahi düğün, jübile, doğum günü kutlaması, toplu davet gibi özel toplantılarda “devlet müdahalesi” söz konusu değilken bizde devlet neredeyse evlerimizde ne yapıp ettiğimizi bile denetleyecek ölçüde elini özel yaşamımıza uzatıyor. Bu konuda aydınlarımızın tavırları da anlaşılabilir değil, birey özgürlüklerinin kısıtlanmasını öngören yasaklamaların her türlüsüne karşı çıkması gerekenler, “insan sağlığı” bahanesiyle ülke genelinde “biri bizi gözetliyor” durumu yaratan AKP iktidarının yasakçılığına karşı seslerini yükseltmiyorlar. Sigara yasağı Türkiye’de tahminen iki milyon insanı potansiyel olarak mağdur duruma düşürüyor, binlerce işyeri kapanıyor, on binlerce insan işsiz kalıyor ve bu sayı her gün biraz daha artıyor. Biliyorum, bu satırları okuyan kimi okurlarım, “Sigara yüzünden işsiz kalacaklarsa kalsınlar!” diyecekler, ben de onlara “Bekâra eş boşamak kolay!” diyorum. Evet, birçok Anadolu kentinde, kazasında, köyünde yasağı kimse takmıyor, devletin eli oralarda büyük kentlerdeki gibi güçlü değil, ayrıca AKP mantığına göre zaten “alkolden arındırılmış” bölgelerde insanların keyfine karışmanın bir gerekçesi de yoktur! Kışın bastırması, yağan yağmurlar dışarıda, açık havada yiyip içen müşterileri kapalı mekânlara girmeye zorlayınca yasağın uygulanmasından doğacak olası zararların boyutları belirginleşmiştir. Büyük kentlerde batma noktasına gelen işyeri sahipleri, “Ha öyle batmışım, ha böyle!” diyerek beş bin liralık cezayı göze alıp müşterilerinin yasağı delmelerine ses çıkarmamaya başlamışlardır. En kötü yasalar, insanları suç işlemeye yönelten/zorlayan yasalardır. Hayat, tütün kullanımına ilişkin yasaklar getiren yasanın bu haliyle uygulanamazlığını, yurttaşları yasayı çiğnemeye zorladığını göstermiştir. Şimdi yapılması gereken, “gerçekten insan sağlığı esas alınarak” ve tütün ürünleri tüketmeyenler kadar tüketenlerin de hakları göz önünde tutularak yasanın yeniden ele alınıp uygulanabilir bir biçime sokulmasıdır. Ne var ki AKP iktidarı yurttaşların eğilimleri gibi itirazlarını da dikkate alan, demokrasiyi içselleştirmiş bir yönetim değildir. Özgürlük anlayışı da demokrasisi de kendinedir; “dediğim dedikçi, çaldığım düdükçü” bir yapıdadır. Yasakçıdır. Dolayısıyla bu yasa tümden delik deşik edilene kadar yürürlükte kalacak, yurttaşlar devlet zoruyla suç işlemeyi sürdüreceklerdir. dkavukcuoglu@superonline.com www.denizkavukcuogluyazilari.blogspot.com Cumhuriyet Bayramõ’nda gazetemizin Adana Temsil- cisi Çetin Yiğenoğlu’yla Ye- nice’deydik. ADD’nin “Cumhuriyet Devrimi, Ana- dolu’nun Devrimidir” pa- neline katõldõk.. 8000 nüfuslu kasabada 400’ü aşkõn izleyici vardõ; Yiğenoğlu dedi ki; “Burası aydınlanmanın kalesidir...” Önceki Belediye Başkanõ Veli Sevin’le, sivil toplum temsilcilerinin de izlediği pa- nele CHP’li “ye- ni” Belediye Baş- kanõ Ali Kuru’nun ilgisizliği dikkati- mizi çekti. Gelme- diği gibi, mesaj da göndermemişti.. dahasõ, CHP’li meclis üyeleri de yoklardõ. Belli ki “örgütlü” olan bu “garip” durumun nedenini ADD Şube Başkanõ Yusuf Tıbık özetledi; “Belediye- nin toplantı salonunu da vermediler; desteklemiyor- lar...” Meğer Belediye Başkanõ, “önceki sosyal-demokrat başkan”a oy veren ADD’li- lerle “kavgalı”ymõş! Tarihsel ev sahipliği Oysa Yeniceliler, “barış”a tarihsel katkõlarõyla övünürler. İnönü, 2. Dünya Savaşõ’na ille girmemiz için gelen Churchill’le 1943’te Yenice İstasyonu’nda buluşmuştu… “Beyaz Vagon”daki görüş- mede İngiltere Başbakanõ’na “Savaşmayacağız” denil- mişti. İşte o buluşmayõ “kentin simgesi” yapan Yenice’yi, Türkmen Yörükleri 16. yy’da kurmuşlar. Çukurova’nõn “Kuvayi Milliyeci”lerine hayran olan Atatürk, Yeni- ce’ye tam 5 kez gelmiş. ADD’li Halil Seçer ve Yu- suf Canserin’le kenti konuş- tuk. Halkõn yüzde 75’i Alevi; 2 camisi de “yeni”; 12 Ey- lül’den sonra yapõl- mõş... 5 bin oyun kulla- nõldõğõ 29 Mart se- çimlerini, CHP ada- yõ Kuru, önceki Be- lediye Başkanõ ve “eski” CHP’li “ye- ni” DSP’li Sevin’i “3 oy”la geçerek (2128) kazanmõş. AKP, MHP ve DTP 100’ler- de kalmõşlar. CHP’lilerin cumhuriyet pa- nelini “boykot”larõ da o ge- rilimli “seçim çekişmesi”nin sürdüğünü gösteriyor. İlhan Selçuk yõllar önce “solcu solcunun kurdudur” diye yazmamõş mõydõ? ADD’nin “genç” Başkanõ belediyeye davetiye gönder- meyerek, “kurumsal gö- rev”ini unutmuş olabilir; an- cak Belediye Başkanõ ve CHP’lilerin, kentin Cumhuri- yet Bayramõ “konuk”larõna “hoş geldiniz” bile dememe- leri, sadece partilerine değil, Yenice’ye de hiç yakõşmadõ... ÇED KÖŞESİ OKTAY EKİNCİ Yenice’ye Yakõşmõyor Muammer Onat Çağdaş mimarlõğõmõzõn al- çakgönüllü ustalarõndan Prof. Muammer Onat’õ 28 Ekim’de yitirdik. 1952’de mezun olduğu ve öğrencili- ğinden bu yana yaşamõyla bütünleşen “Akademi”de (MSGSÜ) veda töreni yapõl- dõ; Teşvikiye Camisi’nden sonsuz dinlence- sine uğurlandõ... M i m a r î d e “özen”li tasarõ- mõn neferi olan Onat, 70’lerdeki “demokratik akademi refor- mu” arayõşõmõ- zõn içten destek- çisiydi. Hem eğitimde, hem de uygulamalarõnda insancõl ve demokrat kişiliğiyle mi- marlõğõnõ öylesine bütünleş- tirmişti ki “Öğrenci, öğret- menin öğretmenidir” de- mişti... Ruhi Su’nun anõt mezarõ ve Kõbrõs Şehitler Anõtõ’nda “heykelsi mimarî”nin; De- ğirmendere’deki “Yalı Ma- hallesi”yle geçmişi “taklit etmeden” yarõna taşõmanõn; yapõ projeleri ve çevre dü- zenlemeleriyle de mimarîde “uygulayarak öğretme”nin özgün örneklerini ülkeye ka- zandõran Onat, yurt ve insan sevgisiyle yoğrulmuş eser- leriyle sonsuzlaş- tõ… Cenazesinde Prof. Nursel Onat’õn nemli bakõşlarõ aynõ zamanda kibirliy- di… yüreğinden yü- züne vuran “derin acı”sõnõ, eşiyle duyduğu “gu- rur”la birlikte yaşõyordu… çocuklarõnõn, torunlarõnõn, dostlarõnõn ve öğrencilerinin de aynõ duyguyla vedalaştõk- larõndan eminim... ekinci@cumhuriyet.com.tr KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN HARBİ SEMİH POROY 4 Kasım 4 KASIM 2009 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA 15 (ÇÖPLÜK ÇOCUKLARI) TAYYAR ÖZKAN www.junkidz.com BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ Paralõ asker. 2/ Hitit... Bir para birimi. 3/ O t e l l e r d e , müşterilerin a r a b a l a r õ n õ park etmekle görevli kim- se... Bir sanat yapõtõnda işle- nen konu. 4/ Emirler, bey- ler... Genellik- le kibrit çöpleriyle oynanan bir oyun. 5/ Lityum elementinin simgesi... Ayak dire- me. 6/ Dürüst, iyi ah- laklõ... Yurdumuzun kõyõlarõnda kõşlayan õslõkçõ ördek cinsi. 7/ Atõn ayağõnda, ge- nellikle bileğe ya da dize kadar çõkan be- yazlõk... Bilgisiz, kültürsüz kimse. 8/ Yassõ ve dar biçimli metal parça... Gözleri görmeyen. 9/ Köpek ve ineklere yedirilmek için un ve kepekle hazõrla- nan yiyecek... Briçte, oyunculardan birinin elinde bir renkten hiçbir kâğõt olmamasõ. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Balda ve birçok meyvede bulunan şeker. 2/ Sey- rek dokunmuş bir tür kumaş... Bir nota. 3/ Kadõn- larõn bluz ya da gömlek üzerine giydikleri yelek... Başlõca, temel niteliğinde olan. 4/ Tõp dilinde deri- nin kanlanmasõna verilen ad. 5/ Ateş... Tarlalar ara- sõnda sõnõr çizgisi olarak kullanõlan ekilmemiş bö- lüm... Antalya’nõn bir ilçesi. 6/ Kõsa yazõ... Göste- riş, fiyaka. 7/ Arpa, buğday ve benzerlerinin kal- burdan geçirilmiş bölümü... Halk dilinde ayrana ve- rilen ad. 8/ Lifleri dokumacõlõkta kullanõlan değer- li bir bitki... Birçok ipin örülmesiyle yapõlan ve ba- lõkçõlõkta kullanõlan halat. 9/ “Tüylü liçi” de deni- len, kiraza benzer bir meyve. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 G I R N A T A E A S U T E L A Ş R I H T I M N İ M S A L A C A K O L A S I E L N O T M E O T İ D İ L M Ü G E E Y A L E T K P R E M A T Ü R E 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Der- neği (YKKED) Ankara Şubesi, An- kara Fotoğraf Sanatçõlarõ Derneği (AFSAD), ODTÜ Eğitim Fakültesi Dekanlõğõ ve ODTÜ Öğrencileri Eğitim Topluluğu’nca ortaklaşa dü- zenlenen “Cumhuriyet ve Hasa- oğlan” etkinliğinde, Köy Enstitüle- rinin Cumhuriyet tarihindeki yeri ko- nuşuldu. ODTÜ Mimarlõk Amfisi’nde ön- ceki gün gerçekleştirilen etkinliğe, Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanõ Prof. Dr. Mustafa Safran, Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Dekanõ Prof. Dr. Gönül Akçamete, yazar Talip Apaydın, Köy Enstitülü öğretmenler Halise Apaydın, Perihan Akçam ve eski CHP Denizli Milletvekili Mustafa Gazalcı da katõldõ. Etkinlik, ODTÜ Eğitim Topluluğu Yöneticisi Elif Koca’nõn açõş konuşmasõyla başla- dõ. ODTÜ Eğitim Fakültesi Dekanõ Prof. Dr. Meral Aksu, konuşma- sõnda, Hasanoğlan’daki tarihi yapõ- larõn kurtarõlmasõ ve Köy Enstitülü- lük ruhunun yaşatõlmasõ için gerek- li çalõşmalarõ sonuna kadar destek- leyeceğini söyledi. Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanõ Prof. Dr. Mustafa Safran, YKKED öncülü- ğünde, ODTÜ öğrencilerinin yaptõ- ğõ çalõşmayõ çok önemli bulduğunu, hatta biraz da kõskançlõkla izlediği- ni, kendi fakülte ve öğrencilerinin de böyle bir çalõşma içinde mutlaka yer almak isteyeceklerini belirtti. Etkinliğin ilk oturumunda, önce oturum başkanõ, ODTÜ öğrencisi Özge Mete konuştu. Mete konuş- masõnda, Osmanlõ mutlakiyet-meş- rutiyet dönemi ile Cumhuriyet dö- nemindeki eğitim uygulamalarõ ara- sõnda karşõlaştõrma yaptõ. Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fa- kültesi’nden Prof. Dr. Sedat Sever ve Gazi Üniversitesi Eğitim Fakül- tesi’nden Yard. Doç. Dr. Haluk Erdem, Cumhuriyetin eğitim ve kültür politikalarõ hakkõnda bilgiler verdiler. Osmanlõ yönetiminden Cumhuriyete geçişle nelerin değiş- tiğini vurguladõlar. YKKED Anka- ra Şube Başkanõ Alper Akçam da, “Erken Cumhuriyet Dönemi Kül- tür-Eğitim Politikaları” hakkõnda bir konuşma yaptõ. Etkinliğin ikinci oturumunu ise ODTÜ öğrencisi Eyüpcan Demir yönetti. Süleyman Demirel Üniver- sitesi Öğretim Görevlisi Yard. Doç. Dr. Oktay Köse, Gönen Köy Ensti- tüsü yapõlarõnõn da bir zamanlar Ha- sanoğlan Köy Entütüsü yapõlarõ gi- bi bakõmsõzlõk ve yõkõlma tehlikesiyle karşõ karşõya bulunmuş olduğunu, orada yapõlan ve tüm yerel güçlerin katõldõğõ bir çalõşmayla, bu yerleş- kenin işlevsellik kazanarak bir mes- lek yüksekokuluna dönüşmesi süre- cini fotoğraf ve belgelerle görüntü- leyerek aktardõ. ODTÜ’de Hasanoğlan ve Cumhuriyet konuşuldu ODTÜ MİMARLIK AMFİSİ’NDE ETKİNLİK İstanbul Haber Servisi - Darüşşafaka Eğitim Kurumlarõ, geleceğin liderlerini yetiştirmek için “Hayalden Gerçeğe” adõyla yeni bir projeye imza attõ. Projeye ay- rõlan 2 yõllõk kaynağõn tutarõnõn 1 milyon lirayõ bulmasõ planlanõyor. Procter&Gamble (P&G) şirketi ile Darüşşafaka Eğitim Kurumlarõ, geleceğin li- derlerini yetiştirmek için “Hayalden Gerçeğe Projesi”ni başlattõ. Maslak’taki Da- rüşşafaka Eğitim Kurumlarõ’nda dün yapõlan basõn toplantõsõna Darüşşafaka Cemiyeti Yönetim Kurulu Başkanõ Zekeriya Yıldırım, P&G Türkiye Yönetim Kurulu Baş- kanõ Saffet Karpat ile 2 Darüşşafaka öğrencisi katõldõ. (Fotoğraf: DUYGU KURT) ‘HAYALDEN GERÇEĞE’ PROJESİ BAŞLADI Milli Eğitim Bakanlõğõ, tepkileri yönetmelik değişikliğiyle kõrdõ MEB’den öğretmene çelme MAHMUT LICALI ANKARA - Milli Eğitim Bakan- lõğõ (MEB), haftalõk ders saatlerinin azaltõlmasõyla “norm kadro fazla- sı” haline gelen beden eğitimi öğ- retmenlerinin tepki olarak okullar ara- sõ spor karşõlaşmalarõnõ düzenleyen Lig Heyeti’ne üye seçmemelerini yönetmelik değişikliğiyle aştõ. MEB’in yeni eğitim-öğretim yõlõ- nõn başõnda değiştirerek yeniden ya- yõmladõğõ ortaöğretim kurumlarõ haf- talõk ders çizelgelerinde beden eği- timi, müzik ve resim derslerine iliş- kin yapõlan düzenlemeler, bu branş- taki öğretmenlerin açõkta kalmasõna neden olmuştu. Daha önce ortaöğ- retim okullarõnda 9. sõnõf öğrencile- rinin zorunlu olarak aldõklarõ beden eğitiminin 2 saatlik ders süresine ye- ni çizelgeyle birlikte üç ders birden konularak “Öğrencilerin ilgi ve is- tekleri ile okulun imkânları doğ- rultusunda Resim/Müzik/Beden Eğitimi derslerinden birisi seçilir, aynı ders 4 yıl süresince okutulur” denilmişti. Öğretmenler seçim yapmadı Yeni eğitim-öğretim yõlõnõn ba- şõnda yapõlmasõ gereken seçimler beden eğitimi öğretmenlerinin tepkisi nedeniyle gerçekleştirilmeyince okul- lar arasõ spor karşõlaşmalarõyla ilgi- li hiçbir çalõşma ve planlama da yaklaşõk 1 aydõr yapõlamõyordu. Üyeleri valilik belirleyecek MEB bunun üzerine beden eğitim: öğretmenlerinin tepkisini kõrmak için yönetmelik değişikliği yapmak zorunda kaldõ. Yönetmelik değişik- liğiyle valilik tarafõndan görevlen- dirilen üyelerin bir sonraki yõl lig temsilciler kurulu toplantõsõna kadar görev yapmasõ da düzenlendi. Böy- lece MEB, beden eğitimi öğretmen- lerinin seçim yapmama tepkisini kõrmõş oldu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle