Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 3 KASIM 2009 SALI
4 HABERLER
DÜNYADA BUGÜN
ALİ SİRMEN
İmza Islak Olabilir,
Adalet Sulu Olamaz
Tam “Kürt Açılımı”nın çarşafladığı anda ortaya
çıkan ve Albay Dursun Çiçek’e ait olduğu
söylenen “ıslak imzalı belge” dikkatlerin tekrar bu
kişiye, Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’a,
hatta tümüyle TSK’ye yönelmesine yol açtı.
AKP, TSK’yi yıpratma girişimlerini sürekli
gündemde tutuyor, zaman zaman biraz geri plana
alıp, sonra ne zaman başı sıkışsa, yine vitrine
yerleştiriyor.
Albay Çiçek’e ait olduğu söylenen “ıslak imza”
olayı da böyle.
Başbakan ile Genelkurmay Başkanı, yargı
sonucunu bekleyelim, diyorlar. Bu doğru bir karar.
Ama hemen aynı anda yargının sonucunu
etkileyebilecek konularda şu sorular takılıyor akla:
- Bu imza madem vardı, neden 4.5 aydır
bekletildi de tam Tayyip Bey’in başı sıkışınca
servis edildi?
- Nasıl oldu da yetkili mercilerden önce,
kimilerinin yalaka dedikleri (biz kendilerini
yalakalıktan tenzih ederiz) medyada yayımlandı ve
Adli Tıp’tan önce Başbakan tarafından bu imzanın
Albay Çiçek’e ait olduğu açıklandı?
- Adli Tıp gibi, şimdiye kadarki uygulamalarıyla
ve bizzat içinde yer almış bulunan ve sonra istifa
eden üyelerinin beyanlarıyla şaibeli duruma
düşmüş bir kuruma ne kadar güvenebiliriz?
Sorular soruları izliyor, devam edelim:
- Ayrıca şimdiye kadar Adli Tıp’ın benzer
durumlarda uyguladığı normal prosedür neden
uygulanmamıştır?
- Belgeyi, yalnızca adı gizli tutulan iki kişi mi
incelemiştir?
- Bunlar aynı zamanda grafolog mudurlar?
- Herhangi bir yetkili uzman, imzanın Dursun
Çiçek’e ait olduğunu sarahaten belirtmiş midir?
- Yoksa Yalçın Doğan’ın belirttiği gibi,
uzmanlar yalnız bu belgenin incelemek üzere
“kabulü gerekir” diye mi görüş beyan etmişlerdir?
- Bu takdirde, yine Yalçın Doğan’ın yazısında
belirttiği gibi, bu beyan imzanın aidiyetinin
saptanmasını mahkemenin yapması gerektiği
anlamını mı taşımaktadır?
- Ayrıca, imzanın parafı andırır yatay, dikey veya
yuvarlak şekillerden ibaret olması, ad ve soyadın
harfle yazılışını içermemesi halinde, grafolojik
inceleme yapmadan bunun kime ait olduğunun
tespiti mümkün müdür?
Örneğin İstanbul Barosu’nun 2006 yılında
yayımladığı, Yard. Doç. Dr. Jaei Bafra tarafından
yazılmış, “İmza Yazı ve Adli Belge İncelemeleri”
adlı kitapta belirtildiğine göre, imzanın adı ve
soyadı ve harf özelliği yoksa, kime ait olduğu
konusunda hüküm vermek imkânsızdır.
- Bu durumda, yukarıdaki tarife uyan imzanın
Albay Çiçek’e ait olduğunu, kim, hangi
uzmanlığına dayanarak; hangi gerekçelerle ileri
sürebilmektedir? Ya da böyle bir şey yoksa, Albay
Çiçek sorumsuz kişilerce nasıl
suçlanabilmektedir?
Yıpratma olayının kimlere yönelik olduğunu çok
iyi bildiğinizden, benim burada bir kez daha
belirtmeye gerek duymadığım, tarafları, imza ve
belge konusunda yargının karar vermesinde, o
ana kadar da tartışmanın askıya alınmasında
anlaşmaya varmışlardır.
İlke olarak bu tutum doğrudur.
Ancak şimdiye kadar bazı olaylarda ve
Ergenekon soruşturmasının bütün aşamalarında
görüldüğü gibi yargı bağımsızlığı, adil yargı
konusunda çok ama çok ciddi kaygılar uyandıran
çok vahim gelişmelere tanık olmuş kişiler olarak,
endişelenmemek olanaksızdır.
Acaba Türkiye’de kaç kişi bu konuda yapılacak
soruşturmanın hiçbir kuşkuya yer vermeyecek
biçimde olayı aydınlatabileceğine inanmaktadır?
Bütün bu tereddütler ortadayken, bu konuda
yetkili makamın Ankara Özel Yetkili Cumhuriyet
Savcılığı olduğunu söyleyen birçok saygın
hukukçunun görüşlerine karşın, dosyanın
İstanbul’a gönderilmesini yeni bir kuşku unsuru
olarak görenlerin haksız olduklarını söylemek
kolay mıdır?
Olayımızda, ıslak imzanın kime ait olduğunu
hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tespit
etmek mümkün müdür?
Eğer değilse kuşku üzerine karar bina etmek
adil yargıyı sağlar mı?
Bu durumda böyle bir ıslak imzadan yola
çıkarak verilecek yalapşap bir karar yargının
ciddiyetini sulandırmaz mı?
Bir hukuk devletinde her şey olur da
sulandırılmış yargı olmaz.
asirmen@cumhuriyet.com.tr
Mahkeme, AKP’nin iptal ettiği 100 liralõk iyileştirme düzenlemesine ilişkin tazminat başvurusunu kabul etti
Emeklinin kulağõ AİHM’deMURAT KIŞLALI
ANKARA - Avrupa İnsan Hak-
larõ Mahkemesi (AİHM); Bülent
Ecevit başbakanlõğõndaki koalis-
yonun gerçekleştirdiği 100 liralõk
memur zammõnõ yürürlüğe sokan
AKP iktidarõnõn, aynõ dönemde
SSK ve Bağ-Kur emeklilerine ve-
rilmesi kararlaştõrõlan 100 liralõk
iyileştirmeyi iptal etmesi nedeniy-
le yapõlan dava başvurusunu kabul
etti. Uygulama nedeniyle SSK ve
Bağ-Kur emeklilerinin maaşlarõnõ
Temmuz 2009 itibarõyla 150-200 li-
ra az aldõğõnõ belirten Avukat Sedat
Vural, AİHM’ye gönderdiği di-
lekçede, 7 yõllõk kaybõn emekli ba-
şõna 5 ile 13 bin lira arasõnda oldu-
ğunu bildirmişti.
Fransa Strasbourg’daki AİHM
İkinci Dairesi tarafõndan 16 Ekim
2009 tarihinde Avukat Sedat Vural’a
hitaben kaleme alõnan 38818/09
sayõlõ başvuruya ilişkin yanõt yazõ-
sõnda, “6 Temmuz 2009 tarihli
başvurunuz alınmıştır. Başvuru-
nuzla ilgili eksik olan ve aşağıda
belirtilen belgeleri en geç 15 Ocak
2010 tarihine kadar göndererek
başvurunuzu tamamlamanız ge-
rekmektedir” denilerek Vural’dan,
emeklilere aradaki farkõn ödenme-
sine ilişkin Danõştay 11. Daire’de
açtõğõ davanõn ve Danõştay İdari Da-
va Daireleri Kurulu’ndaki temyizin
kararlarõ istendi. Ankara Barosu
avukatlarõndan Vural, AİHM’ye
yaptõğõ başvuruda, dava süreci ve
gerekçelerine şöyle yer vermişti:
Memura 100 lira iyileştir-
me: Bülent Ecevit başbakanlõğõn-
daki koalisyon hükümeti ile memur
sendikalarõ arasõnda varõlan anlaş-
maya göre memur ve emekli memur
aylõklarõna 1 Ocak 2003 tarihinde
başlamak üzere toplam 100 liralõk
(o dönemki parayla 100 milyon li-
ra) iyileştirme yapõldõ.
Koalisyon SSK ve Bağ-Kur
emeklisine de yansıtıyor:
Koalisyon hükümeti, bu iyileştir-
menin SSK ve Bağ-Kur emeklisine
de yansõtõlmasõnõn 4447 sayõlõ Sos-
yal Güvenlik ve İşsizlik Sigortasõ
Yasasõ’na göre bir zorunluluk ol-
duğu gerekçesiyle 30 Ekim 2002 ta-
rih ve 2002/4847 sayõlõ Bakanlar
Kurulu kararõnõ aldõ.
AKP kararı kaldırdı: 3 Kasõm
2002 tarihindeki erken seçimde ik-
tidara gelen AKP hükümeti ise me-
murlara yapõlan 100 liralõk artõşõ
SSK ve Bağ-Kur emeklilerine yan-
sõtan 30 Ekim 2002 tarihli Bakan-
lar Kurulu kararõnõ 16 Ocak 2003
gün ve 2003/5116 sayõlõ kararla
ortadan kaldõrdõ.
10 milyon emekliye 13 bin
lira: AKP hükümetinin bu kararõ,
yaklaşõk 10 milyon SSK ve Bağ-Kur
emeklisinin aylõklarõnõn Temmuz
2009 itibarõyla 150-200 lira eksik
ödenmesine ve Ocak 2003-Temmuz
2009 arasõnda emekli başõna yak-
laşõk 5 bin ile 13 bin liralõk kayõp
oluşmasõna neden oldu.
Danıştay reddetti: Kendisi de
aynõ zamanda SSK emeklisi olan
Avukat Vural, bu Bakanlar Kurulu
kararõnõ yargõya taşõdõ. Danõştay
11. Dairesi ve ardõndan Danõştay
İdari Dava Daireleri Kurulu, Vu-
ral’õn talebini reddetti.
AİHM’de dava açıldı: İç hukuk
yollarõnõn tükenmesi üzerine Vural,
Ocak 2003 - Temmuz 2009 arasõn-
daki aylõklarõnõn eksik ödenmesi so-
nucu uğradõğõ toplam 11 bin 130 li-
ra 73 kuruşluk zararõn tazmin edil-
mesi talebiyle AİHM’ye başvurdu.
AİHM 16 Ekim 2009 tarihli yazõ-
sõyla başvuruyu aldõğõnõ bildirdi.
Bülent Ecevit’in başbakanlõğõ döneminde memur ve emekli memur aylõklarõna 1 Ocak 2003
tarihinde başlamak üzere toplam 100 liralõk iyileştirme yapõlmõş ve bu iyileştirmenin SSK ve
Bağ-Kur emeklisine de yansõtõlmasõna karar verilmişti. 3 Kasõm 2002 tarihindeki erken
seçimde iktidara gelen AKP hükümeti bu kararõ uygulamadõ. AKP hükümetinin bu kararõ,
yaklaşõk 10 milyon SSK ve Bağ-Kur emeklisinin aylõklarõnõn Temmuz 2009 itibarõyla 150-200
lira eksik ödenmesine yol açtõ. AİHM, Avukat Sedat Vural’õn bu hak kaybõnõn giderilmesi
amacõyla açtõğõ tazminat davasõ başvurusunu kabul etti.
Bitmiş
yola iptal
kararı
ÖMER ŞAN
RİZE - Başbakan Recep Tay-
yip Erdoğan tarafõndan Nisan
2007’de resmi olarak ulaşõma açõ-
lan Karadeniz Sahil Yolu’nun, Ri-
ze’nin Fõndõklõ ilçesine bağlõ Ak-
su Mahallesi geçişi, Danõştay tara-
fõndan “şehircilik ilkeleri ve ka-
mu yararına” aykõrõ bulunarak
iptal edildi.
Karadeniz Sahil Yolu’nun Aksu
Mahallesi şehir geçişiyle ilgili
olarak muhtar Musa Kazım Öz-
çiçek ve mahalle sakinleri Zeliha
Eren ve Orhan Sarı 2001 yõlõnda
Bayõndõrlõk ve İskân Bakanlõğõ
aleyhine dava açtõ. Dava sonucun-
da Danõştay, imar planlarõnõn “şe-
hircilik ilkelerine, planlama
esaslarına, kamu yararına ve
mevzuata uyarlı bulunmadığı”
gerekçesiyle iptaline karar verildi.
Karar üzerine muhtar Özçiçek ile
avukatõ Yakup Okumuşoğlu,
Fõndõklõ Muhtarlar Derneği’nde
bir basõn toplantõsõ düzenledi. Öz-
çiçek, davanõn yol ulaşõma açõl-
dõktan sonra tamamlandõğõna dik-
kat çekti. Davayla ilgili bilirkişi
incelemesi sõrasõnda bölgede ol-
mak isteyen avukat Cihan
Eren’in vurularak öldürüldüğünü
anõmsatan Özçiçek, “Cihan
Eren’in eşi ve çocukları ile bir-
likte davayı takip ettik. En so-
nunda hukuk ve adalet yerini
buldu. Fakat bizi yönetenler,
hukuk ve adaleti hiçe sayarak
bazılarına rant kazandırmanın
ardına düştüler” dedi. Rant sağ-
layanlarõn hukuk karşõsõnda hesap
vermesini isteyen Özçiçek, “2001
yılından beri bizi hüngür hün-
gür ağlatanların şimdi kendile-
rinin ağlama zamanı geldi. Ar-
tık bizim konuşma zamanımız
geldi. Türlü baskı ve oyunlarla
bizi susturdular. Hukukçumuz
Cihan Eren’i de bu yolda kay-
bettik. Karadeniz, Karadeniz-
likten çıkmış, ‘kaya deniz’ ol-
muştur” diye konuştu.
Karadeniz Sahil Yolu’nun bir
an önce trafiğe kapatõlmasõ gerek-
tiğini vurgulayan Özçiçek, şöyle
devam etti: “Yol trafiğe kapatıl-
madığı takdirde, kapatmayan
kişileri hukuk önüne çıkaraca-
ğız. Başta Fındıklı Belediye Baş-
kanı’na görev düşüyor. Ruhsat-
sız inşaat yapılınca nasıl gidip
mühürlüyorsa, artık bu mahke-
me kararından sonra da Kara-
deniz Sahil Yolu için gereken
yapılmadır. Belediye Başkanı
yolu kesmediği takdirde Cum-
huriyet Savcılığı’na başvuraca-
ğız. Derelerde alabalık tutan bir
kişiye yetkililer tarafından 600
TL ceza kesilmesine karşın, de-
re ve denizden malzeme çeke-
rek, çakılı gasp edenlere hiçbir
şey yapılmıyor.”
Avukat Okumuşoğlu ise Danõş-
tay’õn kararõyla artõk Karadeniz
Sahil Yolu’nun “hukuka aykırı
olduğunun” bir kez daha kanõt-
lanmõş olduğuna işaret etti.
Usulsüz
sigortaya
uyarı cezası
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Kamu
Görevlileri Etik Kurulu; Sosyal Güvenlik Ku-
rumu (SGK) Başkan Yardõmcõsõ Veysel
Uyar’õn, “5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve
Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun yürür-
lüğe girmesinden önce 5 ve 13 yaşlarındaki
iki çocuğunu erken emeklilik ve diğer avan-
tajlardan yararlanabilmeleri için bir mat-
baada sigortalı çalışıyor göstererek, kamu
görevlilerinin etik davranış ilkelerine aykırı
davrandığına” karar verdi. Uyar kendini,
“basında görene kadar durumdan haberdar
olmadığı” gerekçesiyle savunurken, konuya
ilişkin Teftiş Raporu’nda bu gerekçenin “Ha-
yatın akışına aykırı” olduğu belirtilerek
Uyar’a uyarma cezasõ verildiği belirtildi.
Kurul’un, Resmi Gazete’nin dünkü sayõsõn-
da yayõmlanan kararõnda ihbar üzerine başlatõ-
lan inceleme kapsamõnda, Çalõşma ve Sosyal
Güvenlik Bakanlõğõ Teftiş Kurulu Başkanlõ-
ğõ’nca hazõrlanan müfettiş raporunda, bir mat-
baada, Nisan 2008’de işe giriş yapõlarak sigor-
talõ gösterilen ve prim yatõrõlan toplam 59 kişi
arasõnda Uyar’õn çocuklarõnõn da yer aldõğõ,
ancak Sosyal Güvenlik Kontrol Memurlarõnca
yapõlan denetlemede işyerinde sadece 2 kişinin
çalõştõğõnõn belirlendiği anlatõldõ. Kararda, iş-
yerince 2008 yõlõ 4. ve
5. aylarõnda bildirimi
yapõlan bir kişi dõşõn-
daki diğer kişilerin si-
gortalõ işe giriş bildir-
gelerinin gerçeğe da-
yanmamasõna istina-
den Uyar’õn çocukla-
rõnõn sigortalõlõğõnõn
iptal edildiğine yer
verilerek, müfettiş ra-
porunda, hayatõn ola-
ğan akõşõ içinde her-
hangi bir kanun deği-
şikliği söz konusu ol-
masaydõ, Uyar’õn, ço-
cuklarõnõn sigortalõ ol-
malarõnõ sağlama yo-
luna gitmeyeceği, yü-
rürlüğe girecek kanu-
nun hükümlerine tabi
olmamalarõnõ ve ileride daha uygun koşullarda
emekli olmalarõ niyeti ve amacõyla sigortalõlõk-
larõnõn sağlanõldõğõ ifade edildi. Kararda,
Uyar’a, Bakan “Olur”u ile 657 sayõlõ kanun
gereğince uyarma cezasõ verildiği bildirildi.
Özgüvene katkı savunması
Karara göre Kurul’a gönderdiği savunmasõn-
da, Uyar, ortak velayete sahip olan anneye bir
katalog çekiminde model olarak çocuklarõn ça-
lõşmasõnõn teklif edildiğini öne sürerek, “ço-
cukların bireysel gelişimlerine ve özgüvenle-
rine katkı yapması düşüncesiyle” annelerin-
ce teklifin kabul edildiğini; konuyu, basõna
yansõmasõndan sonra öğrendiğini iddia etti.
Önceden bilgisi olsaydõ bu duruma kesinlikle
engel olacağõnõ savunan Uyar, zamanlamanõn
kendisi için şanssõz ve üzüntü verici olmakla
birlikte bilgisi dõşõnda, annenin tercihi olduğu-
nu, örtülü veya açõk rõza göstermesinin veya
yönlendirmesinin söz konusu olmadõğõnõ ifade
etti. Buna karşõn kararda, Uyar’õn, görevi gere-
ği, yeni kanunun imkân ve yükümlülüklerini
bilebilecek en uygun konumdaki kişilerden biri
olduğuna işaret edilerek, aile birliğinin devam
etmesi, aynõ konutta ikamet edilmesi, doğru-
dan kendi kurumu ile ilgili bir işlem olmasõ ne-
deniyle, çocuklarõnõn sigorta işlemlerinin eşi
tarafõndan yapõldõğõ ve kendisinin bundan ha-
berdar olmadõğõ yolundaki iddiasõnõn hayatõn
normal akõşõna aykõrõ olduğu ifade edildi.
‘Reel politika mõ İslam mõ’
ÇİMEN TURUNÇ BATURALP
BRÜKSEL - ABD’nin en saygõn dõş ilişkiler
dergisi olarak kabul edilen “Foreign Affairs”in ka-
sõm-aralõk sayõsõnda, AKP’nin sertçe eleştirildiği
11 sayfalõk bir makale yayõmlandõ.
ABD’nin eski Ankara Büyükelçisi Morton Ab-
ramowitz ve Ortadoğu uzmanõ Henri J. Barkey
imzalõ makalede, “Erdoğan ve Davutoğlu’nun çe-
lişkili göründükleri” belirtilerek, “Küresel politi-
kaya reel politikanın uygulayıcıları olarak mı,
yoksa İslam kültürünün temsilcileri olarak mı
katılacaklar” sorusu soruluyor. Türkiye’nin son
yõllarda izlediği dõş politika sayesinde övgü topladõ-
ğõ belirtilen makalede, “Türkiye henüz, hüküme-
tinin ilan ettiği gibi küresel, hatta bölgesel bir
aktör bile değildir” yorumuna yer verildi.
‘Beceriksizce ve can sıkıcı’
AKP’nin geleneksel takipçilerinin bile partinin,
AB üyeliğinin de içinde olduğu hedeflerine doğru
yol alõp almadõğõnõ sorgular hale geldiği ifade edi-
liyor. “Türkiye daha önce sıkletinin altında
yumruk atıyordu, şimdi de sıkletinin üstüne
çıkmış gibi görünüyor” denilen makalede,
“AKP’nin, Türkiye’nin dış politika girişimleri-
nin her birini dillere destan başarılar gibi gös-
termekte çok aceleci davrandığı” ifade edildi.
AKP’nin dõş politikasõnda bazõ gelişmelerin “be-
ceriksizce ve can sıkıcı” olarak nitelendirildiği
yazõda, Başbakan Erdoğan’õn Davos çõkõşõ, Sudan
Cumhurbaşkanõ’nõ Türkiye’de ağõrlamasõ ve İran
Cumhurbaşkanõ Mahmud Ahmedinejad’õn seçil-
mesinden sonra ilk kutlayanlardan biri olmasõ,
buna örnek olarak gösterildi.
Açılım hâlâ somutlaştırılmadı
Yedi yõllõk AKP hükümetinin içerde ve dõşarda-
ki uygulamalarõnõn genel bir değerlendirmesinin
de yapõldõğõ makalede, AKP’nin izlediği Kürt po-
litikasõna göre “ya yok olacağı veya yaşamaya
devam edeceği” belirtilerek, Başbakan Erdo-
ğan’õn bu konuda kapsamlõ bir politik açõlõm sözü
verdiği halde bu açõlõmõn hâlâ somutlaşmadõğõ
kaydedildi. Yazõda, ABD’nin bölgeden çekilme
kararõyla Türkiye’nin Irak’taki Kürt yönetimi poli-
tikasõnda 180 derecelik bir dönüş yaptõğõ, ABD
Başkanõ Barack Obama’ya verdiği söze rağmen
Ermenistan sõnõrõnõ açmayõ geciktirdiği belirtiliyor
ve sözde Ermeni soykõrõmõ yüzünden ABD ile iliş-
kilerin önümüzdeki yõl zorlaşacağõnõn işaretleri
veriliyor yorumuna yer verildi.
Zere’nin serbest bırakılması için TAYAD üyeleri ve bazı demokratik kitle örgütü tem-
silcilerinin başlattığı 3 günlük açlık grevi dün sona erdi. (Fotoğraf: YUSUF BAŞTUĞ)
CHP’den Zere’ye destek
ADANA (Cumhuriyet) - Çukurova Üni-
versitesi Tõp Fakültesi Balcalõ Hastanesi mah-
kûm koğuşunda kalan tutuklu kanser hastasõ Gü-
ler Zere’yi ziyaret eden CHP İzmir Milletve-
kili ve Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM)
İnsan Haklarõ İnceleme Komisyonu üyesi Ah-
met Ersin, Adli Tõp Kuru-
mu ve Adalet Bakanlõğõ’na
tepki gösterdi. CHP Adana
Milletvekili Hulusi Güvel
ve CHP Adana İl Başkanõ
Serdar Seyhan’la birlikte
hastane bahçesinde bekle-
yen Zere’nin babasõ Hay-
dar Zere’yle görüşen Ersin,
sonra mahkûm koğuşuna
geçerek Güler Zere’yi zi-
yaret ederek doktorlarõn-
dan bilgi aldõ. Adli Tõp Ku-
rumu’nun çok ciddi bir gü-
ven kaybõ yaşadõğõna dikkat
çeken Ersin, ayrõca kuru-
mun skandallarõn odağõ ha-
line geldiğini söyledi. Ad-
li Tõp Kurumu’nun irtica ile
mücadele eylem planõnda
õslak imzayla ilgili çok acil
karar verdiğini anõmsatan Ersin şöyle konuştu:
“Bu ıslak imzayla ilgili olarak kendi işle-
yişini bile altüst edecek şipşak bir inceleme
yaptı. Paldır küldür bir rapor verdi. Ama ay-
lardır ölüm döşeğinde yatan Güler Zere’nin
en azından infazının ertelenmesi kararını ya
da Cumhurbaşkanı tara-
fından affedilmesi yolunu
açacak olan raporu ver-
miyor. Suç işleyen herkes
bunun karşılığı olan ceza-
yı çekmelidir. Ama acı-
masız infaz, vahşi infaz,
çağın çok çok gerilerinde
kaldı. Mutlaka infazını er-
telenmesi hatta Cumhur-
başkanı’nın da af yetkisi-
ni kullanması lazım. En-
dişem odur ki, Zere’nin ta-
butu tahliye edilecek so-
nunda. Adli Tıp Kurumu
insanlık suçu işliyor.” Ya-
põlan açõklamanõn ardõndan
hastane yetkilerinden de bil-
gi alan Ersin, Zere’nin du-
rumunu görüşmek için sav-
cõnõn yanõna gitti.
Muhabirimize saldõrõ
AMASYA (Cum-
huriyet) - Amasya Üni-
versitesi Rektörlük bi-
nasõ önündeki çam
ağaçlarõ Rektör Zafer
Eren’in isteği ile
Amasya Belediyesi
Park ve Bahçe İşleri
elemanlarõ tarafõndan
kesildi. Birçok vatandaş
çam ağaçlarõnõn kesil-
mesine tepki gösterir-
ken kesim olayõnõ gö-
rüntüleyen gazetemiz
muhabiri Mehmet Me-
nekşe’yi üniversitede
temizlik işçisi olarak
çalõştõğõ belirtilen Ser-
kan Kuru, tartaklaya-
rak darp girişiminde
bulundu.
Menekşe’nin şikâye-
tine karşõn üniversite
yönetimi personeli hak-
kõnda hiçbir işlem yap-
madõ.
Temizlik görevlisi olduğu belirlenen Serkan Kuru,
muhabirimize darp girişiminde bulundu.
ÇHD’DEN SUÇ DUYURUSU
İstanbul Haber Servisi -
Çağdaş Hukukçular Derneği
(ÇHD) İstanbul Şubesi, Zere
için gerekli raporlarõ aylardõr
veremeyen Adli Tõp Genel
Kurulu üyesi 42 kişi hakkõnda
suç duyurusunda bulundu.
Sultanahmet’teki İstanbul Ad-
liyesi önünde toplanan ÇHD’li
avukatlar adõna açõklamayõ
avukat Taylan Tanay yaptı.
Tanay, “Sadece hukuki değil,
ahlaki ve vicdani hatırlatma
yapıyoruz” diye konuştu.
ABD’nin saygın dergilerinden Foreign Affairs’te, AKP iktidarı sertçe
eleştirilerek‘ErdoğanveDavutoğlu’nunçelişkiligöründükleri’belirtildi
SGK BAŞKAN YARDIMCISI UYARFINDIKLI
Uyar, 5 ve
13 yaşındaki
iki çocuğunu
erken emekli
yapmak için bir
matbaada si-
gortalı çalışan
olarak gösterdi.