25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 24 KASIM 2009 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 DÜZ YAZI ORHAN BİRGİT Yangına Körükle Gitmek Gündemi sürekli olarak değiştirmek, iktidar partisinin işine geliyor. Erdoğan, dışımızdaki ülkelerin çoğunda hızı kesilmiş olan krizin, insanlarımızı öyle teğet geçerek değil; canlarından bezdirici etkiler yaptığını unutturmak için olmadık yöntemlere başvuruyor. Başbakanın konuşmalarını izlerken, bir gerilim filminde gecenin bir yarısı, elindeki benzin şişesi ile kasabadaki evleri ateşe vermekten çekinmeyen bir kundakçının canlandırıldığı korku yaratan sahneleri seyrettiğim günleri anımsıyorum. Cumhuriyetin kuruluş yıllarındaki iç kalkışmaları yeniden gündeme taşımak türünden bir sorumsuzluk, bırakınız o cumhuriyetin başbakanı olmayı; sağduyu sahibi hiçbir yurtsevere yakıştırılamaz. 10 Kasım günü aziz Atatürk’ün anısını tazelemek amacı ile TBMM’deki görüşmeler sırasında CHP adına söz alan Onur Öymen’in uzun konuşmasındaki o tek tümcenin, usta bir diplomat tarafından kullanılması ne kadar yanlış ise; arkasında İngiliz gizli servisinin kışkırtmalarının da bulunduğu “Dersim İsyanı”nı Kerbela olayı ile örtüştürmeye kalkışmak da sadece yanlış değil; gelecek kuşaklarımızı da etkileyebilecek kadar tehlikelidir. Erdoğan’ın, Kahramanmaraş, Sıvas Madımak gibi, tarihimizdeki en son acı mezhep çatışmalarını gündeme taşıyarak nereye varabileceğini, öyle anlaşılıyor ki, hafta sonunda Kızılcahamam’daki kampta kendisinden öğrenmek isteyen tek milletvekili çıkamamıştır. Gömlek hatırlatması Bereket, CHP Genel Başkan Yardımcısı Tamaylıgil, o eksikliği tamamlamak amacıyla, AKP liderine, Madımak kundakçılarının, kendisinin çıkardığını söylediği Milli Görüş gömleğini giyenlerden olduğunu anımsatarak önemli bir yakın tarih dersi vermiştir. Bu tür kışkırtıcı davranışların, ülkeyi sadece 12 Eylül 1980 öncesindeki günlere götürmekle kalmayacağını, Allah korusun, sokak çatışmalarına da yol açabileceğini herkesten daha çok olanaklara sahip bulunması gereken Hükümet Başkanı görmelidir. Haftasonunda İzmir’de DTP konvoyu ile örgütsüz olarak sokaklarda dolaşan İzmirliler arasında yer yer oluşan gerilim, bir bakarsınız kendisini bilmez bir zavallı ya da fırsatı yakalayan bir kışkırtıcı ajan tarafından da önlenmesi güç bir etnik çatışma haline dönebilir. Öyle bir durumu Tanrı kimseye, özellikle de huzuru, iç barışı sağlamakla görevli olduğu kadar sorumluluk da taşıyan bir başbakana hiç yaşatmasın. Ama çıktığı her konuşma kürsüsünde Kerbela olayını çağrıştıracak kadar kendisini kaybederek ayrımcılık yapmayı marifet sayan İktidar Partisi Lideri, diyelim ki Tunceli gibi yarım yüzyıldır CHP’nin kalesi olarak bilinen bir yerde dünkü istifalar gibi önemli taşların yerinden oynamasını sağladı. Onlara bakarak, Alevi yurttaşları kazanmaya başladığını sanacak olursa, sadece büyük bir yanılgıya düşer. Politik başarıların yolu, bölücülük ve kışkırtıcılıktan değil; sürekli barıştan ve gerçek kardeşliği sağlamaktan geçer. Atatürk, bunun için ümmetçilikten değil, ulus devletten yana olmuştu. Faks: 0 216 302 82 08 obirgit@e-kolay.net Balbay, gazetemizin Ankara bürosunun santralõnõn dinlenmesini ‘olağanüstü bir haksõzlõk’ diye niteledi ‘Böylesi ortaçağda sorulmaz’ HATİCE TUNCER ÖZLEM GÜVEMLİ İkinci Ergenekon davasõnda tutuk- lu yargõlanan gazetemiz Ankara Tem- silcisi Mustafa Balbay, çapraz sor- gusunda, Cumhuriyet’in Ankara Bü- rosu’nun santralõnõn dinlenmesine ilişkin “Bu olağanüstü bir haksızlık. Roma hukukunda geçtik bunları. Ortaçağda sorulmaz böyle soru- lar” dedi. Balbay’õn avukatlarõ, kanun dõşõ elde edilen notlardan soru sorul- mamasõ taleplerinin reddedilmesinin “geri dönüşü olmayan mağduriye- te” yol açacağõnõ söylediler. İstanbul 13. Ağõr Ceza Mahkeme- si tarafõndan Silivri Cezaevi Kampu- su’nda görülen Ergenekon davasõnõn 19. duruşmasõ dün yapõldõ. Duruşma- ya, Balbay’õn savcõlõktaki ek sorgu- sunun kaldõğõ yerden okunmasõyla başlandõ. Şener Eruygur ve İlhan Selçuk ile buluşmasõna ilişkin değer- lendirmelerle ilgili Balbay, “Notla- rımın üçüncü hali önünüzde. Oku- duğunuz yarım bir not” dedi. Bu sõ- rada tutuklu sanõk Birol Başaran, Mahkeme Başkanõ Köksal Şengün’ün bu bölümleri daha önce okuduğuna ilişkin itirazda bulundu. Balbay da “Ben de kaldığımız yeri 69. sayfa olarak işaretlemiştim. Ama sorgu- dan kaçıyor gibi görünmek isteme- diğim için bir şey söylemedim” di- ye konuştu. Yasin Hayal ile ilgili bir notun okunmasõ üzerine Balbay, Hrant Dink cinayetinin herkes gibi kendisini de etkilendiğini ifade ederek, “Konuyla ilgili MİT Müsteşarı Em- re Taner’e kadar birçok kişiyle gö- rüşmeler yaptım. Sorumluluk üst- lendim. Trabzon nasıl bir şehir, Anadolu’da böyle başka şehirler var mı diye araştırmalar yapıp yazılar yazdım” dedi. Özden Örnek’e ait günlüklerle il- gili belgelerin Nokta’da yazõ dizisi ol- duğunu anõmsatan Balbay, kendisin- de bulunan Örnek ile ilgili belgelerin de gazetecilerin tümünde bulunduğu- nu tahmin ettiğini belirtti. ‘Gizlice mi görüşseydim?’ Aytaç Yalman, Tuncer Kılınç ve Şener Eruygur ile görüşmelerin hep- sinin makamlarõnda yapõldõğõna dik- kat çeken Balbay, “Genelkurmay Başkanlığı terör merkezi mi? Ma- kamında görüşmeyecektim de giz- lice mi görüşecektim” diye sordu. ‘Mağduriyet 2007’de başladı’ İddianamedeki kayõtlara göre 28 Mart 2008’den beri dinlendiğini kay- deden Balbay, Yeni Şafak gazetesin- de 23 Eylül 2009’da yayõmlanan “Operasyon öncesi Balbay’a ran- devu” başlõklõ habere de atõfta bu- lundu. Dönemin Genelkurmay 2. Baş- kanõ Ergin Saygun ile 2007’nin Ha- ziran ayõnda yaptõğõ telefon görüş- mesinin haberleştirildiğini kaydeden Balbay, “Sizin önünüzde var mı bu telefon kayıtları?Demek ki çok ön- ceden dinlenmeye başlamışız. Bu- rada bir mağduriyet var” dedi. Balbay, gazetemizin Genel Yayõn Yönetmeni İbrahim Yıldız ile yaptõ- ğõ bir telefon konuşmasõnda bir kişi ile ilgili “gradosu düştüğü” dediğinin ve bu sözünün iddianamede “gladyosu düştü” diye yazõldõğõnõ söyledi. Bal- bay, “Grado, bilirsiniz değer, düzey demek. Ben şimdi ‘Godot’u bekli- yorum’ desem Balbay ‘gladyoyu bekliyor’ diye yazacaklar” dedi. Gazetenin Ankara Bürosu’nun sant- ralõnõn da kendisinin üzerine yazõldõ- ğõnõ vurgulayan Balbay, “Bu ola- ğanüstü bir haksızlık. Roma huku- kunu geçtik, ortaçağda sorulmaz böyle sorular. Santraldan yapılan görüşmeler benim gibi gösterilmiş” dedi. Balbay, Kanaltürk’ün satõlmasõ üzerine Tuncay Özkan hakkõnda başkasõ ile yaptõğõ konuşma ile ilgili de şunlarõ söyledi: “Tuncay Özkan ile yıllarca Cumhuriyet’te birlikte ça- lıştık. Gönül umduğuna küser. Ka- naltürk’ü sattığını öğrenince hem üzüldüm hem kızdım. Ayrıca böy- le dedikodularla ilgili Babıâli’de kitaplar yazılır.” Savcõlõkta, “Erge- nekon Terör Örgütü” ile ilgili ken- disine hiçbir belge gösterilmediğini ve soru da sorulmadõğõnõ ifade eden Bal- bay, “Ben ‘Ergenekon Terör Örgütü’ tanımını kullanmadım. Hiçbir terör örgütü ile ilgim olamaz. Savcılıkta da öyle söyledim” dedi. Hurşit Tolon, Şener Eruygur ve Atilla Uğur’dan hiçbir belge almadığını yineleyen Balbay, açılamayan şifreli belgenin de kendisine ait olmadığını, kendisine gelen maillere iliş- kin soruyu burada da tekrar yanıtladı. Balbay, “Kamuo- yuna açık insanlarız. Yazımın altında mail adresim olur. ‘Şunu yapmak gerek, bunu yapmak gerek’ diye günde en az 10 mail alırdım” dedi. Dönemin TESK Başkanı Derviş Günday’ın MHP lideri Devlet Bahçeli’ye yazdığı “kişiye özel” ibareli mektubun kendisinde bulunmasını da şöyle açıkladı: “O dönem TESK’in kimliği ile ilgili bir tartışma vardı. Derviş Günday, Bahçeli ile ilgili yakınmalarını içe- ren bir mektubu ‘haber yapılabilir’ diyerek okumam için bana göndermiş.” Balbay, Sesar’dan gelen bir mail ile il- gili de “SESAR’ı araştırma merkezi olarak bilirim, İsmail Yıldız’ı tanımam. Her gün gelen 10’larca mailden biri. İs- teseler bu şekilde bir milyon belge bulabilirler” dedi. Balbay, telefon görüşmelerine ilişkin iletişim tepsit tutanak- larını okuyup incelemesinin bile 5-6 gününü aldığını belir- terek tepkisini şöyle dile getirdi: “Bırakın bir gazeteci ola- rak vatandaş olarak bile o telefon görüşmelerinden suç çı- kartılamayacağını düşünüyorum. Günlük konuşmaların- dan suç unsuru çıkarılmasına ‘pes’ diyorum. (Mustafa) Özbek ile yaptığım telefon konuşmaları soruluyor. Öz- bek’in güçlü bir sendikası var, bunu Türkiye’nin yararına kullanabilir miyim diye kafa yoran bir insan. Fırat Kozok, Başbakanlık muhabirimiz. RTÜK üyesi Şaban Sevinç ile görüşüyor. Amacı ne olabilir diye bana soruyorlar. Orta- çağda sorulmaz bu. İbrahim Yıldız gazetemizin Genel Ya- yın Yönetmeni. Günde en az 5 kez görüşürüz. Hangi habe- ri yapalım, hangi haberi büyütelim diye konuşuruz. Be- nim dışımda yapılmış telefon görüşmeleri konu edilerek hukukta tanımlaması zor bir yola girilmiş.” ‘HUKUKTA TANIMLAMASI ZOR’‘HİÇBİR BELGE ALMADIM’ Dijital veriler delil değildir Duruşmada söz alan Balbay’õn avukatõ Aydın Metin, Balbay hakkõndaki tutukluluk kararõnõn nedeninin bazõ notlarõ içeren dijital veriler oldu- ğunu düşündüklerini anlattõ. Metin, Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza ve Ceza Usul Hukuku Anabilim Dalõ öğretim üyelerinden Prof. Feridun Yenisey ve Dekan Yardõmcõsõ Prof. Ay- şe Nuhoğlu’na “bilgisayarlarda arama ve bu arama sonucu elde edilen verilerin delil değe- ri” konusunda başvurduklarõnõ belirterek hazõrla- nan görüşleri heyete sundu. Metin, soruşturma sõ- rasõnda diğer sanõklara ait yerlerde yapõlan arala- malarda bulunan harddisklerin seri numarasõnõn tutanaklara geçirilmesine karşõn Balbay’a ait “notlar”õn bulunduğu iddia edilen bilgisayarõn harddiskinin seri numarasõnõn tutanağa geçirilme- diğini söyledi. “Bu ciddi bir usul eksikliğidir” diyen Metin şöyle devam etti: “Bilgisayar verile- rine el konulurken aslolan sistemde bulunan verilerin yedeklenmesi ve bir kopyasının istek durumunda sanık vekilime verilmesidir. Kop- ya ya da imaj almak sorunsa bilgisayarın o an- ki durumunu gösteren hash değerinin alınma- sıdır. Hash değeri el koyma anında bilgisaya- rın değeridir ve alındıktan sonra bir müdahale olursa 2. kez alınan hash değeri aynı olmaz.” Bilgisayara müdahale tespit edilemiyor Savcõlarõn onayõna karşõn Balbay’õn bilgisayarõ- nõn imajõnõn verilmediğini belirten Metin, Bal- bay’õn bilgisayarõna 1 Temmuz 2008’de el konul- duğunu ancak kopyalanmasõnõn ve hash değerinin 7 Temmuz 2008’te alõndõğõna dikkat çekti. Metin şunlarõ anlattõ: “Uzmanlara göre 1 Temmuz ile 7 Temmuz arasında bilgisayarlara yapılan mü- dahalenin tespit edilmesi mümkün değil. Bal- bay bu notlara ilişkin ‘3 el değiştirmiş’ dedi. Balbay, ‘5 Temmuz’da ifade verdim. Bana bilgi- sayardan notlar soruldu’ dedi. Bunun nasıl oldu- ğunu bulduk. 1 Temmuz ile 7 Temmuz arasın- da bilgisayara müdahale edilmiş.” 1 Temmuz 2008’de İstanbul’a getirilen Casper Marka bilgisayara ilişkin 4 Temmuz 2008’de İs- tanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’nde 57 sayfalõk inceleme tutanağõ hazõrlandõğõna dikkat çeken Metin “Savcı ve mahkemenin atadığı bi- lirkişi tarafından inceleme yapılır. Kolluk gücü belgeleri inceleyemez, zarfını dahi açamaz” de- di. Balbay’õn soruşturmada el konulan bilgisayarõ- nõn kolluk tarafõndan açõlõp incelenmesinin CMK’ye aykõrõ olduğunu vurgulayan Metin “Ya- sa ‘sadece el koyabilir’ diyor. Açıp içine baka- maz. Bu delil mahkemenin huzuruna steril or- tamda, el değmeden getirilmemiştir” dedi. ‘Dijital verilere ilişkin soru sorulmasın’ Metin, ceza hukukçusu Prof. Bahri Öztürk’ün “Türkiye’de suç artık sadece hukuka uygun el- de edilmiş delillerle ispatlanacaktır. Bunun ku- ralı istisnası yoktur” görüşlerine dikkat çekerek, “İddianamede 1. No’lu delil olarak sunulan notlar ve gizli görüşme kayıtlarından çapraz sorguda soru sorulmamasını talep ediyoruz” dedi. Mahkeme heyeti “Balbay’ın avukatlarının CMK’ye aykırı olarak elde edildiğini iddia et- tikleri dijital verilere ilişkin çapraz sorguda so- ru sorulmaması talebini” reddetti. Bilirkişi ince- lemesinin mahkemenin her aşamasõnda yapõlabi- leceğin kaydeden heyet kararõnda “Kanuna aykı- rı delillerin değerlendirilmesinin hükümle bir- likte karara bağlayacağını” açõkladõ. Balbay’ın avukatı Metin: Silmesem tavana çıkardı Savcõ Nihat Taşkın, Balbay’a 1 numaralõ delil olarak sunulan günlük notlarõnõn hangi kõsmõnõn kendisine ait olup olma- dõğõna ilişkin açõklama yapmadõğõnõ, savcõlõkta bu günlüklere itiraz et- mediğini belirterek “Ye- ni bir savunma biçimi ile karşımızdasınız. İtira- zınızı savcılıkta değil de mahkemede yapma ne- deninizi açıklar mısınız” diye sordu. Balbay, “Sor- gumu Taşkın yaptı. 1998-2005 dönemine ait notlarımı günlükler di- ye önüme koydular. Sor- maya hakkım yok ama savcı sorgumda günlük- leri sordu mu? Hayır. Belgeleri, gizli çekimi sordu. Evet görüştüm dedim. Daha ilk soruda diyorlar ki ‘C.A, G.E...’ böyle başladığında nasıl yanıt verebilirim. Bu şe- kilde sorulunca ucu bu- cağı belli değil. Toptan reddedebilirdim ama aklımda kaldığı kadarı ile yanıt verdim. Ben gazeteciyim ve bunların suç olduğunu düşünme- dim. Tutuklandıktan bir hafta sonra medyada ‘Balbay günlükleri’ diye haberler çıkınca öğren- dim. Savcılık huzurunda montaj demedim çün- kü bütününü görme- miştim” dedi. “11 yıl ön- ceki görüşme ile 5 yıl ön- ceki görüşme arasında 50 sayfa mı olur” diye soran Balbay, günlük tut- madõğõnõ yineledi. Sorgularõnda tedirgin olduğunu dile getiren Mustafa Balbay, “Mesle- ğime halel gelir diye korktum. Soruları mes- leğime saldırı olarak al- gıladım. Benim mesle- ğim bu kadar görmez- den gelinemez” dedi. Medyadan öğrendim Savcõlõk sorgusu sõra- sõnda delillerin hukuk dõ- şõ yollarla elde edildiğini bilmediğini söyleyen Bal- bay, “Günlük notlarını bir hafta sonra medya- dan, 20 gün sonra id- dianamede deliller açık- lanınca gördüm. Sanki Balbay sadece askerler- le görüşüyor gibi göste- riliyor. Görüşmelerimin beşte biri Ahmet Necdet Sezer ile. Cumhurbaş- kanı terörist mi, Cum- hurbaşkanlığı terör merkezi mi?” dedi. Savcõlõktaki sorulara mahkemede de yanõt ver- diğini anõmsatan Balbay’a Taşkõn “İlk ifadede gün- lükler sorulmadı çünkü tarafımızdan da bilin- miyordu. Günlükler bil- gisayarınızın silinmiş belgeler bölümünde bu- lundu. İkinci kez ifade vermenizin nedeni bu- dur. Ne zaman sildiği- nizi hatırlıyor musunuz? Günlüklerin bir kısmını silip bir kısmını tuttunuz mu? Neye göre ayıkla- ma yaptınız” diye sordu. Balbay, “Silmeseydim, ne kadar sağlam bilmi- yorum ama tavana ka- dar çıkardı” dedi. BALBAY’IN ÇAPRAZ SORGUSU Terör üssü mü aranıyor? ‘BİLGİ SUÇ HALİNE GETİRİLİYOR’ Savcı Pekgüzel, Atilla Uğur’un ve Levent Er- söz’ün kendisi ile yaptığı görüşmeleri “emir üzerine” gerçekleştirdiklerinin söyledikleri- ni belirterek “Size emir hakkında bilgi ver- diler mi” diye sordu. Balbay, “Emri ben mi vermişim. MİT Müsteşarıyla da Cumhur- başkanıyla da Başbakanla da görüştüm. On- lara kim emir verdi?” dedi. Savcının, “Not- larında geçen Mehmet İlhan diye biri ger- çekten var mı” sorusunu Balbay “Kaynakla- rımı açıklamak zorunda değilim. Bu bizi çok geriye götürür. Bilgiyi suç haline getiriyor- sunuz!” diye yanıtladı. İlhan Selçuk ile Şe- ner Eruygur görüşmesine ilişkin notun ken- disine ait olup olmadığının sorulması üzeri- ne Balbay, “Hukuki yollarla elde edilmemiş delillere yanıt vermek suç olur. Ben bu suça ortak olmak istemiyorum” dedi. ‘BÜTÜN DARBELERE KARŞIYIM’ Balbay bütün telefon görüşmelerinden suç un- suru çıkartılabileceğine dikkat çekerek “Abdullah Gül ile Irak hakkında görüştüm. Bu Irak’ı işgal edeceğim anlamına mı geli- yor” deyince Pekgüzel, “Sıra ona da gele- cek” dedi. Balbay, Kanaltürk, ART, Ulusal Kanal ve Kanal B’nin birleştirilmesine iliş- kin telefon konuşmalarının sorulması üzeri- ne “Ben darbelerin tümüne karşıyım. Tür- kiye’nin tekrar o ortama girmemesi çabasın- dayım. Perşembe akşamı koğuşa gittiğimde gazeteleri okudum ve size gösterebileceğim yazıları kestim. Kaygılar dile getiriliyordu. Görevimin başında olsam ben de o kaygıla- rın içinde olacaktım. Savcının sorduğu ko- nuşmaların 10 katını yapacaktım. Doğan Heper ‘Türkiye bölünmeye götürülüyor’ di- ye yazmış. Heper bölücü mü?” diye konuştu. Savcõ Mehmet Ali Pekgüzel, İl- han Selçuk ile bir telefon görüşme- sinde geçen “CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ile Aralık ayında bu- luşma” ifadesinde geçen Aralõk bu- luşmasõnõn ne olduğunu sordu. Bal- bay şu yanõtõ verdi: “Selçuk başya- zarımız. İlhan Selçuk ayda bir ya da iki ayda bir Ankara’ya gelir. Birçok kesimle görüşürüz. İddia- nameye kimileri girmiş kimileri girmemiş. ‘Baykal kapõlarõ açsõn, Sa- rõgül veya başkasõ yeni parti kurmak zorunda kalmasõn. CHP kapõlarõ açarsa Türkiye siyasetinin önü açõ- lõr’ diye düşünüyordu Selçuk. Bu konuyla ilgili Baykal ile çay içer- ken konuştuk.” Pekgüzel, “Aralık buluşmasına” ilişkin net yanõt istediğini söyleyin- ce Balbay, “Yanımda sürekli teyp ile mi dolaşayım. Bu tür toplantı- lar yapıyorduk. 5 yıldızlı oteller- de olurdu, yanımızda korumalar da olurdu. Ankara’da metreka- reye 4 toplantı düşer. Bu da on- lardan biriydi” diye konuştu. Görüşmenin Kent Otel’de yapõlõp yapõlmadõğõna ilişkin soruyu Balbay, kesin olarak hatõrlamadõğõnõ söyle- di. Pekgüzel’in Selçuk ile arasõnda- ki konuşmada grup kurulmasõndan bahsedildiğini söylemesi üzerine Balbay şunlarõ söyledi: “Bazen Washington Restaurant’da da bu- luşurduk. Eğer yeni terör örgütü yaratılmak isteniyorsa savcı Mül- kiyeliler Birliği’nde gündüz 3, ak- şam 5 tane kurar. Tirebolulular Derneği’nde 2 tane kurabilir, hem de diplomatları da görüp uluslar- arası bağlantılı” dedi. Balbay’õn avukatõ Aydõn Metin savcõnõn sorularõna yoruma dayalõ ol- duğu için itiraz etti. İlhan Selçuk’a bilgi verdiğine, CHP ile bağlantõsõ olup olmadõğõna ilişkin soruya Bal- bay, “yok” diye yanõt verdi. ‘İddianamede yok soruluyor’ Dünkü duruşmada savcõlar Mehmet Ali Pekgü- zel ve Nihat Taşkın, Balbay’õn notlarõ olduğu iddiasõyla bazõ bölümleri okuduklarõ sõrada avukat Aydõn Metin, “İddianameden takip ediyorum, 1 Mart’tan sonra savcının oku- duğu bölüm iddianamede yok. Savcı nere- den soruyor” dedi. Pekgüzel “Hepsi günlük- lerde var” diye açõklamada bulunurken Metin “Bu bölümler eklerde ise delillerin tartışıl- ması anlamına gelir ki buna çok ciddi itira- zımız var” diye konuştu. Başkan Şengün’ün “İddianamede var mı” sorusu üzerine Pekgü- zel “Bölüm bölüm var” dedi. Taşkõn ise, Bal- bay’õn davanõn sanõklarõndan Atilla Uğur ve Levent Ersöz ile görüşmesinin gizli kayõtlarõna ilişkin sorular yöneltti. Balbay, bu konudaki sorularõ da yanõtladõğõnõ ifade etti. Ancak avu- kat Mehmet İpek, bu bölümün de iddianame- de olmadõğõnõ savunarak savcõlarõn sorularõnõ iddianamedeki sayfa numaralarõnõ söyleyerek sormalarõnõ istedi. Savcõ Taşkõn ise “Soruları- mızı sayfaları not ederek hazırlamadık. Böyle bir yöntem de yok. Zaten belirtildiği gibi birçok tekrarı yer alıyor” dedi. İddianamede ‘arama’ Savcõ Taşkõn, Atilla Uğur, Levent Ersöz ve Balbay görüşmesinin gizli kayõt dökümünün emekli Orgeneral Şener Eruygur’dan ele geçi- rildiğini söyledi. Savcõlar, mahkeme heyeti, avukatlar ve Balbay, soruya dayanak olan ka- yõt dökümünün iddianamenin hangi sayfasõnda olduğunu bulmaya çalõştõlar. Bir süre sonra Başkan Şengün, 845. sayfada savcõnõn soru yö- nelttiği bölümü buldu. ‘Bizim dışımızdaki görüşmeler’ Savcõ Nihat Taşkõn’õn Cumhuriyet Çalõşma Grubu’nun Cumhuriyet gazetesinin tirajõnõn arttõrõlmasõ için çalõşma yaptõğõ ve kõşlalarda indirimli satõlmasõnõn yollarõnõ aradõklarõna ilişkin bir soru sordu. Balbay bu soruya şu ya- nõtõ verdi: “Bunların hiçbirinde Balbay adı geçmiyor. Bizim dışımızda Cumhuriyet ga- zetesi ile ilgili yapılan görüşmeler bizi bağ- lamaz. Ayrıca gazetenin Ankara Temsilcisi olarak, bir çalışanı olarak gazetenin tirajı- nın arttırılması yollarını arayabilirim.”
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle