21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 24 KASIM 2009 SALI CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR [email protected] Öztürk’ten ‘İçimdeki Mevsimler’ Kültür Servisi - Ressam Sefer Öztürk’ün “İçimdeki Mevsimler” adlõ sergisi 11 Aralõk gününe kadar Beyoğlu Fõndõklõ’daki Meke Sanat Galerisi’nde izlenebilecek. Sergi, Anadolu doğasõnõ ve yaşamõnõ duygularõyla birleştirerek yapõtlarõna yansõtmayõ amaçlayan Sefer Öztürk’ün son dönem naif çalõşmalarõnõ içeriyor. Türkiye’de keçe-resim çalõşmalarõnõ ilk başlatan sanatçõ olan Sefer Öztürk, 1973’te Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü’nü bitirdi. Bugüne kadar 35 kişisel sergi gerçekleştiren sanatçõ çok sayõda karma sergiye katõldõ. 1967 yõlõnda Devlet Resim ve Heykel Sergisi’ne resmi kabul edilen en genç sanatçõ olan Sefer Öztürk çeşitli yarõşmalarda ödüller ve mansiyonlar aldõ. Fotoğrafta aile ve çocuk Kültür Servisi - İstanbul Fotoğraf Merkezi tarafõndan bu yõl ilki düzenlenen ve gelenekselleşmesi hedeflenen “Aile ve Çocuk” konulu “Yeni Işõklar Fotoğraf Yarõşmasõ” sonuçlandõ. Ara Güler, Nuri Bilge Ceylan, Okan Bayülgen, İzzet Keribar, Mehmet Kõsmet ve AÇEV Başkan Yardõmcõsõ Ayla Göksel’in yer aldõğõ seçici kurul, birinciliğe Trabzon’dan Şenol Erdener’i, ikinciliğe İstanbul’dan Burak Şenbak’õ, üçüncülüğe ise yine İstanbul’dan Kumral Kepkep’i değer gördü. Ödül alan fotoğraflarõn kullanõm hakkõ AÇEV’e bõrakõlacak. ‘Torino Film Festivali’ sona erdi Kültür Servisi - Bu yõl 13 - 21 Kasõm tarihleri arasõnda düzenlenen 27. Torino Film Festivali, cumartesi günkü ödül töreniyle sona erdi. Uluslararasõ yarõşma bölümünde ‘En İyi Film Ödülü’nü, festivalin 27 yõllõk tarihinde ilk kez bir İtalyan filmi, Pietro Marcello’nun yönettiği ‘La Bocca del Lupo’ kazanõrken; Şili yapõmõ ‘La Nana’ filminin başrol oyuncusu Catalina Saavedra ‘En İyi Kadõn Oyuncu’ seçildi. Kanada yapõmõ ‘Crackie’ ve Damien Chazelle’in yönettiği ‘Guy And Madeline On A Park Bench’ adlõ filmler ise ‘Jüri Özel Ödülü’nü paylaştõ. Akın: ‘Ciddi filmlerden sıkıldım’ Kültür Servisi - Yönetmen Fatih Akõn, son filmi ‘Soul Kitchen’ ile İspanya’nõn Gijon Film Festivali’nin açõlõşõnõ yaptõ. Basõn toplantõsõnda “Kariyerimin başõndayõm” diyerek, ciddi filmler yapmaktan sõkõldõğõnõ söyleyen Akõn, konuşmasõnda “60’lõ yõllardaki Bertolucci veya Leone stilinde 4 saatlik uzun bir film yapacağõm. Ama biraz bekleyecek çünkü dinlenmem gerek” ifadelerini kullandõ. Avrupa sinemasõnõn kimliğini kaybetmeye başladõğõnõ ve Avrupa’da daha çok, film için bütçe ayrõlõrken, promosyon ve dağõtõm için daha az para ayrõldõğõnõ söyleyen yönetmen; en büyük düşünün ABD endüstrisiyle rekabet edebilen bir Avrupa dağõtõm ağõ kurmak olduğunu dile getirdi. ALİ ARTUN B aşta kölelerin ve gelinlik kõzlarõn pa- zarlandõğõ müzayedelerde 2300 yõl kadar önce sanat eserleri de görülme- ye başlamõş. Romalõ kumandanlar, Anado- lu’dan yağmaladõklarõ heykel ve rölyeflerin fi- yatlarõnõ yukarõ çekmek için (augere, auction) müzayede kaldõracõnõ kullanmõşlar. Daha son- ra, sanatõn 19. yüzyõlda saray ve kilisenin hi- mayesinden çõkarak galeriler eliyle piyasalaş- tõrõlmasõyla birlikte, müzayedeler yeniden ser- pilmiş. Şimdi ise kültürün özelleştirilmesi ve para yönetimi (finans) ile spekülasyonun her ala- na egemen olmasõyla hiperreal düzeylere tõr- manõyor ve başta fuarlar olmak üzere, müze, ga- leri, bienal gibi bütün sanat ortamlarõnõ teslim alõyor. Giderek müzayedelerin sanat piyasa- sõndaki payõ yüzde 48 gibi görülmemiş oranla- ra tõrmanõyor. Bu gelişme sonucunda sanat kamusallõğõnõ hõzla yitiriyor. Kamuyu aydõnlatmak dürtüsüyle örgütlenen sanat tarihi ve eleştiri gibi iki mo- dern bileşenini terk ediyor. Artõk tarihi fiyat- lar yazõyor. Neyin daha güzel olduğu ile ilgi- li estetik kanonu para tayin ediyor. Oysa, 1800’lerde Kant ve Alman Romantik filo- zoflarõ modern estetiği kurarken, “güzel” yar- gõsõnõ veya beğeni özgürlüğünü sanatõn her tür- lü yarar, çõkar ve işlevden arõnmasõna dayan- dõrmõşlar. Sanatsal modernizm ve avangard bu özerkleşme sürecinin sonuçlarõ. Oysa şimdi ba- şat bir finans aracõna dönüşmesi, sanatõ bu özerk, yararsõz-çõkarsõz konumunun tam kar- şõt kutbuna yerleştiriyor. Sanat tarihinin ve mo- dern eleştirinin kurulmasõnda önemli bir rolü olan konosörün yerini spekülatör alõyor. HER ŞEY SANAT Nasõl olsa günümüzde artõk her şey sanat ve herkes sanatçõ. Ve en geçerli tanõmõyla zama- nõmõzda sanat, “sanat markasıyla satmayı ba- şaran her cins nesne, eylem (performans), ve- ya düşünce (konsept).” Baudrillard 1972’de “Bir Müzayede Nesnesi Olarak Sanat”tan bahsederken “müzayedenin gösterge ekonomi politiği- nin bir tapınağı” olduğunu söylüyor. Göstergelerin en başõnda da elbette sa- nat geliyor. FİNANS BÜYÜSÜ Müzayede, görünüşte her işlemin ortada ol- duğu en açõk pazarlama yöntemi gibi duruyor. Oysa gerçek her zaman öyle değil. Uzun mü- zayede tarihi, müzayede öncesinde ve ertesin- de çevrilen dolaplardan, müzayede sõrasõnda çe- kici indirmenin türlü hilelerine kadar son derece de karmaşõk bir manipülasyon repertuvarõ ya- ratmõş. Bunlar arasõnda en geleneksel olanõ, sa- tõcõ ile alõcõnõn anlaşarak fiyatõ şişirmeleri. Bu- nun en sansasyonel örneği tam krizin başõnda, Eylül 2008’de Sotheby’s tarafõndan düzenlenen Damien Hirst müzayedesinde yaşandõ. Bu müzayedenin, sanatçõnõn galerisi ile başlõcala- rõ borsa spekülatörü olan kimi koleksiyonerle- ri ve bir bakõma ortağõ rolündeki “finans bü- yücüsü” Frank Dunphy’nin gizliden gizliye birlikte tasarladõklarõ bir tertibin son hamlesi ol- duğuyla ilgili haberler ayyuka çõktõ. Ancak sonuçta önemli bir bölümüne Hirst’ün elini dahi sürmediği ve birtakõm artizanlar ile püskürtme cihazlarõnõn marifetiyle ‘yaratılan’ eserlerden müzayedeci görünüşte 95 milyon Po- und ciro yapmayõ başardõ. Bu arada, yeni yeni “Türk sanatını dünyaya açan” Sotheby’s ve Christie’s müzayede kuruluşlarõnõn suç sicille- rinin oldukça kabarõk olduğunu ve Sotheby’s başkanõnõn 2001’de rakibiyle birlikte gizlice bir kartel oluşturmaktan yargõlanarak hapse mah- kûm edildiğini de hatõrlamak gerekir. Son yõllarda bizim de fena halde sürüklendi- ğimiz küreselleşme dalgasõ, bu sürecin doğal bir sonucu olan spekülatif hareketleri bizde de tõr- mandõrdõ. Kimi galeriler ve koleksiyonerler, sa- natçõlarõyla da el ele vererek fiyatlarõ küresel dü- zeylere çekme sevdasõna kapõldõ ve kendileri- ni bu işi manipüle etmenin en köklü aracõ olan müzayedelerin çekimine kaptõrdõ. Müzayede- lerde kõrõlan rekorlar, eleştirmenler dahil herkes tarafõndan alkõşlarla karşõlanõr oldu. Çağdaş sa- natõmõz fiyatlarla birlikte yükselmekteydi; dõ- şardaki düzeylere yaklaştõkça nihayet sanatõmõz Batõ’yõ yakalayacaktõ. Bunca zamandõr sanata burun kõvõranlar so- nunda aydõnlanmõşlar, sanatõn gerçek manasõ- nõ kavramõşlar ve sanatõmõzõ himayeleri altõna almõşlardõ. Artõk neyin sanat olup olmadõğõnõ, neyin hangi fiyat mertebesinde güzel olduğunu müzayede erbabõ “sanat sermayedarları” be- lirleyecek ve aristokratlarõn kültürü yönettiği za- manlarda olduğu gibi özel koleksiyonlarõnõ keyfince sergileyecek veya saklayacaklardõ. Müzayedelerin kamuoyunda uyandõrdõğõ büyük ilgiye bakõlõrsa zaten artõk gösteri sanatçõlarõn değil müzayede erbabõnõn gösterisiydi. Bizim de sürüklendiğimiz küreselleşme dalgasõ, spekülatif hareketleri tõrmandõrdõ Sanatõnmüzayedeleştirilmesi ASLI SELÇUK SELANİK - 50. Selanik Uluslararasõ Film Festivali’nde büyük ödül Altõn İskender’i (40 bin Avro) Scandar Copti’yle Yaron Shani’nin or- taklaşa yönettikleri “Ajami” (İsrail - Almanya) aldõ. Jüri özel ödülü Gümüş İskender (25 bin Av- ro) Calin Netzer’in Rumen yapõmõ “Şeref Madalyası”nõn oldu. “Northless” (Meksika - İspanya) adlõ film, Rigoberto Perez- cano’ya en iyi yö- netmen ödülünü ge- tirirken, en iyi se- naryo ödülünü Tu- dor Voican’la (“Şeref Madalya- sı”) Scandar Cop- ti-Yaron Shani (“Ajami”) paylaş- tõlar. Ruth Nirere, “Tanrı‘nın Çekip Gittiği Gün”deki (Philippe van Le- euw / Belçika -Fran- sa) yorumuyla en iyi kadõn oyuncu; Victor Rebengiuc de, “Şeref Madalyası”ndaki oyunuyla en iyi er- kek oyuncu seçildi. En iyi sanatsal katkõ ödülü, “Kayıp Kişi”deki (Lee Sen / Güney Kore) ça- lõşmasõyla Sarameul Chatseumnida’nõn oldu. Seçici kurul, öyküsünden ötürü yönetmen Kat- harina Schütter’le (“The Day Will Come” / Almanya - Fransa), senaryosundan ötürü de “Children Metal Divers”a (Ralston Jover / Fi- lipinler) özel mansiyon verdi. Uluslararasõ sinema eleştirmenleri jürisi FIPRESCI, uluslararasõ dalda “Şeref Madalyası”nõ en iyi film, “The Bu- ilding Manager”õ (Perikles Hoursoglou) en iyi ulusal yapõm seçti. Yunan Parlamentosu TV Ka- nalõ’nõn İnsan Haklarõ Ödülü’nü (15 bin Avro) Samuel Maoz’un “Lübnan”õ (İsrail-Fransa- Almanya) aldõ. Fischer’in katkõda bulunduğu İz- leyici Ödüllerini uluslararasõ kategoride “Aja- mi” (4 bin Avro), ulusal kategoride Sophia Pa- pachristou’nun “Bi- loba”sõ (3 bin Av- ro), Balkanlar’a Bakõş Bölümü’nden Goran Paskaljevic’in Sõrp- Arnavut ortak yapõmõ “Balayları”õ (3 bin Avro) aldõlar. Yunan Film, TV ve Odyovizüel Tek- nisyenler Birliği, “Şe- ref Madalyası”nõ en iyi film seçti. Yunan DigitalWave Ödü- lü’nü Vassilis Rais- sis‘in “Elvis’in Son Şarkısı” (3 bin Av- ro) adlõ filmi aldõ. Film ayrõca Yunan Film Merkezi’nin verdiği Dijital İskender’i de (15 bin Avro) ka- zandõ. Fotis ve Apostolis Passos’un “The Box”õ en iyi ikinci çalõşma seçildi. Selanik Be- lediyesi’nin Sinema ve Kent ödülü (10 bin Av- ro) Jorge Navas’õn “Kan ve Yağmur”unun (Kolombiya - Arjantin) oldu. Böylece, toplam beş ödül alan “Şeref Ma- dalyası”nõ üç ödülle “Ajami”, iki ödülle “El- vis’in Son Şarkısı“ izledi. ‘Şeref Madalyası’na 5 ödül birden 50. Selanik Uluslararasõ Film Festivali’nde Altõn İskender ödülü ‘Ajami’nin oldu Selanik’te En İyi Kadın Oyuncu Ödülü’nü, “Tanrı’nın Çekip Gittiği Gün”deki yorumuyla Ruth Nirere aldı. Kültür Servisi - Türkiye Yazarlar Birliği İstanbul Şubesi’nin, İstan- bul 2010 Avrupa Kültür Başken- ti Ajansõ desteğiyle7-13 Aralõk tarihleri arasõnda gerçekleştirece- ği 1. İstanbul Edebiyat Festiva- li’nin basõn toplantõsõ dün Golden Horn Otel’de yapõldõ. Toplantõda konuşan başkan Ali Ural, yirmi et- kinlik ve elliyi aşkõn sanatçõnõn ka- tõldõğõ bu festivalin amacõnõn “ede- biyatseverlerle edebiyatçıların süreklilik içinde etkileşim kur- malarını sağlamak” olduğunu dile getirdi. Ural, İstanbul’un bir edebiyat şehri olduğunu hatõrlat- mak amacõyla çõktõklarõ bu yolda her yõl festivali tekrarlamak iste- diklerini belirtirken şiir, roman, hi- kâye, deneme gibi başlõca edebi- yat dallarõnda o yõl öne çõkan ede- biyatçõlara ödül vermeyi planla- dõklarõnõ da söyledi. Açõlõşõnõ Kültür ve Turizm Bakanõ Ertuğrul Günay’õn yapacağõ ‘Edebiyat Mevsimi’ izlekli fes- tivaldeki şiir, roman, deneme, hi- kâye ve çeviri atölyelerine arala- rõnda Aslı Erdoğan, Ayfer Tunç, Mario Levi, Elif Şafak, Turgay Nar, Enver Ercan, Haydar Er- gülen, Adnan Özer, Hilmi Yavuz ve Selim İleri gibi isimlerin de bu- lunduğu çok sayõda yazar katõla- cak. Festival kapsamõnda ayrõca, Kemal Tahir, Tarık Buğra ve Cemil Meriç için birer sergi açõ- lõrken; sinema, tiyatro gösterileri ve müzik dinletilerinin yanõ sõra ki- tap müzayedeleri, Boğaz gezileri, okur-yazar buluşmalarõ ve şiir ak- şamlarõ da düzenlenecek. (0 312 417 45 70) İstanbul’un ‘Edebiyat Mevsimi’ TYB İstanbul Şubesi ilk kez bir edebiyat festivali düzenliyor Kültür Servisi - İzmir Büyükşehir Be- lediye Başkanõ Aziz Kocaoğlu, Paris’teki Louvre Müzesi’nin CEO’su Henri Loyrette’e, Louv- re koleksiyonlarõnda bulunan İz- mir’e ait eserlerin İzmir’e geri ve- rilmesi için mektup gönderdi. Ko- caoğlu, bu talebin, özellikle “Smyrna Apollonu” ve “Smyrna Jüpiteri” heykellerini kapsadõğõnõ belirtti. İzmir’de kurulmasõ planla- nan Ege Uygarlõklarõ Müzesi ile Lo- uvre arasõnda uzun soluklu iş birli- ği için önerilerde bulunulduğunu ifade eden Kocaoğlu, bu işbirliği- nin müzedeki İzmir’e ait eserlerin İzmir’e geri verilmesiyle büyük anlam kazanacağõnõ söyledi. 1680 yõlõnda İzmir’de bulunan Jüpiter (Zeus) heykelinin şu an sağ elinde yer alan şimşek, 1686’da Pierre Granier tarafõndan eklendi. Mer- merden yapõlmõş heykel 2,34 met- re yüksekliğinde. Apollon heykeli ise 1680 yõlõnda İzmir’de bulundu. Üzerine yõlan dolanmõş bir ağaç kü- tüğüne eliyle yaslanmõş genç bir er- kek figürü olarak betimlenen hey- kel, 2.16 metre yüksekliğinde. LOUVRE KOLEKSİYONU ApollonveJüpiter heykelleri geriisteniyor Türk-Kürt kardeşliğine Bakan’dan onay İSTANBUL (AA) - Yazar Hekimoğlu Süleyman Özcan, Kültür ve Turizm Bakanõ Ertuğrul Günay’õn, Türk-Kürt kardeşliğini anlatan romanõ ‘Kanla Islanan Aşk’ (Karma Kitaplar, 2007) için kendisini arayarak, “açõlõma ve kardeşlik projesine katkõlarõndan dolayõ teşekkür ettiğini” söyledi. Özcan, “Günay, Kürtler ve Türklerin beraber yaptõğõ Kurtuluş Mücadelesi’nin anlatõldõğõ kitabõmõ çok beğendiğini ifade etti” derken, Günay’õn bu tür kitaplarõn gerekliliği ve önemine dikkat çektiğini söyledi. Kültür Servisi - Ressam-yazar Fikret Otyam ve eşi Filiz Otyam ile fotoğraf sanatçõlarõ Adnan Polat ve Tunç Ulusoy’un “4 Objektif 4 Yürek” adlõ sergisi bu akşam Çõrağan Palace Kempinski Sanat Galerisi’nde sanatseverlerle buluşuyor. Sanatçõlarõn yurtiçi ve yurt dõşõnda çekilmiş, 30’u aşkõn fotoğrafõnõn yer aldõğõ serginin açõlõşõnda piyanist Fazıl Say da “Baba Dostu” olarak nitelendirdiği Fikret Otyam için 40 dakikalõk konser verecek. Konserin ardõndan Nebil Özgentürk’ün sanatçõlar hakkõnda yapmõş olduğu 5 dakikalõk belgesel film gösterilecek. 25 Kasõm Çarşamba akşamõ saat 19.00’da ise Şebnem Yüce’nin moderatörlüğünde yapõlan “Çırağan Sohbetleri”ne de katõlacak olan sanatçõlar, fotoğraf sanatõna ilişkin konuşacaklar. Sergi 29 Aralõk’a dek görülebilecek. SERGİ FAZIL SAY KONSERİYLE AÇILIYOR DörtObjektif,DörtYürek’ Fikret Otyam’ın sergide yer alan fotoğraflarından biri. 2008’deki Damien Hirst müzayedesi büyük tartışmalara yol açmış, gazetelerde müzayedeyi eleştiren pek çok haber çıkmıştı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle