25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 23 KASIM 2009 PAZARTESİ 4 HABERLER 2000’Lİ YILLARDA ERDAL ATABEK Geleceğimizin Atatürk’ü (2)... Manzara-i Umumiye - Genel Görünüm... 2010 yılına girerken ülkenin genel görünümü nasıldı? Din ekseninde siyaset yapan parti iktidarı almıştı. Seçim tabanı tarikatlara, cemaatlere dayanan bir oy kaynağına kaymıştı. Ülkenin politikası, ekonomisi, kültür araçları yabancı toplumların egemenliği altına girmişti. Kurtuluş döneminin İngiltere’sinin yerini Amerika, geri kalanların yerini Avrupa Topluluğu almıştı. Ülkede Osmanlıcılık özlemleri arttırılmıştı. Ülke tarikatların, cemaatlerin, tekkelerin ülkesi oluyordu. Şeyhler, imamlar, din uleması yeniden söz sahibi, yetki sahibi olmuşlardı. Laik cumhuriyet karşıtı güçler, her alanda, her konuda büyük bir pervasızlıkla kendi egemenliklerini kabul ettirme yolunda hızla yürüyorlardı. Peki, bu durumda ‘laik cumhuriyet yandaşları’ ne yapmalıydı? Güçlerini birleştirip ortak hedefler belirlemeleri gerekmez miydi? Oysa hiç de böyle olmuyordu. Ulusal laik cumhuriyet yandaşları büyük ölçüde tehlikenin farkında değil gibi görünüyorlardı. Ortak hedeflerde bile buluşamıyorlardı. Güçlerini birleştirmek şöyle dursun, kendi aralarında parçalanmak için ellerinden geleni yapıyorlardı. Karşılarındaki iktidar güçlerinin her oyununa geliyor, her tuzağına düşüyorlardı. Kuruluşlarında, bir araya gelerek oluşturdukları hareketlerde kısa bir süre sonra kişisel egoları ağır basıyor, bölünmelerini ideolojik kılıflara bürüyerek haklı çıkmaya çalışıyorlardı. Oysa, kayıpları ortaktı ve bunu fark etmez görünüyorlardı. Ortak hedeflerinin neler olduğu açık olduğu halde bu hedefte bile birleşemiyorlardı. Ortak hedef ise; toplumun her kesimini daha doğru bir geleceğin yolunda aydınlatmaktı, bilinçlendir- mekti. Ulusal, laik, çağdaş cumhuriyet hedeflerine hep birlikte yürümekti. Bu yolda birleşmeli, bu yolda güçlerini birleştirmeleri temel stratejileri olmalıydı. Bu yol elbette uzun bir yoldu ama doğru bir yoldu. Kısa görünen yollar, geçmişte yaşanan askeri darbe yolları, silahlı arayışlar çözüm değildi. Yapılacak her şey, halkın, toplumun desteğiyle yapılacaktı. Halkın şaşırtılmasına karşı da alınması gereken önlemler vardı ve yollar bulunurdu. Ama bu yol; çalışma istiyordu, özveri istiyordu, birlik olmayı gerektiriyordu, egoların bir yana bırakılmasını zorunlu kılıyordu, plan istiyordu, program istiyordu. Bu yol; tembellerin, akıl buyurucuların, toplumu küçümseyenlerin (bu arada halkı hiç tanımayanların) beğeneceği, izleyeceği yol olmuyordu. Onun için de başarı; tembellerin değil çalışanların, akıl verenlerin değil akıl alanların, toplumu önemseyenlerin önünde duruyordu. Bunca akıllının bulunduğu bir toplumda onların neden başarılı olamadıklarının dürüst bir açıklaması bile yapılamıyordu. Bu akıllılar kendilerinden başka herkesi suçluyor, her şeyi neden gösteriyor.. ama kendi yanlışlarını görmek akıllarına bile gelmiyordu. Buna karşın, laik cumhuriyet karşıtı güçler, aralarındaki anlaşmazlıkları bile örtüyor, ‘şimdi zamanı değil’ diye anlaşmış gibi davranıyorlardı. Bu güçler, herkesin nasıl kullanılacağının hesabını yapıyor, belirli bir planı başarıyla uyguluyorlardı. Gündem değiştirmekte de başarılı oluyorlardı. Her şeyi, ama her şeyi kullanmakta çok kararlı idiler. Medya, hukuk, ekonomi, yetki, her alanı tarıyor, araştırıyor.. yandaş yapabildiklerini yapıyor, yapamadıklarını ya korkutuyor ya da ortadan kaldırmaya çalışıyorlardı. Onun için de bu taraf güçlü, laik cumhuriyet yandaşları güçsüz görünüyordu. Bu görüntü bile laik cumhuriyet yandaşlarının aleyhine işliyordu. Cesaretler kırılıyor, adımlar ürkekleşiyordu. Oysa, ülkenin gerçeği hiç de böyle değildi. Gerçek güç ortaya çıkmadıkça da, bu durum sürüp gidecekti. Öyleyse ne yapmalıydı? Ne yapmalıydı? Nasıl yapmalıydı? Atatürk ne diyordu? Atatürk nasıl geleceğimiz olacaktı?. Bunu düşünmek de bize düşen görev... e-mai:erdalatak@gmail.com ÇÜNKÜ? Amerikan Kültür Derne?i Dil Okullary?nda synyflar, en kysa sürede açylyr, e?itime ba?lamak için uzun süre beklemezsiniz. ÇÜNKÜ? Amerikan Kültür Derne?i Dil Okullary, AVRUPA DYL PORTFOLYOSU?na uyumlu e?itim verir. (AVRUPA DYL PORTFOLYOSU, Avrupa Birli?i?ne üye ülkelerde yabancy dil e?itimini belli bir program içinde standart hale getirmi?, tek ortak yabancy dil ö?retim sistemidir.) ÇÜNKÜ? Devam durumunuz yeterli ise, geçemedi?iniz her kuru, ÜCRETSYZ OLARAK tekrar alabilirsiniz. ÇÜNKÜ? Amerikan Kültür Derne?i Dil Okullary?nda, aldy?ynyz toplam ders sayysynyn % 30?u oranynda ÜCRETSYZ konu?ma dersleri alabilirsiniz. ÇÜNKÜ? Amerikan Kültür Derne?i Dil Okullarynda, % 80 YNDYRYMLY 2.yabancy dil e?itimi alabilirsiniz. ÇÜNKÜ? Amerikan Kültür Derne?i Dil Okullary?nda, ö?rencili?iniz boyunca LATYN DANSLARI, GÜZEL KONU?MA ve DYKSYYON gibi aktiviteleri ÜCRETSYZ ve synyrsyz olarak alabilirsiniz. Yngilizce ö?renin! Dünya ile ayny dili konu?un. ‘Ameliyata izin vermem’KIZILCAHAMAM (Cumhuriyet) - Başbakan Tayyip Erdoğan, Kafes Planõ ile ilgili üstü kapalõ “Bu millet, ken- disini kafeslere hapsetmek isteyenlere her zaman yanıtını vermiştir” değer- lendirmesini yaptõ. Erdoğan, açõlõma yö- nelik eleştirilere “Ülkem üzerinde ame- liyata, operasyona asla müsaade et- mem” dedi. Erdoğan, partisinin Kõzõlcahamam kam- põnõn kapanõşõnda Kürt açõlõmõnõ değer- lendirdi. Korkularla, vehimlerle hareket et- mediklerini belirten Erdoğan, hiçbir teh- dit, kirli senaryo ve hukuk dõşõ örgütlen- menin ülkenin kutlu yürüyüşünü durdu- ramayacağõnõ söyledi. Erdoğan, “Bu mil- let, kendisini dar kalıplara sokmaya ça- lışanlara, ufkunu karartmak isteyenlere, kendisini kafeslere hapsetmek isteyen- lere her zaman yanıtını vermiştir, bun- dan sonra da yine verecektir” dedi. Etnik, bölgesel ve dinsel milliyetçiliğe karşõ olduklarõnõ yineleyen Erdoğan, “AB’nin yolu Diyarbakır’dan geçer” di- yen eski Başbakan Mesut Yılmaz’õ eleş- tirdi. Erdoğan, “Türkiye’den geçer de ya. Ayrım ifadesi taşımasın, ‘Türkiye’den geçer’ de. Sen öyle deyince Hans, George doğru Diyarbakır’a gidiyor. Şimdi de- ğişti devran. Hans, Konya’ya da Gazi- antep’e de Kayseri’ye de gidiyor” dedi. Çatõşma, ölüm, kan ve gözyaşõndan bes- lenenlerin açõlõm sürecini yavaşlatmak için her yola başvurduklarõnõ belirten Erdoğan, milletin ölüm lobilerine gereken yanõtõ ge- reken zamanda vereceğini belirtti. Erdo- ğan, “Ülkemizin üzerinde operasyona, ameliyata asla müsaade etmeyiz. Bu coğrafya üzerinde ameliyatı kim, niçin, nasıl düşünebilir? Birileri aklından geçirebilir, ama AKP izin vermez” di- ye konuştu. Erdoğan, teröristlere ev ve ma- aş verileceği yönündeki haberlerin doğ- ru olmadõğõnõ savunarak, MHP’yi eleştirdi. Erdoğan, “Ey MHP, senin iktidarında dünyada kriz yok, neden kaynaklandı kriz, senden kaynaklandı, beceriksiz- liğinden kaynaklandı” diye konuştu. Hiçbir kirli senaryonun ülkenin kutlu yürüyüşünü durduramayacağõnõ söyleyen Erdoğan, “Bu millet, kendisini kafeslere hapsetmek isteyenlere her zaman yanõtõnõ vermiştir. Bundan sonra da hiç şüphesiz yine verecektir” dedi. ‘TİB’deki herkes Başbakan’a bağlı’ ŞANLIURFA (Cumhuriyet) - Türkiye Par- tisi Genel Başkanõ Abdüllatif Şener, Şanlõurfa’da, Balõklõgöl’de “iktidar” dileyerek kutsal olduğuna inanõlan balõklara yem attõ. Burada konuşma ya- pan Şener, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’õn yüzde 47 oy ile başarõsõz olduğunu savunarak “Türkiye’de birilerinin tüm halkõ dinlediğini ama dinleme yetkisi olan Jandarma, MİT ve Emni- yet’in de Türk Telekomünikasyon İletişim Baş- kanlõğõ’nca (TİB) dinlenebildiğini ve bu kurumun odacõsõndan başkanõna kadar Başbakan’a bağlõ özel kişilerden oluştuğunu” ifade etti. ‘Demokrasi seviyesi arttı’ İstanbul Haber Servisi - İtalyan La Stampa gazetesine konuşan Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül, Türk siyasetinde, artõk Kürt meselesi ve Ermeni meselesi gibi tabularõn kalmadõğõnõ, bunun da Tür- kiye’nin demokrasi seviyesinin arttõğõnõ gösterdi- ğini söyledi. Ermenistan’la normalleşme süreci- nin, karşõlõklõ iyi niyet mesajlarõyla geliştiğini vur- gulayan Gül, Türkiye’de çözüm isteyenlerin, iste- meyenlerden daha fazla olduğunu belirtti. Başbakan Erdoğan. Erdoğan ‘Kafes Planõ’yla ilgili üstü kapalõ değerlendirmede bulundu, açõlõmõ eleştirenlere tepki gösterdi KAMPTA AKP’Lİ VEKİLLERDEN SERT ELEŞTİRİLER GELDİ ‘Açılımın nereye gideceği belirsiz’ EMİNE KAPLAN KIZILCAHAMAM - AKP’nin Kõ- zõlcahamam kampõnda, hükümetin Kürt açõlõmõ bazõ milletvekilleri tarafõndan sert biçimde eleştirildi. Eski Çalõşma ve Sosyal Güvenlik Bakanõ Murat Ba- şesgioğlu, İçişleri Bakanõ Beşir Atalay’a “Bir kez bile Türk milleti vurgusu yapmadınız. Böyle açılım olmaz. Kim- lik politikası yan- lış” dedi. İstanbul Milletvekili Alaat- tin Büyükkaya, top- lumun ikiye bölün- düğünü vurgularken, “Açılımın ucu açık, nereye gideceği bel- li değil” dedi. İçişleri Bakanõ Atalay, yõl- başõna kadar Mah- mur Kampõ’ndan 200-300 kişinin ge- leceğini söyledi. AKP kampõna, Kürt açõlõmõyla ilgi- li eleştiriler damga- sõnõ vurdu. Söz alan bazõ milletvekilleri, açõlõm süreciyle il- gili kaygõ ve eleştiri- lerini dile getirdi. Ba- şesgioğlu, Atalay’õn açõlõmla ilgili sunuşun ardõndan söz ala- rak “Bir kez bile Türk milleti vurgu- su yapmadınız. Böyle açılım olmaz. Türk vurgusunu her fırsatta yapma- lısınız. Kimlik politikası yanlış” dedi. İstanbul Milletvekili Alaattin Büyük- kaya, yaşanan tartõşmalar nedeniyle toplumun ikiye bölündüğünü vurgula- yarak anayasanõn ilk üç maddesi- nin değiştirileme- yeceğini ancak toplumda bu de- ğişikliğin yapõla- cağõ yönünde bir izlenim oluştuğu- na dikkat çekti. Büyükkaya, “Ya- pılmayacağını iyi anlatmamız la- zım. Milletin ak- lı karıştı, bize so- ruyorlar. Ne ya- pılacağı belli de- ğil, net şeyler söyleyin” dedi. Öte yandan Dev- let Bakanõ Faruk Çelik, Roman kö- kenli vatandaşla- rõn sorunlarõnõn çözümü için 10 Aralõk’ta Roman çalõştayõ düzenle- neceğini bildirdi. CHP’li gençler Deniz Feneri’nin kampanyasını protesto etti. (SERKAN YILDIZ) ‘Soygun hareketi’ İSTANBUL/ANKARA (Cumhuri- yet) - CHP Gençlik Kollarõ üyeleri Ankara ve İstanbul’da düzenledikleri ey- lemlerle Deniz Feneri Derneği’nin kur- ban bağõşõ için başlattõğõ kampanyayõ protesto etti. Ankara’da Deniz Feneri Derneği’nin Pursaklardaki Orta Anadolu Lojistik Merkezi önünde toplanan CHP Gençlik Kollarõ üyeleri, “İşte burası hırsız yu- vası”, “Deniz Feneri yüzyılın soygun hareketi” şeklinde sloganlar attõ. Grup adõna basõn açõklamasõnõ okuyan CHP Gençlik Kollarõ Genel Saymanõ Umut Tunç, Deniz Feneri Derneği’nin yakla- şan Kurban Bayramõ dolayõsõyla halkõn dini ve vicdani duygularõnõ sömürerek ba- ğõş adõ altõnda yolsuzluklarõna devam et- tiğini öne sürdü. İstanbul İl Gençlik Kollarõ da, Deniz Feneri Derneği’ni protesto etti. CHP İs- tanbul il örgütüne bağlõ Büyükçekmece, Bayrampaşa, Ataşehir, Maltepe, Beykoz, Kadõköy ilçe gençlik kollarõnõn dün Taksim Meydanõ’nda düzenlediği pro- testo gösterisi renkli görüntülere sahne oldu. Protesto gösterisinde, Deniz Feneri Derneği adõna bağõş toplayanlarõn “si- yah çoraplarla yüzlerini gizleyen soy- gunculara” benzetilmesi dikkat çekti. Derneğin kurban bağõşõ duyurusunu yaptõğõ “Kurbanlarınızı kesiyor, yok- sullara ulaştırıyoruz” pankartõnõ “Dur- mak yok yola devam. Kurbanlarını- zı kesiyor, AKP’ye ulaştırıyoruz” şeklinde değiştiren CHP’li gençlere, yurttaşlar da alkõşlarõyla destek verdi. Protesto gösterisinde “Yetim hakkı, Tayyip’e aktı”, “Küçük hırsızlar el fe- neriyle, büyük hırsızlar deniz fene- riyle” pankart ve dövizleri ilgi çekti. CHP Gençlik Kollarõ Genel Başka- nõ Yunus Emre, “Yüzyılın hırsızlık ha- reketi AKP ile kol kola halkın kutsal inançlarını sömürmeye devam ediyor. Hırsızlar bu kez de yoksullara yardım adı altında AKP’ye sermaye topla- maya devam ediyor” dedi. CHP Gençlik Kollarõ Başkanõ, ‘Yoksullara yardõm adõ altõnda AKP’ye sermaye toplanmaya devam ediliyor’ dedi BAKAN-VEKİL ATIŞMASI Toplantõlar sõrasõnda söz alan Is- parta Milletvekili Süreyya Sadi Bilgiç, seçim bölgesindeki gölet için bir bakandan ödenek istediği- ni ancak bakanõn olumsuz yanõt verdiğini söyledi. Bilgiç, “Büro- krat değil de siyasetçi gözlüğüy- le bakması gerektiğini söyledim. O da bana ‘Siyaset gözlüğü ile baktõğõnõzdan dolayõ memleketi bu hale getirdiniz. Siz siyasetçiler hep böylesiniz’ dedi” diye konuştu. Erdoğan, Bilgiç’in bu sözlerine üzerine “Kimmiş o bakan, o ba- kan da siyasetçi değil mi?” dedi. Bunun üzerine Maliye Bakanõ Mehmet Şimşek, yerinden kalka- rak “O bakan bendim efendim” dedi. Erdoğan, bunun üzerine “O zaman şimdi ikiniz bir odaya gi- riyorsunuz, duman çıkıncaya kadar da çıkmıyorsunuz” diye- rek sorunu çözmelerini istedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle