18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B GÜNDEM MUSTAFA BALBAY Baştarafı 1. Sayfada de son aşamasına geliniyor, ideolojiler bitiyor, yer- yüzü küresel bir köye dönüyordu... Öyle olmadı... Bunu gören Fukuyama, düşüncelerine yama yapmaya çalıştı, ama olmayınca özür diledi. Bütün kavramların neredeyse yeniden tarif edildiği, yeniden oluşturulduğu 21. yüzyılda dün- ya bir on yıl daha karmaşa içinde seyredecek... Çıkan çivi nasıl çakılır? ABD dahil, bu soruya net yanıt verebilen yok. Maalouf, en azından ülkeler anlamında çıkmış çivinin yerine oturması için en çok şu kavrama önem veriyor: Meşruiyet! Şöyle diyor: “Meşruiyetin olmayışı, her insan toplumu için bü- tün davranışların çığırından çıkmasına neden olan bir yerçekimsizlik halidir.” Maalouf, meşruiyeti bütün yönleriyle ele alırken bunun mutlaka toplumun olabildiğince bütünü- nü kucaklaması gerektiğine vurgu yapıyor, dışa- rıdan korunduğu düşünülen bir yapının meşru ola- rak kalamayacağını söylüyor. Bu anlamda meşruiyeti başarmış lider örneği olarak da çekincesiz Atatürk’e göndermede bulunuyor. Diyor ki, “Atatürk’ün elde ettiği meşruiyet onun ölümünden sonra da devam etmiştir ve bugün de Türkiye onun adına yönetilmektedir. Onun dü- şüncelerini paylaşmayanlar bile ona belli bir bağ- lılık sergilemek zorunda hissederler kendilerini.” Meşruiyet nasıl tarif edilebilir? Maalouf’a göre meşruiyet, ortak değerlerin taşıyıcısı olarak bir kurumun yetkesini, aşırı zor- lama olmadan toplumun kabul etmesi. Yazar, uzun süre meşruiyetini sürdüremeyen li- derlerden söz ederken şöyle başlıyor: “Atatürk’ün tersi örnek!” Güney Afrika’da ırk ayrımına son veren Nelson Mandela’yı bir başka yere koyuyor. Mandela, 27 yıl hapis yatmasına neden olanlardan eski Baş- bakan Verwoerd ölünce, eşini ziyaret ediyor. Bu- nun nedenini de şöyle açıklıyor: “Bundan böyle halkın içinde kimse militanca va- atlerde bulunmayı ya da intikam peşinde koşmayı kendine hak görmesin.” 2010 Dünya Futbol Şampiyonası’na ev sahip- liği yapacağı için yeniden dünya gündemine oturan Güney Afrika’yı gezi notlarıyla karışık ay- rıca konuk etmek istiyorum. Maalouf’un ele aldığı başka konu, göçmenler. Kendisinin de Lübnan’dan göçmüş bir kişi oldu- ğunu anımsatıyor ve bir kişi dünyanın neresine gö- çerse göçsün anayurdunu içinde taşır, diyor. Bu vurguyu yaptıktan sonra bir noktanın daha altını çiziyor: Kimi ülkelerde de insanlar kendi yurdunda göçmen gibidir! Yazarın öteki kitaplarında da kafa yorduğu kim- likler, kökler konusu gerçekten 21. yüzyılın en kar- maşık sorunlarından biri... Kökler deyince benim aklıma ilk doğadaki an- lamı gelir. İlkokuldayken doğduğum yerin Burdur Yeşilova ilçesi Güney kasabasının yaslandığı te- penin çıplak eteklerine okulca çam ağacı dikmiştik. Ortaokul ve lisede de Nazilli’de çokça meyve ağa- cı diktim. Ağacı dikerken köklerini fazla sallayıp hırpala- mamak gerekir. Hele kök saçaklarını hiç birbi- rinden ayırmamak, olabildiğince toplu tutmak ge- rekir. Köklerin o püsküllerini keserseniz ağacın tü- müne zarar verirsiniz!.. Diyeceğim o ki, kökler bir aradaysa ağaç yeşerir, büyür, meyve verir. Ana gövdeden koparsa kö- kün ne ağaca hayrı olur ne kendisine. Noktayı Amin Maalouf’un kitabından altını çiz- diğim bir sözle, yeni öğretim yılını selamlayarak koyalım: Dünya öğrenen çocukların soluğuyla ayakta ka- lır ancak! GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada Mustafa Özyürek’in, partisi adına yaptığı açıklama ise eleştirileri karşılıyor: “(Çankaya’daki) AKP’nin de- ğil, tüm Türkiye’nin cumhurbaşkanı gibi davrandığında ayakta karşılarız.” Özyürek’in saptaması, gerçeği de yapılması ge- rekeni de ifade ediyor. Zira Çankaya’daki seçilirken bütün milleti kucak- layacağını söyledi. Ama daha ilk günden Çankaya’da hükümetin uygulamalarına arka çıkan bir AKP’li gi- bi davranışlar, uygulamalar sergiledi. Tarafsızlığı bir yana bıraktı; Çankaya’da bir AKP’li olmayı yeğledi. Mehmet Barlas benden önce davrandı. CHP’nin 1950’de Cumhurbaşkanı Celal Bayar Meclis’e gel- diğinde de ayağa kalkmadığını yazdı. Tamamlayıcı bilgi verelim. CHP, örneğin geçen yıl da Çankaya’daki için ayağa kalkmadı. Ama AKP, ana muhalefeti kamuoyu gözünde hır- palamak amacıyla her zaman, hiçbir gerçeği anım- samak istemiyor. Meclis Başkanı Şahin, CHP’nin geçen yılki uy- gulamayı bu yıl da yinelediğinin farkında değil. Ne yazılırsa yazılsın, yakın geçmiş ne kadar anımsatılırsa anımsatılsın... değişmez bu kafalar! Öyle korku saldılar ki ortalığa, AKP’nin saçma sa- pan bu türden sapmalarını büyütmekten çekinir ol- du medya. Serpil Yılmaz Milliyet’te TÜSİAD’ın Yüksek İsti- şare Konseyi’nin kapalı toplantısındaki özeleştiri içeriğindeki kimi söylemlerini açıkladı. Üzerinde durulmadı. Patronlar derneğinin başkanı Arzuhan Doğan Yal- çındağ; üyelere “Hep beraber susuyoruz” diye seslenmiş ve hemen söz alan Deniz Ticaret Oda- sı’ndan bir üye; “Evet susuyoruz. Çünkü korkuyoruz. Aynı şeylerin bizim de başımıza gelmesinden çeki- niyoruz” demiş. Haber iş çevrelerindeki korkuyu yansıtan başlık- la yayımlanmadı. Gazete hangi başlıkla verdi haberi biliyor musunuz: TÜSİAD üyeleri “açılım” istiyor! AKP iktidarının (RTE’nin) Türkiye’de yarattığı kor- ku imparatorluğunun TÜSİAD gibi bir kurumda da artık konuşulur hale gelmesi ilginç gelişme değil mi? Nihayet TÜSİAD da; Doğan Medya Grubu’na ik- tidarın uyguladığı amansız, çökertici vergi cezaları- nın yarınlarda diğer patronlara sirayet edeceğini bi- lerek susmanın önleyici bir tedbir olmadığını kavramış görünüyor. Doğan Medya Grubu’na AKP iktidarının aşırı öl- çülerde yüklenmesi hem Batı medyasında hem de Avrupa Birliği yönetiminde geniş tepkilere yol açar- ken; yayın ve düşünce özgürlüğüne bu denli büyük çapta saldırı karşısında TÜSİAD gibi bir kurumun kor- karak geri durması demokrasinin tabiatına aykırı. AKP iktidarı devleti kullanarak Doğan Grubu’nu tasfiye ederse... geride ele geçiremeyeceği hiçbir ya- yın grubunun kalmayacağını... ancak yalakalığa soyunanların yaşayabileceğini, ve: Böylece medya sektörünü yeşile, yandaş yala- kalığa dönüştürme yolunu açacağını pekâlâ biliyor. Doğan Grubu’na saldırıya suspus kalarak bindi- ği dalı kesenler... yıkılsın kral, yaşasın yeni kral di- yeceklerini sananlar vergi olayını görmezden geli- yorlar. Vah biçare medyam, vah! Hükümetin (RTE’nin) Doğan Medya’ya uyguladı- ğı baskıdan da öteye yok etme girişimi üzerine TÜ- SİAD’ın gideceğine değinen haberler bir kıpırdan- maya işaret ediyor. Ne yazık ki; ünlü işadamı Rahmi Koç’un RTE için düzenlediği yemeğe katılan holding sahibi ünlü ki- mi işadamları; CHP lideri Deniz Baykal’a verilen ye- meğe katılmayarak korkunun ecele faydası olmadığını özetleyen kuralı anımsamadılar. Kimi haberlere göre, iş çevrelerinde RTE’ye tam kadro koşan, ama ana muhalefet lideri onuruna ve- rilen yemeğe katılmayanlar için ortaya şu soru atıl- mış: “Ankara’dan çekindiler mi?” Oysa, doğruluğu kanıtlanan başka bir kural hâlâ geçerli: Para her zaman saadet getirmiyor! [email protected] SAYFA 4 EKİM 2009 PAZARCUMHURİYET 8 HABERLERİN DEVAMI İstanbul Y 24 Edirne Y 23 Kocaeli Y 26 Çanakkale Y 23 İzmir Y 25 Manisa Y 25 Aydın Y 26 Denizli B 26 Zonguldak Y 23 Sinop B 23 Samsun B 29 Trabzon PB 25 Giresun PB 25 Ankara PB 27 Eskişehir Y 25 Konya PB 26 Sıvas PB 26 Antalya PB 28 Adana A 30 Mersin B 29 Diyarbakır A 30 Şanlıurfa A 33 Mardin B 29 Siirt A 30 Hakkâri B 23 Van B 23 Kars B 21 Oslo Y 8 Helsinki Y 12 Stockholm Y 11 Londra B 17 Amsterdam B 15 Brüksel Y 16 Paris Y 19 Bonn Y 17 Münih Y17 Berlin Y 17 Budapeşte PB 23 Madrid B 29 Viyana B 21 Belgrad PB 22 Sofya PB 19 Roma Y 24 Atina PB 26 Zürih PB 19 Moskova Y 13 Aşkabat A 26 Astana PB 18 Taşkent A 29 Bakû A 23 Bişkek A 24 Tiflis A 28 Kahire A 30 Şam A 32 Ülkemizin kuzey ve ba- tı kesimleri parçalı ve çok bulutlu, Marmara, Kuzey ve kıyı Ege ile Bolu, Düzce, Karabük, Bartın ve Zonguldak çevreleri sağanak ya- ğışlı, diğer yerler parçalı ve az bulutlu geçecek. Yağışların Tekirdağ, Kırklareli ve Edirne çev- relerinde kuvvetli ol- ması bekleniyor. Bir çığlık yankılanıyor gecenin içinden... Bir serçe sürüsü ağaç- ların dallarına. Çekingen bir nar ağacı var bah- çede. Belki yıldızları arıyor... Camları kızıla dönüşmüş renk- lerin soluk alışverişini kıskanıyor. Rengi uçmuş yüzlerin, kesik kesik hıçkırıkların, hüzünlerin... Ve sevinçlerin şarkısını söyle- mek istiyoruz sonbaharın esintili sabahlarında. İçimizde bitmeyen acılar, yarım kalmış aşklar. Yok olan doğa, ormanlarımız, denizlerimiz... Göllerimiz, ırmak- larımız, ovalarımız. Geleceğe ilişkin kaygılarımız... Öfkelerimiz... Çocukluğumun geçtiği o tek katlı duvarları beyaz badanalı ev... Taze çiçeklerin üzerine düşen sonbahar yaprakları. Jose Marti’nin “kanatlı kupası”, Turgut Uyar’ın dizelerinde tutku... Elinde çemberiyle koşturan ço- cuk. Mavi, yeşil, kırmızı cam bilye- leri, topaçları... Çulluklar, sin- caplar, turnalar. Işıklarla donatılmış kasabalar... Tren saatleri... Yazlık ve kışlık si- nemalar... Kütüphaneler. Bergama’nın Kozak Yaylası... Çam fıstıkları... Şarap yapıp satan köylü kadınlar. 16 köyün bulunduğu Kozak Yaylası’nda sondaj çalışmaları başlamış... Koza madencilik ÇED raporunu almış. Benim çocukluğumun Kozak Yaylası. O güzelim fıstık çamı ağaçları. İhracatçı Birlikleri verilerine gö- re yılda 40-50 milyon dolar çam fıstığı ihraç ediliyor... Koza Altıncılık, şimdilerde 50’nin üzerindeki noktada sondaj çalış- ması yaptı. Bu kaçıncı yazım Kozak’la ilgi- li ben bile anımsamıyorum. Altınova barajı, Ayvalık, Bur- haniye, Edremit’in içme suyu ge- reksinimini karşılamak için yapıl- mıştı. İçme suları kirlenecek siyanür- le. İnsan sağlığını olumsuz etkile- yecek. Çocukluk düşlerim Niğde’ye ve Munzur’a götürüyor beni. Serçe sürüleri kendi şarkılarını söylerken, şairin dizelerini getiri- yor aklıma: “Hangi soluk ay saat dokuzda, çeker yanaklarından kanı...” Niğde ve Munzur’da halk altın avcılarına direniyor. Polis, halkın direnişini kırıyor. Çevre bilinci son yıllarda Tür- kiye’de gelişiyor, tüm engelle- melere karşı halk eylem yapıyor. Niğde ve Munzur’da 59 kişi gözaltına alıyor... Suçları nedir bu insanların? Attıkları slogan: “Siyanürcü şirket memleketi terk et!” Çokuluslu altın avcıları ülkemi kuşatmış. Munzur’a sekiz baraj yapılacak altıncılar için. 84 köy sular altında kalacak, 1500’den fazla bitki ve çiçek ör- tüsü yok olacak. İçimde bir sızı! Çekingen nar ağacına bakıyo- rum, olup bitenleri izlerken.... Kızılırmak ve Yeşilırmak kir- lendi, Gediz’de balıklar ölüyor atık sulardan. Harran Ovası tümden tuzlandı. Yine de Kozak Yaylası. Sincaplar, renk renk çiçekler, kuşlar... Orada yaşayan insanlar. Onlarında kederleri tıpkı Niğde ve Munzur’da yaşayan insanla- rımız gibi. Ah benim güzel yurdum! Solgun kamelyalar, karanfiller, melisalar. Ne de güzel oynuyor sincaplar fıstık çamlarının dallarında. Kendi şarkılarını söylüyorlar, mavi ve aydınlık sonbahar sa- bahında... Yaşama ve sevgiye dair ne varsa ellerinde. Bize öğretiyorlar çevre bilinci- ni. Koza Altın İşletmeleri, TMMOB ve Yönetim Kurulu Başkanı Meh- met Soğancı ve üyeleri aleyhine açtığı maddi ve manevi tazminat davası ne oldu? Mahkeme davayı reddetti... Peki, ne yapmıştı TMMOB, Ko- za Altın Şirketi’ne? Bir basın açıklaması yapmıştı: “Bergama-Ovacık altın madeni işletmesine yapılan ayrıcalığa son verilsin.” Türkiye’de yargıçlar var! Dava açılarak çevreciler sin- dirilmek isteniyor! Türkiye demokratik bir hukuk devleti... Elbet çevrecilerde demokratik tepki gösterecekler! Yolum Kozak’a düştü... Yüre- ğim Niğde’ye ve Munzur’a. Bir sonbahar esintisinde ken- di düşlerimi çoğaltarak Kozak Yaylası’na vurdum kendimi... İçimde çocuksu bir hırçınlık... Nerede benim topaçlarım, renk renk cam bilyelerim, çembe- rim? POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA Kozak’tan Munzur’a... [email protected] Faks numaramız: 0212 343 72 69 Sadece bizde mi, dünya bir tuhaf oldu, acõmasõ, vicdanõ yok oldu. Uzakdoğu’daki büyük tsunami sõ- rasõnda binlerce çocuk kayboldu, nereye gittiler, büyük bir ihtimal- le onlarõn küçücük yürekleri, min- nacõk böbrekleri, dünyaya şaşkõn- lõkla bakan gözleri Batõlõ zengin- lerin masalarõna birer organ mönüsü olarak sunuldu. Nüfusunun büyük çoğunluğu yoksulluk sõnõrõnda yaşadõğõ ülke- mizde durumun farklõ olacağõnõ düşünmek, “canım bizde böyle şeyler olmaz,” demek pek bir saf- dillik oluyor. Şimdilik bir kõsmõ su üstüne çõkarõlan organ çetelerinde doktorlar var, yüksek düzeyde bü- rokratlar var, var oğlu var. Ne ye- minler, ne Allah korkusu, çok kâr- lõ bir iş olan organ satõşõnõ durdu- ramõyor. Üstelik inanõlmaz bir arz ve talep var. Organ çetelerine en çok böbrek satan yer Afyonkara- hisar’õn Kõşlacõk köyüymüş. Yak- laşõk on kişi böbreğini satmõş ve 35 kişi de ameliyat için sõradaymõş. Siz Afyonkarahisar’õ, o bölgeyi nasõl bi- lirsiniz? Benim aklõma hemen Ec- evit zamanõnda Amerikan hükü- metlerinin müthiş bastõrmasõyla yasaklanan afyon ekimi geliyor. Kendi ülkesinde uyuşturucu kulla- nõmõnõ engellemekten aciz gelişmiş devletlerin, buyurduklarõ bir emir- di bu. Afyon üretimi ansõzõn kesil- di, üstelik Türk afyonu dünyanõn en kaliteli afyonuydu ve tõp alanõnda çok aranan bir girdiydi. Biz ne yaptõk yasakladõk. Ardõndan hay- vancõlõğõ gene IMF’nin direktifle- rine dayanarak usul usul öldürdük ve Kõşlacõk köylüleri için geriye kendilerini satmaktan başta hiçbir seçenek bõrakmadõk. Geçenlerde bir haber çok ilgimi çekti, Rockefeller Vakfõ’nõn CEO’su arabasõnda alnõna tek kur- şun sõkarak intihar etti. İnsan dün- yayõ yöneten dört şirketten birinin CEO’suysa ve tek kurşunla intihar ederse elbette haber olur. Ben bu- nun pek çok kişi gibi asla bir inti- har olduğunu düşünmedim, adam öldürüldü, kim bilir ne sõrlar bili- yordu ve kendisiyle birlikte toprağa gömüldü. Çünkü Bill Gates’in şir- ketinin de içinde bulunduğu en büyük şirketler topluluğu tüm dev- letlerin üstünde müthiş bir örgüt- lenmedir ve dünyayõ aslõnda onlar yönetir. Ve Kõşlacõk köyündeki böbrek satõşlarõnda da Lice’nin Şenlik köyünde atõlan havan mer- misiyle parçalanarak ölen küçük Ceylan’õn ölümünde de onlarõn kanlõ elleri vardõr. Bugünlerde Türkiye yeniden IMF görüşmelerine başladõ, bir ara ben bile sevinmiştim, “aman Al- lahım Tayyip hükümeti IMF’ye posta koyuyor” diye, sevincim kursağõmda kaldõ, meğer hepsi bir tiyatroymuş, işte yeniden IMF’li günler kapõmõzda ve daha satõlacak pek çok organ var. IMF’yi kapõ- sõndan kovan daha sonra bu yeni krizde IMF’ye kredi açan bir Bre- zilya kadar olamadõk. En çok neye yanõyorum biliyor musunuz, bu hükümet her şeyi su pahasõna satõ- yor, bari biraz pazarlõk yapsalar, bu- nu bile yapmõyorlar. Allah Allah neden yapsõnlar, hesap soran mõ var, bir ay içinde benzine üç kez zam geldi, hiç kimsenin gõkõ çõkmadõ, elektrik yüzde 11 pahalandõ gene kimseden ses yok. Ancak organ satõşõyla işler bir sü- re idare edilebilir ama gün gelir sa- tõlacak organ da kalmaz. Ve hiçbir açõlõm da bizi kurtarmaz! / IŞIL ÖZGENTÜRK Hadi Satılık Böbreklerim Var… Baştarafı Arka Sayfada DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) - İnsan Haklarõ Derneği (İHD) öncülüğünde oluşturulan heyet, Diyarbakõr’õn Lice ilçe- sindeki patlamada yaşamõnõ yiti- ren 12 yaşõndaki Ceylan Önkol olayõyla ilgili raporunu açõkladõ. Raporda olayla ilgili çelişkilere dikkat çekilirken konunun hü- kümet ve TBMM İnsan Haklarõ Komisyonu tarafõndan araştõrõl- masõ istendi. Raporda, Önkol’un ağabeyi Rıfat Önkol’un sözlerine yer ve- rildi. Savcõlõğõn olaydan 3 gün sonra olay yerinde incelemelerde bulunduğunu belirten Önkol şun- larõ söyledi: “Batıda bir ağaçta kedi kaldığı zaman devlet tüm olanaklarını harekete geçiri- yor. İnsanın parçalandığı bir ye- re doktor, savcı, asker neden gelmiyor? Biz Kürt olduğumuz için mi gelmiyor?” Küçük kõzõn amcasõ Abdulsa- met Gencioğlu ise olayõn mayõn patlamasõndan kaynaklandõğõ id- dialarõnõ reddetti. Gencioğlu’nun ifadeleri raporda şöyle aktarõldõ: “Eğer mayına bassaydı ayakları ve elleri sağlam olmazdı. Olayın olduğu yerde 150 tane hayvan olmasına rağmen sadece yeğe- nime mermi isabet etmiştir.” Tanõk beyanlarõ ve otopsi ra- porunda geçen bilgilere göre, maktulün cesedinin 6 saat bo- yunca olay yerinde kaldõğõna işa- ret edilen raporda, bu süre içeri- sinde herhangi bir yetkilinin olay yerine gelmediği, savcõlõk tara- fõndan olay yerinde yapõlmasõ gereken otopsinin de Abalõ Jan- darma Karakolu’nun nizamiye- sinde savcõ ve doktor kontrolün de yapõldõğõna dikkat çekildi. Ra- porda olayõn aydõnlatõlmasõ için şu sorularõn yanõtlanmasõ istendi: “Maktulün vücuduna isabet eden silahın cinsi nedir? Patla- yıcının mayın mı yoksa yerden havaya atılmak suretiyle kul- lanılan bir silah mı olduğu tes- pit edilmelidir. Olayın meyda- na gelmesinden 3 gün sonra olay yerine giden Cumhuriyet Savcısı’nın aldığı numuneler olayı teferruatlı bir şekilde ay- dınlatacak mıdır? Olay yerinde yapılmayan otopsinin herhan- gi bir sağlık kuruluşunda ya- pılması imkânı varken neden karakol nizamiyesinde yapıl- ma ihtiyacı duyulmuştur?” Raporun kanaat ve sonuç bö- lümünde ise Ceylan’õn ölümünde Lice Cumhuriyet Savcõlõğõ’nõn ve güvenlik güçlerinin ihmali- nin olduğu belirtildi. 12 yaşõndaki Önkol’un ölümüne ilişkin karanlõkta kalan noktalarõn aydõnlatõlmasõ istendi ‘Bu olay aydınlatılsın’ Mayın saldırısında 2 astsubay yaralandı BİTLİS / SIVAS (Cumhuriyet) - Bitlis’in Tat- van ilçesi çõkõşõnda bulunan Küçüksu Jandar- ma Karakolu ile Yeşil Mezrasõ arasõndaki yolda askerleri taşõyan aracõn geçişi sõrasõn- da, teröristlerin yola döşediği mayõn uzaktan kumandayla patlatõldõ. Patlamada 2 astsubay yaralandõ. Tatvan Asker Hastanesi’nde teda- vi altõna alõnan yaralõ astsubaylardan birinin durumunun ağõr olduğu belirtildi. Askeri araç devrildi: 1 şehit Sõvas’ta ise operasyondan dönen askeri aracõn devrilmesi sonucu ilk belirlemelere göre 1 er şehit oldu, 8 asker de yaralandõ. Sõ- vas İl Jandarma Komutanlõğõ’na bağlõ asker- leri taşõyan araç, Sõvas-Ankara karayolu üze- rinde bulunan Sõvasspor tesisleri karşõsõnda, yolun ortasõndaki refüje çarptõktan sonra devrildi. Kazada Malatyalõ Jandarma Koman- do Er Şükrü Ulutaş şehit oldu, 8 asker yara- landõ. Yaralõ askerler ise ambulanslarla Nu- mune Hastanesi ile Cumhuriyet Üniversitesi Tõp Fakültesi Araştõrma ve Uygulama Hasta- nesi’ne kaldõrõldõ. Garnizon Komutanõ Tuğ- general Muammer Bayram ile Jandarma Komutanõ Kõdemli Kurmay Albay Murat Aslan kaza yerinde incelemelerde bulundu. OPERASYONDAN DÖNÜYORLARDI Y U N U S E M R E P A R K I A Ç I L D I Sarıyer Pınar Mahallesi’nde eylül ayının ortalarında baş- lanan ve önceki gün resto- rasyon çalışmaları tamamla- nan Yunus Emre Parkı tö- renle açıldı. Sarıyer Belediye Başkan Yardımcısı Erol Ay- dın, “Burada oturan yurt- taşlar bataklık ve sineklerin içerisinde oturuyorlardı. Biz de Belediye Başkanımız Şükrü Genç’in talimatıyla belediye ve yurttaşlarla bir- likte bu parkı Sarıyer’e ya- kışır hale getirdik” dedi. (Fotoğraf: ALİ AÇAR) TEPKİ GÖSTEREN KÖYLÜLER KOMUTANLIĞA YÜRÜDÜ ‘Hançer Timi mayõn döşüyor’ DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bü- rosu) - Hakkâri’nin Çukurca ilçesine bağ- lõ köylerde “Hançer Timi” olarak anõ- lan 15 kişilik bir grubun sivil araçlarla do- laşarak mayõn döşediği ve jandarma ta- burunda kaldõğõ iddialarõ üzerine, köylüler Köprülü Tabur Komutanlõğõ’na yürüdü. Köprülü Tabur Komutanlõğõ nizami- yesine kadar yürüyen köylüler, tabur ko- mutanõ ile görüşmek istedi, ancak askerler buna izin vermedi. Bunun üzerine, köy- lüler barikatlarõ aşõp taburun bahçesine girdi. Tabur komutanõ ise köylülerle köy kahvesinde görüşeceğini bildirdi. Çu- kurca İlçe Jandarma Komutanõ, Köprü- lü Tabur Komutanõ ve bazõ askeri yetki- liler Köprülü köyü kahvesinde köylülerle görüştü. Asker yetkililer “Hançer Timi” diye bir grubun olmadõğõnõ, tabur ko- mutanõnõn daha önce görev yaptõğõ Şõr- nak’tan bazõ korucularõn ziyarete geldi- ğini belirttiler. Köylüler, komutanõn ken- dilerine “Ben bu korucuları çok sevi- yorum. Onlar benim için şu ana kadar çok sayıda PKK’li öldürdü, aynı şeyi siz de yapın, sizi de başımın üstüne ko- yayım” dediğini ifade etti. Can güven- liklerinin olmadõğõnõ belirten köylüler, “Hançer Timi” olarak bilinen grubun or- taya çõkarõlmasõnõ istedi. Söz konusu grubun sürekli sivil araç- larla köyleri dolaştõklarõ, plaka değiştir- dikleri, bazõ evlere giderek, köylüler hakkõnda bilgi topladõklarõ iddia edildi. ABD’ye açılım eleştirisi DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) - Atatürkçü Düşün- ce Derneği genel merkez yöneticileri ile bölge teşkilat- ları, AKP’nin Kürt açılımını Diyarbakır’da ele aldı. ADD Genel Başkan Vekili Saim Sezen, “Amerika, açı- lım konusunda Başkan Obama’nın ya da dışişleri se- kreterinin ağzından konuşacak yerde Adana konsolo- sunun ağzıyla konuşuyor. Emperyalistlerin istekleri doğrultusunda bir çözüm mümkün değildir” dedi. Di- yarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Bayde- mir’i de toplantıya davet ettiklerini ama gelmediğini belirten Sezen, Vali Hüseyin Avni Mutlu’nun da ADD’nin toplantısına salon tahsis etmediğini söyledi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle