18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 4 EKİM 2009 PAZAR 18 KÜLTÜR ESİNTİLER ZEYNEP ORAL Irkçılığı ve Şiddeti İçselleştirdik mi? Ceylan öldü. Liceli Ceylan. 12 yaşındaydı. Ko- yunları otlatıyordu. Sonra bir havan mermisi Ceylan’ı hedef aldı... Bedeni paramparça oldu. Be- denin her bir parçası saçıldığı yerde kaldı. Taş- ta, toprakta, ağaç dallarında… Savcı ve jandar- manın gelmesi beklendi. Gelmediler. Ceylan’ın anası da bekledi köylülerle birlikte. Kimse gelmedi. 7 saatin sonunda köylülerle birlikte anne de yav- rusunun parçalarını eteğine topladı. Karakolun bahçesine götürdüler… İnsanın yüreğini dağlayan bu ve başka ayrın- tıları günlerdir gazetelerden okuyorum. Mehmet Faraç’ın gazetemizdeki “Ceylan!.. Kuzu!.. Ve Kurt!..” başlıklı yazısını okurken çığlığımı tutamı- yordum. Mehmet Faraç’ın şiirsel dilini, destansı anlatımını bir yana bırakıp en çıplak sözcükleri se- çip o ayrıntıları bin kez tekrarladım kendime. Tıp- kı şimdi yaptığım gibi… Hayır, Ceylan’ın yerde bulduğu bir silah, pat- layıcı madde, bastığı mayın olamazdı. Çünkü pa- ramparça olan küçük bedenin, ayakları, elleri ve başı sapasağlam kalmıştı. Bingöl Valisi, “PKK mayınından” diyordu; köy- lüler, insan hakları kuruluşları, hemen yakındaki askeri tabur ve karakola işaret ediyordu. Silahlı Kuvvetler, o gün o saatte havan atışı yapılmadı- ğını açıklarken DTP Diyarbakır Milletvekili Gültan Kışanak, Tayyip Erdoğan’a çok geniş kapsamlı soru önergesi veriyordu. Halen sıfıra sıfır elde var sıfır! Ceylan, geçen pazartesi sabahı saat 11.00’de vurulmuştu. Ceylan’ın anası Hülya Avşar, Seda Sayan değil ki anında bütün gazeteler ve tele- vizyon kanalları olay yerine gitsin, bangır bangır hesap sorsun… (Aklıma gelen ilk 2 ismi söyledim, başka popüler isimler de olabilirdi.) Ceylan öldü. Bu vurulan ne ilk ne de son Cey- lan… Şiddetten kendimizi arındırmadıkça daha çoooook çocuk vurulacak! Gerisi lafügüzaf… İki gün önceki “Şiddettin Neresindeyiz?” baş- lıklı yazımda farklı şiddet eylemlerinden yola çı- kıp, Pınar Selek’in “Sürüne Sürüne Erkek Olmak” ve Amargi’nin “Kadınlar Dile Gelince” kitapları- nı okuyanlar, bu soruyu daha bilinçli yanıtlayabilir diyordum… Yerim sınırlıydı, bıraktığım yerden de- vam ediyorum… Bu sayfanın okurları bilirler: Yıllardır “barış eğitimi” üzerine yazarım. Birçoğumuz bu konu- da öğretmenleri eğitir, seminerler verir. “Biz” de- diğim -Winpeace- yani Türkiye - Yunanistan Ka- dın Barış Girişimi… Milli Eğitim bakanlıkları da buna sıcak bakar. Bo- ğaziçi Üniversitesi bünyesinde kurulan Barış Merkezi, yine WINPEACE ile gerçekleştirdiğimiz, Türkiye, Yunanistan ve Kıbrıs’ın her iki kesimin- den öğrencilerin katılımıyla yapılan yaz kampla- rı, çeşitli okullarda da uygulanan, Robert Kolej’in hazırlık sınıflarında verilen “barış eğitimi”, bence hep o çabadan kaynaklanan başarı öyküleridir. “Barış eğitimi” dediğimiz şey, şiddeti dışlama- nın yollarını öğrenmektir. Bu eğitimle özetleyecek olursam, önyargılar kırılır, “yabancı” ve “öteki” an- laşılmaya çalışılır, öfke denetimi, kendiyle barışık olmak öğrenilir. “Barışın insanın kendi içinde baş- ladığı” öğrenilir. Barış, savaşsızlıktan öte bir kavramdır. Barış, eylemsizlik değildir, bir eylem biçimidir. Bu eylem, şiddetten arınmayı içerir. Ve inanın bu öğrenile- bilir. Son zamanlarda bu eğitimi karalamaya çalı- şanlar var. Bilimsel yöntemlerle, eğitim uzman- larınca hazırlanmış bu dersleri, bilmeden, anla- madan, yalan yanlış, kulaktan dolma ve şekilci- likle ele alıp karalamaya çalışanlar bence ırkçılı- ğı, yabancı düşmanlığını, kendi gibi olmayandan, kendi gibi düşünmeyenden nefret etmeyi içsel- leştirmiş olanlar! Son günlerde gazetelere yansıyan, Frekans araştırma şirketinin yaptığı kamuoyu araştırma- sı toplumumuzda ırkçılığın, yabancı düşmanlığı- nın, ötekine nefretin boyutlarını ortaya koyuyor- du. (O araştırmadaki birçok soru, bizim “barış eği- timi” programımızdaki sorularla örtüşüyordu.) Sonuçlara çok kimse şaşırdı. Aaa, nasıl olur, biz ırkçı değiliz, Türk konukseverliği, yabancı hay- ranlığı falan filan… Geçin! Irkçılığı ve şiddeti öy- le içselleştirmişiz ki, sorgulamak bile aklımıza gel- mez olmuş! Sonuçlara ben hiç şaşırmadım. Çünkü uzman arkadaşlarımın verdiği “barış eği- timi” derslerini ve oradaki tepkileri yakından iz- lemek fırsatını bulmuştum. Artık Ceylan’ları yok etmek istemiyorsak, bir an önce polis, asker, jandarma kuruluşlarına, imam hatipler dahil olmak üzere tüm okullara barış eği- timini koymak, şiddetten arınma yöntemlerini mil- lete öğretmek zorundayız! Göze göz dediğimizde, hepimizin körleşeceğini bilmiyor musunuz? [email protected] faks: 0212.257 16 50 [email protected] İstanbul Modern’deki sergi 10 Ocak 2010 gününe kadar açõk kalacak Sarkis ‘Site’sinde bir günESRA ALİÇAVUŞOĞLU S anat sezonu, Bienali önüne katarak pek çok önemli ser- giyle açõldõ. Onlarca sergi İstanbul’un çeşitli galerilerine dağõl- mõş durumda. Tabii galerilerin yanõ sõra Bienal’in yarattõğõ uluslararasõ rüzgârõ görkemli sergilerle sõrtlama- ya çalõşan özel müzeleri ve kurumlarõ da unutmamak gerek. Santral İstan- bul’daki Yüksel Arslan retrospekti- fi, Sabancõ Müzesi’ndeki “Beuys ve Öğrencileri” ve İstanbul Mo- dern’deki Sarkis sergisi akla ilk ge- len önemli sergiler. Yüksel Arslan ve Sarkis ayrõca önemli. Çünkü bu ser- giler, bugüne dek açõlmõş en kapsamlõ sergi iddiasõnõ taşõyor. Yüksel Arslan da, Sarkis de hemen hemen aynõ ku- şağõn sanatçõlarõ olmalarõnõn yanõ sõ- ra aynõ dönemlerde -1960’lar- yara- tõcõlõklarõnõ Paris’te sürdürme kararõ almõş iki isim… Bu ortaklõklarõn ak- sine farklõ bir sanatsal tavrõ benim- semiş olmalarõ ise onlarõ bu kuşağõn önemli iki figürü yapõyor kuşkusuz. GEÇMİŞLE DOLU BİR KENT Sarkis’in sergisi “Site” adõnõ taşõ- yor ve sanatçõ Paris’e yerleştikten son- ra gerçekleştirdiği sergilerin ve sanat evrelerinin dökümünü yapõp, yo- rumlayarak buradan yeni bir sergi oluşturuyor. Müzenin mekânlarõnõ birbirine bağlayarak 100’den fazla sergisinden çektiği fotoğraflarla, atöl- yesinde biriktirdiği objelerle, kõsaca geçmişinin izleriyle dolu bir kent ku- ruyor sanatçõ. Bu kentte bizi sürekli gözleyen rolünü ise, şu an hayatta ol- mayan, yönetmen arkadaşõ Robert Kramer üstleniyor. İlginç nokta, Sar- kis’in “Site” içinde bir “Site” ma- ketine de yer vermesi. Genellikle yerleştirmelerini içinde dolaşõlabilir biçimde kurgulayan Sarkis, bu sergi maketi ile izleyiciye gözetleme ya- pabileceği bir denetimci rolü de ve- riyor. Aslõnda önceki sergilerinin belle- ğinden yola çõkarak bir sergi oluş- turma fikri, daha doğrusu “sergile- rinin sergisi” ilk değil. Sarkis, 1993’te “Ankara’dan Bugüne” ve 2001’de “Karışık Retrospektif” sergilerinde de bu türden farklõ bir ret- rospektif anlayõşõ sergilemiş; bir an- lamda sanat yaşamõnõn bütününe si- nen bellek olgusu ekseninde bir bel- lek retrospektifini somutlaştõrmõştõ. Bu sergi de aynõ noktadan yola çõkõ- yor belki, ama kapsamõ ve kurgusu açõsõndan farklõlõklar taşõyor. Ancak, serginin Sarkis’in işlerine aşina olmayan izleyici için kolayca çözümlenebilecek, kolayca içine gi- rilebilecek bir sergi olmadõğõnõ be- lirtmeliyiz. İzleyicinin Sarkis’in iko- nografisinden birkaç kavrama ilişkin fikri mutlaka olmasõ gerek. Dolayõ- sõyla bu sergi izleyiciden standardõn dõşõnda bir mesai istiyor. ‘ÇIĞLIK... Henüz Sarkis sergisine gitmemiş olanlar için birkaç ipucu verelim. Sergi, 20. yüzyõlõn kült imgelerinden biri olan Edvard Munch’un “Çığ- lık” resminin röprodüksiyonu ile açõlõyor. “Çığlık”, Sarkis’in gör- dükten sonra resme başladõğõ ilk imge…Diğer başlangõç noktasõ ise “Çaylak Sokak” sergisi. “Çaylak Sokak”, Sarkis’in 1964’de Türki- ye’den ayrõlõşõndan 22 yõl sonra, 1986’da, İstanbul’da açtõğõ ilk kişi- sel sergisi. Sanatçõ bu yerleştirme- sinde, “Site” sergisinde izlediği- miz gibi “sergilerinin belleğin- den” değil bizzat kişisel belleğinin izinden gitmiş ve çocukluk döne- mine ilişkin, oto-biyografik nesne- leri galeri mekânõna taşõmõştõ. Gerek galeri mekânõn tümünü içine alarak kurgulanmõş olmasõ, gerek ulusal sa- nat ortamõndaki yerleşik ifade ka- lõplarõnõn kõrõlmasõ ve sorgulanma- sõna katkõlarõ nedeniyle “Çaylak Sokak” sanat tarihimiz için de bir kõ- rõlma noktasõnõ işaret ediyor. Sarkis’in “Site”sini gezerken onun sanat pratiğinin özünü oluşturan “bellek” kullanõm mantõğõnõ hep göz önünde bulundurmak gereki- yor. Örneğin, belleği olduğu gibi, çõp- lak ve düne ait olarak değil, aksine bugüne, hatta geleceğe yönelecek bi- çimde ele almasõ gibi. Ayrõca, çalõş- malarõnda belleğini sürekli güncel- lenen bir harita gibi kullandõğõ, ya- şamõnõn kimi dönemlerinin geçtiği coğrafyalarõ bu haritaya eklemle- yip, dönem dönem bu harita üzerin- deki katmanlarõ kaldõrdõğõ da unu- tulmamalõ. Bu sergide, sanatçõnõn ikonogra- fisinde başrolü üstlenen -ses bant- larõndan oluşturulmuş heykeller, lulu, metronom, atölye, kõrmõzõ ve yeşil renk, Kriegsschatz (Savaş ganimeti) sözcüğü, sulu boyalar vs. - “malzemeler”, geçmiş sergileri- nin görüntülerinin peşine takõlarak bugünü işaret eder biçimde inşa edi- liyor ve bu kez bu inşa Site’yi meydana getiriyor. Bir görüntü diğerini çağõrdõ, bu böylece devam etti diyor Sarkis ve iz- leyiciye de gördüğü her imgeden ken- dine ait bir görüntüyü hatõrlamasõnõ, çağõrmasõnõ istiyor. Son öneri: önce Sarkis’i okuyun, sonra “Site”yi iz- leyin. Sorularõnõz varsa, ki mutlaka olacaktõr, sergi süresince 8 kez sizinle buluşacak, o zaman sorun… Sarkis’in ‘Site’ adlõ sergi- sinin kataloğu, sanatçõnõn hem dünden bugüne tüm iş- lerine, hem de sergisine õşõk tuta- cak nitelikte. Katalogda, İstanbul Modern Yönetim Kurulu Başkanõ Oya Eczacõbaşõ ile sergi sponso- ru Garanti Bankasõ’nõn Genel Müdürü Ergun Özen’in sunuş yazõlarõyla birlikte, sergi küratö- rü Levent Çalõkoğlu’nun “Sar- kis’in ‘Site’si İçin İki Katlõ Bir Metin” başlõklõ incele- mesi yer alõyor. Çalõ- koğlu, “Onunla ilk karşõlaşanlarõ afalla- tacak bir lehçe ve ter- minolojisi var Sar- kis’in” diyor. “Bu sa- yede insan hem sessiz- liğe alõşõyor hem de kelimelerin bağlamlarõndan kur- tuluşunun sersemletici etkisine ortak oluyorsunuz.” Sarkis, “Kendi- nizden bir şeyler bõrakacağõnõz bir buluşma yeri” olarak tanõmladõğõ “Site”sinde ziyaretçilerle buluşu- yor. 8 ve 9 Ekim’de sa- at 16.00’da sergi ala- nõnda gerçekleşecek buluşmada, ziyaretçiler Sarkis’le söyleşi yapma fõrsatõ bulabilecek- ler. 8 Ekim’deki buluşmanõn ar- dõndan, sergi alanõndaki piyano- da, sanatçõnõn seçtiği klasik müzik eserleri seslendirilecek. Sarkis, 7 Ekim’de saat 16.00’da da, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Mimarlõk Fakültesi’nin Mimar Yunus Aran anõsõna düzenlediği etkinlikte bir konferans verecek. Kasõm ayõnda ise Mimar Sinan’õn Üsküdar’da bulunan Valide-i Atik Külliyesi’nde bir yerleştirme ger- çekleştirecek. ‘Peter Pan Müzikali’ başlıyor Kültür Servisi - Çocuklar için hazõrlanan “Peter Pan” müzikali bu akşam Beşiktaş Belediyesi Mustafa Kemal Merkezi’nde ilk kez izleyici ile buluşacak. Müzikal, Murat Karamanoğlu yönetimindeki Güzel Sanatlar Oyuncularõ Akademik Tiyatro Topluluğu öncülüğünde 750 çocuk oyuncunun katõlõmõyla sahnelenecek. Koreografisi Neslihan Öztürk’e, müzikleri ise Deniz Sipahi’ye ait müzikal, İstanbul’dan sonra 10 ilde daha sahnelenecek. Beyoğlu’nda ‘Tecavüz’ Kültür Servisi - Beyoğlu’ndaki “Seyr-î Mesel Sahnesi” yeni sezonunu bu akşam saat 19.00’da Esmeray’õn oynadõğõ “Tecavüz” adlõ oyun ile açõyor. “Cadõnõn Bohçasõ” adlõ stand- up gösterisi ile büyük beğeni toplayan Esmeray, bu kez Franca Rame ve Dario Fo tarafõndan yazõlan Füsun Demirel tarafõndan çevirilen oyun ile izleyicilerle buluşuyor. Zeynep Özyurt Tarhan’õn yönettiği oyun kadõn ve erkeğe dayatõlan rolleri sorguluyor. Kültür Servisi - TMMOB Mimar- lar Odasõ İstanbul Büyükkent Şube- si’nce düzenlenen ‘3. İstanbul Ulus- lararası Mimarlık ve Kent Filmle- ri Festivali’ yarõn başlõyor. 11 Ekim’e kadar sürecek etkinliğin amacõ, mimarlõk, belgesel ve canlan- dõrma filmlerini teşvik etmek, beğeni kazanmõş filmlerin seyirci ile buluş- masõnõ sağlamak. Ulusal ve uluslar- arasõ dallarda düzenlenen ve ‘yarış- ma’ bölümüne kabul edilen filmlerin gösterileceği festivalin ana temasõ “Mimarlık ve Kent” başlõğõnõ taşõ- yor. ‘Dünya Mimarlık Günü’ kap- samõnda düzenlenen festivale, 45’i Türkiye’den 56 film katõlõyor. Film- ler Nâzõm Hikmet Kültür Merkezi, Bahçeşehir Üniversitesi, Mimarlar Odasõ İstanbul Büyükkent Şubesi , Mimarlar Odasõ İstanbul Büyükkent Şubesi Trakya BKBT, Mimarlar Odasõ İstanbul Büyükkent Şubesi Anadolu II. BKBT salonlarõnda gös- terilecek. Festival 11 Ekim’de saat 19.00’da da Akatlar Kültür Merke- zi’nde yapõlacak ödül töreniyle son bulacak. www.archfilmfest.org   ‘DÜNYA MİMARLIK GÜNÜ’ ETKİNLİKLERİ Mimarlõk ve kent filmleri ‘Site’ kataloğu, buluşmalar ve müzik...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle