Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 4 EKİM 2009 PAZAR
10 DIŞ HABERLER
Alman Sosyal Demokratlarının tarihsel hezimeti ‘düşüşün finali’ kabul ediliyor
Avrupa sosyal demokrasisi uçurumda
OSMAN ÇUTSAY
FRANKFURT - Federal Almanya’da 27 Ey-
lül seçimlerinden yüzde 23’lük oyla tarihsel bir
hezimetle ayrõlan ve tabanõn neoliberal yönetim
kadrolarõna karşõ başkaldõrdõğõ Almanya Sosyal
Demokrat Partisi (SPD), Avrupa’daki genel ge-
rileme sürecinin en etkili parçasõ olarak yo-
rumlandõ. Avrupa sosyal demokrasisinin artõk
“kitle partisi olarak mücadele verme” döne-
mini kapattõğõ ve bir dönem yüzde 40’larda oy
toplayarak iktidar olabilen partilerin hõzla kü-
çüldüğü ileri sürüldü. Bu “küçülmeler süre-
cinin” yayõlarak etkili olmasõ bekleniyor.
21. yüzyõlõn başõnda 15 üyeli AB’nin büyük
bölümü sosyal demokrat hükümetlerce yö-
netiliyordu. Bugün sadece 4 ülkede sosyal de-
mokrat hükümet var. Der Spiegel dergisinin
son sayõsõnda yayõmlanan bir analizde, 2000
yõlõnda Fransa, Almanya, İngiltere, İtalya, Por-
tekiz, Hollanda, İsveç, Danimarka, Yuna-
nistan’õn sosyal demokrat başbakanlarca yö-
netildiğine dikkat çekilirken bugün Portekiz,
İspanya, İngiltere ve Norveç dõşõnda benzer
bir hükümet kalmadõğõ vurgulandõ.
Avrupa sosyal demokrasisindeki gerileme, bu
politikanõn beşiği kabul edilen İskandinav ül-
kelerinde başladõ. Danimarka 2001’den beri sağ
bir hükümetle yönetilirken İsveç’te de iktidar
Göran Persson’dan kendilerini “modern sos-
yal demokratlar” olarak tanõmlayan muhafa-
zakârlara geçti. Stockholm’ü Finlandiya, Yu-
nanistan ve Hollanda izledi. İtalya’da Berlus-
coni, sosyal demokrasinin kõsa bir iktidar de-
neyiminden sonra yeniden başbakanlõğa dön-
meyi başardõ. Lionel Jospin’den sonra Paris’te
“modern sağcı” Nicolas Sarkozy iktidar kol-
tuğuna yerleşirken Avusturya’da Sosyal De-
mokratlar (SPÖ) geçen yõl tarihlerinin en ağõr
yenilgilerinden birini aldõ ve Hõristiyan demok-
ratlarla büyük koalisyona girmek zorunda kal-
dõ. Bu sürecin de SPD’nin yaşadõğõ trajediyle so-
nuçlanmasõna kesin gözüyle bakõlõyor.
Halen Avrupa Parlamentosu’ndaki milletve-
killerinin dörtte biri sosyal demokrat kanada
mensup. Bu gerilemenin tersine bir akõm şim-
dilik sadece Norveç’te görülüyor. Bu ülkede sos-
yal demokrat bir başbakan, Jens Stoltenberg,
iktidarda kalmayõ başardõ.
Neden kaybettiler?
Son dönemde, geniş yõğõnlarõn finansal ve
ekonomik krizden olumsuz etkilenmesine
rağmen neden sosyal demokrat politikalara
yaklaşmadõğõnõ çözümlemeye çalõşan yakla-
şõmlarda, ortak bir “açıklama paydası” göze
çarptõ. Buna göre Avrupa’daki muhazafakâr ve
liberal partilerin sosyal demokratlar kadar oy
kaybetmemesi, yani sağõn değil de “kapita-
lizme eleştirel bakan” sosyal demokratlarõn
cezalandõrõlmasõ, iki nedenden kaynaklandõ. Bi-
rincisi, Tony Blair, Gerhard Schröder, Lio-
nel Jospin, Massimo D’Alema ve Romano
Prodi gibi “sosyal demokrat liderler” reform
adõ altõnda kendi gerçek tabanlarõnõ yaraladõ-
lar. Çalõşanlar, işsizler, emekliler, tüm dar ge-
lirliler, sosyal demokrasinin reform politika-
sõndan zararlõ çõkan toplumsal kesimler olun-
ca, tepkilerini sandõkta gösterdiler. Sosyal
güvenlik alanõndaki kazanõmlarõn tõrpanlanmasõ
reform olarak sunulunca, “tırpanlananlar” in-
tikamlarõnõ sandõkta aldõ. Almanya’da son
seçimlerde katõlõm yüzde 70 gibi tarihsel bir
düzeye geriledi.
Ayrõca eski “radikal piyasacı” görünüm-
lerine veda eden sağ partiler, kitleleri tedirgin
etmeyecek bir politikaya yöneldiler. Örneğin
Angela Merkel ile Nicolas Sarkozy, krizde
açõkça devletin ekonomiye müdahalesini pro-
paganda ettiler. Banka sistemine ve büyük şir-
ketlere devletin yaptõğõ parasal ve yönetsel yar-
dõm, klasik sağ piyasacõlõğõndan uzaklaşma ya-
nõlsamasõ yaratarak kitlelere umut verdi.
Kitle partileri dönemi bitti
Almanya’nõn önde gelen siyasal partiler uz-
manõ Prof. Dr. Franz Walter, sadece sosyal de-
mokratlarõn değil, Hõristiyan demokrat partile-
rin de kitle partisi olarak mücadele etme ve ik-
tidara gelme dönemini kapattõğõnõ ileri sürüyor.
Walter’e göre Almanya dõşõndaki Hõristiyan de-
mokratlarda büyük gerileme 1980’lerde başla-
dõ. Ancak bu çerçevedeki tartõşmalar Federal Al-
manya’da Helmut Kohl ve Merkel tarafõndan
ciddiye alõnmadõ. Hollanda, İsveç, Fransa ve İn-
giltere’deki Hõristiyan demokrat partilerdeki
“modernleşme, sosyal demokratlaşma eği-
limlerini” çözümleyen Prof. Dr. Walter’e göre
Alman sağõ bu yolda çok geri kaldõ. Dolayõsõy-
la sosyal demokratlar kadar olmasa bile Hõris-
tiyan demokratlar da kitle partisi özelliğini hõz-
la yitirmeye başladõ. Walter, Almanya başta ol-
mak üzere sosyal demokrasinin de tarihsel bir dö-
nüm noktasõnda bulunduğunu savundu.
Birçok siyasi gözlemciye göre Avrupa ve Al-
manya’yõ yeni dönemde, görece küçük parti-
lerin iktidar için ittifak politikalarõ bekliyor.
Federal Meclis’e Sol
Parti saflarõnda ikinci
kez gelmeyi başaran
Türkiye kökenli Sevim
Dağdelen, partisiyle
ezilen sõnõflarõn çõkarlarõ
için mücadeleyi daha da
yükseltmek zorunda
olduklarõnõ söyledi.
Dağdelen, Cumhuriyet’in
sorularõnõ yanõtladõ.
- Sol Parti lideri Oskar
Lafontaine, 27 Eylül’den
itibaren ülkeye tornado
çökeceğini söyleyerek
“Korunmak istiyorsanız
bizi destekleyin” dedi.
Almanya’yı nasıl bir zor
zaman bekliyor?
DAĞDELEN - Ekonomik
krizin etkileri Almanya’da
henüz tüm gücüyle ortaya
çõkmadõ. Tekeller ve
bankalar için hazõrlanan
kurtarma paketleri tümüyle
devreye girmedi ve
şimdiye dek yapõlan
harcamalarõn tekrar
bütçeye akõşõnõ sağlamak
için somut adõm atõlmadõ.
Kõsa çalõşma gibi geçici
önlemlerle işsiz sayõsõnõn
artmasõ bir nebze olsun
engellendi.
Seçimler
gözetilerek
alõnan bu
geciktirici
önlemler,
önümüzdeki
dönemde sona
erecek ve halkõn
geniş kesimleri
krizin yüklerini
asõl o zaman
yakõndan
hissetmeye
başlayacak.
Bugün
koalisyon hükümeti
kurmasõna kesin gözle
bakõlan Hõristiyan
Demokratlar’la Hür
Demokratlar seçim
öncesinde krizin yükünün
emekçilerin sõrtõna
yüklenmesi politikasõnõ
izleyeceklerine dair
sinyaller vermişlerdi.
Seçimin hemen ertesi günü
açõklamalar yapan sermaye
kuruluşlarõ da taleplerini
sõralamaya başladõlar.
Hangi partiler hükümette
bulunursa bulunsun,
özellikle son yõllarda
kesintisiz bir şekilde süren
sosyal hak gasplarõ artarak
sürecek. Toplumsal
muhalefetin kaçõnõlmaz
olarak sesini daha fazla
yükselteceğine
inanõyorum.
- Sol Parti neler
yapacak?
Biz Sol Parti olarak, gerek
Federal Meclis’teki
gerekse parlamento
dõşõndaki çabalarõmõzla,
toplumsal mücadeleye
destek vermeye
çalõşacağõz. Meclisteki
sandalye sayõmõzõ bir
buçuk katõna çõkardõk,
muhalefete sunacağõmõz
desteğin de artacağõna
inanõyorum. Ayrõca yasa
tasarõlarõyla hükümetin
ipliğini pazara çõkarmak,
en geniş halk kesimlerini
aydõnlatmak gibi bir
görevle karşõ karşõyayõz ve
bu yönde çalõşacağõz.
‘5 milyon kişi oy
kullanamadı’
- Yeni dönemde, Alman
egemen siyaseti, Türkiye
kökenli 2.8 milyon insan
ve Ankara ile ilişkilere
nasıl bakacak?
Geçen dönemde Sol Parti
Federal Meclis Grubu’nun
Uyum ve Göç Politikasõ
Sözcüsü olarak
görevlendirilmiştim. Yeni
hükümetin bu alanda
izleyeceği politikalarõn,
göçmen kökenli
emekçilerin durumunu
iyileştirmesini beklemek
saflõk olur. Dõş politikaya
hâkim olan
süreklilik geleneği
ve çõkarlarõ,
Türkiye’yle olan
ilişkilerde şimdilik
köklü bir değişiklik
olmayacağõ
anlamõna geliyor.
- Nüfusun mecliste
temsiline bakarsak,
göçmenlerin daha
fazla vekil
çıkarması gerek
ama durum böyle
değil. Neden?
Bu ülkede milyonlarca işçi
veya ev kadõnõ olmasõna
rağmen onlarõn da bu orana
uygun bir şekilde mecliste
temsil edilmediklerini
görüyoruz. Meseleye
sadece etnik kökenden
bakarsak yanõlõrõz. İnsanlar
sõnõfsal konumlarõndan
dolayõ da siyasal ve
toplumsal yaşamõn dõşõna
itiliyor. Öte yandan
göçmen kökenli
emekçilerin, ayrõmcõ
uygulamalar nedeniyle
toplumsal ve siyasal
yaşamõn dõşõnda
tutulduklarõ da bir gerçek.
5 milyon insan Alman
pasaportuna sahip olmadõğõ
için seçimlerde oy
kullanamadõ. Bu yüzden
ayrõmcõ politikalara son
verilmelidir. Buradan
kastõm da, sadece hukuksal
eşitliğin sağlanmasõ değil,
bunun için gerekli
toplumsal, ekonomik ve
siyasal zeminin yaratõlmasõ
zorunluluğudur.
Yükü emekçilere
yıkacaklar
Kılıç: Din eğitimi yerine AB
reformlarına ağırlık verin
Yeşiller Partisi listesinden Federal
Meclis’e art arda dördüncü kez
girmeyi başararak dikkatleri yine
üzerinde toplayan Ekin Deligöz,
Hõristiyan Demokratlarla liberallerin
oluşturacağõ yeni hükümetin tam bir
saldõrõ hükümeti olacağõnõ, yoksullarõ ve
göçmenleri Almanya’da çok güç günlerin
beklediğini savundu. “Politika her
yerde zordur, ama bizler bunu
yapmak zorundayız” diyen Deligöz, şu
değerlendirmelerde bulundu: “Hıristiyan
Demokratlar ve liberaller, durumu iyi
orta sınıfın taleplerini yerine getirecek.
Eğer iyi bir işiniz varsa, üniversite
bitirmişseniz, durumunuz bundan
sonra daha da iyileşecek. Ama
Almanya’da sosyal yardımla yaşayan,
çalışıp kazandığı parayla yaşama
savaşı veren insanların durumu başka.
Almanya’da insanların yüzde 50’si
vergi ödemiyor. Çünkü vergi ödeyecek
kadar gelirleri yok. Korkarım, Angela
Merkel ile Guido Westerwelle’nin
politikaları bu insanları yalnız ve
sokakta bırakacak. Kaybedenlerin
sayısı çoğalacak.” Yoksulluğun hõzla
yayõldõğõ Almanya’da, bu sürecin acõsõnõ
en çok yabancõ kökenli çocuklarõn
çektiğine işaret eden iki çocuk annesi
Ekin Deligöz, kendisinin bu dönemde
özellikle eğitim, toplumsal eşitlik, gelir
dağõlõmõ ve yenilenebilir enerji
teknolojileri
konusunda çalõşmak
istediğini belirtti.
Yeni sağ hükümetin
büyük yanlõşlar
yapacağõna dikkat
çeken Deligöz şöyle
konuştu:
“Bu ülkede her dört
çocuktan biri
yabancı asıllı. Bu
çocukların da yüzde
20’si okulunu
bitirmeden sokağa bırakılıyor. İşsizliğe
yollanıyor. Buna karşı koymalıyız. Bu
alanda olduğu gibi, enerjide de
yatırımların ağırlığını yenilenebilir
enerji türlerine kaydırmazsak
Almanya’yı çok zor zamanlar bekler.”
Hem genç hem de deneyimli bir
politikacõ olmasõnõ, kendisine ilk kez
seçildiği 1998’den beri geçici gözüyle
bakõlmasõna rağmen siyaset sahnesinde
kalõcõlaşmasõnõ “sorun çözme inadıyla”
açõklayan Ekin Deligöz şunlarõ söyledi:
“Ben kimsenin ilgelenmediği zor
sorunları çözmek isterim. Onlara
eleştirel çözüm yolları göstermek için
sorumluluk üstlenirim. Politika bence
budur. Yenilenler de size karşı çıkar.
O yüzden politika yapmak kolay değil.
Ama kolay olsaydı da beni
ilgilendirmezdi herhalde. Bu sorunları
ben adeta arıyorum. Kişiliğimin bir
parçası diyebilirim buna. Önemli olan,
ne yaptığımızdır, sorumluluk
üstlendiğimiz şeyi sonuna kadar
götürmektir. Başlangıçtan çok sonuç
önemlidir. Almanya’da yeni
hükümetle birlikte zor bir dönem
açılıyor, ama ben zor zamanları ve
sorunları severim.”
Zor zamanlar
geliyor, ama
zoru severim
SOL PARTİ’DEN DAĞDELEN: YEŞİLLER’DEN DELİGÖZ:
Kimi çevrelerce sürpriz, kendisi
için normal bir sonuçla ilk kez
Federal Meclis’e girme hakkõ kazanan
Yeşiller Partisi milletvekili
Memet Kılıç, Ankara Hukuk
Fakültesi’ni bitirdikten sonra
geldiği Heidelberg Üniversitesi
Hukuk Bölümü’nde Avrupa
hukuku dalõnda doktora çalõş-
masõ yaptõ. Türk göçmenlerle
ilgili çalõşmalarõyla tanõnan
Kõlõç, Ankara’nõn kamuoyu
yaratmak için çalõşmasõ ge-
rektiğini söylüyor.
Alman sosyal demokrasisi-
nin yaşadõğõ ağõr yenilgiyi olağan bulan
Kõlõç, “SPD işçi partisiydi, işçiye sır-
tını döndü; göçmenlerin partisiydi,
göçmenlere sırtını döndü. Başka bir
sonuç zaten mucize olurdu” diye ko-
nuştu. Kõlõç şunlarõ söyledi: “Ber-
lin’deki yeni hükümet, başta Türki-
ye kökenli toplum olmak üzere göç-
menlere hiç güzel günler getirmeye-
cek. Ekonomik sıkıntılar ve
işsizlik, CDU/CSU-SPD koa-
lisyonu tarafından seçimler
beklenerek ertelendi. Önü-
müzdeki dönemde işsizlik
artacak. Bu da önce göç-
menleri vuracak. Zaten ya-
rıya yakını işsiz olan göçmen
kitlesinin neredeyse yüzde
80’inin işsiz hale gelmesinden kor-
kuyorum. Geçen hükümet de aile
birleşimlerini, vatandaşlığa geçişi zor-
laştırmıştı. Bu zorlukları ortadan
kaldıracak bir irade yok artık ortada.
Yasaların daha da sertleştirileceğini
sanıyorum. Buna engel olmak için
mücadele vereceğiz.”
Kasõm ayõnda ilan edilmesi beklenen
muhafazakâr yeni bakanlar kurulunun
Türkiye’nin AB planlarõnõ da olumsuz et-
kileceyeğini belirten 42 yaşõndaki poli-
tikacõ, bu hükümeti kuran CDU ve
CSU’nun Türkiye’nin AB’ye tam üyeli-
ğine açõkça karşõ çõktõğõnõ hatõrlattõ. Kõ-
lõç, “Sanıyorlar ki, Türkiye imtiyazlı
ortaklıkla yetinecek. Türkiye şu anda
zaten imtiyazlı ortak konumunda. Ay-
rıca AB hukukundan doğan hakları-
mızı Almanya uygulamıyor bile. Av-
rupa Adalet Divanı’nda alınan kara-
rı Berlin uygulamıyor. Bu konudaki
Berlin’in direnci daha da artacaktır.
Ama Türkiye geçmişteki anlaşmaların
uygulanması için ısrarlı olmalı, yani
‘pacta sunt servanda’ ilkesi uyarınca
haklarını savunmalıdır. Ankara ka-
muoyu yaratmalıdır. Ama galiba bu-
nun için kurulmakta olan bu Alman
hükümetinin gitmesini beklemekten
başka da pek çare yok” dedi.
Ankara hep seyirci
Ankara hükümetlerinin AB çerçe-
vesindeki gelişmelere aslõnda hep se-
yirci kaldõğõnõ belirten Kõlõç şunlarõ söy-
ledi: “İktidardayken AB yanlısı, mu-
halefetteyken de AB karşıtı olmak gi-
bi bir rol dağılımı var, bu çok kötü.
Bence Türkiye için AB’ye eşdeğer bir
alternatif bulunmuyor. Yanlışlar-
dan kaçınılması gerekir. Fransa ve
Almanya zaten şu anda Türkiye’nin
AB’ye tam üyeliğine karşı. Ama
Türk hükümetleri Merkel veya Sar-
kozy’yi değil, Fransız ve Alman halk-
larını ikna etmelidir. Bunun için de
demokratikleşme yolunda adımlar
atmalıdır. Halklar ikna edilirse, po-
litikacılar zaten olur. Bir de Nabuc-
co gibi bir enerji hattı ciddi devlet
tavrıyla kullanılabilir. Kısaca, Tür-
kiye din eğitimine yatırım yapmak-
tan veya sadece ekonomiyle uğraş-
maktan vazgeçip, eğitim ve yargı
sisteminde AB reformlarına ağırlık
verirse mesafe alacaktır.”
Önümüzdeki dönemde işsizliğin artacağõnõ, bunun da önce
göçmenleri vuracağõnõ ifade eden Yeşiller Partisi milletvekili
Kõlõç, “Zaten yarõya yakõnõ işsiz olan göçmen kitlesinin neredeyse
yüzde 80’inin işsiz hale gelmesinden korkuyorum” diyor.
21.yüzyõlõn başõnda 15 üyeli AB’nin büyük bölümü sosyal demokrat hükümetlerce yönetilirken, bugün
sadece 4 sosyal demokrat hükümet iktidarda. Bunun bir nedeni, sosyal demokratlarõn sosyal
güvenlikte tõrpanlamaya giderek gerçek tabanlarõnõ kendilerinden uzaklaştõrmalarõ. İkinci neden, sağ
partilerin “radikal piyasacõ” görünüme veda ederek, kitleleri tedirgin etmeyecek bir politikaya yönelmesi.
Dağdelen: Sosyal
hak gaspları
artarak sürecek.
Deligöz:
Kaybedenlerin
sayısı çoğalacak.
ÜST YÖNETİM HEDEFTE - Sosyal
Demokratların seçimlerde aldığı tarihi
hezimet destekçilerinin yanı sıra parti
yönetiminde de büyük sıkıntı yarattı.
Sonuçlara ilişkin parti tabanındaki
gerginlik geçen hafta yapılan bir
toplantıda SPD’nin Genel Başkanı
Muentefering (sağda) ve seçimlerdeki
başbakan adayı Steinmeier’in adeta
yüzüne yansımıştı. (Fotoğraflar: AP)
Sol Parti deneyimi tartışıldı
ENGİN ESEN
Federal düzeyde ve eyaletlerde
oy oranõnõ iki haneli sayõlara
çõkararak Almanya siyasetinde
parlayan Sol Parti’nin
kurucularõndan Murat Çakır
önceki gün Taksim’deki Makine
Mühendisleri Odasõ Lokali’nde
Toplumsal Araştõrma ve Eğitim
Merkezi (TAREM) tarafõndan
düzenlenen toplantõda görüşlerini
paylaştõ. Çakõr, Almanya seçim
sistemi hakkõnda bilgi vererek;
yerel seçimler ile eyalet, federasyon
ve AP seçimleri nedeniyle
“Almanya’nın bir seçim ülkesi
olduğunu” vurguladõ. Avrupa’nõn
en köklü partilerinden Almanya
Sosyal Demokrat Partisi’nde (SPD)
yaşanan çözülmeyi örnekleriyle
açõklayan Çakõr, “Ben 2004’te
SPD’den ayrılırken bir
arkadaşım ‘Sosyal demokrasiden
ancak ölümle ayrõlõnõr’ demişti.
Şimdi böyle insanlar SPD’den
kopuyor” dedi. SPD’deki kan
kaybõnõ, Almanya’nõn saldõrgan dõş
politikasõna ve emekçilerin sosyal
haklarõnõn kõsõtlanmasõna verdiği
desteğe bağlayan Çakõr, Afganistan
işgaline karşõ çõkan ve sosyal adalet
taleplerini savunan Sol Parti’nin
güçlendiğini anlattõ. “Die Linke;
Bir Başarı Hikâyesi mi?” başlõklõ
Türkçe kitabõn yazarõ sorularõ
yanõtlarken, parti içindeki gruplar
arasõndaki “barışın” iktidara
yürünürken bozulabileceğini dile
getirdi. Çakõr, Türkiye’de solun
durumuyla Almanya’da yaşananlar
arasõnda benzerlik kurulmamasõ
gerektiğini söyleyerek, “Türk ve
Kürt solunun, yaşamın içinden
beslenen bir yapı oluşturmaları
gerektiği” görüşünü ifade etti.