Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 28 EKİM 2009 ÇARŞAMBA
6 HABERLER
AVRUPA
GÜRAY ÖZ
Ölümü Bilen Makine
İddia odur ki, Japonlar ölümü bilen bir
program yazıp, bilgisayara yüklemiş,
insanoğlunun önüne koymuşlardır.
Veriyorsunuz koordinatlarınızı hasta
yatağınızda, makine ölüp ölmeyeceğinizi
söylüyor. Dünyayı terk edecekseniz kaç vakte
kadar çekip gideceğinizi biliyor bu lanet
“ölümsayar”. Siz ne yapıyorsunuz? Makinenin
yedi ceddine...
Türkiye için de “hasta adam” benzetmesini
yapmak âdettendir. Özellikle düvel-i
muazzamanın kalemşorları sık sık bu
benzetmeyi yapar, canımızı sıkarlar. En iyisi işi
makineye de, yabancıya da bırakmadan kendi
nabzımızı tutmak memleketin halini anlamaya
çalışmaktır.
Durumun iyi olmadığı ortada.
Bir yanda darbe belgeleri ortada dolaşıyor,
uygun zamanlarda servis ediliyor, siz de hem
memleket için kaygılanıyor, hem de
darbelerden çok çektiğiniz için kişisel olarak
ürküyorsunuz.
Darbe belgeleri ortada dolanırken, ülke
yönetiminde etkin olan güçlerin eylem ve
söylemleri ise ayrı bir sıkıntının konusu.
Sonuçlarından memleketin büyük yararlar
sağlaması gereken konular bir bakıyorsunuz,
tersine dönmüş.
Ermenilerle, Ermenistan’la var olan sıkıntıları
gidermek için yapılan “açılım” öyle gelişiyor ki,
sonuçta hem içerde derin bir yarığa, hem de
dışarda yeni sorunlara yol açıyor. Yapılan iş
ürkütülen kurbağaya değmiyor.
Kadim derdimiz Kürt sorununu çözmek için
açılıyorlar. Ama açılanın bir çözüm kutusu
değil, Pandoranın Kutusu olduğu kısa sürede
ortaya çıkıyor. Çözüm değil, sorunu
derinleştirip bir başka su yatağına taşımak
isteyenlerin niyeti kendini gösteriveriyor.
Ortadoğu’da her türlü soruna arabulucu
olmaya soyunuyorlar, İran’la iyi ilişkiler düvel-i
muaazzamayı kızdırırken, İsrail’le “bir dakika”
pek de “mutlandırmamaya” başlıyor artık.
Peki, devleti yönetenlerin bu işleri, dönüp
dolaşıp sizin başınızda patlamıyor mu?
Asıl sorun, Metin Çulhaoğlu’nun tarihçi
Edward Hallet Carr’dan aktardığı kavramla
söylersek “Totaliter Demokrasi”nin giderek
memlekette yerleşmeye başlamasıdır. (Sol-
10.10.2009) Totaliter demokrasinin belirgin
işareti, “Ne yapılacaksa biz yaparız, neye
sahip çıkılacaksa biz kendi usulümüz,
üslubumuzla, kendi zeminimizde hallederiz,
farklı görüşleri biz kendi siyasetimiz içinde
zaten ifade ediyoruz, başkasına gerek
yoktur” anlayışıdır.
Bu anlayışın açık ve net ifadelerini herhalde
son zamanlarda sık sık ve yetkili ağızlardan
duydunuz.
Yine Metin’den kavramı ödünç alarak
resmetmeye çalışayım. Türkiye’de rejim, kaba
bir faşizme ya da şeriata değil, ılımlı İslamın
renk verdiği dinsel motiflerin köylerden kasaba
ve kentlere doğru hızla ve yerleşerek ilerlediği
bir rejime dönüşüyor. Bu dönüşümün garantiye
aldığı, üstümüze saldığı seçimli, meclisli
“totaliter demokrasi”dir.
Bu tuhaf demokrasinin faşizmden ve
şeriattan farkı, o şanlı Osmanlı zamanlarının
menkıbelerine dayanması olacaktır. Bu latife
hem içerde, hem dışarıda iyi satış yapmaktadır.
Totaliter demokrasinin kaçınılmaz bir şekilde
ihtiyaç duyduğu gözlerini sınır ötesine dikmiş
heybetli Osmanlı heykelinin yazıları, çizileri
süslemeye başlaması bundandır.
“Apo’yu Osmanlı paşası yapalım,
Bodrum’da ikamet etsin” diyene gülen oldu
mu? Tam tersine “Yahu neden olmasın, bu
da değerli bir fikirdir” diyen de çıktı,
“Osmanlı’da böyle bir usul yoktur, isyan
edeni asarlardı” diyen de. Her ikisinin
referansı da Osmanlı’ydı sonuçta.
Dışarıda ise, “aman iyi, aman güzel, bizim
yıktığımızı sen düzeltirsin aslanım” havası
esmekte, bizim yeni Osmanlımız da kükremede
sınır tanımamaktadır.
Oysa bütün bu parlak aynanın arkasındaki
sırda bir perişanlık yatıyor. O sosyal, ekonomik,
politik perişanlık, totaliter demokrasinin
güçlenen egemenliği ile onun farklı bir
versiyonunun belgelerinin ortalarda
dolanmasıyla kendini gösteriyor.
Ortalarda olmayan ise devrimci ile onun
vazgeçilmez düşü olması gereken devrimdir.
e-posta: guray@cumhuriyet.com.tr
Askerlerin cumaya kadar ifade vermesi bekleniyor. Çolakkadõ, belgelerin sõzdõrõlmasõndan rahatsõz
İstanbul Haber Servisi - Kamuo-
yunda AKP ve Fethullah Gülen Ce-
maatini bitirme planõ olarak bilinen,
“İrtica ile Mücadele Eylem Pla-
nı”na ilişkin ihbar mektubunun ba-
sõnda yer almasõnõn ardõndan İstanbul
Cumhuriyet Başsavcõsõ Aykut Cen-
giz Engin, Beşiktaş’ta Ergenekon
savcõlarõ ile iki saate yakõn görüştü.
Görüşmeye ilişkin bilgi vermeyen
Engin, “Bazı konularda bilgi aldım”
dedi. İhbar mektubuna ilişkin ihbarlõ
olarak adliyeye çağrõlan askerlerin
cuma gününe kadar ifade vermesi
bekleniyor.
“İrtica ile Mücadele Eylem Pla-
nı”na yönelik savcõlõğa gönderilen 5
sayfalõk ihbar mektubu nedeniyle dün
sabah Beşiktaş’taki İstanbul Adliye-
si’nde hareketli saatler yaşandõ. Ad-
liyeye gelen Başsavcõ Engin ve Er-
genekon savcõlarõ, iki saate yakõn sü-
ren süren bir görüşme yaptõ. Görüşme
sonunda adliyeden ayrõlan Engin, ga-
zetecilerin sorularõnõ yanõtlamadõ.
‘12 gün önce gönderildi’
Akşamüzeri adliyeden ayrõlan İs-
tanbul Cumhuriyet Başsavcõ Vekili
Turan Çolakkadı ise ihbar mektu-
bunun geç işleme konulmasõna ilişkin
bir soruya “İhbar mektubu 12 gün
önce Ankara’dan isimsiz olarak
postayla gönderildi. Mektup Sav-
cılara ismen geldi. Bunun üzerine
zabıt tuttuldu sonra Adli Tıp’a ve
kolluk kuvvvetine dağıtımı usule uy-
gun olarak yapıldı. Emniyet ve Ad-
li Tıp’ın da yaptığı incelemeler var
bunlar da vakit alıyor” dedi.
Gizli belgelerin basõna verilmesin-
den rahatsõz olduklarõnõ dile getiren
Çolakkadõ, “Bunun basına verilme-
si bizi rahatsız ediyor. Bunu posta-
layan bunu basına vermiş olabilir.
Yani bu belge bir kişinin elinde de-
ğildir” şeklinde konuştu.
Belgeyi basõna kimin sõzdõrdõğõ
noktasõnda bilgilerinin olmadõğõnõ
söyleyen Çolakkadõ, “Bu belgeyi ba-
sına kimin verdiğini bilemiyoruz.
Gizli soruşturma belgelerini basına
verenleri ortaya çıkaracak olan biz
değiliz ilgili savcılıktır veya şüphe-
liler kimse, onlarla ilgilenen savcı-
lıktır. Bu CMK 250 suçu değil. O za-
man şunu istiyoruz. Türkiyede sav-
cılar var, kim ne diyorsa kim veri-
yorsa ihbarcı mı? Kim verdiyse
ortaya çıkarılmalı ki biz de boş ye-
re eleştirilmeyelim. Bu tartışmalar
bizim soruşturmamıza zarar veri-
yor” dedi. Gazetecilerin “Askeri sav-
cılıkla koordinasyon var mı?” sorusu
üzerine ise Çolakkadõ, “Savcıları-
mız ile askeri savcılarımız arasında
bilgi ve belge alışverişi yapılmak-
tadır” yanõtõnõ verdi.
Muvazzaf bir subay tarafõndan ya-
zõlan ihbar mektubuna yönelik ilk
etapta Albay Dursun Çiçek ile birlikte
beş askerin ifadesinin alõnacağõ öğre-
nildi. Önceki gün ihbarlõ olarak adli-
yeye çağrõlan askerlerin cuma günü-
ne kadar ifade vermek için Beşiktaş’ta
bulunan İstanbul Ağõr Ceza Mahke-
mesine gelmeleri bekleniyor.
Başsavcõ Engin, Ergenekon
savcõlarõyla yaklaşõk iki saat gö-
rüştü. Başsavcõ Vekili Çolakka-
dõ, gizli soruşma belgelerini ba-
sõna vereni ilgili savcõlõğõn orta-
ya çõkarmasõ gerektiğini söyledi.
G E N E L K U R M A Y S A V C I S I B E L G E Y İ İ S T E D İ
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Genelkurmay
Askeri Savcõlõğõ, İstanbul Cumhuriyet Başsavcõlõ-
ğõ’ndan “İrtica ile Mücadele Eylem Planı” belge-
sini istedi. Genelkurmay Başkanlõğõ’nõn talimatõyla
Albay Dursun Çiçek hakkõnda soruşturma yapan
askeri savcõlõk, daha önce aslõ olmadõğõ için takip-
sizlik kararõ verdiği belgeyi, İstanbul Cumhuriyet
Başsavcõlõğõ’ndan resmen istedi. İrtica ile Mücade-
le Eylem Planõ olarak nitelendirilen ve Albay Çi-
çek’in õslak imzasõ bulunduğu belirtilen belgeyi ya-
zõlõ olarak talep eden askeri savcõlõk, belgenin oriji-
nal olup olmadõğõnõ da araştõracak.
ERDOĞAN-BAŞBUĞ
Gözler
görüşmeye
çevrildi
İran’dan bugün dönecek
olan Erdoğan’õn yarõn
Başbuğ ile bir araya
gelebileceği belirtiliyor.
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan’õn “irtica ile
mücadele belgesi” üzerindeki
son gelişmelerle ilgili olarak
Genelkurmay Başkanõ Orgene-
ral İlker Başbuğ ile görüşece-
ğini açõklamasõnõn ardõndan
gözler bu görüşmeye çevrildi.
İran’daki temaslarõnõ bugün ta-
mamlayarak akşam saatlerinde
ülkeye dönecek olan Erdo-
ğan’õn yarõn Cumhuriyet Bay-
ramõ olmasõ nedeniyle cuma
günü Başbuğ ile bir araya gele-
bileceği belirtiliyor.
Pakistan’dan İran’a geçerken
uçakta gazetecilere açõklama-
larda bulunan Erdoğan, konuy-
la ilgili gelişmeler hakkõnda
“Temennim odur ki şu anda-
ki yazılanlar, çizilenler veya
söylenenler doğru çıkmasın,
yanlış çıksın. Böyle bir bedeli
Türkiye Cumhuriyeti Devleti
kaldıramaz. Özellikle de Si-
lahlı Kuvvetlerimizin böyle
bir zan altında kalmasını da
tabii hazmetmek kabul edile-
bilir gibi değil. İhbarcı konu-
şursa her şey çözülür” demiş-
ti. Erdoğan, Genelkurmay Baş-
kanõ Orgeneral İlker Başbuğ ile
görüşüp görüşmeyeceği konu-
sunda da, “Ben tabii medya
üzerinden Genelkurmay Baş-
kanı ile konuşmak istemem,
ama döndükten sonra zaten
haftalık rutin görüşmemiz
oluyor. Belki bu görüşme ve-
silesiyle bir araya geldiğimiz-
de bu konuyu muhakkak gö-
rüşeceğiz. Önemli bir konu
ve aramızda bu konuyu gö-
rüşerek süreci değerlendiri-
riz” diye konuşmuştu.
Program belirsiz
Erdoğan’õn bu sözlerinin ar-
dõndan gözler buluşmanõn ne
zaman gerçekleşeceğine çev-
rildi. İran’daki temaslarõnõ bu-
gün tamamlayacak olan Baş-
bakan Erdoğan’õn akşam saat-
lerinde yurda dönmesi bekleni-
yor. Erdoğan ile Başbuğ ara-
sõndaki rutin görüşmeler ge-
nellikle perşembe günleri yapõ-
lõyor ancak bu hafta 29 Ekim
Cumhuriyet Bayramõ’nõn per-
şembe gününe rastlamasõ ne-
deniyle yarõn böyle bir görüş-
menin yapõlamayacağõ belirti-
liyor. Başbakanlõk kaynaklarõ,
henüz Erdoğan’õn programõn-
da Genelkurmay Başkanõ ile
görüşmesine ilişkin bir ayarla-
ma yapõlmadõğõnõ belirtirken
görüşmenin cuma günü ya da
gelecek hafta içerisinde ger-
çekleşebileceğini ifade ettiler.
Şehit aileleri ve yakõnlarõ polis tarafõndan engellenince gerginlik yaşandõ
Bayraklar Meclis’e alınmadı
ANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) - AKP hükümetinin başlattõğõ
“Kürt açılımı”na tepki gösteren
şehit aileleri ve yakõnlarõnõn TBMM
ziyaretinde, Türk bayraklarõnõn Mec-
lis’e sokulmasõ polis tarafõndan en-
gellenince gerginlik yaşandõ. Mec-
lis girişinde, ellerindeki Türk bay-
raklarõnõn polis tarafõndan toplan-
masõna karşõ çõkan şehit ve gazi ya-
kõnlarõ, madalyalarõnõ göstererek
“Bunu alıp Apo’ya, Ahmet Türk’e
taksınlar” diyerek tepki gösterdiler.
Türkiye’nin çeşitli yerlerinden
gelen şehit aileleri derneklerinin
üyeleri TBMM Başkanõ Mehmet Ali
Şahin, MHP ve CHP gruplarõnõ zi-
yaret ederek “açılıma” tepkilerini di-
le getirdi. Şehit ailelerinin yönetici-
lerinden bir grup TBMM Başkanõ
Mehmet Ali Şahin’le görüşmeye gi-
rerken MHP grubunu ziyaret etmek
isteyen grubun elindeki Türk bay-
raklarõnõn, polis tarafõndan toplan-
masõ gerginlik yarattõ.
Tepki gösterdiler
Bazõ şehit ve gazi yakõnlarõ şehit
çocuklarõna ait resimlerin de alõnmak
istendiğini, ancak direndiklerini ifa-
de ettiler. Gazi Mesut Aksan
TBMM’ye girerken ellerindeki Türk
bayraklarõnõn ve şehit fotoğraflarõnõn
alõnmasõna tepki göstererek “Bizim
elimizden Türk bayraklarını al-
dılar, onları (PKK’lileri) davul
zurnayla karşıladılar. Madalyamı
vereceğim, alsınlar Apo’ya, Ahmet
Türk’e taksınlar” diye konuştu.
Bayraklarõn toplatõldõğõndan haber-
dar olan MHP Grup Başkanvekili
Oktay Vural, Meclis’in Dikmen ka-
põsõndaki görevlileri arayarak, bay-
raklarõn yeniden verilmesini istedi.
Bayraklar, MHP grubundan bir gö-
revliye zimmetle teslim edildikten
sonra, grup salonunda, şehit yakõn-
larõ ve gazilere tekrar dağõtõldõ. Sa-
londa bulunanlar “Şehitler ölmez,
vatan bölünmez” diye slogan ata-
rak protestolarõnõ sürdürdü. Vural,
tepkili aileleri “Bütün bayrakları
geri getirttik. TBMM’de Türk
bayrağı olmayacak da ne olacak”
diyerek yatõştõrmaya çalõştõ. Der-
nek temsilcilerinin TBMM Başkanõ
Şahin’le yaptõğõ görüşme ise yakla-
şõk 1.5 saat sürdü. Şahin demokra-
tik açõlõm konusunda Meclis’e her-
hangi bir yasal düzenleme talebinin
gelmediğini ifade etti.
‘Bize başvuru olmadı’
İçişleri Bakanõ Beşir Atalay’õn bu
konuda siyasi partiler ve sivil toplum
örgütleriyle görüşerek, terörü önle-
mek için öneriler topladõğõnõ kay-
deden Şahin, ancak bunlarõn sonu-
cunda “şu adımları atalım” gibi
TBMM Başkanlõğõ’na hükümetçe bir
başvuru gelmediğini söyledi. Şa-
hin, şunlarõ söyledi:
“Siz, hassasiyetinizi bildiriyor-
sunuz, ‘Böyle bir şey yapõlacak
olursa; milletin vicdanõyla ters düşen
işler yapõlmamasõ konusunda, Mec-
lis Başkanõ olarak, size istirhamda
bulunuyoruz’ diyorsunuz. Mesajı
aldım. Mahmur ve Kandil’den,
malum giysilerle gelip, kamu vic-
danını son derece rahatsız eden gö-
rüntülerden milletin rahatsız ol-
duğunu söylediniz. Sadece siz mi?
Herkes rahatsız oldu. Sayın Cum-
hurbaşkanı, ‘Bu kabul edilemez’
demiştir, Başbakan, Genelkur-
may Başkanı, siyasi partilerimiz
aynı tepkiyi göstermiştir. Kuşku-
suz bunlar kabul edilemez. Kamu
vicdanını son derece rahatsız et-
miştir. Bir daha bunların tekrar-
lanmaması konusunda, sorumlu-
luk sahibi herkesin, mutlaka bun-
dan sonra daha fazla hassasiyet
göstermesi gerektiği, açık şekilde
ortaya çıkmıştır.”
Şahin, Adalet Bakanlõğõ’ndan al-
dõğõ bilgiye göre, Etkin Pişmanlõk
Yasasõ’ndan yararlanmak için yasa-
nõn yürürlüğe girdiği 1 Haziran
2005’ten 15 Haziran 2009’a kadar
geçen süre içerisinde 870 terör örgütü
üyesinin başvurduğunu söyledi. Şa-
hin, 636 kişiyle ilgili herhangi bir ce-
za verilmediğini, 30 kişinin cezasõnda
indirim yapõldõğõnõ, 124 kişinin ta-
lebinin reddedildiğini, 78 kişiyle il-
gili incelemenin sürdüğünü kaydet-
ti. Şehit Aileleri Dernekleri Onur-
sal Başkanõ Serhat Gençer, Ha-
bur’daki görüntüleri şiddetle kõna-
dõklarõnõ belirtirken “Başbakan’dan
3 yıldır randevu alamıyoruz. Ama
PKK’lileri kucaklıyorlar. Teslim
olanlar Meclis’e gelecekmiş. Bu-
rada yeteri kadar var” dedi.
‘Sakın madalyaları atmayın’
CHP lideri Deniz Baykal da şehit
aileleri ile Türkiye Harp Malulleri
Gaziler Şehitler Dul ve Yetimler
Derneği yöneticilerini ayrõ ayrõ ka-
bul etti. Şehit aileleri ve gazilere,
“Ayağa kalktınız gidişata el koy-
dunuz” diye seslenen Baykal, bu ko-
nuda aynõ anlayõş içinde olduklarõ-
nõ söyledi. Tepkilerin demokrasi ve
hukuk için gösterildiğini vurgulayan
Baykal, “Sakın ha devletinize küs-
künlük duygusu içine girmeyin.
(...) Bu olaydan dolayı devleti suç-
lamayın. Bu, işbaşında bir grubun
başlattığı yanlıştır. Size verilen
madalyaları ne olur ortalığa saç-
mayın. Yüreğimiz sıkışıyor. O
madalyalar şehidin simgesi. Şehi-
di görüyorum ben oraya baktığım
zaman” görüşünü dile getirdi. Bay-
kal, TBMM’yi kuranlarõn şehitler ve
gaziler olduğunu anõmsattõ.
Şehit ve gazi yakõnlarõ,
madalyalarõnõ göstererek
“Bunu alõp Apo’ya, Ahmet
Türk’e taksõnlar” diyerek
tepki gösterdi.
Şehit ve gazi yakınlarının
bayraklarla Meclis’e girmek
istemesi polis tarafından
engellenince MHP’li Oktay
Vural devreye girdi. Meclis’te
Şahin ile görüşen şehit ve gazi
yakınları Meclis’e getirilen
bayrakları masaların üzerine
yaydı. Türkiye Harp Malulü
Gaziler, Şehit, Dul ve Yetimleri
Derneği yöneticileri de
Anıtkabir’i ziyaret ederek son
günlerde yaşananları Türkiye
Cumhuriyeti’nin kurucusu, Yüce
Önder Mustafa Kemal Atatürk’e
şikâyet etti. Dernek Başkanı
Taner Uran başkanlığındaki
dernek heyeti, Atatürk’ün
mozolesine çelenk koydu ve saygı
duruşunda bulundu.
(Fotoğraflar: AA)
CHP
‘belge’yi
TBMM’ye
taşıdı
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)
- CHP milletvekili Şahin Mengü,
“İrticayla Mücadele Eylem Planı”
başlõklõ belge tartõşmasõnõ TBMM’ye
taşõdõ. Mengü, Adalet Bakanõ Sadul-
lah Ergin’e “Savcılıkta bulunan
gizli belgeler bazı basın yayın or-
ganlarına kimler tarafından veril-
miştir? Savcılar hakkında soruş-
turma açmayı düşünüyor musu-
nuz?” diye sordu. Mengü, irtica ve
terörle mücadelenin devletin yapmasõ
gereken asli görevlerinden olduğunu
kaydederek “Bu konuda ortaya atı-
lan darbe iddialarının basında yer
alması düşündürücüdür” dedi. Ya-
sadõşõ örgüt kurmak suçlamasõyla
hakkõnda dava açõlan, halen Ameri-
ka’da yaşayan Fethullah Gülen ve
AKP ile ilgili olduğu iddia edilen bel-
gelerin daha önce de davaya konu
edildiğini anlatan Mengü, “Belgenin
aslının bir subay tarafından ihbar
mektubuyla İstanbul Cumhuriyet
Başsavcılığı’na gönderildiği ve so-
ruşturmayı yürüten savcılara veril-
diği belirtildi. Savcılarda bulunma-
sı gereken belgelerin bazı basın ya-
yın organlarında yer alması dava-
nın tarafsızlığına gölge düşürdüğü
göz ardı edilemez bir gerçektir.
Çok gizli belgelerin, ihbar mektup-
larının Cumhuriyet Savcılığının
uhdesinde bulunması gerekirken
birileri tarafından bazı basın yayın
organlarına gündemi değiştirmek
amacıyla servis edilmesi, davanın
siyasileştirildiği kuşkusu doğur-
maktadır” değerlendirmesini yaptõ.
BASIN VE SAVCILARA ELEŞTİRİ
Çiçek’in avukatı: Islak
imza da taklit edilebilir
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Albay
Dursun Çiçek’in avukatõ Mustafa Çevik, “irti-
ca ile mücadele eylem planı” iddialarõyla ilgili
basõnda çõkan haberler üzerine, “müvekkilinin
peşinen suçlu olarak ilan edilmesinin her tür-
lü hukuki izahtan yoksun” olduğunu ifade etti.
Çevik, yaptõğõ açõklamada ihbar mektubunda,
“planın müvekkili Çiçek tarafından hazırlan-
dığı ve altındaki ıslak imzanın da müvekkiline
ait olduğu” iddiasõnõ anõmsatarak “Tamamen
hukuk dışı ve kamuoyuna yönlendirmeye yö-
nelik bu iddiaların sistematik ve metodik açı-
dan hukuki bir tutarlılığı bulunmamaktadır”
görüşünü savundu. Çevik, açõklamasõnda şu gö-
rüşlere yer verdi: “Bu iddialarda, 12 Hazi-
ran’dan bugüne kadar geçen sürede, günü-
müzün teknolojik imkânları kullanılarak ıs-
lak imzanın da taklit edilebileceği gerçeği göz
ardı edilmiştir. Cumhuriyet savcılarının sade-
ce aleyhte olan delilleri değil, lehte olan delil-
leri de toplaması gerekir. Islak imza iddiasını
teyit edecek herhangi bir kanıt bulunmamış-
tır. İddiaların her yönüyle incelenmesini ve
gerçeklerin açıklanmasını bekliyoruz.”
‘Basõna sõzdõran bulunsun’