21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 28 EKİM 2009 ÇARŞAMBA 6 HABERLER AVRUPA GÜRAY ÖZ Ölümü Bilen Makine İddia odur ki, Japonlar ölümü bilen bir program yazıp, bilgisayara yüklemiş, insanoğlunun önüne koymuşlardır. Veriyorsunuz koordinatlarınızı hasta yatağınızda, makine ölüp ölmeyeceğinizi söylüyor. Dünyayı terk edecekseniz kaç vakte kadar çekip gideceğinizi biliyor bu lanet “ölümsayar”. Siz ne yapıyorsunuz? Makinenin yedi ceddine... Türkiye için de “hasta adam” benzetmesini yapmak âdettendir. Özellikle düvel-i muazzamanın kalemşorları sık sık bu benzetmeyi yapar, canımızı sıkarlar. En iyisi işi makineye de, yabancıya da bırakmadan kendi nabzımızı tutmak memleketin halini anlamaya çalışmaktır. Durumun iyi olmadığı ortada. Bir yanda darbe belgeleri ortada dolaşıyor, uygun zamanlarda servis ediliyor, siz de hem memleket için kaygılanıyor, hem de darbelerden çok çektiğiniz için kişisel olarak ürküyorsunuz. Darbe belgeleri ortada dolanırken, ülke yönetiminde etkin olan güçlerin eylem ve söylemleri ise ayrı bir sıkıntının konusu. Sonuçlarından memleketin büyük yararlar sağlaması gereken konular bir bakıyorsunuz, tersine dönmüş. Ermenilerle, Ermenistan’la var olan sıkıntıları gidermek için yapılan “açılım” öyle gelişiyor ki, sonuçta hem içerde derin bir yarığa, hem de dışarda yeni sorunlara yol açıyor. Yapılan iş ürkütülen kurbağaya değmiyor. Kadim derdimiz Kürt sorununu çözmek için açılıyorlar. Ama açılanın bir çözüm kutusu değil, Pandoranın Kutusu olduğu kısa sürede ortaya çıkıyor. Çözüm değil, sorunu derinleştirip bir başka su yatağına taşımak isteyenlerin niyeti kendini gösteriveriyor. Ortadoğu’da her türlü soruna arabulucu olmaya soyunuyorlar, İran’la iyi ilişkiler düvel-i muaazzamayı kızdırırken, İsrail’le “bir dakika” pek de “mutlandırmamaya” başlıyor artık. Peki, devleti yönetenlerin bu işleri, dönüp dolaşıp sizin başınızda patlamıyor mu? Asıl sorun, Metin Çulhaoğlu’nun tarihçi Edward Hallet Carr’dan aktardığı kavramla söylersek “Totaliter Demokrasi”nin giderek memlekette yerleşmeye başlamasıdır. (Sol- 10.10.2009) Totaliter demokrasinin belirgin işareti, “Ne yapılacaksa biz yaparız, neye sahip çıkılacaksa biz kendi usulümüz, üslubumuzla, kendi zeminimizde hallederiz, farklı görüşleri biz kendi siyasetimiz içinde zaten ifade ediyoruz, başkasına gerek yoktur” anlayışıdır. Bu anlayışın açık ve net ifadelerini herhalde son zamanlarda sık sık ve yetkili ağızlardan duydunuz. Yine Metin’den kavramı ödünç alarak resmetmeye çalışayım. Türkiye’de rejim, kaba bir faşizme ya da şeriata değil, ılımlı İslamın renk verdiği dinsel motiflerin köylerden kasaba ve kentlere doğru hızla ve yerleşerek ilerlediği bir rejime dönüşüyor. Bu dönüşümün garantiye aldığı, üstümüze saldığı seçimli, meclisli “totaliter demokrasi”dir. Bu tuhaf demokrasinin faşizmden ve şeriattan farkı, o şanlı Osmanlı zamanlarının menkıbelerine dayanması olacaktır. Bu latife hem içerde, hem dışarıda iyi satış yapmaktadır. Totaliter demokrasinin kaçınılmaz bir şekilde ihtiyaç duyduğu gözlerini sınır ötesine dikmiş heybetli Osmanlı heykelinin yazıları, çizileri süslemeye başlaması bundandır. “Apo’yu Osmanlı paşası yapalım, Bodrum’da ikamet etsin” diyene gülen oldu mu? Tam tersine “Yahu neden olmasın, bu da değerli bir fikirdir” diyen de çıktı, “Osmanlı’da böyle bir usul yoktur, isyan edeni asarlardı” diyen de. Her ikisinin referansı da Osmanlı’ydı sonuçta. Dışarıda ise, “aman iyi, aman güzel, bizim yıktığımızı sen düzeltirsin aslanım” havası esmekte, bizim yeni Osmanlımız da kükremede sınır tanımamaktadır. Oysa bütün bu parlak aynanın arkasındaki sırda bir perişanlık yatıyor. O sosyal, ekonomik, politik perişanlık, totaliter demokrasinin güçlenen egemenliği ile onun farklı bir versiyonunun belgelerinin ortalarda dolanmasıyla kendini gösteriyor. Ortalarda olmayan ise devrimci ile onun vazgeçilmez düşü olması gereken devrimdir. e-posta: [email protected] Askerlerin cumaya kadar ifade vermesi bekleniyor. Çolakkadõ, belgelerin sõzdõrõlmasõndan rahatsõz İstanbul Haber Servisi - Kamuo- yunda AKP ve Fethullah Gülen Ce- maatini bitirme planõ olarak bilinen, “İrtica ile Mücadele Eylem Pla- nı”na ilişkin ihbar mektubunun ba- sõnda yer almasõnõn ardõndan İstanbul Cumhuriyet Başsavcõsõ Aykut Cen- giz Engin, Beşiktaş’ta Ergenekon savcõlarõ ile iki saate yakõn görüştü. Görüşmeye ilişkin bilgi vermeyen Engin, “Bazı konularda bilgi aldım” dedi. İhbar mektubuna ilişkin ihbarlõ olarak adliyeye çağrõlan askerlerin cuma gününe kadar ifade vermesi bekleniyor. “İrtica ile Mücadele Eylem Pla- nı”na yönelik savcõlõğa gönderilen 5 sayfalõk ihbar mektubu nedeniyle dün sabah Beşiktaş’taki İstanbul Adliye- si’nde hareketli saatler yaşandõ. Ad- liyeye gelen Başsavcõ Engin ve Er- genekon savcõlarõ, iki saate yakõn sü- ren süren bir görüşme yaptõ. Görüşme sonunda adliyeden ayrõlan Engin, ga- zetecilerin sorularõnõ yanõtlamadõ. ‘12 gün önce gönderildi’ Akşamüzeri adliyeden ayrõlan İs- tanbul Cumhuriyet Başsavcõ Vekili Turan Çolakkadı ise ihbar mektu- bunun geç işleme konulmasõna ilişkin bir soruya “İhbar mektubu 12 gün önce Ankara’dan isimsiz olarak postayla gönderildi. Mektup Sav- cılara ismen geldi. Bunun üzerine zabıt tuttuldu sonra Adli Tıp’a ve kolluk kuvvvetine dağıtımı usule uy- gun olarak yapıldı. Emniyet ve Ad- li Tıp’ın da yaptığı incelemeler var bunlar da vakit alıyor” dedi. Gizli belgelerin basõna verilmesin- den rahatsõz olduklarõnõ dile getiren Çolakkadõ, “Bunun basına verilme- si bizi rahatsız ediyor. Bunu posta- layan bunu basına vermiş olabilir. Yani bu belge bir kişinin elinde de- ğildir” şeklinde konuştu. Belgeyi basõna kimin sõzdõrdõğõ noktasõnda bilgilerinin olmadõğõnõ söyleyen Çolakkadõ, “Bu belgeyi ba- sına kimin verdiğini bilemiyoruz. Gizli soruşturma belgelerini basına verenleri ortaya çıkaracak olan biz değiliz ilgili savcılıktır veya şüphe- liler kimse, onlarla ilgilenen savcı- lıktır. Bu CMK 250 suçu değil. O za- man şunu istiyoruz. Türkiyede sav- cılar var, kim ne diyorsa kim veri- yorsa ihbarcı mı? Kim verdiyse ortaya çıkarılmalı ki biz de boş ye- re eleştirilmeyelim. Bu tartışmalar bizim soruşturmamıza zarar veri- yor” dedi. Gazetecilerin “Askeri sav- cılıkla koordinasyon var mı?” sorusu üzerine ise Çolakkadõ, “Savcıları- mız ile askeri savcılarımız arasında bilgi ve belge alışverişi yapılmak- tadır” yanõtõnõ verdi. Muvazzaf bir subay tarafõndan ya- zõlan ihbar mektubuna yönelik ilk etapta Albay Dursun Çiçek ile birlikte beş askerin ifadesinin alõnacağõ öğre- nildi. Önceki gün ihbarlõ olarak adli- yeye çağrõlan askerlerin cuma günü- ne kadar ifade vermek için Beşiktaş’ta bulunan İstanbul Ağõr Ceza Mahke- mesine gelmeleri bekleniyor. Başsavcõ Engin, Ergenekon savcõlarõyla yaklaşõk iki saat gö- rüştü. Başsavcõ Vekili Çolakka- dõ, gizli soruşma belgelerini ba- sõna vereni ilgili savcõlõğõn orta- ya çõkarmasõ gerektiğini söyledi. G E N E L K U R M A Y S A V C I S I B E L G E Y İ İ S T E D İ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Genelkurmay Askeri Savcõlõğõ, İstanbul Cumhuriyet Başsavcõlõ- ğõ’ndan “İrtica ile Mücadele Eylem Planı” belge- sini istedi. Genelkurmay Başkanlõğõ’nõn talimatõyla Albay Dursun Çiçek hakkõnda soruşturma yapan askeri savcõlõk, daha önce aslõ olmadõğõ için takip- sizlik kararõ verdiği belgeyi, İstanbul Cumhuriyet Başsavcõlõğõ’ndan resmen istedi. İrtica ile Mücade- le Eylem Planõ olarak nitelendirilen ve Albay Çi- çek’in õslak imzasõ bulunduğu belirtilen belgeyi ya- zõlõ olarak talep eden askeri savcõlõk, belgenin oriji- nal olup olmadõğõnõ da araştõracak. ERDOĞAN-BAŞBUĞ Gözler görüşmeye çevrildi İran’dan bugün dönecek olan Erdoğan’õn yarõn Başbuğ ile bir araya gelebileceği belirtiliyor. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’õn “irtica ile mücadele belgesi” üzerindeki son gelişmelerle ilgili olarak Genelkurmay Başkanõ Orgene- ral İlker Başbuğ ile görüşece- ğini açõklamasõnõn ardõndan gözler bu görüşmeye çevrildi. İran’daki temaslarõnõ bugün ta- mamlayarak akşam saatlerinde ülkeye dönecek olan Erdo- ğan’õn yarõn Cumhuriyet Bay- ramõ olmasõ nedeniyle cuma günü Başbuğ ile bir araya gele- bileceği belirtiliyor. Pakistan’dan İran’a geçerken uçakta gazetecilere açõklama- larda bulunan Erdoğan, konuy- la ilgili gelişmeler hakkõnda “Temennim odur ki şu anda- ki yazılanlar, çizilenler veya söylenenler doğru çıkmasın, yanlış çıksın. Böyle bir bedeli Türkiye Cumhuriyeti Devleti kaldıramaz. Özellikle de Si- lahlı Kuvvetlerimizin böyle bir zan altında kalmasını da tabii hazmetmek kabul edile- bilir gibi değil. İhbarcı konu- şursa her şey çözülür” demiş- ti. Erdoğan, Genelkurmay Baş- kanõ Orgeneral İlker Başbuğ ile görüşüp görüşmeyeceği konu- sunda da, “Ben tabii medya üzerinden Genelkurmay Baş- kanı ile konuşmak istemem, ama döndükten sonra zaten haftalık rutin görüşmemiz oluyor. Belki bu görüşme ve- silesiyle bir araya geldiğimiz- de bu konuyu muhakkak gö- rüşeceğiz. Önemli bir konu ve aramızda bu konuyu gö- rüşerek süreci değerlendiri- riz” diye konuşmuştu. Program belirsiz Erdoğan’õn bu sözlerinin ar- dõndan gözler buluşmanõn ne zaman gerçekleşeceğine çev- rildi. İran’daki temaslarõnõ bu- gün tamamlayacak olan Baş- bakan Erdoğan’õn akşam saat- lerinde yurda dönmesi bekleni- yor. Erdoğan ile Başbuğ ara- sõndaki rutin görüşmeler ge- nellikle perşembe günleri yapõ- lõyor ancak bu hafta 29 Ekim Cumhuriyet Bayramõ’nõn per- şembe gününe rastlamasõ ne- deniyle yarõn böyle bir görüş- menin yapõlamayacağõ belirti- liyor. Başbakanlõk kaynaklarõ, henüz Erdoğan’õn programõn- da Genelkurmay Başkanõ ile görüşmesine ilişkin bir ayarla- ma yapõlmadõğõnõ belirtirken görüşmenin cuma günü ya da gelecek hafta içerisinde ger- çekleşebileceğini ifade ettiler. Şehit aileleri ve yakõnlarõ polis tarafõndan engellenince gerginlik yaşandõ Bayraklar Meclis’e alınmadı ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - AKP hükümetinin başlattõğõ “Kürt açılımı”na tepki gösteren şehit aileleri ve yakõnlarõnõn TBMM ziyaretinde, Türk bayraklarõnõn Mec- lis’e sokulmasõ polis tarafõndan en- gellenince gerginlik yaşandõ. Mec- lis girişinde, ellerindeki Türk bay- raklarõnõn polis tarafõndan toplan- masõna karşõ çõkan şehit ve gazi ya- kõnlarõ, madalyalarõnõ göstererek “Bunu alıp Apo’ya, Ahmet Türk’e taksınlar” diyerek tepki gösterdiler. Türkiye’nin çeşitli yerlerinden gelen şehit aileleri derneklerinin üyeleri TBMM Başkanõ Mehmet Ali Şahin, MHP ve CHP gruplarõnõ zi- yaret ederek “açılıma” tepkilerini di- le getirdi. Şehit ailelerinin yönetici- lerinden bir grup TBMM Başkanõ Mehmet Ali Şahin’le görüşmeye gi- rerken MHP grubunu ziyaret etmek isteyen grubun elindeki Türk bay- raklarõnõn, polis tarafõndan toplan- masõ gerginlik yarattõ. Tepki gösterdiler Bazõ şehit ve gazi yakõnlarõ şehit çocuklarõna ait resimlerin de alõnmak istendiğini, ancak direndiklerini ifa- de ettiler. Gazi Mesut Aksan TBMM’ye girerken ellerindeki Türk bayraklarõnõn ve şehit fotoğraflarõnõn alõnmasõna tepki göstererek “Bizim elimizden Türk bayraklarını al- dılar, onları (PKK’lileri) davul zurnayla karşıladılar. Madalyamı vereceğim, alsınlar Apo’ya, Ahmet Türk’e taksınlar” diye konuştu. Bayraklarõn toplatõldõğõndan haber- dar olan MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, Meclis’in Dikmen ka- põsõndaki görevlileri arayarak, bay- raklarõn yeniden verilmesini istedi. Bayraklar, MHP grubundan bir gö- revliye zimmetle teslim edildikten sonra, grup salonunda, şehit yakõn- larõ ve gazilere tekrar dağõtõldõ. Sa- londa bulunanlar “Şehitler ölmez, vatan bölünmez” diye slogan ata- rak protestolarõnõ sürdürdü. Vural, tepkili aileleri “Bütün bayrakları geri getirttik. TBMM’de Türk bayrağı olmayacak da ne olacak” diyerek yatõştõrmaya çalõştõ. Der- nek temsilcilerinin TBMM Başkanõ Şahin’le yaptõğõ görüşme ise yakla- şõk 1.5 saat sürdü. Şahin demokra- tik açõlõm konusunda Meclis’e her- hangi bir yasal düzenleme talebinin gelmediğini ifade etti. ‘Bize başvuru olmadı’ İçişleri Bakanõ Beşir Atalay’õn bu konuda siyasi partiler ve sivil toplum örgütleriyle görüşerek, terörü önle- mek için öneriler topladõğõnõ kay- deden Şahin, ancak bunlarõn sonu- cunda “şu adımları atalım” gibi TBMM Başkanlõğõ’na hükümetçe bir başvuru gelmediğini söyledi. Şa- hin, şunlarõ söyledi: “Siz, hassasiyetinizi bildiriyor- sunuz, ‘Böyle bir şey yapõlacak olursa; milletin vicdanõyla ters düşen işler yapõlmamasõ konusunda, Mec- lis Başkanõ olarak, size istirhamda bulunuyoruz’ diyorsunuz. Mesajı aldım. Mahmur ve Kandil’den, malum giysilerle gelip, kamu vic- danını son derece rahatsız eden gö- rüntülerden milletin rahatsız ol- duğunu söylediniz. Sadece siz mi? Herkes rahatsız oldu. Sayın Cum- hurbaşkanı, ‘Bu kabul edilemez’ demiştir, Başbakan, Genelkur- may Başkanı, siyasi partilerimiz aynı tepkiyi göstermiştir. Kuşku- suz bunlar kabul edilemez. Kamu vicdanını son derece rahatsız et- miştir. Bir daha bunların tekrar- lanmaması konusunda, sorumlu- luk sahibi herkesin, mutlaka bun- dan sonra daha fazla hassasiyet göstermesi gerektiği, açık şekilde ortaya çıkmıştır.” Şahin, Adalet Bakanlõğõ’ndan al- dõğõ bilgiye göre, Etkin Pişmanlõk Yasasõ’ndan yararlanmak için yasa- nõn yürürlüğe girdiği 1 Haziran 2005’ten 15 Haziran 2009’a kadar geçen süre içerisinde 870 terör örgütü üyesinin başvurduğunu söyledi. Şa- hin, 636 kişiyle ilgili herhangi bir ce- za verilmediğini, 30 kişinin cezasõnda indirim yapõldõğõnõ, 124 kişinin ta- lebinin reddedildiğini, 78 kişiyle il- gili incelemenin sürdüğünü kaydet- ti. Şehit Aileleri Dernekleri Onur- sal Başkanõ Serhat Gençer, Ha- bur’daki görüntüleri şiddetle kõna- dõklarõnõ belirtirken “Başbakan’dan 3 yıldır randevu alamıyoruz. Ama PKK’lileri kucaklıyorlar. Teslim olanlar Meclis’e gelecekmiş. Bu- rada yeteri kadar var” dedi. ‘Sakın madalyaları atmayın’ CHP lideri Deniz Baykal da şehit aileleri ile Türkiye Harp Malulleri Gaziler Şehitler Dul ve Yetimler Derneği yöneticilerini ayrõ ayrõ ka- bul etti. Şehit aileleri ve gazilere, “Ayağa kalktınız gidişata el koy- dunuz” diye seslenen Baykal, bu ko- nuda aynõ anlayõş içinde olduklarõ- nõ söyledi. Tepkilerin demokrasi ve hukuk için gösterildiğini vurgulayan Baykal, “Sakın ha devletinize küs- künlük duygusu içine girmeyin. (...) Bu olaydan dolayı devleti suç- lamayın. Bu, işbaşında bir grubun başlattığı yanlıştır. Size verilen madalyaları ne olur ortalığa saç- mayın. Yüreğimiz sıkışıyor. O madalyalar şehidin simgesi. Şehi- di görüyorum ben oraya baktığım zaman” görüşünü dile getirdi. Bay- kal, TBMM’yi kuranlarõn şehitler ve gaziler olduğunu anõmsattõ. Şehit ve gazi yakõnlarõ, madalyalarõnõ göstererek “Bunu alõp Apo’ya, Ahmet Türk’e taksõnlar” diyerek tepki gösterdi. Şehit ve gazi yakınlarının bayraklarla Meclis’e girmek istemesi polis tarafından engellenince MHP’li Oktay Vural devreye girdi. Meclis’te Şahin ile görüşen şehit ve gazi yakınları Meclis’e getirilen bayrakları masaların üzerine yaydı. Türkiye Harp Malulü Gaziler, Şehit, Dul ve Yetimleri Derneği yöneticileri de Anıtkabir’i ziyaret ederek son günlerde yaşananları Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, Yüce Önder Mustafa Kemal Atatürk’e şikâyet etti. Dernek Başkanı Taner Uran başkanlığındaki dernek heyeti, Atatürk’ün mozolesine çelenk koydu ve saygı duruşunda bulundu. (Fotoğraflar: AA) CHP ‘belge’yi TBMM’ye taşıdı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP milletvekili Şahin Mengü, “İrticayla Mücadele Eylem Planı” başlõklõ belge tartõşmasõnõ TBMM’ye taşõdõ. Mengü, Adalet Bakanõ Sadul- lah Ergin’e “Savcılıkta bulunan gizli belgeler bazı basın yayın or- ganlarına kimler tarafından veril- miştir? Savcılar hakkında soruş- turma açmayı düşünüyor musu- nuz?” diye sordu. Mengü, irtica ve terörle mücadelenin devletin yapmasõ gereken asli görevlerinden olduğunu kaydederek “Bu konuda ortaya atı- lan darbe iddialarının basında yer alması düşündürücüdür” dedi. Ya- sadõşõ örgüt kurmak suçlamasõyla hakkõnda dava açõlan, halen Ameri- ka’da yaşayan Fethullah Gülen ve AKP ile ilgili olduğu iddia edilen bel- gelerin daha önce de davaya konu edildiğini anlatan Mengü, “Belgenin aslının bir subay tarafından ihbar mektubuyla İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderildiği ve so- ruşturmayı yürüten savcılara veril- diği belirtildi. Savcılarda bulunma- sı gereken belgelerin bazı basın ya- yın organlarında yer alması dava- nın tarafsızlığına gölge düşürdüğü göz ardı edilemez bir gerçektir. Çok gizli belgelerin, ihbar mektup- larının Cumhuriyet Savcılığının uhdesinde bulunması gerekirken birileri tarafından bazı basın yayın organlarına gündemi değiştirmek amacıyla servis edilmesi, davanın siyasileştirildiği kuşkusu doğur- maktadır” değerlendirmesini yaptõ. BASIN VE SAVCILARA ELEŞTİRİ Çiçek’in avukatı: Islak imza da taklit edilebilir ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Albay Dursun Çiçek’in avukatõ Mustafa Çevik, “irti- ca ile mücadele eylem planı” iddialarõyla ilgili basõnda çõkan haberler üzerine, “müvekkilinin peşinen suçlu olarak ilan edilmesinin her tür- lü hukuki izahtan yoksun” olduğunu ifade etti. Çevik, yaptõğõ açõklamada ihbar mektubunda, “planın müvekkili Çiçek tarafından hazırlan- dığı ve altındaki ıslak imzanın da müvekkiline ait olduğu” iddiasõnõ anõmsatarak “Tamamen hukuk dışı ve kamuoyuna yönlendirmeye yö- nelik bu iddiaların sistematik ve metodik açı- dan hukuki bir tutarlılığı bulunmamaktadır” görüşünü savundu. Çevik, açõklamasõnda şu gö- rüşlere yer verdi: “Bu iddialarda, 12 Hazi- ran’dan bugüne kadar geçen sürede, günü- müzün teknolojik imkânları kullanılarak ıs- lak imzanın da taklit edilebileceği gerçeği göz ardı edilmiştir. Cumhuriyet savcılarının sade- ce aleyhte olan delilleri değil, lehte olan delil- leri de toplaması gerekir. Islak imza iddiasını teyit edecek herhangi bir kanıt bulunmamış- tır. İddiaların her yönüyle incelenmesini ve gerçeklerin açıklanmasını bekliyoruz.” ‘Basõna sõzdõran bulunsun’
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle