Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
2 EKİM 2009 CUMA CUMHURİYET SAYFA
DİZİ 9
G
enel se-
çimler
yapõl-
mõş ve AKP
büyük bir oy
patlamasõyla ik-
tidara gelmişti.
Bülent
Ecevit’in, Mesut
Yılmaz’õn, Dev-
let Bahçeli’nin
partileri silinmişti.
Avrupa Birliği’ne
katõlõm süreci hõz-
landõrõlmõş, AB Uyum Yasalarõ çer-
çevesinde iç mevzuatõmõz bu yasala-
ra uyumlaştõrõlõyordu. TBMM gece
gündüz çalõşõyor, adeta fabrikasyon
imalata geçilmişti. Öyle ya Avrupalõ
olacaktõk. Aman geri kalmayalõm.
Yoksa eller aya biz yaya kalõrdõk. Bu
imalat sürecinin ülkeye nelere mal
olacağõnõ bilen biliyor ama kimseye
bir şey anlatamõyorlardõ. Daha sonra-
larõ sanki AB bizi eşit statüde bu or-
taklõğõna katmõş gibi törenler yaptõk,
havai fişekler attõk... Aslõna bakarsa-
nõz herkes kendisini bu rüyaya kap-
tõrmõştõ.Türkiye’de bir oyun oynanõ-
yordu ve halk bu oyunun figüranla-
rõydõ. İktidar AB ve ABD’nin sahne-
ye koyduğu müthiş bir senaryoyu
oynuyor, bu oyuna herkesi de katõ-
yordu. AKP, AB’nin istediği düzen-
lemeleri Maastrich ve Amsterdam
kriterlerine uygun olsun olmasõn ne
var ne yoksa gündeme getiriyordu.
AKP iktidarõ da bunu fõrsat bilerek
kendisinin işine gelmeyen, iktidarõ-
nõn önünü kesen Cumhuriyet kaza-
nõmlarõndan ne varsa parlamentonun
önüne getiriyor ve jet hõzõyla geçiri-
yordu. “Yahu bir düşünelim, bu bi-
zim milli çıkarlarımıza ve ulus
devlet yapımıza zarar verir mi
vermez mi?” diyenlere “Nal toplu-
yorlar, muasır medeniyet düşman-
ları” gibi laflar ediliyordu. AKP’nin
hõzõna ulaşabilene aşk olsun. Gün
bugündü. AKP’ye gün doğmuştu.
Artõk toplantõlarda Türkiye Cumhu-
riyeti’nin varlõk senedi Lozan tartõşõ-
lõyor, AB’nin gözüne daha çok gire-
bilmek için “azınlık’’ tanõmõnõn
kapsamõ genişletilmeye çalõşõlõyor,
azõnlõk vakõflarõ, Heybeliada Ruh-
ban Okulu ve ekümenikliğe yeni
açõlõmlar getiriliyordu.
Karaca’nın gönderdiği
yazı
Derken bir gün, Radyo ve Televiz-
yon Üst Kurulu’ndan Fatih Karaca
imzasõyla bir yazõ geldi. Tarih 3
Aralõk 2002.
Yazõda Resmi Gazete’de yayõm-
lanmak üzere Başbakanlõk’a gönde-
rilen üst kurulun kabul ettiği Radyo
ve Televizyonlarõn Dili Hakkõnda
Yönetmelik’in bir sureti gönderil-
mişti. Sözüm ona kurum bu konuda
bilgilendirilmiş oluyordu. Genel
Müdür Yücel Yener yazõyõ Program
Yardõmcõlõğõ’na, Haber Dairesi Baş-
kanlõğõ’na, Hukuk Müşavirliği’ne ve
benim başõnda bulunduğum Yayõn
Denetleme Kurulu Başkanlõğõ’na ha-
vale etti. Üst kurulun kabul ettiği
yönetmelik hukuk mantõğõndan yok-
sun tam bir faşizan yaptõrõm örneğiy-
di. Yönetmeliğin 5. maddesi, “Türk
vatandaşlarının günlük yaşamla-
rında geleneksel olarak kullandık-
ları farklı dil ve lehçelerdeki yayın
Türkiye Radyo Televizyon Kuru-
mu tarafından yapılır” diyerek bu
görevi TRT’ye vermişti. Bu yayõn-
lardan dolayõ da herhangi bir aykõrõ
yayõn yapõlmasõ halinde kurumu ce-
zalandõracağõnõ da belirtmişti. Aslõn-
da bu durum benim için hiç sürpriz
olmadõ. Çünkü 2002 yõlõnda DSP,
MHP ve ANAP koalisyonu döne-
minde, 3984 sayõlõ Radyo ve Tel-
evizyonlarõn Kuruluş ve Yayõnlarõ
Hakkõnda Kanun’da 4771 sayõlõ ya-
sa değişikliği ile TRT’nin denetimi
RTÜK’ten alõnmõş, TRT’nin özerkli-
ğine doğru önemli bir adõm atõlmasõ-
nõ sağlamõştõk. Bu da RTÜK Başka-
nõ Fatih Karaca için yenilir yutulur
bir yenilgi değildi. Bu durumu asla
hazmedemedi.
Ama şimdi eline bir fõrsat geçmişti.
Aradan kõsa bir süre geçti. 20 gün
sonra yine Fatih Karaca imzasõ ile
“Günlü” kaşeli bir yazõ daha geldi.
Yazõda 4771 sayõlõ yasa ile yapõlan
değişiklikle “Farklı dil ve lehçeler-
de yapılacak yayınlar” konusunda
görüşmelerde bulunmak üzere 27
Eylül 2002’de RTÜK, yapõlacak top-
lantõya TRT’yi çağõrõyordu.
Radyo ve Televizyon Üst Kuru-
lu’nda bu toplantõ Fatih Karaca’nõn
başkanlõğõnda yapõldõ.
T
oplantõda, Genelkurmay
Başkanlõğõ, Milli Güven-
lik Kurulu Genel Sekre-
terliği, istihbarat birimlerinin
temsilcileri başta olmak üzere
bütün bakanlõklar önemli oran-
da temsil ediliyordu.
Bu toplantõda benim garibime
giden bir süreç yaşandõ:
Genelkurmay Başkanlõğõ
temsilcileri ile Milli Güvenlik
Kurulu temsilcileri arasõndaki
görüş farklõlõğõ. Genelkurmay
Başkanlõğõ bu yayõnlarõn TRT
tarafõndan yapõlmasõnõ isterken
MGK Genel Sekreterliği ya-
yõnlarõn serbest bõrakõlmasõnõ,
özellikle Türkiye genelinde ye-
rel ölçekte yayõn yapan kuru-
luşlarõn yapmasõnõn daha doğru
olacağõnõ, sorumluluğun ve de-
netim yetkisinin RTÜK’e bõ-
rakõlmasõnõ istiyordu.
Milli Güvenlik Kurulu Genel
Sekreterlği 1. Hukuk Müşaviri
Mustafa Ağaoğlu konuşma-
sõnda, “Söz konusu dil ve leh-
çelerde yapılacak yayınlar ka-
muya ait radyo ve televizyon-
lardan değil, özel radyo ve
televizyon kanallarından ya-
pılmalıdır. Aynı şekilde bu
dil ve lehçelerin yerel olması
ve ülke düzeyinde dağınık
yerleşim yerlerinde kullanıl-
ması dikkate alınarak, bu dil
ve lehçelerde yapılacak radyo
ve televizyon yayınları da ye-
rel düzeyde olmalıdır” diyerek
MGKGS’nin görüşünü belirtti.
Avrupa Birliği Genel Sekre-
terliği Temsilcisi Büyükelçi
Ahmet Acet, “Devlet tarafın-
dan yapılacak sınırlı bir ya-
yının AB tarafından iyi kar-
şılanmayacağını, konrollü bir
yayının güdümlü olarak algı-
lanabileceğini” ifade etti.
Ben de TRT temsilcisi sõfa-
tõyla bir kamu kurumu olarak
TRT’nin ulus devlet ve üniter
devlet yapõsõndan yana taraf ol-
duğunu, yasalarõn kendisine bu
alanda önemli görevler verdi-
ğini belirttim, yayõnlarõn Radyo
ve Televizyon Üst Kurulu’nun
kontrolünde serbest bõrakõlma-
sõnõn bireylerin hak ve özgür-
lükleri açõsõndan ve AB norm-
larõ bakõmõndan uygun olacağõ-
nõ söyledim. Bir kamu kurumu
olarak TRT’nin herhangi bir
etnik dille yayõn yapmasõnõn o
etnisitenin devlet tarafõndan
meşru olarak kabul edileceğinin
bir göstergesi olacağõnõ, üniter
devlet yapõsõna aykõrõ bir durum
yaratõlacağõnõ ifade etmeye ça-
lõştõm.
Ancak Fatih Karaca, örnek-
lerinin Avrupa’da ve dünyanõn
çeşitli ülkelerinde görüldüğünü,
TRT’nin bu yayõnõ yapmasõnõn
görevi olduğunu söyledi. Ben de
daha sonra gelecek başka etni-
site taleplerinin olmasõ duru-
munda TRT’nin bunlarõ nasõl
karşõlayacağõnõ hiç düşünüyor
musunuz diye sordum.
TRT Temsilcisi olarak ben,
MGK Temsilcisi Başhukuk Mü-
şaviri Mustafa Ağaoğlu ve
ABGS (Avrupa Birliği Genel
Sekreterliği) temsilcisi Bü-
yükelçi Ahmet Acet aynõ gö-
rüşü paylaşõyorduk. Fatih Ka-
raca, Genelkurmay ve İstihbarat
ile diğer temsilciler TRT’nin bu
konuda yayõn yapmasõnõ isti-
yorlardõ. Yoksa, bu yayõn yet-
kisinin özel radyo ve televiz-
yonlara verilmesi halinda ülke
bir kaosa sürüklenirdi!
Toplantõ böyle bitti.
Çõkarken Büyükelçi Ahmet
Acet, koluma girdi, “Kimsenin
bir şey anladığı yok, bunlarla
mı yapılacak bu işler” dedi ve
uzaklaştõ.
‘TRT’ninherhangibiretnikdilleyayõn
yapmasõüniteryapõyaaykõrõolur’
Görünene rağmen
bilinmeyen gerçek
B
u arada geçen süre içinde TRT, kendi-
ni koruma kalkanõna alabilmek için ge-
rekli argümanlarõnõ hazõrlamaya başla-
mõştõ. Durum TRT Yönetim Kurulu’nda gün-
deme alõnmadan tartõşõlõyor ve bu yayõnõn ya-
põlmasõna asla izin verilmeyeceği konuşulu-
yordu.
Görünen durum buydu ama bizim bilmedi-
ğimiz bir şey vardõ. Bu olaydan TRT Yönetim
Kurulu üyelerinin de haberinin olmadõğõ daha
sonra anlaşõlacaktõ. TRT Genel Müdürü Yücel
Yener’in Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’na
yazdõğõ bir yazõ kurumda ve TRT Yönetim Ku-
rulu üyelerinde şaşkõnlõk yaratacaktõ!
Derken iki gün içinde RTÜK’ten bir yazõ da-
ha geldi. RTÜK, farklõ dil
ve lehçelerde yapõlacak
yayõn toplantõsõna kendi
adõna katõlacaklarõ belir-
lemiş, TRT’ye bildiri-
yordu. TRT’de bir sa-
vunma ve bu yayõnõ en-
gelleme telaşõ, RTÜK’te
de bunu bir fõrsata çevir-
me heyecanõ derken Mil-
li Güvenlik Kurulu Ge-
nel Sekreterliği’nden 5
Şubat günü, Genel Sek-
reter Yardõmcõsõ Tümg.
A.Baki Üstündağ baş-
kanlõğõnda yine aynõ ko-
nuda 5 Şubat 2003 tari-
hinde saat 14.00’te top-
lantõya çağrõlõyorduk.
Artõk saflar belirlen-
miş ve silahlar kuşanõl-
mõştõ.
5 Şubat günü saat 14.00’te Milli Güvenlik Ku-
rulu Dumlupõnar Salonu’nda bütün taraflar
hazõr bulundu.
Şimdi düello başlayabilirdi!
Toplantõyõ MGK Genel Sekreter Yardõmcõ-
sõ Tümg. açtõ. Konunun önemini vurguladõ ve
taraflarõn düşüncelerini öğrenmek istediğini be-
lirtti. Gerçekte bu konunun iki tarafõ vardõ; TRT
ve RTÜK.
Bence toplantõyõ düzenleyenler MGK dahil
õrmağõn karşõ tarafõndaydõlar ve seyirci konu-
mundaydõlar.
Çünkü AB ve ABD dayatmalarõ karşõsõnda el-
lerinden hiçbir şey gelmiyordu. Herkes olaylarõn
ve gelişmelerin seyircisi ve figüranõ konu-
mundaydõ. Daha sonraki gelişmeler bu yargõmda
ne kadar haklõ olduğumu gösterecekti.
Herkes kendi düşünce sistematiği ve temsil
ettiği kurumun politikalarõ çerçevesinde hiçbir
sorumluluk altõna girmeden görüşlerini söyle-
meye çalõştõ.
Fatih Karaca özet olarak; “Ülkenin güven-
liği ve menfaatları bakımından bu yayının
TRT tarafından yapılmasının uygun oldu-
ğunu ve bu nedenle görevi TRT’ye verdik-
lerini, özel radyo ve televizyonların bunun al-
tından kalkamayacaklarını, yapacakları ya-
yınların ülke için tehlike oluşturabileceğini”
söyledi. TRT’nin denetiminin olmasõnõn ken-
dilerine kolaylõk ve rahatlõk getireceğini de ek-
ledi.
Söz sõrasõ bana gelmişti: Ben Radyo ve Te-
levizyon Üst Kurulu’nda söylediklerimi tek-
rarladõm. Bir etnik grubun başka bir etnik gru-
ba üstünlüğü olamaz. Türkiye 30’a yakõn etnik
grubu olan zengin geçmişe sahip bir ülke. Bu
zenginlikleri korumak bir kamu yayõn kurumu
olarak TRT’nin başlõca görevlerindendir. TRT
tümüne eşit mesafede durmak zorundadõr, bu ya-
salarõn kuruma verdiği görevdir. Bir etnik gru-
bun dilinin öne çõkarõlõp
TRT’de yaymlanmasõnõ
yasal olarak doğru bul-
madõğõmõ hele birden faz-
la alt ağzõ olan Kõrman-
çide yayõn yapõlmasõ bu
dilde etnik bir azõnlõğõn
oluşmasõna katkõ sağlama
anlamõna gelecektir, bu da
üniter devlet yapõsõna za-
rar verecektir. Diğer etnik
gruplara bir hak doğura-
caktõr.
Ben bunlarõ söylerken
Fatih Karaca söze girdi:
“Latif Bey, siz neden
bu toplantıya geldiniz?
Genel müdürünüz Yü-
cel Yener neden gelme-
di. Ben karşımda bu
toplantıda onu isterdim.
Burada alınacak önemli kararlar var, bun-
lar sizin kurumunuzu bağlayacak, bu konuda
yetkili misiniz?”
Fatih Karaca’nõn bu sinirli hali onun kurdu-
ğu planõn bozulabileceğinin ve RTÜK’çe ha-
zõrlanan yönetmeliğin yasadõşõ olduğunun or-
taya çõkmasõ endişesinin bir yansõmasõydõ.
Fatih Bey, dedim. Benim burada tam yetki-
li olup olmadõğõmõn kararõnõ siz veremezsiniz.
Mill Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği’ne be-
nim adõm bildirildiğine göre tam yetkiliyim de-
mektir, bu da sizi değil, genel sekreterliği ilgi-
lendirir. Paşama sorun!
Bu gergin ortan içinde paşa gülümseyerek din-
lemekle yetiniyordu. Birdenbire Fatih Karaca
nihayet ağzõndaki baklayõ çõkardõ.
“Siz tam yetkili olsaydınız, genel müdü-
rünüz Yücel Yener’in Radyo ve Televizyon
Üst Kurulu’na gönderdiği yazıdan haberiniz
olurdu.”
Ben, anlamadõm, ne yazõsõndan söz ediyor-
sunuz, dedim.
Fatih Karaca, “Bu yayını genel müdürünüz
yapmak istediğini resmi bir yazı ile bana bil-
dirdi” demez mi.
Toplantõ dağõldõ.
F a t i h
Karaca.
GenelMüdürYeneryalanladõama...
B
en kuruma döner dönmez Genel
Müdür Yücel Yener’e gittim. Ge-
nel Müdür, tek kelimeyle ‘uy-
durmuş’ dedi.
Ama benim içime bir kuşku girmişti,
böyle bir yazõ varsa onu bulmalõydõm.
TRT yönetimi bu yasadõşõ emrivakiler
karşõsõnda konu resmi olarak hukuksal bir
süreçle nasõl engellenebilir diye daha ön-
ce RTÜK’ten gelen Farklõ Dil ve Lehçe-
lerle Yapõlacak Yayõnlar Hakkõnda Yö-
netmeliği Hukuk Müşavirliği’ne incelet-
me talimatõ verdi. Böylece TRT’de resmi
süreç başlatõlmõş oluyordu. Hukuk Müşa-
virliği bir hafta içinde incelemesini bitir-
di ve görüşünü bildirdi. ‘Yönetmelik,
dayanak maddesi olan 3984 sayılı ya-
sanın 4771 sayılı yasa ile değişik 4.
maddesine aykırı bir nitelik taşımak-
tadır.’
Bu arada MGK Genel Sekreterliği de
kendi içinde yaptõğõ incelemeyi Başba-
kanlõğa, Devlet Bakanlõğõ’na (Beşir Ata-
lay’a), Radyo ve Televizyon Üst Kurulu
Başkanlõğõ’na ve TRT’ye dağõtõmlõ olarak
gönderdi.
Buna göre, ‘Radyo ve Televizyon Üst
Kurulu ile TRT arasında’ düzenlen-
mesi öngörülen protokol çalõşmalarõna hõz verilmesi
ve TRT Yönetim Kurulu tarafõndan bu konuda alõ-
nacak kararõn sonuçlandõrõlmasõ, yayõnlarõn bir
bölgeye tek dil ve lehçede değil, yapõlacak izleyi-
ci ve dinleyici profiline ve talebe göre ülkemiz ge-
nelinde kullanõlan dil ve lehçelerin tamamõnõ kap-
samasõ... sonucuna varõlmõştõr.
Bundan şu sonuç çõkõyordu: Fatih Karaca ile Dev-
let Bakanõ Beşir Atalay arasõnda oluşan işbirliği
adõm adõm uygulamaya konulmuştu, ama kimse bu-
nun farkõnda değildi.
Yasal argümanlar devrede
Biz, bu yayõnõn TRT’de yapõlmasõnõn karşõsõnda
olanlar, bu gelişmeler üzerine elimizdeki yasal ar-
gümanlarõ devreye sokmaya başladõk.
TRT’nin özerkliği ve tarafsõzlõğõnõ, kamu ya-
yõncõlõğõnõn misyonu ile anayasal görev ve sorum-
luluklarõnõ göz önüne alarak bu yönetmeliğe,
RTÜK’e ve hükümetin görünüşte olmayan ama Fa-
tih Karaca eliyle yürütülen bu dayatmalarõna nasõl
karşõ koyabiliriz diye kara kara düşünmeye başla-
dõk.
Milli Güvenlik Kurulu’nun yukarõda sözünü et-
tiğim bu yazõsõ bir iki gün içinde Devlet Bakanõ Be-
şir Atalay’õn imzasõyla TRT’ye geldi. Bu şu de-
mekti:
‘Gereğini yapın.’
Ama gereği bir türlü yapõlmõyordu. Çünkü
TRT bu yayõnõ yapmak istemiyordu.
TRT koridorlarõ TRT Yönetim Kurulu üye-
lerinin bu izni asla vermeyeceklerine hatta ka-
rarõn oybirliği ile çõkacağõna dair söylentilerle
çalkalanõyordu. “Biz ihanetin odağı olmayız,
bu bizim görevimiz değil, kim yaparsa yap-
sın bizi ilgilendirmez.”
Yayına bir an önce başlayın
TRT’de bu konuda başõ çeken hukukçu üye
Prof. Dr. Zeki Hafızoğulları’ydõ.
Olaylar hõzla gelişiyordu. RTÜK ve hükümet
bastõrõyor... Yayõna bir an önce başlayõn!..
TRT Genel Müdürü Yücel Yener 23.12.2002
tarihinde konuyu TRT Yönetim Kurulu’na ge-
tirdi. Genel Müdür, bu yayõnõn yapõlabilmesi ve
RTÜK ile protokol imzalayabilmek için yetki is-
tedi.
Ancak Yönetim Kurulu tam kadro bu isteğin
karşõsõnda durdu ve isteği reddetti.
TRT Genel Müdürü Yücel Yener, bu yayõn is-
teğinin 2954 sayõlõ yasaya aykõrõ olduğuna ve Da-
nõştay’a gidilmesine karar veren TRT Yönetim
Kurulu kararõnõ MGK Genel Sekreterliği’ne ve
Devlet Bakanõ Beşir Atalay’a bir yazõ ile bildirdi.
Böylece hükümetle köprüler atõlmõş oluyordu.
Ancak bu durumdan oldukça rahatsz olan AKP’yi
yatõştõrmak için, Yücel Yener, AKP ve Kürt yan-
daşõ basõnda yer alan “TRT Kurumu’nun Kürt-
çe yayına karşı çıktığı” şeklindeki haberlere ce-
vap vermek üzere bir basõn açõklamasõ yapmak is-
tedi, metin hazõrlandõ. Sonra nedense vazgeçti.
SÜRECEK
Genelkurmay Başkanlõğõ temsilcisi yayõnlarõn TRT tarafõndan, MGK temsilcisiyse yerel ölçekte yayõn yapan kuruluşlarca yapõlmasõnõ istedi
AdõmadõmKürtçeyayõnadoğru
TRT binasından
bir görünüş.