25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 2 EKİM 2009 CUMA 4 HABERLER DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN ‘Ne Mutlu Türküm Diyene’ Irkçılık mı? Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Thomas Hammarberg, “Türkiye’de Azınlıklar” ile ilgili ra- porunda, “Ne mutlu Türküm diyene” sloganını eleş- tirip bunun etnik ayrımcılık olduğunu savunmuş, ayrıca da Lozan Antlaşması’ndaki “azınlıklar” ta- rifinin günümüz koşullarına göre genişletilmesini, bunun için de anayasa değişikliği yapılmasını is- temiş. Bay Hammarberg’in önerisini yabancıların ül- kemiz ile ilgili olarak, hiç özen göstermeden, ko- nuları öğrenme zahmetine bile katlanmadan bilir bilmez fikir beyan etme densizliklerine bağlayabilir, hatta bu duruma, “Bilgi sahibi olmadan fikir sahi- bi olmak yalnız bize özgü değilmiş, Avrupalılar da öyleymiş” diye sevinebiliriz, ama olayda aynı za- manda cahil Avrupalıların art niyetlerinin bir örneğini daha görmezsek, hata etmiş oluruz. Şimdi Bay Hammarberg’in özensizliğine gele- lim: “Ne mutlu Türküm diyene” sloganı Avrupa İn- san Hakları Komiseri’nin sandığının tam tersine, Kemalist ulus kavramının, Ernest Renan’ın süb- jektivist görüşüne uygun olarak, ırk esasına da- yanmayıp tamamen sübjektif bir öğeye yani bir- likte yaşama iradesine dayalı, ırkçılığı reddeden bir görüş olduğunu ifade eder. Eğer böyle olmayıp “Ne mutlu Türk olana!” den- miş olsaydı, bunun ırk temeline dayalı olduğu söy- lenebilirdi. Zaten Anadolu’da etnik milliyetçilik de mümkün olamaz. Demek ki neymiş? Demek ki, bilmeden konuşan ukala Avrupalı bir kez daha yanılıyormuş. Tabii bu gerçeği böyle vurgularken, ülkemizdeki uygulamada görülen, doğrusu benim de çok ra- hatsız olduğum aşırılıkları da görmezden gelemeyiz. Öğrencilik yıllarımın en sevindiğim yanların- dan biri, ilkokulda her sabah, “Türküm doğruyum” diye başlayan ve buram buram şovenizm kokan, “ant”ı okumamış olmamdır. Bir noktaya daha değinmek isterim: “Ne mutlu Türküm diyene” deyişi, özünde ırkçılığa karşı ol- masına rağmen, kullanımındaki aşırılıkla, ama- cından saptırılmış olabilir. Yıllar önce bir röportaj için gittiğim Diyarbakır’da duvarlara bolca yazılmış, “Ne mutlu Türküm di- yene” sloganlarının ora ahalisini hiç de mutlu et- mediğini görmüş, doğrusu şaşırmamıştım da. Hele hele aynı kentin duvarlarında gördüğüm, “Türkiye Türklerindir” ibaresini doğrusu trajikomik ve aynı zamanda aptalca bulduğumu da söylemek isterim. Evet Türkiye’de ırkçılık, şovenizm kokan uygu- lamalar oluyor, hatta özü doğru olan kimi deyiş- ler bile çarpıtılarak bu yönde kullanılıyor. Bu gerçeğin bu biçimde dile getirilmesi başka bir şeydir, onun özünü çarpıtmak başka bir şey... Bırakın ince ayrıntıları bir yana, büyük farkları bi- le görmeden, bir ülkenin temel sorunları hakkın- da düşünce ileri sürerken, kristal dükkânına gir- miş fil kadar özensiz davrananlar, Lozan’daki azın- lık kavramına itiraz eder ve yenilerinin de getiril- mesini isterlerken, ya ülkemizdeki insanlara iyilik etmekten çok kafalarındaki şablonların ürünü olan art niyetlerini ortaya koymakta olduklarını gör- müyorlar ya da “Biz Avrupalıyız, nasıl olsa bu ül- kede Batı hayranlığı var, ne desek ses çıkarmaz, altında bir hikmet ararlar, kendilerini ‘Milli Görüş- çü’ olarak niteleyip de iktidara tırmananlar da, ken- dilerini oralara kimlerin getirdiklerini bilip, bize kar- şı çıkamazlar” diye düşünüp boş veriyorlar. Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komisyonu gibi bir kuruluşun üyesi bir kişi, kimi hakların tam de- mokrasi içinde çözümünün daha kolay ve isabetli olacağını, aynı zamanda Alevilerin, kendileri için çeşitli vesilelerle dile getirilmiş olan “azınlık” sta- tüsünü ısrarla reddettiklerini bilmiyor mu? Alevilerin durumunda çözülmesi gereken çok önemli sorunlar var, bunu aklı başında ve gerçek demokrat olan kimse reddetmiyor. Ama çözüm azınlık statüsü değil. “Ben azınlık statüsüne konmak istemiyorum” di- ye bas bas bağıran insanlara illa “Hayır sen azın- lıksın” diye ısrar etmek hangi akla seza?.. asirmen@cumhuriyet.com.tr TBMM’nin 23. Dönem 4. yasama yõlõ açõş konuşmasõnda ağõrlõğõ hükümetin Kürt açõlõmõna verdi Gül’den uzlaşma mesajlarõANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül, TBMM’nin 23. Dönem 4. yasama yõ- lõ açõş konuşmasõnda Kürt açõlõmõ ile ilgili olarak “Sorunları kabul edile- bilir demokratik yöntemlerle çöz- mek yerine görmezden gelmek ve milli birliği korumak adına siyaset ve demokrasi dışı alanlara kayarak aşırılıklara yol açmak çıkmaz so- kağa sapmaktır. Farklılıkları ifade etme iddiasıyla birlik fikrini zede- leyen aşırılıklara sarılmak da top- lumlar için birer çıkmaz sokaktır. Devletin ve milletin bekasını ilgi- lendiren bütün milli sorunlarda ay- nı hedefe kilitlenmenin yolları aran- malıdır” mesajõ verdi. Gül’ün açõş konuşmasõnda verdiği mesajlar ana başlõklarõyla şöyle: Demokrasilerin sınavı: De- mokratik devlet, farklõ olanõ tek bir ka- lõp içerisinde eritmez ve ötekileştirmez; her bir bireyi var olan değerleriyle bir- likte korumasõ altõna alõr... Ülkemize, milletimize, devletimize tarihi tecrü- bemizin õşõğõnda “biz”den bir gözle bakarsak var olan farklõlõklarõmõzõn bi- rer zenginlik; “yabancılaşmış” bir göz ile bakarsak tehdit olduğunu düşünü- rüz. Farklõlõklarõndan korkan bir dev- let Mustafa Kemal Atatürk’ün hedef gösterdiği çağdaşlõğõ yakalayamaz. Milletimiz “farklılıklara saygıyla yaklaşan birlik ideali”nin tecessüm etmiş halidir. Bugün, bu temel ka- bullerde yapõlacak bir yanlõşlõk, fark- lõlõklarõyla büyüyen bir Türkiye yeri- ne, enerjisini heba eden bir Türkiye tablosu ortaya çõkarõr. Milletimizden gelen demokratik taleplerin doyurucu bir biçimde karşõlanmasõ devletin va- roluş sebebidir. Doğal bir durum olan, etnik, dini ve kültürel farklõlõklarõ, uç ayrõlõkçõ fikirlerin zemini haline geti- renler çağõn gerisinde duruyorlar de- mektir. Birlik ve beraberlikten herkesin tek tip bir kalõp içinde erimesini an- layanlar da, çağõn ruhuna aykõrõ dav- ranõyorlar demektir. Türkiye’de bugün tartõşõlan sorunlarõn büyük bir bölümü, demokrasinin yetersiz uygulanma- sõndan kaynaklanmõş sorunlardõr. O halde çözüm demokrasimizin stan- dartlarõnõ yükseltmektir. Deprem uyarısı: Bir ülkenin yu- muşak güçten sert güce kadar milli gü- cünü oluşturan unsurlarõnõn temelin- de, derin fay kõrõklarõndan uzak top- lumsal bir mutabakata sahip olmasõ ya- tar. Hiç kimse farklõlõklarõn varlõğõnõ millet içinde yeni millet adacõklarõ oluşturmak şeklinde anlamamalõdõr. Böyle anlayanlar, toplum içinde derin fay kõrõklarõ oluşturarak toplumsal mutabakata zarar verirler. Devletin derin yüzü ola- maz: Hukukun üstün olduğu yerde keyfiliğe yer yoktur. “Devletin bekası” veya “ulusal çıkar” gibi kavramlar da, hukuksuzluğu ve keyfiliği haklõlaştõr- mak için kullanõlamaz. Devleti ve re- jimi koruma bahanesiyle hukuk dõşõ yollara başvurmak, devletin güvenli- ği ve rejim için en büyük tehlikedir. Geçmişte bu alanda yaşanmõş yanlõş- lõklarõn faturasõnõ ödüyoruz. Devletin, bir yüzeyde görünen bir de derin ve gö- rünmeyen yüzü olamaz. Devletin tek yüzü hukuktur. Hukuk devletinin ol- mazsa olmaz şartõ, bağõmsõz ve taraf- sõz yargõdõr. Bütün kurum ve kuruluş- larõn, gerçek ve tüzel kişilerin buna uy- gun davranmasõ, adaletin tecelli et- mesini engelleyecek tutum ve davra- nõşlardan kaçõnmasõ gerekir. Güçlü ordu mesajı: (Gül, TSK’nin ‘Güçlü Ordu Güçlü Türkiye’ sloganõna atõf yaptõ.) Milli güvenlik, kuşkusuz güçlü bir orduyu zorunlu kõ- lar. Ancak kapsam ve içerik değişti- ren, dinamik milli güvenlik anlayõşõ sa- dece ordunun imkân ve kabiliyetleriyle sağlanan bir çerçeve olmayõ aşmõştõr. İmkân ve kabiliyetleri yüksek bir or- dunun yanõnda, bir ülkedeki demok- rasinin gelişmişliği, ekonominin sağ- lamlõğõ, nitelikli insan gücü, enerjiye hâkimiyeti veya ulaşabilirliği, her alandaki üretim faaliyetleri, Ar-Ge ça- lõşmalarõ ve bilgi-teknoloji üretebilme yeteneği, milli güvenliğin önemli un- surlarõdõr. Yurt savunmasõna her du- rumda hazõr, gücü tarihin tecrübesin- de sõnanmõş, teröre karşõ önemli za- ferler kazanmõş bir orduya sahibiz. Bu- nunla her zaman gurur duymaktayõz. Bununla beraber günümüz dünyasõn- da, silahlõ gücün yanõ sõra devletlerin yumuşak güç de denilen diplomasi, enerji-politik ve sağlam ekonomik değerler gibi unsurlarõnõn, ülkelerin be- kasõnõ doğrudan etkileyen sonuçlar do- ğurduğunu göz ardõ edemeyiz. TBMM’de yaptõğõ konuşmada farklõlõklarõndan korkan bir devletin Mustafa Kemal Atatürk’ün hedef gösterdiği çağdaşlõğõ yakalayamayacağõnõ söyleyen Cumhurbaşkanõ Gül, “Birlik ve beraberlikten herkesin tek tip bir kalõp içinde erimesini anlayanlar da, çağõn ruhuna aykõrõ davranõyorlar demektir’’ diye konuştu. Gül ayrõca “Hiç kimse farklõlõklarõn varlõğõnõ millet içinde yeni millet adacõklarõ oluşturmak şeklinde anlamamalõdõr’’ uyarõsõ yaptõ. Genelkurmay Başkanı Başbuğ ve kuvvet komutanları, Cumhurbaşkanı Gül’ün genel kuruldaki konuşmasını izlediler. (AA) Askerler Meclis’te DTP’yi protesto amacõyla 2 yõldõr TBMM’deki etkinliklerde yer almayan Genelkurmay Başkanõ ve kuvvet komutanlarõ yasama yõlõnõn açõlõşõna katõldõ AYŞE SAYIN ANKARA - TBMM’nin yeni yasama yõlõnõn açõlõşõna, 2 yõldõr DTP’yi protesto edip Meclis’teki hiçbir etkinliğe katõlmayan as- kerlerin “tam kadro” gelmesi damgasõnõ vurdu. Sadece ABD Başkanõ Obama’nõn konuşmasõnõ izlemek için TBMM’ye gelen Genelkurmay Başkanõ Orgeneral İlker Baş- buğ ve kuvvet komutanlarõ, dün tam kadro Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül’ün genel kuruldaki konuşmasõnõ izlediler. TBMM’nin yeni yasama yõlõnõn açõlõşõn- dan yansõyan dikkat çekici notlar şöyle: ? TBMM Başkanlõğõ’nõ geçen ağustos ayõnda Köksal Toptan’dan devralan Meh- met Ali Şahin, seçildikten sonra ilk kez “frak” giyip, genel kurulda birleşimi yönetti. ?Sabah saatlerinde DTP’lilerin “zorla ifa- de krizi” konusunda, “endişe edilmeme- sini” isteyen Şahin’le, DTP’liler arasõnda sõ- cak diyalog dikkat çekti. Şahin, Başkanlõk Divanõ üyeleri, grup başkanvekilleri ve mil- letvekillerinden oluşan heyetle, Meclis yer- leşkesindeki Atatürk Anõtõ’na çelenk koydu. Törene, DTP lideri Ahmet Türk’ün de aralarõnda bulunduğu çok sayõda DTP’linin katõlmasõ dikkat çekti. Şahin, sohbet ettiği DTP’lilere “sorunların daha kolay çözü- leceği bir yıl olacağı” mesajõ verdi. ? Meclis Başkanõ Şahin, yeni yasama yõ- lõna değişik bir başlangõç yaparak, millet- vekillerinin masalarõna çiçek koydurunca, ge- nel kurulda hoş bir görüntü oluştu. İki bakan yer bulamadı ? TBMM’de Bakanlar Kurulu üyeleri için 25 koltuk ayrõlmasõna karşõn son yapõlan ka- bine değişikliğiyle bakan sayõsõnõn 27’ye çõ- karõlmasõ sõkõntõ yarattõ. Oturuma geç kalan Sanayi Bakanõ Nihat Ergün ve Milli Eği- tim Bakanõ Nimet Çubukçu, yer bulama- yõnca AKP’li vekillerin arasõnda oturdu. ? Meclis’te günün sürprizi ise askerlerin “tam kadro” Meclis’e gelip, Gül’ün ko- nuşmasõnõ dinlemesiydi. DTP Meclis’e gir- diğinden bu yana ABD Başkanõ Obama’nõn Meclis Genel Kurulu’ndaki görüşmesi dõ- şõnda, hiçbir etkinliğe katõlmayan askerlerin, dünkü açõlõşa gelmesi, günün “flaş” geliş- mesi oldu. Askerler dõşõnda yüksek yargõ or- ganlarõnõn başkanlarõ, AKP hakkõnda ka- patma davasõ açõnca hedef olan Yargõtay Cumhuriyet Başsavcõsõ Abdurrahman Yal- çınkaya, YÖK Başkanõ ve çok sayõda bü- yükelçi ve yabancõ misyon da genel kurulun açõlõşõnda hazõr bulundu. ? Gül, genel kurulun açõlmasõna 8 dakika kala Meclis’e geldi. Genel kurula girişinde Gül anons edilince, milletvekilleri ve tüm ko- nuklar ayağa kalkarken, CHP’liler geçen yõl- larda olduğu gibi yine ayağa kalkmadõ. CHP’den sadece Genel Sekreter Yardõmcõ- sõ Algan Hacaloğlu’nun ayağa kalkmasõ dik- kat çekti. Gül’ün salona girişi sõrasõnda ayağa kalkan askerler, çõkõşta ise kalkmadõlar. ? Geçen yõl Gül’ü protesto ederek genel kurulu terk eden Bağõmsõz Milletvekili Ka- mer Genç, bu kez konuşmayõ dinledi. An- cak “laf atmaktan” geri durmadõ. Gül, eğitimden söz ederken, Genç, “Üniversite- leri medreseye çevirdiniz” diye laf attõ. Gül’ün TBMM’deki konuşmasõ CHP ve MHP’nin tepkisini çekerken DTP tarafõn- dan ‘önemli’ bulundu. Baykal, Gül’ün ko- nuşmasõnda Türkiye’ye dayatõlan bir yakla- şõmõ savunduğunu söylerken, Bahçeli de “Konuk cumhurbaşkanõ gibi konuştu” dedi. BAYKAL’DAN GÜL’E ELEŞTİRİ ‘Yüreğim karardı’ ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - Muhalefet partileri liderleri, Cum- hurbaşkanõ Abdullah Gül’ün Meclis’in yeni ya- sama yõlõnõn açõşõnda yap- tõğõ konuşmayõ değerlen- dirdiler. CHP Genel Başkanõ Deniz Baykal, Gül’ün konuşmasõnõn “içini ka- rarttığını” söyledi. Bay- kal, Gül’ün konuşmasõnõn bazõ bölümlerinin, Tür- kiye’de çok tartõşõlan, bü- yük gerginliklere yol açan, toplumu çok ciddi şekilde tedirgin eden bir politikayõ, hükümet adõ- na savunma, sahiplenme anlayõşõ içinde hazõrlan- mõş olduğuna dikkat çek- ti. Türkiye’de, bu bö- lümleri dinleyen mil- yonlarca kişinin, kendi- sini Cumhurbaşkanõ’nõn konuşmasõnõn dõşõnda hissettiğine işaret eden Baykal, “Konuşmasının temeli, insanların ezici çoğunluğunu dışlayan, yaklaşımlarını, kaygı- larını hiçbir şekilde paylaşmayan, geçersiz, anlam taşımayan, Tür- kiye’nin dinamiklerin- den, ihtiyaçlarından or- taya çıkmamış, Türki- ye’ye dayatılan bir yak- laşımın savunması söz konusu” dedi. “Eğer bu konuları çözemezsek ge- lirler bizim adımıza çö- zerler” anlamõna gelen sözlerin bir cumhurbaş- kanõna yakõşmadõğõnõ, “kabul edilemez” oldu- ğunu belirten Baykal, “Böyle bir yaklaşımı Gül’ün ağzından din- lerken yüreğim karardı” dedi. Baykal, Türkiye’nin kendi sorunlarõnõ, kendi iradesiyle çözerek bu- günlere geldiğini vurgu- ladõ. Gül’ün, TBMM Ge- nel Kurulu’na gelişi sõra- sõnda ayağa kalkmama- larõnõ, pek çok kişinin ya- dõrgadõğõnõ ifade eden Baykal, Gül’ün konuş- masõnõn bitmesinden son- ra, ayağa kalkmamalarõnõn ne kadar doğru olduğunun bir kez daha ortaya çõktõ- ğõnõ söyledi. ‘Türk kavramı yok’ MHP Genel Başkanõ Devlet Bahçeli, Gül’ün konuşmalarõnõ “dikkat- li” izlediğini belirterek “Sayın Cumhurbaşka- nı, farklılıklar ülkesin- den gelen konuk cum- hurbaşkanı gibi konuş- tu. Metnin hiçbir yerin- de Türk kavramına yer vermemesi ayrıca bizi çok üzdü” dedi. DTP güvence istedi DTP Genel Başkanõ Ahmet Türk ise Gül’ün yaptõğõ konuşmayõ “önemli” bulduğunu be- lirtti. Türk, “Söyledikle- rini anayasal güvenceye bağladığı takdirde so- run aşılmış olur. Farklı- lıkları zenginlik sayan, farklı kültürlerin ken- dini yaşatmasının de- mokrasi gereği olduğu yönündeki söylemleri önemli tespitlerdi. De- mokratik Türkiye’nin, demokratik Cumhuri- yetin beklentisi budur. Halkın beklentisi bu- dur” dedi. Gül’ün, “kül- türel kimlikten” bahset- tiğini söyleyen gazeteciye Türk, “Bunlar önemli şeyler. Ama bunların hukuka, anayasaya, di- ğer şeylere bağlanması gerekir” karşõlõğõnõ verdi. Türk, bir gazetecinin as- kerlerin uzun bir aradan sonra izleyici olarak Genel Kurul salonuna geldikle- rine dikkat çekmesi üze- rine, “Onu Sayın Meclis Başkanı’na sorun” dedi. TBMM Başkanõ olarak ilk kez TBMM’de konuşan Şahin, Kürt açõlõmõ konusunda çağrõda bulundu ‘Sorunlarõmõzla yüzleşmeliyiz’ ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - TBMM Başkanõ olarak ilk kez TBMM Genel Kurulu’nda ko- nuşan Mehmet Ali Şahin, hükü- metin Kürt açõlõmõna destek vere- rek “Başta terör olmak üzere milletimize büyük acılar yaşatan sorunlarımızla cesaretle yüzleş- meliyiz” dedi. Şahin, TBMM’nin yeni yasama yõlõna başlamasõ nedeniyle genel kurulda gerçekleştirilen özel otu- rumda bir konuşma yaptõ. Türki- ye’nin geçmişten beri devam eden ve giderek karmaşõk hale gelen ba- zõ iç ve dõş sorunlarõ sürekli erte- leyerek güçlü bir ülke vizyonunu yakalamasõnõn mümkün olmadõğõ- nõ kaydeden Şahin, başta terör ol- mak üzere ülkenin gelişmesine en- gel olan, millete büyük acõlar ya- şatan sorunlarla cesaretle yüzleşil- mesi gerektiğini söyledi. İnsan odaklı adımlar... Kalkõnmanõn, toplumsal huzur ve barõşõ sürekli engelleyen bu ağõr prangalardan kurtulunmasõ gerektiğini kaydeden Şahin şöyle konuştu: “Bunun yolu özgürlük- lerin genişletilmesinden, de- mokrasinin güçlendirilmesin- den, insan haklarının evrensel standartlara ulaştırılmasından, bizleri millet haline getiren ortak değerlerin perçinlenmesinden geçiyor. Bu hedeflere, ekonomi, eğitim, sosyal ve diğer alanlarda atılacak insan odaklı adımlarla ulaşabiliriz.” Gelecek nesillere çözümsüz ha- le gelmiş sorunlar bõrakõlmamasõ gerektiğini kaydeden Şahin, geç- mişin anlayõş ve kalõplarõyla bu- günün sorunlarõnõn çözülmesinin mümkün olmadõğõnõ, değişen top- lum ve dünya şartlarõna uygun yöntemlerin geliştirilmesi gerekti- ğini söyledi. ‘Hukukumuzu koruruz’ Meclis’in millete yeni hedefler ve vizyonlar gösterme konusun- daki misyonunu yeni dönemde de yerine getireceğini kaydeden Şa- hin, “Milletin hukukunu ko- rurken, millet adına kendi hu- kukunu korumaktan dahi hiç- bir şekilde geri durmayacaktır” diye konuştu.Şahin, “frak” giydi. Eren Keskin’e bir yıl hapis DİYARBAKIR (Cumhuriyet) - Diyar- bakõr’da 2006 yõlõnda Kültür ve Sanat Festiva- li kapsamõnda yaptõklarõ konuşma nedeniyle avukat Eren Keskin, tiyatrocu Murat Batgi ve yazar Edip Polat hakkõnda Diyarbakõr 5. Asli- ye Ceza Mahkemesi’nde, “Halkõ kin ve düş- manlõğa tahrik etmek” suçlamasõyla açõlan da- vanõn karar duruşmasõ görüldü. Mahkeme he- yeti, sanõklara 1’er yõl hapis cezasõ verdi. Senarist tutuklandı İstanbul Haber Servisi - İstanbul’da, “as- kerliğe elverişsiz raporu” hazõrladõklarõ iddiasõy- la gözaltõna alõnan senarist O.E.Y. tutuklandõ. “Arka Sokaklar” isimli dizinin senaristi olduğu belirtilen O.E.Y, soruşturmayõ yürüten Hikmet Usta’ya ifade verdi. Operasyon kapsamõnda, da- ha önce Hâkim Albay Ahmet Zeki Üçok’un da aralarõnda bulunduğu 8 kişi tutuklanarak ceza- evine gönderilmişti. İş kadõnõ Sibel Çarmõklõ ve oğlu Murat Çarmõklõ ile H.Ç. ise savcõlõktaki sorgularõnõn ardõndan serbest bõrakõlmõşlardõ. Gül, Azerbaycan’a gidiyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül, bugün Nahçõ- van’da başlayacak “Türkçe Konuşan Ülkeler Devlet Başkanlarõ Zirvesi”ne katõlmak üzere Azerbaycan’a gidiyor. Cumhurbaşkanlõğõ Ba- sõn Merkezi’nden yapõlan açõklamaya göre, zirveye, Gül’ün yanõ sõra ev sahibi sõfatõyla Azerbaycan Cumhurbaşkanõ İlham Aliyev, Ka- zakistan Cumhurbaşkanõ Nursultan Nazarbaev, Kõrgõzistan Cumhurbaşkanõ Kurmanbek Baki- yev ve Türkmenistan Devlet Başkanõ Yardõm- cõsõ Hõdõr Saparliyev’in katõlmasõ öngörülüyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle