Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 2 EKİM 2009 CUMA
4 HABERLER
DÜNYADA BUGÜN
ALİ SİRMEN
‘Ne Mutlu Türküm
Diyene’ Irkçılık mı?
Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Thomas
Hammarberg, “Türkiye’de Azınlıklar” ile ilgili ra-
porunda, “Ne mutlu Türküm diyene” sloganını eleş-
tirip bunun etnik ayrımcılık olduğunu savunmuş,
ayrıca da Lozan Antlaşması’ndaki “azınlıklar” ta-
rifinin günümüz koşullarına göre genişletilmesini,
bunun için de anayasa değişikliği yapılmasını is-
temiş.
Bay Hammarberg’in önerisini yabancıların ül-
kemiz ile ilgili olarak, hiç özen göstermeden, ko-
nuları öğrenme zahmetine bile katlanmadan bilir
bilmez fikir beyan etme densizliklerine bağlayabilir,
hatta bu duruma, “Bilgi sahibi olmadan fikir sahi-
bi olmak yalnız bize özgü değilmiş, Avrupalılar da
öyleymiş” diye sevinebiliriz, ama olayda aynı za-
manda cahil Avrupalıların art niyetlerinin bir örneğini
daha görmezsek, hata etmiş oluruz.
Şimdi Bay Hammarberg’in özensizliğine gele-
lim:
“Ne mutlu Türküm diyene” sloganı Avrupa İn-
san Hakları Komiseri’nin sandığının tam tersine,
Kemalist ulus kavramının, Ernest Renan’ın süb-
jektivist görüşüne uygun olarak, ırk esasına da-
yanmayıp tamamen sübjektif bir öğeye yani bir-
likte yaşama iradesine dayalı, ırkçılığı reddeden bir
görüş olduğunu ifade eder.
Eğer böyle olmayıp “Ne mutlu Türk olana!” den-
miş olsaydı, bunun ırk temeline dayalı olduğu söy-
lenebilirdi.
Zaten Anadolu’da etnik milliyetçilik de mümkün
olamaz.
Demek ki neymiş?
Demek ki, bilmeden konuşan ukala Avrupalı bir
kez daha yanılıyormuş.
Tabii bu gerçeği böyle vurgularken, ülkemizdeki
uygulamada görülen, doğrusu benim de çok ra-
hatsız olduğum aşırılıkları da görmezden gelemeyiz.
Öğrencilik yıllarımın en sevindiğim yanların-
dan biri, ilkokulda her sabah, “Türküm doğruyum”
diye başlayan ve buram buram şovenizm kokan,
“ant”ı okumamış olmamdır.
Bir noktaya daha değinmek isterim: “Ne mutlu
Türküm diyene” deyişi, özünde ırkçılığa karşı ol-
masına rağmen, kullanımındaki aşırılıkla, ama-
cından saptırılmış olabilir.
Yıllar önce bir röportaj için gittiğim Diyarbakır’da
duvarlara bolca yazılmış, “Ne mutlu Türküm di-
yene” sloganlarının ora ahalisini hiç de mutlu et-
mediğini görmüş, doğrusu şaşırmamıştım da.
Hele hele aynı kentin duvarlarında gördüğüm,
“Türkiye Türklerindir” ibaresini doğrusu trajikomik
ve aynı zamanda aptalca bulduğumu da söylemek
isterim.
Evet Türkiye’de ırkçılık, şovenizm kokan uygu-
lamalar oluyor, hatta özü doğru olan kimi deyiş-
ler bile çarpıtılarak bu yönde kullanılıyor.
Bu gerçeğin bu biçimde dile getirilmesi başka
bir şeydir, onun özünü çarpıtmak başka bir şey...
Bırakın ince ayrıntıları bir yana, büyük farkları bi-
le görmeden, bir ülkenin temel sorunları hakkın-
da düşünce ileri sürerken, kristal dükkânına gir-
miş fil kadar özensiz davrananlar, Lozan’daki azın-
lık kavramına itiraz eder ve yenilerinin de getiril-
mesini isterlerken, ya ülkemizdeki insanlara iyilik
etmekten çok kafalarındaki şablonların ürünü
olan art niyetlerini ortaya koymakta olduklarını gör-
müyorlar ya da “Biz Avrupalıyız, nasıl olsa bu ül-
kede Batı hayranlığı var, ne desek ses çıkarmaz,
altında bir hikmet ararlar, kendilerini ‘Milli Görüş-
çü’ olarak niteleyip de iktidara tırmananlar da, ken-
dilerini oralara kimlerin getirdiklerini bilip, bize kar-
şı çıkamazlar” diye düşünüp boş veriyorlar.
Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komisyonu gibi
bir kuruluşun üyesi bir kişi, kimi hakların tam de-
mokrasi içinde çözümünün daha kolay ve isabetli
olacağını, aynı zamanda Alevilerin, kendileri için
çeşitli vesilelerle dile getirilmiş olan “azınlık” sta-
tüsünü ısrarla reddettiklerini bilmiyor mu?
Alevilerin durumunda çözülmesi gereken çok
önemli sorunlar var, bunu aklı başında ve gerçek
demokrat olan kimse reddetmiyor. Ama çözüm
azınlık statüsü değil.
“Ben azınlık statüsüne konmak istemiyorum” di-
ye bas bas bağıran insanlara illa “Hayır sen azın-
lıksın” diye ısrar etmek hangi akla seza?..
asirmen@cumhuriyet.com.tr
TBMM’nin 23. Dönem 4. yasama yõlõ açõş konuşmasõnda ağõrlõğõ hükümetin Kürt açõlõmõna verdi
Gül’den uzlaşma mesajlarõANKARA (Cumhuriyet Bürosu)
- Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül,
TBMM’nin 23. Dönem 4. yasama yõ-
lõ açõş konuşmasõnda Kürt açõlõmõ ile
ilgili olarak “Sorunları kabul edile-
bilir demokratik yöntemlerle çöz-
mek yerine görmezden gelmek ve
milli birliği korumak adına siyaset
ve demokrasi dışı alanlara kayarak
aşırılıklara yol açmak çıkmaz so-
kağa sapmaktır. Farklılıkları ifade
etme iddiasıyla birlik fikrini zede-
leyen aşırılıklara sarılmak da top-
lumlar için birer çıkmaz sokaktır.
Devletin ve milletin bekasını ilgi-
lendiren bütün milli sorunlarda ay-
nı hedefe kilitlenmenin yolları aran-
malıdır” mesajõ verdi.
Gül’ün açõş konuşmasõnda verdiği
mesajlar ana başlõklarõyla şöyle:
Demokrasilerin sınavı: De-
mokratik devlet, farklõ olanõ tek bir ka-
lõp içerisinde eritmez ve ötekileştirmez;
her bir bireyi var olan değerleriyle bir-
likte korumasõ altõna alõr... Ülkemize,
milletimize, devletimize tarihi tecrü-
bemizin õşõğõnda “biz”den bir gözle
bakarsak var olan farklõlõklarõmõzõn bi-
rer zenginlik; “yabancılaşmış” bir göz
ile bakarsak tehdit olduğunu düşünü-
rüz. Farklõlõklarõndan korkan bir dev-
let Mustafa Kemal Atatürk’ün hedef
gösterdiği çağdaşlõğõ yakalayamaz.
Milletimiz “farklılıklara saygıyla
yaklaşan birlik ideali”nin tecessüm
etmiş halidir. Bugün, bu temel ka-
bullerde yapõlacak bir yanlõşlõk, fark-
lõlõklarõyla büyüyen bir Türkiye yeri-
ne, enerjisini heba eden bir Türkiye
tablosu ortaya çõkarõr. Milletimizden
gelen demokratik taleplerin doyurucu
bir biçimde karşõlanmasõ devletin va-
roluş sebebidir. Doğal bir durum olan,
etnik, dini ve kültürel farklõlõklarõ, uç
ayrõlõkçõ fikirlerin zemini haline geti-
renler çağõn gerisinde duruyorlar de-
mektir. Birlik ve beraberlikten herkesin
tek tip bir kalõp içinde erimesini an-
layanlar da, çağõn ruhuna aykõrõ dav-
ranõyorlar demektir. Türkiye’de bugün
tartõşõlan sorunlarõn büyük bir bölümü,
demokrasinin yetersiz uygulanma-
sõndan kaynaklanmõş sorunlardõr. O
halde çözüm demokrasimizin stan-
dartlarõnõ yükseltmektir.
Deprem uyarısı: Bir ülkenin yu-
muşak güçten sert güce kadar milli gü-
cünü oluşturan unsurlarõnõn temelin-
de, derin fay kõrõklarõndan uzak top-
lumsal bir mutabakata sahip olmasõ ya-
tar. Hiç kimse farklõlõklarõn varlõğõnõ
millet içinde yeni millet adacõklarõ
oluşturmak şeklinde anlamamalõdõr.
Böyle anlayanlar, toplum içinde derin
fay kõrõklarõ oluşturarak toplumsal
mutabakata zarar verirler.
Devletin derin yüzü ola-
maz: Hukukun üstün olduğu yerde
keyfiliğe yer yoktur. “Devletin bekası”
veya “ulusal çıkar” gibi kavramlar da,
hukuksuzluğu ve keyfiliği haklõlaştõr-
mak için kullanõlamaz. Devleti ve re-
jimi koruma bahanesiyle hukuk dõşõ
yollara başvurmak, devletin güvenli-
ği ve rejim için en büyük tehlikedir.
Geçmişte bu alanda yaşanmõş yanlõş-
lõklarõn faturasõnõ ödüyoruz. Devletin,
bir yüzeyde görünen bir de derin ve gö-
rünmeyen yüzü olamaz. Devletin tek
yüzü hukuktur. Hukuk devletinin ol-
mazsa olmaz şartõ, bağõmsõz ve taraf-
sõz yargõdõr. Bütün kurum ve kuruluş-
larõn, gerçek ve tüzel kişilerin buna uy-
gun davranmasõ, adaletin tecelli et-
mesini engelleyecek tutum ve davra-
nõşlardan kaçõnmasõ gerekir.
Güçlü ordu mesajı: (Gül,
TSK’nin ‘Güçlü Ordu Güçlü Türkiye’
sloganõna atõf yaptõ.) Milli güvenlik,
kuşkusuz güçlü bir orduyu zorunlu kõ-
lar. Ancak kapsam ve içerik değişti-
ren, dinamik milli güvenlik anlayõşõ sa-
dece ordunun imkân ve kabiliyetleriyle
sağlanan bir çerçeve olmayõ aşmõştõr.
İmkân ve kabiliyetleri yüksek bir or-
dunun yanõnda, bir ülkedeki demok-
rasinin gelişmişliği, ekonominin sağ-
lamlõğõ, nitelikli insan gücü, enerjiye
hâkimiyeti veya ulaşabilirliği, her
alandaki üretim faaliyetleri, Ar-Ge ça-
lõşmalarõ ve bilgi-teknoloji üretebilme
yeteneği, milli güvenliğin önemli un-
surlarõdõr. Yurt savunmasõna her du-
rumda hazõr, gücü tarihin tecrübesin-
de sõnanmõş, teröre karşõ önemli za-
ferler kazanmõş bir orduya sahibiz. Bu-
nunla her zaman gurur duymaktayõz.
Bununla beraber günümüz dünyasõn-
da, silahlõ gücün yanõ sõra devletlerin
yumuşak güç de denilen diplomasi,
enerji-politik ve sağlam ekonomik
değerler gibi unsurlarõnõn, ülkelerin be-
kasõnõ doğrudan etkileyen sonuçlar do-
ğurduğunu göz ardõ edemeyiz.
TBMM’de yaptõğõ konuşmada farklõlõklarõndan korkan bir devletin Mustafa Kemal
Atatürk’ün hedef gösterdiği çağdaşlõğõ yakalayamayacağõnõ söyleyen Cumhurbaşkanõ Gül,
“Birlik ve beraberlikten herkesin tek tip bir kalõp içinde erimesini anlayanlar da, çağõn ruhuna
aykõrõ davranõyorlar demektir’’ diye konuştu. Gül ayrõca “Hiç kimse farklõlõklarõn varlõğõnõ
millet içinde yeni millet adacõklarõ oluşturmak şeklinde anlamamalõdõr’’ uyarõsõ yaptõ.
Genelkurmay Başkanı Başbuğ ve kuvvet komutanları, Cumhurbaşkanı Gül’ün genel kuruldaki konuşmasını izlediler. (AA)
Askerler Meclis’te
DTP’yi protesto amacõyla 2 yõldõr TBMM’deki etkinliklerde yer almayan
Genelkurmay Başkanõ ve kuvvet komutanlarõ yasama yõlõnõn açõlõşõna katõldõ
AYŞE SAYIN
ANKARA - TBMM’nin yeni yasama
yõlõnõn açõlõşõna, 2 yõldõr DTP’yi protesto edip
Meclis’teki hiçbir etkinliğe katõlmayan as-
kerlerin “tam kadro” gelmesi damgasõnõ
vurdu. Sadece ABD Başkanõ Obama’nõn
konuşmasõnõ izlemek için TBMM’ye gelen
Genelkurmay Başkanõ Orgeneral İlker Baş-
buğ ve kuvvet komutanlarõ, dün tam kadro
Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül’ün genel
kuruldaki konuşmasõnõ izlediler.
TBMM’nin yeni yasama yõlõnõn açõlõşõn-
dan yansõyan dikkat çekici notlar şöyle:
? TBMM Başkanlõğõ’nõ geçen ağustos
ayõnda Köksal Toptan’dan devralan Meh-
met Ali Şahin, seçildikten sonra ilk kez
“frak” giyip, genel kurulda birleşimi yönetti.
?Sabah saatlerinde DTP’lilerin “zorla ifa-
de krizi” konusunda, “endişe edilmeme-
sini” isteyen Şahin’le, DTP’liler arasõnda sõ-
cak diyalog dikkat çekti. Şahin, Başkanlõk
Divanõ üyeleri, grup başkanvekilleri ve mil-
letvekillerinden oluşan heyetle, Meclis yer-
leşkesindeki Atatürk Anõtõ’na çelenk koydu.
Törene, DTP lideri Ahmet Türk’ün de
aralarõnda bulunduğu çok sayõda DTP’linin
katõlmasõ dikkat çekti. Şahin, sohbet ettiği
DTP’lilere “sorunların daha kolay çözü-
leceği bir yıl olacağı” mesajõ verdi.
? Meclis Başkanõ Şahin, yeni yasama yõ-
lõna değişik bir başlangõç yaparak, millet-
vekillerinin masalarõna çiçek koydurunca, ge-
nel kurulda hoş bir görüntü oluştu.
İki bakan yer bulamadı
? TBMM’de Bakanlar Kurulu üyeleri için
25 koltuk ayrõlmasõna karşõn son yapõlan ka-
bine değişikliğiyle bakan sayõsõnõn 27’ye çõ-
karõlmasõ sõkõntõ yarattõ. Oturuma geç kalan
Sanayi Bakanõ Nihat Ergün ve Milli Eği-
tim Bakanõ Nimet Çubukçu, yer bulama-
yõnca AKP’li vekillerin arasõnda oturdu.
? Meclis’te günün sürprizi ise askerlerin
“tam kadro” Meclis’e gelip, Gül’ün ko-
nuşmasõnõ dinlemesiydi. DTP Meclis’e gir-
diğinden bu yana ABD Başkanõ Obama’nõn
Meclis Genel Kurulu’ndaki görüşmesi dõ-
şõnda, hiçbir etkinliğe katõlmayan askerlerin,
dünkü açõlõşa gelmesi, günün “flaş” geliş-
mesi oldu. Askerler dõşõnda yüksek yargõ or-
ganlarõnõn başkanlarõ, AKP hakkõnda ka-
patma davasõ açõnca hedef olan Yargõtay
Cumhuriyet Başsavcõsõ Abdurrahman Yal-
çınkaya, YÖK Başkanõ ve çok sayõda bü-
yükelçi ve yabancõ misyon da genel kurulun
açõlõşõnda hazõr bulundu.
? Gül, genel kurulun açõlmasõna 8 dakika
kala Meclis’e geldi. Genel kurula girişinde
Gül anons edilince, milletvekilleri ve tüm ko-
nuklar ayağa kalkarken, CHP’liler geçen yõl-
larda olduğu gibi yine ayağa kalkmadõ.
CHP’den sadece Genel Sekreter Yardõmcõ-
sõ Algan Hacaloğlu’nun ayağa kalkmasõ dik-
kat çekti. Gül’ün salona girişi sõrasõnda
ayağa kalkan askerler, çõkõşta ise kalkmadõlar.
? Geçen yõl Gül’ü protesto ederek genel
kurulu terk eden Bağõmsõz Milletvekili Ka-
mer Genç, bu kez konuşmayõ dinledi. An-
cak “laf atmaktan” geri durmadõ. Gül,
eğitimden söz ederken, Genç, “Üniversite-
leri medreseye çevirdiniz” diye laf attõ.
Gül’ün TBMM’deki konuşmasõ CHP ve
MHP’nin tepkisini çekerken DTP tarafõn-
dan ‘önemli’ bulundu. Baykal, Gül’ün ko-
nuşmasõnda Türkiye’ye dayatõlan bir yakla-
şõmõ savunduğunu söylerken, Bahçeli de
“Konuk cumhurbaşkanõ gibi konuştu” dedi.
BAYKAL’DAN GÜL’E ELEŞTİRİ
‘Yüreğim
karardı’
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - Muhalefet
partileri liderleri, Cum-
hurbaşkanõ Abdullah
Gül’ün Meclis’in yeni ya-
sama yõlõnõn açõşõnda yap-
tõğõ konuşmayõ değerlen-
dirdiler.
CHP Genel Başkanõ
Deniz Baykal, Gül’ün
konuşmasõnõn “içini ka-
rarttığını” söyledi. Bay-
kal, Gül’ün konuşmasõnõn
bazõ bölümlerinin, Tür-
kiye’de çok tartõşõlan, bü-
yük gerginliklere yol
açan, toplumu çok ciddi
şekilde tedirgin eden bir
politikayõ, hükümet adõ-
na savunma, sahiplenme
anlayõşõ içinde hazõrlan-
mõş olduğuna dikkat çek-
ti. Türkiye’de, bu bö-
lümleri dinleyen mil-
yonlarca kişinin, kendi-
sini Cumhurbaşkanõ’nõn
konuşmasõnõn dõşõnda
hissettiğine işaret eden
Baykal, “Konuşmasının
temeli, insanların ezici
çoğunluğunu dışlayan,
yaklaşımlarını, kaygı-
larını hiçbir şekilde
paylaşmayan, geçersiz,
anlam taşımayan, Tür-
kiye’nin dinamiklerin-
den, ihtiyaçlarından or-
taya çıkmamış, Türki-
ye’ye dayatılan bir yak-
laşımın savunması söz
konusu” dedi. “Eğer bu
konuları çözemezsek ge-
lirler bizim adımıza çö-
zerler” anlamõna gelen
sözlerin bir cumhurbaş-
kanõna yakõşmadõğõnõ,
“kabul edilemez” oldu-
ğunu belirten Baykal,
“Böyle bir yaklaşımı
Gül’ün ağzından din-
lerken yüreğim karardı”
dedi.
Baykal, Türkiye’nin
kendi sorunlarõnõ, kendi
iradesiyle çözerek bu-
günlere geldiğini vurgu-
ladõ. Gül’ün, TBMM Ge-
nel Kurulu’na gelişi sõra-
sõnda ayağa kalkmama-
larõnõ, pek çok kişinin ya-
dõrgadõğõnõ ifade eden
Baykal, Gül’ün konuş-
masõnõn bitmesinden son-
ra, ayağa kalkmamalarõnõn
ne kadar doğru olduğunun
bir kez daha ortaya çõktõ-
ğõnõ söyledi.
‘Türk kavramı yok’
MHP Genel Başkanõ
Devlet Bahçeli, Gül’ün
konuşmalarõnõ “dikkat-
li” izlediğini belirterek
“Sayın Cumhurbaşka-
nı, farklılıklar ülkesin-
den gelen konuk cum-
hurbaşkanı gibi konuş-
tu. Metnin hiçbir yerin-
de Türk kavramına yer
vermemesi ayrıca bizi
çok üzdü” dedi.
DTP güvence istedi
DTP Genel Başkanõ
Ahmet Türk ise Gül’ün
yaptõğõ konuşmayõ
“önemli” bulduğunu be-
lirtti. Türk, “Söyledikle-
rini anayasal güvenceye
bağladığı takdirde so-
run aşılmış olur. Farklı-
lıkları zenginlik sayan,
farklı kültürlerin ken-
dini yaşatmasının de-
mokrasi gereği olduğu
yönündeki söylemleri
önemli tespitlerdi. De-
mokratik Türkiye’nin,
demokratik Cumhuri-
yetin beklentisi budur.
Halkın beklentisi bu-
dur” dedi. Gül’ün, “kül-
türel kimlikten” bahset-
tiğini söyleyen gazeteciye
Türk, “Bunlar önemli
şeyler. Ama bunların
hukuka, anayasaya, di-
ğer şeylere bağlanması
gerekir” karşõlõğõnõ verdi.
Türk, bir gazetecinin as-
kerlerin uzun bir aradan
sonra izleyici olarak Genel
Kurul salonuna geldikle-
rine dikkat çekmesi üze-
rine, “Onu Sayın Meclis
Başkanı’na sorun” dedi.
TBMM Başkanõ olarak ilk kez TBMM’de konuşan Şahin, Kürt açõlõmõ konusunda çağrõda bulundu
‘Sorunlarõmõzla yüzleşmeliyiz’
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - TBMM Başkanõ olarak ilk
kez TBMM Genel Kurulu’nda ko-
nuşan Mehmet Ali Şahin, hükü-
metin Kürt açõlõmõna destek vere-
rek “Başta terör olmak üzere
milletimize büyük acılar yaşatan
sorunlarımızla cesaretle yüzleş-
meliyiz” dedi.
Şahin, TBMM’nin yeni yasama
yõlõna başlamasõ nedeniyle genel
kurulda gerçekleştirilen özel otu-
rumda bir konuşma yaptõ. Türki-
ye’nin geçmişten beri devam eden
ve giderek karmaşõk hale gelen ba-
zõ iç ve dõş sorunlarõ sürekli erte-
leyerek güçlü bir ülke vizyonunu
yakalamasõnõn mümkün olmadõğõ-
nõ kaydeden Şahin, başta terör ol-
mak üzere ülkenin gelişmesine en-
gel olan, millete büyük acõlar ya-
şatan sorunlarla cesaretle yüzleşil-
mesi gerektiğini söyledi.
İnsan odaklı adımlar...
Kalkõnmanõn, toplumsal huzur
ve barõşõ sürekli engelleyen bu
ağõr prangalardan kurtulunmasõ
gerektiğini kaydeden Şahin şöyle
konuştu: “Bunun yolu özgürlük-
lerin genişletilmesinden, de-
mokrasinin güçlendirilmesin-
den, insan haklarının evrensel
standartlara ulaştırılmasından,
bizleri millet haline getiren ortak
değerlerin perçinlenmesinden
geçiyor. Bu hedeflere, ekonomi,
eğitim, sosyal ve diğer alanlarda
atılacak insan odaklı adımlarla
ulaşabiliriz.”
Gelecek nesillere çözümsüz ha-
le gelmiş sorunlar bõrakõlmamasõ
gerektiğini kaydeden Şahin, geç-
mişin anlayõş ve kalõplarõyla bu-
günün sorunlarõnõn çözülmesinin
mümkün olmadõğõnõ, değişen top-
lum ve dünya şartlarõna uygun
yöntemlerin geliştirilmesi gerekti-
ğini söyledi.
‘Hukukumuzu koruruz’
Meclis’in millete yeni hedefler
ve vizyonlar gösterme konusun-
daki misyonunu yeni dönemde de
yerine getireceğini kaydeden Şa-
hin, “Milletin hukukunu ko-
rurken, millet adına kendi hu-
kukunu korumaktan dahi hiç-
bir şekilde geri durmayacaktır”
diye konuştu.Şahin, “frak” giydi.
Eren Keskin’e bir yıl hapis
DİYARBAKIR (Cumhuriyet) - Diyar-
bakõr’da 2006 yõlõnda Kültür ve Sanat Festiva-
li kapsamõnda yaptõklarõ konuşma nedeniyle
avukat Eren Keskin, tiyatrocu Murat Batgi ve
yazar Edip Polat hakkõnda Diyarbakõr 5. Asli-
ye Ceza Mahkemesi’nde, “Halkõ kin ve düş-
manlõğa tahrik etmek” suçlamasõyla açõlan da-
vanõn karar duruşmasõ görüldü. Mahkeme he-
yeti, sanõklara 1’er yõl hapis cezasõ verdi.
Senarist tutuklandı
İstanbul Haber Servisi - İstanbul’da, “as-
kerliğe elverişsiz raporu” hazõrladõklarõ iddiasõy-
la gözaltõna alõnan senarist O.E.Y. tutuklandõ.
“Arka Sokaklar” isimli dizinin senaristi olduğu
belirtilen O.E.Y, soruşturmayõ yürüten Hikmet
Usta’ya ifade verdi. Operasyon kapsamõnda, da-
ha önce Hâkim Albay Ahmet Zeki Üçok’un da
aralarõnda bulunduğu 8 kişi tutuklanarak ceza-
evine gönderilmişti. İş kadõnõ Sibel Çarmõklõ ve
oğlu Murat Çarmõklõ ile H.Ç. ise savcõlõktaki
sorgularõnõn ardõndan serbest bõrakõlmõşlardõ.
Gül, Azerbaycan’a gidiyor
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül, bugün Nahçõ-
van’da başlayacak “Türkçe Konuşan Ülkeler
Devlet Başkanlarõ Zirvesi”ne katõlmak üzere
Azerbaycan’a gidiyor. Cumhurbaşkanlõğõ Ba-
sõn Merkezi’nden yapõlan açõklamaya göre,
zirveye, Gül’ün yanõ sõra ev sahibi sõfatõyla
Azerbaycan Cumhurbaşkanõ İlham Aliyev, Ka-
zakistan Cumhurbaşkanõ Nursultan Nazarbaev,
Kõrgõzistan Cumhurbaşkanõ Kurmanbek Baki-
yev ve Türkmenistan Devlet Başkanõ Yardõm-
cõsõ Hõdõr Saparliyev’in katõlmasõ öngörülüyor.