17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 2 EKİM 2009 CUMA 6 HABERLER BİR BAKIMA SERVER TANİLLİ Sorun Aydınlanmıştır... Son bir iki ayımız da “Açılım”larla geçti. İşaret, iktidardan geldi: Önce “Kürt sorununda açılım” dendi. Ancak konuyu daraltmak gibi gö- rüldüğünden, “Demokratik Açılım”a çevrildi. Ve ağzı olan herkes nağmeye katıldı... Ne var ki, çok çekmeden anlaşıldı ki, “Açılım”ın sadece adı vardı: Demokrasi açılımı konusunda ge- linen noktayı değerlendirmek için bir basın toplantısı düzenleyen İçişleri Bakanı Beşir Atalay, ellerinde ne bir paket, ne bir eylem planı ne de bir anaya- sa değişikliği çalışması olmadığını açıkladı. Böylece, açılımın sadece lafı vardı. Ancak Bakan, görüşmelerde bir ortak akıl bul- mayı amaçladıklarını da söylerken, ortaya çıkacak paketin ilk olarak TBMM’de açıklanacağını söy- lüyor ve açılımın arkasında yabancı bir el aran- maması gerektiğini istiyordu. Peki, gelişmeler nereye varacaktır? Açık söyleyelim: Ne bir “demokratik açılım”da, ne bir “Kürt açılımı”nda, AKP’den bir miras kal- mayacaktır geleceğe. Niçin? Çünkü AKP, Cumhuriyetimizin dünyaya ilan et- tiği ve 1950’lere kadar uyguladığı ilkelere zıt bir partidir: Emperyalizmin emrindedir; laikliğe ve çağdaş- lığa düşmandır. Böyle bir partinin iktidarından, geleceğe bir mi- ras beklenemez! AKP’nin 7 yıldır yaptıkları, başta ekonomiye, son- ra da eğitime ve demokratik hak ve özgürlükle- re düşmanlıkla damgalıdır! Herkes dinleniyor, her- kes izleniyor; iktidarı her yere egemen, tüm ülkeyi yeniden biçimlendiriyor: Bürokrasiyi, adaleti ve üni- versiteleri yeniden düzenlemekle yetinmiyor, ye- ni sermaye grupları yaratırken, kendine yakın bir medya da yaratıyor, bunu yaparken de Doğan Grubu’na öldürücü bir ceza kesiyor. AKP’nin “Demokratik açılım” derken, Silivri Cezaevi ile Doğan Grubu’na biçtiği cezayı alıp su- ratına tutmalı! Bu yazıyı yazarken, Silivri’deki aydınları hatır- lamamak mümkün mü? Bir yandan da, gözleri- miz Cumhuriyet’teki köşesine kayıyor: Mustafa Balbay’ın okurlardan ayrılığı 200 günü aşmış... Neyin karşılığında? Bilmek istiyoruz! AKP’ye bakarken, onun bir dinci, İslamcı ol- duğunu da unutmamalı! Oktay Ekşi’nin şu söylediklerini ise hiç akıldan çıkarmamalı: “... bu ülkenin asıl meselesi artık eko- nominin üç puan inip beş puan çıkması değil, Tür- kiye’nin çağdaş kimliğinin korunmasıdır” (Hürriyet, 27.9.2009). Bu kez “Kürt açılımı” da tartışmalar içine girdi. Ne var ki, “biz anadilde eğitim-öğretim isteriz” is- temi, yine havada, sistemden soyutlayarak tartı- şıldı. DTP, parlamentoda bir parti olmasına kar- şın Apo’ya ve PKK’ye yeniden sahip çıktı. Ancak, öte yandan Kürt işadamı, ağalık-şeyhlik ve mir despotizmi, altı çizilerek tartışmalara sokuldu. Özdemir İnce’nin Hürriyet’te öteden beri söy- lediği doğrular bir yana, bu kez aynı gazetede “Kürtçülük Sorununun Tersi ve Yüzü” dizisi (son yazı, 27.09.2009) daha da açık ve önemlidir: - CHP’nin toprak reformu, tarım reformu yap- masına, Köy Enstitüleri marifetiyle köylüyü eğit- me programına engel olan tutucular, muhafaza- kârlar, İslamcılar, Kürt âyan ve feodallerdir. Bun- ların Amerika’da ve Avrupa’da okumuş çocukla- rıdır! DTP ve Kürtçüler, bunlardan söz etmiyorlar... - Feodal düzen, aşiret yapısı, ağa, bey, şeyh ve mir despotizmi yıkılmadan, hedef bölgede de- mokrasi kurulamaz. - Kürtçüler, bölgenin geleneksel yapılarının yı- kılması olasılığından korktukları için, ayrılıkçı po- litika izliyorlar ve bu yapıyı federe ya da bağım- sız devlete taşımak istiyorlar... Böylece sorun aydınlanmıştır; konu, onu hayata geçirmektir. AKP böyle bir yola girebilir mi? Hayır! Ama Türkiye’nin kalkınması da doğu ve batısı için bir bütündür: O bütün için şart olan, artık “plan- lı/sol” bir kalkınmadır. O kalkınma, ülkenin Güneydoğu’suna ve Do- ğu’ya gittiğinde, “toprak reformu”nu da isteye- cektir... PSAKD Genel Başkanõ Gümüş, AKP’nin Alevilerin sorunlarõnõ çözmek yerine etrafõnda dolandõğõnõ söyledi: ÇalõştaylarBrezilyadizisigibiANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - AKP Hükümeti tarafõndan 4.’sü gerçekleştirilen Alevi Çalõştayõ’na si- yasi iktidara yakõnlõğõ ile bilinen sivil toplum örgütlerinin de katõlmasõ Ale- vi örgütlerinin tepkisini çekti. Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD) Genel Başkanõ Fevzi Gü- müş, çalõştay oturumlarõnõn “Brezil- ya dizilerine” dönüştüğünü belirterek “Siyasi iktidar sorunu çözmek ye- rine etrafında dolanıyor” dedi. Alevi Çalõştayõ’nõn 4. oturumunda Diyanet İşleri Başkanlõğõ’nõn yeniden yapõlandõrõlmasõ ve zorunlu din ders- lerinin düzenlenerek müfredata Ale- vilerle ilgili konularõn eklenmesine iliş- kin öneriler gündeme geldi. PSAKD Genel Başkanõ Fevzi Gümüş, Alevi- lerin sorunlarõnõ çözmek adõna yapõ- lan çalõştayõn Brezilya dizilerine dön- üştüğünü belirterek “Çalıştayın ucu açık, nereye varacağı belli değil” de- di. Gümüş, şunlarõ dile getirdi: “İlk çalıştaya Alevi örgütü tem- silcileri ve Alevi kanaat önderleri ka- tılmıştı. Alevilerin temel istemleri- ni dört ana başlıkta toplamışlar ve bu konuda hükümetten çözüm bek- lediklerini ifade etmişlerdi. Anlaşı- lan o ki, bu siyasi iktidar sorunu çöz- mek yerine sorunun etrafından do- lanarak konuyu daha karmaşık ha- le getirmek için çaba gösteriyor. Ça- lıştaylara çağrılan kişiler ve tem- silciler Alevi toplumunun yaşadığı sorunları anlamaktan uzaklar. Bu kişiler geleneksel İslami Sünni ref- lekslerle davranıyorlar. Dolayısıy- la bu çalıştaylardan Alevi toplu- munun çok büyük bir beklentisi yok.” 4. oturumdaki din derslerinin içinin doldurulmasõ yönündeki öneriyi eleş- tiren Gümüş, birinci Alevi Çalõşta- yõ’nda görüş birliğine varõlan konu- lardan birinin zorunlu din dersi uy- gulamasõnõn kaldõrõlmasõ olduğunu anõmsattõ. Alevilerin zorunlu din derslerinin kaldõrõlmasõnõ istediğini ifade eden Gü- müş, “Müfredatın değiştirilerek Alevilere de yer verilmesini istemi- yoruz. Zorunlu din dersleri kaldı- rılmalıdır” dedi. Diyanet İşleri Başkanlõğõ’nõn yapõ- sõnõn değiştirilmesi yerine, tamamen kaldõrõlmasõ gerektiğini belirten Gü- müş, “Laik bir ülkede bulunmaması gereken bir kurumdur. Yapısının değiştirilmesi yerine tamamen kal- dırılmalıdır” diye konuştu. Gümüş, 2008 yõlõnda 9 Kasõm’da Sõhhiye Meydanõ’nda yapõlan mitin- gin bir benzerini bu yõl 8 Kasõm’da İs- tanbul Kadõköy’de yapmaya hazõr- landõklarõnõ da belirtti. Alevilerin sorunlarõnõn kamuoyun- da görünür hale getirilmesi için de- mokratik tepkilerini ortaya koyacak- larõnõ ifade eden Gümüş, mitingde si- yasi iktidarõn Alevi toplumunun bek- lentisini karşõlamaktan çok uzak ol- duğunu anlatacaklarõnõ dile getirdi. Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel Başkanõ Fevzi Gümüş, çalõştay oturumlarõnõn “Brezilya dizilerine” dönüştüğünü belirterek “Siyasi iktidar sorunu çözmek yerine etrafõnda dolanõyor” dedi. Alevilerin zorunlu din derslerinin kaldõrõlmasõnõ istediğini ifade eden Gümüş, “Müfredatõn değiştirilerek Alevilere de yer verilmesini istemiyoruz. Zorunlu din dersleri kaldõrõlmalõdõr” dedi. DİYARBAKIR’DA ÇALIŞTAY DTP’liler anayasayõtartõştõ DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) - DTP Diyarbakõr Milletvekili Aysel Tuğluk, “Anayasal demokrasi ile devleti küçültme ya da sınırlama hedefi, demokratik top- lumun önünü de açacaktır. Kürt sorunu- nu çözmenin yolu da buradan geçmekte- dir” dedi. DTP ve Demokratik Toplum Kongre- si’nin Diyarbakõr’da milletvekilleri ve par- tililer ise sivil toplum kuruluşlarõnõn katõlõ- mõyla, dün “Kürt Meselesinde Anayasal Öncelikler Çalıştayı” başlattõ. Sümerpark’ta gerçekleştirilen çalõştaya DTP milletvekilleri Aysel Tuğluk ve Selahattin Demirtaş, DTK Sözcüsü Hatip Dicle, KADEP Genel Başkanõ Şerafettin Elçi, Diyarbakõr Baro Başkanõ Mehmet Emin Aktar ve DTK’nin Anayasa Komisyonu üyeleri katõldõ. Çalõştayõn açõlõş konuşmasõnõ yapan Ak- tar, “Yıllarca asayiş sorunu, Güneydoğu sorunu, geri kalmışlık veya feodalite problemi denilerek, sürekli güvenlik so- runu olarak ele alınan Kürt meselesinden geldiğimiz noktada, devletin tüm para- digmaları çökmüştür. Bu nedenledir ki, so- runun adil, barışçıl ve kalıcı çözümü tar- tışılmaya başlanmıştır” dedi. DTP Milletvekili Tuğluk ise “Bu anaya- sa hiçbir zaman meşru olmadı. Türki- ye’nin bu anayasayla 2010 yılına giriyor olması, talihsizliğin de ötesinde, bir utanç sebebidir” diye konuştu. Ulusu oluşturan et- kenlere aşõrõ vurgunun felaketlerin başlangõcõ olduğunu savunan Tuğluk, “Cumhuriyet ta- rihi bu açıdan hazin ve öğreticidir. Bazı- ları sadece kendimize demokrasi istedi- ğimizi sanıyor. Öyle değil. Elbette, eşitlik ve özgürlük herkesin hakkıdır. Demokrasi ve özgürlükler konusunda tutarlı ve ilkeli davranmak her zaman için, herkese ka- zandıracaktır” diye konuştu. “Anayasa de- ğişikliği için yeterli konsensüs oluşmadı” demenin acizlik ve cesaretsizlikten başka bir anlam taşõmadõğõnõ ifade eden Tuğluk, et- nisite, ideoloji ve cinsiyetin olmadõğõ bir ana- yasa istediklerini söyledi. KADEP Genel Başkanõ Elçi ise “Kürtle- rin önemli bir bölümünün de ülke sınır- larına saygı düşüncesi devam ederken bu sorun çözülmelidir. İlerde bunu da bula- mayacaklardır” diye konuştu. Hak ve Özgürlükler Partisi (Hak-Par) Onur- sal Genel Başkanı ve eski milletvekili Abdül- melik Fırat’ın cenazesi, Erzurum’un Hınıs il- çesinde toprağa verildi. Fırat için Hınıs ilçesinde damadı Faysal Fı- rat’ın evinin önünde, taziye çadırı kuruldu. Fı- rat’ın cenazesine AKP Parti Erzurum Millet- vekili Saadettin Aydın, Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Küçükler, Hak-Par Genel Başkanı Bayram Bozyel, kapatılan DE- HAP’ın eski Genel Başkanı Murat Bozlak, Irak Kürdistan Demokrat Partisi Temsilcisi Ömer Mirani ile Fırat’ın çocukları, yakınları ve çok sayıda yurttaş katıldı. Fırat’ın cenazesi ilçe merkezine 4 kilometre uzaklıktaki Bozdağı Te- pesi’nde bulunan aile mezarlığında toprağa ve- rildi. (Fotoğraf: AA) Fırat toprağa verildi ÇOCUKLAR İÇİN ADALET ‘TMK’de değişiklik yapõlmalõ’ İSTANBUL/DİYARBAKIR (Cumhuriyet) - Polise taş attõklarõ için yargõlanan çocuklar için faaliyet gös- teren “Çocuklar İçin Adalet Çağrı- cıları” üyeleri çocuklar için yasal dü- zenlemeler yapõlmasõnõ istedi. Ço- cuklar İçin Adalet Çağrõcõlarõ, hükü- metin Terörle Mücadele Kanunu (TMK) mağduru çocuklar sorununun ele alõnmasõnõn olumlu olduğunu, an- cak önerilen yaklaşõmlarla bu sorun- larõn çözülemeyeceğini belirterek “So- runun gerçek anlamda çözüme ka- vuşturulması için Bakanlar Kurulu bu yaklaşımı yeniden gözden geçir- melidir” dediler. Sanatçõ, yazar, eğitmen, gazeteci gibi farklõ meslek gruplarõndan yak- laşõk 6 bine yakõn aydõnõn bir araya ge- lerek oluşturduğu Çocuklar İçin Ada- let Çağrõcõlarõ, dün Taksim Hill Otel’de bir basõn toplantõsõ düzenledi. Top- lantõya Türk Tabipleri Birliği Başka- nõ Prof. Dr. Gençay Gürsoy, Bilgi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü öğre- tim üyesi Doç. Dr. Ferhat Kentel, avu- kat Mehmet Uçum, tiyatro sanatçõsõ Tülin Özen ve iş kadõnõ Meltem Gürler katõldõ. Avukat Uçum, polise taş attõğõ için çok sayõda çocuğun cezaevinde oldu- ğunu belirterek “Bu çocukların so- ruşturma süreçlerinden tutuklu- luklarına dek birtakım iyileştirme- ler yapılmalıdır. TMK’nin değişti- rilmesini, çocuk koruma hukukuna uygun hale getirilmesini istiyoruz.” TTB Başkanõ Gençay Gürsoy ise yüz kõzartõcõ suç fiiline giren bu uy- gulamalarõn artõk değişmesi gerektiğini belirtti. Dün Diyarbakõr Adliyesi önünde de bir basõn açõklamasõ yapan “Çocuklar İçin Adalet Çağrıcıları”, “Çocuklar İçin Adalet Girişimi” üyeleriyle bir- likte polise taş attõğõ için yargõlanan ço- cuklarõn sayõsõnõn her geçen gün art- tõğõnõ belirtti. Kürtçe kitaplara polis el koydu DİYARBAKIR (Cumhuriyet Büro- su) - YÖK’ün onayladõğõ, “Yaşayan Dil- ler Enstitüsü” için İsveç’ten Mardin’de- ki Artuklu Ünivesitesi’ne gönderilen Kürtçe kitaplara polis el koydu. Mardin Emniyet Müdürlüğü’nde Kürtçe bilen bi- lirkişi olmadõğõ gerekçesiyle kitaplar in- celenmesi için Cumhuriyet Başsavcõlõ- ğõ’na gönderildi. Artuklu Üniversitesi, Kürt Dili ve Edebiyatõ Bölümü kurulmasõ için YÖK’e başvurmuş, YÖK ise üniver- site bünyesinde Yaşayan Diller Enstitüsü kurulmasõna karar vermişti. Genelkurmay’a JİTEM sorusu DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) - Diyarbakõr’da faili meçhul cinayetlerle ilgili itirafçõlar ve istihbaratçõlarõn yargõlandõğõ da- vaya bakan 3. Ağõr Ceza Mahkemesi, Genel- kurmay Başkanlõğõ ve Jandarma Genel Ko- mutanlõğõ’na JİTEM diye bir kurumun olup olmadõğõnõn sorulmasõna karar verdi. Mahkeme heyeti duruşmada itirafçõ Abdül- kadir Aygan’õn, basõna yansõyan ifadelerin- de, “JİTEM adlı oluşumdan maaş aldığını ve bordrosunun olduğunu” belirttiğine dik- kat çekip durumun Maliye Bakanlõğõ’na yazõ yazõlarak tespit edilmesini de istedi. TERÖR VE TOPLUM / MEHMET FARAÇ [email protected] - www.mehmetfarac.com Bir tutam sararmış yoncanın barut sinmiş kayalıklar arasın- da hapsolduğu topraklarda... Yalnızlığın ölüm kadar sessiz, insan kadar çaresiz olduğu an- larda!.. Ve beş on koyunun, hat- ta çelimsiz üç beş kuzunun bir ceylana umut bağladığı gün- lerde... Bir havan mermisi pat- lar ki faili meçhulden... Bir cey- lan düşer zarif bedenden!.. Yaşamının henüz baharında bir sabi, kuru ekmeğine katık et- tiği taşlaşmış peyniriyle, ölüme şahit virane evinden çıktığında, insanlığın en talihsizi olacağını bilebilir miydi?.. Üzerinde kara kaderinin ak- sine rengârenk bir entari, ayak- larında naylon bir ayakkabı... Örülmüş saçlarında hüznü, ma- sum güzelliğinde coğrafi kor- kuları vardı!.. Ve belki de çekil- memiş nice nazları!.. Okul hazırlığı henüz bitme- mişti. Birkaç kilometre uzaklık- taki Yatılı İlköğretim Bölge Oku- lu’nda (YİBO) altıncı sınıfa baş- layacaktı... Öğretmen olacaktı, iyiyi ve kötüyü ayıran ve de in- sanlığı kavratan!.. O gün okula gitmemişti. Ev- lerinin ahırından 150 koyunu çı- karıp köyün az ilerisine doğru götürdüğünde çelimsiz bede- ninin tam ortasında, yaşama- yanın hiç bilemeyeceği bir ölüm ağrısı çakıldı kaldı!.. Yalnızca “el”leri, başı ve ayakları sağlamdı artık!.. Yok- sul canının gülkurusu teninden kanlı parçalar yüzlerce metre uzaklığa saçıldı! Kimi bir ağaç gövdesine, kimi belki de merhametin henüz keşfedemediği bir ka- yanın tepesine!.. Hani bir ceylan dağ başında apansız yaka- lanır ya bir kurdun pen- çesine!.. Ölüm de ça- resiz kaldı onun tenin- de!.. Yavru ceylanın ölümü, şid- detin gökyüzüne savrulan kah- pe kokusunda ve de ürkmüş güvercinlerin keskin çığlığında duyuldu!.. Köylü olay yerine koştuğunda gördü ki, bir beden vardı yerde paramparça... He- mi de candan biçare!.. Lice’nin Şenlik Köyü’nde pa- zartesi günü saat 11.00’de ya- şandı bu acı olay. Hayvancılık yapan Rıfat Önkol’un 6 çocu- ğundan 12 yaşındaki Ceylan, abisi ile birlikte 150 koyunu köyün hemen tepelerinde ot- latmak için hazırlanırken ölüm- lerin en korkuncunu yaşadı. Meçhulden gelen bir havan mermisi nazlı bedenini infilak et- tirmişti!.. Derler ki, bu mermi köyün te- pelerindeki Tapan Karako- lu’ndan ateşlenmişti... Ve herkes sorar ki, o mermi nasıl olur da or- tada 150 koyun varken bir ceylana, hem de narin bir bedenin en yaşamsal noktasına isabet edebilirdi?.. Şenlik’in bağlı bu- lunduğu Yayla beldesinin muh- tarı ve Ceylan’ın amcası Ab- dülsamet Gencioğlu, Tapan Karakolu’nun termal kamera- larla çevredeki tüm yerleşim bi- rimlerini kontrol altında tuttu- ğunu söyledi. Ona göre de kü- çük kız “bilinçli olarak hedef” alınmıştı!.. Ceylan’ın cesedi savcı ve jandarma olay yerine bir türlü gelemediği için tam 7 saat yer- de bekletilmiş! Köylüler çaresiz kalınca parçalanmış vücudu yakındaki karakolun bahçesine götürmüş. Ceylan’ın annesi de yavrusunun parçalarını eteğin- de taşımış otopsi masasına!.. Ve Ceylan aynı akşam toprağa verilmiş... Bu korkunç ölüm ne hikmet- se “terör kapsamında” görül- düğü için özel yetkili cumhuri- yet savcısı tarafından soruştu- ruluyor. Ancak adli muayene tu- tanağındaki şu satırlar, küçük kızın ölümünün “faili meçhul”e gebe olduğunu gösteriyor: “... Bir süre önce olay yerin- de yapılan kapsamlı operas- yon neticesinde, bölücü terör örgütü mensuplarına ait yaşam malzemeleri ile birçok el yapımı patlayıcı madde ve amonyum nitratın ele geçirildiği..” Yani birileri demek istiyor ki, Ceylan bölgede bir mühimmat buldu ve kurcalayınca da pat- ladı!.. İyi de Ceylan’ın elleri na- sıl sapasağlam kalabilmişti!.. Şenlik köyünün ceylanı han- gi kurda kurban oldu acaba?.. Eminim devlet bilmiyorsa vic- dan biliyordur!.. Ceylan!.. Kuzu!.. Ve Kurt!.. Bu Mesaj CHP’ye... SONAR’ın önceki gün Cum- huriyet’te yayımlanan anketi de gösterdi ki, ülkeyi çıkmaza so- kan AKP’nin maziye yolculuğu başlamıştır... Bu yolculuk 28 Mart seçimlerindeki 10 puanlık düşüşle başlamış olsa da son dönemde iyice hızlanmıştır. A&G Araştırma’nın sahibi Adil Gür’ün dün Gazeteport’ta yap- tığı açıklamalar da Tayyip Er- doğan’ın kurtuluş umu- du olarak sarıldığı ta- kıyyeci Kürt açılımının AKP’ye oy kaybettirdi- ğini gösterdi. Gür, “Hü- kümet açılım tartışmala- rının AKP’ye zarar verdi- ğini ve oylarını düşür- düğünü gördü. Bu ne- denle bu konuyu taze güç top- layacağını umduğu seçim son- rasına bırakmayı planlıyor. Seç- men AKP’ye kızgın. Kızgınlık seçim sonuçlarına yansıyacak. Bir dahaki genel seçimlerde or- taya beklenmedik sürpriz sonuç çıkabilir. Ama özellikle Ana Mu- halefet Partisi CHP seçime çok hazırlıksız” demişti. PKK ve El Kaide terörü, AKP iktidarı döneminde zirveye ulaş- tı. Ekonomi tepetaklak, işsizlik insanları intihara sürüklüyor. Kepenk kapatan yüzbinlerce esnaf artık din-iman sömürüsü ve kabadayı kültürünün çare ol- madığını görüyor! İşte tüm bu ortamda SO- NAR’ın anketi CHP’nin oylarının yüzde 27’yi aştığını gösteriyor. Son dönemde Güneydoğu ko- nusunda bir yandan en cesur ve en mantıklı çıkışları ya- pan, diğer yandan AKP ve onun dümen suyun- dakilerinin tuzağına düş- meyen Deniz Baykal umuttur... Deniz Bey, hem A- G’nin hem de SONAR’ın verdiği olumlu sinyali bir an önce enerjiye dönüştürme- nin çarelerini aramalıdır... AKP’nin, “taze güç” toplama- sına izin vermemelidir!.. Peki bu nasıl gerçekleşe- cek?.. Altı ok’a militanca ina- nan genç ve dinamik yeni kadrolar... Özellikle terör ve Kürt sorununa çözüm getire- cek yeni projeler... Ve kurtuluş arayan kitleleri heyecanlandı- racak çabalar... PKK’nin Sosyal İşleri! PKK bir tek örgütten oluşmuyor. Suri- ye’de PYD, İran’da ise PJAK adında partileri var. Irak’taki partinin adı ise PÇDK... Yani Kürdistan Demokratik Çö- züm Partisi... Her ne kadar Türkiye ve ABD’nin baskısıyla bu partinin Irak için- deki faaliyetleri engellense de onlar boş durmuyor! PKK’nin yayın organları dün bu parti- nin “sosyal işler”e başladığını duyur- muştu! PÇDK’liler, PKK’nin merkez ka- rargâhının da bulunduğu Kandil Dağı çevresindeki köylerde biçki dikiş kursu aç- mışlar!. Örgütün ajansı haberi duyururken “PÇDK kültür ve eğitim çalışmalarına hız verdi” demişti!.. Peki niçin yapılıyordu bu çalışmalar?.. Onlara göre peşmergeler yani KDP ile KYB, Kandil çevresine yatırım yapmı- yordu! Çaresiz, görev PÇDK’ye düş- müştü! Gelişmeler şöyle özetlenmişti: “PÇDK eğitim sorunlarına çözüm bul- mak için bir süreden beri çalışmalar yü- rütüyor. Sportif çalışmaların yanı sıra ka- dın örgütlenmesi, çocuk ve dil eğitimi gi- bi faaliyetler yapılıyor. PÇDK, bir ilk adım olarak bilgisayar ve terzicilik kursu ile el sa- natları ve çocuk okulu açtı.” Kalaşnikof’tan dikiş makinesine!.. Or- ganize işler yerini sosyal işlere bırakma- ya başladığına göre PKK açılım yolunda hızla ilerliyor!.. Ceylan Önkol Deniz Baykal
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle