22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 18 EKİM 2009 PAZAR 4 HABERLER DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Çoruh Vadisi’nde... Sevgili, Pazartesi günü ve salı sabahı; Erzurum, Çoruh Vadisi’ni gezdim. Beş gazeteci Efes Pilsen’in davetlisi olarak, DATUR projesi çerçevesinde yapılanları görmek için çağırılmıştık. Efes Pilsen, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ile Kültür ve Turizm Bakanlığı işbirliğiyle geliştirilen ve 2007 yılında yaşama geçirilen Doğu Anadolu Turizm Geliştirme Projesi, bölgede alternatif turizmi geliştirmek için bölge halkını eğitmeyi, pansiyonculuğu öğretip teşvik etmeyi de içeren, girişimin danışmanı Erzurum Atatürk Üniversitesi İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erol Çakmak’ın da altını özenle çizerek belirttiği gibi, yalnız doğrudan fiziki yatırımla sınırlı olmayan, özellikle insana yatırıma öncelik tanıyan bir atılım. Bölgenin fevkalade ilginç bir iklim yapısı var. Çoruh Vadisi’nde, değişik rakımlarda değişik iklimlerle karşılaşıyor, bazı yerlerde Akdeniz iklimini görünce şaşırıyorsun. Narman’ın peribacaları, bütün bölgenin değişik jeolojik yapısının yanı sıra, Tortum Gölü ve Tortum Şelalesi çok ilgi çekici yerler. Yalnız bütün bölgeyi saran hidroelektrik santralı histerisinin bir örneği de Tortum’da var. Eğer bu mevsimde gidersen, şelale falan göremezsin. Tortum Şelalesi’ni görmek, gölünün kıyısındaki tesiste dinlenmek isteyenler için en elverişli mevsim bahar ve de haziran ayı. Erzurum’un burnunun dibindeki Çoruh Vadisi ile ilgili ayrıntılı haritayı da içeren tafsilatlı bir broşür hazırlanmış, tarihi yerler, anıtlar, bitki yapısı, rafting, doğa yürüyüşü, kamping olanakları, kuş ve kelebek izleme güzergâhı hep gösterilmiş; edinmek için DATUR Saha Ofisi’ne başvurabilirsin (0532 606 40 96). Projenin saha yöneticisi olarak görev yapan Orman Mühendisi ve profesyonel dağcılık ve kampçılık rehberi Egemen Çakır, Türkiye’nin iki kuş göç güzergâhından biri olan bu bölgede birkaç hafta önce, bu iş için özel olarak gelmiş olan uzman turistlerin yüzü aşkın kuş çeşidi tespit ettiklerini söyledi. Yukarıda da belirttiğim gibi, bölgede alternatif turizmi geliştirmeyi amaçlayan projenin en önemli yönü insan yatırımı. Bölgede pansiyonculuğun gelişmesi, lüks değil, ama temiz ve konforlu yatakların oluşması için bu işe başlangıçta pek yatkın olmayan muhafazakâr çevrede insanları teşvik etmek de projenin parçalarından biri. Bu konuda üç örnekle karşılaştık. Birincisi, Pehlivanlı merkezdeki Pehlivanlı Pansiyon. Milli bir güreşçi olan sonra da geçirdiği bir trafik kazası sonucunda tekerlekli sandalyeye mahkûm olan Ali Koçak’ın sahibi olduğu Pehlivanlı Pansiyon’da, (Pehlivanlı Merkez tel: 0 442 772 20 54) pazartesi öğlen yemeğini yedik. Ayran aşı denen çorbayı çok beğendik. Güler yüzlü Ali Koçak ile sohbet ettik. Tortum Şelalesi’ni gezdikten sonra gittiğimiz Uzun Dere’de kaldığımız Natura Pansiyon (Uzun Dere Merkez tel: 0 442 79132 99) her şeyiyle mükemmel odaları, yatakları tertemiz, pırıl pırıl sıcak sulu duşuyla aranan bütün konforu aynı zamanda, ev sahiplerinin insan sıcaklığıyla sunan bir yerdi. Nihayet, Uzun Dere’de eski bir denizci olan Rıza Özsoy ile emekli öğretmen eşi Nezihe Özsoy’un Rıza Pansiyonu’nda (Uzun Dere Merkez tel: 0 505 801 28 90) yediğimiz akşam yemeğiyle ertesi sabahki kahvaltıdan söz etmek istiyorum. Kavurma herlesi, şalgam dolması, hasuta, salata, kuymak, lor dolması, evelik aşı, dut ve erik kaysefesi, kızamık aşı, cevizli makarna ve yine bir nevi makarna olan, hem tatlı hem de tuzlu olarak sunulabilen sirondan oluşan akşam yemeği nefisti. Katmer, peynir helvası, kaz lokması, tava ketesi, ceviz helvası, mısır boğaçı, incir dövmesi; peynir, zeytin, yöresel reçeller ve pekmezden oluşan sabah kahvaltısı benim gibi bu öğünün pek düşkünü olmayanları bile baştan çıkaracak nefasetteydi. Bütün bunlar yarım pansiyon; yani kahvaltı bir öğün yemek ve yatak, adam başı 50 lira ki, İstanbul’da yalnız o bol çeşnili yemeği bu paraya yiyemezsin. Sana en kısa zamanda oralara gitmeni (gidilecek ve başvurulacak yerlerin telefonlarını yukarı yazdım) salık veririm. Ele ele veren insanların bir amaç etrafında bir araya gelmeleri halinde neler başaracaklarını gördüm, ben o kısa gezide. Çoruh Vadisi ve çevresinin doğa güzellikleri, tarihsel zenginlikleri, hepsi bölge insanının zorunluluklarından doğan, ama her birinde nefis tatlar bulunan yemeklerini anlatmak için yazılmadı bu yazı. Oraları gör, o tatları tat. Ama daha önemlisi bu projenin insanlarını tanımak daha önemli. Bir buçuk unutulmaz gün geçirdim Çoruh Vadisi’nde. Oradaki insan sıcağını unutmayacağım. Oraya bölgeyi görmek için gitmiştik, üstelik değerli dostlar edindik. asirmen@cumhuriyet.com.tr AYKUT KÜÇÜKKAYA Deniz Feneri e.V. bağlantõlõ soruş- turma kapsamõnda Kanal 7’ye yapõlan baskõn ardõnda birçok soru işareti bõ- raktõ. Almanya’daki soruşturmadan 30 ay, hapis cezalarõnõn yağdõğõ davadan 13 ay sonra İstanbul’da yapõlan bas- kõnlar, “Bu süreçte deliller karartıldı mı” sorusunu gündeme getirdi. Al- manya’nõn 2007 yõlõnõn ikinci yarõ- sõndan bu yana soruşturmalarla ilgili adli yardõm taleplerine olumlu yanõt verilmemesi, Almanya’nõn “Asıl fa- iller Türkiye’de” açõklamasõna kar- şõn operasyonlarda bugüne kadar her- hangi bir gözaltõ olayõnõn yaşanma- masõ, AKP iktidarõna yakõn olan ka- nal, dernek ve isimlerle ilişkili soruş- turma üzerinde siyasi baskõ olduğu en- dişesini daha da güçlendiriyor. Al- manya’nõn ikinci Deniz Feneri so- ruşturmasõnõ başlattõğõ bir ortamda Türk savcõlarõn hâlâ Almanya’ya gi- dememesi, bir yõllõk süreçte yalnõzca 9 kişinin ifadesinin alõnmasõ, zincirin en önemli halkasõ olan Deniz Feneri Derneği’nin neredeyse soruşturma dõşõnda tutulmasõ, ortaya basõn men- suplarõnõn baskõnlar sõrasõnda poğaçalõ- çaylõ misafir edildiği manzaralarõn çõkmasõna neden oluyor. CHP lideri Deniz Baykal’õn İstanbul’daki şir- ketlere yönelik baskõnõn ardõndan yaptõğõ, “Siz orada mahkûmiyete ne- den olacak belge olmasına ihtimal veriyor musunuz? Minareyi çalan kılıfını çoktan hazırladı, gitti yer- leştirdi, aldı götürdü” açõklamasõ ise yaşanan süreci özetliyor. Hisse operasyonu İki buçuk yõldõr yaşanan bir dizi ge- lişme ise Baykal’õ doğrular nitelik ta- şõyor. Almanya’daki süreç 25 Nisan 2007 tarihinde başlamõştõ. Frank- furt’ta Euro 7 ve Deniz Feneri e.V.’ye yapõlan baskõnlarõn ardõndan Anka- ra’da adli makamlar harekete geçme- yince Türkiye’de önemli gelişmeler yaşandõ. Örneğin; Almanya’daki ope- rasyondan sadece bir ay sonra 21 Mayõs 2007 tarihinde Deniz Fene- ri’nden 400 bin Avro’nun aktarõldõğõ Haliç Deniz’de hisse operasyonu ya- põldõ. Deniz Feneri e.V. davasõnda 6 yõl hapis cezasõ alan Mehmet Gürhan hapisteyken Kanal 7 Yönetim Kuru- lu Başkanõ Zekeriya Karaman adõ- na düzenlenen sahte vekâletnameyle Gürhan’õn 50 bin TL’lik hissesi diğer faillerden Kanal 7 yöneticisi İsmail Karahan’a devredildi. Gürhan aynõ gün şirketin genel müdürlüğünden istifa et- tirildi. Gürhan’la birlikte yargõlanan Deniz Feneri e.V.’nin son başkanõ Mehmet Taşkan, Gürhan’dan 4 ay sonra Ağustos 2007’de Almanya’da tutuklanmõştõ. Tutuklanmadan bir ay önce Deniz Feneri soruşturmasõnõn ha- zõrlõk dosyasõyla önceki gün basõlan Kanal 7’ye gelen Taşkan, dosyayõ Karaman’a teslim etmişti. Anka- ra’daki savcõlardan bir yõlõ aşkõn süre önce dava dosyasõna ulaşan Kara- man, Alman makamlarõnõn “yardım makbuzlarının gerçekliğinden şüp- helendiğini” bizzat davanõn tutuklu sa- nõğõnõn ağzõndan öğrenmişti. Şirketler tasfiye edildi Yine bu süreçte Almanya, Deniz Fe- neri e.V. ile bağlantõlõ çok sayõda şir- ketin adresini Türkiye’ye bildirdi; şirketlerin aranmasõnõ istedi. Çok sa- yõda şirket belirtilen adreslerinde bu- lunamadõ. Kanal 7’nin yayõncõsõ Ye- ni Dünya İletişim ise 2008 yõlõnda tas- fiye edildi. Şirketin 14 milyon 600 bin TL’lik sermayesi 400 bin TL’ye in- dirilirken kalan miktar Almanya’nõn asõl failler diye nitelendirdiği isimler Karaman, Karahan, Mustafa Çelik arasõnda paylaştõrõldõ. Tüm bu gelişmeler yaşanõrken Al- manya davayõ 13 ay önce sonuçlan- dõrdõ ve Deniz Feneri e.V. yönetici- lerine hapis cezasõ yağdõrdõ. Ankara, ise ancak İşçi Partisi’nin suç duyurusu üzerine harekete geçerek dosyayõ 25 Eylül 2008 tarihinde Almanya’dan ta- lep etti. Almanya bu süreçte ikinci Deniz Feneri soruşturmasõnõ başla- tõrken Türkiye, aylarca ilk önce dos- yayõ, sonrasõnda, gelen dosyanõn ter- cümesini bekledi. Alman makamla- rõ ikinci Deniz Feneri soruşturmasõ kapsamõnda Türkiye’de 16 kişiyi sorgulamak istedi. Ancak bõrakõn Almanya’yõ, Türk savcõlarõ bile hâ- lâ malvarlõğõna tedbir konulan 18 ki- şinin tamamõnõn ifadesini alamadõ. Deniz Feneri soruşturmasõ kapsamõnda gerçekleştirilen operasyonlarda bugüne kadar gözaltõ olayõnõn yaşanmamasõ iktidara yakõn olan kanal, dernek ve isimlerle ilişkili soruşturma üzerinde siyasi baskõ olduğu endişesini güçlendiriyor. CHP lideri Baykal’õn “Siz orada mahkûmiyete neden olacak belge olmasõna ihtimal veriyor musunuz? Minareyi çalan kõlõfõnõ çoktan hazõrladõ” dedi. EFG’NİN ÖNGÖRÜSÜ: Piyasa ‘erken seçim’bekliyor MURAT KIŞLALI ANKARA - EFG İstanbul Yatõ- rõm, AKP’nin Kasõm 2010 veya Mart-Nisan 2011’de erken seçime gideceğini öngördü. EFG Yatõ- rõm’õn “Özel Not”unda “AKP yö- netimi seçmen tabanının gittikçe daha fazla eriyeceğini görürse, seçimleri tahminimizden bile ön- ce yapmaya karar verebilir” de- nildi. EFG İstanbul Yatõrõm’õn 16 Ekim 2009 tarih ve “Seçimleri ko- nuşmak için ‘çok erken’ değil; se- çimler ekonomik politikaları be- lirliyor” başlõklõ “Özel Not”unda, sõradaki genel seçimin normal ola- rak Temmuz 2011’de yapõlmasõ ge- rektiği anõmsatõlarak “Bununla birlikte, biz seçimlerin normal tarihinden önce yapılacağı görü- şünü taşıyoruz. Seçimlerin Kasım 2010 veya Mart-Nisan 2011’de yapılacağını düşünüyoruz” denil- di. Özel Notta şu ifadelere yer ve- rildi:  Güçlü bir alternatif yokluğuna karşõn, gelecek seçimlerin AKP için kolay bir zafer olmayacağõ or- tada.  İşsizlik oranlarõnda veya reel ücretlerde keskin bir düzelme ol- mayacak.  Son anketler AKP oylarının yüzde 35-36 civarında seyrettiği- ni gösteriyor. Bu oranlar kritik se- viyede, çünkü yüzde 35-36 seviye- si, ülke genelindeki yüzde 10’luk barajõ geçecek parti sayõsõna bağlõ olarak, bir partinin tek başõna ikti- dar olmasõ için yeterli olmayabilir. BAKAN ERGİN’DEN SAVUNMA Fener’de suçlu Almanya’ymış AYŞE SAYIN ANKARA - Adalet Bakan Sadullah Ergin, Deniz Feneri davasõyla ilgili Almanya’nõn “ad- li yardım” talebinin ba- kanlõğõ tarafõndan ge- ciktirilmediğini savu- nurken oluşan 4 aylõk gecikmeden de Alman makamlarõnõ sorumlu tuttu. Ergin, MHP Mersin Milletvekili ve Grup Başkanvekili Mehmet Şandır’õn soru önerge- sine verdiği yanõtta, so- ruşturmanõn “gecikti- rildiği” yönündeki eleş- tiriler konusunda topu Alman makamlarõna ve soruşturmayõ yürüten Ankara Cumhuriyet Başsavcõlõğõ’na attõ. Deniz Feneri davasõy- la ilgili Ankara Cumuh- riyet Başsavcõlõğõ ve Frankurt Bölge Mahke- mesi savcõlõğõnõn Adalet Bakanlõğõ’ndan “adli yardım” talebinde bu- lunduğuna dikkat çeken Ergin, Ankara Cumhu- riyet Başsavcõlõğõ tara- fõndan yürütülen soruş- turma kapsamõnda, baş- savcõlõkça Alman ma- kamlarõndan bilgi ve bel- ge sağlanmasõna yönelik düzenlenen adli yardõm evrakõnõn Almanca ter- cümeyle birlikte 25 Ey- lül 2008 tarihinde ba- kanlõğa ulaştõğõnõ, ba- kanlõğõn da 1 gün sonra 26 Eylül tarihli yazõyla Frankurt Başkonsolos- luğu’na gönderdiğini bil- dirdi. Bakanlõğõnõn 20 ve 30 Ekim 2008 tarih- lerinde iki ayrõ yazõyla Alman yetkili makam- larõ nezdinde girişimde bulunularak, adli yar- dõm talebine ilişkin ya- nõtõn çabuklaştõrõlmasõnõ istediklerini belirten Er- gin, şunlarõ kaydetti: “Alman yetkili ma- kamlarından istenilen evrak, Dışişleri Ba- kanlığı’nın 24/2/2009 tarihli yazısı ekinde bakanlığımıza ulaşmış olup, aynı günlü yazı- mız ekinde Ankara Cumhuriyet Başsavcı- lığı’na kuryeyle teslim edilmiştir. Daha önce- den benzer şekilde ta- lep edilen adli yardım evrakıyla ilgili olarak cevaplar, 5-6 aydan önce bakanlığımıza ulaşmamakta olup, ba- zı durumlarda bu süre 1 yıla kadar çıkabil- mektedir. Evrakın iş- lemi ivedilikle yapıl- mış olup, bilgi ve belge temini talebine ilişkin evrakın Alman ma- kamlarınca ikmal edi- lerek, büyükelçiliği- mize ulaştırılması 4 ayı bulmuştur. Diğer ta- raftan, Ankara Cum- huriyet Başsavcılı- ğı’nın adli yardım ta- lebine cevaben alınan evrakın tercüme etti- rilmesi, soruşturmayı yürüten Ankara Cum- huriyet Başsavcılı- ğı’nın görev ve yetkisi dahilinde bulunmak- tadır.” İstanbul Haber Servisi - Ankara Cum- huriyet Savcõlõğõ’nõn talimatõ doğrultu- sunda Deniz Feneri soruşturmasõ kapsa- mõnda önceki gün Kanal 7’nin Eyüp’te- ki merkez binasõnda başlattõğõ arama dün de devam etti. Gözaltõnõn olmadõğõ ve 2 gündür süren operasyonda eski RTÜK Başkanõ Zahid Akman ile Kanal 7’nin Deniz Feneri dernek bağlantõsõnõ ortaya koyan belgeler aranõyor. Kanal 7’nin merkez binasõna dün sa- bah saatlerinde gelen 5 polis, gün boyunca harddisk kopyalama işlemlerine devam et- ti. Muhasebe, idari işler ve personel dos- yalarõnõ kapsayan aramalar sõrasõnda ba- zõ bilgisayarlara da el konulduğu öğrenildi. Kanal 7 yöneticileri, arama hakkõnda açõklama yapõlmayacağõnõ, önceki gün ya- põlan açõklamanõn arkasõnda olduklarõnõ söylediler. Geçen günlerde, İstanbul’da- ki bir giyim firmasõnõn sahibi Y.T, “ta- nık” sõfatõyla Deniz Feneri e.V. bağlan- tõlõ soruşturmayõ yürüten savcõ Nadi Tür- kaslan’a Ankara Adalet Sarayõ’nda ifa- de vermişti. Y.T’nin “Almanya’daki Deniz Feneri e.V Derneği tarafından alı- nan giyim eşyalarının Almanya yerine, soruşturmada adı geçen Kanal 7 tel- evizyonunun İstanbul’daki binasına neden teslim edildiği”ne ilişkin soruya, “eşyaları alan kişilerin, televizyon ka- nalının adresini verdikleri için teslimatı buraya yaptıkları” yanõtõnõ vermişti. Bakan Ergin, polis, savcı ve mahkeme heyetinin gezi düzenlemesinin yansızlığı zedelemediğini savundu ‘Ergenekonfotoğrafõolağan’ İLHAN TAŞCI ANKARA - Adalet Bakanõ Sadullah Ergin, Ergenekon operasyonunu ger- çekleştiren polis, iddianameyi hazõrlayan savcõlar ve davayõ yürüten mahkeme he- yeti üyelerinin boğaz gezisi düzenleyip, yemek yediklerine ilişkin fotoğraflarõn yargõnõn yansõzlõğõnõ zedelemediğini savunarak, “Bir araya gelmiş olmala- rı olağanüstü bir şey olarak değer- lendirilemez” dedi. Bakan Ergin, hâkimevinde bir grup ga- zeteciyle bir araya gelerek, sorularõ ya- nõtladõ. İmralõ Adasõ’na “fazla uzak ol- mayan bir tarihte” nakillerin gerçek- leşeceğini belirten Ergin, “Eli kula- ğında. Farklı yerlerden sevkler yapı- lacak” dedi. Nakledilecek kişilerin isim bazõnda henüz belirlenmediğini anlatan Ergin, ziyaretçilere eziyet olmayacak ve güvenlik ölçütlerine göre nakil yapõla- caklarõn belirleneceğini kaydetti. ‘Dinlemeden çekiniyorum’ Bir gazetecinin toplumun genelinde- ki gibi kendisinin de dinlenme korkusu yaşayõp yaşamadõğõnõ sormasõ üzerine Adalet Bakanõ şu yanõtõ verdi: “Mahkemelerden alınan gerek din- leme, gerekse teknik takip ile ilgili ola- rak 5 yıl öncesine göre daha güven- deyiz. Çünkü Telekomünikasyon İle- tişim Başkanlığı’nın (TİB) kuruluş ya- sası çıktıktan sonra daha güvenli ol- duğu kanaatindeyim. Ondan önce suiistimale açıktı. Şu an oldukça güç- lü bir denetim yapısı var. TİB, dinle- meye ilişkin mahkeme kararına ba- kıyor. TİB’in itirazları nedeniyle din- leme yapılmayan olay da çok. Çünkü TİB uygun gördüğünde dinlemeye ge- çiliyor. Yasadan öncesini ise anlatmak istemiyorum. Yasa sonrasında ken- dimi daha güvende hissediyorum. Ama iletişim kayıt sistemlerinin ge- lişmesinden kaynaklı ortam dinle- meleri, yasadışı dinlemeler var ise bunlardan herkes gibi ben de çekini- yorum.” ‘Fotoğraf etik’ Adalet Bakanõ Ergin, Ergenekon ope- rasyonunu gerçekleştiren polis, iddia- nameyi hazõrlayan savcõlar ve davayõ yü- rüten mahkeme heyeti üyelerinin boğaz gezisi düzenleyip, yemek yediklerine iliş- kin fotoğraflar konusunda ise şu değer- lendirmeyi yaptõ: “Bu yargı çalışanları, çalıştıkları mekân itibarıyla ve yaptıkları işin ge- reği kollukla da sürekli beraber çalı- şıyorlar. Bu anlamda bir yemekte bir araya gelmiş olmaları, yapılmış olan yayınlardaki gibi çok olağanüs- tü bir şey olarak değerlendirilemez. Yargılamayı yapanlarla yargılanan- lar bir araya gelirse, sorulması gere- ken, istifham (soru) uyandıran ko- nular gündeme gelir. Yargı mensup- ları gerekli titizliği de gösteriyor. Yansız olduklarına inancı sarsacak hareketlerde bulunmamaları esastır. Ben son hadiseyi de bu inancı sarsa- cak hadise olarak değerlendirmiyo- rum. Hâkim savcılarla kolluk gücü- nün açık yemekte buluşmaları bana göre bu anlamda etik kuralları zor- layan bir olay değil.” Eski bir siyasi parti lideri de olan Cem Uzan’õn Türkiye’deki “siyasi baskılar” nedeniyle Fransa’dan siya- si sõğõnma talebinde bulunmasõnõ nasõl değerlendirdiğinin sorulmasõ üzerine Er- gin, “Kendisinin bileceği bir şey. Bu- rada devam eden davaları var. Tür- kiye’deki mahkemelerde açılan da- vaların hangi olaylar üzerine açıldı- ğı belli. Geçmişte ortaya çıkan mağ- durlar, kamunun, devletin uğratıldığı zararlar var bunu siyasi baskı mı yoksa mahkemelerde açılan dava- lardan mı olup olmadığını kamuoyu değerlendirir” diye konuştu. Adalet Bakanõ Sadullah Ergin, “Bir araya gelmiş olmalarõ olağanüstü bir şey olarak değerlendirilemez. Yemekte buluşmalarõ etik kurallarõ zorlayan bir olay değil” dedi. Ergin, telefon dinlemelerine ilişkin ise “ortam dinlemelerinden çekindiğini” söyledi. Kanal 7’ye düzenlenen baskõnõn aylar sonra yapõlmasõ soru işaretlerini beraberinde getirdi ‘Deliller karartõldõ’ kuşkusu Kanal 7’nin merkez binasõna dün sabah saatlerinde gelen 5 kişilik polis ekibi, gün boyunca harddisk kopyalama işlemlerini sürdürdü Aramalar devam ediyor SP lideri Numan Kurtulmuş, “Acaba demokratik açılım konusunda mektupla haberleşmeyi doğru dürüst bir şekilde yönetecekler mi? Yönetmeyecekler mi? Beyler bunu tartışıyorlar. El insaf. Aklınızı başınıza alın, siyaseti ciddiyetle yapın” de- di. Kurtulmuş, Selçuklu Belediyesi Uluslararası Spor ve Kongre Merkezi’de düzenlenen, “Mil- li Görüş’ün 40. Yılı Kutlamaları” programına katıldı. Etkinlikte, eski başbakanlardan Nec- mettin Erbakan’ın ve eski SP Genel Başkanı Recai Kutan da yer aldı. (Fotoğraf: AA) ERBAKAN MİLLİ GÖRÜŞ ETKİNLİĞİNDE
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle