23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 18 EKİM 2009 PAZAR 14 PAZAR KONUĞU CMYB C M Y B İsrail’inyeniİstanbulBaşkonsolosuMoşeKamhi’denikiliilişkilerinüstüstealdõğõdarbelerediplomatikyorum: Konjonktürelgelişmelerolabilir İsrail’in yeni başkonsolosu büyükelçi payesindeki Moşe Kamhi tam bir Beyoğlu çocuğu. Beyoğlu’nda, Tozkoparan semtinde dünyaya gelmiş. Mükemmel Türkçe konuşuyor. O dönemlerde evlerine giren gazetenin Cumhuriyet olduğunu söylüyor. “Babam Cumhuriyet’i satır satır, saatlerce okurdu” diye anlatõyor. Aile, İstanbullu kalabalõk bir Yahudi grubuyla İsrail’e göç ettiğinde Türkiye Yahudileri olarak yõllarca İsraillilere Türkiye’yi ve İstanbul’u anlattõklarõna dikkat çekiyor. Sonra da “Şimdiyse onlar bize Türkiye’yi anlatıyorlar. Çünkü artık İsrailliler Türkiye’yi çok iyi tanıyor” diye konuşuyor. Büyükelçi Kamhi’yle son gelişmeleri ele aldõğõmõz söyleşimiz şöyle gelişiyor: - İsrail için çok önemli olduğu bilinmesine rağmen Ankara’nın ülkenizde çok sert tepkilere neden olan Anadolu Kartalı tatbikatından İsrail’i çıkarması kararını nasıl karşıladınız? M.K. - Bu konuda yorum yapmayacağõm. İsrail’le Türkiye arasõnda çok sağlam ilişkiler vardõr. Savunma, ticaret, her türlü alandaki bu ilişkiler çok önemlidir. Bu ilişkilerde bazen konjonktürel gelişmeler olabilir. - İsrail’in Filistin’le olan sorunlarına gelirsek... Sizin Paris’te görev yaptığınız dönemde Madrid ve Oslo barış süreçleri yaşanıyordu. O günlerden bugünlere nasıl gelindi? M.K. - O günlerde yoğun barõş umutlarõ yeşermeye başlamõştõ. O sõralar biri bana, “Bugün böyle oluyor. Ama yarın Tel Aviv, Kudüs, Hayfa’da intihar saldırıları olacak. Her bir saldırıda 25 kişi ölecek” deseydi mümkün değil inanamazdõm. Ne oldu da bugünlere geldik? Bugün İsrail’de geçmişi sorguluyoruz. Nasõl bu duruma geldik, diye tartõşõyoruz. Biz cennetlik bir barõş beklerken böyle bir duruma düştük. Özellikle 2002-2003 yõllarõnda otobüse bile binmekten korkar hale gelmiştik. Türk kamuoyunun tepkileri şaşırtıcı - Bu durum Filistinlilerin kendi aralarında bölünmelerinden de kaynaklanmadı mı? M.K. - Bu sorulara çok muhatap olduk. Bir ulus eğer devletleşmek istiyorsa, bölgede barõş içinde bir yer arõyorsa önce kendine çekidüzen vermelidir. Önce kendi içindeki silah taşõyan milisleri bertaraf etmesi lazõm. Terörü ve şiddeti bir siyasi araç olarak kullanmaktan vazgeçmeli. Filistinliler maalesef bugüne kadar bu dirayeti, bu istemi kanõtlamadõlar. Tam tersine... Bu ikisini kanõtlamadõklarõ sürece Filistin sorunu çözülemez. 2005 yõlõnda İsrail askerleri Gazze’den çekildi. Tek taraflõ olarak Şaron Planõ uygulandõ. Karşõlõğõnda çekildiğimizin ertesi günü ilk füze başõmõzda patladõ. 2001 ve 2002’ye dönelim. O zaman da Filistinliler henüz tam olarak anlamadõğõmõz bir nedenden dolayõ ikinci intifadayõ başlattõlar. Gün geçmiyordu ki bir intihar saldõrõsõ olmasõn. Ben o sõrada Ankara’da görevliydim. Biz Türk halkõndan daha fazla anlayõş bekliyoruz. Biz terörle mücadele eden bir milletiz. - Türkiye de terörle mücadele eden bir ülke değil mi? M.K. - Aynõ şeyler burada da yaşanõyor. Tek bir saldõrõda 25 kişi kaybettik. Restoranlarda oturamayacak duruma geldik. Her restoranõn kapõsõna güvenlik, korumalar koymak zorunda kalmõş bir milletiz. Buna rağmen biz sõnõrlarõmõzõ kapatmadõk. İstedikleri gibi geliyorlar, alõşveriş ediyorlar. Kõllarõna bile dokunulmuyor. Ama ben bugün bir İsrailli olarak Filistin topraklarõna gidemem. Biz bu ortamõn Türk halkõ tarafõndan daha iyi anlaşõlmasõnõ isteriz. Burada bir terör olayõ yaşandõğõ zaman israil halkõ kadar Türk halkõnõ anlayabilecek başka bir millet yoktur. Onun için biz de aynõ anlayõşõ Türk kamuoyundan bekliyoruz. Burada basõnõn görevi Türk kamuoyunu bilgilendirmektir. İsrail’de terör olayõ olduğu, füzeler düştüğü, çocuklar sõğõnaklarda büyümek zorunda kaldõğõ, insanlar Filistinli teröristler tarafõndan bõçaklandõğõ zaman bunlarõn gazete sayfalarõnda gerekli şekilde yansõtõlmasõnõ bekliyoruz. Bizim acõlarõmõz Türk kamuoyunda yeterince yansõtõlmõyor. İkinci Lübnan savaşõ da durup dururken çõkmadõ. 2006’da füzeler Hizbullah’tan İsrail’e fõrlatõldõ. Bu haberler küçük puntolarla geçiştirildi. Ama İsrail buna karşõlõk operasyon yaptõğõnda manşetten veriliyor. Bu dengesizlik de ne yazõk ki halkõn doğru bilgilendirilmemesine yol açõyor. Tepkiler de ona göre oluyor. - Gazze olayları sırasında Türkiye’de şiddetli tepkiler gösterilmesine rağmen Mısır’da, Suudi Arabistan’da, Ürdün’de tepkiler ılımlıydı. Bu durumu nasıl karşıladınız? M.K. - Bunun yorumunu size bõrakõyorum. İsrail kamuoyu da, İsrailli yöneticiler de bütün bunlarõn farkõnda. - Başbakan Erdoğan’ın ABD’ye gittiğinde ilk olarak Amerikan Yahudi örgütlerini ziyaret etmesine ne diyorsunuz? M.K. - Bunlar mutat ziyaretlerdir. Tüm dünya büyükleri ABD’ye gittiklerinde pek çok sivil toplum kuruluşunu, Amerika’daki Yahudi kuruluşlarõnõ ziyaret ederler. - Davos’ta, “Siz İsrailliler öldürmeyi çok iyi bilirsiniz” dedikten sonra o ziyaretleri yapması sizce acaba ortalığı yatıştırma çabası mıydı? M.K. - Bunun yorumunu da size bõrakõyorum. Burada başka bir şey eklemek istiyorum. İsrail’le Arap camiasõ arasõnda inişler, çõkõşlar olabilir. Ama ’50’li, ’60’lõ yõllarõ bugünle kõyaslarsak sürekli bir iyileşme gözüküyor. Örneğin İsrail’in Mõsõr’la olan ilişkileri... Bu ilişkilerin bölgesel önemi çok büyük. Öbür Arap ülkeleriyle de temaslarõmõz var. Madrid süreci gibi süreçler İsrail-Arap ilişkilerinin daha görünür bir hal almasõna yol açtõ. Bu süreçten yola çõkarak Fas’ta, Tunus’ta, Umman’da, Katar’da temsilciliklerimiz açõldõ. Bunlar sonradan o ülkelerin inisiyatifiyle kapatõldõ ama başlanmõş olan temaslar, atõlmõş olan adõmlardan geriye dönülmüyor. Temsilcilikler olsun ya da olmasõn bu ülkelerle temaslar çok arttõ. Bugün Arap camiasõyla İsrail’in bir yakõnlaşmasõ söz konusu. Arap ülkeleri de artõk İsrail’le Filistin arasõndaki bu sorunun çözülmesi gerektiğine ve özellikle görevin daha çok Filistin tarafõna düştüğünü görüyorlar. Hamas gibi örgütlerle barış olmaz - İyi de sorun hâlâ çözülemiyor. Bugüne kadar uygulanan yolda yanlışlıklar olabilir mi? M.K. - Biz bu sorunu çözmek için bazõ formüller denedik. Bu formüller yukarõdan aşağõ doğruydu. Ama artõk bu formüller tutmadõğõ için başka formüller bulmak gerekecek. Filistin toplumunun önce içeriden daha iyi bir oluşuma girmesi, terörist güçleri bertaraf etmesi, Hamas gibi örgütlerle bir barõş ortamõna varõlamayacağõnõ anlamalarõ, ekonomik ve sosyal kalkõnmanõn gerçekleştirilmesi sağlanmalõdõr. Öncelikle ekonomik ve sosyal kalkõnma sağlandõğõ zaman bu daha sorumlu, daha ne istediğini bilen bir yönetimin oluşmasõna yardõmcõ olacaktõr. Filistin’e dünyanõn dört bir yanõndan yardõmlar yağdõ. O paralar ne oldu? - Süha Arafat’ın banka kasasında durduğu söyleniyor... M.K. - Bunu bilmiyorum. Ama o yardõmlar tüm zorluklara karşõn doğru dürüst kullanõlsaydõ Filistin halkõ bugün bambaşka bir konumda olabilirdi. Filistin’le İsrail arasõndaki ilişkiler de bölgede barõş içinde yaşayan iki ülke olmamõzõ sağlardõ. Kapsamlõ bir barõşa varõldõğõ takdirde bunun olmamasõ için de ortada bir neden yok. Biz İsrail olarak her zaman çözüme hazõrõz. Ama nasõl bir çözüm? Filistinli komşularõmõz bu durumdayken ve gündemlerinden şiddeti tamamõyla çõkarmadõkça nasõl bir çözüme ulaşabiliriz, arayõşõ içindeyiz. ’90’lõ yõllar ve 2000’in ilk yarõsõ bu arayõş içinde geçti. Tüm bu arayõşlar ne yazõk ki yüzümüzde patladõ diyebilirim. Onun için şimdi biraz daha temkinli olmalõyõz. Büyük umutlar beslemeden küçük adõmlarla, diyaloglarla bir yere doğru gitmemiz belki daha sağlõklõ olacaktõr. - Yani aşağıdan yukarı doğru bir formül mü bu sefer? M.K. - Evet. Bakõn, ’70’li, ’80’li yõllarda Filistinliler arabalarõyla gayet serbest bir şekilde İsrail’e geliyorlardõ. Bugün bu niye durduruldu? Çünkü terör var. Biz bu sõnõrlamalarõ durup dururken koymadõk. Aldõğõmõz bu önlemler de doğruluğunu ispat etti. Bu son olaylardan sonra Filistinlilerin de kendilerine ders çõkarmalarõ lazõm. Batõ Şeria’dan İsrail’e güvenlik tehdidi azaldõkça oradaki kontrol noktalarõnõn sayõsõ da düşürüldü. Güvenlik tehdidi azaldõkça sõnõrlamalar daha fazla kaldõrõlõr. Filistinsorununufarklõyöntemlerleçözmeyolunagidebiliriz - İsrail, Hamas’ı ağırlıklı olarak İran tarafından desteklenen bir terör örgütü olarak görüyor. Hamas liderlerinden Halit Meşal geçenlerde yaptığı bir açıklamada yeni Gilat Şalid’ler (Hamas’ın kaçırıp kimi Filistinlilerin salıverilmesi karşılığında daha sonra serbest bıraktığı İsrailli asker) kaçıracaklarını duyurdu. Buna ne diyorsunuz? M.K. - Her şey ortada. Karşõmõzda kimlerin olduğunu bu şekilde daha iyi anlõyorsunuz. Türk kamuoyunun da bunu anlayacağõndan eminim. Bizim karşõmõzda Hamas gibi, Halit Meşal gibi insanlar oldukça bizim orada barõş için vereceğimiz bütün tavizler boşunadõr. Biz taviz verdiğimizde karşõ taraf bunu bir zafiyet unsuru olarak algõlõyorsa o zaman daha da üstümüze varõyor. Terörle bir şeyler elde edebileceğini sanõyor. Biz sabõrlõ davranõyoruz. Ama sabrõn da bir sõnõrõ var. Sabrõmõz taştõğõnda kapsamlõ bir operasyon yapmaya mecbur kalõyoruz. Bu da hepimizi sõkõntõya sokuyor. Onun için en iyisi böyle söylemler olduğunda bunlarõn önünü kesmektir. Hamas’la ne yazõk ki bir yere varamayõz. Bundan en çok zararõ da Filistin halkõ görüyor. Hamas’õn Gazze’de öldürdüğü Filistinlilerin haddi hesabõ yok. Oraya giden yardõm paralarõnõn nasõl çarçur olduğunu da herkes biliyor. Filistin halkõnõn daha iyi, daha sorumlu bir yönetim hak ettiğini düşünüyorum. Aslõnda Filistin halkõ bizimle sõkõntõlarõnõ paylaşõyor. Onlarla bağlarõmõz kopuk değil. Filistin hükümetiyle bağlarõmõz hep var. Ama bugün Filistin Hükümeti Ramallah’ta. Lider Mahmut Abbas’tõr. Kendisi sorumlu bir liderdir. Biz onunla bir yere varmaya hazõrõz. Ama bu durumda nasõl varacağõz? Bilmiyoruz. Son 15 yõlõn tecrübesi bizim belki farklõ bir yöntemle ilerlememiz gerektiğini gösteriyor. Yani büyük zirveler, büyük laflar, büyük açõklamalarla değil, temkinli, karşõlõklõ atõlabilecek adõmlarla bir yere varabileceğimizi düşünüyorum. - Bu noktada İran unsurunu nasıl değerlendiriyorsunuz? M.K. - İran’õn söylemleri çok açõk ortada. İran bugün egemen bir devlet olan İsrail’in ortadan kalkmasõ gerektiğini uluorta söyleyen bir ülke. Bizim İran halkõna karşõ herhangi bir husumetimiz yok. İran halkõ çok eski medeniyete sahip. Ama bugün İran’da İsrail’in haritadan silinmesini açõkça söyleyen bir rejim var. Kõrmõzõ bültenle terörist olarak aranan bir adam bugün o ülkenin savunma bakanlõğõnõ yapõyor. Üstelik İran nükleer silah kullanmaya doğru gidiyor. Bu bizim için yaşamsal bir tehdit olabilir. İran şu ya da bu nedenden Hamas’a ve Hizbullah’a silah ikmalinde bulunan bir ülkedir. Bu durumda uluslararasõ camianõn işbirliğiyle bunun önünü kesmek lazõmdõr. Bu sadece bizim için tehdit oluşturmuyor. İsrail kendini savunmasõnõ bilen bir ülkedir. İsrail bu tehdidin bilincinde ve gereken önlemleri almasõnõ bilecek bir ülke. Ama İran’dan rahatsõz olacak başka ülkeler var. Onlar da bu rahatsõzlõğõ bizimle paylaşõyorlar. - Başbakan Erdoğan yine bir ABD ziyaretinde İsrail’i kastederek nükleer güce sahipse başkaları neden olmasın, demedi mi? M.K. - Demin dediğim gibi, İsrail’in politikasõnõ açõklamakla yükümlüyüm. İsrail kamuoyu İran’dan gelen tehdidi yaşamsal olarak algõlõyor. Biz de diğer devletlerle işbirliği içinde bu tehlikenin önlenmesini istiyoruz. - Bu durum İran’la savaşa kadar gidebilir mi? M.K. - Onu bilemem. Onu kimse bilemez. Benim görüşüm, uluslararasõ işbirliği içinde etkin, ekonomik yaptõrõmlarla İran’õ bu işten caydõrmak mümkündür. Ama bunlarõn sözde yaptõrõmlar, uygulanmayacak kararlar olmamasõ gerekir. Bütün dünya İran’a karşõ tavrõnõ, yaptõğõnõn yanlõş olduğunu göstermelidir. Sanõyorum bu tavõr İran üzerinde etkili olacaktõr. İran’õ tehdit olarak algõlayan çok ülke var. Bunlarõn başõnda da õlõmlõ Arap ülkeleri geliyor. P O R T R E MOŞE KAMHİ 1953, İstanbul, Beyoğlu doğumlu. Ortaokulu Piri Reis Ortaokulu’nda okudu. Aile daha sonra İsrail’e göç etti. Tel Aviv Üniversitesi’nde sosyoloji, antropoloji ve emek bilimi eğitimi aldõ. İsrail Dõşişleri Bakanlõğõ’na girer girmez Türkiye Masasõ’nda çalõşmaya başladõ. Bakanlõğõn merkezde ve dõş misyonlarõnda görevler aldõ. Madrid ve Oslo anlaşmalarõ sürecinde Paris’te çalõştõ. 6 yõllõk Paris görevinden sonra İsrail’e dönerek bakanlõğõn Siyasi Araştõrmalar Merkezi Başkanlõğõ’na atandõ. Bunun ardõndan Ankara’da iki yõl elçi-müsteşar olarak görev yaptõ. Ankara’dan Kazakistan’a büyükelçi olarak gitti. İsrail’e dönüşünden sonra Türkiye’yle İsrail arasõndaki enerji projelerinde aktif görev yaptõ. Bu yõl ağustos ayõnda İsrail için çok prestijli ve önemli bir diplomatik misyon olan İstanbul Başkonsolosluğu’na atandõ. SÖYLEŞİ LEYLA TAVŞANOĞLU - Siz bir Türk hanımla evlisiniz. Kızınız Türkiye’de piyano eğitimi alıyor. Biraz aile yaşamınızdan söz eder misiniz? M.K.- Eşimle İstanbul’da bir düğünde tanõştõk. Ben damat tarafõnõn davetlisiydim. Ankaralõ olan eşim de gelin tarafõnõn davetlisi olarak oradaydõ. Birlikte çõkmaya başladõk. Hâlâ da birlikte çõkõyoruz. Şimdi Ankara’dan İstanbul’a adapte oluyor. Ben tam bir Beyoğlu çocuğu olarak okul anõlarõm çok canlõ. İstanbul çok çabuk gelişiyor. Altyapõ çalõşmalarõ hõzla ilerliyor. Dünya Bankasõ ve IMF ortak toplantõsõnõn yapõldõğõ Kongre Merkezi’nin 13 ayda inşa edildiğini duyduğumda çok şaşõrdõm. İsrail’le kõyasladõğõmda bu müthiş bir hõz. İsrail’de bu kadar hõzlõ iş yapamazsõnõz. Ama bunun nedeni teknolojik yetersizlikler değil mevzuat. Türk müteahhitlerinin çok iyi işler yaptõğõnõ biliyoruz. İsrail’de de birçok altyapõ çalõşmalarõnõ Türk müteahhitler yürütüyor. Her yaptõklarõ inşaatõn üzerine bir Türk bayrağõ çekiyorlar. Burada İsrailli bir şirket bir altyapõ çalõşmasõ yapsa ve inşaatõn üzerine İsrail bayrağõnõ çekse, bunu yapabilir mi? Şimdi soruyu ben soruyorum. İşte bu sorunun altõnda çok şey yatõyor. İsrail’de Türkiye’ye ve Türklere karşõ çok sõcak duygular besleniyor. Ama sekiz ay önce kullanõlan üslup, kullanõlan terimler bir ülkenin şu ya da bu politikasõnõn eleştirilmesinden öte, bir ulusun toptan hedef alõnmasõ, binalara asõlan pankartlar İsrail’de çok kişiyi rahatsõz etti. - O dönemlerde ciddi düşüşe geçen Türkiye’yle İsrail arasındaki turizm canlandı mı? M.K. - İsrailli turistler yeniden gelmeye başladõlar. Ama bu işte her iki ülkedeki basõna da çok önemli görevler düşüyor. Türkiye’de bir terör olayõ yaşandõğõ zaman Türk halkõnõ İsrail halkõ kadar anlayabilecek başka bir millet yoktur. Onun için biz de aynõ anlayõşõ Türk milletinden bekliyoruz. Sekiz ay önce kullanõlan üslup, kullanõlan terimler bir ülkenin şu ya da bu politikasõnõn eleştirilmesinden öte, bir ulusun toptan hedef alõnmasõ, binalara asõlan pankartlar İsrail’de pek çok kişiyi rahatsõz etti. İki ülke basını da sorumlu davranmalı leyla.tavsanoglu@cumhuriyet.com.tr İran terörist örgütlere arka çõkõyor
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle