Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 26 OCAK 2009 PAZARTESİ
12 PAZARTESİ SÖYLEŞİSİ
CMYB
C M Y B
Dr. Gökalp, ‘Türkiye biogaz ve hidrojenle zenginleştirilmiş doğalgaz gibi çevreci, katma değeri yüksek ürünlere geçmeli’ dedi
Enerjide zihniyet değişmeli
ÖZLEM YÜZAK
Enerjide özellikle de petrol ve doğal-
gazda dõşa bağõmlõ bir ülke Türkiye. Bu-
na karşõn bu enerji kaynaklarõnõn coğra-
fi olarak tam ortasõnda. Yani stratejik bir
noktada. Ayrõca yenilenebilir enerji kay-
naklarõ açõsõndan da zengin. Buna karşõn
bir türlü geniş vizyona sahip bir enerji po-
litikasõ oluşturamõyoruz. Fransõz Ulusal
Bilimsel Araştõrma Merkezi (CNRS)
Yanma, Aerotermik, Reaktivite ve Çev-
re Enstitüsü (ICARE) Müdürü Dr. İs-
kender Gökalp ile enerji konusunu ma-
saya yatõrdõk. Gökalp bize enerji strate-
jilerinin yanõ sõra gerek enerji kaynakla-
rõnda verim yükseltmek, gerekse yeni tek-
nolojileri kullanarak fosil yakõtlardan da-
ha temiz kaynaklar elde ederek tüketmek
için neler yapõlmasõ gerektiğini anlattõ.
- Türkiye’nin enerjide özellikle de pet-
rol ve doğalgazda ciddi bir dışa bağım-
lılık sorunu yaşadığı bir gerçek. Türki-
ye’nin sizce nasıl bir strateji izlemesi ge-
rekir? Neden bugüne kadar vizyoner bir
enerji politikası oluşturulamadı?
- Bu konuda kötümser olmamak elde
değil gerçekten. Türkiye’nin bugün bü-
yük bir enerji açõğõ var; petrol ve doğal-
gazda dõşa bağõmlõlõk yüzde 90’larõn
üzerinde. İkisinin de musluklarõ kapanõrsa,
Türkiye’de hayat duracak. Öte yandan
enerji kaynaklarõ ithaline ayrõlan mali kay-
naklar ülkenin diğer sektörlere yatõrõm
yapmasõnõ önlüyor. Ayrõca, güç üretimi
ve de taşõt yakõtõ olarak önümüzdeki
uzun yõllarda fosil yakõtlarõn kapsamlõ bir
şekilde yerini alabilecek alternatifler de
gözükmüyor. Bir de şunu ilave edelim:
Türkiye’nin enerji konusundaki dõşa ba-
ğõmlõlõğõ sadece kaynaklarla da sõnõrlõ de-
ğil. Türkiye bu kaynaklarõ enerjiye
dönüştürecek teknolojiye de bağõmlõ.
Hem ithal doğalgaza bağõmlõsõnõz hem de
doğalgazõ enerjiye çevirecek ithal gaz tür-
bini teknolojisine; hem ithal petrole ba-
ğõmlõsõnõz hem de ithal içten yanmalõ mo-
tor teknolojisine... Bunlar bugünün veri-
leri; istediğimiz kadar hayõflanalõm, ve-
rileri değiştirmek imkânsõz gibi gözükü-
yor. O zaman ne yapmalõ, daha doğrusu
ne yapõlabilir?
‘ENERJİDE SEFERBERLİK’
Elbette Türkiye’nin enerji sektörü için
bir strateji üretmesi gerekiyor. Her alan-
da olduğu gibi enerji stratejisinin de kõ-
sa, orta ve uzun dönemli yol haritalarõ ol-
malõ. Ayrõca bütünsel bir strateji olmalõ.
Bütünsellik hem enerji sorununun çok bo-
yutluluğuna cevap vermeli, hem de ül-
kenin büyüme stratejisiyle uyumlu olmalõ.
Bir ülkenin enerji stratejisini kim üre-
tebilir? Ülkenin bütünsel ekonomik ve
sosyal verilerine sahip merciler, yani il-
gili bakanlõklar ve kamu kuruluşlarõ;
enerji teknolojileri ve sistemleri konu-
sunda ehil kişiler, yani bilim adamlarõ ve
mühendisler; gerekli yatõrõmlarõ, insan
kaynaklarõnõ ve de organizasyonu sağla-
yabilecek sõnai ve finansal kuruluşlar.
Enerji konusunun bir ülkenin yaşamõ
için önemi düşünülürse, enerji stratejisi-
ne katkõda bulunacak kişilerden ve ku-
ruluşlardan bazõ asgari beklentiler ola-
caktõr elbette: Siyasal yani ülkenin gele-
ceği için karar verme yetkisi olan mer-
cilerden enerji konusu ile ilgili kararlarõ
mümkün olduğu kadar kişisel veya siyasal
düşüncelerden bağõmsõz tutmak gibi; bi-
lim ve üniversite mercilerinden ehil ol-
madõklarõ konularda fikir yürütmemele-
ri ve bilimsellik etiğinden uzaklaşma-
malarõ gibi; sõnai, ticari ve finansal ku-
ruluşlardan enerji pazarõnõ ve ticaretini sa-
dece bir para kazanma yolu olarak gör-
memeleri gibi... Sözünü ettiğiniz vizyo-
ner stratejinin oluşmasõ için yukarõdaki
koşullarda beraber çalõşabilecek kişileri
ve kurumlarõ bulmak ve bir araya getir-
mekten başka çare yok. Bu seferberliğe
katõlma çağrõsõnõn Türkiye Cumhuriye-
ti’nin karar verme mekanizmalarõnõn en
üstündeki kişiden gelmesi gerektiği açõk.
‘BAŞARILI ÇALIŞMALAR
VAR’
- Türkiye’de bu bağlamda ne tür ça-
lışmalar ve projeler yürütülüyor?
- Bu konuda Ege Üniversitesi Güneş
Enerjisi Enstitüsü’nde son derece başarõlõ
bilimsel ve teknolojik çalõşmalar sürdü-
rülüyor. Ancak acilen yapõlmasõ gereken
Türkiye’nin biogaz potansiyelinin belir-
lenmesidir. Bunun için de ilgili bakanlõklar
görevlendirilmeli. Bu türden çalõşmalar kõ-
sa dönemli strateji örneği olarak verilebilir
ve biogaz üretimi ve kullanõmõ dünyanõn
her yerinde gelişmektedir. Biogaz gaz mo-
torlarõnda olduğu gibi gaz türbinlerinde de
ya doğrudan ya da doğalgaza karõştõrõla-
rak kullanõlabilir. Bu motorlarõn ve gaz tür-
binlerinin yanma özellikleri açõsõndan
doğalgazdan epeyi farklõ olan biogazla ça-
lõştõrõlma çabalarõ, aynõ zamanda Türk mü-
hendislerinin bu teknolojilerle yakõndan
tanõşmasõnõ ve bazõ yenilikçi gelişmeleri
de getirebilir.
‘YERLİ DOĞALGAZ HİDROJENLE
ZENGİNLEŞTİRİLEBİLİR’
Enerji tasarrufu da bir kõsa dönemli ener-
ji stratejisi örneği. Enerji Bakanlõğõ’nõn
başlattõğõ Enerji Verimliliği Projesi “EN-
VER” güzel bir gelişme. Bu türden pro-
jelerin hayata geçmesi, geniş kitleler ta-
rafõndan benimsenmesi için kapsamlõ
olumlu örneklere ihtiyaç vardõr; bu Av-
rupa’da da böyle. Dolayõsõyla kamu ku-
ruluşlarõnõn, üniversitelerin, silahlõ kuv-
vetlerin, büyük şirketlerin bu projeyi be-
nimsemeleri, uygulamaya koymalarõ ve so-
nuçlarõnõ geniş kitlelerle paylaşmalarõ ge-
rekir. Doğalgazõn bir diğer ikame şekli de
doğalgaza hidrojen katarak zenginleşti-
rilmesidir. Hidrojenin yüksek reaktivitesi
sayesinde az miktarda hidrojen katarak
aynõ güç doğalgaz tüketiminde hissedi-
lebilir bir tasarruf ile elde edilebilir. La-
boratuvar çalõşmalarõ ve uygulamalar
bunu göstermiştir. Bir sene kadar önce bi-
ten ve benim yürütücülüğünü yaptõğõm
büyük kapsamlõ bir AB projesinde, TUR-
BOMECA/SNECMA, SIEMENS,
GE/NuovoPignone gibi gaz türbini üre-
tici firmalarõyla bunu gösterdik. Bu yak-
laşõm orta dönemli enerji stratejisi örne-
ği olarak verilebilir. İthal doğalgaz ikamesi
stratejisi çerçevesinde böyle bir girişimin
anlamlõ olmasõ için hidrojenin yerli kay-
naklardan üretilmesi gerekir elbette.
TPAO’nun Trakya’daki bazõ doğalgaz ku-
yularõndan elde edilen gazõn reformaj tek-
nolojisi ile hidrojene çevrilmesinin fizi-
bilite çalõşmalarõ yapõlmalõdõr. Suyun
elektrolizi veya yüksek sõcaklõkta ay-
rõşmasõ yolu ile de hidrojen elde edi-
lebilir. Güneş enerjisi ve rüzgâr
enerjisi bu süreçlere gereken elek-
triği veya õsõyõ vermek için kulla-
nõlabilir. Ayrõca bu türden proje-
ler uzun zamandõr Türkiye’de
üzerinde konuşulan, ama somut
projelere yöneltilemeyen, hid-
rojen ve yenilenebilir enerji
kökenli elektrik ve yüksek õsõ
üretimi konularõna da bir odak-
lanma ve somut amaç getire-
bilir. Enerji Bakanlõğõ’nõn,
TPAO’nun, BOTAŞ’õn, çe-
şitli üniversitelerin ve de
DPT’nin içinde olacağõ bir
konsorsiyum böylesi projeleri
vakit geçirmeden oluşturabilir.
Bu konuda son olarak şu da
söylenebilir. Eğer Türkiye do-
ğalgazõn yerli hidrojenle zengin-
leştirilmesi projesini hayata geçi-
rebilirse dünyada bir ilke imza atmõş
olur. Buradan kalkarak, Türkiye’den
transit olarak geçen doğalgazdan sa-
dece bir ayakbastõ parasõ alõnacağõna,
yerli hidrojenle zenginleştirilmiş, yani kat-
ma değer eklenmiş ve kõsmen yerlileşti-
rilmiş bir kaynak olarak taşõnmasõ ve kul-
lanõlmasõ, satõcõ ve kullanõcõ uç ülkelerin
de içinde bulunacağõ konsorsiyomlar çer-
çevesinde uzun dönemli bir strateji ola-
nağõ olarak değerlendirilebilir.
T
ürkiye’nin enerji konusundaki dışa bağımlılığı sadece kaynaklarla da sınırlı de-
ğil. Türkiye bu kaynakları enerjiye dönüştürecek teknolojiye de bağımlı. Hem it-
hal doğalgaza bağımlısınız hem de doğalgazı enerjiye çevirecek ithal gaz türbi-
ni teknolojisine; hem ithal petrole bağımlısınız hem de ithal içten yanmalı motor tek-
nolojisine. İthal doğalgaz ve petrol açısından Türkiye’nin yapabileceği tek şey, bun-
ların yerine geçebilecek, kısmen bile olsa yerli ve yeni kaynak üretmek...
D
oğalgazın kısmi ikamesi için kullanılabilecek fosil olmayan yerli kaynaklar ara-
sında en kapsamlı olanı her çeşit organik atığın ve artığın çürütülmesi ile elde
edilen biogaz. Bu atıkların biogaza çevrilmesi, hem atıkların bertaraf edilmesi-
ni sağlıyor hem de karbonik gaz salımına net etkisi olmuyor. Üstelik bu gazın üretil-
me teknolojisine Türkiye sahip olmak üzere. Bu konuda Ege Üniversitesi Güneş Ener-
jisi Enstitüsü’nde son derece başarılı bilimsel ve teknolojik çalışmalar sürdürülüyor.
- Kömürün enerji kaynaklarõ içinde dünyada ve Türki-
ye’deki yeri ne? Nasõl daha temiz bir enerji kaynağõ haline
getirilebilir? Türkiye, Avrupa Birliği’nin enerji politikalarõn-
da nasõl bir rol alabilir? Ortak yürütülen projeler var mõ?
- Kömür fosil kaynaklar içinde Türkiye’de en kapsamlı
ve yaygın olarak bulunan enerji kaynağı. Elektrik üreti-
minde, sanayide ve ısınmada kullanılıyor. Ancak kömür
bugün dünyada sadece ısı ve elektrik üretiminde değil diğer
başka ürünlerin eldesinde de kullanılıyor: Gazlaştırma yo-
luyla hidrojen, sıvılaştırma yoluyla sıvı yakıt gibi. TKİ ve
MTA bu konularla ilgilenmeye başladı. Ancak gerçekçi ol-
malıyız. Kömür Türkiye için uzun dönemli bir enerji strate-
jisi dahilinde düşünülüyorsa, her şeyden önce arama çalış-
malarına ağırlık verilmelidir. Bugün var olduğu söylenen 9
veya 11 milyar ton linyit rezervinin, elektrik, ısı, hidrojen ve
sıvı yakıt üretilmesinde kullanılması düşünülüyorsa, bu re-
zervlerin çok uzun seneler dayanmayacağı hemen hesapla-
nabilir. Türkiye linyitlerinin çoğunlukla düşük ısıl değerli
ve yüksek kükürt ihtiva ettiklerini biliyoruz. Ayrıca kömü -
rün yanması sonunda salınan karbonik gazın da tutulması
gerekiyor; önümüzdeki yıllarda hayata geçirilecek küresel
yaptırımlar bunu zorunlu kılacak. Temiz kömür teknoloji-
leri burada devreye giriyor ve bütün dünya bu konularda
yenilikçi yöntemler ve teknolojiler geliştirmeye çalışıyor.
Azot ve kükürt oksitlerinin baca gazı içindeki oranlarının
azaltılması hatta sıfırlanması teknolojileri bugün gelişmiş
teknolojiler. Bunların kullanılması gerek. Kullanılmadığı
takdirde cezai yaptırımların devreye girmesi şart. Karbonik
gazın tutulmasına yönelik teknolojiler yeni geliştiriliyor.
Mesela oksijenli yakma teknolojileri. Ayrıca bu teknoloji,
ısıl değeri zaten düşük olan linyitlerin ihtiva ettikleri karbo-
nun son gramına kadar ısıya çevrilmesini sağlar yani ve-
rimliliği arttırır. Oksijenli yakma teknolojisinin en büyük
sorunu gerekli oksijen üretiminin gerektirdiği enerji mali-
yeti. Bu gereksinim bir kömür santralının enerji verimlili-
ğini yüzde 30 kadar azaltabilecek önemli bir maliyettir. Bu
soruna dünyanın her tarafında çözümler aranmaktadır.
AB programları bu yönde önemli destekler vermektedir.
‘Mikro
yosun
üretilmeli’
ABD’nin temsilcisi
Türkiye’ye geliyor
ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
Dõşişleri Bakanõ Ali
Babacan, Çek
Cumhuriyeti AB Dönem
Başkanlõğõ’nõn Gazze
ile ilgili toplantõsõna
katõlmak için
Belçika’nõn başkenti
Brüksel’e gitti.
Havalimanõnda
gazetecilerin sorularõnõ
yanõtlayan Babacan,
ABD’nin yeni Orta
Doğu temsilcisi George
Mitchell’õn bu hafta
bölgeye yapacağõ
ziyaret çerçevesinde
Türkiye’ye gelmesinin
öngörüldüğünü söyledi.
Babacan, “Tarih
üzerinde mutabõk
kalõrsak, ki bir tarih
buluruz önümüzdeki
hafta için, kendisi
buraya gelecek”
diye konuştu.
Tarımda gen
değiştirme
DENİZLİ (AA) -
Denizli Ziraat, Kimya
ve Gõda Mühendisleri
Odalarõ tarafõndan
Denizli Esnaf
Sarayõ‘nda düzenlenen
“Genetiği Değiştirilmiş
Ürünler ve Yaşam
Riskleri” konulu
konferansta konuşan
Yõldõz Teknik
Üniversitesi Öğretim
Üyesi Prof. Şeminur
Topal, tarõm ve tõpta
yaygõn olarak kullanõlan
genetik değişiminin,
kazancõ çok olduğu için
tarõmda daha yaygõn
olduğunu bildirdi.
Topal, genetik
transferlerin
Alzheimer’dan kalp
hastalõklarõna dek
birçok hastalõğõ
tetiklediğini belirtti.
20 bin megavat
yatırım
İstanbul Haber
Servisi - Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanõ Hilmi
Güler, Türkiye’nin
rüzgâr potansiyelinin 48
bin megavat olduğunu
belirtererek 2020 yõlõna
kadar bu potansiyelini
20 bin megavatõnõ
kurmaya karar
verdiklerini söyledi.
Bahçeşehir Üniversitesi
Siyaset Okulu’nda dün
düzenlenen toplantõda
konuşan Güler,
çõkardõklarõ yasa ile 500
kilovata kadar istenilen
her türbinin izin
almadan Türkiye’de
kurulabileceğini,
böylece tüketicilerin
üretici haline geldiğini
vurguladõ. BOTAŞ’a
ilişkin haberleri de
değerlendiren Güler,
“BOTAŞ şu ana kadar 1
kuruş zarar etmemiştir”
dedi.
Genç kız
şofben kurbanı
İstanbul Haber
Servisi - Sarõyer Etiler
Cengiz Topel Caddesi
37 numaralõ binada
oturan Hatice Kaya
(39), kõzlarõ Tuba (16),
Yeşim (18) ve annesi
Melek Kaya (59),
şofbenden sõzan
karbonmonoksit
gazõndan etkilenmeleri
üzerine ambulansla
İstinye Devlet
Hastanesi’ne kaldõrõldõ.
Yeşim Kaya
kurtarõlamazken, diğer 3
kişi tedavi altõna alõndõ.
Tuba Kaya’nõn Şişli
Etfal Hastanesi’ne
sevk edildiği öğrenildi.
- Enerji bağõmsõzlõğõ
konusuna ve fosil yakõtlarõn
çevresel etkilerini azaltmaya
nasõl yaklaşabiliriz? Dünyadaki
çalõşmalarõ özetleyebilir misiniz?
- Evet, fosil yakıtlara bağımlılık
daha uzun süreler devam edecek. Bu
kaynaklar tükenmez bile olsalardı, sal-
dıkları karbonik gaz ve bunun sera gazı et-
kisi, yani küresel ısınma ve iklim değişikli-
ğine etkisi yüzünden, fosil kaynakların şim-
diye kadarki umursamaz kullanılma şekillerini
değiştirmemiz gerekiyordu. Dolayısıyla hem çev-
re sorunları açısından hem de fosil kaynakların
tükenebilirliği açısından yeni yaklaşımlar ve
teknolojiler geliştirmek gerekiyor. Bir de bu kay-
naklara sahip ol-
mayan Türkiye gi-
bi ülkelerin özel
durumları var. İt-
hal doğalgaz ve
petrol açısından
Türkiye’nin yapa-
bileceği tek şey bunların yerine geçebilecek, kıs-
men bile olsa, yerli ve yeni kaynak üretmektir.
TPAO’nun sürdürmekte ve hızlandırmakta ol-
duğu arama çalışmaları desteklenmeli. Do-
ğalgazın kısmi ikamesi için kullanılabilecek fo-
sil olmayan yerli kaynaklar arasında en kap-
samlı olanı her çeşit organik atığın ve artı-
ğın çürütülmesi ile elde edilen biogazdır
(metan gazı ve karbonik gaz karışımı). Bu
atıkların biogaza çevrilmesi hem atık-
ların bertaraf edilmesini sağlıyor hem
de atıklar biokütle kaynaklı olduk-
ları için karbonik gaz salımına
net etkisi olmuyor. Üstelik
bu gazın üretilme tekno-
lojisine Türkiye sahip
olmak üzere.
Doğalgaz
yerine biogaz
- Siz ICARE olarak Türkiye ile ne
tür ortak projeler yürütüyorsunuz?
- Benim koordinatörlüğüm altõnda
yani ICARE-CNRS olarak Türki-
ye’den de TKİ (Türkiye Kömür İş-
letmeleri), EÜAŞ ve HABAŞ’õn da
içinde bulunduğu büyük bir kon-
sorsiyom oluşturduk; TÜBİTAK’õn
da yardõmõyla AB çerçeve prog-
ramlarõnõn kapõlarõnõ çalmaya baş-
ladõk. Projenin konusu EÜAŞ’nin
TKİ linyiti yakan santrallarõndan
birini oksijenli yakma sistemine
dönüştürmek. Yabancõ ortaklar Fran-
sa, İtalya, Yunanistan, Almanya, İn-
giltere ve Hollanda’dan RWEPower,
AEA, CKD (ex Skoda) gibi firmalar,
üniversiteler ve araştõrma enstitüle-
ri var. Bunun yanõ sõra METU Ma-
kina Fakültesi ile linyit parçacõkla-
rõnõn yanmasõ üzerine bir ortak araş-
tõrma devam ediyor; TPAO ile do-
ğalgaza hidrojen katõlmasõ projesi ise
yazõlma aşamasõnda... Karbonik ga-
zõn tutulmasõndan sonra önemli bir
soru elbette bu gazõ ne yapacağõmõz.
Bugün en gelişmiş fikir bu gazõ yer-
altõnda depolamak. Bu fikrin teknik,
ekonomik ve de toplumsal kabul
açõsõndan fizibilitesi dünyanõn çeşitli
yerlerinde yapõlmaktadõr. Diğer bir
yaklaşõm da tutulan karbonik gazõ de-
polamak yerine akõllõ bir şekilde
kullanmak. Bu konuda da çeşitli fi-
kirler ve çalõşmalar var. Karbonik
gazõ doğalgaz ve petrol kuyularõna
basarak kuyularõn üretim verimli-
liklerinin arttõrõlmasõ veya derin kö-
mür yataklarõnda barõnan metan
gazõnõn yeryüzüne çõkarõlmasõ bu
fikirler arasõnda.
HEM BESİN HEM ENERJİ
Benim tercih ettiğim yaklaşõm tu-
tulan karbonik gazõn mikro yosun
üretiminde kullanõlmasõ. Mikro yo-
sun dediğimiz mikro organizmalar
õşõk, karbonik gaz ve bazõ besleyici-
ler kullanõlarak yoğun bir şekilde
üretilebiliyorlar. Üretim teknolojisi
olarak havuzlar veya kapalõ reak-
törler kullanõlõyor. Mikro yosunlar
bol miktarda protein ve lipid yani
yağlõ maddeler ihtiva eder. Protein
elbette gõda maddesi olarak, lipidler
de bioyakõt üretiminde kullanõlabilir.
Kanola ile karşõlaştõrõnca, mikro
yosunlardan hektar başõna defalar-
ca daha fazla bioyakõt üretilebiliyor.
Bu yaklaşõmõn diğer önemli bir ya-
nõ da mikro yosunlarõn ürerken kar-
bonik gazõn karbonunu alõp oksije-
nini salmalarõdõr. Yani bu oksijen,
oksijenli yakma teknolojisine gere-
ken oksijeni getirebilir. Mikro yo-
sunlarõn atõk sularõn temizlenme-
sinde kullanõlma potansiyeli de var.
Gõda üretiminde kullanõlan arazi ve
suyla rekabet etmeyen bir biokütle.
Üstelik hem yenilebilir hem de ye-
nilenebilir bir kaynak!
YERLİ VE YENİLENEBİLİR
Türkiye’nin uzun dönemli enerji
stratejilerinde mikro yosun üretil-
mesine yer verilmelidir. Başarõlõrsa
tam anlamõyla yerli ve yenilenebilir
sõvõ yakõt üretilebilir. Linyit sant-
rallarõndan çõkan karbonik gazõn,
Türkiye’nin güneşinin kullanõlaca-
ğõ en akõllõ yaklaşõmlardan biri bu.
Bilimsel ve teknolojik çalõşmalar
için gerekli birikim Türkiye’de var-
dõr; mesela Ankara Üniversitesi
Fen Fakültesi’nde ve Ege Üniver-
sitesi’nde. Ben de ICARE’de uygun
mikro yosun çeşitlerini seçme ça-
lõşmalarõnõ yürütüyorum ve şimdi de
Türkiye konsorsiyomunu oluşturu-
yorum. Ege Üniversitesi de projede
olacak.
Sonuçta, bu ve buna benzer yeni-
likçi konularda hamle yapma zamanõ
geldi, hatta geçiyor bile.
1951 İstanbul doğumlu olan İskender Gökalp, Saint-Joseph Lisesi’ni ve İTÜ Maki-
na Fakültesi Uçak Bölümü’nü bitirdikten sonra 1974 yılında Paris Üniversitesi’ne
doktora yapmaya gitti. 1983 yılında CNRS’ye araştırmacı olarak alındı ve Orle-
ans’daki Yanma Laboratuvarı’na atandı. 2003 yılında bu laboratuvarın müdürü ol-
du. 2007 yılında Yanma, Aerotermik, Reaktivite ve Çevre Enstitüsü’nü kurdu. 100
kadar araştırmacı ve destek personelinin çalıştığı bu enstitünün iki büyük Ar-Ge ala-
nı Enerji&Çevre ve Uzay&Uzaya ulaşma. İskender Gökalp’in 80’in üzerinde citati-
on endeksli yazısı, 500’den fazla makale ve sunumu var. İskender Gökalp 2001’de
Avrupa Yanma Enstitüleri Federasyonu’nu kurdu, halen bu federasyonun başkanlı-
ğını yürütüyor. Çeşitli AB programlarında proje yürütücüsü olarak çalıştı; şu anda
AB 7. Çerçeve Programı’nın uzay alanında değerlendirici olarak görev yapıyor.
P O R T R E / D R . İ S K E N D E R G Ö K A L P
Santrallara oksijenli yakma sistemi