18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 24 OCAK 2009 CUMARTESİ 6 HABERLER CUMARTESİ YAZILARI ATAOL BEHRAMOĞLU Reichstag Yangını Mahkemesi Arkasında devletin olduğu bir provokasyonun ko- kusu duyulduğunda akla hemen Reichstag yangı- nı ve onu izleyen düzmece mahkeme gelir. İnternete girdiğinizde bu konuda basınımızda ya- yımlanmış yazılarla karşılaşırsınız. Ali Kırca’nın “Reichstag’ı Kim Yaktı?” başlıklı ya- zısı (Sabah, 13 Eylül 2005) bunlardan biri. Aynı konuda Ali Sirmen de “Reichstag Yangını Nasıl oldu?” başlıklı bir yazı yayımlamış (Cumhuri- yet, 25 Mart 2008). Her iki yazarın da yazı başlıklarını soru işaretiyle noktalamış olmaları rastlantı değil. Reichshtag binası yangını ve onu izleyen mahkeme üzerindeki soru işa- retleri günümüzde de sürmekte. Fakat kesin olarak bilinen, bir kundaklama sonucu gerçekleşen yangını kim, nasıl çıkarmış olursa olsun, Hitler yönetiminin bu olayı bütün muhaliflerini te- mizlemek için kullandığı ve bunda da büyük ölçü- de başarıya ulaştığıdır. Ansiklopedik bilgimizi yenileyelim: Almanya Cumhurbaşkanı Paul von Hindenburg, 31 Mart 1932 seçimlerinde oyların yüzde otuz ye- disini almakla birlikte parlamentoda çoğunluğu sağlayamayan Nasyonal Sosyalist İşçi Partisi ku- rucusu ve başkanı Adolf Hitler’i Ocak 1933’te başbakanlığa atıyor. Kapitalizmin korkusu, komünistlerin bir genel grev- le ülkede devrimci durum yaratmasıdır. Hitler’in partisinin Katolik Merkez Parti’yle istik- rarlı bir koalisyon kuracakları umulmaktadır. Reichstag (Alman parlamento binası) bu atama- dan bir sonraki ay, Şubat 1933’te kundaklanıyor. Bu olay, Hitler’in iktidara bütünüyle el koyması- nın ve Komünist Partisi başta olmak üzere her tür- lü muhalefeti kısa süre içinde yok etmesinin de baş- langıcıdır. Şu günlerde benim Reichstag yangını ve mah- kemesiyle ilgilenmem de rastlantı değil. Tahmin edilebilecek nedenin yanı sıra bir başka neden, şu günlerde okumakta olduğum muhteşem bir kitapta anlatılanlar. Peter Weiss’ın “Direnmenin Estetiği”nden söz edi- yorum… (YKY, Çağlar Tanyeri-Turgay Kurultay çe- virisi.) Kitabın olağanüstü önemi ve değerinin yanı sıra, çevirinin de eşine az rastlanır seçkinlikte bir çeviri emeği olduğunu belirtmek gerekir. Büyük boy 820 sayfalık bu kitabı, acele etmek- sizin, sindirerek okuyor (başka türlüsü zaten ola- naksız!) ve diyebilirim ki her sayfasından bir şeyler öğreniyorum. “Direnmenin Estetiği”ne belki bir anı-roman de- nebilir. Aynı zamanda bir siyasi tarih kitabı, yanı sıra da edebiyat ve sanat kuramı alanında bir başyapıt… Sayfalar boyunca Almanya’da komünist, sosya- list, sosyal demokrat ya da demokratik sol partiler ve kişiler arasında dinmek bilmeyen çatışmaların, kamplaşmaların, düşmanlıkların Hitler’i ve partisini adım adım iktidara nasıl getirdiğini ibretle okuyor- sunuz… Ve.. başka başka ülkelerde de olsa, tarihin nasıl bu kadar göz göre göre tekrar ettiğine şaşırarak… Burada ayrıntıya girmemin olanağı yok. (Başka ve- silelerle ve nedenlerle Weiss’ın kitabından daha son- raları da mutlaka söz edeceğim.) Şimdilik Reichs- tag yangını ve sonrasındaki düzmece mahkeme ko- nusunda gözlemim ise, kundaklamayla suçlanarak tutuklanıp Berlin’deki Moabit Hapishanesi’nin av- lusunda volta atmaya gönderilen, sonuçta da ya- şamları şu ya da bu biçimde Gestapo’nun elinde so- na eren seçkin aydın, yazar, gazeteci, siyasetçi ya da sendikacı arasında Hitler faşizminin hiçbir ayrım gözetmemiş olduğu… Solun kılı kırk yaran tartışmaları ve sonsuzca sü- rüp giden bölünmeleri, Nazizmin toptancı yargısı önünde hiçbir anlam taşımıyor. Bu ayrışıp bölünmeler, sadece ve ancak, solun ve yanı sıra da her türlü muhalefetin Nazizm tara- fından kökünün kazınmasını kolaylaştırmaya hizmet etmiştir. Alman parlamento binası yangını ve sonrasındaki düzmece mahkeme tipiktir… Totaliter sistemler provokasyonu sever. Tarih burada tekrar ediyor ve edecektir de… Şaşırtıcı olan, bundan ders çıkarması gereken- lerin ders çıkarmamakta ısrar etmeleri, yaklaşan bü- yük tehdidin karşısında birlik olmayı başaramayış- larıdır. [email protected] Faks: (0212) 343 72 64 PKK’de liderlik kavgası ANKARA (AA) - Terör örgütü PKK’nin İmralõ’da hükümlü bulunan elebaşõndan sonra terör örgütünün başõna getirilen Murat Karayõlan, uzun süredir iktidar savaşõ verdiği Suriye uyruklu “Dr. Bahoz Erdal” kod adlõ Fehman Hüseyin’i gözaltõna aldõrdõ. Karayõlan, hakkõnda sürekli konuşan Fehman Hüseyin’i geçen hafta sonu gizli bir talimatla Kandil’e getirtti. Kandil’de gözaltõna alõnan Fehman Hüseyin’in halen sorgulandõğõ bildirildi. Bu olayõn kulaktan kulağa yayõlmasõnõn ardõndan korkuya kapõlan bazõ Suriye uyruklu PKK’lilerin terör örgütünü terk ederek Suriye’ye kaçtõğõ belirlendi. DTP’den JİTEM için önerge ANKARA (AA) - DTP, JİTEM’in uygulamalarõnõn araştõrõlmasõ için hazõrladõğõ Meclis araştõrma önergesini, TBMM Başkanlõğõ’na sundu. Şõrnak milletvekilleri Sevahir Bayõndõr ve Hasip Kaplan, çetelerle mücadele etmeye devam edeceklerini ifade ederek “Silopi kayõplarõ” hakkõnda yaptõklarõ konuşmaya, Adalet Bakanõ Mehmet Ali Şahin’in tepki gösterdiğini anõmsattõ. Bayõndõr, “Gündeme getirdiğimiz iddialar, yerli yersiz değildir. Meclis’i göreve çağõrmak görevimizdir. Görevimizi yapõyoruz” dedi. 4 haneli lojmanda 144 seçmen Yurt Haberleri Servisi - Bartõn’da, devlete ait bir okulun 4 hanelik lojmanõnda 144 seçmen olduğu tespit edildi. CHP Bartõn İl Başkanõ Hakan Ceylan, il seçim kuruluna müracaat ettiklerini, 8 kişilik lojmana 144 seçmenin nasõl yazõldõğõnõ öğrenmek istediklerini belirtti. CHP Bartõn İl Başkanõ Hakan Ceylan, il seçim kuruluna gerekli itirazlarõ yaptõklarõnõ belirterek “5 Ocak 2009 günü tekrar seçmen listeleri askõya çõktõ. 30 Ocak 2009 günü askõdan inecek. CHP Bartõn olarak merkez ve köylerdeki seçmen listelerini tarõyoruz. Yanlõşlõklarõ tespit edip seçim kuruluna itiraz ediyoruz” diye konuştu. Gül, valilerle bir araya geldi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül, İçişleri Bakanõ Beşir Atalay ve 81 ilin valisiyle dün Çankaya Köşkü’nde bir araya geldi. Gül, yurttaşlarõn Türkiye’nin her köşesinde yarõnõndan emin, korkusuz ve güven içinde yaşamasõndan daha önemli bir şey olamayacağõnõ söyleyerek, güvenlik sağlanõrken mülkiyet hakkõ, düşünce, ifade, din ve vicdan özgürlüğü gibi temel hak ve hürriyetlere müdahale edilmemesi gerektiğini vurguladõ. DÜZELTME İstanbul Haber Servisi - Gazetemizin 15 Ocak 2009 tarihli baskõsõnda yer alan “Başaran ve Uğur Silivri’de” başlõklõ haberimizde Ergenekon soruşturmasõnõn tutuklu sanõklarõndan Birol Başaran’la ilgili yazõlan ADD Kadõköy Şube Başkanõ tanõmõnda “eski” ibaresi yazõlmamõştõr. ADD Kadõköy Şubesi Eski Başkanõ Birol Başaran olarak düzeltir, özür dileriz. HATİCE TUNCER/HİLAL KÖSE Ergenekon terör örgütünün yönetici- lerinden olduğu ileri sürülen tutuklu sa- nõk İşçi Partisi (İP) Genel Başkanõ Do- ğu Perinçek, Lobi belgesinin Türkiye’ye kasteden alçakça fikirlerle dolu olduğu- nu, İP’in görüş ve amaçlarõ ile en ufak bir bağlantõsõnõn kurulamayacağõnõ söyledi. Ergenekon örgütü belgesi diye sunulan “Ulusal Medya 2001, Cumhuriyet” belgesinde kendisine ve İlhan Selçuk’a karşõ düşmanca ifadeler yer aldõğõna dik- kat çeken Doğu Perinçek, “Cumhuriyet gazetesine ve İlhan Selçuk’a karşı psikolojik savaş için yazılmış. Erge- nekon örgütü yöneticisi olduğu söyle- nen Perinçek ve Selçuk’a yine bu söz- de örgüt belgeleriyle saldırılıyor” de- di. İddianameye “Ergenekon Örgütü- nün” belgeleri olarak konulan “Ulusal Medya 2001, Cumhuriyet” belgesine dayanõlarak kendisinin yanõ sõra Cum- huriyet Gazetesi İmtiyaz Sahibi İlhan Sel- çuk, Gürbüz Çapan, Ferit İlsever ve es- ki genelkurmay başkanlarõndan Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu’nun suçlandõğõna dikkat çeken Perinçek, çelişkileri şöyle vurguladõ: “Bu belgede Perinçek ve Sel- çuk düşmanca suçlanıyor, Ulusal Ka- nal ve Aydınlık’a ameliyat yapılarak ele geçirilmesi öngörülüyor, Cumhu- riyet gazetesinin ele geçirilmesi plan- lanıyor. Perinçek ve Selçuk’u hedef tahtasına yerleştiren bu belge ile na- sıl Perinçek ve Selçuk suçlanabilir? 2000 ve 2001 yılında sözde Ergenekon örgütünün hedef aldığı Perinçek ve Selçuk, iddianameye göre sözde ör- gütün yayın ve tasarım bölümünü yönetiyorlar. Oysa sözde örgütün ya- yınları, yayın bölümü liderlerinin ku- yusunu kazıyor.” Belgede Cumhuriyet gazetesinin ku- rucusu Yunus Nadi’yi Nazilikle suçla- yan yazõlar olduğuna dikkat çeken Pe- rinçek şöyle devam etti: “Cumhuriyet gazetesine psikolojik savaş için bu belgeleri yazmışlar, yazdırıyorlar. Türk devrimcileri suçlanıyor. Bir suç yaratıp ne olursa olsun Cumhuriyet ga- zetesini de o suçun içine koymak isti- yorlar. Selçuk’a karşı psikolojik savaş belgesi yazılmış. Bu belge Selçuk düş- manı.” Atatürkçü dayanışma Hüseyin Kıvrıkoğlu ve Veli Kü- çük’ün talimatõyla Cumhuriyet gazete- sini ele geçirmeye çalõştõğõ iddialarõna da yanõt veren Perinçek, “Ben İP Ge- nel Başkanı’yım kimseden talimat almam. Selçuk ve Gürbüz Çapan benim dostumdur. Benim Cum- huriyet’i ele geçirmek gibi bir amacım ve imkânım da yok. Ata- türk devrimlerini birlikte nasıl sa- vunabiliriz şeklinde görüşmeler olmuştur. İlan takasları ve dayanış- mamız hâlâ vardır” dedi. Güney’in mülakatı Emniyet’te yokİstanbul Haber Servisi - Kocae- li Cumhuriyet Başsavcõlõğõ’nca mah- kemeye gönderilen yazõda, Veli Küçük’ün Kocaeli Jandarma Alay Komutanõ olarak görev yaptõğõ dö- nemde dört faili meçhul cinayet olayõnõn tespit edildiği belirtildi. Öldürülen kişilerin Maşukiye’de Murat Baysal, Çadõrköy’de Hasan Doğan ile Remziye Kurnaz ve Hüseyin Uluç olduğu kaydedildi. Tuncay Güney ile 2001 yõlõnda Organize Suçlarla Mücadele Şube- si’nde yapõlan mülakatõn da Emniyet Genel Müdürlüğü’ne ulaşmadõğõ be- lirtildi. Emniyet Genel Müdürlüğü, soruş- turmadan önceki tarihlerde, Ergenekon terör örgütüyle ilgili suç takibinin yapõl- madõğõnõ bildirdi. Mahkemeye gönderi- len yazõda, örgüt deşifre edilmediği için meydana gelen olaylarõn Ergenekon te- rör örgütü çerçevesinde anlamlandõ- rõlmadõğõ belirtildi.Tuncay Güney ile 2001 yõlõnda Organize Suçlarla Mü- cadele Şubesi’nde yapõlan mülakatõn da Emniyet Genel Müdürlüğü’ne ulaş- madõğõ kaydedildi. Jandarma Genel Ko- mutanlõğõ ise 12 Haziran 2007 tarihin- den önce Ergenekon terör örgütüyle iliş- kili herhangi bir suç bilgisine rastlan- madõğõnõ bildirdi. Tuncay Güney’in res- minin olduğu ileri sürülen Alparslan Evrenesoğlu’na ait pasaport dosyasõ İz- mir Emniyet Müdürlüğü’nce mahke- meye gönderildi. Mahkeme başkanõ dosyadaki üç fotoğrafõ sanõklara ve avu- katlarõna gösterdi. Bu fotoğraflardaki kişinin Tuncay Güney olmadõğõnõ söy- leyen İP’li sanõklarõn avukatõ Osman Aydın Şahin, “Dosyada Güney’e ait bir fotoğrafının olduğunu bizzat ben gördüm” dedi. ‘İstinabe hukuksuz’ Kemal Kerinçsiz’in avukatõ Tol- ga Akalın, Savcõ Zekeriya Öz’ün Tuncay Güney’in Kanada adli ma- kamlarõnca istinabe yoluyla ifadesi- nin alõnmasõ yönündeki çalõşmasõnõn yasadõşõ olduğunu belirtti. Akalõn, Savcõ Zekeriye Öz hakkõnda da Ada- let Bakanlõğõ’nca soruşturma açõlmasõ gerektiğini ifade etti. G Ö Z Y A Ş L A R I N A B O Ğ U L D U İ ddianamede, “Türk ve Kürdü Birlikte Ör- gütleme” belgesinin ve Milli Hükümet önerilerinin suç kanõtõ olarak yer aldõğõnõ anlatan Perinçek bu bölümde savunmasõnõ sa- londa bulunan ekranlardan görüntüler eşliğinde sundu. Perinçek, İşçi Partisi’nin 1997’de, 2007’de Diyarbakõr’da, Van’da, Malatya’da, Diyarbakõr’õn ilçesi Bismil’de binlerce kişinin Türk bayraklarõyla katõldõğõ mitingler düzen- lediğini görüntüler eşliğinde anlattõ. Perinçek, “İşte Kürtler, ellerinde traktörlerinde Türk bayraklarõ. İşte Bismil. Çok yoksullar ama o ka- dar ince düşünceliler ki.. Türk bayrağõ yõkõl- masõn diye çimento almõşlar, oraya saplamõş- lar” diye konuşurken gözyaşlarõna boğuldu. Pe- rinçek “Kürtçe konuşsunlar, şarkõ söylesinler. Bunu biz söylediğimizde içeri atõyorlardõ. Şim- di Kürtlere Türkan Şoray filmini Kürtçe gös- teriyorlar. PKK Kongreleri Türkçe yapõlõyor” dedi. Kendisinin Siyasi Partiler Kanunu uzmanõ ol- duğunu anlatan ve bu konudaki kitabõnõ mah- keme heyeti ve iddia makamõna sunan Perinçek, İşçi Partili yöneticilerin Tuncay Güney’in mü- lakatõ ve bir çuval belgesiyle suçlandõğõnõ, an- cak diğer bütün belgelerin partisinin prog- ramlarõ ve faaliyetleri ile ilgili olduğunu anlattõ. Perinçek, “Kapatma nedenleriyle örtüşen suç- lamalarõn değerlendirilmesi öncelikle Anaya- sa Mahkemesi’nin yetkisindedir. O nedenle bekletici ön mesele olarak kabul edilme- si hukuki zorunluluktur” dedi. P erinçek, iddianamede Lobi bel- gesinin ele geçirildiği şüpheliler arasõnda kendisinin de yer aldõğõnõ ifade ederek “Bu gerçekdışıdır. Arama tutanaklarında da yoktur. Ya polisler ya da savcılar tarafından sonradan de- liller arasına konulmuştur” dedi. Örgüte ait dokümanlar arasõndaki “Fabrikatör” adlõ belgenin baştan so- na kendisine ve İP’ye düşmanlõkla do- lu olduğunu söyleyen Perinçek, bel- genin, eski MİT’çi Mehmet Ey- mür’ün kendisine karşõ yazdõğõ Ana- liz ve Sentez adlõ kitaplarõndan alõn- dõğõnõ belirtti. Eymür’ün kendisini CIA ve MOSSAD’dan aldõğõ görevle takip ettiğini iddia eden Perinçek, şöyle konuştu: “Eymür Filistin’deki kampta bulunan 11 arkadaşımızı İs- rail’e ihbar etti ve öldürttü. Bunu MİT’in üçüncü adamı anılarında söylüyor. Orada Cengiz Çandar da vardı. Şimdi Amerikan imparator- luğu diye kitaplar yazıyor. Çandar kamptan ayrıldıktan iki gün sonra İsrail baskın düzenledi. Kızılde- re’de Mahir Çayan’ları sağ ele ge- çirebilecekken kim öldürttü? Eymür övünüyor. Ben öldürttüm diyor.” Fabrikatör belgesine göre savcõlarõn kendisini tutuklamamasõ gerektiğini kaydeden Perinçek, “Burada yazı- lanlara göre demek ki Perinçek söz- de örgütün baş düşmanı. Demek ki Perinçek lider değil. Ben İP lideri- yim. Bu belgeleri görüp hâlâ beni tahliye etmeyecek misiniz?” dedi. Ke- malist olmamakla suçlandõğõna da dik- kat çeken Perinçek, kendi hazõrladõğõ “Atatürk’ün Bütün Eserleri” adlõ ki- tabõ mahkemeye sunarak bunun için 40 yõlõnõ verdiğini söyledi. ‘Eymür CIA-MOSSAD adõna beni takip etti’ Perinçek, ‘Ulusal Medya 2001, Cumhuriyet’ belgesinde düşmanca ifadeler bulunduğunu söyledi ‘Psikolojik savaş için yazõlmõş’ 2001 yılında Organize Suçlarla Mücadele Şubesi’nde yapılan mülakatın Emniyet Genel Müdürlüğü’ne ulaşmadığı belirtildi. Veli Küçük’ün Kocaeli Jandarma Alay Komutanı olarak görev yaptığı dönemde dört faili meçhul cinayet olayının tespit edildiği belirtildi. Güney ‘TUNCAY GÜNEY YALAN SÖYLÜYOR’ Tuncay Güney’in yalan söyledi- ğini, Güney’le hiç görüşmediğini söyleyen Perinçek, Güney’in Fet- hullah Gülen ile içli dõşlõ olduğu- nu söyledi. Yagõtay Onursal Cum- huriyet Başsavcõsõ Vural Savaş’õn derin devlet konusundaki bir yazõ- sõnõ eleştiren Perinçek, “Atatürk ve İttihat Terakki döneminde derin devlet yoktu. Hükümet vardõ. Derin devlet NATO döneminde, Ameri- ka’nõn Türkiye’yi yönetmesi için oluşturuldu. Vural Savaş araştõrma yapmadan yazmõş” dedi. Mahkemeheyeti,‘terörörgütü’ifadesininancakyargõlamasonundakullanõlabileceğine,örgütün var olduğu yönündeki ifadeler yerine ‘iddia olunan’ tabirinin kullanõlmasõ gerektiğine hükmetti Ergenekon davasında 3 tahliye Ergenekon davasõnõn dünkü duruşmasõnda mahkeme heyeti “Ergenekon Terör Örgütü”nün varlõğõnõn an- cak yargõlama sonucunda açõğa kavuşacağõndan ha- reketle, örgütün var olduğu yönündeki ifadeler yeri- ne “iddia olunan” tabirinin kullanõlmasõ için İstan- bul Cumhuriyet Başsavcõlõğõ’ndan girişimlerde bu- lunmasõnõn istenmesine karar verdi. Mahkeme bu ka- rarõnõ, tutuklu sanõk avukat Kemal Kerinçsiz’in, İs- tanbul Emniyet Müdürlüğü’nün internet sitesinde “Er- genekon Terör Örgütü” ve kõsaltmasõ olarak da “ETÖ” ibarelerinin kullanõlmasõna ilişkin suç duyu- rusunda bulunulmasõ talebini değerlendirdikten son- ra verdi. Mahkeme Cumhuriyet Başsavcõlõğõ’na ya- zõ yazõlarak Emniyet Genel Müdürlüğü resmi inter- net sitesi, yazõlõ ve görsel basõn-yayõn organlarõ ve Te- lekomünikasyon İletişim Başkanlõğõ nezdinde gerekli yasal girişimlerin yapõlmasõnõn istenmesini istedi. Mahkemenin dünkü duruşmasõnda tutuklu sanõk- lardan Noel Baba Vakfõ Başkanõ Muammer Kara- bulut, gazeteci Vedat Yenerer ve emekli Astsubay Orhan Tunç haklarõnda yurtdõşõna çõkõş yasağõ ko- nularak tahliye edildi. Tahliye kararõnõ açõklayan İs- tanbul 13. Ağõr Ceza Mahkemesi Başkanõ Köksal Şengün, mevcut delil durumu, tutuklulukta geçirilen süre ve suç vasfõnõn değişme ihtimalini dikkate ala- rak tutuklu sanõklardan Karabulut, Yenerer ve Tunç’un tahliyelerine karar verildiğini belirtti. Ka- rabulut, Yenerer ve Tunç, 26 Şubat 2008 tarihinde tu- tuklanmõşlardõ. Mahkeme ayrõca TRT Genel Mü- dürlüğü’ne yazõ yazõlarak TRT2’de yayõmlanan Tuncay Güney’le ilgili programõn CD’lerinin is- tenmesine karar verdi. Yenerer: Gecikmiş bir karar Mahkeme heyeti ayrõca tutuklu sanõk Sevgi Ere- nerol’un suçlandõğõ “kişisel verileri kaydetmek” su- çunun mağduru konumunda bulunan Sami Kara- han’õn müdahil olma talebinin kabulüne karar ve- rirken cezaevi müdürlüğüne yazõ yazõlarak Erkut Er- soy’un tam teşekküllü devlet hastanesine sevkinin sağ- lanõp, dilekçesinde belirttiği konularõn araştõrõlmasõnõn istenmesini hükme bağladõ. Tahliyelerine karar ve- rilen Karabulut, Yenerer ve Tunç akşam saatlerinde cezaevinden ayrõldõ. Gazetecilerin sorularõnõ yanõt- layan Yenerer, tahliyeyi “gecikmiş bir karar” ola- rak nitelendirdi. Yenerer, “Biz utanmıyoruz. Bize bu kirli oyunu oynayanlar utansınlar. İçimizde- ki Atatürk sevgisini, içimizdeki vatan sevgisini, üni- ter yapıya, Türkiye’nin bölünmez bütünlüğüne olan inancımızı değiştirmeye, bize bu oyunu oy- nayanların yedi sülalesinin gücü yetmez... Ben mahkemede bir şey söyledim; benim hayatımdan 11 ay aldılar, yakınlarımdan, ailemden sevdikle- rimden 11 ay çaldılar. Çalanların sırtından ce- ketlerini alana kadar hukuk mücadelem devam edecektir” diye konuştu. Veli Küçük’ten açõklamalara tepki KARADAYI VE KIVRIKOĞLU İstanbul Haber Servisi- Ergenekon davasõnda tu- tuklu sanõk emekli Tuğgeneral Veli Küçük, eski Ge- nelkurmay başkanlarõ emekli Orgeneraller İsmail Hakkı Karadayı ve Hüseyin Kıvrıkoğlu’nun ga- zetelerde çõkan sözlerine tepki gösterdi. Küçük, es- ki Genelkurmay Başkanõ İsmail Hakkõ Karadayõ’ya Milliyet gazetesinde yayõmlanan “Veli Küçük de- nen o adamı tanımam” şeklindeki sözleri üzerine bir mektup gönderdi. Kõzõ ve avukatõ Zeynep Kü- çük tarafõndan basõna dağõtõlan el yazõsõ mektupta, kendisinin 1998 yõlõnda tuğgeneralliğe terfi ettiği- ni belirten Küçük, “Siz emekli oluncaya kadar em- rinizde çalıştım. Sürçülisan olarak kabul ediyo- rum ‘o adam’ değilim. Saygılarımla arz ederim” ifadelerine yer verdi. Milliyet’in dünkü sayõsõnda yer alan emekli Orgeneral Kõvrõkoğlu’nun, “Veli Kü- çük adımı kullanmış” sözleri üzerine de avukatõ Zeynep Küçük aracõlõğõyla açõklama yapan Küçük, “ifadelerden üzüntü” duyduğunu belirtti. HURŞİT TOLON GATA’YA SEVK EDİLDİ İstanbul Haber Servisi - “Ergenekon” soruşturmasõ kapsamõnda tu- tuklu bulunan emekli Orgeneral Hurşit Tolon, Gülhane Askeri Tõp Aka- demisi’nin (GATA) Haydarpaşa Eğitim Hastanesi’ne sevk edildi. To- lon’un avukatõ İlkay Sezer yaptõğõ açõklamada, Tolon’un Adli Tõp Kuru- mu’nun verdiği rapor doğrultusunda belirlenen rahatsõzlõğõnõn giderilme- si, teşhis ve tedavisinin düzenlenmesi amacõyla sevkin yapõldõğõnõ belirtti. Sezer, Tolon’un Adli Tõp Kurumu’nun söz konusu raporunda belirlenen rahatsõzlõklarõn dõşõnda, kilo kaybõnõn olduğunu, bu konudaki teşhis ve te- davinin de burada düzenlenmesi için tedavi altõna alõndõğõnõ dile getirdi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle