25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 24 OCAK 2009 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER 5 POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA Büyük Patron... hikmet.cetinkaya@cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212 343 72 69 Yüzümü duvara çevirdim önce... 1980’li yıllarda çekilmiş fotoğrafa baktım... Uğur Mumcu ve ben... Dışarıda ılık bir bahar havası... Güneşin ışıkları perdelerin arasından sa- lona giriyor. Televizyon açık, haberleri izli- yorum. Gece bir türlü uyuyamadım. Wislawa Szymborska’nın bir kitabını aldım elime. O çok sevdiğim “Hiçbir şey olmuyor iki kez” şiirini okumaya başladım: “Hiçbir şey olmuyor iki kez ve olmayacak da. Bu nedenle işte deneyimsiz doğmuşuz ve rutinsiz öleceğiz.” Elimde kitapla uyuyup kalmışım... Yüzümü duvara dönüp 23 yıl önce çe- kilmiş fotoğrafa bir kez daha baktım... Ellerimden bir gölge uçup gitti o anda. Kendi düşlerimin içinde dolaşmaya başla- dım. Uğur’u 16 yıl önce bugün, karlı bir pa- zar, öğle vakti otomobiline kurulan tuzak so- nucu yitirmiştik. O gün Cağaloğlu’ndaki binamızdaki odamda oturuyordum... Telefon çaldı, Işık Kansu arıyordu Ankara’dan. Işık’ın sesi tit- riyordu. Acı haberi öyle aldım. Uğur Mumcu’dan önce Diyarbakır’da Musa Anter öldürülmüştü... Peki, Uğur’dan sonra ne oldu? Cumhurbaşkanı Turgut Özal öldü, Sü- leyman Demirel cumhurbaşkanı oldu, Tansu Çiller de başbakan... Faili meçhul cinayetler ivme kazanmaya başladı Çiller döneminde... Sursurluk çetesi bir trafik kazası sonra- sı ortaya çıktı; Abdullah Çatlı’nın siyaset- çi-polis ilişkisi açıklık kazandı. Şimdilerin de- mokratı Nazlı mı Nazlı Hanım, Bahçeliev- ler katliamı sanığı Haluk Kırcı’yı HBB tele- vizyonuna çıkarıp Susurluk Çetesi’ne sa- hip çıktı. Oysa Haluk Kırcı polisçe aranıyordu. İs- tanbul’da yakalanmış, aptes almak için tuvalete gitmiş, ardından Emniyet Müdür- lüğü’nden “kuş gibi” kafesinden çıkıp uç- muştu. Haluk Kırcı’nın o tarihte ünlü tarikat şeyhiyle ilişki içinde olduğu öne sürül- memiş miydi? Tam o günlerde Başbakan Tansu Çiller açıklama yaptı: “Devlet için kurşun atan da şereflidir, kurşun yiyen de...” Tümcenin “mucidi” demokrasi ve öz- gürlüğün önde gelen adlarından eski faşist Mümtazer Türköne’dir. Bizim dönek Şa- hin’le birlikte Fethullahçı Zaman’ın yazar- ları arasındadır. Ayrıca, televizyonların vaz- geçilmezi olan “mümtaz şahsiyet”tir. Peki, Uğur Mumcu’dan sonra kimler öl- dü ve öldürüldü? Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eş- ref Bitlis’in uçağı 17 Şubat 1993’te düştü ve olay aydınlatılamadı... 2 Temmuz 1993’te Sıvas katliamı... 4 Kasım 1993’te Cem Er- sever Elmadağ’da öldürülmüş olarak bu- lundu... Mehmet Sincar 4 Eylül 1993’te Batman’da güpegündüz öldürüldü... 14 Ocak 1994’te Behçet Cantürk, 2 Ha- ziran 1994’te Savaş Buldan Kocaeli böl- gesinde katledildi... Yusuf Ekinci 25 Şubat 1994’te Ankara’da kaçırıldı, bir gün sonra Gölbaşı’nda ölü olarak bulundu. Can- türk’ün avukatı Medet Serhat 12 Aralık 1994’te, Hasan Ocak 25 Ocak 1995’te kat- ledildi. 12-13 Mart 1995... Gazi Mahallesi’nde bir kahvehane tarandı 22 kişi öldü... Olaylar başladı... 34’ü polis, üçü asker 155 kişi ya- ralandı... Güneydoğu’da faili meçhul cinayetler peş peşe geldi. Türkiye yakın tarihiyle hesaplaşmak zo- rundadır! Devlet içinde “örgütlü silahlı güç” 1952’den sonra NATO ülkelerindeki “glad- yo” ya da “kontrgerilla” yapılanmasıyla kendini göstermiştir. Kanlı pazarlar, kanlı 1 Mayıs’lar, Kahramanmaraş, Çorum olayla- rının arkasındaki “derin güçler” ve bunla- rın ABD’yle bağlantıları ortaya çıkarılma- mıştır. Bugünlerde İlhan Selçuk’un “Ziverbey Köşkü” kitabını okumanızı salık veririm... Uğur Mumcu’nun “12 Eylül Adaleti” ki- tabını da okumanın zamanıdır. Uğur, Sıkı- yönetim Savcısı Albay Nurettin Soyer’le ko- nuşmuş, 12 Eylül darbeci faşist paşalarının, Ankara Sıkıyönetim Komutanı’nın Haluk Kır- cı’yı nasıl koruyup kolladığını yazmıştır. Hep yazdım, bir kez daha yineleyeyim: “Uğur Mumcu cinayetinin arkasındaki büyük patron ortaya çıkarılmadan, ne An- kara’da toprak altında çıkarılan mermiler, bombalar, ne de bu haliyle Ergenekon’dan derin ilişkiler zinciri ortaya çıkarılabilir... Pek çok insan pisi pisine tutuklu olarak içeride kalır. Ergenekon’un bir ayağında yer alan Susurluk artıkları da bu karmaşadan yararlanır.” Evet... Yüzüm duvara dönük ve yıllar ön- ce Uğur Mumcu’yla birlikteyiz o fotoğrafta... Uğur Mumcu cinayetinin tetikçileri bu- lundu, tıpkı Hrant Dink cinayetinde oldu- ğu gibi... Büyük patron ise Türkiye’yi seyretmeyi sürdürüyor olmalı... Dışarıda ise ılık bir bahar havası... ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - İçişleri Bakanõ Beşir Atalay, “Gözaltına alınan insanların daha suçu sabit değil. Onların ailesi, çevresi, muhiti var. İnsanları teşhir etmemeli. Uygun şekilde gözaltına alırsınız, gereken yapılır” dedi. Bakan Atalay, Polis Radyosu Stüdyosu’nda düzenlenen, 2008 yõlõ emniyet ve asayiş hizmetlerinin genel değerlendirmesi, 2009 yõlõ projeleri, iç güvenlik, emniyet ve asayiş konularõ ile 29 Mart yerel seçimlerine ilişkin güvenlik tedbirlerinin ele alõnacağõ İl Emniyet Müdürleri Toplantõsõ’na katõldõ. Toplantõnõn açõlõşõnda emniyet müdürlerine seslenen Atalay, toplumsal alanda meydana gelen değişim ve dönüşümün kamunun hizmet verme tarzõnõ temelden etkilediğini ifade etti. Tüm terörist yapõlanmalara karşõ mücadelenin süreceğini, bu konuda hukukun içinde kalmaya özen göstereceklerini ifade eden Atalay, yapõlan bazõ çalõşmalar hakkõnda da bilgi verdi. Atalay, polis merkezleriyle ilgili yeni bir dönem başlatmak istediklerini, polis merkezlerinin işleyişini, yapõsõnõ, çalõşma sistemini masaya yatõracaklarõnõ söyledi. Türkiye genelinde 1300 polis merkezinin polisin görünen yüzü olduğunu, il müdürlerinden bu konuya özel önem vermelerini isteyen Atalay, nezarethanelerin kameralarla görüntüleneceğini kaydetti. Atalay, “Kötü muamele, orantısız güç kullanma... Bu konuları artık aşmamız lazım. İşkence davaları artık istisnai” dedi. Çevik kuvvet kasklarõnõn numaralandõrõlmasõnõn devam ettiğini söyleyen Atalay, polise lojman sağlanmasõ ile ilgili çalõşma yapacaklarõnõ bildirdi. Polisin yurttaşla muhatap olduğunda sorulmadan kimliğini göstermesini isteyen Atalay, polisin, uluslararasõ uygulamalara göre can güvenliği riski olmadõkça silah kullanamayacağõnõ anõmsattõ. Atalay, şunlarõ söyledi: “Bunu herkes, tüm vatandaşlar için söylüyorum: Gözaltına alınan insanların daha suçu sabit değil. Onların ailesi, çevresi, muhiti var. İnsanları teşhir etmemeli. Uygun şekilde gözaltına alırsınız, gereken yapılır. Gözaltıların hemen duyurulup basına oralarda görüntüler verilmesi... Vatandaşlarımızı korumamız lazım. O konuda daha fazla hassasiyet gösterilmeli.” CHP lideri Baykal, Ergenekon ‘dalga’larõnõ değerlendirdi: Kitlesel panik ortamı yaratıldı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP Genel Başka- nõ Deniz Baykal, Ergenekon dalgalarõnõ değerlendirirken “Türkiye korku cumhuri- yetine dönüştürülüyor” dedi. Baykal, dün aday tanõtõm toplantõsõ öncesinde Ergenekon soruşturmasõyla ilgili değer- lendirmeler yaptõ. Türkiye’nin tarihi, çok ağõr, çok ciddi bir bunalõm döneminden geçtiği- ni kaydeden Baykal, “Bir sü- reden beri Türkiye şok dal- galarıyla bir büyük toplum- sal travma yaşıyor. Ancak darbe dönemlerinde karşı- laşılabilecek uygulamalar, artık günlük uygulamalar haline dönüştü. Türkiye’de kitlesel panik ve korku or- tamı yaratıldığını görüyo- ruz” dedi. AKP döneminde, son 2 yõl- dõr toplumun “büyük bir dep- reme maruz bırakılmaya ça- lışıldığını” kaydeden Baykal, şunlarõ söyledi: “Toplumun bütün kesimlerinden insan- lar, acaba şimdi sıra ona mı gelecek, buna mı gelecek di- ye tahmin yürütür hale gel- meye başladı. Türkiye bir korku devletine, korku cum- huriyetine dönüştürülüyor. Bu doğal bir olay değil. Ana- yasal sistem laiklik, demok- ratiklik, sosyallik ve hukuk devleti olmak üzere dört ana sütuna dayanır. Anayasa Mahkemesi’nin 11 üyesinin 10’unun kararıyla bugün- kü iktidarın laikliğe karşı ey- lemlerin odak noktasında bulunduğu hükme bağlan- mıştır. Yani anayasal düze- nimizin 4 ana sütunundan birinin çökertilmiş olduğu en yüksek yargı organının ka- rarına bağlanmıştır. Bir sü- redir Türkiye’nin sosyal bir devlet kimliğini taşıdığını söylemek artık gündemden çıkmıştır. Laiklik kalkmış, sosyallik kalkmış. Şimdi elde hukuk devleti ve demokratiklik ka- lır. Son dönemde bu ikisi de çok ciddi tahribat gör- müştür. Türkiye’nin artık bir hukuk devleti kimliği ta- şıdığını söylemek giderek inandırıcılıktan çıkmakta- dır. Ucu açık iddianame ol- maz. Sanıktan delile gidil- mez, delilden sanığa gidilir. Bunlar yaşanacak, sen sıkı- şınca Cumhurbaşkanlığı Köşkü’ne yargı kuruluşla- rının başkanlarını çağırıp bu olayların sorumlusu si- yasetçileri aynı masada bu- luşturacaksın, ondan sonra bütün bu olayları unutma- mızı sağlayacaksın. Bu kabul edilebilir bir manzara de- ğildir. Hukuk devleti kana- tılmaktadır. Türkiye’nin de- mokratik kimliği de artık çok ciddi kuşku konusu- dur.” Baykal, “Çeyrek porsiyon demokrasi, yarım porsiyon hukuk devleti, Allah ne ver- diyse sosyallik ve laikliği ta- mamen bir kenara bırakan bir anlayış. Böyle bir devle- te dönüşüyoruz. Türkiye sü- rekli bir darbe ortamında maruz kalınabilecek uygu- lamalara muhatap olacak ve biz bunu kabul edeceğiz. Olay ciddi, gidişat kötü. 85 yıllık demokrasinin gelmesi gereken nokta kesinlikle bu değildir. Bunları söyleyecek bir iradeye ihtiyaç var. Bü- tün bu yanlışların döneceği bir mahkemeyi arıyoruz. Var mı yok mu, döner mi dönmez mi bilmiyorum. Ama önümüzde bir seçim var, seçim bu anlamda yan- lışların döneceği bir mahke- me olacaktır” görüşünü dile getirdi. DÜN DE ‘YEMEKTE ERGENEKON KONUŞULMADI’ DEDİ Toptan kendisini yalanladı ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - TBMM Başkanõ Köksal Toptan, Meclis’te önceki gün gazetecilerin “Cumhurbaşkanı Gül’ün verdiği yemekte Er- genekon konusunun günde- me gelip gelmediği” sorusuna “Çok ayrıntılı şekilde konu- şulmadı ama Türkiye’nin so- runları konuşulurken, temel il- keler çerçevesinde bu konuya da temas edildi” yanõtõnõ ver- mişti. Toptan bu değerlendirmesi ile Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül’ün önceki gün öğle saatle- rinde yaptõğõ konunun gündeme gelmediği açõklamasõnõ da ya- lanlamõş oldu. Toptan dün ise “Ergenekon ile ilgili tek keli- me konuşulmadı” diyerek, ön- ceki günkü yaptõğõ açõklama- sõyla çelişmiş oldu. Toptan, Ergenekon ile ilgili tek kelimenin konuşulmadõğõnõ sa- vunarak yemeğe katõlanlarõn bü- yük çoğunluğunun hukukçu ol- duğunu, konuşulmayacağõnõ da bildiklerini söyledi. Kamuo- yunda sõkça dile getirilen ve açõklamada da vurgulanan, usul- le ilgili konulara özen gösteril- mesinin konuşulduğunu belirten Toptan, “Benim de söylediğim o. Bu şekilde düzeltirseniz, se- vinirim” dedi. Ergenekon operasyonlarõyla Türkiye’nin büyük bir toplumsal travma yaşadõğõnõ belirten Baykal, ‘‘Türkiye’nin demokratik kimliği de artõk çok ciddi kuşku konusudur. Bu yanlõşlõklarõn döneceği bir mahkeme arõyoruz’’ dedi. ATALAY: Gözaltõna alõnan teşhir edilmemeli
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle