Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ekonomi@cumhuriyet.com.tr
19 OCAK 2009 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOMİ 11
CMYB
C M Y B
ANKARA PAZARI
YAKUP KEPENEK
Ekonomideki
Düşüşün “Harfleri”
Barack Obama görevi yarın devra-
lıyor. Batı, özellikle de Anglosakson
medyasına bakarsak, tüm dünya umu-
dunu Obama’ya bağlamış. Obama
gelince, ABD’nin dünyayı kana bulayan
dış politikası, mali krize yol açan eko-
nomik modeli değişecek, Filistin so-
runundan küresel ısınmaya kadar “her
şeye” bir çare bulunacak. Bu beklen-
ti, gerçekçi değil.
Dış politikanın yeni adı
Obama, misyonunu, “Amerikan hal-
kının (tüm halkların) ABD yönetimine gü-
venini yenilemek... ve bir kez daha dün-
yaya liderlik etmek” (B. Obama, Fore-
ign Affaires, Temmuz/Ağustos 2007),
diğer bir deyişle hegemonya resto-
rasyonu olarak açıklamıştı. Seçilene
kadar, biteviye işlenen bu “güven ye-
nileme” teması giderek Obama’nın
“markası” haline geldi.
Obama yönetiminin Dışişleri Baka-
nı Hillary Clinton da, önceki hafta ABD
Senatosu’nda ataması görüşülürken
yaptığı konuşmada, dünyada ABD “li-
derliğinin eksikliğinin hissedildiğini”
ileri sürdü. Clinton, bu eksikliği gider-
mek için “akıllı güç denen şeyi” elle-
rindeki “bütün diplomatik, ekonomik,
askeri, siyasi, yasal, kültürel araçlar için-
den en uygun olanını veya olanlarının
bileşimini kullanacaklarını” söyledi.
Anlaşılan şimdi ABD’nin dış politi-
kasını pazarlarken kullanılacak, New
York Times’ta Roger Cohen’den Aus-
tralian’dan Geoff Elliot’a kadar birçok
yorumcunun “demek şimdi yeni şey
bu” diyerek alaylı bir tonla saptadıkla-
rı, kavram/marka, “akıllı güç”.
ABD Harp Akademisi’nden, Prof. Ja-
mes Kurth’un 11 Eylül’den birkaç ay
önce National Interest dergisinde vur-
guladığı gibi, ABD’nin 1990’lardaki
dış politikası, dünyanın geri kalanına
“küreselleşme” olarak sunulmuştu.
2001’den sonra dış politikanın yerine
kullanılan metafor “terorizme karşı sa-
vaş” oldu. Bu mala yeterince alıcı çık-
mayınca ABD, “özgürlük getirme”,
“demokratikleştirme”, “BOP” gibi dü-
zeltmelerle idare etmeye çalıştı, ama
Obama-Clinton ikilisinin de ifade etti-
ği gibi, başarılı olamadı. ABD’nin kü-
resel liderliği aşınmaya hızlanarak de-
vam etti.
“Akıllı güç” kavramıyla bu eğilimi ge-
ri çevirmek olanaklı değil. Birincisi bu
kavram, hiçbir yenilik ifade etmiyor.
İkincisi, uluslararası koşullar, ABD li-
derliğinin yeniden kurulması (resto-
rasyon) açısından, 1990’ların başından
hatta 11 Eylül 2001 ertesinden çok da-
ha elverişsiz. Üçüncüsü,
bu “akıllı güç” kavramı,
ABD dış politika çevrele-
rinin, hem liderlik sorunu
hem ABD ile dünyanın
geri kalanı arasındaki iliş-
kiyi “düşünme” çabasın-
daki bir çaresizliğe işaret
ediyor. İçinde yaşadığı
koşulları anlamakta ve
uyum sağlamakta çekilen
bir zorluktan kaynakla-
nan çok korkutucu bir
çaresizlik bu... Korkutu-
cu, çünkü çaresizlik için-
de kıvrananların elinde
dünyanın en güçlü silah-
ları var.
‘Sert’, ‘yumuşak’
ve ‘akıllı’
Harvard’dan Prof. Joseph Nye,
ABD liderliğini (hegemonyasını) koru-
manın olanakları üzerine yazarken,
intihal sayılacak bir biçimde, Antonio
Gramsci’nin hegemonya tartışmala-
rından kimi kavramları, sınıfsal içerik-
lerinden soyutlayarak, aslında belki de
anlayamadan aldı ve “sert güç” ve “yu-
muşak güç” kavramlarını üretti. “Sert
güç”, bir devletin şiddet uygulama
kapasitesine, “yumuşak güç” ise eko-
nomik, kültürel özelliklerinin özendiri-
ciliğine, liderlik edeceği ülkeler grubuna
kamu hizmeti sunabilme kapasitesine
gönderme yapıyordu. “Yumuşak güç”,
söz konusu devletin, kendi ulusal çı-
karlarını, liderlik ettiği ülkelerin ulusal çı-
karlarıyla örtüşecek bir biçimde suna-
bilme ve diğerlerini de hoşnut edecek
bir biçimde izleyebilme kapasitesi de-
mekti.
Prof. Nye, tarihsel materyalizmden
nasibini almadığı için, bu iki kapasite-
yi iradi olarak kullanılabilecek iki güç
olarak anladı. Böylece, ülkenin hege-
monyacı konuma gelmesini, orada
kalabilmesini, tarihsel zemininden, ar-
kasındaki yapısal belirleyicilerden ko-
parıp, politika seçeneklerine bağlamış
oluyordu. Böyle olunca da arkasından
“akıllı güç” kavramının geliştirilmesi ar-
tık kaçınılmazdı. Adeta, alet çantasın-
daki araçlar, bazen silah, bazen dip-
lomasi, bazen ekonomi, bazen politi-
ka “aptalca” değil de “akıllı” bir biçim-
de kullanılsa başarı kesin... Örneğin
Bush yönetimi “aptal güç” kullanmış-
tı, şimdi “akıllı güç” kullanılırsa hege-
monya yeniden kurulabilir...
Burada ne yazık ki, biri dini, ikincisi
de yanlış iki varsayım var. Birinci: Li-
derlik ABD’nin hakkı, kaderi, “manifest
destiny” inancı. İkincisi, ABD’nin alet
çantasında hegemonyayı restore ede-
bilecek tüm araçların olduğuna inanı-
yor.
Hegemonyanın tarihsel
koşulları…
Gramsci’nin (1891-1937) geliştirdi-
ği hegemonya kavramı, liderliğini şid-
det uygulama kapasite-
sine dayanarak dayatma
ve liderliğini, ekonomik,
siyasi, kültürel/ideolojik et-
kenlerle kabul ettirme
kapasitelerinin diyalektik
bir ilişkisi olarak tanımlanır.
Bir tarihsel “anda” (kon-
jonktürde) bu maddi ko-
şullara sahip olan sınıf, o
anda bir sınıflar grubu üze-
rinde hegemonyasını ku-
rar. Bu hegemonya öz-
gün bir ideolojik söylemle
ifade edilir. Sonra, koşul-
lar değişir, söylem etkisi-
ni, inanılırlığını yitirir, “o
an” (konjonktür) geçer,
hegemonya da... Bugün
uluslararası ilişkilerde kul-
landığımız hegemonya kavramının
kökleri burada yatıyor.
Dikkat edilirse, “akıllı güç” kullana-
bilme durumu (tüm araçların birden kul-
lanılabilmesi) aslında zaten hegemon-
yacı konumda olan bir ülkenin yapa-
bileceği bir şey... Araçlar yoksa, ye-
tersizse, zayıflamaya başlamışsa ya da
konjonktürün öbür unsurlarının (diğer
güçler) kapasiteleri artmaya başla-
mışsa, konjonktür kaçınılmaz olarak de-
ğişmek, hegemonya gerilemek, “akıl-
lı güç”, “aptal güce” dönüşmek duru-
mundadır. Bush döneminde, başarısız
olduğu için, şimdi “aptal güç” olarak ni-
telenen dış politika yönelimi (impara-
torluk refleksi) bir aptallıktan değil,
hegemonyanın kabul ettirme (“yumu-
şak güç”) kapasitesindeki zayıflamayı
şiddetle dayatma (“sert güç”) kapasi-
tesiyle dengeleme çabasından kay-
naklanmıştı. Burada hata çabada de-
ğil, bu çabanın maddi koşullardan
bağımsız olabileceğine ilişkin inançtan
(“Biz imparatorluğuz, kendi realite-
mizi kendimiz yaparız”) kaynaklanı-
yordu.
“Akıllı güç”e örnek olarak verilen,
Marshall Planı, NATO’nun, Birleşmiş
Milletler’in kurulması vb... gibi uygu-
lamalara bakınca, kavramın sığlığı da-
ha bir açıklık kazanıyor. O konjonk-
türde, ABD yalnızca rakipsiz bir aske-
ri güç değil, aynı zamanda rakipsiz bir
ekonomik, siyasi güç, kendi kültürünü,
toplumsal modelini yayma kapasitesi
herkesten yüksek bir güçtü, ortada ka-
pitalizme yönelik bir tehlike de vardı.
Bugün, bu koşulların çoğu yok.
Bush döneminin yarattığı kültürel ah-
laki yıkım, salt “Obama” imajlarıyla aşı-
lacak bir zaaf değil. Dünya halkları,
ekonomik krizin sorumlusu, küresel
ısınmaya karşı alınacak tedbirlerin,
İsrail-Filistin barışının önündeki en
büyük engel olarak ABD’yi görüyor.
Obama’nın bu konularda yapacağı
fazla bir şey yok (alet çantası boş). Ak-
sine, ekonomik krizle birlikte serbest
piyasa ilkelerinden uzaklaşma eğilimi,
ABD’nin dünya ekonomisini yeniden
inşa etmek bir yana, kendini koruma-
ya yöneleceğini düşündürüyor. “Sah-
nede” Çin, Hindistan, Rusya, Brezilya,
Avrupa Birliği gibi güçler var. Bunları
“terorizmle savaş”, İslamofobia, “uy-
garlıklar çatışması” gibi savlarla ABD
liderliği etrafında birleştirmek de ola-
naklı değil. Bu yüzden ABD “dostları”
papağan gibi tekrarlamaya başlaya-
caklar ama, sağlıklı düşünebilmek
için, bu “akıllı güç” kavramını ciddiye
almamakta yarar var.
DÜNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ / ERGİN YILDIZOĞLU / LONDRA erginy@tr.net http://erginyildizoglu.blogspot.com
Dikkat ‘Akıllı Güç’ Geliyor
Yaşanılan ekonomik bunalımın boyutları tam
olarak saptanamıyor.
Sabah akşam uğraşanların bile anlamakta ve
açıklamakta zorlukla karşılaştığı ekonomik bu-
nalım, artık “harflerle” açıklanıyor. Ekonomi gi-
bi kendileri de bunalan çok ünlü kuramcılar ve
yorumcular, artık harflere sarılıyor.
Kullanılan harfler, W dışında, şunlar: U, V, L.
Yorumculara göre, bunalım U biçimindeyse,
düşüşten sonra bir durağanlık yaşanacak ve bu-
nu çıkış izleyecektir. Düz gidişin süresine bağ-
lı olarak eski düzeye ulaşılacaktır.
Yok, eğer bunalım V gibiyse, ekonomideki iniş
dik değil eğimli olacaktır. Daha da olumlusu, V
ile ekonomi en alt noktasına vardıktan sonra da
hiç zaman yitirmeden çıkışa geçecek ve inişin-
deki hızla başladığı noktaya ulaşacaktır.
Harflerin en olumsuzu L, çünkü inişi var, çıkışı
yok. Bu noktada bir L açıklaması zorunludur.
Köy Enstitüleri henüz tümüyle yok edilmeden
girebildiğim Beşikdüzü Köy Enstitüsü’nde ya-
takhane binamız L biçimindeydi. Bunun nede-
ni, güneşten daha çok yararlanmak olmalıydı. An-
cak, o günlerin sağcıları binanın L biçiminde ya-
pılmış olmasının nedenini, Lenin’in L’si ile açık-
lıyor ve böylelikle komünizm propagandası ya-
pıldığını saptamış oluyordu!
Daha sonraki yılların dinci ve ırkçı faşistlerinin
ata babası olan sağcı yazarlar, Enstitüleri, yal-
nızca L biçimi binalarla karalamakla yetinmi-
yordu. Köy Enstitüleri Yasası 17 Nisan 1940 ta-
rihliydi ve o gün Köy Enstitüleri Bayramı olarak
kutlanıyordu. Yakalamışlardı; 17 Nisan, Le-
nin’in doğum günüydü!
Ekonomiye dönelim.
Eğer bunalım L biçimindeyse, ekonomi dikey
düşecek ve düzleşecektir. Yukarı çıkışı olma-
yacaktır. Tanrı korusun, bu, kapitalizmin sonu
olur; işte o zaman Lenin gündeme gelebilir. En
iyisi U ve V’de kalınması! Ama yanıtsız sorular
var; ya bunalım bu harflere bile uymazsa; U, iki
J’ye ayrılır; V de dibinden delinirse?!!
Ekonomik düşüşün biçimi değil, sonuna ge-
linip gelinmediği, yani, en alt noktasına varılıp va-
rılmadığı önemli. Bu konuda ABD’ye bakılıyor.
Türkiye’nin bugünlerde IMF simidine yeniden
sarılarak, “inişini yavaşlatabileceği” ve ABD’yi iz-
leyerek gelecek yıl çıkışa geçebileceği, sadece
öngörülüyor; beklentiden öteye gitmiyor.
Geçen hafta Merkez Bankası’nın faiz oranla-
rını yüzde 0.75 ya da yüzde 1, yani 75 ve 100
baz puan indireceğini, konunun en önde gelen
uzmanları öne sürüyordu. Banka, bu en güve-
nilesi öngörüleri tümüyle boşa çıkardı; faizleri bir
çırpıda 200 baz puan, yani yüzde 2 indiriverdi.
Harfler, düşüşleri anlatıyor. “Azalanlara” ba-
kılıyor; kapasite kullanımı; üretim miktarı, satış-
lar ve sermaye gelirleri.
Oysa artan da var; işsizlik; bizdeki yorumcu-
ların gündemine çok az girebiliyor. Oysa, geçen
hafta işsizlik verileri yayımlandı; işsizlik artıyor.
İş bulma kanallarına açıkça başvuran gençlerin
beşte birinden fazlası işsizdir. İş bulmaktan umu-
du kalmayanlar, yani, devletin kendi deyimiyle,
“iş aramayıp çalışmaya hazır olanlarla” birlikte iş-
siz olan sayısı 5.5 milyona yaklaşıyor.
Sermayenin yardımına koşuluyor. İşsizlere de,
U ya da V’nin sağ tarafının tepesine çıkıldığın-
da sıra gelecektir!
Bunalım karşısında gelişmiş ülkelerin hükü-
metleri aylardır, işsizlerini de düşünerek önlemler
alıyor. Bizde ise, hükümet, yalnız I,M,F harfle-
rini tanıyor; bir de sağdan sola yazılan Arap harf-
lerini!
yakupkepenek06@hotmail.com
Ekonomi Servisi - Diyarbakõr Büyükşehir
Belediyesi Meslek Edindirme Merkezi’nde
bugüne kadar 1796 kişi mezun olurken
bunlarõn 685 tanesi de işe yerleştirildi.
Diyarbakõr Büyükşehir Belediyesi bünyesinde
çalõşma yürüten mesleki edindirme
merkezinin 9. dönem kurs programõ
tamamlandõ. Oto motor tamirciliği, doğalgaz
tesisatçõlõğõ, bilgisayarlõ muhasebe gibi 13
dalda eğitim gören 540 öğrenci sertifikalarõnõ
törenle aldõ. Diyarbakõr Büyükşehir Belediye
Başkanõ Osman Baydemir, yüzde 60’õnõn
işsizlikle karşõ karşõya olduğu kentte küçük
çaptaki iş alanlarõnda kalifiye eleman
sõkõntõsõndan yakõnõldõğõnõ belirterek gençlere
meslek öğrettiklerini söyledi. Eğitim gören
öğrencilerin yüzde 56’sõnõn kadõnlardan
oluştuğunu ifade eden Baydemir, bu pozitif
yaklaşõmla kadõna olan dezavantajõ ortadan
kaldõrma çabalarõnõ sürdüreceklerini ifade etti.
Bin metreküplük doğalgaz için 250 dolar ödemeyi kabul etmeyen Ukrayna, yaklaşõk 360 dolara anlaştõ
Hem mesleki eğitim, hem iş
Ekonomi Serevisi - Vadeli İşlem ve
Opsiyon Borsasõ (VOB), toplam işlemde 36
bin 262’e ulaşarak rekor kõrdõ. VOB AŞ Genel
Müdürü Çetin Ali Dönmez, 15 Ocak 2009
Perşembe günü VOB’da gerçekleşen işlem
adedi ve emir sayõsõnda, 4 Şubat 2005
tarihinden bu yana en yüksek değerlere
ulaşõldõğõnõ kaydetti. VOB olarak, üyelerinden
ve yatõrõmcõlardan aldõklarõ güçle 2009’da daha
da yüksek hacimlere ulaşmayõ hedeflediklerini
belirten Dönmez, VOB’un Uluslararasõ Vadeli
İşlem Piyasasõ Birliği verilerine göre işlem
hacminde dünyanõn 20’nci büyük borsasõ
olduğunu kaydetti. Dönmez, 2008’in 200
milyar TL’yi aşan bir işlem hacmiyle
tamamlayan VOB’un İMKB 30 Endeksi’ne
dayalõ vadeli işlem sözleşmesinin, dünyadaki
en likit 12’nci endeks vadeli işlem sözleşmesi
olarak belirlendiğini de belirtti.
VOB’da işlem rekoru
DENİZ BERKTAY
KİEV - Rusya ile Ukrayna,
doğalgaz konusunda nihayet an-
laşmaya vardõ. Rusya Başbaka-
nõ Vladimir Putin ile Ukrayna
Başbakanõ Yulya Timoşenko,
Moskova’da yaklaşõk on sa-
at süren müzakerelerin
ardõndan önceki gece
yarõsõ anlaşmaya var-
dõlar.
Buna göre Rusya
Ukrayna’ya doğal-
gazõ piyasa fiyatla-
rõndan yüzde 20
daha ucuza satma-
yõ; Ukrayna tarafõ
ise Rus doğalgazõ-
nõn Avrupa’ya tran-
sitini 2008 yõlõ fi-
yatlarõyla sağlamayõ
kabul ediyor.
Ayrõca Ukrayna üzerinden Av-
rupa’ya doğalgaz akõşõnõn bugün
başlayabileceği dile getirildi. Söz
konusu anlaşmanõn belgelerinin
Gazprom ve Naftogaz yetkilileri ta-
rafõndan hazõrlanmakta olduğu ve
bugün Rusya ve Ukrayna başba-
kanlarõ tarafõndan imzalanacağõ
belirtiliyor.
Diğer taraftan anlaşma, büyük
ölçüde, Rusya’nõn istediği şart-
larda gerçekleşti. Ukrayna tarafõ,
daha önceden Rus doğalgazõnõn
bin metreküpü için 190 ile 210 do-
lar arasõnda fiyatlar öneriyor (Rus-
ya ise piyasa fiyatõ olarak söyle-
diği 450 dolar civarõnda bir fiyat
talep ediyordu) ve Avrupa’ya Uk-
rayna topraklarõ üzerinden geçe-
cek Rus doğalgazõnõn bin metre-
küpünün yüz kilometrelik nakil
ücretinin 1.7 dolardan 2.5 dolara
çõkartõlmasõnõ talep ediyordu.
2010 yõlõ da Moskova’daki Pu-
tin-Timoşenko müzakeresinde ele
alõndõ. Buna göre 2010’da Uk-
rayna, Rusya’nõn istediği ödeme-
yi yapacak. Rusya da Ukray-
na’dan gaz geçiş masrafõnõ üstle-
necek.
Fiyat ikiye katlandı
Moskova, doğalgazõn bin met-
reküpü başõna geçen yõl 179.5
dolar ödeyen Kiev’e 31 Aralõk
2008’de 250 dolar fiyat teklif et-
miş, Ukrayna tarafõndan redde-
dilmesi üzerine fiyatõ, Avrupa ül-
kelerinin ödediği seviye olan
450 dolara çõkarmõştõ.
Yeni ödeme takvimi için yapõ-
lan görüşmelerde, anlaşma sağla-
namayõnca Rusya Ukrayna’ya
olan doğalgaz akõşõnõ kesti. Bu da
soğuk kõş günleri geçiren Avrupa
ülkelerini derinden etkiledi.
Metal-İş: Yoksulun
enflasyonu3katfazla
Ekonomi Servisi - Birleşik Metal-İş, “enflas-
yonun geçen yıl en yoksul kesim için yüzde
13’lük oranla, resmi enflasyonun yaklaşık 3 pu-
an üstünde gerçekleştiğini” vurguladõ.
Birleşik Metal-İş Sendikasõ’nõn yaptõğõ araştõr-
mada, gelir ve harcama gruplarõna göre enflasyon
oranlarõ hesaplandõ. Yõllõk fiyat artõşõnõn kira, su
ve enerjide ortalama yüzde 23, ekmekte yüzde 26.5,
toplu taşõma hizmetlerinde yüzde 24 olduğu be-
lirtildi. Araştõrmada, “İşverenlerin mutfakta aşı
kaynamaya devam ediyor ama işsiz kalan, üc-
retsiz izne mahkûm edilen, geliri ile evine ne gö-
türeceğini her gün hesap etmekte zorlanan
emekçilerin aşı tehlikede. Hükümet, bir avuç
sermayedarın lüks harcamalarına katkı vermeyi
değil, herkesin evinde aşın kaynamasını garanti
altına almalıdır” denildi.
Batõ’nõntarõmstoklarõ
çiftçiyi bitirecek
DENİZLİ (AA) - Türk tarõmõnda yaşanan kri-
zin en önemli nedeninin AB ve ABD’deki ürün
stoklarõ olduğunu söyleyen Ege Üniversitesi Ziraat
Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Kay-
makçı, dünya borsa fiyatlarõyla çiftçinin eline ge-
çen fiyatlar arasõnda önemli farklarõn olduğunu vur-
guladõ. Kaymakçõ, “Hawaii, dünyanın en fazla
pirinç üreten bölgesiydi. ABD, uyguladığı am-
bargoyla buradaki pirinç üretimini bitirdi.
Zavallı Afrika ülkelerinde pamuk üretimi bit-
ti. Türkiye gibi çevre ülkelerindeki tarımın da
bitirilmesi gerekiyordu. Çünkü Batı’nın elinde
birikmiş dev stoklar vardı. Krizin önemli ne-
denlerinden birisi budur” diye konuştu.
TOBB: VERGİ SİSTEMİ DEĞİŞMELİ YUMURTANIN BOYU AB’YE TAKILDI
ANKARA (AA) - Yumurta-
cõlarõn, tüketicilerin korunmasõ
için “yumurtada gramaj sı-
nıflandırmasının 4’ten 5’e çı-
karılması” talebi, “AB uyum
mevzuatına” takõldõ. Tarõm ve
Köyişleri Bakanlõğõ, yumurta-
cõlarõn, “aynı paketteki yu-
murtalar arasındaki gramaj
farkını 10 gramdan 5 grama
indirecek” düzenleme talebine,
AB mevzuatõna aykõrõ olduğu
gerekçesi ile olumsuz görüş
bildirdi. Yumurta Üreticileri
Merkez Birliği Genel Sekrete-
ri Hüseyin Sungur, “Tüketi-
ciye pazarlanan yumurtalar-
da, aynı kolideki yumurta-
lar arasındaki büyüklük far-
kı nedeniyle zaman zaman
şikâyetler alıyoruz. Bu duru-
mun düzeltilmesi için bakan-
lığa başvurduk, ama talebimiz
uygun bulunmadı” dedi.
MEHMET EMİN BERBER
MARMARİS - Türkiye Oda-
lar ve Borsalar Birliği (TOBB)
Başkanõ Rifat Hisarcıklıoğlu,
vergi siteminin kökünden de-
ğişmesi gerektiğini belirterek
“Açık, şeffaf, öngörülebilir,
ödenebilir bir sistem gelişti-
rilmeli. Bu durumda vergi
kaçağı da azalır” dedi. Hisar-
cõklõoğlu, Marmaris’te gerçek-
leştirilen törenle Muğla’nõn 17
vergi rekortmenini ödüllendirdi.
Törende konuşan Hisarcõklõoğ-
lu, “Şu anda mükellef ne ya-
parsa yapsın cezadan kurtu-
lamıyor. Bir kanun maddesi-
ne göre cezalandırılmayan
mükellef, başka bir kanun
maddesine göre cezalandırılı-
yor. Yani mevcut kanunlara
göre cezadan kaçış yok... Aya-
ğımızdaki prangaları çözün,
biz koşmak istiyoruz” diye
konuştu.
Pendik’in Kurtköy beldesinde yüzde
90 indirim uygulayarak açılan tekstil
ürünleri mağazasında izdiham
yaşandı. Merter Markalar Birliği’nin
önderliğinde kurulan ve Merter-
Osmanbey-Laleli’nin kısaltmasından
oluşan ‘MOL’ açıldı. Açılış indirimi
nedeniyle mağazanın önünde uzun
kuyruklar oluştu. Binlerce kişinin
alışveriş merkezi önünde izdiham
oluşturması ve mağazanın kepenk ile
kapılarını kırması üzerine olay yerine
jandarma ekipleri çağrıldı. Kapıların
açılması üzerine mağazaya giren
yurttaşlar, bu kez de kasalar önünde
kuyruk oluşturdu. Yaklaşık 1.5 saat
içinde mağazadaki ürünler tükendi.
Açılış hasılatı 300 bin TL’yi bulan
MOL’de fiyatları 5 TL ile 5 bin TL
arasında değişen 150 bin parça ve 15
bin çeşit model satışa sunuldu.
Gaz akõşõ imzaya kaldõ
Rusya ile Ukrayna arasõnda
18 gündür devam eden ve
Türkiye de dahil olmak üzere
Avrupa’yõ sarsan doğalgaz
krizinde anlaşmaya varõldõ.
Rusya’nõn 450 dolarlõk talebi
2009 için rafa kalkarken,
geçen sene doğalgaza
179 dolar ödeyen
Ukrayna’nõn bu yõlki faturasõ
yüzde 100 artacak.
İndirimyüzde90izdihamyüzde100
Yulya
Timoşenko
Vladimir
Putin