18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
[email protected] 19 OCAK 2009 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ 11 CMYB C M Y B ANKARA PAZARI YAKUP KEPENEK Ekonomideki Düşüşün “Harfleri” Barack Obama görevi yarın devra- lıyor. Batı, özellikle de Anglosakson medyasına bakarsak, tüm dünya umu- dunu Obama’ya bağlamış. Obama gelince, ABD’nin dünyayı kana bulayan dış politikası, mali krize yol açan eko- nomik modeli değişecek, Filistin so- runundan küresel ısınmaya kadar “her şeye” bir çare bulunacak. Bu beklen- ti, gerçekçi değil. Dış politikanın yeni adı Obama, misyonunu, “Amerikan hal- kının (tüm halkların) ABD yönetimine gü- venini yenilemek... ve bir kez daha dün- yaya liderlik etmek” (B. Obama, Fore- ign Affaires, Temmuz/Ağustos 2007), diğer bir deyişle hegemonya resto- rasyonu olarak açıklamıştı. Seçilene kadar, biteviye işlenen bu “güven ye- nileme” teması giderek Obama’nın “markası” haline geldi. Obama yönetiminin Dışişleri Baka- nı Hillary Clinton da, önceki hafta ABD Senatosu’nda ataması görüşülürken yaptığı konuşmada, dünyada ABD “li- derliğinin eksikliğinin hissedildiğini” ileri sürdü. Clinton, bu eksikliği gider- mek için “akıllı güç denen şeyi” elle- rindeki “bütün diplomatik, ekonomik, askeri, siyasi, yasal, kültürel araçlar için- den en uygun olanını veya olanlarının bileşimini kullanacaklarını” söyledi. Anlaşılan şimdi ABD’nin dış politi- kasını pazarlarken kullanılacak, New York Times’ta Roger Cohen’den Aus- tralian’dan Geoff Elliot’a kadar birçok yorumcunun “demek şimdi yeni şey bu” diyerek alaylı bir tonla saptadıkla- rı, kavram/marka, “akıllı güç”. ABD Harp Akademisi’nden, Prof. Ja- mes Kurth’un 11 Eylül’den birkaç ay önce National Interest dergisinde vur- guladığı gibi, ABD’nin 1990’lardaki dış politikası, dünyanın geri kalanına “küreselleşme” olarak sunulmuştu. 2001’den sonra dış politikanın yerine kullanılan metafor “terorizme karşı sa- vaş” oldu. Bu mala yeterince alıcı çık- mayınca ABD, “özgürlük getirme”, “demokratikleştirme”, “BOP” gibi dü- zeltmelerle idare etmeye çalıştı, ama Obama-Clinton ikilisinin de ifade etti- ği gibi, başarılı olamadı. ABD’nin kü- resel liderliği aşınmaya hızlanarak de- vam etti. “Akıllı güç” kavramıyla bu eğilimi ge- ri çevirmek olanaklı değil. Birincisi bu kavram, hiçbir yenilik ifade etmiyor. İkincisi, uluslararası koşullar, ABD li- derliğinin yeniden kurulması (resto- rasyon) açısından, 1990’ların başından hatta 11 Eylül 2001 ertesinden çok da- ha elverişsiz. Üçüncüsü, bu “akıllı güç” kavramı, ABD dış politika çevrele- rinin, hem liderlik sorunu hem ABD ile dünyanın geri kalanı arasındaki iliş- kiyi “düşünme” çabasın- daki bir çaresizliğe işaret ediyor. İçinde yaşadığı koşulları anlamakta ve uyum sağlamakta çekilen bir zorluktan kaynakla- nan çok korkutucu bir çaresizlik bu... Korkutu- cu, çünkü çaresizlik için- de kıvrananların elinde dünyanın en güçlü silah- ları var. ‘Sert’, ‘yumuşak’ ve ‘akıllı’ Harvard’dan Prof. Joseph Nye, ABD liderliğini (hegemonyasını) koru- manın olanakları üzerine yazarken, intihal sayılacak bir biçimde, Antonio Gramsci’nin hegemonya tartışmala- rından kimi kavramları, sınıfsal içerik- lerinden soyutlayarak, aslında belki de anlayamadan aldı ve “sert güç” ve “yu- muşak güç” kavramlarını üretti. “Sert güç”, bir devletin şiddet uygulama kapasitesine, “yumuşak güç” ise eko- nomik, kültürel özelliklerinin özendiri- ciliğine, liderlik edeceği ülkeler grubuna kamu hizmeti sunabilme kapasitesine gönderme yapıyordu. “Yumuşak güç”, söz konusu devletin, kendi ulusal çı- karlarını, liderlik ettiği ülkelerin ulusal çı- karlarıyla örtüşecek bir biçimde suna- bilme ve diğerlerini de hoşnut edecek bir biçimde izleyebilme kapasitesi de- mekti. Prof. Nye, tarihsel materyalizmden nasibini almadığı için, bu iki kapasite- yi iradi olarak kullanılabilecek iki güç olarak anladı. Böylece, ülkenin hege- monyacı konuma gelmesini, orada kalabilmesini, tarihsel zemininden, ar- kasındaki yapısal belirleyicilerden ko- parıp, politika seçeneklerine bağlamış oluyordu. Böyle olunca da arkasından “akıllı güç” kavramının geliştirilmesi ar- tık kaçınılmazdı. Adeta, alet çantasın- daki araçlar, bazen silah, bazen dip- lomasi, bazen ekonomi, bazen politi- ka “aptalca” değil de “akıllı” bir biçim- de kullanılsa başarı kesin... Örneğin Bush yönetimi “aptal güç” kullanmış- tı, şimdi “akıllı güç” kullanılırsa hege- monya yeniden kurulabilir... Burada ne yazık ki, biri dini, ikincisi de yanlış iki varsayım var. Birinci: Li- derlik ABD’nin hakkı, kaderi, “manifest destiny” inancı. İkincisi, ABD’nin alet çantasında hegemonyayı restore ede- bilecek tüm araçların olduğuna inanı- yor. Hegemonyanın tarihsel koşulları… Gramsci’nin (1891-1937) geliştirdi- ği hegemonya kavramı, liderliğini şid- det uygulama kapasite- sine dayanarak dayatma ve liderliğini, ekonomik, siyasi, kültürel/ideolojik et- kenlerle kabul ettirme kapasitelerinin diyalektik bir ilişkisi olarak tanımlanır. Bir tarihsel “anda” (kon- jonktürde) bu maddi ko- şullara sahip olan sınıf, o anda bir sınıflar grubu üze- rinde hegemonyasını ku- rar. Bu hegemonya öz- gün bir ideolojik söylemle ifade edilir. Sonra, koşul- lar değişir, söylem etkisi- ni, inanılırlığını yitirir, “o an” (konjonktür) geçer, hegemonya da... Bugün uluslararası ilişkilerde kul- landığımız hegemonya kavramının kökleri burada yatıyor. Dikkat edilirse, “akıllı güç” kullana- bilme durumu (tüm araçların birden kul- lanılabilmesi) aslında zaten hegemon- yacı konumda olan bir ülkenin yapa- bileceği bir şey... Araçlar yoksa, ye- tersizse, zayıflamaya başlamışsa ya da konjonktürün öbür unsurlarının (diğer güçler) kapasiteleri artmaya başla- mışsa, konjonktür kaçınılmaz olarak de- ğişmek, hegemonya gerilemek, “akıl- lı güç”, “aptal güce” dönüşmek duru- mundadır. Bush döneminde, başarısız olduğu için, şimdi “aptal güç” olarak ni- telenen dış politika yönelimi (impara- torluk refleksi) bir aptallıktan değil, hegemonyanın kabul ettirme (“yumu- şak güç”) kapasitesindeki zayıflamayı şiddetle dayatma (“sert güç”) kapasi- tesiyle dengeleme çabasından kay- naklanmıştı. Burada hata çabada de- ğil, bu çabanın maddi koşullardan bağımsız olabileceğine ilişkin inançtan (“Biz imparatorluğuz, kendi realite- mizi kendimiz yaparız”) kaynaklanı- yordu. “Akıllı güç”e örnek olarak verilen, Marshall Planı, NATO’nun, Birleşmiş Milletler’in kurulması vb... gibi uygu- lamalara bakınca, kavramın sığlığı da- ha bir açıklık kazanıyor. O konjonk- türde, ABD yalnızca rakipsiz bir aske- ri güç değil, aynı zamanda rakipsiz bir ekonomik, siyasi güç, kendi kültürünü, toplumsal modelini yayma kapasitesi herkesten yüksek bir güçtü, ortada ka- pitalizme yönelik bir tehlike de vardı. Bugün, bu koşulların çoğu yok. Bush döneminin yarattığı kültürel ah- laki yıkım, salt “Obama” imajlarıyla aşı- lacak bir zaaf değil. Dünya halkları, ekonomik krizin sorumlusu, küresel ısınmaya karşı alınacak tedbirlerin, İsrail-Filistin barışının önündeki en büyük engel olarak ABD’yi görüyor. Obama’nın bu konularda yapacağı fazla bir şey yok (alet çantası boş). Ak- sine, ekonomik krizle birlikte serbest piyasa ilkelerinden uzaklaşma eğilimi, ABD’nin dünya ekonomisini yeniden inşa etmek bir yana, kendini koruma- ya yöneleceğini düşündürüyor. “Sah- nede” Çin, Hindistan, Rusya, Brezilya, Avrupa Birliği gibi güçler var. Bunları “terorizmle savaş”, İslamofobia, “uy- garlıklar çatışması” gibi savlarla ABD liderliği etrafında birleştirmek de ola- naklı değil. Bu yüzden ABD “dostları” papağan gibi tekrarlamaya başlaya- caklar ama, sağlıklı düşünebilmek için, bu “akıllı güç” kavramını ciddiye almamakta yarar var. DÜNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ / ERGİN YILDIZOĞLU / LONDRA [email protected] http://erginyildizoglu.blogspot.com Dikkat ‘Akıllı Güç’ Geliyor Yaşanılan ekonomik bunalımın boyutları tam olarak saptanamıyor. Sabah akşam uğraşanların bile anlamakta ve açıklamakta zorlukla karşılaştığı ekonomik bu- nalım, artık “harflerle” açıklanıyor. Ekonomi gi- bi kendileri de bunalan çok ünlü kuramcılar ve yorumcular, artık harflere sarılıyor. Kullanılan harfler, W dışında, şunlar: U, V, L. Yorumculara göre, bunalım U biçimindeyse, düşüşten sonra bir durağanlık yaşanacak ve bu- nu çıkış izleyecektir. Düz gidişin süresine bağ- lı olarak eski düzeye ulaşılacaktır. Yok, eğer bunalım V gibiyse, ekonomideki iniş dik değil eğimli olacaktır. Daha da olumlusu, V ile ekonomi en alt noktasına vardıktan sonra da hiç zaman yitirmeden çıkışa geçecek ve inişin- deki hızla başladığı noktaya ulaşacaktır. Harflerin en olumsuzu L, çünkü inişi var, çıkışı yok. Bu noktada bir L açıklaması zorunludur. Köy Enstitüleri henüz tümüyle yok edilmeden girebildiğim Beşikdüzü Köy Enstitüsü’nde ya- takhane binamız L biçimindeydi. Bunun nede- ni, güneşten daha çok yararlanmak olmalıydı. An- cak, o günlerin sağcıları binanın L biçiminde ya- pılmış olmasının nedenini, Lenin’in L’si ile açık- lıyor ve böylelikle komünizm propagandası ya- pıldığını saptamış oluyordu! Daha sonraki yılların dinci ve ırkçı faşistlerinin ata babası olan sağcı yazarlar, Enstitüleri, yal- nızca L biçimi binalarla karalamakla yetinmi- yordu. Köy Enstitüleri Yasası 17 Nisan 1940 ta- rihliydi ve o gün Köy Enstitüleri Bayramı olarak kutlanıyordu. Yakalamışlardı; 17 Nisan, Le- nin’in doğum günüydü! Ekonomiye dönelim. Eğer bunalım L biçimindeyse, ekonomi dikey düşecek ve düzleşecektir. Yukarı çıkışı olma- yacaktır. Tanrı korusun, bu, kapitalizmin sonu olur; işte o zaman Lenin gündeme gelebilir. En iyisi U ve V’de kalınması! Ama yanıtsız sorular var; ya bunalım bu harflere bile uymazsa; U, iki J’ye ayrılır; V de dibinden delinirse?!! Ekonomik düşüşün biçimi değil, sonuna ge- linip gelinmediği, yani, en alt noktasına varılıp va- rılmadığı önemli. Bu konuda ABD’ye bakılıyor. Türkiye’nin bugünlerde IMF simidine yeniden sarılarak, “inişini yavaşlatabileceği” ve ABD’yi iz- leyerek gelecek yıl çıkışa geçebileceği, sadece öngörülüyor; beklentiden öteye gitmiyor. Geçen hafta Merkez Bankası’nın faiz oranla- rını yüzde 0.75 ya da yüzde 1, yani 75 ve 100 baz puan indireceğini, konunun en önde gelen uzmanları öne sürüyordu. Banka, bu en güve- nilesi öngörüleri tümüyle boşa çıkardı; faizleri bir çırpıda 200 baz puan, yani yüzde 2 indiriverdi. Harfler, düşüşleri anlatıyor. “Azalanlara” ba- kılıyor; kapasite kullanımı; üretim miktarı, satış- lar ve sermaye gelirleri. Oysa artan da var; işsizlik; bizdeki yorumcu- ların gündemine çok az girebiliyor. Oysa, geçen hafta işsizlik verileri yayımlandı; işsizlik artıyor. İş bulma kanallarına açıkça başvuran gençlerin beşte birinden fazlası işsizdir. İş bulmaktan umu- du kalmayanlar, yani, devletin kendi deyimiyle, “iş aramayıp çalışmaya hazır olanlarla” birlikte iş- siz olan sayısı 5.5 milyona yaklaşıyor. Sermayenin yardımına koşuluyor. İşsizlere de, U ya da V’nin sağ tarafının tepesine çıkıldığın- da sıra gelecektir! Bunalım karşısında gelişmiş ülkelerin hükü- metleri aylardır, işsizlerini de düşünerek önlemler alıyor. Bizde ise, hükümet, yalnız I,M,F harfle- rini tanıyor; bir de sağdan sola yazılan Arap harf- lerini! [email protected] Ekonomi Servisi - Diyarbakõr Büyükşehir Belediyesi Meslek Edindirme Merkezi’nde bugüne kadar 1796 kişi mezun olurken bunlarõn 685 tanesi de işe yerleştirildi. Diyarbakõr Büyükşehir Belediyesi bünyesinde çalõşma yürüten mesleki edindirme merkezinin 9. dönem kurs programõ tamamlandõ. Oto motor tamirciliği, doğalgaz tesisatçõlõğõ, bilgisayarlõ muhasebe gibi 13 dalda eğitim gören 540 öğrenci sertifikalarõnõ törenle aldõ. Diyarbakõr Büyükşehir Belediye Başkanõ Osman Baydemir, yüzde 60’õnõn işsizlikle karşõ karşõya olduğu kentte küçük çaptaki iş alanlarõnda kalifiye eleman sõkõntõsõndan yakõnõldõğõnõ belirterek gençlere meslek öğrettiklerini söyledi. Eğitim gören öğrencilerin yüzde 56’sõnõn kadõnlardan oluştuğunu ifade eden Baydemir, bu pozitif yaklaşõmla kadõna olan dezavantajõ ortadan kaldõrma çabalarõnõ sürdüreceklerini ifade etti. Bin metreküplük doğalgaz için 250 dolar ödemeyi kabul etmeyen Ukrayna, yaklaşõk 360 dolara anlaştõ Hem mesleki eğitim, hem iş Ekonomi Serevisi - Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsasõ (VOB), toplam işlemde 36 bin 262’e ulaşarak rekor kõrdõ. VOB AŞ Genel Müdürü Çetin Ali Dönmez, 15 Ocak 2009 Perşembe günü VOB’da gerçekleşen işlem adedi ve emir sayõsõnda, 4 Şubat 2005 tarihinden bu yana en yüksek değerlere ulaşõldõğõnõ kaydetti. VOB olarak, üyelerinden ve yatõrõmcõlardan aldõklarõ güçle 2009’da daha da yüksek hacimlere ulaşmayõ hedeflediklerini belirten Dönmez, VOB’un Uluslararasõ Vadeli İşlem Piyasasõ Birliği verilerine göre işlem hacminde dünyanõn 20’nci büyük borsasõ olduğunu kaydetti. Dönmez, 2008’in 200 milyar TL’yi aşan bir işlem hacmiyle tamamlayan VOB’un İMKB 30 Endeksi’ne dayalõ vadeli işlem sözleşmesinin, dünyadaki en likit 12’nci endeks vadeli işlem sözleşmesi olarak belirlendiğini de belirtti. VOB’da işlem rekoru DENİZ BERKTAY KİEV - Rusya ile Ukrayna, doğalgaz konusunda nihayet an- laşmaya vardõ. Rusya Başbaka- nõ Vladimir Putin ile Ukrayna Başbakanõ Yulya Timoşenko, Moskova’da yaklaşõk on sa- at süren müzakerelerin ardõndan önceki gece yarõsõ anlaşmaya var- dõlar. Buna göre Rusya Ukrayna’ya doğal- gazõ piyasa fiyatla- rõndan yüzde 20 daha ucuza satma- yõ; Ukrayna tarafõ ise Rus doğalgazõ- nõn Avrupa’ya tran- sitini 2008 yõlõ fi- yatlarõyla sağlamayõ kabul ediyor. Ayrõca Ukrayna üzerinden Av- rupa’ya doğalgaz akõşõnõn bugün başlayabileceği dile getirildi. Söz konusu anlaşmanõn belgelerinin Gazprom ve Naftogaz yetkilileri ta- rafõndan hazõrlanmakta olduğu ve bugün Rusya ve Ukrayna başba- kanlarõ tarafõndan imzalanacağõ belirtiliyor. Diğer taraftan anlaşma, büyük ölçüde, Rusya’nõn istediği şart- larda gerçekleşti. Ukrayna tarafõ, daha önceden Rus doğalgazõnõn bin metreküpü için 190 ile 210 do- lar arasõnda fiyatlar öneriyor (Rus- ya ise piyasa fiyatõ olarak söyle- diği 450 dolar civarõnda bir fiyat talep ediyordu) ve Avrupa’ya Uk- rayna topraklarõ üzerinden geçe- cek Rus doğalgazõnõn bin metre- küpünün yüz kilometrelik nakil ücretinin 1.7 dolardan 2.5 dolara çõkartõlmasõnõ talep ediyordu. 2010 yõlõ da Moskova’daki Pu- tin-Timoşenko müzakeresinde ele alõndõ. Buna göre 2010’da Uk- rayna, Rusya’nõn istediği ödeme- yi yapacak. Rusya da Ukray- na’dan gaz geçiş masrafõnõ üstle- necek. Fiyat ikiye katlandı Moskova, doğalgazõn bin met- reküpü başõna geçen yõl 179.5 dolar ödeyen Kiev’e 31 Aralõk 2008’de 250 dolar fiyat teklif et- miş, Ukrayna tarafõndan redde- dilmesi üzerine fiyatõ, Avrupa ül- kelerinin ödediği seviye olan 450 dolara çõkarmõştõ. Yeni ödeme takvimi için yapõ- lan görüşmelerde, anlaşma sağla- namayõnca Rusya Ukrayna’ya olan doğalgaz akõşõnõ kesti. Bu da soğuk kõş günleri geçiren Avrupa ülkelerini derinden etkiledi. Metal-İş: Yoksulun enflasyonu3katfazla Ekonomi Servisi - Birleşik Metal-İş, “enflas- yonun geçen yıl en yoksul kesim için yüzde 13’lük oranla, resmi enflasyonun yaklaşık 3 pu- an üstünde gerçekleştiğini” vurguladõ. Birleşik Metal-İş Sendikasõ’nõn yaptõğõ araştõr- mada, gelir ve harcama gruplarõna göre enflasyon oranlarõ hesaplandõ. Yõllõk fiyat artõşõnõn kira, su ve enerjide ortalama yüzde 23, ekmekte yüzde 26.5, toplu taşõma hizmetlerinde yüzde 24 olduğu be- lirtildi. Araştõrmada, “İşverenlerin mutfakta aşı kaynamaya devam ediyor ama işsiz kalan, üc- retsiz izne mahkûm edilen, geliri ile evine ne gö- türeceğini her gün hesap etmekte zorlanan emekçilerin aşı tehlikede. Hükümet, bir avuç sermayedarın lüks harcamalarına katkı vermeyi değil, herkesin evinde aşın kaynamasını garanti altına almalıdır” denildi. Batõ’nõntarõmstoklarõ çiftçiyi bitirecek DENİZLİ (AA) - Türk tarõmõnda yaşanan kri- zin en önemli nedeninin AB ve ABD’deki ürün stoklarõ olduğunu söyleyen Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Kay- makçı, dünya borsa fiyatlarõyla çiftçinin eline ge- çen fiyatlar arasõnda önemli farklarõn olduğunu vur- guladõ. Kaymakçõ, “Hawaii, dünyanın en fazla pirinç üreten bölgesiydi. ABD, uyguladığı am- bargoyla buradaki pirinç üretimini bitirdi. Zavallı Afrika ülkelerinde pamuk üretimi bit- ti. Türkiye gibi çevre ülkelerindeki tarımın da bitirilmesi gerekiyordu. Çünkü Batı’nın elinde birikmiş dev stoklar vardı. Krizin önemli ne- denlerinden birisi budur” diye konuştu. TOBB: VERGİ SİSTEMİ DEĞİŞMELİ YUMURTANIN BOYU AB’YE TAKILDI ANKARA (AA) - Yumurta- cõlarõn, tüketicilerin korunmasõ için “yumurtada gramaj sı- nıflandırmasının 4’ten 5’e çı- karılması” talebi, “AB uyum mevzuatına” takõldõ. Tarõm ve Köyişleri Bakanlõğõ, yumurta- cõlarõn, “aynı paketteki yu- murtalar arasındaki gramaj farkını 10 gramdan 5 grama indirecek” düzenleme talebine, AB mevzuatõna aykõrõ olduğu gerekçesi ile olumsuz görüş bildirdi. Yumurta Üreticileri Merkez Birliği Genel Sekrete- ri Hüseyin Sungur, “Tüketi- ciye pazarlanan yumurtalar- da, aynı kolideki yumurta- lar arasındaki büyüklük far- kı nedeniyle zaman zaman şikâyetler alıyoruz. Bu duru- mun düzeltilmesi için bakan- lığa başvurduk, ama talebimiz uygun bulunmadı” dedi. MEHMET EMİN BERBER MARMARİS - Türkiye Oda- lar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanõ Rifat Hisarcıklıoğlu, vergi siteminin kökünden de- ğişmesi gerektiğini belirterek “Açık, şeffaf, öngörülebilir, ödenebilir bir sistem gelişti- rilmeli. Bu durumda vergi kaçağı da azalır” dedi. Hisar- cõklõoğlu, Marmaris’te gerçek- leştirilen törenle Muğla’nõn 17 vergi rekortmenini ödüllendirdi. Törende konuşan Hisarcõklõoğ- lu, “Şu anda mükellef ne ya- parsa yapsın cezadan kurtu- lamıyor. Bir kanun maddesi- ne göre cezalandırılmayan mükellef, başka bir kanun maddesine göre cezalandırılı- yor. Yani mevcut kanunlara göre cezadan kaçış yok... Aya- ğımızdaki prangaları çözün, biz koşmak istiyoruz” diye konuştu. Pendik’in Kurtköy beldesinde yüzde 90 indirim uygulayarak açılan tekstil ürünleri mağazasında izdiham yaşandı. Merter Markalar Birliği’nin önderliğinde kurulan ve Merter- Osmanbey-Laleli’nin kısaltmasından oluşan ‘MOL’ açıldı. Açılış indirimi nedeniyle mağazanın önünde uzun kuyruklar oluştu. Binlerce kişinin alışveriş merkezi önünde izdiham oluşturması ve mağazanın kepenk ile kapılarını kırması üzerine olay yerine jandarma ekipleri çağrıldı. Kapıların açılması üzerine mağazaya giren yurttaşlar, bu kez de kasalar önünde kuyruk oluşturdu. Yaklaşık 1.5 saat içinde mağazadaki ürünler tükendi. Açılış hasılatı 300 bin TL’yi bulan MOL’de fiyatları 5 TL ile 5 bin TL arasında değişen 150 bin parça ve 15 bin çeşit model satışa sunuldu. Gaz akõşõ imzaya kaldõ Rusya ile Ukrayna arasõnda 18 gündür devam eden ve Türkiye de dahil olmak üzere Avrupa’yõ sarsan doğalgaz krizinde anlaşmaya varõldõ. Rusya’nõn 450 dolarlõk talebi 2009 için rafa kalkarken, geçen sene doğalgaza 179 dolar ödeyen Ukrayna’nõn bu yõlki faturasõ yüzde 100 artacak. İndirimyüzde90izdihamyüzde100 Yulya Timoşenko Vladimir Putin
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle