30 Nisan 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
R usya-Gürcistan savaşõ dünya açõ- sõndan önemli bir kilometretaşõ. Yaygõn görüş; dünya, bir yanõnda ABD ve AB’nin diğer yanõnda ise Rusya, Çin ve İran’õn yer aldõğõ yeni bir “iki kutuplu dünya düzeni” ile karşõ karşõya... Ne kadar doğru? Önümüzdeki fotoğrafõ “iki kutupluluk” açõklamõyor. Rusya-Gürcistan gerilimi, ABD’ye dünyaya hükmetme kapasitesinin sõ- nõrlõ ve zayõflamakta olduğunu ve dünyanõn tek ve mutlak belirleyici gücü olmadõğõnõ ha- tõrlattõ. Yeni olan şu: Rusya sahneye çõktõ ve küresel müdahaleci bir güç olduğunu ilan et- ti. Diyebiliriz ki, bugün AB-Rusya çelişkisinin ve AB-ABD işbirliğinin karakteri de- ğişmiştir. AB, ABD ve Rusya, artõk çe- şitli düzeylerde “hem hasım, hem hısım” ilişkisi olan emperyal güçler... AB-RUSYA İLİŞKİLERİNDE YENİ OLAN SSCB döneminde, Batõ Avrupa kapitalist devletlerinin varlõk koşullarõnõ tehdit eden Rusya, AB açõsõndan bugün önemli bir ener- ji tedarikçisi ve pazar. Bunun yanõnda Rus- ya, Kafkasya, Doğu Avrupa ve Orta As- ya’daki periferi ülkeleri ve Kuzey Kutbu gi- bi tartõşmalõ alanlarda ve enerji kaynaklarõnda hâkimiyet kurma mücadelesiyle, James Pet- ras’õn deyişiyle, “gelişmekte olan emperyalist bir güç”... Avrupa Birliği (AB), Rus- ya’nõn egemenlik sahasõ BDT’ye enerji bağõmlõsõ ve bu büyüyen pazarõ önemsiyor. Biraz da bu yüzden bu savaş süre- since ve daha önce Gürcistan ve Ukrayna’nõn NATO’ya katõlmalarõna ilişkin görüşmeler sõ- rasõnda ABD ile tam da örtüşmeyen, kaypak bir tavõr sergiledi. AB’nin Gürcistan mese- lesinde Rusya’ya fõrsatta başõnõ okşatan bir tutum geliştirdiği gözlerden kaçmõyor. AB-ABD ARASINDA DEĞİŞEN NE? Yeni dönemde AB-ABD ilişki- lerinin kimyasõ da değişime uğru- yor. Hatõrlayalõm; II. Dünya (Pay- laşõm) Savaşõ’nõn ardõndan Batõ Avrupa devletleri tahrip olmuş eko- nomileri ve askeri aygõtlarõyla, SSCB’nin tehdidi altõndaydõlar. Yõkõk ekonomileri- ni ayağa kaldõrmak ve “komünizm tehdidi” karşõsõnda koruma sağlamak için ABD’ye evet dediler. Bu evet ile gelen, SSCB’yi sõ- nõrlandõrõrken, öte yanda Batõ Avrupa’yõ ABD’ye tabi kõlõyordu. Bugünün Avrupa’sõ ise kendi askeri me- kanizmalarõnõ güçlendirme ve uluslar- arasõ müdahalelere uygun hale getir- me yolunda. Hõzla genişleyen AB ekonomik güç açõsõndan da 1970’lerden bu yana bir yükse- liş içinde ve pek çok sektörel yarõşta ABD’den daha iyi du- rumda. Bugün AB’yi rahatsõz eden şey şu: Doğu Avrupa’ya ABD üsleri, fü- ze kalkanlarõ kurulmasõndan AB çok da hoşnut değil. Bunlarõn görünür hedefi Rus- ya olsa da AB biliyor ki, bu tezgâh, Avrupa’yõ kontrol altõnda tutmaya da hizmet edecek, Av- rupa’nõn askeri kapasitesini sõnõrlayacak. Bu durum NATO içinde çatlaklara da yol aç- mõş durumda. AB-ABD ilişkisinde karakter değişikliği başka durumlarda da gözleniyor. Mesela; ? AB, Irak işgalinde ABD ile görüş ayrõ- lõğõna düştü, ? NATO’nun genişletilmesi ile ilgili ABD önerilerine atlamadõ, ? ABD’nin İran’a saldõrõ-tecrit siyaseti ye- rine, AB, yaptõrõm-diplomasi-işbirliği siya- setini izledi, ? ABD’nin Africom’u (ABD Afrika Gü- cü) kurmasõna yol açan gelişme karşõsõnda AB, yeni bir hâkimiyet yarõşõna girmiş du- rumda. Özetle, AB, ABD çizgisinin peşine takõl- mak yerine Rusya ile geliştirilebilecek iş- birliğinin önemine daha çok kulak kabartõr du- rumda. Rusya da ekonomisini çeşitlendirmek açõsõndan Avrupa sermayesinin yatõrõmlarõ- na ihtiyaç duyuyor ve özellikle AB’yi, ABD’den uzaklaştõrma peşinde. 8 EYLÜL 2008 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA DİZİ 9 CMYB C M Y B Yeni emperyal güç denkleminde AB’cilik, ABD’cilik, Rusya’cõlõk “senaryolarõ” şimdiden tedavüle girmiş görünüyor Saflar yeniden şekilleniyor B İ T T İ Tek kutupluluktan çok kutupluluğa doğru seyreden dünya siyaseti, her tür ekonomik ve politik kurumu da etkileyecek. IMF’den Dünya Bankası, Dünya Ticaret Örgütü’ne, NATO’sundan AB’sine kadar tüm kurumlarda yeni emperyal güç denkleminin ağırlığı hissedilecek. N eoliberalizmi, sosya- lizm kalõntõsõ yapõ içinde doludizgin uy- gulayarak, yüksek verimlilik ve birikim imkânlarõ ile ola- ğanüstü güçlenen Çin’i, artõk yeni bir emperyal güç olarak dünya sahnesinde görüyoruz. Çin, Şanghay İşbirliği Ör- gütü çerçevesinde Rusya ile işbirliğine gidince Rusya ile bir kutup olma yakõştõrmasõ yapõldõ. Gerçek böyle mi? Bu yakõştõrmaya Birleşmiş Mil- letler’de uluslararasõ konular- da Rusya ile paralel tutumlar almasõ ve ABD’nin şikâyet etmesine yol açacak şekilde askeri harcamalarõnõ tõrman- dõrmasõ neden oldu. Sovyetler Birliği ile Kam- boçya-Vietnam sorunu, Orta Asya meseleleri gibi sebep- lerle defalarca karşõ karşõya gelen Rusya ile Çin arasõnda- ki ilişkiler hem Çin’in libe- ralleşmesi hem de Rusya’da- ki rejim değişikliği sebebiyle oldukça yumuşadõ. Özellikle 1989’da Gorbaçov’un Pekin ziyareti ve 1996’da Dõşişleri Bakanõ olan Primakov’un ABD’ye karşõ bir kutup oluş- turma çabasõ, iki ülke arasõ ilişkileri arttõrdõ, iki ülke de kendilerini Amerika’nõn tek kutup olduğu bir dünyada göremeyerek ortak çalõşma- lara önem verdi... 2006 yõlõnda Rusya Devlet Başkanõ Vladimir Putin’in Çin’e bir bo- ru hattõ ile petrol ve do- ğalgaz ihracõ projelerini açõklamasõ enerji konu- sunda da işbirliği oldu- ğunu gösteriyor. 2006 yõlõnda iki ülke arasõndaki ti- caret hacmi 33,4 milyar dola- ra ulaştõ ve bu rakamõn 2010’a kadar 80 milyar dola- ra ulaşmasõ bekleniyor. 2001 yõlõnda Rusya, Çin, Kazakis- tan, Kõrgõzistan ve Tacikistan tarafõndan Şanghay Beşlisi olarak kurulan, daha sonra Özbekistan’õn da katõlõmõyla adõ değişen Şanghay İşbirliği Örgütü de Rus-Çin işbirliği- ne bir örnek... Şanghay Ör- gütü hem ortak savunma hem de ekonomik açõdan iş- birliği amaçlõyor. Örgüt, ilk ortak savunma harekâtõnõ 2003 yõlõnda gerçekleştirdi ve ortak bir savunma bloku olmayõ planlõyor. ÇİN-ABD DENKLEMİ Çin ve Amerika arasõnda da hem hasõmlõk, hem hõsõm- lõk var. İhracatõnõn yüzde 21’ini ABD’ye yapan Çin, ucuz üretimi sayesinde Ame- rikalõ tüketicilerin tercihi. Ucuz Çin mallarõna alõşan Amerikan ekonomisinde Çin’den ithalatõ kesme sonu- cu artacak fiyatlar ve doğa- cak enflasyon ekonomik dur- gunluğu tehlikeye sokar kor- kusu hâkim. Amerika’ya ih- racatõ kesilen Çin ise en bü- yük alõcõsõnõ kaybetme, üre- tim fazlasõndan zarara uğra- ma endişesinde. ABD’nin Çin’e yönelik en önemli taleplerden biri de Yuan’õn değerinin Amerikan Dolarõ’na sa- bitlenmesi. 2001 yõlõn- daki DTÖ üyeliğini ta- kiben düşük maliyeti- nin sağladõğõ avantaj- la Çin’in dünya pa- zarlarõnda ihraç ürünleriyle hâkimi- yet sağlamasõ, ABD gibi pek çok ekono- miyi rahatsõz etti. Nüfusu ve rejimi sayesinde üretimi zaten düşük maliyet- lere sahip Çin’in bir de sabit değerli Yuan sayesinde ihracatõnõ daha da ucuzlatmasõ, hem ülkelerin yerel pa- zarlarõnda hem de dõş pazarlarda Çin ürünleriy- le rekabeti zorlaştõrdõ. Bu durum, yüksek katma de- ğerli ürünler dõşõnda Çin pa- zarõna girmeyi de oldukça zorlaştõrdõ. ABD, işsizlik ar- tõsõ, iç piyasadaki firmalarõn güç kaybõ ve 2006 yõlõ itiba- rõyla ABD’nin yayõnladõğõ rakamlara 232.5, Çin’in yayõmladõğõ rakamlar ile 144.3 milyar dolar civarõnda bir ticaret açõğõndan mustarip. Çin’in ABD ile gerilim noktalarõnõ ise Çin periferi- sindeki ABD askeri faaliyet- leri ve Çin’in ihtiyaç duydu- ğu enerji ve hammadde kay- naklarõnõn ABD tarafõndan kontrol altõna alõnmak isten- mesi oluşturuyor. Africom’un kurulmasõnõn bir nedeni de Çin’in Afrika’ya uzanan et- kisini sõnõrlama isteğidir. Dikkat çekici bir gelişme Çin’in küresel doğrudan yatõ- rõmlarda adõndan giderek da- ha fazla söz ettirmesi. 2005 yõlõnda 11.3 milyar dolar, 2006 yõlõnda ise 17.8 milyar dolar değerinde Çin sermayesi çeşitli ülkelerde yerleşik faaliyete geçti. Özel- likle Afrika ve Latin Ameri- ka’da Çin yatõrõmlarõ iyice yoğun. Günümüzde 49 Afri- ka ülkesinde 800’den fazla Çin firmasõ iş yapõyor ve Çin’in Afrika’yla olan ticare- ti 2002’de 18.5 milyar dolar- ken 2006’da 55 milyar dolara çõktõ. Benzer şekilde Çin’in Güney Amerika’da yalnõzca Arjantin’e yaptõğõ yatõrõmla- rõn toplamõ 20 milyar dolarõ buldu. G ürcistan gerilimi ile birlikte emperyal güç matriksi sisler arasõndan biraz daha yüzeye vurmuş bulunuyor. ABD hâkimiye- tinin zayõflamasõ karşõsõnda, muhalif emperyal güçler rahatlõkla ABD’ye kafa tutabiliyor, ABD’nin müttefik- leri ABD’den görece bağõmsõz ha- reket etmeye başlõyor, ABD liderli- ğindeki uluslararasõ kurumlarda çat- laklar çoğalõyor, bölgesel emperyal güçlerin var- lõğõ daha çok hissedi- liyor. Üretken gücü ge- rileyen ve mali krizle sarsõlan ABD’nin hâkimiyet savaşõnda kolay kolay havlu atmayacağõ, güç topla- maya çalõşacağõ kesin. Yükselme halindeki yeni emperyal güç Rus- ya’nõn dahil olduğu bu küresel geri- lim atmosferinde su, enerji ve gõda kaynaklarõ üzerinde yeni bir hâki- miyet yarõşõna girmiş görünüyor dünya... Bu yarõşõn önümüzdeki dö- nemde şiddetlenmesi çok muhtemel. Türkiye, kum fõrtõnalarõ sonrasõ olu- şan bu yeni çöl haritasõnda, zaman za- man kendisinin ya da birilerinin veh- mettiği üzere, bir bölgesel güç ol- manõn çok dõşõndadõr. Yeni emperyal güç denkleminde AB’cilik, ABD’ci- lik, Rusya’cõlõk “senaryoları” şim- diden tedavüle girmiş görünüyor. TÜRKİYE TAŞERONLUKTAN ÖTE GİDEMİYOR Son 30 yõlõn küreselleşme süre- cinde, toplumuna çektirdiği onca acõya rağmen, ne demokrasisini ne de ekonomisini güçlendirmeyi beceren, dikkate alõnõr bir güç haline geleme- yen Türkiye’ye, ülke politikalarõna yön verenlerin tavsiyesi, işbirlikçi bir taşeronluktan öteye gidemiyor... Kimileri için yaşanõlan yer, zor bir coğrafyadõr ama filler savaşõn- dan bir pay çõkarma fõrsatõ hâlâ var- dõr. Kendi ayaklarõnõn üstünde ve kendi bağõmsõz politikasõnõ belir- leme gücüne kavuşamayan Türki- ye’nin egemenleri için geriye sa- dece “işbirlikçilik senaryoları ve alternatifleri geliştirip birine ya- manma” kalmaktadõr. Oysa farkõnda olunmasõ gereken gerçek şudur; tek kutupluluktan çok kutupluluğa doğru seyreden dünya si- yaseti, diplomasisi ister istemez her tür ekonomik ve politik kurumu da et- kileyecek, bu kurumlarõn “değiş- mez” sanõlan kurallarõnõ, politikala- rõnõ da çatõrdatacak. Bu kurumlarda güç dengesini yeniden kurgulatacak- tõr. IMF’sinden Dünya Bankasõ, Dün- ya Ticaret Örgütü’ne, NATO’sundan AB’sine kadar, tüm kurumlarda yeni emperyal güç denkleminin ağõrlõğõ hissedilecektir. Böylesi bir konjonktürde eski ez- berler işe yaramayacaktõr ya da eski çõpalarõn çõpa olmadõğõ anlaşõlacak- tõr. Şimdi bunun farkõnda olarak, tüm dünyada daha adil, daha insani, daha barõşçõl bir düzenin tesisi için dü- men tutmak, ortaya çõkan rüzgârdan, bu yelken için yararlanmayõ düşün- mek, bunun zihni açõlõmlarõna te- şebbüs etmek, ufuklar yaratmak za- manõdõr. ? Adem B. Kushner, 23 Ağustos, Newsweek ? Ali Ergin Demirhan, Dünya Tek Kutup- lu Değilse İki Kutuplu Olmak Zorunda mõ? www.sendika.org. ? Ergin Yõldõzoğlu, Büyük Satranç Tahta- sõ ve NATO –2, Cumhuriyet, 27 Ağustos 2008. ? Fatih Yaşlõ, Gürcistan’dan Ergenekon’a Uzanan Yol: Emperyalizm ve Turuncu Dev- rimler, www.sendika.org. ? Sami Kohen, İki Blok (Henüz) Yok – Ağustos 2008 Milliyet. ? IMF, WORLD ECONOMIC OUTLOOK, April 2008. ? Emperyalizm, Küreselleşme ve Latin Amerika üzerine: James Petras/Söyleşi- Ha- kan Tanõttõran (Refleks). ? China: Is High Growth - High Risk Li- beralization the Only Alternative? -James Pet- ras. ? Emperyal Gücün Ekonomik Temeli- Ja- mes Petras 07 Eylül 2004 - www.sendika.org. ? http://epp.eWhen the Tough Decide to Be- come Diplomatic -Immanuel Wallerstein. ? “Has the ‘Surge’ in Iraq Worked?” -Im- manuel Wallerstein, http://www.bingham- ton.edu. ? Eurostat.ec.europa.eu. ? The WTO launches World Trade Report 2008: Trade in a Globalizing World. ? The FT500 Survey, www.ft.com/ft500. K A Y N A K L A R A BD karşõtlõğõ ve Rusya ile ortaklaşa yü- rüttüğü nükleer programõ nedeniyle Rus- ya ve Çin’le birlikte bir eksen oluşturaca- ğõ söylenen bir başka emperyal güç ise İran. İran, kendine özgü üretim ilişkileri ve sõnõfsal yapõlanmasõna rağmen, ABD, AB, Rusya ve Çin’in dahil olduğu emperyalist-kapitalist siste- min bir parçasõ. Politik gücünü, ABD-İsrail kar- şõtõ Pan-İslamist siyasetinden alan İran, Irak ve Afganistan bataklarõna takõlan ABD karşõsõn- da, Ortadoğu’daki diğer hedef güçler üzerinde etki kuran bir bölgesel güç olma çabasõnda önemli mesafe kaydetmiş durumda. İran, hedefleri karşõsõnda en önemli engel olan Irak’taki BAAS yönetiminin ABD tarafõn- dan ortadan kaldõrõlmasõyla yakaladõğõ avantajõ da tepe tepe kullanõyor. İran’õn Rusya ve Çin ile ilişkisi silahlanma ve nükleer enerji alanõnda olmakla beraber, önemli sõnõrlõlõklar içermiyor. Her iki alanda da tek ülkeye bağõmlõ olmaktan kaçõnan ve silahlanma faaliyetini müm- kün olduğunca kendi çabalarõyla geliştiren İran, nükleer progra- mõnõ birlikte yürüttüğü Rusya’nõn kõsõtlamala- rõndan da mustarip... Rusya, Buşehr Santralõ’nõn yapõmõnda ol- duğu gibi bazõ taahhütlerini geciktirmek- te, Birleşmiş Milletler’de ABD’nin yaptõ- rõm önerilerine karşõ çõksa da kimi yaptõ- rõmlara da imza atarak nötr bir konum alõ- yor. Rusya bu biçimde İran’la ilişkisini bir uluslararasõ pazarlõk konusu yapma çabasõnda. Rusya, bunun yanõnda İran üzerinde kontrol ku- rarak burnunun dibinde yeni bir nükleer güç olu- şumuna seyirci kalmak istemiyor. İran da Rus- ya’ya bağõmlõ kalmak istemiyor. Ekonomik an- lamda AB ile ilişkilerini geliştiriyor. Türkmen ve İran gazõnõ Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşõya- cak Nabucco projesindeki hevesi, İran lideri Mahmud Ahmedinejad’õn geçen haftalarda gerçekleşen İstanbul ziyaretinde de gözlendi. FARKLI BİR EMPERYAL GÜÇ İRANYeni emperyal güç: ÇİN Fõrsatlardan yararlanõlmalõ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle