30 Nisan 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
ayrıca grubun başın- daki Aydõn Doğan’ın iş hayatında çeşitli şir- ketlere sahip olduğu da biliniyor. Başbakan Erdoğan, doğrudan Aydın Do- ğan’ı hedef alan bir saldırıyla neyi amaç- lamıştır? Sorunun yanıtı açık- tır. Başbakan doğrudan ve açıkça basın ve fikir özgürlüğüne yönelik bir saldırıyla gazetele- ri susturmak istiyor; haberleşme özgürlü- ğüne bile tahammül edemeyen Recep Tay- yip Erdoğan, medyada dikensiz gül bahçesi yaratmak amacını gü- düyor. Olay tek sözcükle ‘vahim’dir. Almanya’da görülen Türkiye ile ilişkili bir davanın haberlerine ambargo koymak iste- yen zihniyetin demok- rasiyle uzaktan yakın- dan ilgisi yoktur. Konunun daha da düşündürücü yanı, hü- kümetin başında bu- lunan kişinin, elindeki yetkileri anımsatarak şantaj sayılabilecek bir üslupla konuşabilme- sidir. Türkiye bir hesap- laşmaya doğru sürük- leniyor; Başbakan Er- doğan bu hesaplaşma- da elindeki hükümet ve devlet yetkilerini an- tidemokratik bir kap- samda kullanmaktan çekinmiyor; bunu ne- redeyse ilan ediyor. Oysa Anayasa Mah- kemesi’nin kararına göre AKP laiklik kar- şıtı eylemlerin odağı, yani merkezidir. Bu kararın üstüne ‘AKP basõn ve fikir öz- gürlüklerine karşõt tu- tumlarõn merkezidir’ tümcesini eklemek bir doğruyu kısaca dile ge- tirmek değil midir!.. CMYB C M Y B GÜNDEM MUSTAFA BALBAY Baştarafı 1. Sayfada üstüne gittikçe, siyasi iklim giderek soğuyacak. Ancak Başbakan’ın medyaya yönelik tutumu AB kriterlerinden hangisine sığar, kestiremiyoruz! Başbakan’ın asabının bozulmasının nedeni De- niz Feneri’ne ilişkin Almanya’da sürdürmekte olan davayla ilgili haberler. Alman savcının hazırladı- ğı iddianamede özetle şunlar yer alıyor: - Almanya’da bağış toplamak üzere kurulan holding ve çevresindeki örgütlenme Alman ya- salarının dışına çıkmıştır. Toplanan paraların 41 milyon Avro’luk bölümü amaç dışı kullanılmıştır. - Bu paranın 14 milyon Avro’luk bölümü Ka- nal 7 televizyonuyla bağlantılı kişiler tarafından kullanılmıştır. - Amaç dışı kullanım toplanan paraların yüz- de 60’ına ulaşacak düzeydedir. Amaç dışı kullanımda rolü olanlar kimler? İddinamenin 164. sayfasından bir bölüm ak- taralım: “02.02.2005 tarihli alındı belgesinde herhan- gi bir meblağ yazılı olmamasına rağmen Mehmet Gürhan, Firdevs Ermiş’ten parayı, Türkiye Başbakanı’na vermek üzere aldığını tasdik etmiş. Bu konu sanık Ermiş’in 7. kez ifadesi alınırken so- rulmuş ve doğruluğu tasdik edilmiştir.” Altını çizelim; bir sanık ifadesinde böyle bir id- diada bulunuyor. Mahkeme konuya ilişkin bel- geleri bu ifadelerin tamamlayıcısı ve kanıtı ola- rak değerlendirirse suç, tersi olursa tabii ki de- ğil... Başbakan, Almanya’dan gelen bu haberlerin Doğan grubunun yayın organlarında kullanıl- masına fena halde öfkelendi. Doğan grubunun bu iddiaları kanıtlaması gerektiğini söyledi! Ak- si halde işi ahlaksızlığa kadar götürdü... Her şeyden önce bunun zemini mahkeme. Alman makamlarının araştırma-soruşturmala- rının devamının Türkiye’de yapılması gereki- yor. Konuşma, bunu yapmakla görevli kişilerin elini tutuklaştırabilir. Dava devam ediyor. Büyük olasılıkla iddiala- rın da arkası gelecek. Başbakan, medyanın ayağını denk almasını, Alman makamlarından ge- len bilgileri neredeyse hiç kullanmamasını istiyor. Başbakan bununla da yetinmiyor, Aydın Do- ğan’a kendi girişimleriyle ilgili açıklamalar yap- mak üzere süre tanıyor. Aksi halde ben açıkla- ma yapacağım, diyor. Erdoğan’ı dinlerken bir an kovboy filmi mi iz- liyoruz, duygusuna kapıldım! Erdoğan, Ergenekon soruşturmaları için “ben bu işin savcısıyım” diyecek kadar ileri gitmişti. Da- ha iddianame dahi hazırlanmadan “devleti çe- telerden temizliyoruz” demeçleri vermişti. İşin so- nuna kadar gidileceğini söylemişti. Aynı Erdoğan, Deniz Feneri olayında ise tam tersi bir tutum izliyor. Değil savcılık, iddiaların ha- ber olarak yayımlanmasına bile katlanamıyor. Ya- zanları, ağır dille suçluyor, adeta düelloya davet ediyor. Öyle anlaşılıyor ki Erdoğan, artık kendi med- yasını en güçlü şekilde oluşturduğunu düşünü- yor. Medyanın önemli bir bölümü AKP’nin özel medya kolu gibi çalışıyor. Doğan grubunu etki- siz hale getirirse, medya fenerini tümüyle eline aldı demektir! AKP davasının sonuçları tartışırken olasılık- lardan biri de şöyle dile getirilmişti: Başta Başbakan olmak üzere AKP yönetimi bu karardan ders çıkarır, daha dengeli hareket eder! Alın size denge... [email protected] SAYFA 8 EYLÜL 2008 PAZARTESİCUMHURİYET 8 HABERLERİN DEVAMI İstanbul B 30 Edirne B 34 Kocaeli B 30 Çanakkale B 31 İzmir A 33 Manisa A 35 Aydın A 36 Denizli A 36 Zonguldak Y 25 Sinop PB 27 Samsun Y 27 Trabzon Y 27 Giresun Y 26 Ankara B 32 Eskişehir B 30 Konya B 31 Sıvas B 28 Antalya A 32 Adana A 35 Mersin A 32 Diyarbakır A 38 Şanlıurfa A 35 Mardin A 35 Siirt A 37 Hakkâri PB 27 Van PB 26 Kars Y 26 Oslo Y 13 Helsinki Y 16 Stockholm Y 17 Londra Y 18 Amsterdam Y 18 Brüksel PB 18 Paris PB 20 Bonn PB 19 Münih PB 25 Berlin PB 23 Budapeşte Y 26 Madrid PB 31 Viyana Y 24 Belgrad Y 30 Soyfa Y 33 Roma PB 27 Atina PB 30 Zürih Y 23 Moskova Y 28 Aşkabat PB 31 Astana Y 27 Taşkent Y 34 Bakû Y 27 Bişkek Y 29 Tiflis Y 23 Kahire A 33 Şam A 35 Yurdun kuzey kesimleri parçalı bulutlu, Orta ve Doğu Karadeniz kıyıları ile Artvin, Kars, Arda- han ve Iğdır çevreleri kısa süreli sağanak ve gökgürültülü sağanak yağışlı, diğer yerler az bulutlu ve açık geçe- cek. Hava sıcaklığı mevsim normalleri üzerinde seyretmeye devam edecek. C Baştarafı 1. Sayfada Basın Özgürlüğüne Saldırı... Türban diyen yükseliyor genelinde çok sayõda destekçi bulan im- za kampanyasõ, adeta AKP kadrolaş- masõ için “referans” haline geldi. Kampanya sonrasõnda devlet kurum- larõnda yaşanan “görev değişiklikle- rinden” bazõlarõ şunlar: Türk Tarih Kurumu: Yusuf Ha- laçoğlu’nu yeniden atamayan AKP hükümeti Türk Tarih Kurumu’nun ba- şõna Fethullah Gülen’e yakõnlõğõyla bi- linen Türkiye Yazarlar Birliği’nin yö- netim kurulu üyeleri arasõnda yer alan Prof. Dr. Ali Birinci’yi getirdi. Birin- ci’yi, kamuoyu, Atatürk’e hakaret eden Atilla Yayla’ya destek kampan- yalarõna verdiği imzayla tanõyor. YÖK: Başörtüsüne özgürlük bildi- risinin mimarõ olan ve ilk imzayõ atan Selçuk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bi- limler Fakültesi Uluslararasõ İlişkiler Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Şaban Çalış, ödülünü YÖK Başkanõ Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan’a danõşman olarak aldõ. Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül de, YÖK Genel Kurulu üyeliğine, yine tür- bana özgürlük isteyen Zonguldak Ka- raelmas Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Durmuş Günay’õ atadõ. İm- za kampanyasõna destek veren Gü- nay, kişisel internet sitesindeki “Yeni YÖK Başkanı’ndan Beklentiler” başlõklõ yazõsõnda “Türban sorunu olarak nitelenen sorun, yasakçı zih- niyetin ürettiği utanç verici bir so- rundur. Katsayı sorunu da benzer bir uygulamadır” satõrlarõna yer vermiş- ti. Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu: Özgürlük- çü açõklamalarõyla bilinen Ankara Üni- versitesi İlahiyat Fakültesi Dekanõ Prof. Dr. Mualla Selçuk’un yeniden üye ya- põlmadõğõ Diyanet İşleri Başkanlõğõ Din İşleri Yüksek Kurulu’nda üniver- sitelerde türbanõn serbest bõrakõlmasõ ge- rektiğini savunan imza kampanyasõna destek veren Ankara Üniversitesi İla- hiyat Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. İsmail Hakkı Ünal ise görevini koru- du. Yunus Emre Vakfı: Prof. Dr. Mehmet Kara, Prof. Dr. Ali Fuat Bi- kan, Doç. Dr. Coşkun Çakır türbana özgürlük bildirisine attõklarõ imzalarõn ardõndan Bakanlar Kurulu kararõyla Yunus Emre Vakfõ mütevelli heyeti üyeliğine atandõ. Dicle Üniversitesi: 2002 se- çimlerinde AKP’den milletvekili aday adayõ, 2007 genel seçimlerinde ise yi- ne AKP’nin 8. sõra Diyarbakõr millet- vekili adayõ olan Prof. Dr. Ayşegül Ja- le Saraç, türbana özgürlük bildirisini imzalamõştõ. Üniversitede yapõlan se- çimlerden 3. sõrada çõkan Saraç, YÖK tarafõndan Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül’e gönderilen listenin başõna ko- nuldu. Gül ise Saraç’õ Dicle Üniversi- tesi rektörlüğüne atadõ. Ondokuz Mayıs Üniversitesi: Türban bildirisinin imzacõlarõndan Prof. Dr. Hüseyin Akan, Ondokuz Mayõs Üniversitesi’ndeki rektörlük seçimle- rinden ikinci sõrada çõktõ. Ancak Akan’õn ismi YÖK’te ilk sõraya yer- leştirildi. Gül, Akan’õ üniversite rektör olarak atadõ. Erciyes Üniversitesi: Erciyes Üniversitesi’ndeki seçimlerde birinci olan Prof. Dr. Hasan Fahrettin Ke- leştemur, YÖK tarafõndan da birinci sõ- raya yerleştirildi. Keleştemur da diğer “şanslı” rektörler gibi türban imzacõ- larõ arasõnda yer alõyor. Yeni kurulan üniversitelerin rektör adayõ belirleme sürecinde de türban im- zalarõ etkili oldu. 23 üniversite için be- lirlenen 69 adaydan 36’sõnõ türban im- zacõlarõ oluşturdu. Bu adaylardan 14’üne ilk sõrada, 14’üne ikinci sõrada, 8’ine de üçüncü sõrada yer verildi. Artvin Çoruh, Bartõn, Batman, Bayburt, Bitlis Eren, Çankõrõ Karatekin, Iğdõr Ka- ramanoğlu Mehmet Bey, Muş Alpas- lan, Nevşehir, Osmaniye Korkut Ata, Siirt, Şõrnak, Tunceli üniversiteleri için YÖK tarafõndan Cumhurbaşkanõ Ab- dullah Gül’e gönderilen listede ilk sõ- rayõ türban imzacõsõ şu isimler aldõ: Prof. Dr. Mehmet Duman, Prof. Dr. Ramazan Kaplan, Prof. Dr. Abdüs- selam Uluçam, Prof. Dr. Hakkı Aydın, Prof. Dr. Abdullah Bayram, Prof. Dr. Ali İbrahim Savaş, Prof. Dr. İb- rahim Hakkı Yılmaz, Prof. Dr. Sab- ri Gökmen, Prof. Dr. Nihat İnanç, Prof. Dr. Ekrem Erdem, Prof. Dr. En- ver Alper Güvel, Prof. Dr. Recep Ziyadanoğulları, Prof. Dr. Ali Akmaz, Prof. Dr. Aziz Polat. ZEYNEP ŞAHİN / NİHAN İNAL Milli Eğitim Bakanlõğõ (MEB), din kültürü ders- lerinin içeriğini giderek uygulamaya büründürü- yor. İlköğretim 4. sõnõf öğrencilerinden, çevrele- rindeki dini sembolleri öğrenmeleri, Kuran’õn sayfa düzenini inceleme- leri istenirken 5. sõnõf öğ- rencilerine “Hiç dua etti- niz mi? Neler hissettiniz” diye soruluyor; Kutlu Do- ğum Haftasõ’ndaki etkin- likleri gözlemleyip arka- daşlarõyla paylaşmalarõ, sõnõfa “salih amel” konu- lu pano hazõrlamalarõ öd- evi veriliyor. İlköğretim 6. sõnõflara ise abdest ve na- maz, fotoğraflar eşliğinde öğretiliyor. Yeni bir ders yõlõ daha bugün başlõyor. MEB’in din kültürü derslerini gi- derek uygulamaya dönük hale getirmesi ise yeni ders yõlõnda kendini iyice hissettirecek. Bu kapsamda, öğrenci- lerin bu yõl okuyacaklarõ din kültürü kitaplarõndan dikkat çekici ayrõntõlar şöyle: ‘Dini atasözü bulun’ - İlköğretim 4. Sınıf: “Din ve Ahlak Hakkın- da Neler Biliyoruz?” üni- tesinde öğrencilere; “İçe- risinde dini ifadelerin geçtiği atasözü, şiir vb. biliyor musunuz” diye sorularak “Dilimize bir- çok sözcük, deyim ve atasözünün inançları- mızla ilgili olması, dinin yaşamımızda önemli bir yere sahip olduğunu gös- terir” deniliyor. “İşlerimize niçin bes- mele ile başlarız? Dü- şüncelerinizi arkadaşla- rınızla paylaşınız” yazõ- lõ kutucuk ile öğrencilerin konu üzerine konuşmasõ isteniyor. “Çevremizde bulunan dini semboller nelerdir” denilerek öğrencilerin et- rafõnõ bu amaçla incele- mesi ödevi verilirken ay- rõca “Çevremizde birçok dini sembol vardır. Bil- diğiniz sembollerden bir tanesinin resmini çizi- niz. Bu sembollerle ilgi- li duygularınızı anlatan bir yazı yazınız” konulu grup çalõşmasõ yapmalarõ isteniyor. Öğrencilerden, “Kura- nıkerim’in sayfa düze- nini arkadaşlarıyla in- celemeleri” de isteniyor. Kitaptaki görsel malze- meler de dikkat çekerken kitabõn kapağõnda bir er- kek çocuğunun ellerini açmõş ve başõnõ yukarõ kaldõrmõş şekilde dua ederken gösterildiği re- sim oldukça büyükçe yer alõyor. Aynõ resim kitabõn içinde iki kez daha kulla- nõlõyor. - İlköğretim 5. Sınıf: “İbadet Konusunda Bil- gilenelim” başlõklõ ünite- ye girişte yatağõna girmiş bir kõz çocuğu dua eder- ken yanõnda da bir erkek çocuğu namaz kõlarken resmediliyor. Namaz kõlan erkek ço- cuğu resmi bir sayfa son- ra tekrar kullanõlõrken dua eden kõz çocuğu resmine de ünite içinde ikinci kez yer veriliyor. Ayrõca bir er- kek çocuğunun namaz kõ- larken çekilmiş fotoğrafõ da kitapta yer alõyor. Öğrencilerden çevrele- rinde hacca giden biri ile görüşmeleri de istenirken “Ziyaret ettiği yerler ve yaptığı ibadetlerle ilgili duygu ve düşüncelerini içeren bir röportaj ya- pınız. Röportajınızı gör- sel unsurlarla destekle- yerek bir metin haline getiriniz” deniliyor. Dua eden bir erkek ço- cuğunun fotoğrafõ büyük- çe kullanõlõrken hemen yanõndaki kutucukta da “Hiç dua ettiniz mi? Et- tiyseniz neler hissetti- niz” diye soruluyor. Aynõ ünite içinde, sofra başõnda ellerini açmõş dua eden bir ailenin resmi de kullanõlõyor. Öğrencilerin gruplara ayrõlarak “in- sanlara iyilik yapmak ve salih amel” konusun- da yazõ ve resimlerden oluşan bir pano hazõrla- malarõ ve bunu sõnõfa as- malarõ isteniyor. Verilen ödevler arasõn- da ise “Kutlu Doğum Haftası’nda çevrenizde yapılan etkinlikleri göz- lemleyerek izlenimleri- nizi arkadaşlarınızla paylaşınız” yer alõyor. Fotoğraflarla namaz - İlköğretim 6. Sınıf: Abdest ve teyemmüm, bir erkek çocuğu her ikisini de yaparken çekilmiş fotoğ- raflarla kare kare görsel olarak ve fotoğraf altlarõ- na yazõlan açõklamalarla öğretiliyor. Namaz konusu da başõ kapatõlmõş küçük bir kõz ve bir erkek çocuğun ay- rõ ayrõ namaz kõlarken çe- kilmiş fotoğraflarõ eşli- ğinde veriliyor. Sırtı dönük şüpheliyi öldüren polise ödül gibi ceza ANKARA (ANKA) - Yargõtay, alkollü bir şekilde traktör kullanarak mala zarar verme su- çunu işleyen köylüyü, kaçarken sõrtõndan silahla vurarak öldüren polise 1 yõl 1 ay hapis cezasõnõ onadõ. Karara muhalif kalan Yargõtay üyeleri, “Devlet erkini elinde bulunduranların ya- sadışı güçlerini bireyler üzerinde kullanması polis devletinde rastlanan bir olgu olsa da de- mokratik hukuk devleti anlayışında yeri yok- tur. Kolluk, yasalarda belirlenen görevlerini yaparken direnişle karşılaşması durumun- da, bu direnişi kırmak amacıyla ve kıracak ölçüde zor kullanmaya yetkilidir” dedi. 9 Ağustos 2003 günü saat 24.00 sõralarõnda U.T. yönetimindeki traktör, yanõnda arkadaşõ K.C. ile karayolunda seyir halinde iken yolda park etmiş bir araca çarpmamak için yoldan çõ- karak kapalõ olan bir işyerinin cam ve çerçe- vesini kõrarak eşyaya zarar verme suçunun iş- lenmesine neden oldu. U.T. olay yerinden kaç- tõ. Yapõlan ihbar üzerine polis memurlarõ H.A. ve O.C. olay yerine gelerek U.T’nin kullandõğõ traktörü izlemeye başladõ. Polis memurlarõnõn “dur” ihtarõna aldõrõş etmeyen U.T. silahlõ uya- rõ atõşõna rağmen yakalanmamak amacõyla olay yerinden kaçmaya başladõ. Polis aracõnõn giremeyeceği yere yönelerek kaçmaya devam eden U.T’ye polis memuru H.A. koşarak ye- tişip traktöre tõrmandõktan sonra tabancayla ateş etti. Polis memurunun silahõyla yaptõğõ atõş son- rasõ arkadan iki mermi girişi tespit edilen U.T. hayatõnõ kaybetti. U.T’nin arkasõndan ateş eden polis memuru H.A’nõn tõbbi müdahalede bulunmadõğõ, olay yerinden hemen ayrõldõğõ, ye- ri jandarma bölgesi olmasõna karşõn olaydan dört saat sonra jandarmanõn olaydan haberdar edildiği kaydedildi. Tokat Ağõr Ceza Mahkemesi, alkollü trak- tör sürücüsünü durdurmak için arkadan ateş ederek ölümüne sebep olan polis memuru H.A. hakkõnda “taksirle adam öldürme” su- çunu işlediği gerekçesiyle 1 yõl 1 ay 10 gün ha- pis cezasõna mahkûmiyet hükmü kurdu. Karar tecil edildi. Dosyanõn temyiz incelemesini yapan Yar- gõtay 1. Ceza Dairesi, öldürme kastõ olmaksõ- zõn U.T’nin ölümüne sebebiyet veren polis me- muru H.A. ile ilgili yerel mahkemenin kararõ- nõn düzeltilerek onanmasõna oyçokluğu ile karar verdi. Karara muhalif kalan Yargõtay 1. Ceza Dairesi üyeleri Salih Zeki İskender ve Sezai Akbulut, daire kararõnõ eleştirdiler. Muhalif üye İskender, “Devlet erkini elinde bulunduranların yasadışı güçlerini bireyler üzerinde kullanması polis devletinde rast- lanan bir olgu” görüşünü dile getirdi. Sanõk polisin, “Kasten tahrik altında adam öldürme” suçundan mahkûm edilmesi gerek- tiği görüşünü dile getiren İskender, karşõ oy ya- zõsõnda şu görüşleri dile getirdi: “Kamu düzeni en genel anlamda sivil ya- şamın olağan işleyişi olarak tanımlanabilir. Devletler kamu düzeninin sağlanmasından sorumludurlar. Bununla birlikte, her türlü koşulda devletin kamu düzenini savunmak için hareket ettiği durumda bile insanların temel haklarına saygı gösterilmesi gerekir. Genellikle söz konusu olan özgürlüğün ya- sal ve maddi güvenceleri, bireyin toplum içindeki huzur ve güvenliğini sağlayan şey- lerdir. Ne pahasına olursa olsun bireysel hak- larını sonuna kadar özgürce kullanılması sağlanmalıdır.” İskender, öldürülenin takibini gerektiren eylemin “taksirli mala zarar vermek” ve “al- kollü araç kullanmak” olduğunun altõnõ çi- zerek “Ortada kamu düzenini ağır şekilde bozan durum yoktur. Alkollü araç kullan- ma şeklinde oluşan Karayolları Trafik Ya- sası kapsamındaki kabahat türünden eyle- mi bir yana bırakılırsa, ortada taksirli ma- la zarar vermek şeklinde oluşan, özel hu- kuku ilgilendiren haksız eylem kalmaktadır. Öldürülen, yakalanmamak için uyarılara karşın kaçmaya kalkışarak edilgen direniş göstermiştir. Sanığa karşı etken hiçbir sal- dırısı ve davranışı yoktur. Tek amacı ta- kipten kurtulmak ve yakalanmamaktır. Bu nedenle sanığın yasal savunma içinde bu- lunduğu kesinlikle söylenemez” görüşünü di- le getirdi. İskender, karşõ oy yazõsõnda polisin hangi durumlarda silah kullanma yetkisine sa- hip olduğunu şöyle sõraladõ: “Polis, öz savunmada bulunmak, başka- larının canına ve ırzına yönelik saldırıyı ön- lemek, kaçan tutuklu ve hükümlü kişilerin durdurulması, suçüstü durumunda ağır cezalık bir suçtan şüphelinin arandığı yer- den çıkıp kaçmaya çalışanın yakalanması, ağır cezalık bir suçtan sanık veya mahkûm olup da aranmakta olan kişinin yakalanması, dur uyarısına karşın kaçmaya kalkışması durumunda ele geçirilmesi, karakola karşı yapılan saldırıların önlenmesi, silahını tes- lim etmesi istenenlerin karşı gelmesi duru- munda saldırılarını ve karşı koymalarını ön- lenmesi amacıyla ve devlet nüfuz ve icraa- tına silahla karşı gelinen olaylarda silah kul- lanılabilir.” Karşõ oy kullanan Yargõtay 1. Ceza Dairesi üyelerinden Sezai Akbulut da sanõk polisin kas- ten tahrik altõnda insan öldürme suçunu işle- diğine dikkat çekti. Yargõtay 1. Ceza Dairesi’nin verdiği bu karara Yargõtay Cumhuriyet Baş- savcõlõğõ itiraz etti. Dosya, önümüzdeki aylar- da Yargõtay Ceza Genel Kurulu gündemine ge- lecek. Ceza genel kurulu, karara muhalif kalan üyelerin görüşü doğrultusunda karar verirse, po- lisler zor kullanan kişilere ateş ederken iki kez düşünmek zorunda kalacak. SELAHATTİN ŞAHİN NEVŞEHİR - Aileleriyle birlikte Nevşehir kent çöplüğünde çalõşan 30 çocuk eğitim öğre- tim yõlõnõn başlamasõna karşõn okula kaydetti- rilmedi. Çöplükte çalõşan aileler adõna konuşan Mehmet Sark, 15 aileden 100 kişinin çadõrlar- da yaşam mücadelesi verdiğini söyledi. Aileleriyle birlikte Şanlõurfa’dan Nevşehir’e gelen 7-14 yaş grubundaki 30 çocuk yeni eği- tim ve öğretim yõlõnõn başlamasõna karşõn okula gidememenin burukluğunu yaşõyor. 11 çocuğu olan Mehmet Sark, çocuklarõnõ okula göndere- memenin üzüntüsünü duyduğunu belirtti. Çöplüğün kent merkezinden 15 kilometre uzakta olduğu için çocuklarõ okula göndereme- diklerini ifade eden Mehmet Sark, “Valimiz- den bu konuda bizlere destek olmalarını bekliyoruz. Çocuklarımız okuma konusunda oldukça hevesliler. Bizler okuyamadık, ama çocuklarımızın ve torunlarımızın okumala- rını istiyoruz. Bu konuda yetkililerden çö- züm bekliyoruz” dedi. Ailelerine yardõm eden çocuklarsa daha önce çalõştõklarõ Antalya’nõn Alanya ilçesinde kay- makamlõk ve belediyenin desteğiyle okula git- tiklerini belirterek eğitimlerine devam etmek istediklerini söylediler. Çöplükte çalışan çocuklar buruk Baştarafı 1. Sayfada DİN KÜLTÜRÜ BU DEĞİL Dindarlık dersleri TC GEBZE 3. İFLAS DAİRESİ’NDEN ADİ TASFİYE VE İFLASIN AÇIL- MASININ İLANI Dosya No: 2008/2 İFLAS Müflisin adõ, soyadõ ve adresi: METKON METAL KONSTRÜKSİYON SANAYİ VE TİCARET ANO- NİM ŞİRKETİ İflasõn açõldõğõ tarih: 05/03/2008 GEBZE 3. ASLİYE HUKUK Mahkemesi’nce ifla- sõna karar verilmiş olan yukarõda ismi ve adresi yazõlõ müflis hakkõndaki tasfiyenin şimdilik.ADİ.şeklinde ic- rasõ tensip kõlõnmõş olduğundan: 1 - Müflisten alacaklõ olanlarla taşõnõr ve taşõnmaz- lar üzerinde istihkak iddiasõnda bulunanlar ilandan iti- baren bir ay (*) içinde GEBZE 3. İCRA ve İflas Dai- resi’ne yazõlõ olarak alacak ve istihkak iddialarõnõ kay- dettirmeleri ve delillerinin (senet, defter, hülasasõ ve- saire) asõl veya onaylõ örneklerini tevdi etmeleri, 2 - Müflise borçlu olanlarõn aynõ süre içinde kendi- lerini ve borçlarõnõ bildirmeleri, aksi halin İcra ve İflas Kanunu’nun 336’ncõ maddesi uyarõnca cezai sorumlu- luğu gerektireceği. 3 - Müflisin mallarõnõ her ne suretle olursa olsun el- lerinde bulunduranlar, o mallar üzerindeki kanuni hak- larõ saklõ kalmak şartõyla bunlarõ aynõ süre içinde iflas dairesi emrine tevdi etmeleri ve etmezlerse geçerli ma- zeretleri bulunmadõkça cezaî sorumluluğa uğrayacak- larõ ve rüçhan haklarõndan mahrum kalacaklarõ, 4 - 13/10/2008 PAZARTESİ, günü saat.14,00’te ilk toplantõ yapõlacağõndan alacaklõlarõn bu toplantõya gel- meleri veya yetkili bir vekil göndermeleri ve aynõ za- manda müflis ile müşterek borçlu olanlar ve kefilleri- nin ve borcu tekeffül edenlerin veya bunlarõn vekille- rinin bu toplantõda hazõr bulunmaya haklarõ olduğu ilan olunur. *:1-Pek uzak yerlerde veya yabancõ ülkelerde ika- met eden alacaklõlar için süre uzatõlabilir. 2-Reddedilen bir mirasõn tasfiyesi lazõm geldiğinde miras hükümleri gereğince evvelce alacaklõlar davet edilmişse 1 numaralõ bentteki süre (10) güne indirilir. Basõn: 48882
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle