22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 8 EYLÜL 2008 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA 17 ÇALIŞANLARIN SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL Çalõşan Sigortalõnõn Malullük Aylõğõ Kesilir mi? SORU: SSK’den malul aylõğõ alan bir emekliyim. Özel sektörde çalõşmamla birlikte malul aylõğõm kesildi. Sorduğumda, bu uygulamanõn yasa gereği olduğunu söy- lediler. Oysa ki benim bir yakõnõm Emekli Sandõğõ’ndan malulen emekli olmasõna rağmen SSK’li olarak, malul ay- lõğõnõ kestirmeden çalõşõyor. Bu iki ayrõ uygulamanõn ne- denini anlayabilmiş değilim. Bu işlem yasal mõdõr? B.V. YANIT: Sosyal Sigortalar Yasasõ’nõn 58. maddesi, ma- lullük aylõğõnõn kesilmesi ile ilgilidir. Bu maddede, “Ma- lullük aylığı almakta iken sigortalı olarak çalışmaya baş- layanların malullük aylıklarının, çalışmaya başladık- ları tarihten başlayarak” kesilmesi öngörülmektedir. Ancak yasanõn 3. maddesi “malul ve emekli” aylõğõ alan- larõn SSK sigortalõsõ olarak çalõşmasõ durumunda aylõk- larõnõn ödenmesine koşullu olarak izin verilmiştir. Mad- deye göre; Yasayla “kurulu sosyal güvenlik kurumlarından malullük veya emekli aylığı almakta iken sigortalı bir işte çalışanların (...) prime esas kazançları üzerinden (...) Sosyal Güvenlik Destek Primi kesilir. Sosyal Güvenlik Destek Primi ödenmiş süreler, (...) sigortalılık süresinden sayılmaz ve (...) 2829 sayılı Sos- yal Güvenlik Kurumlarına tabi olarak geçen hizmet- lerin birleştirilmesi hakkında Kanun hükümleri uy- gulanmaz, (...) toptan ödeme yapılmaz. Ancak iş kazası veya meslek hastalığı halinde” işyerinin tehlike sõnõfõna göre sigortalõdan “iş kazaları ve meslek hastalıkları si- gortası” primi kesilir. Maddede, kesileceğinden söz edilen malullük aylõklarõnõn yalnõz Sosyal Sigortalar Kurumu’nca bağlanan malullük aylõklarõ olduğu, yargõ kararõ ile açõklõk kazanmõştõr. (*) “(...) Uyuşmazlık, maluliyet aylığı almakta iken sigortalı bir işte çalışmaya başlayan sigortalının des- tek primi ödemek koşulu ile maluliyet aylığını almaya devam edip edemeyeceği noktasında toplanmakta- dır. 3279 sayılı Kanunla, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Ka- nunu’nun 63. maddesi değiştirilmiş, anılan kanun hükümlerine göre yaşlılık aylığı almakta iken sigortalı olarak bir işte çalışmaya başlayanlara yazılı talepte bu- lunmak ve destek primi ödemek kaydı ile yaşlılık ay- lığının kesilmemesi olanağı getirilmiş, maluliyet aylı- ğının kesilmesi ve yeniden bağlanmasına dair 58. maddede herhangi bir değişiklik yapılmamış, maluli- yet aylığı almakta iken sigortalı olarak çalışmaya başlayanlara destek primi ödemek koşulu ile benzer bir imkân öngörülmemiştir. Aynı yasa ile 505 sayılı Sos- yal Sigortalar Kanunu’nun 3/Il-C maddesi dahi de- ğiştirilmiş, Kanunla kurulu Sosyal Güvenlik Kurum- larından malullük veya emekli aylığı almakta iken bu kanuna tabi sigortalı bir işte çalışanların 78. madde- ye göre tespit edilen prime esas kazançları üzerinden 63. madde hükümlerine göre Sosyal Güvenlik Destek Primi kesilir hükmü getirilmiş ise de, bu hüküm 506 sayılı Kanun dışında diğer kanunla kurulu Sosyal Gü- venlik Kurumlarında malullük veya emekli aylığı al- makta iken sigortalı bir işe girip çalışanlarla ilgilidir. (...)” Kõsaca, Sosyal Sigortalar Kurumu’ndan “malullük ay- lığı almakta iken sigortalı olarak çalışmaya başlayan- ların malullük aylıklarının çalışmaya başladıkları günden başlayarak kesilmesi” yasa gereğidir. (*) Kaynak: 1) Yargõtay Kararlarõ Dergisi, Eylül 1988, sayfa: 1240 2) Yasa Hukuk Dergisi, Eylül 1988, sayfa: 1337 KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak yahoo.com.tr TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN www.mumtaz-arikan.com (ÇÖPLÜK ÇOCUKLARI) TAYYAR ÖZKAN www.junkidz.com HARBİ SEMİH POROY 8 Eylül SAĞNAK NİLGÜN CERRAHOĞLU Rusya’dan Sevgilerle (2) “Cumhuriyet”i Rusya’dan izleyen ne çok oku- rumuz varmış? Her yazımın ardından dolu, uzun, ilginç e-postalar alıyorum... “Cumhuriyet ailesinde”; “Rusya’ya toz kondur- maktan özenle kaçınan okurlar” kadar; “Batı em- peryalizmi yağmurundan kaçarken yeni Rus he- gemonyasının dolusuna tutulmamak” konusunda uyarıda bulunanlar var. Sıcak konjonktürün bu ilgide mutlaka payı bü- yük. Rusya konusunda yazılan her satırı titizlikle iz- liyor okurlarımız. Hadi Kahraman “Rusya’dan Sevgilerle” başlıklı son yazıma ilişkin örneğin böy- le titiz bir saptama yapmış. Sözlerine “Yazınızda önemsiz bir hatayı düzeltmek istiyorum” diye giren Kahraman; “Rusya’da ortalama yaşam süresinin (beklentisinin) 60 veya daha az olduğu hem doğ- ru, hem değil. Erkekler için söylediğiniz doğru ama kadınların yaşam süresi şaşılacak kadar uzun (73- 74) olduğundan ortalama ömür 66-67 yıl. Açıkla- masını bilmiyorum. Ama istatistikler böyle...” diyor. “Yazılarınızdan çok şey öğreniyorum” diyerek ileti- sini noktalayan okurumuza, öncelikle bu bilgiye na- sıl eriştiğimi açıklayayım... Son Rusya gezimde çok rehber tanıdım. Bunlardan biri de “dahiliye mütehassısı” bir doktordu. Doktor- lukla geçimini temin edemediğinden mesleğini bıra- kıp “turist rehberliğini” seçen şahıs, bize şunları söyledi: “Yaşam beklentisi, ülkelerin dünya skalasındaki yerinin en kısa tarifidir. Bu tanıma eğitim, gıda, orta- lama gelir, sağlık hizmetleri... her şey dahildir. Rusya, bu açıdan gelişmiş ülkelerin çok gerisinde... Yaşam beklentisi Rusya’da 58-59 yaş arası!” Son yazımda ayrıntıya girmedim. Her yerde oldu- ğu gibi Rusya’da da kadınlar daha uzun yaşıyor ve bu, ortalamayı yukarı çekiyor. Okurumuz haklı. Ancak Rus- ya gibi bir G-8 ülkesi İtalya’da örneğin, bu istatistik kadınlar için 83, erkekler için 77. Aynı rakam Türki- ye’de erkeklerde 70, kadınlarda 75... Ortalama yaşam beklentisinin -erkeklerde- 60 sı- nırında olduğu ülkeler şunlar: Nepal (60), Kamboçya (59), Eritre (57), Gana (58)... Bir G-8 devinin bu ülke- lerin yanında ne işi var? Konu bu... Erkeklerin Rus- ya’da bu kadar yıpranmasına neden olan gelişmeler arasında, geleceğin belirsizliği, işsizlik, kötü beslen- me, aşırı stres, alkol, sağlık hizmetlerinin “özelleşti- rilmesi” gibi konular sayılıyor ki, başlı başına bu so- runlar Rusya’yı gelişmiş ülkelerden çok farklı, başka bir kategoriye sokuyor. ‘Hilali yaran haçlar!’ Yirmi yıldır Rusya’da yaşayan, eşi Rus bir başka okurumuz da iki sayfalık mektubuna “Bu milletin ka- rekter yapısını en iyi bilenlerden birisiyim. İş hayatımda binlerce Rus tanıdım...” diyerek girmiş: “Bunun neticesinde size şunu net olarak söylemek isterim ki; Rus insanı şovenisttir, kendisinden üstün mil- let olmadığını düşünür. Kendi ırkı dışındaki milletlere eziyet etmekten çekinmez, daha kötüsü bunun bir hak olduğunu düşünür. Bunu anlamak için Rus polisinin ve gençlerin esmer insanlara yaptıkları uygulamalara bakabilirsiniz. Polis her gördüğü esmer insanı durdurup oturma izni kontrolü yapar, rüşvet almak için neza- rethaneye atıp günlerce eziyet eder... Ev sahipleri, Rus/Slav olmayanlara ev vermez. Kiliselerin tepesin- deki haçlar İslamiyeti simgeleyen bir hilalin üzerine, or- tasına oturtulmuştur. Anlamı, kendileri tarafından Ortodoksluğun en büyük düşmanı sayılan İslamiyetin hançerlenerek yok edilmesidir... Onlara göre İstanbul’un adı Konstantinopol’dür ve Türkler tarafından işgal edil- miştir...” Adı bende saklı okurumuz sözlerine şöyle son veriyor: “Petrol, doğalgaz, doğal kaynak gelirleriyle belini doğrultan alkolik Rus ayısının gelirlerinin daha da art- tığı ileriki safhalarda neler yapabileceğini tahmin et- mek şu anki tabloya bakarak zor olmasa gerek. Tür- kiye olarak çok güçlü ve akıllı olmamız gereken çetin bir döneme girdiğimizi düşünmekteyim....(Rusya’nın) Emperyalist emellerinin dalları kesilmezse dünyayı ve özellikle Türkiye’yi çok ciddi tehlikeler beklemektedir...” Rusya’ya “Batı emperyalizmine karşı omurgalı çı- kış” penceresinden bakan okurlarımızla taban tabana zıt bir perspektif sunan bu sert satırlar; Rus- ya algısının ne kadar değişken olabileceğini orta- ya koyuyor. 20. yüzyıl Rusyası’na bakış, ülkemizde -komü- nist/antikomünist- “ideolojik” tanımlarla şekillendi. Bu- günün Rusya’sına da salt “Batı emperyalizmine ko- nan tavır” penceresinden bakmanın hata olduğunu dü- şünüyorum. “Putin Rusya’sı nereye gidiyor?” İdeolojiler ötesinde, yanıt aradığımız soru bu olmalı. Fenerin Altı Deniz feneriydi, belediyelerin iftar çadırıydı, cemaatin hayrıydı; hepsi ama hepsi adım adım yıkılan sosyal devletin yerine oturtuldu. Yoksullar dilenci, yurttaşlar oy satıcısı konumuna düşürüldü. Yolsuzluk ve dolandırıcılık “sosyal yardım” örtüsüne bürünürken sömürü katmerlendi. Türk Harb-İş Sendikası Başkanı Ahmet Kalfa’ya güncel konularda sorular yöneltmiştik. AKP’nin uygulamaya soktuğu “istihdam paketi”nden söz açtı. Anlaşılan “istihdam paketi”nden amaç, işsizlere iş bulmak değilmiş: “İstihdam paketi ile özellikle İşsizlik Sigortası Fonu’na göz dikiliyor. İşsizlik Sigortası Yasası’nın 46. maddesine göre, işsizlik sigortasının amacı; işsizlik sigortasına ilişkin kuralları ve uygulama esaslarını düzenlemek ve sigortalılara işsiz kalmaları halinde, bu kanunda öngörülen ödeme ve hizmetlerin yerine getirilmesini sağlamak. Bunun anlamı şudur: İşsizlik Sigortası Fonu’nda biriken para, yasanın öngördüğü amaçların dışında hiçbir biçimde kullanılamaz. Oysa hükümet ‘istihdam paketi’ ile İşsizlik Sigortası Fonu’nda biriken 33 milyar YTL’ye yakın parayı ‘ekonomiye kazandırma’ gerekçesiyle farklı düzenlemelerle yasanın amacı dışına çıkartarak, kendi politik ve ekonomik öncelikleri doğrultusunda kullanmayı amaçlamaktadır. Üyelerimiz ve sendikamızı arayan birçok işçi bu sürece karşı benzer tepkileri göstermekte ve yaşanılanların kendi haklarına ve özgürlüklerine, çocuklarının geleceğine yönelik saldırılar olduğunun bilincinde tepkilerini dile getiriyorlar.” Demokratik, laik, sosyal hukuk devleti giderek aşiret toplumuna dönüşüyor. Küresel köyün ağalarının gözüne kestirdiği yerel beyler, üç paket makarna, iki torba kömür ile kandırılmışlara seçtiriliyor. Soygun düzenine mistik bir hava verilirken ortaçağ ilişkileri demokrasi çeşnisine bandırılıp özgürlük içinde afiyetle yeniyor... Ayakkabı AKP’nin bundan böyle “Altı Kopuk Pabuç” diye nitelenmesini öneren okurumuz Erdoğan Tetik, bir gün oğlu Demircan’a demiş ki: “Ayakkabıların küçülmüş oğlum, gel yenisini alalım.” Henüz okula bile gitmeyen Demircan, yanlış olanı yakalamış: “Baba, ayakkabı küçülmez, ayak büyür.” AKP de o hesap... Kalıbına sığmıyor. Dışı küçülmüyor, içi büyüyor. Rüşvet, üçkâğıtçılık, cinlik, hokkabazlık, alavere dalavere... Durmak yok, yola devam... İyi de, ayakkabı sıkıyor... Sorgulanan Yazı Gazeteci Vecdi Altay’ın cep telefonu çaldı. Arayan, İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nden polis memuru Muzaffer’di... Ergenekon soruşturması çerçevesinde, elindeki bir evrak hakkında bilgi istiyordu Vecdi Altay’dan. “Evrak” dediği, ADD Genel Başkanı Şener Eruygur’un Vecdi Altay’a 15 Mayıs 2007’de gönderdiği bir yazıydı. Araştırdığı ise yazının “teyit” edilmesi, aslı ile suretinin aynı olup olmadığıydı. Soruşturulan yazı ne mi? Şu: “Sayın Vecdi Altay, 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı kutlama etkinlikleri kapsamında düzenlenen sergiye davetiniz için teşekkür ederim. Sergiye katılamayacağım için üzgünüm. Atatürkçü Düşünce Derneği olarak bu kadirşinas davranışınız için sizi kutlar, emeği geçen herkese içten sevgi ve saygılarımı sunarım. M. Şener Eruygur, (E.Orgeneral), Genel Başkan.” Onların ilk adı Devlet Üretme Çiftlikleri idi. Köylüye ve çiftçiye çağdaş tarım uygulamalarını göstermek, tohumluk, damızlık hayvan, fide-fidan girdileri sağlamak görevini üstlenmişlerdi. Sonradan Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü’ne (TİGEM) bağlı işletmeler oldular. Son dönemde Acıpayam, Çiçekdağı, Gelemen, İnanlı, Gökçeada, Ardahan, Hafik, Boztepe ve Kazova’dakiler ya özel sektöre kiralandılar ya da kapatıldılar. Elde kalanlarsa özelleştirme kapsamına alınacak. Başta Prof. Dr. Mustafa Kaymakçı olmak üzere öğretim üyeleri, Köy-Koop ve Ziraat Mühendisleri Odası yöneticileri ve çiftçi dostları bir bildirge yayımlayıp dediler ki: “Türkiye sertifikalı tahıl tohumluğunun yüzde 80’ini, yem bitkileri tohumluğunun yüzde 75’ini üretmektedir. Türkiye damızlık hayvan gereksiniminin yüzde 10’unu karşılamaktadır. TİGEM’ler Türkiye’nin en güvenilir damızlık kaynaklarına sahiptir. TİGEM’ler aynı zamanda dünyanın en önemli safkan Arap atı yetiştirme merkezlerindendir. Tarımsal eğitim etkinlikleriyle, hizmet içi eğitim programları düzenleyen, aynı zamanda ziraat, veterinerlik ve başka fakültelerin öğrencilerine staj olanağı, kırsal kesim yoksul ve işsizlerine yönelik olarak sertifikalı eğitim programları sunan başlıca kuruluşlardır. Unutulmamalıdır ki, bir kamu hizmeti gerçekleştiren, iyi bir yönetim ile zarar etmeyecek olan TİGEM’lerin zararı esas itibari ile çiftçiye götürülen hizmetin bedelidir ve destekleme kapsamında ele alınmalıdır. Bu nedenle TİGEM’lerin zararını bahane etmek anlamsızdır. Bu hizmetlerin özel sektöre devri ise bir yandan girdi maliyetlerinin baskısı altında yok olma noktasına getirilen, diğer yandan finansman gücü olmayan veya çok zayıf olan küçük ve orta ölçekli üreticilerimizin de sonu olacaktır.” TİGEM Bildirgesi HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hetiyatrosu@mynet.com BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ “Akparmak” da denilen, şaraplõk bir üzüm cinsi. 2/ Ça- nakkale’nin, peyni- riyle tanõnmõş ilçe- si...Tanrõ’ya yalvar- ma. 3/ Bir konağõn alõşverişini yap- makla görevli kim- se. 4/ İlaç, deva... Tellür elementinin simgesi... Temeli taklide dayanan sözsüz oyun. 5/ Bir tür keçe çadõr... Şaşma belir- ten bir ünlem. 6/ Dâhi... Enerji. 7/ XIX. yüzyõlda İs- tanbul tiyatrolarõnda orta- ya çõkan eğlendirici şarkõ. 8/ Ses... Uygur hüküm- darlarõna verilen unvan. 9/ Küçük çocuk ayakka- bõsõ... Tavlada “üç” sayõsõ. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ İri ve yuvarlak taneli siyah üzüm cinsi. 2/ Yoğurt, pek- mez gibi koyu şeyleri suyla inceltmek... Neptünyum ele- mentinin simgesi. 3/ Dar, uzun ve hafif bir yarõş kayõğõ... Hile, düzen. 4/ Bir çokluğu oluşturan varlõklarõn her biri... İlişkin, değgin. 5/ Yas havalarõna uygulanan bir halk ez- gisi. 6/ Meslek. 7/ Üzeri kõrmõzõ parafinle kaplanan bir pey- nir cinsi... Bir kömür cinsi. 8/ Diyarbakõr yöresine özgü, sütle yapõlan bir hamur tatlõsõ... Akõl. 9/ Bir çeşit susam- sõz, kalõnca ve yağlõ simit... Tanrõtanõmaz. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 A C A R İ S T A N S E R A M O L A A M A D E Y A Z K İ L E İ L A Y A K T A N I F E A S İ L A Ş K U K A L A R İ E L E C İ R A L K A N T A R A 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 nilgun@cumhuriyet.com.tr Çizerimiz kısa bir süre izin yapacağından çizgilerine ara vermiştir. OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ k_urgenc yahoo.com
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle