Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 8 EYLÜL 2008 PAZARTESİ
18 SPOR
İ Z L E N İ M
A R İ F K I Z I L Y A L I N
Fanatikleri Bırakın,
Sokaktakilere Bakın
ERİVAN - Hrazdan Stadı’ndaki seremoni sırasında
‘Tanıyın (soykırımı), Tazminat (ödeyin), Toprak (Bizim ola-
nı verin), Ararat (Ağrı) Ermenidir’ pankartı açılmasa, ulusal
marşımız okunurken ıslık tufanı kopmasa inanın Ermenistan
maçı her şeyiyle dört dörtlük bir ‘deplasman’ maçı olarak
tarihin tozlu sayfalarındaki yerini alacaktı. Ama fanatik her
yerde fanatik... İstanbul’da da, Atina’da da, Erivan’da da
bir grup çıkıyor; toplumun, komşuların, aynı coğrafyanın
insanlarının keyfini kaçırıyor.
Ne var ki Ulusal Futbol Takımımızın 2.5 günlük Erivan ma-
cerasının tamamı göz önünde bulundurulduğunda statta-
ki fanatik partililerce (Taşnak Sütyun) caddelerde ve stat-
ta düzenlenen küçük çaplı protesto eylemleri haricinde Er-
menistan yolculuğu kalıcı ilişkiler anlamında önemli bir ki-
lometre taşı oldu. Sakın yanlış anlaşılmasın, Cumhurbaş-
kanı Abdullah Gül ve Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sar-
kisyan arasındaki futbol bahaneli diplomasi turunu Türki-
ye’yle Ermenistan arasındaki dostluk nehrinde bir bardak
su olarak kalır... Asıl sıcak ilişki; iki halk, iki toplum arasında
başlamıştır meşin yuvarlak sayesinde...
Sokaklarda, kafelerde, restoranlarda dolaşmayan, akşam
Ermeni müziklerinin yapıldığı tavernalara gitmeyen, Sargis-
yan Caddesi üzerindeki dolmacıda yemek yemeyen hatta es-
ki püskü Gazel minibüslere binmeyen bu havayı anlayamaz...
İşte Erivan’dan insan manzaraları...
Maç saatini bekliyoruz... Güneş tepeye çıkmış... İstan-
bul’dan dostumuz, Şişlispor’un eski başkanlarından Haygaran
Karasu’yla sokakta turluyoruz... Karnımız acıkınca bir res-
torana girdik. Siparişler, köfteler, salatalar derken ihtiyarca
bir adam masasından kalkıp yanımıza gelerek bozuk Türk-
çesiyle “Hoş geldiniz... Burasını eviniz gibi görün” diyor. Yıl-
larca önce İstanbul’dan Beyrut’a, oradan da Erivan’a gelmiş.
Daha sonra Karasu’yla Ermenice sohbet ediyorlar. Yanağı-
mızdan öpüp yerine dönerken Şişlili arkadaşımız başlıyor an-
latmaya... “Sana söylememi istedi. ‘Fanatiklere aldırmasın..
Biz Türkleri seviyoruz.. Atatürk uzun yıllar yaşasaydı dost-
luğumuz çok daha önce perçinlenirdi ama politikacı her yer-
de politikacı.. Onlar bozuyor aramızı’...” derken yemek ye-
diğimiz restorana Cumhurbaşkanlığı özel korumaları giriyor.
Maç öncesi bir şeyler atıştıracaklar. Hepsi takım elbiseli, kra-
vatlı, siyah ayakkabılı. Genç kızlar gözlerini alamıyorlar Türk
korumalardan.. İhtiyar adam bir kez daha geliyor... “Bir bi-
zim polislere bak, bir sizinkilere... Türkiye çok ileri gitmiş... Bu
temsil bile önemli” diyor...
Maçtan bir gece önce Abovian Caddesi üzerindeki Noah Ark
Restaurant’da İstanbullu Ermenilerin davetlisiyiz. Masada
kimler yok ki... Başrolde Garo Hamaciyan, Sarıyer’in son pro-
fesyonel Ermeni futbol yıldızı, şimdilerin Taksim Başkanı, Şiş-
lispor’un şimdiki başkanı Gazaros Unan, eski başkan Haygaran
Karasu, diş doktoru Karun Kovan, Agop Süzme, misafirleri
Lidya, Los Angeles’tan gelen Arat ve ailesi, Ermeni Olimpiyat
Komitesi üyesi Robert Canıbekyan ve olimpiyat madalyalı eşi...
Etler geliyor, mezeler gidiyor. 4 kişilik bir grup da yerel Tür-
küler söylüyor. Bazı sözcükler tanıdık. Birden başlıyor Sarıgelin’i
söylemeye... Yarı Türkçe yarı Ermenice... Daha sonra mavi bon-
cuk şarkısı. Baştan sona Türkçe... Kadehler dostluk için kal-
kıyor. Yan masadaki bu grubu hiç tanımayan Ermeniler de ka-
tılıyor şenliğe. Kim Türk kim Ermeni, ne önemi var?..
Yine aynı gece Ani Oteli’nin önünde kahvelerimizi yu-
dumluyoruz. Masada Milliyet’in spor yazarı Halil Özer de var.
Dostluk, kardeşlik derken üzerlerinde ‘Armenia’ yazılı tişört
ve formalar bulunan 4 kişi geliyor mekâna... “Eyvah, bunlar
fanatik” derken Türkçe konuşulduğunu görüyorlar ve ‘mer-
habalaşma’... Rafi, New Jerseyli bir Ermeni. İstanbul’dan git-
me. Yanındaki O’Hennes, Los Angeles’tan maç için gelmiş.
Setrak ve arkadaşları da Fransa’dan. O gruptan sakallı ve
Türkçeyi çok düzgün konuşan biri masamızdaki turizmci Ma-
jak Ohanyan, Çakır’a, “Ulan sen Majak değil misin?” diyor.
“Eyvah, kavga mı çıkacak?” derken sarılıyorlar. 28 yıl önce ilk-
okulu Nişantaşı’nda okumuşlar. Majak Türkiye’de turizmci ol-
muş, diğeri Cerrahpaşa’yı bitirip Paris’e gitmiş, ünlü bir anas-
tezist. Hrant Dink Okulu’nun da kurucularından. “Ahh
Hrant, bu sahneyi görseydin” demez mi?.. Onlar ağlıyor,
bizim gözümüz yaşarıyor... Haygaran Karasu, “Bu kura-
yı kim çektiyse, Türkiye’yle Ermenistan’ı kim bir araya ge-
tirdiyse elini öpeceğim” diyor. Gazeteciliği yanında öğ-
rendiğim Halil Özer, tüyleri diken diken olmuş... “Var mı
böyle bir şey, şu futbola bak” demekten kendini alamıyor.
Artık maç saati... Stada taksiyle gitmek olası değil. Bi-
zim Topkapı - Halkalı minibüslerine benzeyen bir araca
biniyoruz. Para vereceğiz, Türk olduğumuzu anlayan şo-
för, “Bizden ol” diyor. Arkadaki Taşnak partili gruptan genç-
ler ellerindeki ‘I’m from Bitlis’ pankartlarını saklıyor. Şo-
förün yanındaki orta yaşlı kadın, bu gruba dönüp sert bir
şeyler söylüyor. Sonra da bana dönüp, “Türk arkadaş sa-
kın çekinme. Biz aynı toprakların insanıyız. Bunlar cahil ço-
cuklar, şu ötedeki kavşakta inersen stada hemen varırsın”
derken boşalıyor gözyaşları... “Van’ı çok özledim... Dedem
oralı, anneannem buralı...”
Evet, böyle bir 2.5 gün yaşandı Erivan’da... Erivan de-
mişken Cumhuriyet Meydanı ve SSCB’den kalan dev park-
lar, bahçeler dışında eski püskü bir kent. Zengini zengin,
yoksulu tam yoksul... Yemeklerimiz aynı, kayısı ve ceviz
reçelleri bizimkinden güzel ama portakal ve incirde gali-
ba bizimkiler önde. Çiğ börek, döner, kebap, sucuk, pas-
tırma ortak tutkularımız.
Şimdi dört gözle onları bekliyoruz. Eminim İstanbullu-
lar da Ermeni dostlara onların bize gösterdiği misafir-
perverliği gösterir. Ne diyelim, futbol iyi bir bahane oldu...
NEVZAT DİNDAR
Önceki gün iki ayrõ
heyecanõ birlikte yaşamõştõk.
A Ulusal Futbol Takõmõ,
Ermenistan’la Erivan’da
kritik bir 90 dakika oynadõ
ve kazanarak ‘bıraktığı yerden’ başladõ.
Diğer tarafta ise Ümitler, Çek
Cumhuriyeti’yla grup birinciliği maçõna
çõktõ. Onlar da kazanarak 2009 yolunda
önemli bir adõm attõ. Bir gecede elde
edilen iki zafer göğsümüzü kabartõrken,
hafta içinde yine önemli iki karşõlaşma
bizleri bekliyor. Ümitler Ermenistan’la
gruptaki son maçõna çõkacak ve berabere
kalsa dahi baraj maçõ oynamaya hak
kazanacak. A takõm ise bir sonraki gün
futbolda eski günlerine dönmek isteyen
Belçika’yõ ağõrlayacak. Buraya kadar her
şey normal. Ancak iki maçta da teknik
direktör olarak bir ismin sahaya çõkmasõ
bekleniyor. O isim de Ulusal Takõmlar
Teknik Direktörü Fatih Terim. Her ne
kadar şu an ümitlerin başõnda Hami
Mandıralı - Abduhlah Ercan ikilisi
gözüküyorsa da kadrodaki isimlerin
belirlenmesinden rakibe karşõ oynanacak
oyun felsefesine dek Terim birçok
konuda perde arkasõndaki kişi olarak
dikkat çekiyor. İşin ilginç tarafõ ise 1
gün arayla oynanacak maçlarda Terim’in
kulübede olacak olmasõ. Ulusal
Takõmlar Teknik Direktörü olan Fatih
Terim’in görevinin sõnõrlarõ çoğu kez
tartõşma konusu olmuştu. Bütün ulusal
takõmlarõn bağlõ olduğu Terim, bu kadar
geniş yetkiyle teknik adamlõk yapmasõ
konusunda yapõlan eleştirilere de 1
günde iki ulusal takõmõn başõnda sahaya
çõkarak yanõt vermiş olacak. Ümitlere ve
gençlere verdiği önemle dikkat çeken
Terim, A ulusal takõm kodrusunu
korurken de geleceği düşünerek hareket
edecek. Gelecek yõllarõn temellerini
atmak isteyen deneyimli çalõştõrõcõ,
önümüzdeki günlerde A takõm
kadrosunda bu isimlere yer verecek.
Futbol Federasyonu, Fatih Terim’in
arkasõnda durmaya devam ediyor.
Başkan Mahmut Özgener’in Belçika
maçõ sonrasõ Terim’le bir araya gelerek
yeni bir sözleşme imzalayacağõ
öğrenildi. Konuyla ilgili iki taraf
arasõnda prensip anlaşmasõ bulunurken
Terim’in sözleşmesi 2012’ye dek
uzatõlacak. Alacağõ ücrete de ‘zam’
yapõlmasõ gündemde...
Spor Servisi - 2010 Dünya
Kupasõ Elemeleri önceki
gece oynanan maçlarla
başlarken, alõnan sürpriz
sonuçlar Türkiye’nin
Ermenistan deplasmanõnda aldõğõ
galibiyeti de ön plana çõkardõ.
Fransa’nõn, Romanya’nõn zayõf rakiplere
kaybettiği gecede ulusallar, zor şartlar
altõnda Erivan’da Ermenistan önünde
galip geldi. Ulusal Takõmlar Teknik
Direktörü Fatih Terim, önceki gece
kendisine bu konuyla ilgili yöneltilen bir
soruya, “Futbolda artık büyük - küçük
takım ayrımı kalmadı. Bu nedenle her
ekibi dikkate almak gerekiyor.
Avrupa’da alt düzey ülke diye
bahsedeceğiniz ekipler bile çıkıp
sahasında iyi sonuçlar alabiliyor. Bu
nedenle Ermenistan karşısında
aldığımız galibiyetin anlamı daha da
artıyor. Gelinen noktada formda -
formsuz sınıflaması yapmak daha
doğru olacaktır” yanõtõnõ verdi.
Terim eleştirilerin aksine Ermenistan
karşõsõndaki futboldan memnun kaldõ.
Tecrübeli çalõştõrõcõ zor şartlar altõnda
oynadõklarõnõn altõnõ çizerken, “Avrupa
Futbol Şampiyonası sonrası kaldığımız
yerden devam ediyoruz. Tüm
futbolcularımı kutluyorum. 7-8 gol
pozisyonumuz var. Rakibe pozisyon
vermedik” dedi. Ermenistan karşõsõnda
galip gelen ulusallar, önceki gece maçtan
hemen sonra İstanbul’a geldi. Ay-
Yõldõzlõlar, dün Ali Sami Yen Stadõ’nda
basõna açõk bir antrenman gerçekleştirdi.
Maçõ iki ülke
birden kazandõ
1
9. Dünya Kupası Avrupa Elemeleri 5. Grup’taki ilk
maçında Türkiye’nin Ermenistan’ı 2-0 yenmesi; başta
Ermenistan olmak üzere UEFA’nın internnet sitesi,
İspanyol ve İtalyan basınında geniş yer buldu. İşte
satırbaşlarıyla Ermenistan - Türkiye maçı...
Asbarez (Ermenistan): Türkiye, Ermenistan’ı devirdi.
Maç, skordan çok tarihi bir önem taşıdı. Çünkü ilk kez bir
Türkiye Cumhurbaşkanı Ermenistan’a geldi” şeklinde
haberi okuyucularına aktardı.
ArmeniaNow (Ermenistan): Ermenistan’ın Türkiye’ye
kaybettiği futbol maçında aslında iki ülke de kazandı.
DiarioArmenia (Arjantin’de yayın yapan Ermeni
gazetesi): Türkiye, spordan çok politika konuşulan
mücadelede Ermenistan’ı 2-0 yendi. Bu maç hem futbol
hem de politika tarihine geçecek.
UEFA’nın resmi sitesi: Türkiye, Terim için bir zafer
kazandı. Misafir takım Hrazdan Stadı’nda
Middlesborough forveti Tuncay’ın eşitliği bozan golü ve
geçen sezon F.Bahçe, yazın da ülkesi için son anlarda
attığı kritik gollerin adamı Semih’in bitime 13 dakika
kala attığı gollerle 3 puanı garantiye alana dek ilk bir
saatte hayal kırıklığı yarattı.
Marca (İspanya): Siyasileştirilmiş bir maçta
Türkiye, Ermenistan’a üstün geliyor. Parıldamayan bir
maç siyaset tarihine girme olasılığı bulunurken kesinlikle
futbol tarihine giremeyecek.
As (İspanya): Türkiye kazandı, kavga yok.
Sport (İspanya): Türkiye, mücadelesi çok düşük olan
bir maçı kazanmayı başardı.
El Mundo Deportivo (İspanya): İspanya’nın grubundaki
en önemli rakibinden biri olan Türkiye, en iyi oyununu
oynamadan Ermenistan’ı yendi.
Corriere della Sera (İtalya): Gül Ermenistan’da, buzlar
çözülmeye başladı. Yüzyıllık uyuşmazlığın ardından Türkiye
Cumhurbaşkanı’ndan Erivan’a ziyaret. Maç enteresan
değildi, beklendiği gibi Türkiye’nin galibiyetiyle sona erdi.
La Stampa (İtalya): Gül, Ermenistan’da taraftar oldu.
Soykırım polemiği nedeniyle iki ülke arasında hiçbir
diplomatik diyalog yer almadı.
La Repubblica (İtalya): Sonuçta sadece ıslık, protesto ve
haykırışlar... Taraftarlar arasında hiçbir kaza olmadı.
Gül’e hiç bir tehdit gitmedi. Sadece bir futbol maçı.
Gazzetta dello Sport (İtalya): Türkiye, Ermenistan’ı
batırdı. Islıklar arasında buzlar çözüldü. Geçmişin
hayaletleri, şimdinin korkuları, özel harekatçılar, bomba
arayan polis, uzman nişancılar, futbol oynamak için
mükemmel şartlar değildi.
Y A B A N C I B A S I N :
BELÇİKA’NIN
GÖZÜ KORKTU
Spor Servisi -
Belçika Ulusal
Futbol Takõmõ
Antrenörü Rene
Vandereycken, 19.
Dünya Kupasõ Avrupa
Elemeleri 5. Grup’ta
Türkiye’yle yapacaklarõ
maçõn zor olacağõnõ
söyledi. İlk maçta
Estonya’yõ 3-2
yendiklerini anõmsatan
Vandereycken, Türkiye
karşõlaşmasõnõn Estonya
sõnavõna göre daha
yüksek seviyede
oynanacağõnõ, bu nedenle
oyuncularõna daha iyi
futbol oynamalarõnõ şart
koştuğunu ifade etti.
Bu maçta kadronun
tamamen değişeceğini
belirten Vandereycken,
“Vincent Kompany
sağbek oynayamayacak.
Bayern Münih’in uzun
boylu oyuncusu Daniel
van Buyten’i ise merkez
savunmada
oynatmayacağım” dedi.
Ulusallara ilişkin
herhangi bir yorum
yapmak istemediğini dile
getiren Vandereycken,
“Başkaları beni
ilgilendirmez. Ben
kendime bakarım.
Ancak Türk maçının
çok zor olacağının
farkındayım” diye
konuştu. Bu arada
Belçika Ulusal
Takõmõ’nda son yõllarda
yaşanan sõkõnt, bu kampta
da devam etti. 4
vatandaşlõğõ bulunan
Mohamed Tchite’nin 1
hafta boyunca kampta
kalmasõ üzerine Ruanda,
Brundi ve Kongo,
FIFA’ya başvurup
Tchite’nin Belçika Ulusal
Takõmõ’nda yer almasõna
itiraz etti.
TERİM: 2010
YOLU AÇIK
1
3
5
2
4
6
5 . G R U P
TAKIMLAR O G B M A Y P Avj.
Türkiye 1 1 - - 2 - 3 +2
Belçika 1 1 - - 3 2 3 +1
İspanya 1 1 - - 1 - 3 +1
Estonya 1 - - 1 2 3 - -1
B.Hersek 1 - - 1 - 1 - -1
Ermenistan 1 - - 1 - 2 - -2
TOPLU SONUÇLAR - Ermenistan-
Türkiye: 0-2, İspanya-Bosna Hersek:
1-0, Belçika-Estonya: 3-2.
Semih tarihi
maçta attığı golle
farkı ikiye çıkaran isimdi.
Önce ümit, sonra A takõm
Fatih Terim, 1 gün arayla iki ekibin başında teknik direktörlük yapacak
PEKİN - 6. Paralimpik Oyunlarõ’nõn ilk gününde Korhan
Yamaç, 34 engelli sporcunun yarõştõğõ 10 metre havalõ
tabancada 658.4 puanla 8. oldu. Rus Valeriy Ponomarenko
ise 672.4 puanla dünya rekoru
kõrarak altõn madalya kazandõ.
Spordan sorumlu Devlet Bakanõ
Murat Başesgioğlu ise “Yamaç
istikrarlı ve başarılı bir sporcu.
Türk sporcunun başarılı bir
yarışma çıkardı. Ben Korhan
Yamaç’tan asıl iddialı olduğu 2
dalda madalya bekliyorum” dedi.
Bayanlar 10 metre havalõ tüfekte
Suzan Tekin; sõralama yarõşlarõnda
20 sporcu arasõnda 379 puanla 15.,
erkekler 10 metre havalõ tabancada
Cevat Karagöl; sõralama
yarõşlarõnda 34 sporcu arasõnda 559
puanla 15. olunca elendi.
Masa tenisinde Neslihan Kavas,
gruptaki ilk maçõnda Slovenyalõ Jolanda Belavic’i 3-0 yendi.
PARALİMPİKTE BUGÜN
Judo: Duygu Çete-Romana Brussig (Almanya).
10 m. havalı tabanca (Bayanlar): Aysel Özgen.
Masa tenisi: Neslihan Kavas; Çinli Lina Lei ve Brezilyalõ
Carolina Maldonado’yla karşõlaşacak.
PARALİMPİKTE
DÜNYA REKORU Carlos: Hedefim 40 yaş
F.Bahçe’nin Brezilyalõ yõldõzõ İspanyol basõnõna konuştu
Spor Servisi - Fenerbahçe’nin
Brezilyalõ yõldõzõ Roberto
Carlos, İspanyol yayõn organõ
EcoDiario’ya geleceği ve özel
hayatõ ile ilgili birbirinden
çarpõcõ açõklamalar yaptõ. Sarõ -
Lacivertlilerle sözleşmesini 2 yõl
daha uzatmak istediğini anlatan
sambacõ, 2009’da evlenmeyi
planladõğõnõ da ilk kez açõkladõ.
İşte R.Carlos röportajõnõn önemli
bölümleri:
- 35 yaşında olmana karşın hâlâ
büyük bir tutku ile futbol
oynuyorsun. Jübile yapmayı
düşünmüyor musun? 90
dakikayı nasıl çıkartıyorsun?
R.Carlos: Hayõr, 40 yaşõna kadar
oynayacağõm. Bilgi ve tecrübemin
en üst noktasõndayõm. Sonra
Avrupa veya Brezilya’da bir takõm
çalõştõracağõm. Futbol hep benim
kafamda. Futbol tutkusuyla ve
elbette kendime bakarak... Dengeli
bir diyet yapmalõ ve çok
çalõşmalõyõz. İnsanlarõn 35 yaşõna
gelince sporu bõrakmasõna
karşõyõm. Bana göre en iyi
yaştayõm.
- Rüyalarının hepsini
gerçekleştirdiğin söylenebilir mi?
R.C: Birçoğunu gerçekleştirdim
ama hâlâ yapacaklarõm var.
Kahramanlarõm Maradona ve Pele
ile tanõştõm. İyimser bir insanõm,
ayaklarõm yere basar. Anne
babama beni böyle yetiştirdikleri
için müteşekkirim. Brezilya’daki
futbol okulundaki çocuklara hep iyi
bir insan olmanõn iyi bir futbolcu
olmaktan daha önemli olduğunu
söylerim.
- Kaç çocuğun var? Sık sık bir
araya gelebiliyor musunuz?
R.C: Yedi ve hepsi ayrõ ayrõ
yerlerde yaşõyor. Biri Meksika’da,
biri Macaristan’da, üçü Alexandra
ile birlikte Brezilya ile Madrid
arasõnda, diğeri Brezilya’da ve
Roberta da hep benimle birlikte
İstanbul’da yaşõyor. Bu çok zor.
Her birinin annesi farklõ ve
dünyanõn farklõ bir yerinde
yaşõyorlar. Zor bir durum ama
hepsiyle ilgileniyorum ve hiçbir
şeye ihtiyaç hissetmemeleri için
çalõşõyorum. Benimki gibi zor bir
hayatlarõ olmasõnõ istemiyorum.
Kõz arkadaşõm ve çocuğum ile
mutlu bir yaşantõm var.
Roberto
Carlos.