Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
K
afkasya krizi, dünyada ABD’nin
“tek kutup” haline geldiği bi-
çimindeki efsanenin tuzla buz ol-
masõna vesile oldu. Artõk dünyada çok
kutupluluğa gidiş, ittifaklar içi kriz, ye-
ni bölgesel güçlerin oluşumuna ilişkin
önermeler revaçta. Bu arada bu olu-
şumlarõn arka planõnda da, dünya eko-
nomik krizi ile ivme kazanan, ekonomik
gücün yeniden şekillenişi var.
Son 20 yõlda hõzlanan global mal ve pa-
ra dolaşõmõnõn ardõndan dünya pazarõnõn
yeniden paylaşõmõ, bloklar arasõnda ye-
ni güç dengelerinin oluştuğuna, dünya ih-
raç pazarlarõnõn paylaşõmõnda ibrenin Ba-
tõ’dan Doğu’ya doğru kaydõğõna işaret
ediyor.
Tek tek devletlerin omurgalarõnõ oluş-
turan ülkelerin dev holdinglerinin global
yarõşõ hõzlandõ ve ortaya çõkan yeni fo-
toğraf (çokuluslu şirketlerin ülkesel da-
ğõlõmõ) da Batõ’dan Doğu’ya bir güç, ek-
sen kaymasõnõn olduğunu gösteriyor...
Özellikle 1990 sonrasõ dünya ihraç pa-
zarlarõndaki genişleme olağanüstü bo-
yutlara ulaştõ.
Kõsa adõ WTO (DTÖ) olan Dünya Ti-
caret Örgütü’nün verilerine göre, küre-
selleşme rüzgârõnõn hõzlanmasõ önce-
sinde, örneğin 1983’te henüz 2 trilyon do-
larõ bulmayan dünya mal ticareti, 1993’e
gelindiğinde yüzde 100 artõşla 3.7 trilyon
dolara yaklaştõ. Sonraki 10 yõlda yani
1993’ten 2003’e kadar ise yine yüzde 100
artarak 73 trilyon dolarõ aştõ. 2003-2006
döneminin artõşõ ise olağanüstüydü ve
yüzde 60 artõşla dünya pazarõ 11.8 tril-
yon dolara ulaştõ.
KAPİTALİZMİN BÜYÜMESİNE
ROL OYNAYAN ETKENLER
Özellikle 1990 sonrasõnõn dünya ka-
pitalizminin bu enine ve boyuna, derin-
liğine büyümesinde birçok etken rol
oynadõ. “Duvarın yıkılması” ve içe
dönük Varşova Paktõ blokunun (Eski
SSCB ve Doğu Avrupa) dünya pazarla-
rõna entegre olmasõ bu etkenlerin en
önemlilerinden biriyken, Asya’da Çin’in
dünya kapitalizmine kendine özgü en-
tegrasyonu, bunu diğer Asya ülkeleri ve
Hindistan’õn izlemesi, her yõl yüzde
10’larõ bulan büyüme oranlarõna ulaş-
masõ, mal ticaretine de olağanüstü bir iv-
me kazandõrdõ.
Tabii ki bunlara, bilim ve teknolojideki,
bilgisayar-iletişim teknolojisindeki ye-
niliklerin, üretici güçlere sağladõğõ iv-
meyi, liberalizmin neredeyse bir din gi-
bi, tüm dünyada kabul görmesi ile hemen
her şeyin metalaşõp, özelleşip piyasa-
laştõğõ iklimin etkilerini eklemek gerekir.
Neoliberalizm, tarõmdaki geleneksel
yapõlarõ hõzla yõkarken, kamusal olan her
şeyi de özelleşme-piyasalaşma ile tica-
ri alana çekti, metalaştõrdõ. Neoliberalizm
ile kõşkõrtõlan ve tüm dünyaya yayõlan
hõzlõ kentleşme, mülksüzleşme, işçileş-
me, ortaya muazzam boyutlarda üretim,
mal ve sermaye dolaşõmõnõ da çõkardõ.
CMYB
C M Y B
5 EYLÜL 2008 CUMA CUMHURİYET SAYFA
DİZİ 9
Cumhuriyet,
Hürriyet, Milliyet
ve Vatan üç gün-
dür Almanya’daki
Deniz Feneri davasında
mide bulandıran itirafları yayımlıyor.
Takkeli ve çember sakallılar aracılığıyla,
camilerde din sömürüsüyle yapılan
iğrenç bir vurgunun boyutları, Kanal 7,
Yeni Şafak, Beyaz Holding ve onun ku-
rucularından RTÜK Başkanı Zahid
Akman’a kadar uzanıyor! Ancak ahlak
ve dürüstlük adına mangalda kül bı-
rakmayan dinci medyanın Vakit’i, Za-
man’ı, Milli Ga-
zete’si, Yeni Şa-
fak’ı, inançlı Müs-
lümanları hor-
tumlayanlar ko-
nusunda kafaları-
nı ramazanda bi-
le utanmadan kuma gömüyor! Tıpkı
geçmişte dindarların parasına el koyan
yeşil sermaye vurgunu karşısında sus-
tukları gibi!.. Cumhurbaşkanı’nın kızı-
nın düğünündeki altınların akıbetini
soran Vatan yazarı Mustafa Mutlu’ya
“Kıyak gazeteci” diye hakaret eden
Fehmi Koru, dün “Ezan girmeyen ye-
re yolsuzluk girer” diye yazan Vakitçi
Hasan Karakaya ile İslamcı basının
dürüstlük abidesi M. Şevket Eygi de
susmayı tercih ediyor! Suskunluk tabii
ki salt tarikat ve cemaat kardeşliğinden
değil!.. Korktukları ve beslendikleri
büyük yerler var!
Milliyet’teki dünkü yazısına “Deniz
ampulü” başlığını koyan Melih Aşık,
“Alman Polisi, YİMPAŞ’tan sonra Al-
manya’da Türklerden topladıkları pa-
raları hortumlayan Deniz Feneri adlı der-
neği de çökertti. Bu dernek Türki-
ye’de de çalışıyor. Ama Atatürkçü der-
neklere müfettiş gönderip aylarca de-
netim yaptıran hükümet bu derneğe hiç
ilişmiyor. Neden dersiniz?” diye sor-
muştu.
Sorunun yanıtı ve matbuat-ül irtica-
nın suskunluğunun sebebi Fatih Al-
taylı’nın habertürk.com’daki dünkü
yazısındaydı. Altaylı, “Şaban
Dişli’nin yaptığı iddia edilen olay, De-
niz Feneri rezaletinin yanında ‘çerez’ bi-
le olmaz. Bu büyük rezalete imza atan-
lar, o dönem Kanal 7 bünyesinde bu-
lunuyorlardı. Ve ne yazıktır ki, bugün
AKP içinde de Kanal 7 bünyesinden
gelme pek çok isim var” demişti!
Yani kısacası Deniz Feneri vurgu-
nunda ilişkiler AKP’nin içine kadar gi-
diyor! Sanıklar ve Almanya’dan Türki-
ye’ye para taşıyan kuryelerin itirafları,
Deniz Feneri’nde deşifre edilen reza-
letlerin “Ergenekon” muhabbetine rah-
met okutacağını da gösteriyor!
Dinci medyanın san-
ki vatana ihanet etmiş-
lercesine insafsızca
saldırdığı Hurşit Tolon ve
Şener Eruygur’a Genelkurmay adına
yapılan ziyaret dünkü gazetelerin büyük
bölümüne manşet olmuştu. AKP’ye
yamanan El Sabah gazetesi “Kandıra zi-
yareti” diye temkinli bir başlık atmıştı.
Milliyet, “TSK cezaevindeki iki komutana
destek çıktı, Kandıra’da üç yıldızlı ziya-
ret” başlığını kullanmıştı. Hürriyet’in
sürmanşetinde “Bir ziyaret beş mesaj”
başlığı vardı. Vatan sürmanşetten “İlker
Paşa doğru mu yaptı, yanlış mı” diye-
rek sorgulamayı tercih etmişti. Akşam
ise “Başbuğ destekli Kandıra ziyareti”
demişti.
Taraf “Ergenekon’a vefa” başlığıyla as-
kere saldırmayı sürdürürken, Radikal “F
tipi muhtıra” şeklinde manalı bir başlığı
tercih etmişti. Dinci medya ise her za-
manki gibi bu ziyareti orduyu yıpratmak
için kullanmıştı. Sanki bir adalet baka-
nı cezaevindeki Hizbullahçıları ziyaret et-
mişti!.. İrticanın sesi Vakit, “Askerden çe-
te ziyareti” gibi utanç verici bir başlıkla
çıkmıştı. Zaman, ziyaretin yargıya mü-
dahale tartışması başlattığını iddia et-
mişti. Star da aynı kafadaydı, onun
sürmanşetinde “Saygıyla müdahale”
başlığı vardı. Yeni Şafak “İyi paşalara üç
yıldızlı ziyaret” manşetiyle Yaşar Büyü-
kanıt’ın “İyi çocuklar” sözüne ve Şem-
dinli davasına gönderme yapmıştı.
TSK, henüz yargılanmadan, suçlu-
lukları kanıtlanmadan alçakça iftiralar-
la yıpratılmaya çalışılan iki generaline sa-
hip çıkarak salt vefa açısından değil ku-
rumsal ilişkiler açısından da en doğru-
sunu yapmıştı. Ordular yönetmiş iki ko-
mutan ne kimseyi dişlemişti, ne bele-
diyeleri soymuştu, ne iktidar hırsıyla ço-
cuklarına gemiler almıştı, ne ellerinde
“fener”le cami cemaatini dolandırmış-
tı ne de Dolmabahçe’de volta atarak
Gazi’nin kemiklerini sızlatmıştı! Suçla-
rı Atatürkçü olmaktı...
Işık!..
İspat!..
“Yaşar Paşa emekli olduğu gün
sivillerini çekecek, Kandıra’nın
yolunu tutacak, eski arkadaşlarını
ziyaret edecekti. O, Fenerbahçe
maçına gitmeyi tercih etti! Başbuğ
kurumsal gücü devreye soktu. Ya-
şar Paşa’nın karizmasını yerle bir
etti. Ve aynı zamanda üç ayrı me-
saj verdi. Emekli paşalara: Sahip-
siz değilsiniz, rahat olun. İktidara:
Ben farklıyım. Başkalarıyla karış-
tırmayın. Kamuoyuna: TSK’nin
sessizlik günleri bitmiştir. Her ko-
nuda kurumsal tavır alabilir.”
Mehmet Tezkan, Vatan
“Masum insanların yoksula yar-
dım için yaptığı bağışı,
televizyon şirketine ortak olmak ve
bir kısmını da cebe atmak için kul-
lananlar Frankfurt’taki yargıç önün-
de çözüldükçe her şey daha iyi gö-
rülüyor. Almanya’daki arkadaşla-
rımız, oradaki Deniz Feneri skan-
dalı ortaya çıktıktan sonra dosya-
nın ‘Sizi de ilgilendirir’ diye bizim
Maliye Bakanlığı’na bağlı ‘Mali
Suçları Araştırma Kurulu’na (MA-
SAK) gönderildiğini bildiriyorlar.
Ama MASAK’ta hareket yok. Aca-
ba ‘Müslüman malı ortak’ lafını
‘Müslümanı soymak mübah’ diye
mi anlıyorlar?”
Oktay Ekşi, Hürriyet
e-posta: mfarac cumhuriyet.com.tr
MED CEZİR
MEHMET FARAÇ
Fener!..
Gerici ve takıyyeci kılığındaki organize
tayfa maneviyat ambalajındaki karan-
lık faaliyetlerini adlandırırken genellik-
le aydınlığı vurgulayan isimler kullanı-
yor!.. Eski bir figüran ve yeniyetme bir
artistle acıklı türküler eşliğinde varoş-
larda yıllardır peynir ekmek dağıtan, ca-
mi cemaatiyle hayırsever insanların
vicdanlarını kemirerek milyonlarca Av-
ro’luk servet oluşturan ve halen İstan-
bul’da afişlerle SMS yoluyla para top-
layan derneğin adı Deniz “Fener”i!..
Cumhuriyet Türkiyesi’nde 80 yıldır din
devleti kurmak isteyen tarikatın adı
“Nur”cular!.. Bu tarikatın bir kolunun mi-
litan yetiştirdiği hücre-medreseler “Işık”
evleri diye anılıyor! Yalnız o değil, bu ül-
kede “Işık”çılar adı altında faaliyet gös-
teren bir tarikat da bulunuyor! Nurcu-
luğun bir koluna ait televizyon kanalı adı-
nı galaksideki yıldızlardan almış!.. Ana-
yasa Mahkemesi’nin “laiklik karşıtlarının
odağı” diye damgaladığı AKP’nin
amblemi ise ampul!.. Örnekleri çoğalt-
mak mümkün ama bunlar rastlantı mı?
Cumhuriyet’in rövanşını almak için her
yolu deneyen laiklik karşıtları, karanlık
emellerine boşu boşuna aydınlığı ta-
nımlayan isimler veriyor! Çünkü zifiri ka-
ranlıkta bile çok net görünüyorlar!
Deniz Feneri davasında RTÜK Baş-
kanı’nın adı da gündeme geldi.
4Eylül2008EvrenselGazetesi
Kandıra...
Ordu düşmanı Taraf’ın sahipleri ve
yayın yönetmeni, gazeteyi Alkım Ya-
yınları’nın çıkarttığı kitaplarla ve borç-
la finans ettiklerini söyleyerek milletle
alay ediyorlar. Yani bu gazetenin mis-
yonu belli de finansörleri konusunda
derin kuşkular bulunuyor. Akşam ga-
zetesinden Oray Eğin dün “İşte Taraf’ın
para kaynağı” başlığı altında dinci ce-
nahtan bu gazetenin yayımlandığı Ka-
dıköy’e uzatılan yeşil hortumların bo-
yutlarını anlatmıştı. Eğin önce, Ta-
raf’ın sözde entelektüel ve kentli okur-
lara hitap etme iddiasıyla yayımlandı-
ğına dikkat çekmişti. Sonra da, “Sizce
Taraf okurları Kanal 7’yi izler mi? TV Net
diye adını ilk kez duyduğum bir kanal-
da ‘Ramazan Medeniyeti’ başlıklı bir tar-
tışmaya ilgi duyar mı? BİM mağazala-
rından alışveriş yapar mı? Parasını fa-
izsiz bankacılığa yatırır mı? Ya da ra-
mazan ayı dolayısıyla ‘Kumanya bedeli
60 YTL’yi İnsani Yardım Vakfı’na ve bu
vakfın Kuveyt Türk, Albaraka Türk gibi
bankalardaki hesaplarına yatırır mı?” di-
ye sormuştu.
Eğin haklıydı, çünkü bu kuruluşlar-
la bazı devlet bankalarının reklamları ve
AKP’li İstanbul Büyükşehir Belediye-
si’nin duyuruları aylardır dinci basının
yanı sıra bir de Taraf’ta yayımlanıyor-
du. Taraf’ın yönetmeni Ahmet Altan fi-
nansman konusundaki şaibelerle ilgi-
li “İspat edin” diye bağırmıştı ya!.. Oray
Eğin dün ispat etmişti!.. Hem de Ta-
raf’ın sayfalarıyla...
Dünya pazarõnõn paylaşõmõ, bloklar arasõndaki yeni denge ve krizler ekonomik gücü şekillendirdi
İbreBatõdanDoğuyakayõyor
Ü
ç büyük blok, Kuzey Ame-
rika, Avrupa ve Japon-
ya’daki bu nisbi pazar ka-
yõplarõna karşõlõk, dünyanõn “Gü-
ney” diye de adlandõrõlan diğer böl-
gelerinin ihraç pazarlarõ payõnda
belli artõşlar yaşanmaya başladõ.
Asya, Orta doğu, BDT, Afrika, Gü-
ney ve Orta Amerika paylarõnõ
belli ölçülerde arttõran bölgeler
oldular.
Asya son 10 yõlda payõnõ 3 puan
arttõrarak yüzde 30’a taşõrken ihraç
pazarlarõnõ Asya’da en hõzlõ arttõ-
ranlarõn başõnda Çin geliyor. Çin,
10 yõl önce dünya ihraç pazarõnda
yüzde 3’ün altõnda olan payõnõ
bugün yüzde 8’e yaklaştõrmõş du-
rumda. G.Kore’nin de pazar payõ
yüzde 3’e yaklaşõyor. Hindistan, yi-
ne ihracatõnõ hõzla arttõran ve yüz-
de 1’e yaklaştõran Asya ülkeleri
arasõnda.
Bağõmsõz Devletler Topluluğu,
eski SSCB düzeninden kapitalizme
dönüşün sancõlarõnõ yaşadõktan
sonra, sahip olduğu petrol ve do-
ğalgaz kaynaklarõ ile önemli bir ih-
raç gücü olma yolunda. 1995’te
dünya ihraç pazarlarõndan yüzde 2
dolayõnda pay alan bu bölge, özel-
likle Rusya’nõn atõlõmlarõ ile payõ-
nõ yüzde 3.5’a taşõyor.
Bir diğer petrol-doğalgaz bölgesi
olan Ortadoğu da son 10 yõlda ih-
racattaki payõnõ arttõrdõ. Bölgenin
payõ yüzde 3’e yakõn iken 2005’te
yüzde 5’in üstüne çõktõ. S.Arabis-
tan, BAE’nin yanõ sõra İran önem-
li petrol ihracatçõlarõ. İran’õn, ken-
di kaynaklarõndan sattõğõ ham pet-
rol ve doğalgazdan elde ettiği ih-
racat geliri, Türkiye’nin sõnai ürün
satõşõna dayanan ihracat gelirine
yaklaşõyor.
Dünya pazarõndan 2005’te yüz-
de 3.5’a yakõn pay alan Güney ve
Orta Amerika’da ise Brezilya’nõn
tõrmanõşõ dikkat çekiyor. Kõtanõn ta-
mamõnõn ihraç pazarlarõndaki pa-
yõ henüz yüzde 3.5’i ancak bul-
muşken Brezilya yüzde 1.2’ye ya-
kõn payõ ile Latin Amerika’nõn
bölgesel gücü durumunda. Vene-
züella, petrol ihracatçõsõ olarak ih-
racatçõ bir ülke profili çizerken Şi-
li, bakõr ihracatõ ile pazardan daha
çok pay almaya çalõşõyor. Arjantin
ise eski gücünden çok uzakta.
Dünya ihraç pazarõndan enerji ve
hammadde üreticisi olarak yüzde
2.5’a yakõn pay alan Afrika kõta-
sõnda Cezayir, Libya, Nijerya pet-
rol ihracatlarõ ile pazarda yer edin-
meye çalõşõrlarken G.Afrika da
yükselen ülke olma çabasõnda.
D
ünya ihraç pazarlarõnõn bel-
li bloklar ya da ülke grup-
larõ arasõndaki paylaşõmõ,
özellikle 1990’lõ yõllardan sonra his-
sedilir bir değişime uğradõ. Dünya
üretimi ve ihracatõnda eksenin Ba-
tõ’dan Doğu’ya doğru kaydõğõ, Do-
ğu’nun ihraç pazarlarõndaki payõnõ
arttõrdõğõ görülüyor.
Kuzey Amerika ve Avrupa, 1995-
2005 döneminde ihraç pazarlarõnda
kayba uğrayan ve gerilemeye geçen
bölgeler oldular. Dünya Ticaret Ör-
gütü’nün verilerine göre, ABD’nin,
Kanada ve Meksika ile birlikte yer
aldõğõ Kuzey Amerika’nõn 1995’te
dünya ihraç pazarlarõndan aldõğõ
yüzde 16.6’lõk pay, 2005’te yüzde 14
dolayõna düştü. Tek başõna ABD’nin
payõ son 10 yõlda yüzde 12.5’ten yüz-
de 9’a kadar geriledi. Bölgede Ka-
nada’nõn payõ pek değişmezken
Meksika daha ihracatçõ hale geliyor.
Avrupa kõtasõnõn, Avrupa Birli-
ği’ne yeni katõlõmlarla “iç pazarı-
nı” derinleştirirken ve dünya mal
dolaşõmõnda yüzde 40’larõn üze-
rinde bir pay alõrken, bu payõnõn son
10 yõlda birkaç puan gerilediği gö-
rüldü. Avrupa’nõn 1995’te yüzde
45.2 dolayõnda olan payõ, 2005’te
yüzde 41.7’ye geriledi.
Avrupa’da, ücretlerin göreli yük-
sek olduğu Almanya, Fransa, İn-
giltere, İtalya ve İspanya’nõn üre-
timlerini Doğu Avrupa, Balkanlar
ve Türkiye’ye kaydõrmalarõ sonu-
cu, Avrupa kõtasõndaki bu ülkelerin
ihracat paylarõnda artõşlar yaşandõ.
Türkiye’nin 1995’te dünya paza-
rõnda yüzde 0.4 olan payõ AB’ye ih-
racatõn artmasõ ile 2006’da yüzde
0.7’ye kadar çõktõ.
Aynõ şekilde Doğu Avrupa ül-
keleri de pazar paylarõnõ küçük de
olsa arttõrdõlar. Ama bir bütün ola-
rak Avrupa’nõn, dünya ihraç pa-
zarlarõndaki payõ gerileme eğili-
minde.
Bir diğer dev Japonya’nõn da
1995’te yüzde 6.8 olan pazar payõ,
2005’te yüzde 5.7’ye düştü.
‘Güney’depazararttõ
B
ölgeler arasõnda eksen kaymasõ ya da
güç dağõlõmõnõn değişimi, çokuluslu
şirketlerin(ÇUŞ) ülkesel dağõlõmõnda
da gözleniyor. Özellikle ABD’de başgöste-
ren ve tüm dünyada farklõ ağõrlõklarda hisse-
dilen global kriz, dağõlõmõn ülkesel boyutu-
nu etkilemeye yetti ve sadece son 1 yõlda Fi-
nancial Times’õn belirlediği 500 büyük de-
vin ait olduklarõ ülke dağõlõmõ ciddi bir deği-
şim gösterdi. Türkiye’den, potansiyeli ol-
masõna karşõn Koç Grubu’nun bile giremedi-
ği dünyanõn ilk 500 firmasõ sõralamasõnda,
global krizi en derinden yaşayan ABD
önemli performans kaybõna uğradõ. 2007
Mart döneminde 500 firmanõn 210’u Kuzey
Amerika menşeli iken 2008 Mart’õnda bu
sayõnõn 196’ya düştüğü görüldü. Bu bölgede
ABD’li ÇUŞ’larõn (çokuluslu şirketler) sayõ-
sõ 183’ten 168’e indi ve ABD şirketleri ilk
5’teki yerlerini koruyamadõlar.
FT-500 içinde AB üyesi 8 ülkenin firma
sayõsõ 2007 ilk çeyreğinde 134 iken 2008’in
ilk çeyreğinde 130’a düştü. Son 1 yõlda İn-
giltere, ilk 500’e 4 firma daha az sokabildi.
Amerika ve Avrupa’daki performans dü-
şüşüne karşõlõk Asyalõ ÇUŞ sayõsõ 55’ten
95’e çõkarak patlama yaptõ. Asya’da, Ja-
ponya 10 firma kayba uğrarken Çin, ÇUŞ
sayõsõnõ 12’den 38’e çõkararak tüm dikkatleri
üzerine topladõ. Rusya da firma sayõsõnõ
8’den 13’e çõkardõ. Hindistan’õn ilk 500 için-
deki firma sayõsõ 8’den 13’e çõktõ. Dünyanõn
en büyük 500 firma sõralamasõnda ilk 5, bir
yõlda değişti. ABD orijinli Ex-
xon Mobil şirket değer olarak
kayba uğramasõna rağmen ilk
sõrayõ korudu, ancak 1 yõl önce
takip eden ABD şirketleri yer-
lerini Çin, Rusya ve Brezilya
gibi yeni emperyal güçlerin fir-
malarõna terk etti. 2007’de sõra-
lamada ilk 5’e giren GE, Mic-
rosoft, Shell ve AT&T’nin ye-
rini Asya’dan Petro China,
Gazprom, Petrobas Brazil ve
China Mobile aldõ.
SÜRECEK
500büyükkıtadeğiştirdi
S
on 20 yılda hızlanan global mal ve para
dolaşımının ardından dünya pazarının
yeniden paylaşımı, bloklar arasında yeni
güç dengelerinin oluştuğuna, dünya ihraç
pazarlarının paylaşımında ibrenin Batı’dan
Doğu’ya doğru kaydığına işaret ediyor.
K. Amerika, Avrupa ve
Japonya pazar kaybetti