23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 5 EYLÜL 2008 CUMA CUMHURİYET SAYFA 17 Bakırköy Devlet Hastanesi’nde hastalar taburcu olurken yapılan ankette dini tercihlerine ilişkin soru, şeriatçı fişleme amacıyla mı soruluyor! Orman yangınları kötü yönetilmiş. Belki de iyi yönetilmiştir; imar için yani! Vesile Kemal Öncü: “Gündemde Recep Tayyip’le Şaban Dişli, fonda mübarek Ramazan... Recep, Şaban, Ramazan; üç aylar hayırlara vesile olur inşallah!” Gülünç Aydın Türkaydın: “Gül olarak gidiyorsanız Ermenistan’a güle güle. Cumhuru temsilen gidiyorsanız o zaman bu diplomasiye gülüne!” Zorba Mustafa Yıldız: “Melih Gökçek emrivaki iftar yemeği vermiş. Hani dinde zorlama yoktu!” YağmurDeniz Abdullah Gül, Erivan’a eli boş gitmesin! İSLAMCI AKP’nin Cumhurbaşkanı yaptığı Abdullah Gül tarihi bir karar vermiş. Dünya Kupası elemelerindeki Ermenistan-Türkiye futbol maçını seyretmek için Erivan’a gidecekmiş. Madem tarih yazacak bari eli boş gitmesin! Ermenistan’da kutsal türbanı dalgalandırmak için yanına mutlaka karısını da alsın! Sıkmabaşlı başbayan, tribünden el sallayıp futbolculara moral verir. Moral deyince; Deniz Feneri hortumları nedeniyle şu sıralar morale acayip gereksinimi olan RTÜK Başkanı Zahit Akman’ı ve 1 milyon liralık dişleme yüzünden RTE’nin yardımcılığı görevini bırakan AKP Sakarya Milletvekili Şaban Dişli’yi beraberinde götürsün. 11 ayın sultanı mübarek Ramazan dayanışma gerektirdiği için böylesi gariplere moral vermekle kendisi hayır dualar almış olacaktır. Belki de bu duaların bir kısmını Fatih Terim’e yönlendirip, taktiklerde zihin açıklığına ve dolayısıyla sahada bol gol atılmasına katkısı olabilir. Tarihi kararı daha da tarihi bir hale sokmak için, hürgeneralliğe terfi eder etmez tribüne çıkan Yaşar Bey’i de Erivan’a maça götürmesinde yarar var. Tarih sürprizlerle dolu; soykırım anıtını ziyaret ederse mihmandarı Yaşar Bey olur! - Enflasyon eksi çıkmış... “Çünkü artıları bir güzel dişlemişler!” RTE’NİN dünürgillerinin sahibi olduğu Yeni Şafak gazetesinin internet sayfasında “Bu ziyaret çok konuşulacak” dendi ilk anda. RTE’nin damadının patron vekili olduğu Sabah gazetesi yorumsuz kaldı aynı anda. RTE’nin ahbaplarının sahibi olduğu Star gazetesi “Türk Silahlı Kuvvetleri’nden tuhaf ziyaret” başlığını uygun gördü o sırada. Konumuz; Kocaeli Garnizon Komutanı Korgeneral Galip Mendi’nin Kandıra Cezaevi’ne giderek, Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanan emekli orgeneraller Şener Eruygur ve Hurşit Tolon’u Türk Silahlı Kuvvetleri adına ziyaret etmesiydi. Bu ziyaretin Orgeneral İlker Başbuğ’un komutasına geçen Genelkurmay’dan resmen duyurulmasıydı. İslamcı hükümetçe madalya takılan, altına zırhlı araba çekilen Yaşar Büyükanıt Genelkurmay’dan ayrılır ayrılmaz, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin cezaevindeki eski komutanlarını anımsıyor olmasıydı! Ama bizim konumuz bu değildi. Dünürgillerin gazetesi Yeni Şafak’ın internet sayfasında ziyarete ilişkin olarak “Genelkurmay’ın açıklamasında, Ergenekon soruşturması kapsamında ‘hükümeti devirmek için halkı silahlı isyana teşvik’ suçundan yargılanacak olan Eruygur ve Tolon’un hangi amaçla ziyaret edildiğine ilişkin bilgi verilmedi” deniyordu. Bizim konumuz buydu! Neymiş; Eruygur ve Tolon, “hükümeti devirmek için halkı silahlı isyana teşvik” suçundan yargılanacakmış deniyordu. Bu yaklaşıma oha mı demeli yoksa kibar davranıp çüşünüz mü demeli bilinemiyordu! En azından ben bilemiyordum. Bilemediğim için de dünürgillerde çalışan Fehmi Koru, Ali Bayramoğlu; damatgillerde çalışan Engin Ardıç, Nazlı Ilıcak, Emre Aköz, Ergun Babahan,; ahbapgillerden Mustafa Karaalioğlu, Mehmet Altan, Ahmet Kekeç, Eser Karakaş; yakın dostgillerden Ahmet Altan, Yasemin Çongar, Murat Belge, Etyen Mahçupyan, Alper Görmüş, cemaatgillerden Ekrem Dumanlı gibi kalemlerden ve ayrıca bu vesile ile “300 aydın” imzasına katılan ampulcülerin her birinden yardım talep ediyorum. Savcı Zekeriya Öz, Ergenekon Terör Örgütü İddianamesi’nin neresinde Eruygur ve Tolon’u dünürgillerin açıkladığı gibi “hükümeti devirmek için halkı silahlı isyana teşvik” iddiasıyla suçladı? Yoksa ek iddianameyi dünürgiller mi hazırlıyor! Bir zahmet anlatıverin de bilelim; oha mı demeliyiz yoksa kibar davranıp çüşünüz mü! Dünürgiller MERİÇ VELİDEDEOĞLU Bu yılki törenlerde, Genel- kurmay Başkanlığı görev de- ğişikliğinin de yer alması, tö- renlerin çok ses getirmesine neden oldu. Her zamanki gibi bu yıl da görevi teslim edenlerin, yeni göreve gelenlerin konuşma- larını Cumhurbaşkanı, Başba- kan, TBMM Başkanı, bakanlar ve öteki çağrılılar büyük bir il- giyle dinlediler. TV’ler, A. Gül ve R.T. Erdo- ğan’ın özellikle Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ’un konuşmasını dinlerken ellerin- de olmaksızın beliren yüz ifa- delerini, ekranlara sık sık bü- yüterek getirdiler. Org. Başbuğ: “Laikliğin, TC’nin kuruluş felsefesinin te- mel direklerinden biri olduğu- nu” vurguladığında, A. Gül, eskilerin “beşuşane” dedikle- ri bir görünümle dinleyip izli- yordu Genelkurmay Başka- nı’nı. Dini camiye “hapsetmek”ten kurtarıp toplumsal “yaşam”a yayacaklarını, “laik sistemi” değiştireceklerini dile getirmiş biriydi Gül. Şimdi “Başkomu- tan” olduğu ordunun Genel- kurmay Başkanı’nın kendisine bütünüyle “karşıt” bir görüş içinde olan konuşmasını, renk vermeden başka nasıl karşıla- yabilirdi ki? Hele Org. Başbuğ’un “ulus devlet, üniter devlet ve laik devlet” söylemini art arda yi- nelemesi karşısında, “laiklik” konusunda yaptıkları “takıy- ye”nin de tutmadığını görme- si, pek keyiflenecek bir durum değildi herhalde... Başbakan Erdoğan’ın yüz ifadesiyse belirsizdi denebilir. Yine de “asker”in söyledikle- riyle, kendisinin dünya görü- şünü ortaya koyan söylemlerini tartıyordu diyebiliriz. Ne diyordu Erdoğan: “Laik- le İslam bir arada kesinlikle yaşayamaz (...) Müslümanım di- yen birinin dönüp de ‘laik’im demesi beklenemez!” Ayrıca Org. Başbuğ’un “fark- lı” kimliklerin de: “Ben, Türk ulusunun bir ferdiyim, vatan- daşıyım” yani Türk vatandaşı- yım demekten “çekinmemesi” gerektiğini vurgulaması sıra- sında da aklından neler geçi- yordu Erdoğan’ın? Türkleri “azınlık” durumuna düşüren “Türkiyeli” kimliğini vargücüyle savunmasını mı düşünüyordu acaba? Ya askerin “üniter devlet” üzerinde haklı olarak bu denli durması, Erdoğan’da bir “iç di- yalog”a neden olmuş mudur? Olmalıydı; çünkü kendisini destekleyen, bir bakıma ikti- darda kalmasını sağlayan, “ba- ğımlı” olduğu ABD’nin bu “üni- ter”liğe baştan başlayarak kar- şı olduğu gün gibi ortadadır. “Lozan”, ABD senatosunca kabul edilmediği gibi en ağır bir dille de suçlanmıştır. Anımsanacağı gibi, “Lozan” ABD senatosuna ancak 1927’de gelir. Senatör Ups- town: “Bu antlaşma (...) Cengiz Han kadar kepaze olan bir dik- tatörün, zekice yürüttüğü bir politikanın toplamıdır” diye ta- nıtınca, reddedilir. “Ama bu 81 yıl önceydi” di- ye düşünebilir Erdoğan. Peki, iki yıl önce ABD Silahlı Kuv- vetleri’nden Yarbay Ralph Pe- ters’in çizip dünya gündemi- ne sunduğu harita neydi? Anadolu’ya oturttuğu Kürt Devleti ile, şimdilik “federas- yon” isteklerini ortaya koyan DTP’yi yüreklendirip arka çık- mak değil miydi? Ne dendi ilgililerce: “Olur böyle şeyler...” Yani, üstünde durmayın... Ardından AKP iktidarının din- sel tutumuna göz yuman AB’nin parlamento komisyo- nunda: “Artık Sevr’i tanıyıp ka- bul edin!” çığlıkları yükseldi- ğinde ne yaptı Erdoğan? AKP’nin Mersin Milletvekili Zafer Üskül, Atatürk ilkeleri- ni, devrim yasalarını anayasa- dan çıkaralım, temizleyelim dediğinde, iktidar milletvekil- lerini, Erdoğan’ı mutlu etmiyor muydu? Asker, 30 Ağustos’ta, “Ata- türk devrim ve ilkelerinin koru- yucusu” olduğunu ve “onların yolunda yürüyeceğini” vurgu- ladığında bu “mutluluk” par- çalanıyor muydu acaba? Yoksa, “Söylerler, söyler- ler!” işte, “bir kez daha söyle- niyor” diye mi algılanıyordu dersiniz? Varlığı ile bağlantılı yaşamsal konularda, “askeri”yle bu den- li “karşıt” görüşte olan bir “ik- tidar”la yönetilen başka bir “ülke” var mıdır? Bu soruyu sormaktan ala- mıyor insan kendini... Fişleme SESSİZ SEDASIZ (!) TSK’de Görev Değişikliği Törenleri m.velidedeoglu@hotmail.com KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak yahoo.com.tr ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci mynet.com TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN www.mumtaz-arikan.com5 Eylül BULUT BEBEK NURAY ÇİFTÇİ HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hetiyatrosu@mynet.com GÖRÜŞ SADIK ÇELİK * Organik Tarımdan Anlatılmaya Çalışılan Doğal Tarım mıdır? Organik tarım ve organik ürünler o kadar farklı yön- leri olan ve günümüz ekonomisinin bu yükselen yıl- dızı o kadar fazla yer tutan bir mevzu ki bir yazıda söy- lenmesi gereken her şeyi söylemek, yazılması gere- kenleri yazmak yetmiyor, incelenmesi gereken her şe- yi incelemek mümkün değil. Dolayısı ile, organik ta- rım ve organik ürüne bu yazımızda da biraz daha açık- lık getireceğiz. Her geçen gün doğal olmayan ürünlerin kanser ya da diğer hastalıklara neden olduğuna dair basında, medyada çıkan birçok haberle karşı karşıya kalan ya da birebir yaşayan insanlar neredeyse panik içerisinde mümkün olduğunca, imkânları ölçüsünde doğal ürünlere yönelmeye çalışıyorlar. Apartmanda, okulda, kışlada, villada ya da köyündeki evinde yaşayan, gi- yinen, seyahat eden (otomobil, otobüs, uçak, gemi) ve dışarıda karnını doyuran, hastalanınca hastaneye giden, tedavi olan veya sağlığını kontrol ettiren, do- layısı ile hiçbir zaman doğal ortamda yüzde 100 ya- şayamayan günümüz tüketicisi için bunu yapmanın tek yolu da “doğallık” özelliği ile satışa sunulan organik sertifikalı ürünleri kullanmak, satın almak. Tüketici bu ürünleri tercih ederken bunların doğal tarım yolu ile ve- ya doğal yöntemlerle üretildiğine dair kafasında olu- şan ya da oluşturulan imajla karar veriyor. Tüketici zi- rai ilaçlar, genetiği değiştirilmiş, hormonlu , inorga- nik gübrelerle (granül gübre) üretilen ürünlerin kan- sere ve diğer çeşitli hastalıklara neden olduğunun bi- lincine geç de olsa varmaya başladı. Tüketiciler, bu ürünlerden kaçarken sığınacakları bir liman arıyorlar. Yağmurdan kaçarken de doluya tutulmak istemiyor- lar. İşte, günümüz ekonomisi de bu noktada, tüketi- cilere tutunacak bir dal olarak organik ürünleri sun- maya çalışıyor. Oysa ki, uzatılan bu dal, organik ürün- ler tüketicinin kafasındaki algının aksine doğal tarım (ekolojik) yolu ile bize ulaşmadığının farkında değil. Konuya girmeden isim konusunda da netleşmek ge- rek, bu organik lafı doğru sözcük değil, doğrusu bu- na ekolojik ürün denilmeli, yani doğal ürün. Örneğin bilgisayarlar yaşamımıza girdiğinde computer diye ad- landırılıyordu daha sonra bilgisayar olmuştur ki, iyi ki olmuştur, doğru olmuştur; umarım organik isminin de Türkçemizde karşılığı doğal tarım veya doğal ürün ola- rak değişir. Bu noktada, organik tarımın doğal tarımla eşanlamlı olup olmadığını ve tüketicinin kafasındaki “organik ürün doğal yetiştirilmiş üründür” imajını iyice bir sorgula- mak gerekiyor. Doğal tarım ya da diğer bir deyişle eko- lojik tarım; zirai mücadele ilaçları, ticari (inorganik) güb- reler , hormonlar ve sentetik organik maddeler kulla- nılmadan yapılan tarımsal üretimdir. Bu maddeler kul- landığı halde yapılan tarımdan üretilen ürünün orga- nik olma özelliği ortadan kalkmaz, ama üretimin do- ğal yapısı bozulmuş olur, ürün artık doğal ürün değildir. Doğal tarımda hedef ürün miktarını değil kaliteyi ar- tırmak, bunu yaparken de insan sağlığını ve ekolojik dengeyi ve çevreyi korumak ve sürdürülebilirliliktir. Yasal mevzuata baktığımızda da organik ürünün ta- nımının yapılırken organik tarımda kullanılan materyalin “organik girdi” olarak tanımlandığını görüyoruz ki bu da yukarıda bahsettiğimiz organik tohum kullanılma- sını yasal olarak zorunlu kılan bir ifadedir. Yani yasa- lar da aslında belki istemeden de olsa bu uluslarara- sı tekellere hizmet etmekte ya da onların kârlarını ar- tıracak şekilde işlemektedir. İyi niyetlerle ya da farkında olmadan hazırlanan organik tarım kanunu bu anlam- da sadece çeşitli usul ve girdilerin kullanılmasına izin vererek doğal tarım yapmaya çalışan küçük çiftçinin önünü farkında olmadan kesmektedir. Uluslararası te- kellerle rekabet edecek hali olmayan küçük çiftçi de bir süre sonra yüzyıllardır sürdürdüğü doğal tarım tek- niklerini ve usullerini terk ederek sertifika alabileceği şekilde tarım yapmaya başlayacaktır ya da zorlan- maktadır. Çünkü, kendi malını süpermarketlere, pa- zarlara, büyük dağıtım zincirlerine ulaştırmasının başka yolu kalmamıştır ya da kalmayacaktır. Böyle- ce birbirinden farklı ürünleri birbirinden farklı şekillerde yetiştiren çiftçiler bir süre sonra dünya üzerinden si- linecektir. Bunun belirtileri, son 15 yıl içerisinde Hin- distan’da, Arjantin’de, Brezilya’da yaşanan küçük çift- çi intiharları ile görülmektedir, yaşanmaktadır. Tüke- ticinin bilinçlenmesi ve doğal tarımla (organik tarım) konvansiyonel (geleneksel) tarımı ve buralardan ge- len ürünleri ayırt edebilmesi ve tercihte bulunabilme- si, doğal tarımın geliştirilmesi için ilkokullardan itiba- ren doğal tarım ve doğal ürün konusu müfredata alın- malıdır. Doğal beslenmenin ve doğal tarımın gelişti- rilmesi için bir başlangıç olacaktır. Çünkü sağlıklı top- lum sağlıklı beslenme ile mümkündür, besin kay- naklarımızda da her geçen gün doğal tarımın payını yükseltmeye mecburuz, geleceğin sağlıklı toplumu için. * Keyveni Hazır Yemek ve Catering Kurucusu BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ Doğru ya da doğ- ru olduğu düşünülen öncüllerden yola çõ- karak saçma ya da çürütülmesi zor bir sonuca varan akõl yürütme... İskambil- de bir kâğõt. 2/ De- ğerli madenlerin saf- lõk derecesi... Hasta- lõk nöbeti. 3/ Tarla- yõ sürerek dinlen- meye bõrakma... Oy. 4/ İyilik, yardõm. 5/ Bir işi yaptõrabilme gücü... Ço- rak, verimsiz toprak. 6/ Renyum elementinin sim- gesi... Yaşamsal sõvõ... Bir nota 7/ El, göz ya da baş ile yapõlan işaret... Sipersiz şapka. 8/ Bir iskambil oyu- nu. 9/ İğdiş edilmiş hayvan. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Küba’ya özgü dinsel bir hareket. 2/ İnce dantel... Penye konfeksiyonunda zincirli dikiş yapan aygõt. 3/ Afyonkara- hisar yöresine özgü bir halk oyunu... Bir şeyin yapõlmasõnõ yasaklama. 4/ Asya’da bir ülke... Briç, poker gibi oyunlar- da, oyunu oynayan dört kişilik grup. 5/ Daha çok şeker has- talarõnõn kullandõğõ bir tür tatlandõrõcõ. 6/ Eski dilde su... Giy- si kolu... İlgi eki. 7/ İnce bir kumaş cinsi... Yağmur suyunun biriktiği çukur yer. 8/ Güçlü ve beyaz bir õşõk vererek yanan hidrokarbonlu bir gaz. 9/ Ankara’nõn Kõzõlcahamam ilçesinde bir kaplõca... Bir inceleme sonucunu içeren yazõ. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 B A H A İ L İ K E C İ R A N I K R A S A T İ T A G R A F İ T A L A R A T A N T M A T A R A Ç A O T O N Z A B T E L A A U R A L E V A N T E N 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 BÖBREK SAĞLIĞINIZA DİKKAT EDİN 0 212 557 70 70 / PBX
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle