23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 5 EYLÜL 2008 CUMA 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER AÇI MÜMTAZ SOYSAL Yakışmak PENCERE Müslüman Müslümanı Soyarken... Bir ayağı Türkiye’de, bir ayağı Almanya’da; öte- ki ayakları çeşitli İslam ülkelerinde... Adı ne?.. Deniz Feneri mi?.. Yimpaş mı?.. Kombassan mı?.. Jet-Pa mı?.. Adı neyse ne.. Şirket mi?.. Dernek mi?.. Neyse ne... Açıkgöz Müslümanların zavallı ve saf Müslü- manları kim vurduya getirmesi için kurulmuş ör- gütler... Bir elleri Müslümanın cebinde... Öteki elleri AKP iktidarında... Cumhuriyet bu kumpası yıllardan beri sergili- yor, ama kimin umurundaydı?.. En sonunda iş Al- man mahkemelerine düştü... Sonunda Hıristiyan bile dayanamadı... Türkiye’de iktidar sus pus... Müslüman geçinip de tezgâhı iktidarla birlikte kuranlardan ses seda yok... Ama Almanya’daki Hıristiyan soygunun bu kadarına dayanamadı, garip Müslümanın İslam- cı Müslüman karşısındaki hakkını mahkemede so- ruyor... CHP Genel Başkan Yardımcısı Bihlun Ta- maylıgil Başbakan RTE’ye soruyor: “- Yoksa Almanya’daki davanın ucu yakın ça- lışma arkadaşlarınıza, koruyup kolladıklarınıza uzandığı için mi bu önemli yolsuzluk ve dolandı- rıcılık olayının Türkiye ayağını görmezden geli- yorsunuz?..” CHP’liler de nedense saf oluyorlar... RTE en yakınındaki AKP Genel Başkan Yar- dımcısı Dişli’nin müdellel rüşvet suçlamasını es geçiyor... CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, RTE’ye önermişti: “- Dokunulmazlıklarımızı kaldıralım...” RTE duymazlıktan geldi... Dokunulmazlık kalktığı zaman AKP’nin tüm ko- damanları topun ağzındadır... RTE’nin en yakını Abdullah Gül “Evrakta sah- tecilik yapmak” suçundan zanlı değil mi.. RTE’nin yakını Şaban Dişli rüşvet şaibesi altında değil mi.. İslamcıların çetelesini tuttuğumuz zaman ortaya inanılmaz bir yolsuzluklar tablosu çıkıyor... Bugün piyasada adı sanı olan patronlardan bi- riyle konuşuyorduk, Fethullah’ın yönlendirdiği pa- rayı sordum... - O, dedi, kayıt dışı para... “Kayıt dışı para” ne demek?.. Piyasada tozdan dumandan ferman okunmu- yor... “Kimin eli kimin cebinde belli değil” diye bir deyiş vardır; artık kimin eli kimin cebinde belli... Öyle ki Müslümanların zavallılığına Hıristiyan Al- manlar bile dayanamadılar... Müslüman Müslümanı soyuyor... Ve iktidarda oturuyor... Yaşanan olaylar artık bir devlet ve ülke soru- nuna dönüştü, hesabı muhakkak sorulmalı... A ralarõnda işadamõ, öğretim üyesi, yazar ve Ermeni si- vil toplum örgütleri baş- kanlarõnõn bulunduğu “Irk- çılığa ve milliyetçiliğe dur de!” girişimi üyeleri, Gül’ün, Ermenis- tan Cumhurbaşkanõ Serj Sarkisyan’õn Ermenistan-Türkiye futbol maçõna da- vetini kabul etmesini istemişler. İstemekle kalmamõşlar, “Kafkasya’daki acil du- rum nedeniyle Türk-Ermeni sınırının hiç olmazsa 10-15 gün için açılmasını acilen rica” etmişler. (Birgün, 2 Eylül 2008) Türkiye-Ermenistan “sınırı”nõn, Sov- yetler Birliği’nin dağõlmasõ ve Kafkas ül- kelerinin birbiri ardõna bağõmsõzlõklarõnõ ilan etmeleri sürecinde, Ermenilerin, Azerbaycan’õn özerk bölgesi olan Dağ- lõk Karabağ’õ ve Ermenistan ile Karabağ arasõndaki Azeri topraklarõnõ “ırkçı ve milliyetçi” amaçlarla işgal etmesi üzerine, Türkiye tarafõndan Karabağ’õn işgaline endeksli olarak kapalõ tutulduğu biliniyor. Ama, aynõ zamanda, 1991’de bağõmsõz- lõğõnõ ilan eden Ermenistan Parlamento- su’nun, Türkiye-Ermenistan sõnõrõnõn Türkiye ile Moskova arasõnda belirlen- diğini ileri sürerek tanõmadõğõ da bilini- yor. Bağõmsõzlõğõnõ ilan ettiği zaman, Er- menistan’õ ilk tanõyan ülke, Türkiye ol- muştu. Ama Ermeni Parlamentosu’nun, Türkiye-Ermenistan sõnõrõnõ tanõmadõ- ğõnõ, biz, CIA yan kuruluşu RAND’õn ya- yõnõ olan ve 1993’te yayõmlanan Tur- keys’s New Geopolitics’te (s. 66) yer alan CIA analisti Graham Fuller’in yazõ- sõndan okuyacaktõk. Halk ise, Ermeni Parlamentosu’nun bu kararõnõ, İngiliz Dõşişleri Bakanõ Robin Cooke’un, “zaman zaman Türk hü- kümetine bile belirsiz görünen Doğu sı- nırları” söyleminden öğrenecekti. Mustafa Balbay, Cumhuriyet’te (30 Mayõs 1998’de) yayõmlanan “Ermeni ‘Soykırımı’... Sevr... Kars... Lozan...” yazõsõnda, Cooke’un sözlerini anõmsata- rak, 1991’de bağõmsõzlõğõnõ ilan eden Er- menistan’õn “Büyük Ermenistan” ta- nõmõnõn, Lozan ve Kars antlaşmalarõnõ ta- nõmamak anlamõna geldiğinin altõnõ çiz- mişti. Kars Antlaşmasõ, Ermenistan ile Tür- kiye arasõnda imzalanan Gümrü (2/3 Haziran 1920) ve Moskova (16 Mart 1920) antlaşmalarõnõn ardõndan Kars’ta 13 Ekim 1921’de imzalanmõştõ. Başlõk adõ, “Türkiye ile Ermenistan, Azer- baycan ve Gürcistan Arasında Dostluk Antlaşması”ydõ. Azerbeycan ve Gür- cistan delegeleri yanõnda antlaşma, Er- menist Sosyalist Sovyet Cumhuriyeti adõna İçişleri ve Dõşişleri bakanlarõ tara- fõndan imzalanmõştõ. Ama Türkiye-Er- menistan sõnõrõnõn tanõnmamasõnõn ar- kasõnda, “Büyük Ermenistan” projesi vardõ ve bunun ilk somut aşamasõ, Sevr ve Türkiye ile sõnõrlarõ ABD Başkanõ Wil- son tarafõndan çizilen Sevr’deki Erme- nistan’dõ. Sevr Antlaşmasõ’nõn hazõrlõk konfe- ranslarõndan ilki (1919 yõlõ başlarõnda) Pa- ris’te gerçekleştirilmişti ve Ermenistan’õ temsil eden Boğus Nubar Paşa, bu konferanstan, “Kilikya ile ‘Ermeni Vi- layetleri’ adı verilen altı Doğu ilini ve iki milyon soydaşının yaşadığını söy- lediği Rusya’nın bir kısmını içersine alan ‘mütevazõ’ bir Ermenistan” iste- mişti. Ermeni Askeri Misyon Şefi General Torcom, Pall Mall Gazette’de (Şubat 1919) yayõmlanan yazõsõnda, “Akdeniz kıyısında Antalya’dan İskenderun’a, Karadeniz kıyısında Sinop’tan Ba- tum’a kadar uzanan ve Hazar Deni- zi’nde bir limanı bulunan” bir “Ermeni devleti” haritasõ çizmişti. “Büyük Ermenistan”õn “büyük”lü- ğü “amaç” olarak korunmakla birlikte, Sevr Antlaşmasõ’nda (10 Ağustos 1920), çekirdek olarak küçüldüğünü görüyoruz. Bir kez daha Nutuk/Söylev’den aktara- lõm: “Sevr’de Türk-Ermeni sınırının belirlenmesi, Amerikan Cumhurbaş- kanı Wilson’a bırakılmıştır. O da sınır olarak Karadeniz kıyısında Gire- sun’un doğusundan başlayıp Erzin- can’ın batı ve güneyinden, Elmalı, Bitlis ve Van Gölü’nün güneyinden ge- çen bir sınır belirlemişti.” (c. II, s. 1003.) Ne gam!.. Sevr Antlaşmasõ ile aynõ gün yürürlüğe konmasõnõ kararlaştõrdõklarõ ve (Sevr Antlaşmasõ’nõ hazõrlayan İngil- tere, Fransa ve İtalya başbakanlarõnõn giz- li olarak oluşturduklarõ) Üçlü Anlaşma ile, Sevr Antlaşmasõ’nda Türkiye’ye bağlõ özerk Kürdistan olarak belirlenen coğrafik alanõn, Dicle’nin akõş çizgisinin batõsõn- dan Sõvas’a ve güneyde Çukurova’yõ içer- sine alan Kilikya’ya değin olan bölge, sö- mürge olarak Fransa’ya veriliyor, böylece Ermenistan’õ İskenderun Körfezi’ne ulaş- tõracak Büyük Ermenistan projesinin ikinci aşamasõnõn altyapõsõ oluşturulmuş bulunuyordu. NATO ile korunan sistemi korumak NATO’nun amacõ NATO ile korunan sistemi korumaktõ. İçerden dolaylõ saldõrõ biçiminde, dõşardan (Sovyetler Birli- ği’nden) doğrudan saldõrõ halinde, NA- TO, koruduğu sistemi, içerde gizli savaş yöntemleriyle (Gladyo), dõşa karşõ açõk- ça savaşarak, sosyalist dünya sistemine karşõ kendi kapitalist-emperyalist siste- mini koruduğu savõndaydõ. Şu anda, “NATO ile korunan sistemi korumak” adõna, Karadeniz’i dolduran Amerikan ve bazõ NATO ülkesinden sa- vaş gemilerinin baskõsõ altõnda bocalayan Erdoğan, bir yanda kendi varlõğõnõ ko- rumaya çalõşan Rusya’yõ “komşu” ola- rak terazinin bir kefesine, öte yanda Rusya’yõ küresel egemenliğinin tarihsel mirasõnda yiyip yutmak isteyen ABD’yi “müttefik” olarak terazinin öbür kefesine koyarak denge sağlamaya, Karadeniz’in ortasõndan Türkiye’yi Rusya’ya bağlayan enerji boru hattõnõ kurtarmaya çalõşõyor. Bir başka denge arayõşõ, Ermenistan Gül ve Futbol Keyfi... Muzaffer İLHAN ERDOST TİHAK / Türkiye İnsan Haklarõ Kur. Bşk. odağõnda aranõyor. Bakû- Ceyhan boru yolunun top- raklarõndan geçmesine izin vermemiş ve “soykırım” savlarõnõ reddettiği için Türkiye-Ermenistan sõnõ- rõnõ tanõmamõş olan Er- menistan’a karşõn, Kara- bağ’õn işgaline endeksli olarak Türkiye tarafõndan kapatõlmõş bulunan Tür- kiye-Ermenistan sõnõrõnõn, gene Türkiye tarafõndan açõlmasõnõn senaryosu sah- neye ya da sahaya taşõn- mõş bulunuyor. ABD’nin güdümünde tek taraflõ ola- rak bu sõnõrõ açacak olan Türkiye, 2001’de Fran- sa’nõn, bu yõl ABD’nin kendi ulusal meclislerinde tanõnan “Ermeni soykı- rımı”nõ da tanõyacak mõ? Soykõrõmõn tanõnmasõyla birlikte gündeme gelecek tazminat ve toprak talebi- ni Türkiye karşõlayacak mõ? Ermenistan, Türki- ye’den geçecek petrol ve doğalgaz yolu karşõlõğõn- da, soykõrõm, tazminat, toprak ve “Büyük Erme- nistan” talebinde bulun- mayacak mõ? ABD’nin küresel egemenliğiyle ör- tüşen stratejik işbirliğine Türkiye’yi kilitleyen Ba- kû-Ceyhan petrol boru yo- lu gündeme geldiğinde, ASALA, Beyrut’ta, “Pan- türkçü boru hattının Ba- tı Ermenistan’dan (yani Doğu Anadolu’dan) geç- mesine izin vermeye- ceklerini” açõklamõş. (Cumhuriyet, 24 Ağustos 1993); Alman ARD tel- evizyonuna konuşan Öca- lan, “Açık söylüyorum, petrol meselesinin tek taraflı olarak halkımızın çıkarları aleyhine kul- lanılmasına izin verme- yeceğiz” (Özgür Halk, 27 Haziran 1995) demiş- ti. Gül’ü Çankaya’ya taşõ- yan “irade”nin arkasõnda nasõl ki ABD’nin küresel egemenlik projesi varsa, onun “Ermenistan” zi- yaretinin arkasõnda, yal- nõzca Rusya ile ABD ara- sõnda yeğinleşen petropo- litik savaşõ değil, aynõ za- manda ABD soykõrõm ta- sarõsõ, ABD tasarõmõ olan ve Doğu ve Güneydo- ğu’yu sõcak savaş alanõna dönüştürme planõnõn bir parçasõ olarak gündeme getirilmiş bulunan Bakû- Ceyhan petrol boru yolu- na endeksli Ermenistan ve Kürdistan projeleri var. Bütün bunlarõn karşõlõ- ğõnda ise bir “futbol ma- çı” izlemenin keyfi var. Ne keyif ama!.. YENİ Genelkurmay Başka- nı’nın ilk üniformayı ne zaman giydiğini, okula girmiş ya da as- ker olmuş evlatlarına bakan ana babanın “Oğlumuza çok yakıştı” sözünü nerede nasıl söylediklerini bilmiyoruz. Gele- cek vaat eden bir okul önlüğü ya da tarihten gelme şan ve şe- ref yüklü bir üniforma her za- man göz yaşartmıştır. Yakışmak, kalıbın öze, gö- rüntünün içeriğe uygun düş- mesini, kısacası “zarf”ın “maz- ruf”a uymasını, uyması gerek- tiğini anlatır. “Yakışır” yahut “yakışık almaz” dediğimiz za- manlarda hep bunu kastederiz. İzmit Garnizon Komutanı’nın tutuklu iki generali ziyaret etti- ğini ve bunun Silahlı Kuvvetler adına yapıldığını duyunca bun- ları düşünmeden edemiyor in- san. Askere yakışan buydu; düzenlenişindeki özenli yakla- şımla, devletin başka bir kuru- muna gösterdiği saygı ve gü- venle, aynı şeyi yapmak isteyip de yapamayanların yüreklerine su serpmiş olmasıyla. Kendimize her zaman yakış- tırmak isteyebileceğimiz bir tu- tumdu bu. Ö te yanda, Gül’ün Erivan’a gidişi niçin bunca tartışma yarattı? Devlet başkanının ec- dadımıza “soykırımcı” diyen, demekte ısrar eden, bundan vazgeçmeyen bir ülkeye gidişini uygun bulmayanımız niçin böy- lesine çok? Yakın geçmişte ne yaşan- mış olursa olsun, Ermenilerle yüzyıllar sürmüş bir yakınlıktan sonra soykırımcılığı kendimize asla yakıştırmadığımız için. Beklenen “hayırhah” sonuç- lar ne olursa olsun, bunun da Gül’le Erdoğan arasındaki sin- si rekabette “Kim Bush’un gö- züne daha iyi girecek?” yarışı- na dönüştüğünü, sonuçta ulu- sun ve devletin zarar görebile- ceğini sezdiğimiz için. Hele, son derece ilginç bir oyun olan futbolda her şeyin olabileceğini, 1-0’lık rastlantı bir Ermeni galibiyetinin bile Ba- tı dünyasının dangalak med- yasınca “1915’in intikamı alın- dı!” gibi başlıklarla duyurula- cağını, bunlara yanıt vermeyi kendimize yakıştırmayıp suskun kalacağımızı çok iyi bildiğimiz için. Neyin, kime, niçin yakışıp yakışmadığı devlet adam- lığı iddiasında olanların her za- man özen göstermeleri gereken bir konudur. Türkiye Cumhuriyeti’nin en yüksek mevkilerindeki iki kişi- nin vaktiyle bir akşam vakti Arabistan Kralı’nın kaldığı ote- le kadar giderek onun taht gi- bi kurulduğu koltuğun iki yanı- na oturup poz vermelerini ya- kışıksız bulanlarımız çok ol- muştu. O zaman, devletin yük- sek ve pahalı çıkarları adına bu- nu bile hoş görmek gerektiğini savunanlar da çıktı. Ama bu- luşmada neler konuşulduğu ve sonuçlarının ne olduğu bilme- cesi bir yana, belleklerden si- linmeyen bir resim var ortada. O kareye böyle girmek Türk tarafından katılanların resmi sı- fatlarına hiç yakışmasa da, on- ların bireyler olarak resme çok yakıştıkları ve resmin de onla- ra pek yakıştığı kesindir. Yakışmak, böyle bir kavram işte. mumtazsoysal@gmail.com
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle