Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 5 EYLÜL 2008 CUMA
6 HABERLER
BİR BAKIMA
SERVER TANİLLİ
Bir Yanıt, Bir Özür...
15 Ağustos’ta, bu sütunda, “Orkestra ve Deha”
başlıklı yazımı okurlar hatırlayacaklar.
O yazımda, Batı’da, çoksesli müzikte orkestrala-
rın ve orkestra şeflerinin rolüne değinmiş; sonra da
sözü bize getirmiştim.
Bizde de, Cumhuriyet’in, Batı müzik dilini başa alıp
ulusal ruh ve sesi onunla işlemesini bir devlet poli-
tikası edinmesini ve bu yolda yaptıklarını özetle ha-
tırlattıktan sonra, sözü Cumhurbaşkanlığı Senfoni Or-
kestrası’na getirmiştim: Cumhuriyet’in köklü ku-
rumlarından birinin, bu ulvi kuruluşun görevi “çok-
sesli” Batı ve Türk müziğini temsil etmek ve yurtta
yaymaktır.
Son yıllarda, yurdumuzda, senfoni orkestralarının
gittikçe çoğalmasının -yaygın- sevincini de paylaş-
tıktan sonra, gelecekle ilgili bir dileği belirtmiş ve şöy-
le demiştim: “Ülkemizde senfoni orkestra şefliği, iş-
te bu zengin ortamda ortaya çıkacak ve sonunda da,
bileğinin hakkı olarak Cumhurbaşkanlığı Senfoni Or-
kestrası’nın başına geçecektir.”
Ne var ki, bu dileğin ardından, “ortamı bozan ge-
lişmeler görüyoruz” deyip, 14 Haziran 2008 günlü
Hürriyet’te, gazeteci Umur Erdem’in Ankara’dan ver-
diği bilgilere dayanarak, Cumhurbaşkanlığı Senfo-
ni Orkestrası Şefi Sayın Prof. Rengim Gökmen hak-
kında yargılamalarda bulunmuştum: Bir görevle
yetinmeyip yığınla uğraşa da el atan, fırsatçı, dahası
tekelci bir tip ortaya çıkmıştı.
Her yönden sert bir yazıydı ortada.
Ne var ki, yazı yayımlandıktan sonra, hükümleri-
min yersizliği ve haksızlığını belirten uyarılar aldım
çevreden.
Özetle, Sayın Rengim Gökmen hakkında yanıl-
mıştım.
24 Ağustos’ta da, bizzat Rengim Bey’in gönder-
diği zarif yazısı geldi: Onun söyledikleri de beni ay-
dınlatıyordu ve gerçeklerin altını çiziyordu.
Ama daha da önemlisi, üzmüştüm, çok üzmüş-
tüm...
Şöyle diyordu: “Üzüntümün nedeni, yaşamını ev-
rensel müziğe adamış birisi olarak ülkemize hizmet
ederken anlaşılmamış ya da yanlış tanıtılmış olma-
nın acısıdır.”
Ne yapmalıydım bu durumda?
Şu: Yanlıştan dönmek! Hem bir yanlışa düşüldü-
ğünde, ondan dönmek de erdem değil midir?
Bu yazımla bunu yapıyorum.
Ve Rengim Gökmen Hoca’dan, okurlarımın hu-
zurunda özür diliyorum; gelecek için de, yeni ba-
şarılarını bekleyeceğim.
Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Yönetim Ku-
rulu’na da hak veriyorum.
Bu sayfayı -bu dostlarımın da izniyle- kapıyor; baş-
ka bir konuda birkaç şey söylemek istiyorum.
Batı’da, özellikle Fransa’dan biliyorum, tatil bel-
delerinde, özellikle de deniz kıyılarında müzik fes-
tivalleri özel bir yer tutar.
Bu gelenek bizde de yerleşiyor.
Bodrum’da olanlar bunu gösteriyor.
Orada ve başka yerlerde, bu mevsimde de, mü-
zik festivalleri duyduk ve gönendik.
Aklımıza şu da geldi: Deniz kıyılarının dışında ka-
lan yurt köşelerinde, birkaç büyük il ve ilçe bir ya-
na, çoksesli müzik adına neler yapılıyor?
Ne yapmalı?
Ülkenin bütününü içine alan, yıllık çoksesli bir mü-
zik programı düzenlemek ne güzel olur!
Bütün orkestraları yurt çapında bir program çev-
resinde toplayacak, çoksesli bir müzik seferberliği
Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın şanın-
dandır, çünkü onun görevi, “çoksesli” Batı ve Türk
müziğini temsil etmek ve yurtta yaymaktır; bu çap-
ta bir iş de, Rengim Gökmen kırattaki bir şefin ese-
ri olabilir.
Kulaklarımız, artık ondan gelecek kalkış sesini bek-
leyecek...
Deniz Feneri olayõnõn açõklõğa kavuşmasõnõ sağlayõnca bazõ kesimlerin hedefi haline geldi
Ermiş korunacak mı?OSMAN ÇUTSAY
FRANKFURT - Alman-
ya’daki Deniz Feneri davasõnda
mahkemeye yaptõğõ açõklama-
larõyla Deniz Feneri olayõnõn
açõklõğa kavuşmasõnõ sağlayan
tutuklu sanõk Firdevsi Ermiş’in
“itirafçı sanık olarak yargıla-
nan bir şahıs” olduğunu ve
“mesnetsiz iddialarda” bu-
lunduğunu belirten RTÜK Baş-
kanõ Zahid Akman’õn, bu söz-
leriyle “istemeden de olsa”
Ermiş’i hedef haline getirdiği
ileri sürüldü.
Deniz Feneri’nin muhasebe
kayõtlarõnõ yöneten Ermiş, açõk-
lamalarõ sõrasõnda, kayõtlarõ,
Türkiye’den gelen özel bir mu-
hasebe programõyla tuttuğunu,
bunlarõn İstanbul’da “muhte-
melen Kanal 7 merkezindeki”
bir “server” bünyesinde arşiv-
lendiğini belirtti. Firdevsi Er-
miş’in, Almanya’dan şifreyle
girdiği ve kopyaladõğõ “gayri
resmi muhasebe belleğini”
sorgusunda güvenlik güçlerine
teslim ettiği, böylece kara para
trafiğinin açõğa çõkmasõnõ sağ-
ladõğõ biliniyor. Duruşmalar sõ-
rasõnda yapõlan bir açõklamada,
Firdevsi Ermiş’in “tanık olarak
korunduğu” vurgulanmõştõ.
Açõklamalarõyla davanõn sey-
rini belirleyen Firdevsi Ermiş’in,
mahkemeyle işbirliği içinde çok
sayõda bağlantõnõn ortaya çõk-
masõnõ sağlamasõ, birçok hu-
kukçuya göre, kendisine düşük
bir ceza verilmesini ve tutuklu-
luk süresinin de göz önünde
bulundurularak tahliye edilme-
sini sağlayacak. Ermiş, serbest
bõrakõlõrsa, çõkarlarõ önemli öl-
çüde zedelenen bir çevrenin de
hedefi durumuna gelecek. Bu
olasõlõk nedeniyle Firdevsi Er-
miş’in sadece mahkeme süre-
cinde değil, cezaevinden çõk-
tõktan sonra da özel bir koruma
programõna alõnmasõ gerekebi-
lecek. Ancak sorunun bu haliy-
le mahkemeden çok polisin yet-
ki alanõna girdiğine dikkat çe-
kildi. Alman hukuk çevreleri, en
fazla 6 yõl hapis cezasõ istenen
böyle bir davada, karar sonrasõ,
tanõklara yönelik özel bir koru-
ma programõnõn çõkmayacağõnõ,
talep olursa da, savcõlõğõn tanõ-
ğa yönelik tecavüz ve hayati teh-
like olasõlõklarõnõ yeniden ince-
lemesi gerekebileceğini belirt-
tiler.
İlişkilerzincirinde5ayrõntõ
Almanya’da vurgun patlak verince Türkiye’deki Deniz Feneri ‘Organik bağõmõz yok’ açõklama-
sõna sõğõndõ. Ancak ilişkiler zinciri ‘organik bağ daha nasõl olacak’ sorusunu gündeme getiriyor
AYKUT KÜÇÜKKAYA
Türkiye’de AKP hükümetinin
desteğini arkasõna alan Deniz Feneri,
Almanya’da üç yöneticisi tutuklanan
Deniz Feneri e.V.’yle “organik
bağları”nõn olmadõğõnõ savunarak
davanõn Türkiye ayağõndan sõyrõl-
mayõ planlõyor. Ancak, Alman-
ya’daki Deniz Feneri’ne operasyon
yapõlmadan önce açõklama yapan
Türkiye’deki Deniz Feneri Derne-
ği’nin üst düzey yöneticisinin, “Al-
manya’daki Deniz Feneri topla-
nan yardımları Deniz Feneri Der-
neği’ne gönderir, dernek raporları
ile teslim alırız. Daha sonra yapı-
lan yardım ilgili yerlere verilir”
sözleri gerçeği bütün çõplaklõğõyla
ortaya koyuyor. Almanya’daki De-
niz Feneri davasõnda bilirkişinin
“Almanya’daki Deniz Feneri’nden
Türkiye’dekine 7 milyon Evro
havale edildi” tespitine Türki-
ye’deki Deniz Feneri, “Çalışmala-
rıyla pek çok sivil toplum kuru-
luşuna örnek olan Deniz Feneri
Derneği yurtdışındaki sivil toplum
kuruluşlarından İçişleri Bakanlı-
ğı’nın izinleri çerçevesinde bağış
kabul etmekte olup; bu çerçevede
Almanya’da kurulu bulunan Al-
manya Deniz Feneri e.V.’den de
aynı prosedürler çerçevesinde
destek almıştır” açõklamasõyla ya-
nõt veriyor. Burada da “Alman-
ya’daki bir yardım kuruluşu ne-
den Türkiye’deki bir yardım ku-
ruluşuna yüklü miktarda para
bağışında bulunuyor” sorusunun
yanõtõ “organik ilişkiyi” gözler
önüne seriyor.
Almanya’daki Deniz Feneri davasõ
tüm dikkatleri Türkiye’deki Deniz
Feneri’ne yöneltti. Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan’õn Meclis kürsü-
sünden teşekkür ettiği, dönemin
Meclis Başkanõ Bülent Arınç’õn
üstün hizmet madalyasõ verdiği,
2004’te AKP hükümetinin kararõy-
la “kamu yararına çalışan dernek”
statüsü kazanan (valilik ya da em-
niyetten izin almadan maddi yardõm
toplama hakkõ) Türkiye’deki Deniz
Feneri; her fõrsatta Almanya’daki
Deniz Feneri’yle organik bağõnõn bu-
lunmadõğõnõ açõklõyor. Ancak yaşa-
nan süreç, yapõlan açõklamalar “or-
ganik bağ daha nasıl olacak” so-
rusunu gündeme getiriyor.
A
KP iktidarõ tarafõndan
vergi muafiyeti
tanõnan Deniz Feneri
Derneği, Taksim
Metro İstasyonu’nda
kurduğu stantla yardõm
toplamaya devam ediyor.
İstasyon içerisinde üzerinde
“Yardõm ellerinizi yoksullar
üzerinden çekmeyin” ve “İyilik
noktasõ” yazõlõ stantta bildiri ve
broşür dağõtan türbanlõ bir
kadõn gazetemiz muhabirinin
fotoğraf çektiğini görünce stantõ
terk etti. Fotoğrafõnõn
çekilmesini engelleyemeyen
türbanlõ kadõn ise daha sonra
yeniden stantõn başõna dönerek,
yardõm toplama işine devam etti.
(Fotoğraf: ALİ AÇAR)
AKMAN’A ÇAĞRI
‘Almanya’da
hesap ver’
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - CHP MYK üyesi ve
Türk Alman Dostluk Federas-
yonu Başkanõ Ali Kılıç,
RTÜK Başkanõ Zahid
Akman’a “Deniz Feneri ile
ilgili yargılamanın yapılacağı
9 Eylül günü birlikte Alman-
ya’ya gidelim, hesap ver” di-
ye seslendi.
Ali Kõlõç yaptõğõ yazõlõ açõkla-
mada, şu sorularõ yöneltti: ?
Alman savcılık ve PWC mali
denetim şirketi raporlarına
göre, Akman hem ‘alõcõ’ hem
de ‘kurye’ olarak suçlanmak-
tadır. İşin ilginç yanı, Türki-
ye’ye getirilen veya gönderi-
len milyonlarca Avro’nun
bir bilinmeyene, yani bir
ağabeye teslim edildiği öne
sürülmektedir. Kamuoyu
hem ortaya atılan iddiaların
yanıtını, hem Türkiye’de pa-
raların teslim edildiği ağabe-
yin kim olduğunu, hem De-
niz Feneri’nin Türkiye aya-
ğını ve ülkemizdeki uzantıla-
rını, hem de RTÜK Başka-
nı’nın bu organizasyondaki
yerini merak etmekte ve şu
soruları sormaktadır. Bu
ağabey kimdir? ? Akman
‘kurye’ olarak para taşıdı mı,
taşıdıysa ne kadar? ? Ak-
man’a ‘alõcõ’ olarak para tes-
lim edildi mi, edildiyse ne
kadar?
İP’ten Burak Erdoğan iddiasõ
İstanbul Haber Servisi- İşçi Partisi
(İP) Genel Başkan vekili Mehmet Bedri
Gültekin, bütün kanõtlarõn, Almanya’da-
ki “Deniz Feneri” vurgununun, AKP ve
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’la iliş-
kili olduğunu ortaya koyduğunu savundu.
Partisinin İstanbul İl Örgütü’nde basõn
toplantõsõ düzenleyen Gültekin “Deniz Fe-
neri Derneği” vurgununa yönelik AKP-
Deniz Feneri ilişkisiyle ilgili açõklama
yaptõ. Gültekin, Erdoğan’õn en başõndan be-
ri bu ekiple ilişkileri olduğunu, bu ilişkinin
devam ettiğini, bundan dolayõ Frankfurt
Savcõlõğõ tarafõndan şüpheliler arasõnda
görüldüğünü öne sürdü. Gültekin şöyle de-
vam etti: “Frankfurt’ta görülmekte olan
davada üzerinde en çok durulan konu
Mehmet Gürhan ile Türkiye arasındaki
para trafiği. Deniz Feneri’nin Alman-
ya’dan Türkiye’deki bazı banka hesap-
larına yüklü miktarlarda paralar trans-
fer ettiği soruşturma sırasında ortaya
çıkmıştı. Para transferlerinde üst düzey
bir bürokratın Ziraat Bankası hesapla-
rının kullanıldığı, savcılık tarafından be-
lirlenmişti. Alman savcılığı, kara para
hareketlerinin yaşandığı dönemde bir
başka noktaya dikkat çekiyor. Başba-
kan’ın oğlu Ahmet Burak Erdoğan, tam
da bu dönemde Deniz Feneri ve Kanal
7 Almanya’nın bulunduğu binaya sık sık
gidip geliyor. Savcılığın bu ziyaretleri
önemsemesi ve para transferleriyle ay-
nı döneme denk geldiğine dikkat çek-
mesi, gazetecilerin de dikkatini çekiyor.
Akşam ve Güneş gazeteleri internet si-
teleri gibi bazı yayın organlarında, ‘Bu-
rak Erdoğan kurye mi?’ soruları ortaya
atılıyor. Burak Erdoğan’ın Başbakan’ın
oğlu olarak VIP salonlarını kullanması,
üstünün veya eşyalarının aranmaması gi-
bi özellikler de bu soruların dayanağı
olarak değerlendiriliyor.”
Gültekin, Federal Almanya Frankfurt
Savcõlõğõ’nõn Türk makamlarõndan bazõ ta-
lepleri içeren dosyasõnõn MASAK’ta bir yõl-
dõr beklediğini ve AKP tarafõndan engel-
lendiğini iddia etti.
Çifte soru
önergesiANKARA (Cumhu-
riyet Bürosu) - Tunce-
li Bağõmsõz Milletveki-
li Kamer Genç de, Baş-
bakan Recep Tayyip
Erdoğan tarafõndan ya-
nõtlanmasõ istemiyle ver-
diği soru önergesinde
aynõ konuyu TBMM’ye
taşõdõ. Genç, “Deniz Fe-
neri Vakfı veya der-
neğinin Almanya’daki
bu dernekle ilgisi var
mıdır? Haksız para
transfer ettiği belirtilen
Beyaz Holding ile Ka-
nal 7 için herhangi bir
inceleme ve soruştur-
ma yapmayı düşünü-
yor musunuz? Ak-
man’ın da bu işle ilgi-
si var mıdır? Bunların
hesaplarını incelemeyi
düşünüyor musunuz?
Derneğin parası ile
alındığı iddia edilen
Atlas gemisi şimdi ne-
rededir ve kimin adına
kayıtlıdır? Bu gemi-
nin mülkiyeti ile her-
hangi bir siyasinin il-
gisi var mıdır” sorula-
rõna yanõt istedi.
Denetleniyor mu?
CHP İstanbul Millet-
vekili Çetin Soysal da
İçişleri Bakanõ Beşir
Atalay tarafõndan ya-
nõtlanmasõ istemiyle
TBMM Başkanlõğõ’na
verdiği soru önergesin-
de Deniz Feneri Derne-
ği’nin şimdiye kadar de-
netlenip denetlenmedi-
ğini sordu.
Almanya’da devam
eden Deniz Feneri da-
vasõnda Türkiye bağ-
lantõlarõ açõklanmõş ol-
masõna rağmen, neden
şimdiye kadar Türki-
ye’de dava açõlmadõğõnõ
soran Soysal, Atalay’a
ayrõca şu sorularõ yö-
neltti: “Türkiye’deki
Deniz Feneri Derneği
şimdiye kadar bakan-
lığınız tarafından kaç
kez denetlenmiştir? Bu
denetimlerin sonucu
nedir? Son gelişmeler-
den sonra Türkiye’de
faaliyet gösteren Deniz
Feneri Derneği ile ilgi-
li olarak herhangi bir
denetim mekanizma-
sının işletilmesi düşü-
nülmekte midir? Ba-
kanlığınız 12 Mayıs
2005 tarihinde adı ge-
çen derneği ‘Valilikler
ya da emniyetten izin al-
madan yardõm toplaya-
bilecek kuruluşlar’ ara-
sına katmıştır. Bu hak-
kın gerekçesi nedir?
Bu hakkın sağlanma-
sında gözetilen kriter-
ler nelerdir?”
GENÇ VE SOYSAL VERDİ
TEMPO’YA İTİRAF GİBİ DEMEÇ
1
Almanya’daki Deniz Feneri’ne 2007 yõlõnõn Ni-
san ayõnda Frankfurt’ta operasyon yapõldõ.
Bu operasyondan önce, yani Almanya’daki
Deniz Feneri yolsuzlukla suçlanmadan önce 4 Ocak
2007 tarihli Tempo dergisine bir açõklama yapan De-
niz Feneri Derneği Genel Sekreteri İbrahim Altan’la
ilgili önemli bölüm aynen şöyle: “Altan bu dernek-
le (Almanya’daki Deniz Feneri) organik ilişki için-
de olmadõklarõnõ söylerken şunlarõ kaydediyor: Top-
lanan yardõmlarõ Deniz Feneri Derneği’ne gönderir,
dernek raporlarõ ile teslim alõrõz. Daha sonra yapõ-
lan yardõm ilgili yerlere verilir. Ama bu dernek baş-
ka yerlere de para gönderir.”
PARA TRANSFERLERİ BAĞIŞMIŞ
2
Bu açõklamayõ o tarihte yapan Türkiye’deki
Deniz Feneri Derneği, operasyonun ardõndan Al-
man bilirkişinin tespit ettiği, “Almanya’daki De-
niz Feneri Derneği’nden Türkiye’deki Deniz Feneri
Derneği’ne 7 milyon Avro havale edildi” bilgisine dün
şu sözlerle yanõt verdi: “... söz konusu kuruluşla isim
benzerliğimizden yola çõkõlarak, Deniz Feneri Der-
neğimiz haksõz ithamlarla suçlanmakta, mesnetsiz bir
kampanyanõn hedefi kõlõnmak istenmektedir. Deniz Fe-
neri Derneği, tüm Türkiye’de ve 40 ülkede faaliyet yü-
rütüyor. Ancak hiçbir ülkede şubesi ve temsilciliği yok-
tur. Hiçbir dernekle organik bağõ yoktur. Çalõşma-
larõyla pek çok sivil toplum kuruluşuna örnek olan De-
niz Feneri Derneği yurtdõ-
şõndaki sivil toplum kuru-
luşlarõndan İçişleri Bakan-
lõğõ’nõn izinleri çerçevesin-
de bağõş kabul etmekte olup
bu çerçevede Almanya’da
kurulu bulunan Almanya
Deniz Feneri e.V.’den de
aynõ prosedürler çerçeve-
sinde destek almõştõr. Bu
yardõmlar dõşõnda söz ko-
nusu bu oluşumla hiçbir
organik ilişki söz konusu ol-
mamõştõr.” İki yõl önceki
ve dünkü açõklamalar yan
yana konulduğunda siste-
matik bir şekilde Alman-
ya’daki Deniz Feneri’nin
Türkiye’deki Deniz Fene-
ri’ne para transferi yaptõ-
ğõnõ ortaya koyuyor.
ORTAK NOKTA:
KANAL 7
3
Türkiye’deki Deniz
Feneri Kanal 7’de
hazõrlanan bir prog-
ramõn ardõndan doğmuştu.
Ne büyük tesadüftür ki Almanya’daki Deniz Feneri
Derneği de bu kanalõn Almanya’da yayõn yapan ka-
nalõ Kanal 7 INT’le aynõ binayõ paylaşõyor. Alman-
ya’da tutuklu sanõk Mehmet Gürhan ise hem Kanal
7 INT’in hem Deniz Feneri’nin genel müdürü olarak
karşõmõza çõkõyor. Bu durumda Almanya’da yardõm
parasõnõ toplayanla kanala reklam veren isim aynõ ki-
şi oluyor. Türkiye’deki Deniz Feneri Derneği’nin do-
ğuşunda Kanal 7’de sunduğu programlar etkili olan
Uğur Aslan’õn, Almanya’daki derneğin temellerinin
atõlmasõnda da boy göstermesi dikkat çekiyor.
REKLAMLAR TÜRKİYE’DEN
4
Tutuklu sanõk Firdevsi Ermiş’in, “Almanya’daki
Deniz Feneri Derneği için reklamlar Türki-
ye’deki Deniz Feneri şirketi tarafõndan hazõr-
lanõyordu” ifadesi de ilişkiler ağõnõn bir göstergesi.
Her iki derneğin reklam pastasõndan en büyük payõ
ise Kanal 7 televizyonu alõyor. Anõmsanacağõ gibi Er-
miş hem Deniz Feneri’nin, hem Kanal 7 INT’in mu-
hasebecesi olarak Almanya’da sorgulanõyor.
GANA’DAKİNE İTİRAZ AMA...
5
Deniz Feneri Derneği Genel Başkanõ Engin Yõl-
maz’õn, iki gün önce yaptõğõ, “Afrika ülkesi Ga-
na’da da ‘Deniz Feneri’ adõnda bir yardõm ku-
ruluşu var. Ancak bizle bir alakasõ yok. İsmini de-
ğiştirmesi için girişimlerde bulunduk, fakat başarõ-
lõ olamadõk. Şimdi bu dernekte bir usulsüzlük olsa,
bunda kusurlu biz mi olacağõz” şeklindeki açõkla-
masõna karşõn Yõlmaz’õn Almanya’daki Deniz Fe-
neri’yle ilgili böyle bir girişimde bulunmamasõ
dikkatlerden kaçmõyor.
ABDURRAHİMVURAL:
Gerçekleri
anlatõn
ALİ YILDIRIM
BERLİN – Deniz Feneri soruş-
turmasõnõn açõlmasõnõ ve bugün-
kü aşamaya gelmesini, ihbarda
bulunarak başlatan Berlinli hu-
kukçu Abdurrahim Vural,
“dini istismar ederek insanla-
rı soyan zihniyete karşı” her-
kesi göreve çağõrdõ. Yine “ver-
gi kaçırıldığı” yolunda resmi
makamlar nezdinde başvuruda
bulunarak önceki hafta Milli
Görüş merkez ve şubelerinin
basõlmasõnõ da sağlayan Vural,
Frankfurt’ta duruşmalarõ süren
Deniz Feneri davasõnda, özel-
likle Firdevsi Ermiş’in gerçek-
leri dile getirdiğini söyledi.
Vural, Türkiye’deki savcõlara
da şu sözlerle seslendi: “Cum-
huriyet savcılarına çağrıda
bulunuyorum: Firdevsi Er-
miş’in mahkemede söyledikle-
rini, verdiği bilgileri ihbar ka-
bul edin. Özellikle bu davayı
izleyen gazeteci arkadaşların
haberlerini yakından izlerse-
niz gerçeklere ulaşırsınız.”
Mehmet Gürhan (önde)
ve Mehmet Taşkan
(arkada) duruşmada
görülüyor.
Firdevsi Ermiş
AFİŞLER
METRODA