23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 5 EYLÜL 2008 CUMA 6 HABERLER BİR BAKIMA SERVER TANİLLİ Bir Yanıt, Bir Özür... 15 Ağustos’ta, bu sütunda, “Orkestra ve Deha” başlıklı yazımı okurlar hatırlayacaklar. O yazımda, Batı’da, çoksesli müzikte orkestrala- rın ve orkestra şeflerinin rolüne değinmiş; sonra da sözü bize getirmiştim. Bizde de, Cumhuriyet’in, Batı müzik dilini başa alıp ulusal ruh ve sesi onunla işlemesini bir devlet poli- tikası edinmesini ve bu yolda yaptıklarını özetle ha- tırlattıktan sonra, sözü Cumhurbaşkanlığı Senfoni Or- kestrası’na getirmiştim: Cumhuriyet’in köklü ku- rumlarından birinin, bu ulvi kuruluşun görevi “çok- sesli” Batı ve Türk müziğini temsil etmek ve yurtta yaymaktır. Son yıllarda, yurdumuzda, senfoni orkestralarının gittikçe çoğalmasının -yaygın- sevincini de paylaş- tıktan sonra, gelecekle ilgili bir dileği belirtmiş ve şöy- le demiştim: “Ülkemizde senfoni orkestra şefliği, iş- te bu zengin ortamda ortaya çıkacak ve sonunda da, bileğinin hakkı olarak Cumhurbaşkanlığı Senfoni Or- kestrası’nın başına geçecektir.” Ne var ki, bu dileğin ardından, “ortamı bozan ge- lişmeler görüyoruz” deyip, 14 Haziran 2008 günlü Hürriyet’te, gazeteci Umur Erdem’in Ankara’dan ver- diği bilgilere dayanarak, Cumhurbaşkanlığı Senfo- ni Orkestrası Şefi Sayın Prof. Rengim Gökmen hak- kında yargılamalarda bulunmuştum: Bir görevle yetinmeyip yığınla uğraşa da el atan, fırsatçı, dahası tekelci bir tip ortaya çıkmıştı. Her yönden sert bir yazıydı ortada. Ne var ki, yazı yayımlandıktan sonra, hükümleri- min yersizliği ve haksızlığını belirten uyarılar aldım çevreden. Özetle, Sayın Rengim Gökmen hakkında yanıl- mıştım. 24 Ağustos’ta da, bizzat Rengim Bey’in gönder- diği zarif yazısı geldi: Onun söyledikleri de beni ay- dınlatıyordu ve gerçeklerin altını çiziyordu. Ama daha da önemlisi, üzmüştüm, çok üzmüş- tüm... Şöyle diyordu: “Üzüntümün nedeni, yaşamını ev- rensel müziğe adamış birisi olarak ülkemize hizmet ederken anlaşılmamış ya da yanlış tanıtılmış olma- nın acısıdır.” Ne yapmalıydım bu durumda? Şu: Yanlıştan dönmek! Hem bir yanlışa düşüldü- ğünde, ondan dönmek de erdem değil midir? Bu yazımla bunu yapıyorum. Ve Rengim Gökmen Hoca’dan, okurlarımın hu- zurunda özür diliyorum; gelecek için de, yeni ba- şarılarını bekleyeceğim. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Yönetim Ku- rulu’na da hak veriyorum. Bu sayfayı -bu dostlarımın da izniyle- kapıyor; baş- ka bir konuda birkaç şey söylemek istiyorum. Batı’da, özellikle Fransa’dan biliyorum, tatil bel- delerinde, özellikle de deniz kıyılarında müzik fes- tivalleri özel bir yer tutar. Bu gelenek bizde de yerleşiyor. Bodrum’da olanlar bunu gösteriyor. Orada ve başka yerlerde, bu mevsimde de, mü- zik festivalleri duyduk ve gönendik. Aklımıza şu da geldi: Deniz kıyılarının dışında ka- lan yurt köşelerinde, birkaç büyük il ve ilçe bir ya- na, çoksesli müzik adına neler yapılıyor? Ne yapmalı? Ülkenin bütününü içine alan, yıllık çoksesli bir mü- zik programı düzenlemek ne güzel olur! Bütün orkestraları yurt çapında bir program çev- resinde toplayacak, çoksesli bir müzik seferberliği Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın şanın- dandır, çünkü onun görevi, “çoksesli” Batı ve Türk müziğini temsil etmek ve yurtta yaymaktır; bu çap- ta bir iş de, Rengim Gökmen kırattaki bir şefin ese- ri olabilir. Kulaklarımız, artık ondan gelecek kalkış sesini bek- leyecek... Deniz Feneri olayõnõn açõklõğa kavuşmasõnõ sağlayõnca bazõ kesimlerin hedefi haline geldi Ermiş korunacak mı?OSMAN ÇUTSAY FRANKFURT - Alman- ya’daki Deniz Feneri davasõnda mahkemeye yaptõğõ açõklama- larõyla Deniz Feneri olayõnõn açõklõğa kavuşmasõnõ sağlayan tutuklu sanõk Firdevsi Ermiş’in “itirafçı sanık olarak yargıla- nan bir şahıs” olduğunu ve “mesnetsiz iddialarda” bu- lunduğunu belirten RTÜK Baş- kanõ Zahid Akman’õn, bu söz- leriyle “istemeden de olsa” Ermiş’i hedef haline getirdiği ileri sürüldü. Deniz Feneri’nin muhasebe kayõtlarõnõ yöneten Ermiş, açõk- lamalarõ sõrasõnda, kayõtlarõ, Türkiye’den gelen özel bir mu- hasebe programõyla tuttuğunu, bunlarõn İstanbul’da “muhte- melen Kanal 7 merkezindeki” bir “server” bünyesinde arşiv- lendiğini belirtti. Firdevsi Er- miş’in, Almanya’dan şifreyle girdiği ve kopyaladõğõ “gayri resmi muhasebe belleğini” sorgusunda güvenlik güçlerine teslim ettiği, böylece kara para trafiğinin açõğa çõkmasõnõ sağ- ladõğõ biliniyor. Duruşmalar sõ- rasõnda yapõlan bir açõklamada, Firdevsi Ermiş’in “tanık olarak korunduğu” vurgulanmõştõ. Açõklamalarõyla davanõn sey- rini belirleyen Firdevsi Ermiş’in, mahkemeyle işbirliği içinde çok sayõda bağlantõnõn ortaya çõk- masõnõ sağlamasõ, birçok hu- kukçuya göre, kendisine düşük bir ceza verilmesini ve tutuklu- luk süresinin de göz önünde bulundurularak tahliye edilme- sini sağlayacak. Ermiş, serbest bõrakõlõrsa, çõkarlarõ önemli öl- çüde zedelenen bir çevrenin de hedefi durumuna gelecek. Bu olasõlõk nedeniyle Firdevsi Er- miş’in sadece mahkeme süre- cinde değil, cezaevinden çõk- tõktan sonra da özel bir koruma programõna alõnmasõ gerekebi- lecek. Ancak sorunun bu haliy- le mahkemeden çok polisin yet- ki alanõna girdiğine dikkat çe- kildi. Alman hukuk çevreleri, en fazla 6 yõl hapis cezasõ istenen böyle bir davada, karar sonrasõ, tanõklara yönelik özel bir koru- ma programõnõn çõkmayacağõnõ, talep olursa da, savcõlõğõn tanõ- ğa yönelik tecavüz ve hayati teh- like olasõlõklarõnõ yeniden ince- lemesi gerekebileceğini belirt- tiler. İlişkilerzincirinde5ayrõntõ Almanya’da vurgun patlak verince Türkiye’deki Deniz Feneri ‘Organik bağõmõz yok’ açõklama- sõna sõğõndõ. Ancak ilişkiler zinciri ‘organik bağ daha nasõl olacak’ sorusunu gündeme getiriyor AYKUT KÜÇÜKKAYA Türkiye’de AKP hükümetinin desteğini arkasõna alan Deniz Feneri, Almanya’da üç yöneticisi tutuklanan Deniz Feneri e.V.’yle “organik bağları”nõn olmadõğõnõ savunarak davanõn Türkiye ayağõndan sõyrõl- mayõ planlõyor. Ancak, Alman- ya’daki Deniz Feneri’ne operasyon yapõlmadan önce açõklama yapan Türkiye’deki Deniz Feneri Derne- ği’nin üst düzey yöneticisinin, “Al- manya’daki Deniz Feneri topla- nan yardımları Deniz Feneri Der- neği’ne gönderir, dernek raporları ile teslim alırız. Daha sonra yapı- lan yardım ilgili yerlere verilir” sözleri gerçeği bütün çõplaklõğõyla ortaya koyuyor. Almanya’daki De- niz Feneri davasõnda bilirkişinin “Almanya’daki Deniz Feneri’nden Türkiye’dekine 7 milyon Evro havale edildi” tespitine Türki- ye’deki Deniz Feneri, “Çalışmala- rıyla pek çok sivil toplum kuru- luşuna örnek olan Deniz Feneri Derneği yurtdışındaki sivil toplum kuruluşlarından İçişleri Bakanlı- ğı’nın izinleri çerçevesinde bağış kabul etmekte olup; bu çerçevede Almanya’da kurulu bulunan Al- manya Deniz Feneri e.V.’den de aynı prosedürler çerçevesinde destek almıştır” açõklamasõyla ya- nõt veriyor. Burada da “Alman- ya’daki bir yardım kuruluşu ne- den Türkiye’deki bir yardım ku- ruluşuna yüklü miktarda para bağışında bulunuyor” sorusunun yanõtõ “organik ilişkiyi” gözler önüne seriyor. Almanya’daki Deniz Feneri davasõ tüm dikkatleri Türkiye’deki Deniz Feneri’ne yöneltti. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’õn Meclis kürsü- sünden teşekkür ettiği, dönemin Meclis Başkanõ Bülent Arınç’õn üstün hizmet madalyasõ verdiği, 2004’te AKP hükümetinin kararõy- la “kamu yararına çalışan dernek” statüsü kazanan (valilik ya da em- niyetten izin almadan maddi yardõm toplama hakkõ) Türkiye’deki Deniz Feneri; her fõrsatta Almanya’daki Deniz Feneri’yle organik bağõnõn bu- lunmadõğõnõ açõklõyor. Ancak yaşa- nan süreç, yapõlan açõklamalar “or- ganik bağ daha nasıl olacak” so- rusunu gündeme getiriyor. A KP iktidarõ tarafõndan vergi muafiyeti tanõnan Deniz Feneri Derneği, Taksim Metro İstasyonu’nda kurduğu stantla yardõm toplamaya devam ediyor. İstasyon içerisinde üzerinde “Yardõm ellerinizi yoksullar üzerinden çekmeyin” ve “İyilik noktasõ” yazõlõ stantta bildiri ve broşür dağõtan türbanlõ bir kadõn gazetemiz muhabirinin fotoğraf çektiğini görünce stantõ terk etti. Fotoğrafõnõn çekilmesini engelleyemeyen türbanlõ kadõn ise daha sonra yeniden stantõn başõna dönerek, yardõm toplama işine devam etti. (Fotoğraf: ALİ AÇAR) AKMAN’A ÇAĞRI ‘Almanya’da hesap ver’ ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - CHP MYK üyesi ve Türk Alman Dostluk Federas- yonu Başkanõ Ali Kılıç, RTÜK Başkanõ Zahid Akman’a “Deniz Feneri ile ilgili yargılamanın yapılacağı 9 Eylül günü birlikte Alman- ya’ya gidelim, hesap ver” di- ye seslendi. Ali Kõlõç yaptõğõ yazõlõ açõkla- mada, şu sorularõ yöneltti: ? Alman savcılık ve PWC mali denetim şirketi raporlarına göre, Akman hem ‘alõcõ’ hem de ‘kurye’ olarak suçlanmak- tadır. İşin ilginç yanı, Türki- ye’ye getirilen veya gönderi- len milyonlarca Avro’nun bir bilinmeyene, yani bir ağabeye teslim edildiği öne sürülmektedir. Kamuoyu hem ortaya atılan iddiaların yanıtını, hem Türkiye’de pa- raların teslim edildiği ağabe- yin kim olduğunu, hem De- niz Feneri’nin Türkiye aya- ğını ve ülkemizdeki uzantıla- rını, hem de RTÜK Başka- nı’nın bu organizasyondaki yerini merak etmekte ve şu soruları sormaktadır. Bu ağabey kimdir? ? Akman ‘kurye’ olarak para taşıdı mı, taşıdıysa ne kadar? ? Ak- man’a ‘alõcõ’ olarak para tes- lim edildi mi, edildiyse ne kadar? İP’ten Burak Erdoğan iddiasõ İstanbul Haber Servisi- İşçi Partisi (İP) Genel Başkan vekili Mehmet Bedri Gültekin, bütün kanõtlarõn, Almanya’da- ki “Deniz Feneri” vurgununun, AKP ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’la iliş- kili olduğunu ortaya koyduğunu savundu. Partisinin İstanbul İl Örgütü’nde basõn toplantõsõ düzenleyen Gültekin “Deniz Fe- neri Derneği” vurgununa yönelik AKP- Deniz Feneri ilişkisiyle ilgili açõklama yaptõ. Gültekin, Erdoğan’õn en başõndan be- ri bu ekiple ilişkileri olduğunu, bu ilişkinin devam ettiğini, bundan dolayõ Frankfurt Savcõlõğõ tarafõndan şüpheliler arasõnda görüldüğünü öne sürdü. Gültekin şöyle de- vam etti: “Frankfurt’ta görülmekte olan davada üzerinde en çok durulan konu Mehmet Gürhan ile Türkiye arasındaki para trafiği. Deniz Feneri’nin Alman- ya’dan Türkiye’deki bazı banka hesap- larına yüklü miktarlarda paralar trans- fer ettiği soruşturma sırasında ortaya çıkmıştı. Para transferlerinde üst düzey bir bürokratın Ziraat Bankası hesapla- rının kullanıldığı, savcılık tarafından be- lirlenmişti. Alman savcılığı, kara para hareketlerinin yaşandığı dönemde bir başka noktaya dikkat çekiyor. Başba- kan’ın oğlu Ahmet Burak Erdoğan, tam da bu dönemde Deniz Feneri ve Kanal 7 Almanya’nın bulunduğu binaya sık sık gidip geliyor. Savcılığın bu ziyaretleri önemsemesi ve para transferleriyle ay- nı döneme denk geldiğine dikkat çek- mesi, gazetecilerin de dikkatini çekiyor. Akşam ve Güneş gazeteleri internet si- teleri gibi bazı yayın organlarında, ‘Bu- rak Erdoğan kurye mi?’ soruları ortaya atılıyor. Burak Erdoğan’ın Başbakan’ın oğlu olarak VIP salonlarını kullanması, üstünün veya eşyalarının aranmaması gi- bi özellikler de bu soruların dayanağı olarak değerlendiriliyor.” Gültekin, Federal Almanya Frankfurt Savcõlõğõ’nõn Türk makamlarõndan bazõ ta- lepleri içeren dosyasõnõn MASAK’ta bir yõl- dõr beklediğini ve AKP tarafõndan engel- lendiğini iddia etti. Çifte soru önergesiANKARA (Cumhu- riyet Bürosu) - Tunce- li Bağõmsõz Milletveki- li Kamer Genç de, Baş- bakan Recep Tayyip Erdoğan tarafõndan ya- nõtlanmasõ istemiyle ver- diği soru önergesinde aynõ konuyu TBMM’ye taşõdõ. Genç, “Deniz Fe- neri Vakfı veya der- neğinin Almanya’daki bu dernekle ilgisi var mıdır? Haksız para transfer ettiği belirtilen Beyaz Holding ile Ka- nal 7 için herhangi bir inceleme ve soruştur- ma yapmayı düşünü- yor musunuz? Ak- man’ın da bu işle ilgi- si var mıdır? Bunların hesaplarını incelemeyi düşünüyor musunuz? Derneğin parası ile alındığı iddia edilen Atlas gemisi şimdi ne- rededir ve kimin adına kayıtlıdır? Bu gemi- nin mülkiyeti ile her- hangi bir siyasinin il- gisi var mıdır” sorula- rõna yanõt istedi. Denetleniyor mu? CHP İstanbul Millet- vekili Çetin Soysal da İçişleri Bakanõ Beşir Atalay tarafõndan ya- nõtlanmasõ istemiyle TBMM Başkanlõğõ’na verdiği soru önergesin- de Deniz Feneri Derne- ği’nin şimdiye kadar de- netlenip denetlenmedi- ğini sordu. Almanya’da devam eden Deniz Feneri da- vasõnda Türkiye bağ- lantõlarõ açõklanmõş ol- masõna rağmen, neden şimdiye kadar Türki- ye’de dava açõlmadõğõnõ soran Soysal, Atalay’a ayrõca şu sorularõ yö- neltti: “Türkiye’deki Deniz Feneri Derneği şimdiye kadar bakan- lığınız tarafından kaç kez denetlenmiştir? Bu denetimlerin sonucu nedir? Son gelişmeler- den sonra Türkiye’de faaliyet gösteren Deniz Feneri Derneği ile ilgi- li olarak herhangi bir denetim mekanizma- sının işletilmesi düşü- nülmekte midir? Ba- kanlığınız 12 Mayıs 2005 tarihinde adı ge- çen derneği ‘Valilikler ya da emniyetten izin al- madan yardõm toplaya- bilecek kuruluşlar’ ara- sına katmıştır. Bu hak- kın gerekçesi nedir? Bu hakkın sağlanma- sında gözetilen kriter- ler nelerdir?” GENÇ VE SOYSAL VERDİ TEMPO’YA İTİRAF GİBİ DEMEÇ 1 Almanya’daki Deniz Feneri’ne 2007 yõlõnõn Ni- san ayõnda Frankfurt’ta operasyon yapõldõ. Bu operasyondan önce, yani Almanya’daki Deniz Feneri yolsuzlukla suçlanmadan önce 4 Ocak 2007 tarihli Tempo dergisine bir açõklama yapan De- niz Feneri Derneği Genel Sekreteri İbrahim Altan’la ilgili önemli bölüm aynen şöyle: “Altan bu dernek- le (Almanya’daki Deniz Feneri) organik ilişki için- de olmadõklarõnõ söylerken şunlarõ kaydediyor: Top- lanan yardõmlarõ Deniz Feneri Derneği’ne gönderir, dernek raporlarõ ile teslim alõrõz. Daha sonra yapõ- lan yardõm ilgili yerlere verilir. Ama bu dernek baş- ka yerlere de para gönderir.” PARA TRANSFERLERİ BAĞIŞMIŞ 2 Bu açõklamayõ o tarihte yapan Türkiye’deki Deniz Feneri Derneği, operasyonun ardõndan Al- man bilirkişinin tespit ettiği, “Almanya’daki De- niz Feneri Derneği’nden Türkiye’deki Deniz Feneri Derneği’ne 7 milyon Avro havale edildi” bilgisine dün şu sözlerle yanõt verdi: “... söz konusu kuruluşla isim benzerliğimizden yola çõkõlarak, Deniz Feneri Der- neğimiz haksõz ithamlarla suçlanmakta, mesnetsiz bir kampanyanõn hedefi kõlõnmak istenmektedir. Deniz Fe- neri Derneği, tüm Türkiye’de ve 40 ülkede faaliyet yü- rütüyor. Ancak hiçbir ülkede şubesi ve temsilciliği yok- tur. Hiçbir dernekle organik bağõ yoktur. Çalõşma- larõyla pek çok sivil toplum kuruluşuna örnek olan De- niz Feneri Derneği yurtdõ- şõndaki sivil toplum kuru- luşlarõndan İçişleri Bakan- lõğõ’nõn izinleri çerçevesin- de bağõş kabul etmekte olup bu çerçevede Almanya’da kurulu bulunan Almanya Deniz Feneri e.V.’den de aynõ prosedürler çerçeve- sinde destek almõştõr. Bu yardõmlar dõşõnda söz ko- nusu bu oluşumla hiçbir organik ilişki söz konusu ol- mamõştõr.” İki yõl önceki ve dünkü açõklamalar yan yana konulduğunda siste- matik bir şekilde Alman- ya’daki Deniz Feneri’nin Türkiye’deki Deniz Fene- ri’ne para transferi yaptõ- ğõnõ ortaya koyuyor. ORTAK NOKTA: KANAL 7 3 Türkiye’deki Deniz Feneri Kanal 7’de hazõrlanan bir prog- ramõn ardõndan doğmuştu. Ne büyük tesadüftür ki Almanya’daki Deniz Feneri Derneği de bu kanalõn Almanya’da yayõn yapan ka- nalõ Kanal 7 INT’le aynõ binayõ paylaşõyor. Alman- ya’da tutuklu sanõk Mehmet Gürhan ise hem Kanal 7 INT’in hem Deniz Feneri’nin genel müdürü olarak karşõmõza çõkõyor. Bu durumda Almanya’da yardõm parasõnõ toplayanla kanala reklam veren isim aynõ ki- şi oluyor. Türkiye’deki Deniz Feneri Derneği’nin do- ğuşunda Kanal 7’de sunduğu programlar etkili olan Uğur Aslan’õn, Almanya’daki derneğin temellerinin atõlmasõnda da boy göstermesi dikkat çekiyor. REKLAMLAR TÜRKİYE’DEN 4 Tutuklu sanõk Firdevsi Ermiş’in, “Almanya’daki Deniz Feneri Derneği için reklamlar Türki- ye’deki Deniz Feneri şirketi tarafõndan hazõr- lanõyordu” ifadesi de ilişkiler ağõnõn bir göstergesi. Her iki derneğin reklam pastasõndan en büyük payõ ise Kanal 7 televizyonu alõyor. Anõmsanacağõ gibi Er- miş hem Deniz Feneri’nin, hem Kanal 7 INT’in mu- hasebecesi olarak Almanya’da sorgulanõyor. GANA’DAKİNE İTİRAZ AMA... 5 Deniz Feneri Derneği Genel Başkanõ Engin Yõl- maz’õn, iki gün önce yaptõğõ, “Afrika ülkesi Ga- na’da da ‘Deniz Feneri’ adõnda bir yardõm ku- ruluşu var. Ancak bizle bir alakasõ yok. İsmini de- ğiştirmesi için girişimlerde bulunduk, fakat başarõ- lõ olamadõk. Şimdi bu dernekte bir usulsüzlük olsa, bunda kusurlu biz mi olacağõz” şeklindeki açõkla- masõna karşõn Yõlmaz’õn Almanya’daki Deniz Fe- neri’yle ilgili böyle bir girişimde bulunmamasõ dikkatlerden kaçmõyor. ABDURRAHİMVURAL: Gerçekleri anlatõn ALİ YILDIRIM BERLİN – Deniz Feneri soruş- turmasõnõn açõlmasõnõ ve bugün- kü aşamaya gelmesini, ihbarda bulunarak başlatan Berlinli hu- kukçu Abdurrahim Vural, “dini istismar ederek insanla- rı soyan zihniyete karşı” her- kesi göreve çağõrdõ. Yine “ver- gi kaçırıldığı” yolunda resmi makamlar nezdinde başvuruda bulunarak önceki hafta Milli Görüş merkez ve şubelerinin basõlmasõnõ da sağlayan Vural, Frankfurt’ta duruşmalarõ süren Deniz Feneri davasõnda, özel- likle Firdevsi Ermiş’in gerçek- leri dile getirdiğini söyledi. Vural, Türkiye’deki savcõlara da şu sözlerle seslendi: “Cum- huriyet savcılarına çağrıda bulunuyorum: Firdevsi Er- miş’in mahkemede söyledikle- rini, verdiği bilgileri ihbar ka- bul edin. Özellikle bu davayı izleyen gazeteci arkadaşların haberlerini yakından izlerse- niz gerçeklere ulaşırsınız.” Mehmet Gürhan (önde) ve Mehmet Taşkan (arkada) duruşmada görülüyor. Firdevsi Ermiş AFİŞLER METRODA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle