Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 4 EYLÜL 2008 PERŞEMBE
6 HABERLER
PERŞEMBE
ORHAN BURSALI
Umut Işığı?
Hiç beklenmedik bir “durum değerlendirmesi”
yansıdı kulislerden gazetelere. Baykal demiş ki:
“CHP’de hantal bir işleyiş var, parti bu yapısıyla
gitmiyor, bunu değiştirme görevi bize düşüyor. Par-
ti çalışması ve yetki kullanımında, yerel yönetim-
lerde sorumlu görevli kim, işin sahipleri kimler bel-
li değil..” Baykal, program ve tüzük çalışması yap-
tıklarını ve bunları tartışmaya da açacaklarını be-
lirtmiş.
Bu CHP için bir umut ışığı mı? Umarız öyledir...
Baykal ve CHP yönetimi, bir iktidar yürüşüyü
başlatmak ve geleceğe kurumsal bir örnek yapı
devretmek istiyorlarsa, işi çok ciddi ve sıkı tutmalı.
Önlerinde zaman var...
Örneğin akla ilk gelen, Türkiye çapında parti ör-
gütlerinin bağımsız bir denetim şirketince, seç-
menle de interaktivite içinde, net ve nesnel bir fo-
toğrafını çektirmektir. İkincisi, parti yönetimine
egemen olması gereken vazgeçilmez ilkeler sap-
tanabilmeli ve bir kültür yaratılabilmeli.
Bu kültür, şüphesiz ki, öncelikle bilimsel dü-
şünmeye, davranmaya, demokrasiye dayanma-
lı. Partinin temel siyasetleri dikkate alınarak, “ka-
palı” siyaset ve ideoloji değil, “açık” siyaset ve
ideoloji egemen olmalı. Buradan kastedilen, par-
tinin kendi dışındaki düşünce odaklarıyla-toplumla
zengin biri düşünce alışverişini gerçekleştirecek
bir ruh, bir kültürel alışveriş mekanizmasıdır.
“Açıklık” sürekli yenilenme getirir! Parti toplumla
da ritmik nefes alışveriş içinde olması gereken bir
öncü güçtür!
Halkta CHP’nin güçlü bir rüzgâr estirmesi bek-
lentisi var! Şüphesiz ki örgüt silkelenmeli! Şüphesiz
ki, örgütü yönetecek beynin, çok kapsamlı, çe-
şitli sektör, cinsiyet, yaş ve sınıflara yönelik çok
başlı ama sinerjik bir yapıda örgütlenmiş olması
gerekir. (1 Ekim 06 tarihli Baykal başlıklı yazımı
anımsadım).
Ancak, taban yapısını “sıfır” kabul ederek, hal-
ka-seçmene dayalı tamamen yeni bir ilişkiler
zinciri ve hiyerarşisi bile gündeme gelebilmeli... Ku-
caklayan bir CHP!..
Not: 1: Prof. Dr.-Ing. V. Doğan Sorguç (özetle):
“Parti Geleneği ve CHP” başlıklı yazınızda Parti’de de-
mokratik davranış eksiğini dile getiriyorsunuz. Kanım-
ca tüm yönetim yetersizliğimizin temelinde bu kültür ek-
sikliği yatıyor. Demokratik davranmak için ciddi genel
kültür ve endüstri terbiyesi geleneği gerekir. Ciddi lise
eğitimi konusu olan genel kültür; merak, araştırma ve
öğrenme isteği sağlar. Endüstri terbiyesi ise işbölümü,
uzmanlık, işbirliği, ortak hedef, (dikey) organizasyon,
standart kavram ve uygulamaları öğretir. Zengin ülke-
lerdeki demokrasi, bu gelişimin sonucu. Türkiye buna,
büyük Atatürk ile başlamışsa da, kısa sürede liselerini
rayından çıkardı ve lisansçı sanayiin ötesine geçeme-
di. Her iki eksiklik Türk siyasetini 2 temel ideolojiden yok-
sun bıraktığından, siyasi partilerimiz “lider” ve etrafın-
daki bir küçük çekirdeğin hegemonyasındaki “kitle par-
tileri” görünümünde. Münih Teknik Üniversitesi’nde sos-
yoloji hocamız “Demokrasinin 30 tür tanımı var. Geri ül-
keler, en gelişmişlerinkini alıp, ellerine yüzlerine bu-
laştıracaklarına, kendilerine bu yolda uygun bir düzen
kursalar, çok daha başarılı ve mutlu gelişebilirler” de-
mişti. Bu konuda kuşkusuz ilk akla gelen, partilerin ku-
rumsallaşmasının sağlanması, milletvekili adaylarında
asgari standardın (ÖSS örneği) aranması vs. Türk si-
yasetinin geldiği nokta bunu kanıtlamış olmalı.
Not 2: David Ojalvo (Şalom Gazetesi / Perspektif
Sayfası), Pazar günkü “Yağmala, Vur, Yık, Yok Et, Sat
Savuştur” başlıklı yazımda “Hitler’in yüz binlerce Al-
man Rumenini Yahudilerle birlikte gaz odalarına gön-
dererek yok etmesi ile Sulukule’yi yok etmek, özünde
birbirinden ayrı düşünülecek olgular değil..” diye baş-
layan cümleye itiraz etti, özetle: “Haklı rahatsızlığınızı
başta Yahudilere karşı uygulanan soykırımla aynı doğ-
rultuda değerlendirmenizi anlamaya çalışıyorum. Elbet
bir kültürün yıkılıyor olması son derece üzücü; ama özün-
de Hitler’in yaptıklarıyla aynı niteliği taşıyor mu? Bu yı-
kımın kültürel yönü ön planda; ama II. Dünya Savaşı es-
nasında yaşanmış olan esas soykırımdır, “insanlığın” yok
oluşudur ve ayrı olarak ele alınması kanaatimce daha
doğru olur... Sulukule’de yaşananları bir “kültürel soy-
kırım” kabul etsek dahi Hitler’in soykırımı eşi benzeri bu-
lunmayan bir örnek... Sonuçta, “insan” yok edildikten
sonra bir yerde herhangi bir “esas” da kalmıyor. Hiç-
bir vahşet bir diğerine referans olmamalı. Buna karşı-
lık tarihteki olaylar ve yaşananlar ancak daha iyi bir ge-
lecek için bize yol gösterici olabilmeli.” Ojalvo’ya kat-
kıları için teşekkür.
Not 3: Salı yazısındaki “Ruslar ile anlaşarak, Kara-
deniz’de Moskova’ya bir kapı açacaktır” cümlesine, Şe-
nol Meriç: “Rusya’nın zaten 300-350 km’lik Karade-
niz sahili var.”
obursali@cumhuriyet.com.tr
RTÜK ÜYESİ SEVİNÇ
TV’lere reklam
yasağı çağrısı
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Radyo
ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) Üyesi
Şaban Sevinç, halen Almanya’da süren
“Deniz Feneri Davası” sonuçlanõncaya
kadar, televizyonlardan bu derneğin
reklamlarõnõ yayõnlamamalarõnõ istedi.
RTÜK’ün CHP’li üyesi Sevinç, yaptõğõ
açõklamada, halen Almanya’da süren davada,
bu derneğin topladõğõ 41 milyon Avro’nun 18
milyon Avro’luk bölümünün amacõ dõşõnda
siyasal ve özel çõkar amaçlõ kullanõldõğõ
iddialarõ bulunduğunu anõmsattõ. Sevinç, buna
karşõn aynõ derneğin bir taraftan da
Türkiye’de kutsal ramazan ayõnõ kullanarak
televizyon reklamlarõ ile yardõm kampanyasõnõ
sürdürdüğünü belirterek, “Herkesin gözü
önünde yeni yolsuzluk ve usulsüzlüklere ve
halkın dini duygularının istismarına neden
olunuyor” dedi. Televizyon kanallarõna
çağrõda bulunan Sevinç, “Televizyon
kuruluşlarının en azından Almanya’daki
dava sonuçlanıncaya, dernek aklanıncaya
kadar Deniz Feneri’nin reklamlarını
yayınlamamaları gerekir. Ben
televizyonlarımızdan bu reklamları
yayınlamayarak muhtemel yeni
istismarlara neden olmamalarını
istiyorum” diye konuştu.
Avukat Ünal Taşhan her geçen gün ilginç boyutlar alan davanõn tüm dosyalarõnõ inceleyeceklerini söyledi
DenizFeneriçorapsöküğügibi
OSMAN ÇUTSAY
FRANKFURT - Duruşmalarõ de-
vam eden Deniz Feneri davasõ, Al-
manya merkezli ve dinci bir dolan-
dõrõcõlõk şebekesinin tüm bağlantõla-
rõnõn açõğa çõkmasõnõ hõzlandõracak.
Yimpaş ve Kombassan gibi birçok şir-
kete para kaptõrmõş çok sayõda
Türk’ün avukatlõğõnõ üstlenen Ünal
Taşhan, her geçen gün daha da ilginç
boyutlar alan Deniz Feneri davasõnõn
tüm dosyalarõnõ inceleyeceklerini
söyledi.
Avrupa’daki milyonlarca Avro’luk
dinci soygun mağdurlarõ tarafõndan
kurulan “Avrupa Türkleri Daya-
nışma Derneği”nin avukatlõğõnõ da
üstlenen Ünal Taşhan, müvekkilleri
arasõnda Deniz Feneri mağdurlarõnõn
bulunduğunu belirterek “Doğrusu,
gayet iyi örgütlenmiş bir çete kar-
şısındayız” dedi. Taşhan, “Deniz
Feneri e.V.” ile ilgili davanõn zaman
içinde siyasal sonuçlarõ olabileceğini
kabul etti. Cumhuriyet’in sorularõnõ
yanõtlayan avukat Taşhan şunlarõ söy-
ledi:
“Yimpaş ile Kanal 7 arasındaki
bağlantıları kanıtlayan belgelerimiz
var. Dolayısıyla mağduruz. Deniz
Feneri’nin bir numaralı sanığı Meh-
met Gürhan 1995 yılında Alman-
ya’da Media 7 GmbH adıyla bir şir-
ket kurmuştu. Bu şirket Kanal 7
Avrupa ile ilgileniyordu. 2004’te şir-
ket iflas etti. Media 7 iflas edince,
yerine Euro 7 kuruldu. Şirketlerin
ortakları, Zekeriya Karaman, İsma-
il Karahan, Mustafa Çelik ve Mehmet
Gürhan gözüküyor. Frankfurt İf-
las Masası’ndan aldığımız belge-
lerde Yimpaş Verwaltungs
GmbH’nin, Media 7 GmbH’ye 5
milyon Avro’ya yakın para ödedi-
ğini görüyorsunuz. Yani Deniz Fe-
neri ile Euro 7 üzerinden gelen bir
bağlantı söz konusu. Biz, hesap ve-
ren bu insanların hepsini bir ka-
zanın içinde görüyoruz. Bir çete gi-
biler. İnsanların dini duygularını
kullanarak para toplamışlar ve
sonra da bu paraları havaya sa-
vurmuşlar. Kısacası, biz bu dava-
nın mağdurları arasındayız.”
Yimpaş, Kombassan, Jet-Pa gibi da-
valarda Türk yargõsõnõn zayõf kaldõ-
ğõnõ, oysa Almanya’da o davalarla il-
gili büyük soruşturmalardan geçildi-
ğini ve davalar açõldõğõnõ, bunlarõn da
sonuçlandõğõnõ vurgulayan genç avu-
kat, “Almanya’da yapılanlar neden
Türkiye’de yapılmıyor? İşte bu,
benim için bir soru işareti” diye ko-
nuştu. Alman yargõsõnõn, Türki-
ye’dekinden farklõ olarak bu tür do-
landõrõcõlõğõn üzerine daha güçlü git-
tiğini kabul eden Taşhan, sözlerini
şöyle sürdürdü: “Belgeler olunca da
Alman yargısı işin üzerine gidi-
yor. Deniz Feneri ile diğer yolsuz-
luklar arasındaki bağlantılar açığa
çıktıkça davalar daha rahat so-
nuçlanacak. Deniz Feneri mağdu-
ru müvekkillerimizin haklarını ko-
rumak için, bağlantıları kanıtlayan
belgeler eşliğinde başvuruda bu-
lunduk. Bütün dosyaları biz de in-
celeyeceğiz. Deniz Feneri’ne de taz-
minat davası açacağız. Deniz Fe-
neri’ne bağış yapmış ama o para-
ların havaya savrulduğunu gören
müvekkillerimiz adına dosyaları
inceleyeceğiz.” Taşhan, Türkiye’deki
yargõnõn da gerekli ataklõğõ göstermesi
durumunda Yimpaş, Kombassan, Jet-
pa gibi birçok dolandõrõcõ şirketin
mağdur ettiği insanlarõn haklarõnõn alõ-
nabileceğini ileri sürdü.
Deniz Feneri ile
ilgili iddaları
Cumhuriyet
daha önce
gündeme
getirmişti. 27.
Nisan 2007 ve
24.Nisan 2008
tarihli
gazetemizde
olay birinci
sayfalarımızdan
duyurulmuştu.
CHP’Lİ TAMAYLIGİL:
‘Almanya yargõlõyor
hükümet seyrediyor’
CHP Grup Başkanvekili Okay, ‘Yandaş
medya Ergenekon’un üzerine giderken,
Deniz Feneri yolsuzluğu karşõsõnda sessiz
kalmõştõr” dedi.
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP
Genel Başkan Yardõmcõsõ Bihlun Tamaylıgil,
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a
“Almanya’da yüzbinlerce vatandaşımızı
dolandıran Deniz Feneri e.V ile ilgili olarak
Frankfurt Eyalet Mahkemesi’nde başlayan
davayı ve somut belgelere dayalı iddiaları ne
zamana kadar duymazlıktan, görmezlikten
geleceksiniz? Yoksa, soruşturmanın ucu yakın
çalışma arkadaşlarınıza, koruyup,
kolladıklarınıza uzandığı için mi bu önemli
yolsuzluk, dolandırıcılık olayının Türkiye
ayağını görmezden geliyorsunuz” sorularõnõ
yöneltti. CHP Grup Başkanvekili Hakkı Süha
Okay da, “Bu olay büyük bir vurgun ve
soygun. Yandaş medya Ergenekon’un üzerine
giderken, Deniz Feneri yolsuzluğu karşısında
sessiz kalmıştır” dedi.
Erdoğan’ı hedef aldı
Tamaylõgil, yaptõğõ yazõlõ açõklamasõnda şu
sözlerle Başbakan Erdoğan’õ hedef aldõ:
“Almanya’da yaklaşık olarak bir buçuk yıl
önce başlatılan soruşturma ile Deniz Feneri
e.V’nin Türkiye bağlantıları da ortaya
çıkarıldı. Hakkında iddialar ileri sürülen
kişiler arasında sizin önemli görevlere
getirdiğiniz çok yakınınızdaki kişiler de
bulunuyor. Bu nedenle mi iddiaları ve
Almanya’da yürütülen sorgulamayı,
yargılamayı yok sayıyorsunuz? Alman yetkili
makamlarının ortaya çıkardığı gerçekleri
soruşturmak, dolandırıcı kişilerin Türkiye
ayaklarını da yargıya teslim etmek için ne
bekliyorsunuz? Alman yargı ve güvenlik
güçlerinin elde ettiği belge veya bilgiler size
yetersiz geliyorsa, çok yakınınızda bulunan ve
uzun yıllar adı geçen kurum veya kişilerle
çalışan sözcünüz Sayın Akif Beki veya RTÜK
Başkanı Sayın Zahid Akman’dan da yardım
alabilirsiniz? Mübarek ramazan ayında, kul
hakkının hesabını soran Alman Savcı’nın
hassasiyetini, garip gureba hakkını koruma
sözünü ağzından düşürmeyen siz Sayın
Başbakan’ın da göstermesini ve kamu
yararına dernek kararı alırken gösterdiğiniz
kararlılığı, kamu yararına hesap sormada da
göstermenizi bekliyoruz.”
Yandaş medya sessiz
CHP Grup Başkanvekili Hakkõ Süha Okay da,
gazetecilerin Deniz Feneri Derneği
yöneticilerinin yargõlanmasõ ve RTÜK Başkanõ
Zahid Akman’a yönelik savlarõ anõmsatmasõ
üzerine “Yandaş medya Ergenekon’un üzerine
giderken Deniz Feneri yolsuzluğu karşısında
sessiz kalmıştır. Deniz Feneri büyük bir
vurgun, büyük bir soygundur. Kişilerin
yardımseverlik duyguları suiistimal
edilmiştir, bu duygular istismar edilerek
toplanan paralar iç edilmiştir” dedi.
“YİMPAŞ ve gurbetçileri soyan İslami
holdingler olayında olduğu gibi iktidarın
suskun kaldığını” vurgulayan Okay, “Dilerim,
Almanya’nın gösterdiği duyarlılığı, Deniz
Feneri’nin Türkiye ayağı için de bu siyasal
irade gösterir. Bunun içinde yer alan kişiler,
bunun bedelini öderler, RTÜK Başkanı dahil”
açõklamasõnõ yaptõ.
Basın
toplantısı
düzenleyen
RTÜK
Başkanı
savunmasını
Ergenokon’la
yaptı.
Akman iddiaları geçiştirdi
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Al-
manya’da süren Deniz Feneri davasõnda
adõ gündeme gelen Radyo ve Televizyon Üst
Kurulu (RTÜK) Başkanõ Zahid Akman,
hakkõnda konuyla ilgili açõlmõş bir soruş-
turma, kovuşturma ya da dava olmadõğõnõ, ba-
zõ medya organlarõnõn hiçbir belge olma-
masõna karşõn insanlarõn “şeref ve haysi-
yetiyle oynamayı alışkanlık haline getir-
diklerini” savundu. Akman, iddianamede
adõnõn geçmesiyle ilgili olarak da Ergenekon
iddianamesinde de birçok kişinin adõnõn
yer aldõğõnõ belirterek, “Ben aslında bazı ba-
sın yayın organlarının Ergenekon sanık-
larına gösterdiği saygının onda birini ba-
na göstermelerini beklerdim” dedi.
Akman, hakkõnda çõkan haberlerle ilgili dü-
zenlediği basõn toplantõsõnda, Almanya’da-
ki davada kuryelik ile suçlandõğõ yönünde-
ki iddianõn son dönemde birkaç kez medyaya
yansõdõğõnõ söyledi. Bu iddianõn Alman res-
mi makamlarõna aitmiş gibi sunulduğunu be-
lirten Akman, “Ancak bu iddia itirafçı sa-
nık olarak yargılanan bir şahsın mesnet-
siz iftiralarıdır” dedi. Hakkõnda ne Türk ne
de Alman makamlarõnca açõlmõş bir soruş-
turma, kovuşturma ya da dava olmadõğõnõ be-
lirten Akman, benzer haberlerden ötürü bu-
güne kadar çeşitli medya organlarõna 9 ay-
rõ tekzip metni gönderildiğini söyledi. Elin-
deki tekzip metinlerini kameralara gösteren
Akman, “Bunları belgesiz olarak insan-
ların şeref ve haysiyetiyle oynamayı ken-
dilerine alışkanlık edinenlere ibret vesikası
olarak sunuyorum” dedi.
RTÜK Başkanõ seçildiği günden bu yana
hiçbir ticari faaliyette bulunmadõğõnõ savu-
narak, haberler karşõsõnda gerekli girişimlerde
bulunacağõnõ söyledi. Açõklamalarõnõn ar-
dõndan gazetecilerin sorularõnõ yanõtlayan Ak-
man, bir gazetecinin isminin dava iddiana-
mesinde geçtiğini anõmsatmasõ üzerine Er-
genekon soruşturmasõna atõf yaptõ. “Erge-
nekon davasında da binlerce kişinin ismi
geçiyor” diyen Akman, iddianamede geçen
isimlerin yargõ tarafõndan suçlu olarak be-
lirlenmediği sürece suçlu ilan edilemeyece-
ğini söyledi.
Belge bürokratı yalanlıyor
AYKUT KÜÇÜKKAYA
Almanya’daki Deniz Feneri davasõn-
da şirketin muhasebecisi tutuklu Firdevsi
Ermiş’in Almanya’da yoksullara bağõş
diye toplanan milyonlarca Avro’nun
Weiss (Beyaz) GmbH’den Türkiye’de-
ki Beyaz Holding’e transfer edildiğini
açõklamasõ gözleri Ankara’ya çevirdi.
Ermiş’in mahkemede ifadesinde ve
iddianamenin 1956 no’lu sayfasõnda adõ
“kurye” olarak geçen RTÜK Başkanõ
Zahid Akman hakkõndaki iddialarõ ya-
lanlarken, hem Almanya’daki hem
Türkiye’deki şirketlerle olan üst düzey
yöneticiliği bürokratõ yalanlõyor.
Frankfurt-Main Sulh Mahkemesi Ti-
caret Sicili’ne HRB 56534 sayõsõyla ka-
yõtlõ olan “Weiss Handels- und In-
vestment GmbH” adlõ yarõm milyon
Avro sermayeli medya şirketinin genel
müdürlüğünü üstlenen Zahid Akman, bu
görevini Deniz Feneri e.V davasõnõn en
önemli tutuklu sanõğõ bir dönem Kanal
7 INT’in ve Deniz Feneri’nin Avrupa
Müdürlüğü’nü üstlenen Mehmet Gür-
han’a devretti. Bu işlem “2 Kasım
2005” tarihinde ticaret siciline kaydedildi.
Ancak ne var ki Zahid Akman “17
Temmuz 2005” tarihinde RTÜK Baş-
kanõ oldu. Frankfurt’taki bu resmi belge
tüm dikkatlerin yoğunlaştõğõ şirkette Za-
hid Akman’õn 4 aya yakõn bir süre
RTÜK Yasasõ’nõ ihlal ederek başkanlõ-
ğõnõ sürdürdüğünü gösteriyor.
Zahid Akman’õn ismi Almanya’da tu-
tuklu sanõk Ermiş’in ifadesinde geçen pa-
ra transferlerinin yapõldõğõ Türkiye’deki
şirkette de geçiyor. Ermiş’in ifadesine gö-
re topladõklarõ bağõşlarõ Milli Görüş çiz-
gisinde bulunan kurum ya da kuruluşla-
ra aktaran Deniz Feneri e.V, toplanan yar-
dõm parasõnõ paravan şirket olarak ta-
nõmlanan Almanya’daki Weiss GmbH
şirketi aracõlõğõ ile İstanbul merkezli
Beyaz Holding’e aktarõyor. Yönetim
kurulu başkanlõğõnõ Kanal 7’nin patronu
Zekeriya Karaman’õn yaptõğõ Beyaz
Holding, İstanbul Büyükşehir Beledi-
yesi’nin en önemli ihalelerini alma-
sõyla tanõnõyor. 23 Eylül 1998’de ku-
rulan ve RTÜK Başkanõ Akman’õn da
kurucusu olduğu Beyaz İletişim AŞ’yi
de içinde bulunduran şirkette Ak-
man, hisselerini yönetim kurulu üye-
si İsmail Karahan’a devretmişti.
Akman’õn Almanya’daki şirketteki
hisselerini devrettiği tutuklu sanõk
Mehmet Gürhan, Beyaz Holding’in yö-
netim kurulu üyesi olarak dikkat çekiyor.
Beyaz Holding’in yönetiminde bulunan
Zekeriya Karaman, İsmail Karahan ile
Mustafa Çelik ise Kanal 7’nin üst düzey
yöneticileri olarak karşõmõza çõkõyor.
RTÜK Başkanõ da uzun yõllar Kanal 7’de
yönetici konumunda çalõşmõştõ.
Yimpaş ve Kombassan
gibi birçok şirkete para
kaptõrmõş çok sayõda Türk’ün
avukatlõğõnõ üstlenen Ünal
Taşhan, “Doğrusu, gayet iyi
örgütlenmiş bir çete
karşõsõndayõz” dedi.
Akman, Almanya’daki şirketteki görevini RTÜK başkanõ olduktan 4 ay sonra devr etmiş
“Weiss GmbH” adlõ yarõm milyon
Avro sermayeli medya şirketinin genel
müdürlüğünü üstlenen Akman, bu
görevini Deniz Feneri e.V davasõnõn en
önemli tutuklu sanõğõ Mehmet Gürhan’a
devrettmiş