05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 4 EYLÜL 2008 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER 5 POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA ‘Cepleme’nin Kuryesi... “Aydınlanma”nın düşmanı olan dinci ve tarikatçı kesim çağdaş-uygar bir Türkiye ister mi? Bugün Türkiye’de laikliğe karşı bir direnme var. Tarikatlar ekonomide önemli pay sahibi oldu, eğitimden sağlığa dek pek çok dalda etkinlik ka- zandı... Medyada güç oluşturan dinciler ve tarikatçı- lar, AKP’nin 2002’de iktidar olmasından sonra gi- derek palazlandı. 1950’den bugüne dek geçen süreçte gerici-fa- şist sermaye partilerinin çatısı altında gelişip ser- pilen antilaik siyasal eylem, Necmettin Erbakan’ın partisinden kopup ABD’nin çizdiği yol haritasında Tayyip Bey’in önderliğinde yürüyor. Erbakan Hoca’nın “Milli Görüş” olgusu anti- emperyalistti. Tayyip Bey’in “Ampulü” Amerikan- cı ve AB’ci... Şeriat, temel hak ve özgürlüklere, insan hak- larına karşıt bir düzeni savunur... Dinci yapılanma, yani devlet içine sızmış, tarikat şeyhlerinin müritleri duyarlı kurum ve kuruluşlarda örgütlenmiştir. Akla ve bilime dayalı bir eğitim düzeni giderek tör- pülenmekte, “kim iyi Müslüman” kimliği eğitim ku- rumlarında egemen olmaktadır. Atatürk, Cumhuriyet düşmanı ve kadın hakla- rı düşmanı tarikatlarla din pazarlamacıları, “din ve inanç özgürlüğü”nü kullanarak amaçlarına ulaşmaya çalışıyorlar. Tarikat şeyhleri ve din pazarlamacıları devletin içi- ne sızmışlardır. Bugün Güneydoğu’da dinci ve tarikatçılar okul- lar ve yurtlar, Hizbullah’ın AKP’yi destekleyen “İlim- ciler” kanadı ise “okuma evleri” açtılar. Amaç, Diyarbakır’dan Batman’a dek yerel se- çimlerde belediyeleri DTP’den geri almak... Bugün 4 Eylül 2008... Güneydoğu’da CHP, MHP, DSP, ÖDP, İP, TKP ve öteki sosyalist partiler yok... AKP ve DTP var sadece... 1923 yılında “Aydınlanma Devrimi”ni yaşama geçiren Türkiye’nin Güneydoğu’daki fotoğrafı ne ya- zık ki böyle. “Tarikatçı vakıflar” bölgede eğitimden sağlığa dek her yerde etkin... “Deniz Feneri”nin bir ayağı Güneydoğu’da, bir ayağı Pakistan’da... Üçüncü ayağı bildiğiniz gibi Almanya’nın Frank- furt kentinde... 2007 yılının Nisan ayında patlak veren Avro vur- gununun tutuklu sanıkları yargı önünde hesap ve- riyorlar... Euro 7 TV Genel Müdürü Mehmet Gürhan, De- niz Feneri Genel Müdürü Mehmet Taşkan, mu- hasebe müdürü Firdevsi Ermiş dolandırıcılıktan yar- gılanıyorlar Frankfurt’ta... Ben bu olayı 2007 yılının Nisan ayında Frank- furt’a gittiğimde öğrendim ve o zaman yazdım... Almanya’daki Deniz Feneri, Kanal 7’nin çatısı al- tında çalışıyordu. Topladıkları görülür para 41 milyon 434 bin Avro’ydu. Deniz Feneri’nin Türkiye, İran, Irak, Pakistan, En- donezya ve Azerbaycan ayağı da bulunuyordu... Bir süre önce yazmıştım, anımsatayım... Deniz Feneri Pakistan’da on bir okul ve bir üni- versite yaptırmış, dönemin Cumhurbaşkanı Mü- şerref tarafından da dernek yöneticilerine ödül ve- rilmişti... Frankfurt’ta süren davada ilginç gelişmeler oldu... Almanya ve bazı Avrupa ülkelerinden toplanan paranın 41 milyon Avro’nun çok üzerinde olduğu öne sürülüyor... Toplanan paralarla arsa, emlak alan yöneticile- rin RTÜK Başkanı Zahid Akman’la ilişkileri oldu- ğu savcılıkça saptanıp yargı dosyasına konuldu. RTÜK Başkanı “cepleme”nin kuryesi değil mi? Bakın nereden nereye geldim... İşin içinde Kanal 7 Yönetim Kurulu Başkanı Ze- keriya Karaman, Kanal 7 Genel Yayın Yönetme- ni Mustafa Çelik, Atlas Pazarlama ve Reklam Mü- dürü İsmail Karahan Almanya’daki soruşturma dosyasında “kurye” olarak yer alıyorlar... Peki, CHP, MHP, DSP ve DTP bu konunun üze- rine neden gitmiyor? RTÜK Başkanı Zahid Akman’ın böyle önemli bir davada “kurye” olarak suçlanmasına karşın kim- se bir şey yapmıyor... Zaid Akman işte bu nedenle AB ülkelerine gi- demiyor. Gitse, yargıç Dr. Jochen Müller, Zahid Akman’ı uçaktan iner inmez gözaltına alacak, bü- yük olasılıkla tutuklayacak... Birde, toplanan milyonlarca Avro’nun Kanal 7’ye ve Yeni Şafak gazetesine aktarılma savı var... Acaba “cepleme” konusunda Yeni Şafak ya- zarları özellikle de Ali Bayramoğlu ve Fehmi Ko- ru ne yazacaklar çok merak ediyorum!.. Haydi Ali, haydi Fehmi bir şeyler yazın!.. [email protected] Faks numaramız: 0212 343 72 69 Pamukoğlu parti kuruyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Emekli Tümgeneral Osman Pamukoğlu, Hak ve Eşitlik Partisi adõyla yeni bir parti kuruyor. Pamukoğlu bu çerçevede bugün saat 11.15’te Anõtkabir’i ziyaret edecek. Pamukoğlu, saat 13.00’te de partisinin kuruluşu nedeniyle basõn toplantõsõ düzenleyecek. Hak ve Eşitlik Partisi Genel Merkezi Fevzi Çakmak Bulvarõ, numara 37 Beşevler adresinde bulunuyor. El Kadı’yı sevindiren karar BRÜKSEL (AA) - Avrupa Birliği’nin hukuk organõ Adalet Divanõ, Suudi Arabistanlõ işadamõ Yasin el Kadõ ile İsveç merkezli bir hayõr kurumunun, El Kaide örgütüne destek verme suçlamasõyla 2001’de dondurulan mal varlõklarõnõ serbest bõraktõ. Avrupa Adalet Divanõ, AB’nin, mal varlõğõnõ dondururken savunma hakkõna saygõ göstermediğini belirtti. Ajanslar, kararõn AB’nin yaptõrõmlar rejimine darbe vuracağõnõ belirtirken Kadõ’nõn İsveç’te çalõşan “Uluslararasõ El Bereket Vakfõ”nõn mal varlõğõ da serbest bõrakõlmõş oldu. Bosna Hersek hassasiyeti ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül, Bosna Hersek Cumhurbaşkanlõğõ Konseyi Başkanõ Haris Silajdziç ile konsey üyeleri Nebojsa Radmanoviç ve Zeliko Komşiç ile yaptõğõ görüşmelerin ardõndan Silajdziç ile Çankaya Köşkü’nde ortak basõn toplantõsõ düzenledi. Gül, Türkiye’nin, Bosna Hersek’in egemenliği, siyasi birliği ve toprak bütünlüğünün korunmasõ yönündeki çabalarõnõ sürdürdüğünü söyledi. Silajdziç de Türk yatõrõmcõlara da seslenerek “Şimdi Bosna Hersek’te yatõrõm yapma zamanõdõr. 1-2 yõl sonra her şey çok daha pahalõ olacak” diye konuştu. Aksu’dan açıklama AKP İstanbul Milletvekili ve eski İçişleri Bakanõ Abdülkadir Aksu, gazetemizde yayõnlanan, “Hakim ve savcõyõ satõn aldõlar” başlõklõ habere ilişkin yazõlõ bir açõklama yaptõ. Aksu açõklamasõnda, “Gazetenizin 31 Ağustos 2008 tarihli sayõsõnõn 4’ncü sayfasõndaki “Hakim ve savcõyõ satõn alma iddiasõ” başlõğõyla yayõnlanan haberde yer verilen, iki kişi arasõndaki bir diyalogda ileri sürülen, bir şirkette ortaklõğõm olduğu iddiasõ doğru değildir. Anõlan şirkette resmi - gayri ortaklõğõm kesinlikle yoktur. Haber de adõ geçen şirketin Yönetim Kurulu Başkanõ Hasan Kalyoncu ile üniversitedeki öğrenim yõllarõna dayanan arkadaşlõk ve dostluk ilişkisi dõşõnda ticari bir ilişkimiz söz konusu değildir” dedi. CHP’li Hakkõ Süha Okay’dan Şaban Dişli olayõ için ‘Özdağlar’ anõmsatmasõ ‘İstifa edip yargõlansõn’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP Grup Başkan- vekili Hakkı Süha Okay, AKP’li Şaban Dişli’yi parti- deki görevlerinden istifaya gö- türen gelişmelerle ilgili olarak “Dişli’nin partideki görev- lerinden istifası şekilsel, sa- mimiyetsiz, AKP’yi işin için- den sıyırmaya yönelik ham- ledir, AKP Dişli yükünden kurtulamamıştır” dedi. Okay, dün düzenlediği basõn toplantõsõnda Grup Başkanve- kili Kemal Kılıçdaroğlu’nun Dişli’nin bir milyon dolarlõk iş takipçiliği ile ilgili belgeleri açõklamasõndan sonraki geliş- meleri değerlendirdi. AKP’nin “Şaban Dişli’ye kurumsal destek verdiğini, ancak yapılan açıklamala- rın kamuoyunu tatmin et- mediğini” vurgulayan Okay, “Sayın Başbakan tüm bu sü- reçte, Rize konuşması dışın- da, suskunluğunu korudu. Ancak, baktı ki, minare kılı- fa sığmıyor, Kasımpaşalılık- la bu işler yürümüyor. CHP’nin belgeli suçlamala- rından, 22 gün sonra, Şaban Dişli’yi, partide yürüttüğü MYK ve MKYK üyeliği gö- revlerinden istifa ettirdi. Kö- şeye sıkışan AKP, Şaban Diş- li kamburundan zarar gör- memek için elinden istifayı al- dı” dedi. “Dişli yolsuzluğunun or- ganize bir yolsuzluk oldu- ğunu” kaydeden Okay, şunla- rõ söyledi: “Dişli, iş takipçili- ği karşılığında 1 milyon ABD Doları almıştır, ancak bu- nun karşılığında Silivri ve İstanbul büyükşehir beledi- yelerinden imar değişikliği yapacağı taahhüdünde bu- lunmuştur. Yolsuzluk üçge- ninin bir ayağının, şekilsel olarak parti yönetiminden uzaklaştırılması, organize bir şekilde işlenmiş bir suçun diğer ayaklarını aklar mı? Sayın Başbakan yolsuzluk üçgeninin diğer ayaklarını da belediye başkanlıkların- dan istifa ettirecek mi? Sonuç olarak, organize işlerin An- kara ayağı halen AKP’de milletvekili, İstanbul ayağına ise hiç dokunulmamıştır. AKP’nin kendini kurtarmak için böyle samimiyetsiz bir gi- rişimde bulunduğunun bir göstergesi de bu iş takipçili- ği olayına ilişkin hiçbir kamu kuruluşunun harekete geç- memiş olmasıdır. Ortada rüş- vet karşılığı imar planlarının değiştirilmesi söz konusudur ve bu belgelidir. Sayın Baş- bakan’a ve İçişleri Baka- nı’na buradan sormak isti- yorum, bu rüşvet olayını araştırmak için herhangi bir girişimde bulundunuz mu? Bu yolsuzluğun yerel yöne- timler ayağını ortaya çıkar- mak için hangi kamu biri- mini harekete geçirdiniz? Bu soruya ‘evet’ yanıtını vere- meyenler, temiz eller diye ortaya çıkamazlar.. Sayın Dişli, ‘CHP hakkõm- da yargõsõz infaz kararõ ver- miştir’ diyor. CHP belgeleri kamuoyuna sundu, Dişli par- ti görevlerinden gösterme- lik olarak istifa etti. Dişli, CHP’ye karşı hukuk müca- delesi vereceğini söylüyor. Belgelere yanıt veremeyen- lerin, CHP ile nasıl bir hukuk mücadelesi vereceğini de me- rakla bekliyoruz.” Okay, Başbakan Erdoğan’a “Şaban Dişli olayını araş- tırmak için parti içinde ba- zı yetkilileri görevlendir- miş midir? Eğer Sayın Be- kir Bozdağ ya da başka bir yetkiliyi Şaban Dişli olayı- nı araştırmak için görev- lendirdi ise kendisine ha- ÖZAL, ÖZDAĞLAR’IN YARGILANMASININ ÖNÜNÜ AÇMIŞTI Turgut Özal’õn “prensleri” arasõnda yer alan İsmail Özdağlar, 1984’te ilk ANAP hükümetinde devlet bakanõ olarak görev yapõyordu. UM Denizcilik’in sahibi Uğur Mengenecioğlu’ndan 25 milyon lira rüşvet almakla suçlandõ. Özal tarafõndan görevlendirilen kabine üyelerinden Adnan Kahveci, İsmail Özdağlar’la yaptõğõ konuşmayõ teybe aldõ. Bu kanõt üzerine Özal, Özdağlar’õn Yüce Divan’da yargõlanmasõ yolunu açtõ. Özdağlar, “rüşvet almak” ve “görevini kötüye kullanmak” savõyla Yüce Divan’da yargõlandõ. 1 Temmuz 1985 tarihinde başlayan yargõlama, 14 Şubat 1986’da sona erdi. Davada, dönemin Başbakanõ Turgut Özal da tanõk olarak dinlendi. Yüce Divan, Özdağlar’õ “görevini kötüye kullanmak”tan 2 yõl hapis ve 30 bin lira ağõr para cezasõna çarptõrdõ. Anayasanõn 84. maddesi gereğince 5 Mart 1986 tarihinde Özdağlar’õn milletvekilliği de düşürüldü. zırlanan raporda han- gi tespitler vardır? Bu tespitler, Şaban Diş- li’nin lehinde ise ne- den istifasını kabul et- miştir? Eğer aleyhin- de ise neden Dişli AKP’den ihraç edil- medi? AKP tüzüğüne göre parti kurucuları- nın mal varlıklarını ge- nel başkana vermesi gerekmektedir. Şaban Dişli’nin kurucu üye olduğu zamanki mal varlığı ile şimdiki mal varlığı arasında açık- lanamayacak bir artış var mıdır?” sorularõnõ yöneltti. ‘Dişli’yi aklamaya yönelik hamle’ Başbakan Erdoğan’a Özdağlar olayõnõ da anõm- satan Okay, “Sayın Baş- bakan samimi olsa, Tur- gut Özal’ın, Bakan Öz- dağlar’a yaptığı gibi Şa- ban Dişli’nin dokunul- mazlığını kaldırarak adalete teslim eder. Şa- ban Dişli’nin kamuo- yunun bilmediği ve ilgi- lenmediği MKYK ve MYK üyesi gibi sıfatla- rından istifa etmesi hiç- bir şeyi değiştirmez. Kendisi şu anda da hâ- lâ AKP milletvekilidir. Bu istifa, şekilsel, sami- miyetsiz, AKP’yi işin içinden sıyırmaya ve Şa- ban Dişli’nin siyasi ik- tidar olanakları ile ak- lanmasına yönelik bir hamledir. AKP ‘Do- kunmayõn Şaban Dişli- me’ demiştir. AKP de- folu bir partidir. Diş- li’nin parti görevlerin- den istifa ettirilip AKP milletvekili olarak siya- set yapmaya devam et- mesine izin verilmesi, bu defoyu ortadan kal- dırmaz” dedi. CHP’Lİ ÖZYÜREK: ‘Hükümet, terörü TSK’ye havale etti’ Artan terörle ilgili olarak Başbakan ve bakanlarõn suskunluğuna dikkat çeken Mustafa Özyürek, ‘‘İktidarõnõn 6. yõlõnda AKP yönetimi, teröre karşõ hiçbir politikasõ olmadõğõnõ artõk itiraf etmelidir’’ dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP Genel Saymanõ Mustafa Özyürek, yõl başõndan bu yana 106 yurttaşõn terör olaylarõnda yaşamõnõ yitirdiğini vurgular- ken “AKP 2002 yılında sıfır terörle ül- keyi devraldı, ancak yanlış politikalar nedeniyle terör tırmanmaya başladı. Başbakan suskun. Hükümet terörle mücadeleyi bir başına TSK’ye yıkma- ya devam ediyor” dedi. Özyürek yaptõğõ yazõlõ açõklamada, yõl başõndan bu yana terör olaylarõ nedeniy- le yaşamõnõ yitiren ve yaralananlarõn dö- kümünü sundu. Bu tabloya göre, ocak ayõn- dan bu yana 80 güvenlik görevlisi yaşamõnõ yitirdi, 94’ü yaralandõ. 16 korucu yaşamõnõ yitirdi, 15’i yaralandõ, 7 sivil yurttaş ya- şamõnõ yitirdi. Önceki gün 3 askerin daha şehit olmasõyla yõl başõndan bugüne dek ya- şamõnõ yitirenlerin toplam sayõsõ 106’ya ulaştõ. ‘Erdoğan neden suskun?’ Terör olaylarõ nedeniyle şubat ayõnda toplam 28, martta 3, nisanda 12, mayõs- ta 15, haziranda 3, temmuzda 14, ağustos ayõnda da 28 yurttaş yaşamõnõ yitirdi. CHP’li Özyürek, “Her şehit cenazesinde terör lanetleniyor, akan kanın yerde kal- mayacağı söyleniyor. Sonra dul eşler ve yetim çocuklar, evladını kaybeden ana- babalar yitirdiklerinin arkasından göz- yaşı döküyorlar. Hükümet, bütün bu olan biten karşısında terörle mücade- leyi TSK’ye havale etmeyi tercih ediyor” dedi. Özyürek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Terörle ilgili olarak gerek Başba- kan’dan, gerekse bakanlardan her- hangi bir açıklama duyamıyoruz. TSK’nin komuta kademesi devir teslim törenlerinde, teröre karşı silahlı müca- delenin ötesinde başka mücadele araç- larının da devreye sokulması gerektiği- ni vurgulamasına rağmen, hükümet bu tür önlemleri devreye sokmakta son derece yetersiz ve isteksiz davranıyor. Bunun faturasını genç yaşta hayatını kaybedenler ve onların acılı aileleri ödüyor. Başbakan’ın onlara yanıtı ise in- sanın anlayışını zorlayacak cinsten olu- yor: ‘Askerlik yan gelip yatma yeri değil.’ Terörle mücadelede ciddi istihbarat eksiği olduğu gözüküyor. Bazı konu- larda idari ve yasal boşluklar olduğu ortaya çıkıyor. Ancak hükümet sus- kun, terörle mücadeleyi bir başına TSK’ye yıkmaya devam ediyor. Her konuda uzun uzun konuşan Başbakan, teröre ilişkin tek bir cümle sarf etmi- yor. Hükümetin yapacağı hiçbir şey yok mu, alacağı hiçbir önlem yok mu? İktidarının 6. yılında AKP yönetimi, te- röre karşı hiçbir politikası olmadığını artık itiraf etmelidir.” CHP’li vekiller Rize’deki HES’leri inceledi CHP Adana Milletvekili Tacidar Seyhan ve beraberindeki CHP Ankara Milletvekili Nesrin Baytok ile Artvin Milletvekili Metin Arifağaoğlu, dün Rize’de yapılmakta olan hidro elektrik santrallerinde (HES) incelemelerde bulundular. Seyhan, İkizdere Vadisi’nde yapılmakta olan HES’lerde incelemelerde bulunduktan sonra yaptığı açıklamada, ‘‘Yaptığımız ilk incelemelerde bırakılan can suyunun yatırım yapan kuruluşların insafına bırakıldığını gördük. Kamu, can suyu miktarını pazarlığa açmıştır. Yarın üretim düştüğünde can suyunun bırakılıp bırakılmayacağı ciddi endişeye neden olmaktadır. Şu anda bırakılan can suyunu gördük. Derelerde kenar yatakları kurudu. Bitki örtüsü, köylüler bundan etkilenecek. Çok sık erozyon tehdidi olan köylerin altında bile tüneller yapılmakta. Bazı yerlerde bırakılan can suyunun derinliği 5 santimetre bile yok. Bu tablo büyük bir sorumsuzluk, duyarsızlık ve denetimsizlik olduğunu göstermektedir’’ dedi. (Fotoğraf:AA) Ergenekon el koymalarına soruşturma ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ankara Cumhuriyet Başsavcõlõğõ, İstanbul Cumhuriyet Savcõsõ Zekeri- ya Öz’ün yürüttüğü Ergenekon so- ruşturmasõ kapsamõnda, 21 Mart 2008 günü İşçi Partisi Genel Merkezi’nde yapõlan el koyma işleminin hukuka ay- kõrõ olarak gerçekleştirildiği iddiasõy- la bir soruşturma başlattõ. İşçi Partisi’nde gerçekleştirilen ara- malarõn ardõndan parti avukatlarõ, ara- malarda bilgisayarlara hukuka aykõrõ şekilde el konulduğu savõyla Ankara Cumhuriyet Başsavcõlõğõ’na suç du- yurusunda bulundular. İP’deki bilgi- sayarlara, şifreli olduklarõ gerekçe- siyle yedekleme yapõlmadan el ko- nulduğu belirtilen dilekçede, şöyle denildi: “Aramanın yapıldığı, bilgi- sayarlara kütükleriyle birlikte el konulduğu saatlerde, bilgisayarları kullanan parti görevlileri partinin önündeydi, bunların içeri alınma- larına izin verilmemiştir. Bir baş- kasının eline geçen bilgisayarlara, CD ve disketlere sahibinin arzu et- mediği bilgilerin yüklenmesi müm- kündür. Hatta bu yolla sahibi so- rumlu duruma düşürebilecek bilgi ve kayıtların da yüklenmesi müm- kündür. CMK’ye göre, kütüklere el konulması halinde bütün verilerin yedeklerinin yapılması ve yedek- lerden birer kopya çıkarılarak şüp- heliye veya vekiline verilmesi ge- rektiği hükme bağlanmıştır. Bu hükme rağmen, bilgisayardaki ve- rilerin yedekleri yapılarak birer ör- nekleri parti yöneticilerine veril- memiştir.” Ankara Cumhuriyet Başsavcõlõğõ, suç duyurusu üzerine soruşturma baş- lattõ. Soruşturma kapsamõnda, CMK’nin 134. maddesinin ihlal edi- lerek yedekleme yapõlmadan bilgisa- yarlara el konulduğu, verilerin ye- deklerinin çõkarõlmadõğõ, parti yöneti- cilerinin õsrarla istemesine karşõn el ko- nulan verilerin birer örneğinin veril- mediği öğrenildi. Savcõlõğõn aramayõ yapan polisler hakkõnda İçişleri Ba- kanlõğõ’ndan soruşturma izni talebin- de bulunacağõ bildirildi. Savcõlõk, arama ve el koyma işle- minin hukuka aykõrõ olarak yapõldõğõ sonucuna ulaşõrsa, İP’de ele geçen ve Zekeriya Öz’ün Ergenekon iddiana- mesine koyduğu birçok bilginin delil niteliği taşõyõp taşõmadõğõ tartõşmalõ ha- le gelebilecek. AKP’nin ismi 1 milyon dolarlõk rüşvet iddialarõna karõşan Dişli’yi göstermelik istifa ile aklama çabasõnda olduğunu belirten Hakkõ Süha Okay, “Sayõn Başbakan samimi olsa, Turgut Özal’õn, Bakan Özdağlar’a yaptõğõ gibi Şaban Dişli’nin dokunulmazlõğõnõ kaldõrarak adalete teslim eder’’ dedi. İP Genel Merkezi’ndeki arama sõrasõnda hukuka aykõrõ işlemler yapõldõğõ yönündeki şikayeti kabul eden savcõlõk inceleme başlattõ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle