06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çocuk henüz beş ya- şındadır. Ama zekidir, akıllıdır. Üstelik yara- mazdır. Yaramaz oldu- ğu için de kimi zaman anne-babasının hoş- lanmadığı davranışlar- da bulunur. Çocuktur ya. Örneğin bir gün evi- ne gelen sevdiği bir yaşıtıyla odasında oyun oy- narken oğlanın elindeki oyuncağı çeker alır, bir yandan da ağlayıp tepinerek küçük elini kaldı- rıp arkadaşının yanağına tokadı indirir. Bu kez arkadaşı başlar ağlamaya; bağrışmalar üzerine, odaya anne girer. Şaşırmıştır. Oğlu tepinmek- te, arkadaşı oğlan ağlamaktadır. Sorar soruşturur, oğlunun marifetini öğrenince, sevgiyle ona yaklaşır ama sormadan da edemez: - Hiç utanmadın mı arkadaşını ağlatmaya, üs- telik de yanağına vurmaya?.. Çocuk birden ağlamasını keser. Gözleri kı- zarmış olarak, annesine bakar, sonra boynunu bükerek başını öne eğer. Utanmıştır. Sesini çı- karmaz. Annesi tekrar sorar, - Duymadın mı beni, sevdiğin bir arkadaşını ağlattın, utanmadın mı bu yaptığına, cevap ver? Bu kez sesi biraz yüksekçe çıkmıştır. Çocuk ha- fif bir sesle, - Evet anneciğim, bir daha yapmam, söz, der… Çocuk beş yaşındadır. Zekidir, akıllıdır, Üstelik haşarı mizaçlıdır. Bir gün, annesiyle evine ko- nuk gelen yaşıtı arkadaşıyla kapının önünde top koşturmaktadır. Arkadaşının kendisine attığı to- pu yakalayamaz, elinden kaçırır. Topun arka- sından giderken aynı yönden gelen arkadaşıy- la çarpışır, o da topu almak istemiştir. Çocuk öf- keyle arkadaşına bağırır, minik bedenini kasar, hırsla arkadaşına omuz atar, arkadaşı yere yu- varlanır, başını taşa çarpmıştır, ağlamaya baş- lar. Biri bağırır, öteki ağlar. Evin üst katından pen- cereler açılır, iki anne şaşkınlıkla çocuklarının ha- lini izler. Omuz atan çocuğun annesi, hemen aşağıya iner. Ne olduğunu sorar. Durumu öğrenince, - Neden yaptın, utanmadın mı arkadaşına omuz atmaya, diye sorar. Sözün sonunu getir- meye fırsat bulamadan, çocuk kaşlarını çatar, hırsla yumruklarını sıkar, hemen savunmaya ge- çer: - Ama anne… topu alacaktım ki… Zekidir, kafasında hayali senaryoyu yapmış- tır. Soluk soluğa sözlerini sıralar: - Bana yumruk attı. - Topu zorla elimden aldı. - Sonra da dizime vurdu. Amacı kendini haklı çıkarmaktır. Kendisi kabahatli değildir, bü- tün suç arkadaşında- dır. Birinci örnekte; anne çocuğuna, arkadaşına neden böyle davrandı- ğını bile sormamıştır. Çünkü anne için önemli olan olayın başlangıç nedeni değil, sonucudur. Sonuçta oğlu evine ko- nuk olarak gelen oyun arkadaşına kötü dav- ranmıştır. Öte yandan çocuğun utanarak kabahatini ses- sizce kabul etmesinin de birkaç nedeni vardır. Çünkü annesiyle babası çocuklarını fırsat ve ko- şullar elverdikçe uyarmış, tembihlemişlerdir. - Sakın yalan söyleme, yalan iyi bir şey değildir, her zaman doğru konuş. - Oğlum arkadaşlarınla iyi geçin. - Onlarla oyuncaklarını paylaş. - Arkadaşlarınla kavga etme. - Kötü konuşma, ağzından kötü söz çıkma- sın... Çocuk bu ve benzeri uyarılarla yetiştirilmiştir. Kavganın, öfkenin, yalan söylemenin kötü; iyi- nin, doğrunun, yeri gelince kabahatini kabul et- menin, utanmanın ise bir erdem olduğunu bel- ki beş yaşıyla, bilmeden bilinçaltı belleğine yerleştirmiştir... Zaten bulunduğu aile ortamı da böyledir. Huzurludur, sakindir, dengelidir. Bu ço- cuk büyüyüp yetişkin olduğu zaman da kaba- hatini kabullenerek utanmanın erdem olduğu- nun, bu kez bilerek ayırdına varacaktır. Kendi- si huzurlu olduğu kadar, çevresine de huzur ve- recektir. Aranan, övülesi bir yetişkin olacaktır. İkinci olay ise çıkmaz sokaktır. Böyle bir ço- cuğun babası ile annesinin işi oldukça zordur. Kime çekmiştir bilinmez ama uyarılar, tembih- ler, sevgi sözcükleri çocuğu yola getirmeye yet- meyecektir. Öfkesini, hırsını dizginlemek hemen hemen olanaksızdır. Utanç duygusuyla, kaba- hatini, suçunu kabul etmesi de kolay değildir. Böylesi çocuklar acaba problemli çocuklar mı- dır, bilinmez. Bunun doğru yanıtını ancak ruh bi- limciler, psikiyatrlar verebilir... Ama bilinen bir şey vardır ki, bu çocuklar bü- yüyüp yetişkin olduklarında, kendileri huzur bulamadıkları gibi, çevrelerine de öfke, hırs sa- çacaklar, bulundukları ortamın dengesini bo- zacaklardır. Doğru ve iyi, utanmanın bir erdem olduğunu küçüklükte bilinçaltı öğrenemedikleri gibi, yetişkin olduklarında da bir türlü öğrenemeyeceklerdir. [email protected] CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 23 EYLÜL 2008 SALI 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER ARADA BİR DENİZ BANOĞLU Utanabilmek Erdemdir PENCERE Şema?.. Medyamızın çarpık yapısından haberli olanlar Sabah gazetesinin macerasını da bilirler... Anımsayalım: 1) AKP iktidarı TMSF’nin elinde olan Sabah’ı sa- tışa çıkardı... 2) İhaleye tek bir firma girdi... (Neden ve nasıl?..) 3) İhaleye giren tek firma, Başbakan RTE’nin damadının ‘müdahil’ olduğu Çalık’la özdeşti... 4) Sabah bu yolla AKP’nin, Başbakan’ın, Hü- kümetin, İktidarın safına geçti... Sabah, Türkiye’nin medyada ikinci büyük gru- bunu oluşturuyor... İşte bu gazetenin pazar günkü sayısının man- şeti ilginçti: “Savcıya göre Ergenekon...” Alt başlık: “Savcı Öz’ün dava için hazırladığı Ergenekon şe- masına göre ‘1 Numara’ terör örgütünü 6 ana hüc- reyle yönetiyor...” Başlığın yanında da bir açıklama görülüyor: “Sabah özel...” Demek ki Başbakan’ın damadının gazetesi, Er- genekon savcılığından özel haber almış... Sabah’ın yayımladığı Ergenekon şemasının göbeğine oturtulmuş fotoğrafımı görünce me- raklandım, kendi kendime sordum: Terör örgütünü 6 ana hücreyle yöneten “1 Nu- mara” kim?.. Ne yazık ki “1 Numara” yerinde bir soru işare- ti var: ?.. Peki, soru işareti yalnız “1 Numara”da mı?.. “1 Numara”ya bağlı “6 ana hücre”nin altısında da isim ve fotoğraf yok, soru işaretleri bulunuyor... Soru işaretlerinin altında “Başkana bağlı 6 ana hücre”nin neler olduğu yazılı: “1) İstihbarat dairesi komutanlığı... 2) İstihbarat analiz komutanlığı... 3) Operasyon dairesi komutanlığı... 4) Finansman başkanlığı (sivil)... 5) Örgüt içi araştırma daire komutanlığı... 6) Teori, tasarım ve planlama daire başkanlığı (sivil)...” Peki, “Ergenekon terör örgütünün üst düzey yö- netici kadrosunun” başında kim bulunuyor?.. Ben!.. Ben lafını sevmem ve yazılarımda pek kullan- mam; ama, bu kez doğrusu dayanamadım; evet, Ergenekon terör örgütünün üst düzey yö- neticilerinin başkanı benmişim... Fotoğrafımın altında ne yazıyor?.. “İlhan Selçuk Başkan” Ya başkan yardımcıları kimler?.. Kemal Alemdaroğlu... Doğu Perinçek... Bilmiyorum ne demeli?.. İlk iş hiç kuşkusuz bu örgüt şemasını gırgıra almak... Ama, yaşanan olayın gırgıra alınacak yanı yok... Savcılıkça hazırlandığı söylenen Ergenekon te- rör örgütünün şeması Başbakan’ın damadının Sa- bah gazetesinde çıkıyor... Ben de terör örgütünün Planlama Başkanıyım... Sabah’ın yayımladığı terör örgütünün şema- sında en üst düzeydeki teröristlerin kimlikleri, ad- ları, sanları yerine 6 adet soru işareti konmuş... Savcılık ya bu terörist liderleri biliyor da açık- layamıyor... Ya da bilmiyor... Peki, Ergenekon davasının iddianamesi kimli- ği meçhul liderlerin üstüne mi yazıldı?.. Yönetici liderler bilinmediğine ya da açıklana- madığına göre iddianame nasıl yazıldı?.. Ergenekon iddianamesinin asıl hedefi ve soru işaretleriyle vurgulanan sanıkları Ordu içindeki yük- sek komutanlar mıdır?.. Sabah gazetesi bu yayınında yalnız kalmıyor, AKP iktidarının yandaş medyası “şema”yı allayıp pullayıp tezgâhlıyor... Ben de kendi kendime diyorum ki: - Meğer ben neymişim yahu!.. Ne yaman bir te- röristmişim... Bilmem ki sizler ne diyeceksiniz?.. T ürkiye, gün gün çarpõlõyor. ‘Ilımlı İslam’dan sonra, bir de “Ilımlı Alevilik” kavramõ girdi ekinimize. Tam bir çar- põtma. Anadolu Aleviliği; Azerbaycan, İran ve Arap Alevilikleriy- le öz bakõmõndan ayrõdõr. Anadolu Al- eviliğini, onlardan ayõran “öz”ü, Anadolu Aleviliği’nin “tarihsel uzaklığı”dõr. Anadolu Aleviliği, XV. yüzyõlda başla- yan çiftbozanlarõn “kaçangular” olarak tanõmlanmasõyla başlar. Kuraklõk ve ağõr vergi yükü yüzünden ezilen Türkmen boylarõnõn, dağlara ve koyaklara sõğõn- malarõ, yeni bir yaşam biçimini doğur- muştur. Yeni yaşam biçimi, İslamõn, bu topluluklar arasõnda yeniden biçimlen- mesine yol açmõştõr. Türkmen boylarõ, İs- lam kurumlarõndan uzakta oluşturdukla- rõ yeni yaşam biçiminin gereği, İslamõ, uzak kökleri “Şamanlık”la ve yeni yurt- larõ Anadolu’nun geleneksel ekinleriyle karõştõrarak, yeni bir inanç dizgesi oluş- turmuşlardõr. Tarikat ve medrese ekini- ne uzak, doğaya ve töreye saygõlõ bir ya- şam biçimiyle, Osmanlõ’yla savaşõp durmuşlardõr, ama Cumhuriyetle hemen dost olmuşlardõr. Cumhuriyet, ulusu tekke ve medrese miskinliğinden kurtarma işlevini, 1946’ya dek başarõyla yapmõştõr. Laik Cumhuri- yette, “şeyhe, babaya, dedeye” yer yok- tur. İnanç, herhangi bir korumaya gerek olmadan yaşanõlan “kut”tur. Her dinsel kuruluş, her dinsel görgü, bireyin bu- luncunda korur “kut”unu. “Toplumsal kut”, çağdaş toplumlarõn unuttuğu bir kavramdõr. Çağdaş toplumun “kut”u, bi- limsel düşünce ve demokrasidir. De- mokrasi de, “sınırlı hükümet, laik top- lum, toplumsal hukuk devleti ve hu- kukun üstünlüğü” ilkelerini içerir. Ço- ğunluk egemenliği yoktur demokrasi- lerde. Bunlardan birisi yoksa, özgür dü- şünce de yoktur.. eşitlik ve adalet de, düş- sel kavramlardõr. Ilõmlõ İslam, sömürge- cilerin, İslam dünyasõndaki laik geliş- melerin önüne çõkardõklarõ demokrasi karşõtõ kavramdõr. Şeriatçõ yönetimlerin tepki göreceği ül- kelere, Batõ’nõn, özellikle ABD’nin “Bü- yük Ortadoğu Projesi”nin yumuşak inişidir. ABD, “İslam şeriatı”na karşõ de- ğildir. Suudi Arabistan’õ dost, ama İran’õ düşman sayõyor. Sorun, “buyruğa uy- mak ya da uymamak”tõr. Sömürü ka- põlarõnõ açanlar, AB’nin ve ABD’nin dostlarõdõr.İslamcõ siyasa, halkõ AKP’ye yaklaştõrõr. Bu, çok önemli bir durumdur. Atatürk Cumhuriyeti, Batõ hukukunu be- nimsemiş, laik düzeni sağlamõş, çağdaş adõmlarõ atmõş bir devlettir. Askeri dar- belerle, emekçi sõnõflarõn örgütlenmele- ri kõsõtlanmõş, demokrasi oyunu oynan- maya başlanmõştõr. Ilõmlõ İslam, sö- mürgeci güçlerin sömürü tasarõsõdõr. Yanõna “Ilımlı Alevilik”i de eklerse- niz, Türk ulusunun köleliğini onaylamõş olursunuz. Çünkü, laik düzeni, aydõnla- rõn yanõnda savunan tek toplum kesimi, Aleviler kaldõ. Nâzım Hikmet’in Türk- çesi’ni anlayanlar da, Cumhuriyetçi ay- dõnlarla Alevilerdir. Onlarõ da, Fethullah Gülen karanlõğõyla dost kõlarsanõz, Tür- Ilõmlõ Alevilik ve Nâzõm Hikmet- Fethullah Gülen Çarpõtmasõ Vecihi TİMUROĞLU Cumhuriyet, ulusu tekke ve medrese miskinliğinden kurtarma işlevini, 1946’ya dek başarõyla yapmõştõr. Laik Cumhuriyette, “şeyhe, babaya, dedeye” yer yoktur. İnanç, herhangi bir korumaya gerek olmadan yaşanõlan “kut”tur. Her dinsel kuruluş, her dinsel görgü, bireyin buluncunda korur “kut”unu. “Toplumsal kut”, çağdaş toplumlarõn unuttuğu bir kavramdõr kiye Cumhuriyeti’ne “elveda” dersiniz. Al- eviliğin siyasal özünü, cemevlerinde ehlileş- tirme çabasõ, AKP’nin temel siyasasõdõr. Prof. Dr. İzzettin Do- ğan, “Nâzım Hikmet’e yapılan eziyet, Fet- hullah Gülen’e yapıl- masın” diyor. Bu söz, õlõmlaşmõş bir Alevinin “Elveda Mustafa Ke- mal!” demesiyle eşan- lamlõdõr. Mustafa Ke- mal’e elveda demek, bağõmsõz Türkiye’den vazgeçmek anlamõna gelir. Mustafa Kemal, Bismarck’õn 1870 Ma- yõs Yasalarõ’nõ çõkar- madõ Türkiye’de. Tarihin bilinen öğre- tisidir: “Ellerine ge- çirdikleri erkin temel dayanakları çoktan çöktüğü halde, erkin tüm öğelerine sahip olduklarını sananlar, erkin sahibi gerçek güçlerle ilişkilerinin koptuğunun farkına varmadan, kendileri- ni iktidara taşıyanlara saldırırlar.” Prof. Dr. İzzettin Doğan, Recep Tayyip’in Aydın Do- ğan’a saldõrõsõnõ dik- katle izliyor olmalõdõr. Kendisini iktidara geti- ren güçle karşõ karşõya şimdi. Kalõt belgesi açõlmadan, kalõt üze- rinde kavga başlamõştõr. AKP, öz babasõ tari- katlarla atõşacağa ben- ziyor. Milli Görüş ile Nurcu (Kürt Nakşiben- di) kesim, büyük sö- mürgeci gücün (ABD) sinsi oyunlarõyla karşõ karşõya gelmiş görünü- yor. Benim bildiğim İz- zettin Doğan, tarihin gelişme yasalarõnõ bilir. Bir an önce, Alevi- lerden özür dileyerek, Fethullah Gülen sev- dasõndan kurtulsun. Re- cep Tayyip çok cesur. Yasa çõkarmadan içki yasağõ uyguluyor bele- diyeleri. Yakõnda, İz- zettin Doğan’dan cesa- ret alarak, cem törenle- rinde “dem yasağı” uy- gulayabilir. XVIII. yüz- yõl Fransõz soylularõ, “Bizim için Voltaire, halk için kilise ve aşar.” diyorlardõ. İz- zettin Doğan, “Bizim için Nâzım Hikmet, halk için Fethullah Gülen ve karanlık” mõ demek istiyor?
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle