06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 23 EYLÜL 2008 SALI 10 DIŞ HABERLER [email protected] CMYB C M Y B KAVŞAK ÖZGEN ACAR Ağabey Seni Gözetliyor! Başbakan Recep Tayyip Erdo- ğan’ın bayılmasına neden olan ister “sara” ister “şeker hastalığı” olsun, sonuçta doğal bir sağlık sorunudur. El- bette “Allah şifalar versin, geçmiş ol- sun” deriz. Ancak dikkat ettiniz mi bil- miyorum! Başbakan, özellikle Anaya- sa Mahkemesi’nin AKP’nin kapatıl- masını durduran kararından sonra açıyor ağzını yumuyor gözünü… Doktor değiliz, ama Başbakan’da “hazımsızlık” olduğunu gözlemliyo- ruz. Sindirim sistemi doğru çalışma- dığı için sanki ağız ishaline tutulmuş gi- bi! Bu hastalığa dahiliyeciler mi yok- sa psikologlar mı tanı koyarlar, ne te- davi önerirler, bilemeyiz. Öfkesini dik- kate alacak olursak herhalde Başba- kan’a psikologların tanı koymaları ge- rekecek. Ben Başbakan’ın öfkesinden çok memnunum. Gerçek niyeti, ger- çek yüzü, bilinçaltı ortaya çıkıyor. Lütfen Başbakan’ın öfkesini engelle- meyiniz. Bırakın istediği gibi konuşsun. Lütfen Başbakanımızı sıkboğaz edip boğazını sıkmayın ki ağız ishali sürsün! Yine dikkat ettiniz mi bilmiyorum! Yargıtay Başsavcısı Abdurrah- man Yalçınkaya’nın AKP’nin kapatılması için Anayasa Mahkemesi’ne başvurduğu günlerde, Ergenekon davasında bilmem kaçıncı tutukla- ma dalgası yaşandı. Al- man mahkemesi Deniz Feneri yolsuzluğu olayı ile AKP’yi sallamaya başlayınca, Erge- nekon davasında ünlü kişilerin ve genç teğmenlerin tutuklanmaları ile De- niz Feneri söndürülmek istendi. Ergenekon tutuklamalarında in- sanların evleri keyfe keder aranıyor. Anayasanın 20. maddesi ne diyor: “Ka- nunun açıkça gösterdiği hallerde, usu- lüne göre verilmiş hâkim kararı olma- dıkça; gecikmesinde sakınca bulu- nan hallerde de kanunla yetkili kılınan merciin emri bulunmadıkça, kimsenin üstü, özel kâğıtları ve eşyası aranamaz ve bunlara el konulamaz.” Anayasa Mahkemesi Başyargıç Yardımcısı’nı polis izliyor, eşinin tele- fonları dinleniyor, gençlerin “chat (söy- leşi)” dedikleri türde genç teğmenle- rin aralarındaki internet iletişimleri iz- leniyor. Utanmasalar, eşi gibi yüce mahkemenin yargıcını da sorgulaya- caklar ya da söyleşi kurbanı teğmen- ler gibi tutuklayacaklar. Birkaç gün sonra bir de bakıyoruz yandaş bası- na, el konulan belgeler ve özel telefon konuşmaları sızdırılmış. İngiliz yazarı George Orvell’in “1984” romanında; bir ülkede, de- mokrasi elden gittikten sonra bir dik- tatörün teknik araç kullanımıyla top- lumun tüm bireylerini nasıl izlettiği an- latılıp totaliter düzenler eleştirilir. Türkiye’de demokratik yoldan, yüz- de 47 oyla iktidara gelmiş AKP ikti- darının başı, “1984”ün “Ağabey se- ni gözetliyor” benzeri bir yolda bilinçli adımlarla ilerliyor. Anayasanın 22. maddesi ne diyor: “Herkes haberleşme hürriyetine sa- hiptir. Haberleşmenin gizliliği esastır. Kanunun açıkça gösterdiği hallerde, usulüne göre verilmiş hâkim kararı olmadıkça; gecikmesinde sakınca bu- lunan hallerde de kanunla yetkili kılınan merciin emri bulunmadıkça; haber- leşme engellenemez ve gizliliğine do- kunulamaz.” Anayasanın 26. mad- desine de göz atalım: “Herkes, düşünce ve ka- naatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hak- kına sahiptir. Bu hürriyet resmi makamların mü- dahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar. Bu fıkra hükmü, radyo, televizyon, sinema veya benzeri yollarla ya- pılan yayımların izin sis- temine bağlanmasına engel değildir.” Başbakanımız “basına boykot” çığ- lıkları attı. Basın; radyo, TV, sinema, in- ternet gibi bir “yayın” kurumudur. Tüm dünyadaki demokratik anaya- salar, kısaca “4Y” diye ifade edeceğim “Yasama, Yürütme, Yargı, Yayın” öz- gürlüğü ilkesine dayalıdır. Anayasa- mızın 28. maddesi “Basın hürdür, sansür edilemez. Basımevi kurmak izin alma ve mali teminat yatırma şar- tına bağlanamaz” der, “Devlet, basın ve haber alma hürriyetlerini sağlayacak tedbirleri alır” diye devam eder. “Minareler süngümüz, camiler kış- lamız” sözlerinden sabıkalı, Anayasa Mahkemesi kararı ile “laiklik karşıtı oda- ğın başı” cami duvarına değil de bu ağızla Anayasa Mahkemesi duvarın- da yeni kabahatler işliyor. Ne demiş- ler? “İktidar bozar, mutlak iktidar mut- laka bozar!” Herhangi bir ülkede ekono- mik durum bozulmaya, halk günlük yaşamdan yakınmaya baş- ladığında iktidarlar, seçmenlerin dikkatlerini yarattıkları yapay so- runlara çekerler. Galiba Erdo- ğan’ın simidi “Ergenekon” olmalı. Anlamadığım bir nokta var! Alman polisi Deniz Feneri yolsuzluğuna el atı- yor. Hazırladığı belge ve bilgileri sav- cıya veriyor. Savcı mahkemeye baş- vuruyor. Yargıç, sanıklar hakkında ce- za kararları vermekle kalmıyor, Al- manya ayağının gerçekte bir buzda- ğının suyun üstünde kalan dalları olduğunu, kökünün Türkiye’de bu- lunduğunu açıklıyor. Mahkemede açıklandığına göre Alman Büyükelçisi Eckart Cuntz on ay önce Başbakan’ı ziyaret ederek, Türkiye’de hükümlü bir Almanın uzun süredir yattığını anımsatarak, bir an- lamda “şefaat” dilemiş, bir hafta sonra da Adalet Bakanı’na aynı ko- nuyu açmış. Başbakan ve Adalet Bakanı da Büyükelçi’ye “mukabele- i bil misil” gibilerden Almanya’da soruşturması süren Deniz Feneri’nin Türk sanıklarından söz ederek, “şe- faate şefaat” dilemişler. Başbakan, Bakan; Deniz Feneri yolsuzluğunu biliyorlar, şefaat dili- yorlar, ancak Türkiye’deki sanıkları hakkında o gün bugündür dava açıl- mıyor! Buna Osmanlı bürokrasisinde “sumenaltı” ya da halk deyimiyle “hasır altı” etmek denilmez mi? Baş- bakan ile Bakanın bu davranışları Türk Ceza Yasası’nın “görevi ihmal” su- çuna girmez mi? Haydi diyelim o zaman pas geçti- ler. Alman yargıcının kararını ihbar ka- bul edip savcılar neden harekete geçirilmedi? Ankara Savcılığı, İşçi Partisi’nin 3 Eylül’deki “suç duyuru- su” üzerine olay hakkında açtığı “dosyayı” bir basın savcısına verdi. Başsavcı Hüseyin Boyrazoğlu Suu- di Arabistan’a “umreye” gittiğinden soruşturma için dönüşü bekleniyor. Bütün soruşturmalar başsavcının dö- nüşünü mü bekliyor? Deniz Feneri bir dernek… Dernekler, İçişleri Bakanlı- ğı’nın idari denetimine tabi! On aydır İçişleri Bakanlığı Deniz Feneri hak- kında neden idari denetim yapmadı? Aklıma iki yol geliyor! Acaba Erge- nekon savcısı ile Deniz Feneri savcı- larının görevleri takas mı edilmeli? Türkiye’ye yabancı sermaye geliyor. Başbakan “Yabancı doktor ithal ede- lim” diye tutturmuştu. Takas yapıla- mazsa, Almanya’dan “savcı ve yargıç” ithal edilse acaba nasıl olur? Yabancı doktor ithali konusunda Başbakan bindiği dalı kesiyor. Yabancı doktor- ların hakkında vereceği raporun so- nucuna kolay katlanamaz sanırım. Deniz Feneri Söndürülmüyor! İki yıl önce Tahran’da internetten iletilerime bakmak istemiştim. Bağlantımı yapan “Superonline” si- tesine girmek istedim. İran’daki “mol- larşi” Türkiye’de “Superonline” site- sini yasaklamıştı. Yasak bu kadar da değildi! Türkiye “Diyanet İşleri Baş- kanlığı’nın” resmi sitesi bile yasak- lanmıştı! Orada komünist, faşist bir to- taliter rejim yoktu, ama “köktenci totaliter rejim” internet özgürlüğünü- ze el koymuştu. Tüm okurlardan bir ricam var! “Go- ogle” arama motoruna giriniz, “Bu si- teye erişim engellenmiştir” yazdıktan sonra “ara” sözcüğünü tıklayınız. 2006’da başlayan, ancak 2008’de yo- ğunlaşan “…bilmem neresi sulh ce- za mahkemesinin kararı ile Teleko- münikasyon Başkanlığı’nca engel- lenmiştir” uyarılı yüzlerce siteyle kar- şılaştığınızda şaşırmayınız. Erişimi engellenenler arasında ün- lü düşünürler J.J. Rousseau ve Vol- taire bağlantılı bazı siteleri de göre- bilirsiniz. Bu sitelere İngiliz Doğa Bi- limci Charles Darvin karşıtı bir Türk din istismarcısının kitabını eleştiren İn- giliz doğa bilimci Richard Davkins’in sitesinin de eklendiğini, Guardian gazetesindeki alaycı bir haberden de okuyabilirsiniz. Economist dergisi “Ak Parti artık beyaz değil” diye alay ediyor. AB ve yabancı basın kuruluşları, AKP’nin ta- kıyyesinden yeni uyandıklarını gös- teren tepki demeçleri vermeye baş- ladılar. ABD Büyükelçisi Ross Vilson bile nazik bir dille eleştiriyor. Türkiye, bugün AKP sayesinde, tiyatro yazarı Arthur Miller’in 1953’te yazdığı “The Crucible (Cadı Kazanı)” oyununda 17. yüzyıl sonunda Salem kentindeki “cadı avı günlerini” yaşıyor. Yazar, oyunda ABD’de komünizm karşıtlarına karşı “McCarthyism” uy- gulamasına gönderme yapmaktaydı. Ergenekon ile benzerlikler içeren bu oyunu acaba Kültür Bakanı Ertuğrul Günay Devlet Tiyatrosu’nda sahne- letip, Anadolu’da dolaştırıp TRT’de ekrana yansıtamaz mı? Türkiye’de ‘Cadı Kazanı’ Yaşanıyor! Elmek: [email protected] Faks: 0312. 442 79 90 BURSA 4. SULH HUKUK MAHKEMESİ’NİN 2006/2335 Davacõ Adnan İLALAN vekili Av. İsmail YOLCU’nun Davalõlar Serhan Efe Gõda San Dõş Tic. Ltd. Şti , Mustafa EROĞLU ve Ne- ziha DÜZGÜN aleyhine açmõş olduğu menfi tespit davasõnõn yargõlamasõ sonunda; Aşağõda kimliği yazõlõ davalõlara bildirilen adre- sinde tebligat yapõlamamõş ve yapõlan adres tahkikatõnda da adresi tespit edilememiş dava dilekçesi ve duruşma günü gazete ilanõ ile yapõlmõş olup mahkemece yapõlan yargõlama sonunda aşağõdaki şekilde karar verilmiş iş bu ilan bu davalõya KARAR TEBLİĞ YE- RİNE TAKİM olmak üzere ilanen tebliğ olunur. Dava konusu olay Türkiye Garanti Bankasõ Çarşõ Bakõrköy İstanbul şubesine ait 15.03.2006 keşide tarihli 3.000.00 YTL çekten dolayõ davacõ Adnan İLALAN'õn davalõlara borcu olmadõğõnõn belirlenmesine ve çe- kin davacõ açõsõndan iptaline, davacõ vekilinin % 40 ödence isteğinin reddine, davacõ tarafõndan yapõlan 91,00 YTL harç, 1,05 YTL dosya ve matbu evrak, 36,00 YTL tebligat masrafõ 33,20 YTL yazõ gideri 346,92 YTL gazete ilanõ 125,00 YTL bilirkişi ücreti ol- mak üzere toplam 633,17 YTL masrafõn davalõlardan birlikte alõnõp davacõya verilmesine, davacõ vekiline takdir olunan 360,00 YTL ücreti vekaletin davalõlardan birlikte alõnõp davacõya verilmesine, alõnmasõ gereken 162,00 YTL'nõn harçtan peşin alõnan 63,20 YTL harcõn düşümü ile kalan 98,80 YTL nin harcõn davalõlardan birlikte tahsiline, Yargõtay yolu açõk olmak üzere 06.02.2008 tarihinde verilen karar Davacõ vekili ile davalõ Serhan Efe Gõda san Dõş Tic Ltd. Şti vekilin yüzünde davalõlarõn yokluğunda açõkça okunup an- latõldõ. DAVALI Mustafa EROĞLU Çekirge cad. Petek Akit apt. No: 15 K:2/4 Bursa Nezihe DÜZGÜN Elmasbahçeler mah. Zafer sok N:26 Bursa Basõn: 51145 Melamin içeren mama nedeniyle tedavi gören çocuklardan 104’ünün durumu ağõr 53 bin bebek zehirlendiDış Haberler Servisi - Çin’de me- lamin içeren ve 4 çocuğun ölümüne yol açan zehirli mama nedeniyle hastane- ye kaldõrõlan çocuklarõn sayõsõ bir haf- tada yaklaşõk 9 kat artarak 53 bine yak- laştõ. Çocuklarõn büyük bölümünün ayakta tedavi edildiği, ancak 12 bin 892 çocuğun hastanedeki tedavisinin sür- düğü bildirildi. Böbrek yetmezliği bu- lunan 104 çocuğun durumunun ağõr ol- duğu kaydedildi. Hastalanan çocukla- rõn yüzde 80’inden fazlasõnõn 2 ya- şõndan küçük olduğu belirtiliyor. Çin Sağlõk Bakanlõğõ, geçen hafta 6 binden fazla çocuğun hastaneye kal- dõrõldõğõnõ açõklamõştõ. Mama yapõ- mõnda da kullanõlan süte katõlan me- lamin başta böbrek taşõ olmak üzere çe- şitli böbrek hastalõklarõna yol açõyor. Çin’de, plastik ve yapõştõrõcõ üreti- minde kullanõlan melaminin, bebek mamasõnõn yanõ sõra süt, dondurma ve yoğurta da karõştõğõnõn ortaya çõkma- sõyla çok sayõda şirket ürünlerini pi- yasadan toplatmaya başlamõştõ. Kârlarõnõ arttõrma peşindeki süt üre- ticilerinin, sütü önce sulandõrdõğõ, son- ra da protein değerini yüksek göster- mek amacõyla süte melamin kattõğõ sa- nõlõyor. Skandalõn büyümesinin ardõndan, Çin’in kalite kontrol idaresi başkanõ Li Çangjiang, gelen baskõlar üzerine dün istifa ederken, zehirli sütün ilk çõk- tõğõ Sanlu markasõnõn merkezi olan Şi- jiazhunang kentinin en üst düzey yet- kilisi de görevden alõndõ. Şimdiye ka- dar Sanlu Grubunun başkanõ dahil 18 kişi tutuklandõ, onlarca kişi sorgulan- mak üzere gözaltõna alõndõ. Sanlu’dan sonra en az 22 şirketin da- ha adõ skandala karõşõrken Lili, Meng- niu vb. tarafõndan üretilen sütler top- latõldõ. Hong-Kong’da iki büyük sü- permarket zinciri Nestle, Dutch Lady ve Mr. Brown markasõ taşõyan süt ürünlerini toplatõyor. Yerel bir gazete, Nestle marka sütlerde melamine rast- landõğõnõ duyurdu. Gazetenin yürüttüğü gayri resmi araştõrmanõn sonuçlarõ, Hong-Kong hükümetinin yaptõğõ test- lerce de doğrulandõ. Brunei, Singapur, Malezya, Hong- Kong, Tayvan, Japonya, Bangladeş, Gabon, Brundi ve Filipinler gibi bazõ ülkeler de Çin’de üretilen süt ürünle- rini yasakladõ. Olimpiyatlar’da hasır altı mı edildi? Bozuk mama skandalõnõn ilk olarak geçen ay Pekin Olimpiyatlarõ sõrasõn- da ortaya çõkarõldõğõ, ancak Çinli yet- kililerin skandalõn büyümesini engel- lemek amacõyla olayõn üzerini örttüğü iddialarõ da basõnda tartõşõlmaya devam ediyor. Olimpiyatlara sponsor olan bir firmanõn süt ürünlerinin ayrõ üre- tilmesi ve melamin içermemesi, “Bi- ze melamin, misafirlere güvenlik” şeklinde yorumlanõyor. Çin, son yõllarda ülkede üretilen gõ- da, ilaç ve oyuncaklarda zararlõ mad- deler bulunmasõ nedeniyle güvenlik standartlarõnõn yetersizliğinden dola- yõ sert eleştirilere hedef oluyor. Japonya’ya muhafazakâr başbakan Dış Haberler Servisi - Japon- ya’da iktidardaki Liberal Demo- krat Parti’nin liderliğine eski dõşişleri bakanõ Taro Aso seçil- di. 68 yaşõndaki Aso’nun, 1 Ey- lül’de istifa ettiğini açõklayan Başbakan Yasuo Fukuda’nõn yerine geçmesi bekleniyor. Partisinin liderlik yarõşõnda 4 rakibini geride bõrakan ve 525 oy- dan 351’ini alan Aso, ekonomi- yi güçlendirmeye verdiği önem- le tanõnõyor. Ekonomiyi canlan- dõrmak için kamu harcamalarõnõn arttõrõlmasõndan yana olan Aso’nun başlõca hedefi, Asya’nõn en güçlü ekonomisine sahip olan ülkesini ekonomik durgunluk- tan uzak tutmak. Muhafazakâr yapõya sahip Aso, parti lideri seçildikten sonra yap- tõğõ konuşmada, “Şu anda en önemli iş ekonomi. Amerika, mali kriz yaşıyor. Bunun bizi de devirmesine izin vermeme- liyiz” diye konuştu. Liberal Demokrat Parti, son iki başbakanõn birer yõl görev yap- tõktan sonra istifa etmelerinin ardõndan yeniden halkõn desteğini kazanmaya çalõşõyor. Juniçiro Koizumi’den sonra başbakan olan Şinzo Abe, yolsuzluk skan- dallarõ ve sağlõk sorunlarõ nede- niyle istifa etmişti. Abe’nin ye- rine geçen Yasuo Fukuda ise seçmen desteğinin hõzla erimesi üzerine, yine bir yõl görev yap- tõktan sonra üç hafta önce istifa etmişti. Fukuda’nõn özellikle yaş- lõlarõn sağlõk harcamalarõnõ arttõ- ran kararõ tepki toplamõştõ. Çin’de sulandõrõlmõş süte proteini yüksek gözüksün diye melamin katõlmasõnõn yol açtõğõ skandal büyüyor. Zehirli mamadan etkilenen çocuklarõn sayõsõ, geçen hafta açõklanan sayõnõn 9 katõna ulaştõ. Panik içindeki aileleler hastanelere koşarken skandal yüzünden ilk üst düzey istifa da dün geldi. (Fotoğraf: REUTERS) Aso’nun başlõca hedefi ülke ekonomisini canlandõrmak Parti içindeki yarışta 4 rakibini geride bırakan 68 yaşındaki eski Dışişleri Bakanı Taro Aso (soldan üçüncü), seçilmesinin ardından yandaşlarıyla beraber “banzai” (yaşasın) nidalarıyla başarısını kutladı. (Fotoğraf: REUTERS)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle