Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
İstanbul Haber Servisi -
Yapõlan araştõrmalar Türki-
ye’de 1960’lõ yõllarda baş-
layan göç hareketi boyunca
2 milyon 157 bin 596 yurt-
taşõn Avrupa ülkelerine ça-
lõşmak için gittiğini ortaya
koydu. Almanya’ya göç 47,
Fransa’ya göç 45, Avustral-
ya’ya göç 40. yõlõnõ doldu-
rurken Türkiye’den çalõş-
mak için yurtdõşõna giden
işçilerin ülke tercihlerinde de
büyük değişiklik yaşandõğõ
rakamlara yansõdõ. 1973 yõ-
lõnda 79 bin 526 kişi ile en
yoğun göçün yaşandõğõ Al-
manya, 2007 yõlõnda yerini
Rusya’ya bõraktõ. Rusya’ya
göç eden işçi sayõsõnda bü-
yük bir artõş yaşanõrken Türk
işçileri bu ülkeden sonra
Irak, Suudi Arabistan, Libya
gibi ülkelere yönelmeye baş-
ladõ. Gerek kõrsal kesimler-
de yaşanan sosyal ve eko-
nomik çalkantõlar, gerek Tür-
kiye’nin ekonomik buna-
lõmlarõ insanlarõ yurtdõşõnda
yeni arayõşlara yöneltti.
Belçika Liège Üniversi-
tesi, Psikoloji ve Eğitim Bi-
limleri Fakültesi öğretim
üyesi ve Göç Tetkik Ensti-
tüsü Müdürü Dr. Altay A.
Manço, Türkiye’den Belçi-
ka’ya göçün 1964 yõlõnda
başladõğõnõ ifade ederek
“Göç hareketleri kırsal ke-
simlerde yaşanan sosyal
ve ekonomik çalkantılara
dayanıyor” dedi. Manço,
1950’li, 60’lõ yõllarda Tür-
kiye’de özel sektörün geliş-
mesi, birçok sosyal ve eko-
nomik etkinin yanõ sõra ta-
rõmda yeniliklerin mekanik
gelişmeleri de beraberinde
getirdiğini vurgulayarak,
“Irgat gücü teknolojik ye-
niliklerin gölgesinde kaldı.
Bu durum kırsal kesim-
lerden büyük şehirlere top-
lu göçe neden oluyor. Ar-
tan nüfusla birlikte kırsal
kesimde yaşayan yurttaş-
ların çocuklarına ‘Daha iyi
bir gelecek ve iş’ sağlama
ümidiyle büyük şehirlere
göçü cazip kılıyor” diye
konuştu.
Manço sözlerini şöyle sür-
dürdü: “20. yüzyılın ikinci
yarısında, Türkiye Cum-
huriyeti’nin art arda poli-
tik kriz yaşaması nedeniy-
le dış göçler yeni bir boyut
kazandı. Ancak dış işçi gü-
cü gereksinimini karşılayan
Belçika, 1974 yılında kapı-
larını resmen kapatarak
işçi alımlarını durdurdu.
1975 yılından sonra Belçi-
ka’da Türk nüfusu, aile
birleşimi çerçevesinde do-
ğumlara bağlı olarak arttı.
Her yıl 6 bini aşkın Türk,
Belçika tabiyetini aldı. Baş-
vurular, 1992 yılından iti-
baren hareketlendi.
1994’ten itibaren toplam
50 bin yurttaşımız Belçika
vatandaşlığına geçti.”
‘En çok işçi göçü
Rusya’ya’
Türkiye İş Kurumu’nun
verilerine göre 1961 yõlõndan
2007 yõlõna kadar aralarõnda
Almanya, Avustralya, Avus-
turya, Belçika, Fransa, Hol-
landa, Irak ve Suudi Ara-
bistan’õn da bulunduğu çok
sayõda ülkeye Türkiye’den 2
milyon 157 bin 596 yurttaş
göç etti. Göçlerin 2004 yõ-
lõndan itibaren artõş göster-
diği gözlenirken göç eden er-
kek yurtttaşlarõn oranõnõn
kadõn yurttaşlardan daha faz-
la olduğu belirlendi. Türk-
lerin çalõşmak için en çok
tercih ettiği Almanya ise,
son yõllarda yerini başka ül-
kelere bõraktõ. 2007 yõlõnda
Türkiye’den çalõşmak için
yurtdõşõna giden işçilerin ter-
cih sõrasõnda ilk numarayõ
Rusya aldõ. Ülkeye göç eden
kişi sayõsõ geçen yõl 23 bin
361’i buldu. Rusya’yõ 8 bin
1 ile Kazakistan, 6 bin 842
ile Irak, 6 bin 343 ile de Al-
manya takip etti. 2007 yõ-
lõnda toplam 78 bin 167 ki-
şi yurtdõşõna çalõşmak için
göç etti.
CMYB
C M Y B
2 EYLÜL 2008 SALI CUMHURİYET SAYFA
HABERLER 7
DÜZ YAZI
ORHAN BİRGİT
Yalandan Kim Ölmüş ki?
Zafer Bayramı kutlamaları ile ilgili haber ve gö-
rüntüler arasında, televizyonlara yansıyan kısa bir
İçişleri Bakanlığı açıklaması.
Açıklamada, Bakanlık müfettişlerinin “zabıta da-
yağı” olayı ile ilgili olarak kovuşturma başlattığı
bildiriliyor.
Soruşturmaya konu olan olayın işlenme tarihi
14 Ağustos Perşembe gününe rastlıyor. Olayın
geçtiği yer ise başkent Ankara’nın gözde ilçesi
Keçiören.
O akşamki haber bültenlerinde Keçiören Bele-
diyesi A takımı adı verilen gözü dönmüş bir ka-
ba kuvvet ekibinin, ellerindeki kalın sopalarla Baş-
bakan Erdoğan’ın ikametgâhına 500 metre me-
safedeki bir büfenin işleticisine nasıl saldırdığını
ve Metin Şahin adındaki büfecinin nasıl dövdü-
ğünü görmek mümkün.
Tabii, Erdoğan’ın o çok sevdiği ve sık kullandığı
deyim ile “gözleri var, görmezler” türünden kim-
selerden değil iseniz.
Devletin Gözleri Ve Kulakları
Ne Âlemde?
Ama öyle anlaşılıyor ki, devletin üstelik baş-
kentteki gözleri, aynı yerdeki bu dayak olayını gör-
mek, dahası “duymak” da istemiyor... Ta ki,
ABD’nin Ankara Büyükelçiliği adına Başkâtip
Jeffi Colins, bu vahşet olayı hakkında bilgi top-
lamaya kalkışıncaya kadar.
Daha doğrusu, o bilgi toplama işlemi başladıktan
ve öylelikle bizim medyamızın belirli kesiminde ko-
nu hak ettiği büyüklükte ele alındıktan 16 gün son-
ra, yurttaşlarının güvenliğinden birinci derecede
sorumlu olan makam harekete geçebiliyor.
Unutmadan ekleyelim. İçişleri Bakanlığı’nın,
Keçiören olayı hakkında soruşturma başlattığını
açıklaması, CHP’nin Bakan hakkında TBMM’de
bir Meclis soruşturması açılması için girişimde
bulunmasının da sonrasında gerçekleşiyor.
Aynı bakanlığın, alkol konusunda son derece-
de duyarlı olduğu saklanamaz hale gelen muha-
fazakâr AKP iktidarı döneminde, sorunu hangi öl-
çütlerle ele aldığını da bilmeyenimiz yok.
İstanbul bile
Medyamızın belirli kesimi, AKP yönetimindeki
belediyelerin, o arada dünyanın kültür başkenti ola-
rak adlandırılmaya aday İstanbul Büyükşehir Be-
lediyesi’nin de içki konusunda nasıl ortodoks öl-
çütler uygulamak için fırsat kolladığını sergiliyor.
O sergileme ile ilgili haberlere karşın ne ilgili be-
lediyeler, ne de İçişleri Bakanlığı’nın bu haberle-
ri yalanlamaya kalktığını ya da ilgililer için soruş-
turma yaptığını gören, bilen yok.
Çünkü öyle bir girişimi yok büyüklü küçüklü ik-
tidar organlarının ve de onlar tarafından yöneti-
len kamu kurumlarının.
Ama Başbakanın, üstelik Genelkurmay Baş-
kanlığı’nda Zafer Bayramı nedeni ile verilen re-
sepsiyonda, Cumhurbaşkanı ve TBMM Başkanı
ile yaptığı bir söyleşide medyanın duyup haber
yapmasını sağlamak amacıyla “hiç kimsenin bar-
dağında ve tabağında ne olduğu konusunda her-
hangi bir davranışı bulunmadığını” üçüncü kişilere
vermek istediği sözde bir güvence de var.
Erdoğan’ın bu açıklamasını okuyunca, “birile-
ri gerçeği söylemiyor. Ama onlar kim ” mi diye-
ceğiz.
Yoksa çevremizde her gün bir yenisi eklenen bu
görüntülü haberlere, kırmızı çizgili haritalara, biz-
zat her birimizin karşılaştığı yasaklara bakarak Baş-
bakan’ın gerçekleri söylemediğine mi hükmede-
ceğiz?
Faks: 0 216 302 82 08 obirgit@e-kolay.net
Acaba video ve bilgisayar oyunları
hakkında okuduğumuz yazıların ne
kadarı varsayımlara, ne kadarı güvenilir
gözlemlere dayanıyor? Bu üzerinde du-
rulması gereken bir soru. Soruyu ve ya-
nıtına dair bir kısım incelemeleri de-
ğerlendiren Marjinal reklam ve tanıtım
şirketi ilginç sonuçlara ulaşmış.
www.psychiatrictimes.com adlı si-
tenin referansından yola çıkan Marjinal
ekibi “Araştırmaların yüzde seksenin-
de saldırganlığa dair ölçüm ve değer-
lendirmeler kâğıt üzerinde, yalnızca
belli kutucuklara belli işaretler konula-
rak yapılırken çok az araştırma bu
‘tahmini’ saldırgan davranışların gerçek
hayatta da oluştuğunu, oluşuyorsa da
bunun gerçekten ne kadarının bilgisa-
yar oyunlarla doğrudan ilişkili olduğu-
nu kanıtlar göstererek çözebilmiş de-
ğil” diyor. Bu önemli araştırmadan
bazı alıntıları birlikte paylaşalım.
Uzman ya da değil, herkesin aynı şe-
kilde korktuğu, “şiddet içeren video
oyunları çocukları gerçek hayatta da
şiddet yanlısı bireyler yapıyor” iddia-
sı aslında verilerle desteklenen bir
iddia bile değil.
Özellikle geçen yıl yayımlanan yüz-
lerce makalede şiddet içeren video
oyunlarının saldırgan duygular, tavır-
lar ve algılama biçimlerine yol açtığı
üzerinde duruluyordu. Bu yazıların
tümü de velileri hedef alarak yazılmıştı.
Oysa bu araştırmalar uzmanların sı-
nırsız bir güvenle kullanabilecekleri ve-
riler sunmuyor. En çok referans veri-
len araştırmalar, sadece tek bir video
oyunuyla kısa bir süre oyun oynatılan
öğrenciler üzerindeki laboratuvar de-
neylerinden yola çıkıyor.
Genel olarak bu son araştırmalar 8
ile 10 yaş arasındaki erkek çocukların
video oyunlarını en çok oynayan grup
olduğunu ortaya koyuyor (yüzde 73).
Araştırma yapılan 1254 çocuktan sa-
dece yüzde 6’sının altı aydır video
oyunları oynamadığı gözlemlenmiş.
Erkek çocuklar tipik olarak haftada 6-
7 kez oynarken, kızlar haftada 1 kez vi-
deo oyunu oynuyor. 12-14 yaş ara-
sındaki kızların yüzde 29’unun, erkek
çocuklarınsa yüzde 68’inin, aslında
17 yaşından büyükler için tasarlanmış
video oyunları oynadığı da bir başka
saptama. Çocuklara ve ergenlere video
oyunlarını oynama nedenleri soruldu-
ğunda yarısından çoğunun cevabı,
“Yeni şeyler öğrenmeyi seviyorum” ve
“Kendi dünyamı yaratmak istiyorum”
olarak karşımıza çıkıyor. Erkek ço-
cukların çoğu, kızların da yarısına ya-
kını “dinlenmek ve gevşemek için” ce-
vabını veriyor. Yine yarısına yakını,
“öfkemi boşaltmak için” ya da “öfkey-
le başa çıkabilmek için” gibi cevaplar
veriyor. Duyguları kontrol etmek için vi-
deo oyunları oynayan ergenler genel-
de şuna inanıyorlar: “Okulda günüm kö-
tü geçmişse, eve gelince video oyunu
oynuyorum; bütün sinirim geçiyor.
”Çocukların şiddet içerikli elektronik
oyunları oynamalarının bir nedeni hiç
şaşırtıcı olmayan, normal gelişimleriy-
le ilgili nedenler: İsyan, yasağa karşı du-
yulan merak ve kontrollü ortamda ka-
bul edilebilir davranışların sınırlarını
zorlamak. Erkek çocuklardan bir kısmı,
“Neyse ki bunlar gerçekten başıma gel-
meyecek, bunu bilerek oynamak güzel”
derken bir kısmı da “Gerçekten orala-
ra gitmeden bu deneyimleri yaşamayı
istiyor insan” diyor. Araştırmalarda
şiddet içerikli video oyunu oynayan ve
saldırgan davranışlarda bulunan er-
genler de saptanmış. Bu ergenlerin sal-
dırganlık örnekleri sıklıkla karşı cinsle,
yani kızlarla ilgili sorunlarından kay-
naklanıyor. Bu nedenle saldırgan dav-
ranışların video oyunlarıyla doğrudan
ilişkisi olduğunu söylemek zor.
Alt gruplardaki çocuklar, yani zi-
hinsel hastalığı ya da öğrenme güçlüğü
olan çocuklarla video oyunları ara-
sındaki ilişkiyi inceleyen çok az araş-
tırma var. Yine de araştırmalar genel-
likle, dikkat bozukluğu olan/hiperak-
tivite semptomları gösteren çocukla-
rın öfke duygularıyla baş etmek için
daha çok video oyunu oynadığını
gösteriyor.
Oyunlar Şiddeti Tetikliyor Bir Medya Masalı mı?
ENTERNET / MEHMET SUCU
60’lõ yõllarda başlayan ‘umuda yolculuk’ta artõk Rusya, Irak, Kazakistan, S.Arabistan, Libya ve Kazakistan tercih ediliyor
Almanya, 1973 yõlõnda
79 bin 526 kişi ile en
yoğun göçün
yaşandõğõ ülke olurken 2007 yõlõnda yerini
Rusya’ya bõraktõ. Rusya’ya göç eden işçi
sayõsõnda büyük bir artõş yaşanõyor.
İşçi göçünde rota değişti
‘Beden işçisi olarak çalışıyorlar’
Türkiye İş Kurumu’nun göç eden iş-
çilerin meslekleri ile ilgili 2007 yõlõnda yap-
tõğõ ayrõ bir araştõrma Türklerin en çok “be-
den işçisi”, “kalıpçı”, “inşaat işçisi”,
“döşemeci”, “duvarcı” ve “aşçı” gibi iş-
kollarõnda çalõştõğõnõ ortaya koydu. Ayrõ-
ca araştõrmaya göre Türkiye’den en fazla
göç veren şehirler arasõnda İstanbul, Ada-
na, Ankara, Hatay ilk sõralarda yer alõyor.
Çalõşma ve Sosyal Güvenlik Bakanlõ-
ğõ’nõn 2006 yõlõ verilerine göre ise yurtdõ-
şõnda toplam 1 milyon 205 bin 506 yurt-
taş çalõşõyor. Yurttaşlarõn 826 bin 934’ü Ba-
tõ Avrupa ülkelerinde, 23 bin 609’u Türk
cumhuriyetlerinde, 132 bin 794’ü Ortadoğu
ve Afrika ülkelerinde, 30 bin 250’si Avus-
tralya’da, 143 bini ABD ve Kanada’da, 48
bin 919’u Rusya Federasyonu, Japonya, Af-
ganistan ve diğer ülkelerde bulunuyor.
Yabancõ ülke vatandaşlõğõna geçen yurt-
taşlarõn sayõsõndaki artõş ise göçün bir
başka boyutunu gözler önüne seriyor.
2006 yõlõ sonu itibarõyla yabancõ ülke va-
tandaşlõğõnõ seçen yurttaş sayõsõ 1 milyon
480 bin 256’yõ buldu.
‘Sanayileşme işsizliği getirdi’
Türkiye Araştõrmalar Merkezi Vakfõ’nõn
araştõrmasõna göre, Türkiye’den Federal Al-
manya’ya 1961 yõlõnda başlayan göç ha-
reketinde 2007 yõlõna dek toplam 691 bin
759 kişi göç etti. Türkiye’de 1960’lõ ve
1970’li yõllarda ihracat ve turizm gelirle-
rinin düşük olmasõ işçi dövizlerinin önem-
li bir kaynak oluşturmasõna ve yurtdõşõna
yapõlan iş göçü politikalarõnõn değişmesi-
ne neden oldu. Tarõmda sanayileşmeye ge-
çilmesiyle meydana gelen işssizlik soru-
nunun yurtdõşõna yapõlan işgücü göçüyle
azaltõlmasõ planlanõyordu.
Ayrõca yurtdõşõna gönderilen işçilerin yur-
da dönüşlerinde çeşitli beceri ve nitelikle-
re sahip olacaklarõ ve bunlarõn yerli sana-
yiye katkõsõ olacağõ hesaplanõyordu. Batõ
Avrupa ülkelerinin işgücüne olan ihtiyacõ
Türkiye’nin bu gereksinimleriyle örtüş-
mekteydi.
Avustralya’ya göç 40. yılında
Türkiye’den Avustralya’ya 1968’de baş-
layan göç hareketinde ise 2007 yõlõna dek
toplam 12 bin 430 kişi göç etti. Avustral-
ya Göçü 40. Yõl Kutlama Komitesi ve Göç
Müzesi ortaklõğõyla yapõlan araştõrmaya gö-
re, 5 Ekim 1967 tarihinde Türk ve Avus-
tralya hükümetleri arasõnda imzalanan an-
laşma gereği, Avustralya’ya ikamet ve
çalõşma amaçlõ göçe olanak sağlandõ. O dö-
nemde işgücü sõkõntõsõ yaşayan Avustral-
ya, Türkiye’den ve Doğu Avrupa’dan ge-
len göçlerle işyerlerini doldurdu. 1960’lõ
yõllarõn başõndan itibaren Avrupa’ya misafir
işçi gönderen Türkiye, bu geçici işçilerin
tam donanõmlõ olarak gönderilmelerini
bekliyordu. 1968 yõlõnõn ocak ayõnda 185
kişiden oluşan ilk Türk kafilesi Sydney’e
mehmet@cumhuriyet.com.tr
vardõğõnda, Avustralya’ya daha önce yerleşmiş
Kõbrõslõ Türkler tarafõndan karşõlandõlar ve böy-
lece Avustralya’nõn Türkçe konuşan topluluğu-
nun temelini oluşturdular. 1968 ve 1975 yõllarõ
arasõnda yolculuk yardõmlarõyla Avustralya’ya
göç eden Türklerin, neredeyse yüzde 50’si Mel-
bourne’e yerleşti. Türkiye’den ilk göç eden
yurttaşlarõn büyük çoğunluğunu Türkiye’nin
değişik kõrsal bölgelerinden giden yurttaşlar
oluşturuyordu. Daha önceleri tarõm işçisi olarak
ya da küçük işletmelerde çalõşan yurttaşlar ön-
celikle, “2 yıl kalıp, para biriktirip Türkiye’de
ev almayı ya da küçük bir iş kurmayı” amaç-
lõyorlardõ. İyi eğitimli olan ve İngilizce konuşa-
bilen göçmenler ise kalõcõ olarak yerleşmeyi is-
tiyorlardõ.
Gurbet ülkelere gelene
kadar ev dõşõnda veya
ücretli bir işte hiç ça-
lõşmayan birçok Türk
kadõnõ aile bütçesine kat-
kõ sağlamak amacõyla teks-
til sektöründe makinist olarak
ya da besin işleme ve ağõr imalat
sanayilerinde çalõşmaya başladõ. Ayrõca
Türk kadõnõ ilk kez sendikal faaliyetlerde bu-
lundu. Çocuk bakõmõ konusunda çoğunlukla
tatmin edici olmayan çözümler buldular. Ka-
dõnlar çocuk bakõmlarõnõ farklõ saatlerde ça-
lõşan kocalarõ ya da evin büyük kõzlarõ ile pay-
laştõlar. Çocuklarõnõn bakõmõna yeterince il-
gi gösteremeyen ailelerden bazõlarõ küçük ço-
cuklarõnõ Türkiye’de yaşayan ailelerinin ya-
nõna göndermek durumunda kaldõ. Kadõnla-
rõn bir kõsmõ evde çalõşarak aile ekonomisine
katkõ sağladõ. Hem işte hem de evde çalõşmak
durumunda kalan birçok kadõn İngilizce öğ-
renmek için ne vakit ne de fõrsat bulabildi.
YA ABLALARI
BAKTI YA DA
BABALARI
Ticarete atılan gurbetçiler ‘ekmek tekneleri’nin isimlerine hem vatandan hem de
gittikleri ülkeden bir şeyler kattılar. (Fotoğraflar: CUMHURİYET ARŞİV)
Türk işçiler bu ülkeden sonra Irak, Suudi Arabistan, Libya
gibi ülkelere yönelmeye başladõ. Gerek kõrsal
kesimlerde yaşanan sosyal ve
ekonomik çalkantõlar, gerek
Türkiye’nin ekonomik
bunalõmlarõ insanlarõ yurtdõşõnda yeni arayõşlara yöneltti.
Atatürk’ün askeri
kıyafetleri Ürdün’de
İZMİR (Cumhuri-
yet Ege Bürosu) - Ata-
türk Kõyafetleri ve Kül-
türü Araştõrma Vakfõ
Kurucusu ve modacõ
Hüseyin Özkan, “Sahra
Yõldõzõ” adõnõ taşõyan,
Atatürk’ün askeri ve si-
vil kõyafetlerinden olu-
şan 250 giysilik kolek-
siyonla Ürdün’e gidi-
yor. Özkan, Atatürk
giysilerinin benzerini
imal eden ve yaşatan
tek kuruluş olarak, 32
yõldõr Atatürk defileleriyle birçok modacõ-
nõn tarzõndan farklõ çalõştõğõnõ ve “tek” ol-
duğunu söyledi. Özkan, Atatürk’ün giysi-
lerinin ölçü ve kalõplarõnõn yalnõzca kendi-
sinde bulunduğunu iddia etti.
Taş ocağında patlama: 1 ölü
Yurt Haberler Servisi- Eskişehir’in Miha-
lõççõk ilçesinde taşocağõ sahasõnda yerleştiri-
len dinamit lokumlarõndan birinin “kontrol-
süz patlamasõ” sonucu ateş belgeli ateşleyici
olarak görev yapan İlhami Yüksel yaşamõnõ
yitirirken İbrahim Arslan yaralandõ. Ağõr ya-
ralõ olduğu bildirilen Yüksel’in Eskişehir
Osmangazi Üniversitesi Tõp Fakültesi Hasta-
nesi’nde tedavi altõna alõndõğõ öğrenildi.
Hırsızlara baskın: 11 gözaltı
İstanbul Haber Servisi - İstanbul’da ecza-
ne, ev ve işyerlerinden hõrsõzlõk yapõlmasõna
yönelik operasyonda 11 kişi gözaltõna alõn-
dõ. Bahçelievler Yenibosna’daki bir bekâr
evine operasyon düzenleyen polis, grubun
liderleri olduklarõ ileri sürülen D.B. ve
Ş.G’nin de aralarõnda bulunduğu 11 şüpheli-
yi gözaltõna aldõ. Gözaltõna alõnanlar arasõn-
daki M.Ç (13) ve Y.U (17) adlõ kõz çocukla-
rõ ile M.G’nin (17), evlerinin bulunduğu Kâ-
ğõthane, Bakõrköy ve Şişli’den kaçõrõlarak
ya da kandõrõlarak tehdit yolu ile 9 ayrõ ec-
zaneden ve çeşitli ev ile işyerlerinden hõrsõz-
lõk olaylarõna azmettirildikleri anlaşõldõ.
Hüseyin Özkan