05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 2 EYLÜL 2008 SALI 4 HABERLER DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Barış Özlemi ve Diyalektiği Dün “Dünya Barış Günü” idi. Üç gün üst üste, çeşitli yerlerde bu konuyu tartışma olanağını bul- dum katılımcılarla. Barış konusu çokça konuşulur ve her sıkça söz edilen kavram gibi o da daha çok sloganlarla ele alınır. Birinci boş slogan “barış özlemi insanlık kadar eskidir” deyişidir ki, hiç de gerçeği yansıtmaz. Bu deyişe bakanlar, insanların tarihinin başından beri hep barışı özlediklerini, ama kimi “kötüler”in bunu engellediğini sanacaklardır. Oysa insanlık ta- rihinin önemli bir bölümü, fatihlerin, cihangirlerin yüceltildiği dönemlerdir. Uygarlığımız da, hep barışın düz çizgisi doğrultusunda gelişmiş değil- dir. Tam tersine, güçlüler, güçlerini kabul ettire- rek, kendi görüşlerini ve çıkarlarını karşılarındakilere dayatarak, kendi “barış”larına boyun eğilmesini sağlayarak, tarihin gergefini dokumuşlardır. Roma dönemi, “Pax Romana” (Roma Barışı) devridir. Bu Roma’nın düzenine, çıkarına boyun eğdirilmesi karşılığında verilen bir yaşama hakkı- dır. Fethedilen ülkelere Roma düzeni ile getirilen sistem, orayı düzenlerken, Roma’nın buyrukları- nı da kabul ettirmeye yöneliktir. Roma Barışı gibi tarihin sayfalarına tescil edil- miş birçok barış, gerçekte “adil ve kalıcı” yani her iki tarafa da eşit ya da hiç değilse birbirine, eş- değerde ya da yakın yaşama ve gelişme hakkı sağ- layan gerçek bir barış olmayıp, olsa olsa, silahla- ra başvurmaya ara verilmiş olan bir “savaşmama hali” dir. Gerçek barışın kalıcı niteliğine karşın, savaş- mama hali, yapısı gereği, kaçınılmaz olarak geçi- cidir. Bu geçicilik sonucudur ki, savaşlar ile aslında savaşmama hali olan ama bizim genelde barış ola- rak nitelediğimiz, barışların birbirlerini izlediği bir süreç, bir “savaş – barış diyalektiği” oluşmuştur. Savaş – barış diyalektiği, her savaşın içinde ken- di barışının (tabii eksik koşullarda) her barışın da kendi savaşının tohumlarını taşıması olarak nite- lenebilir. Ve bize okutulup, öğretilmeye çalışılan tarih de bir savaş – barış diyalektiği öyküsüdür. Böylece de her barış kendi savaşını, her savaş kendi ba- rışını getirmiştir. Bunun en güzel örneği, paylaşım savaşları ola- rak da adlandırılan, emperyalizm aşamasına var- mış olan kapitalizmin yol açtığı birinci ve ikinci dün- ya savaşlarıdır. Birinci paylaşım savaşı, kendi ba- rışının tohumlarını da taşıyordu içinde. Hiç de, mağ- luplardan daha haklı ve adil olmayan galiplerin, kendilerinden daha haksız ve zalim olmayan kar- şıtlarına kendi koşullarını dayatıp, onlara herhan- gi bir hak tanımadıkları barış anlaşmaları (Alman- ya için Versailles, Osmanlı için Sevres) dayatma- larıyla birlikte başlayan “bu barış” kendi içinde ikin- ci savaşın tohumlarını da birlikte getirdi. Barışın insanlık tarihinin gündemine birincil so- run olarak girmesi, gelişmiş kapitalizmin ve tek- nolojinin olanaklarıyla büyük yıkım silahlarının, ar- tık savaşı çok daha kahredici hale getirip, “savaş – barış diyalektiğini” kırmasıyla başlamıştır. Uzatmayalım, silahların çapı, tarafların tahrip güç- leri, hele hele özellikle Hiroşima ve Nagazaki’de patlayan ilk atom bombalarıyla başlayan nükleer çağ savaş barış diyalektiğini kırmış, gelecek sa- vaşının; galibinin de, barışının da olmayacağı in- sanlığın sonunu getirecek bir toptan yok oluşa yol açması olasılığını doğurmuştur. 20. yüzyılda insanlık, toptan yok oluş tehlikesi- ni çok yakından yaşamıştır. İşte barış gerçekten insanlığın birinci kaygısı ol- duğu, bütün dünyada barış hareketlerinin kitlele- ri peşlerinden sürükledikleri dönem bu dönem- dir. Birbirine düşman iki kampın ve ideolojinin bir- birlerini yok etmeyi amaçladıkları, ama silahların tahrip gücü yüzünden buna cesaret edemeyip mer- kezde değilse bile çevrede “periferi” (örneğin Ko- re ve Vietnam) aracılarla dolaylı savaşlar yaptık- ları o dönem soğuk savaşın bitişiyle birlikte, hiç de- ğilse bir süre için, kapanmıştır. Ama insanlık o dönemin kapandığı günlerde, uz- manların daha önceden haber verdikleri, başka bir tehlikenin açık biçimde farkına varmış, bilincine er- meye başlamıştır. Birbirlerinden farklı ama uzun erimde ikisi de in- sanlığın sonunu doğuracak, iki tehlike söz konu- sudur 20. ve 21. yüzyılda. 20. ve 21. yüzyılın barış hareketlerinin nitelikle- rini de bu iki tehlikenin farkları belirlemektedir. 21. yüzyıl barış hareketinin niteliğini de gelecek yazıda görelim hep birlikte. [email protected] Prof. Dr. Mualla Selçuk, ‘Kadõn başõ açõk namaz kõlabilir’ diyerek dikkatleri üzerine çekmişti Kadõnüyeyedayanamadõlar FIRAT KOZOK ANKARA - “Kadın başı açık namaz kılar” görüşüyle dikkatle- ri üzerinde toplayan Diyanet İşleri Başkanlõğõ Din İşleri Yüksek Kurulu üyesi Prof. Dr. Mualla Selçuk ku- rula yeniden atanmadõ. Kurul, üç üyesi dõşõnda tamamõyla yenilendi. Özgürlükçü açõklamalarõyla bili- nen Ankara Üniversitesi İlahiyat Fa- kültesi Dekanõ Prof. Dr. Mualla Selçuk’un yeniden üye yapõlmadõ- ğõ kurulda üniversitelerde türbanõn serbest bõrakõlmasõ gerektiğini sa- vunan imza kampanyasõna destek veren Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İsmail Hakkı Ünal ise görevini ko- rudu. Prof. Dr. Mualla Selçuk’un ye- niden atanmamasõ üzerine kurulda hiç kadõn üye kalmadõ. Prof. Selçuk çağdaş açõklamalarõyla, Din Öğre- timi Genel Müdürü olduğu dönem- den beri dikkat çeken isim olmuş- tu. Selçuk, Diyanet İşleri Başkanlõ- ğõ Din İşleri Yüksek Kurulu’nun ilk kadõn üyesi seçildikten sonra, 2006 yõlõnõn şubat ayõnda “kadınlar ba- şı açık namaz kılabilir” şeklinde görüş açõklayarak da dikkat çek- mişti. Üsküdar Subaşõ Camisi’nde kadõnlarõn erkeklerle aynõ safõ pay- laşõp, başlarõ açõk olarak namaz kõlmalarõ nedeniyle Din İşleri Yük- sek Kurulu konuyla ilgili görüşlerini açõklamõştõ. Kurulun tek kadõn üyesi Prof. Dr. Mualla Selçuk, 15 üyenin “Hayır” dediği karara, “Evet kadınlar ba- şı açık namaz kılabilir” diyerek şerh koymuştu. Bu karar dergide şerhli olarak basõlmõştõ. Karar ve şerh derginin 47 ve 48. sayfalarda yerini aldõ. Ancak Başkanlõk, son anda karar değişikliğine giderek sayfalarõ dergiden çõkarma yoluna gitmişti. Basõmõ tamamlanan der- ginin şerhli sayfasõnõ dergilerin ba- sõldõğõ matbaaya talimat vererek tek tek yõrttõrõlmõştõ. Din İşleri Yüksek Kurulu’nda 1 başkan, 15 üye ve çok sayõda uzman görev yapõyor. Ku- rulda görev yapmak için yeniden se- çilen 16 isim için 70 aday başvur- du, 24’ü Aday Tespit Kurulu tara- fõndan belirlendi. 24 adayõ masaya yatõran Diyanet İşleri Başkanlõğõ, bunlarõn arasõndan 12 isim ile ila- hiyat fakültelerinden belirlenen 4 öğretim üyesinin isimlerini Ba- kanlar Kurulu’na sundu. Bakanlar Kurulu’nca kabul edilen isimler, Cumhurbaşkanõ Gül tarafõndan onaylandõ. 7 yõl görev süresi olan üyeler, görev süresi bitince yeniden aday olabiliyorlar. Din İşleri’nin 16 yeni üyesi Din İşleri Yüksek Kurulu’nun yeni üyeleri şöyle: Prof. Dr. Yavuz Ünal, Doç. Dr. İbrahim Hilmi Karslı, Doç. Dr. Halil Altuntaş, Doç. Dr. İlyas Üzüm, Doç. Dr. So- ner Gündüzöz, Dr. Ekrem Keleş, Dr. Yaşar Yiğit, Dr. Muhlis Akar, Dr. Hüseyin Kayapınar, Mehmet Keskin, Zeki Sayar, Seyit Ali To- pal, Prof. Dr. Hamza Aktan, Prof. Dr. İsmail Hakkõ Ünal, Prof. Dr. Burhanettin Tatar, Prof. Dr. Bün- yamin Erul. Özgürlükçü açõklamalarõyla tanõnan Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanõ Prof. Dr. Mualla Selçuk daha önce tek kadõn üyesi olduğu Diyanet İşleri Başkanlõğõ Din İşleri Yüksek Kurulu’na yeniden atanmadõ. Kurulun tek kadõn üyesi Prof. Dr. Mualla Selçuk, 15 üyenin “Hayõr” dediği karara, “Evet kadõnlar başõ açõk namaz kõlabilir” diyerek şerh koymuştu. DENİZ TATARER İstanbul Silivri’de yaklaşõk 5 bin kişinin ya- şadõğõ tatil sitesi Basõnkent 4’te Silivri Beledi- yesi’nin hukuka aykõrõ bir şekilde ruhsat verdi- ği büfenin sahipleri, sitedeki yurttaşlarõn can gü- venliğini tehdit ediyor. Mahkemenin iki ayrõ yõ- kõm kararõ Silivri Belediyesi ile büfe sahibini dur- durmaya yetmiyor. Büfe sahibinin tehdit, darp ve saldõrõlarõna maruz kalan site yönetimi, olayõn Si- livri’de organize olmaya çalõşan bir çetenin işi ol- duğunu söyledi. Site sakinleri ise AKP Genel Baş- kan Yardõmcõsõ Şaban Dişli’nin 1 milyon dolarlõk rüşvet dosyasõyla gündeme gelen Silivri Beledi- ye Başkan Yardõmcõsõ Metin Karakaş’õn site yö- netimini büfenin yõkõlmasõ girişimlerini durdur- malarõ yönünde tehdit ettiğini ileri sürdüler. Ferhat Çetin ve kardeşleri tarafõndan işletilen büfeye ilk ruhsat 9 Haziran 2004’te verildi. Da- ha sonra site yönetimi büfeyle yapõlan sözleş- menin uzatõlmamasõna karar verdi. İstanbul 2. İda- re Mahkemesi de 8 Mart 2007’de büfenin yõkõl- masõna karar verdi. Büfe, Nisan 2007’de yõkõl- dõ. Ancak Silivri Belediyesi, 7 Haziran 2007’de aldõğõ encümen kararõyla aynõ alanda, ikinci kez büfeye ruhsat verdi. 11 Temmuz’da yeniden faaliyete başlayan büfeden Silivri Belediyesi iş- galiye bedeli olarak da 6 bin YTL aldõ. Beledi- yenin usulsüz ruhsat düzenlemesi sonrasõ site yö- netimi ikinci kez dava açtõ. Mahkeme, büfenin ye- şil alanõ işgal ettiği gerekçesiyle 6 Kasõm 2007’de yürütmenin durdurulmasõna karar verdi. Ancak büfe mahkeme kararõna karşõn yõkõlmadõ. Siliv- ri Belediyesi ise site yönetiminin yõkõm õsrarõna sitede 10 yõldõr hizmet veren ve işletme ruhsatõ bulunan kafenin yõkõlmasõ kararõyla karşõlõk ver- di ve kafe yõkõldõ. Demir çubukla dövdüler Basõnkent 4 Sitesi Yönetim Kurulu Başkanõ Mahmut Karakaya, Şubat 2006’da Silivri Be- lediyesi önünde büfe sahibi Çetin ve yanõndaki 8 kişi tarafõndan saldõrõya uğradõ. Demir çubuk ve taşlõ saldõrõ sonucu kafatasõnda 2 çatlak mey- dana gelen Karakaya, Çetin ve yanõndakiler hakkõnda “öldürmeye teşebbüs ve tehdit” id- diasõyla suç duyurusunda bulundu. Dilekçede sal- dõrõyla ilgili ayrõca şu bilgilere yer verildi: “Si- te yönetim kurulu üyesi Turgut Özcanlõ’nın ara- bası kurşunlandı. Site içinde içme suyu satışı yapan Nuri Erkan da aynı kişilerce dövüldü. ” SİBEL BAHÇETEPE Gaziosmanpaşa 75. Yõl Mahallesi’nde, muhtarõn 110 bin YTL harcayarak yaptõr- dõğõ ve yaklaşõk 6 ay önce belediye başkan yardõmcõlarõ, ilçe emniyet ve milli eğitim müdürü, ilçe sağlõk grup başkanlõğõ, siyasi- ler ve çok sayõda yurttaşõn katõldõğõ büyük bir törenle devir teslim töreni yapõlan Cumhuriyet Parkõ içindeki sağlõk ocağõ “yeşil alan” üzerinde bulunduğu için ruh- sat alamõyor ve faaliyete başlayamõyor. Mahalle muhtarõ Sedat Çetintaş, sağlõk ocağõnõ yaptõrõrken yer tahsisinde belediye- nin kendilerine yardõmcõ olduğunu, şimdi ise yapõnõn kaçak olduğunu söylemelerine anlam veremediğini belirterek “Yeşil alan- sa neden yapılırken engellenmedi. Mağ- duriyetimiz giderilsin” dedi. Belediye yetkilileri ise alanõn sağlõk alanõ olmasõ için Büyükşehir Belediyesi’ne plan tadilatõ teklifi hazõrladõklarõnõ söylediler. Gaziosmanpaşa Belediyesi’nin deste- ğiyle 26 Mart günü, coşkulu bir şekilde devir teslim töreni yapõlan sağlõk ocağõ, yeşil alana ruhsat alõnmadan yapõldõğõ ge- rekçesiyle Sağlõk Bakanlõğõ’na devredile- medi ve hizmete giremedi. 150 metrekare alana prefabrik olarak yapõlan sağlõk oca- ğõ kullanõlamadõğõ için harabe bir şekilde bekliyor. 75. Yõl Mahallesi muhtarõ Çe- tintaş, “Yeşil alana sağlık ocağı yapıl- ması hukuken uygun değil” denilmesi- ne şaşõrdõğõnõ belirterek “Gaziosmanpa- şa belediye başkanı, başkan yardımcı- ları ve mahalle muhtarları ile olan top- lantıda sağlık ocağı yaptırmak istediği- mi söyledim. Belediye başkanı bu işle ilgili olarak başkan yardımcısı Mahmut Yeter’i görevlendirdi. O da Park ve Bahçeler Müdürü Ali Kemal Bey’i yön- lendirdi ve talimatları dahilinde park içine sağlık ocağını yaptırdım” dedi. ‘Törene niye katıldınız?’ Bölgenin sağlõk ocağõna ihtiyacõ olduğu- nu anõmsatan Çetintaş, “Burada Şişli Eği- tim ve Araştırma Hastanesi’ne bağlı Nevzat Ayaz Polikliniği bulunuyor. Gazi ve 75. Yıl mahallelerinin de bulunduğu yaklaşık 200 bin nüfuslu bölgeye hizmet veriyor” diye konuştu. Sağlõk ocağõnõn çevre düzenlemesini de belediyenin yaptõ- ğõnõ öne süren Çetintaş, şunlarõ söyledi: “Bina kaçakmış. Madem kaçaktı, usul- süzdü, yapılırken niye denetlenmedi. Tören resmi değilse neden mülki amir- ler, siyasiler katıldı?” ‘Belediye dalga geçiyor’ CHP Gaziosmanpaşa İlçe Başkanõ Mehmet Polat, “Sağlık ocağı yapılır- ken bu alanın yeşil alan olduğu bilin- miyor muydu? 75. Yıl Mahallesi CHP’nin en güçlü mahallelerindendir. Sağlık ocağı yapıldıktan sonra açılma- ması insanların duyguları ile oynan- masıdır, dalga geçilmesidir” dedi. Po- lat, açõlõşta mülki amirlerin bulunduğunu anõmsatarak CHP olarak konunun üzerine gideceklerini ve hukuki yollara başvura- caklarõnõ söyledi. Belediye yetkilileri ise İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne plan tadilatõ teklifi için başvurduklarõnõ ve ça- lõşmalarõn da en az 6 ay süreceğini, bu süre sonrasõnda sağlõk ocağõ için gerekli düzenlemelerin yapõlacağõnõ ifade ettiler. Gaziosmanpaşa’da yaptõrõlan sağlõk ocağõ yeşil alan üzerinde olduğu gerekçesiyle hizmet veremiyor Törenle açıldı, ruhsat alamadı Sağlık ocağı yaklaşık 6 ay önce belediye baş- kan yardımcıları, ilçe emniyet ve milli eğitim müdürü, ilçe sağlık grup başkanlığı, siyasi- ler ve çok sayıda yurt- taşın katıldığı büyük bir törenle açılmıştı. Maytap kazasına kurban kestiler Yurt Haberler Servisi - Tokat’õn Turhal ilçe- sinde 29 Ağustos’ta düzenlenen festival sõrasõnda ateşlenen maytabõn protokol bölümüne sõçramasõ sonucu aralarõnda AKP Tokat Milletvekili Dilek Yüksel’in de bulunduğu 13 kişinin yaralandõğõ ka- zanõn ardõndan, Turhal Belediyesi kurban kesti. Kurban kesimi sõrasõnda Turhal Belediye Başkanõ Ali Gözen, birim müdürleri ve belediye personeli de hazõr bulundu. Gözen, “Bu olaylar esnasõnda çok şükür hiçbir can kaybõ olmadõ. Bir manada bu kurbana şükür kurbanõ da diyebiliriz” dedi. Erdil toprağa verildi İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - İspan- ya’nõn başkenti Madrid’deki Barajas Havaala- nõ’ndan 20 Ağustos’ta kalkõş yaptõğõ sõrada dü- şen uçakta bulunan ve 154 yolcuyla birlikte ya- şamõnõ yitiren Türk yolculardan Mustafa Erdil, Manisa’nõn Kula ilçesinde toprağa verildi. Alia- ğa Gemi Geri Dönüşüm Sanayicileri Derneği 2. Başkanõ işadamõ Erdil’in cenazesi, memleketi Kula’da önce Seyitali Mahallesi’ndeki evine getirildi. Erdil’in cenazesi, Kurşunlu Cami- si’ndeki törenin ardõndan toprağa verildi. 75. Yõl Mahallesi’nde, 110 bin YTL harcayarak sağlõk ocağõ yaptõran mahalle muhtarõ Sedat Çetintaş, inşaat yapõlõrken belediyenin yer tahsisinde kendilerine yardõmcõ olduğunu vurguladõ. Çetintaş, “Yeşil alansa neden yapõlõrken engellenmedi. Mağduriyetimiz giderilsin” dedi. Büfeci terörü halkı bezdirdi ‘Basõnkent 4’te Silivri Belediyesi’nin hukuka aykõrõ bir şekilde ruhsat verdiği büfenin sahipleri, yurttaşlarõ tehdit ediyor. Mahkemenin iki ayrõ yõkõm kararõ bile sorunu çözmeye yetmiyor CHP’liler İstanbul, SHP’liler de Ankara’da dövülen yurttaşlarõ ziyaret etti Zabõtamağdurlarõnadestek İSTANBUL / ANKARA (Cum- huriyet) - CHP Genel Sekreter Yar- dõmcõlarõ Mehmet Sevigen ve Meh- met Ali Özpolat, il yöneticileri ve Ba- kõrköy İlçe Başkanõ Cemil Memişoğ- lu’ndan oluşan CHP heyeti, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) zabõta- larõnca dövülen Bakõrköy Balõkçõlar Kooperatifi Başkanõ Müfit Çıkrıkçı- oğlu ile kooperatif yöneticilerini ziyaret etti. Zabõtalarõn davranõşõnõ “organize bir eylem” olarak niteleyen Sevigen, Ankara ve İstanbul’da art arda yaşanan olaylarõn AKP’nin sindirme politika- sõna örnek olduğunu söyledi. Bakõrköy Balõkçõ Barõnağõ’nda ger- çekleşen ziyarette konuşan Sevigen, Ankara Keçiören’de bir büfecinin iç- ki sattõğõ gerekçesiyle dövülmesinin benzerinin İstanbul’da yaşandõğõnõ söyledi. Sevigen, olayõ “linç” olarak değerlendirdi. İstanbul Valiliği ve İBB’nin zabõtalara karşõ gerekli yap- tõrõmlarda bulunmak için girişimde bulunmadõğõnõ belirten Sevigen, “Ola- yı TBMM’ye taşıdık” dedi. Çõkrõk- çõoğlu ise savcõlõğa başvurduklarõnõ bil- dirdi. Olay günü sivil kişiler ve resmi üniformalõ zabõtalar ile bir işportacõ ara- sõnda yaşananlara müdahale eden yurt- taşlar arasõnda arbede çõktõğõnõ anlatan Çõkrõkçõoğlu, arkadaşlarõyla birlikte kavgayõ yatõştõrdõklarõnõ ifade etti. Çõkrõkçõoğlu, daha sonra Zeytinburnu yönünden gelen zabõta grubunun ken- dilerine taş, sopa ve biber gazõ ile sal- dõrdõğõnõ söyledi. Çõkrõkçõoğlu, görme kaybõ riski taşõdõğõnõ ve 6 balõkçõnõn da- ha yaralandõğõnõ anlattõ. Karayalçın bilgi aldı SHP lideri Murat Karayalçın ile Ankara İl Başkanõ Celalettin Koç, Ge- nel Sekreter Yardõmcõsõ Ayfer Cömert ve Gençlik Meclisleri Başkanõ Umut Akdoğan da Ankara Keçiören’de al- kollü içki sattõğõ için zabõtalar tarafõn- dan dövülen Metin Şahin’i ziyaret et- ti. Şahin’in babasõndan bilgi alan Ka- rayalçõn’õn, “Büyük üzüntü duydu- ğu ilettiği” ifade edildi. Mehmet Sevigen başkan- lığındaki heyet dövülen balıkçılarla görüştü.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle