Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
KAVŞAK
ÖZGEN ACAR
Türkiye’nin ‘Arı Diplomasisi’!
İran Devlet Başkanı Mahmut Ah-
medinejad’ın ziyaretinden sonra dip-
lomasinin başkenti Ankara’dan İs-
tanbul’a taşındı. Dışişleri Bakanı Ali
Babacan, sorunlu ülkenin Dışişleri Ba-
kanı Bayan Ekaterine Tkeşelaşvili ile
pazar günü İstanbul’da görüştü. Ko-
nuğun karşıtı Rus Dışişleri Bakanı Ser-
gei Lavrov ile de bugün yine İstan-
bul’da görüşecek.
Basının “diplomasi trafiği” için tak-
tığı bazı deyimler vardır. Örneğin bir
dışişleri bakanı sorunlu iki başkent ara-
sında gidip geliyorsa buna “mekik
diplomasisi” ya da “kırmızı
hat”tan yararlanıyorsa “te-
lefon diplomasisi” denilir.
Son günlerde Türkiye’nin,
Kafkaslar için izlediği İs-
tanbul odaklı trafiğe “arı
diplomasisi” diyebiliriz.
Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan “Kafkasya İstikrar
ve İşbirliği Platformu” he-
defini gerçekleştirmek
amacı ile Moskova, Tiflis,
Bakû’ya gitti. Erivan’a da bir
ileti gönderdi. Cumhur-
başkanı Abdullah Gül de,
tıpkı ABD-Çin arasındaki
ilişkiyi kuran “masa tenisi
diplomasisi” gibi, Ermenis-
tan Devlet Başkanı Serj
Sarkisyan’ın daveti üzeri-
ne cumartesi günü “futbol
diplomasisi” için Erivan’a
gidecek. SSCB dağıldığın-
da ortaya çıkan Ermenistan
Cumhuriyeti’ni ilk tanıyan ülkenin,
komşusu Türkiye olduğu, ayrıca Eri-
van’ın İstanbul’daki “Karadeniz Eko-
nomik İşbirliği’nde” temsilcisinin bu-
lunduğu da unutulmamalıdır.
Dünkü gazetelerden, yalnızca Cum-
huriyet’in “1 Eylül Dünya Barış Gü-
nüne” yer vermesinden esinlenen Er-
doğan da Türk ve dünya kamuoyuna
barış günü için bir açıklama yapma
gereğini duydu. Erdoğan’ın başlattı-
ğı Kafkaslar’da “platform” girişimi iyi
bir gelişme gösterebilirdi. Gül’ün Eri-
van’a gidişi bu hedefin bir olumlu gös-
tergesi olabilir, hatta sınırları kapalı iki
komşu arasında buzların daha hızlı eri-
mesine yol açabilirdi.
Ancak, Gürcistan Devlet Başkanı
Mihail Saakaşvili’nin büyük hata-
sından sonra Rus tanklarının boy
gösterdiği Gürcistan’daki Abhazya
ve Osetya’nın bağımsızlığının tartışıl-
dığı, NATO savaş gemilerinin Kara-
deniz’in dalgalı sularında demirlediği,
Montrö Sözleşmesi’nin değiştirilme-
si niyetlerinin açıkça vurgulandığı bir
ortamda “platform” bir hayale, bir
“ütopyaya” dönüşüyor.
Belirttiğimiz bu ziyaretlere ek olarak,
Türkiye’nin uyguladığı yönteme “arı
diplomasisi” denilmesinin
nedeni, Babacan’ın ayrıca
ABD, Almanya, İngiltere,
Fransa, İsveç, Finlandiya
dışişleri bakanlarının yanı sı-
ra dün Brüksel’de toplanan
AB ileri gelenleri ve NATO
Genel Sekreteri ile telefon-
la yaptığı çok yönlü yoğun
görüşmelerdir.
Balkanlar’da sorun olur,
Türkiye işin içindedir. Or-
tadoğu’da sorun olur ,Tür-
kiye istemese de içindedir.
Son aylarda Suriye-İsrail
arasında “kolaylaştırıcı” ro-
lünü oynaması bundandır.
Yarın İran ile ABD ya da İs-
rail arasında bir sorun olsa
yine Türkiye ister istemez
işin içinde olacaktır. Şimdi
Türkiye ne güvenilir bir
komşu olduğunu yaygın
“arı diplomasisi” ile kanıt-
lamaya çalışıyor. Belki yapılması ge-
reken de bu…
Ancak, Türkiye’nin dış ticaretinde ve
turizminde bir numaralı ülke olan
Rusya ile ekonomik ilişkilerde tam bu-
günlerde sözü edilen “misilleme”nin
faturası, doğalgazı kesildiği için kışı so-
ğukta geçirmek zorunda kalacak Türk
halkına ödetilmemelidir.
Bu nedenle Lavrov ile Babacan’ın
İstanbul’da bugün yapacakları gö-
rüşme kısa vadede bu açıdan, hatta
Dolmabahçe’den pencereye baktık-
larında tesadüfen de olsa yeni NATO
gemilerinin Karadeniz’e geçişlerini
görmelerinden de önemli olacaktır.
Genelkurmay Başkanlığı’nda görev
devri töreninde Anayasa Mahkeme-
si Başkanı Haşim Kılıç’ın protokol sı-
ralamasında dışlanması öne çıktı.
Önceleri, yeni Genelkurmay Başka-
nı’nın yanında oturtulan Anayasa
Mahkemesi Başkanı’na bu kez emek-
li Genelkurmay Başkanı, eski KKTC
Cumhurbaşkanı ve eski TBMM Baş-
kanı’ndan sonra yer gösterilmişti. Kı-
lıç, görevlilere “bir hata olup olmadı-
ğını” sormuş, “koltukta adının yazılı ol-
duğu” söylenmekle yetinilmişti. Kılıç,
30 Ağustos törenine bu olayı kınama
amacıyla katılmadı.
Askerler oldum olası kurallara çok
dikkat ederler. Örneğin, törenin ya-
pıldığı salona girişlerin hangi saatte ya-
pılacağı davetlilere önceden bildirilmiş,
öngörülen an kapı kapatılmış, bir da-
kika geç gelen CHP Genel Başkanı
Deniz Baykal bile içeriye alınma-
mıştı. Ertesi günü Eski Genelkurmay
Başkanı Orgeneral Yaşar
Büyükanıt, telefonla Bay-
kal’dan özür dilemiş, Kı-
lıç’a özür için telefon et-
memişti. Bir başka örnek…
Devlet protokolünün uygu-
landığı törenlere türbanlı
eşler çağrılmadılar. Asker-
ler, protokolde titizdirler!
İsterse Cumhurbaşkanı’nın,
Başbakan’ın, Anayasa
Mahkemesi’nin Başkanı’nın
eşi dahi olsalar…
Askerler AKP’nin kapa-
tılma davasında tek “hayır”
oyunu kullanan Kılıç’a “pro-
tokol” düzeyinde dolaylı bir
tepki göstermişlerdi. Yeni
Başkan Orgeneral İlker
Başbuğ’un konuşmasının
ağırlığını “Atatürk ilkeleri”
oluşturmuş, “laiklik ilkesine”
tam bir sayfa olarak en ge-
niş biçimde yer vermişti. Kılıç olayının
öne geçmesinden dolayı dikkatlerden
kaçan konuşmanın bu bölümüne ay-
nen yer veriyoruz: Konuşmasında
sıkça “Sayın Cumhurbaşkanım” diyen
Başbuğ’un “laiklik” bağlantılı sözleri-
ne de aynı hitapla şöyle başlamıştı:
(Tabii, buraya okurlarımız isterlerse
“Sayın Başbakanım, Sayın Anayasa
Mahkemesi Başkanım!” hitaplarını da
rahatlıkla ekleyebilirler… Böylece,
protokol hatası denilen olay ile ko-
nuşmanın bütünleştiği daha rahat al-
gılanabilir…)
“Sayın Cumhurbaşkanım;Türkiye
Cumhuriyeti demokratik, laik ve sos-
yal bir hukuk devletidir. Bu nitelikler,
Cumhuriyetin değiştirilemez temel
niteliklerini oluşturmaktadır. Laiklik
ilkesi Türkiye Cumhuriyeti kuruluş
felsefesinin temel direklerinden biri
olup, Türkiye Cumhuriyeti’ni oluştu-
ran tüm değerlerin de temel taşıdır.
Laikliğin işlevsel tanımı; anayasanın
başlangıç ile 24’üncü ve 174’üncü
maddelerinde yer almaktadır. Anayasa
Mahkemesi’nin, anayasayı resmen
yorumlamaya yetkili tek organ olarak,
laikliğe ilişkin yapmış olduğu yorum-
lar, laikliğin anlamının ortaya konul-
masında vazgeçilmez kaynaktır. La-
ikliğin ne anlama geldiğini ifade eder-
ken çokça yapılan hata, laikliğin ne an-
lama geldiğine ilişkin düşüncelere
bir bütün olarak bakılmamasıdır. Türk
Silahlı Kuvvetleri’nin laikliğe ilişkin
vazgeçilmez duruşu; anayasanın
24’üncü maddesinde açıkça ifade
edilen ‘Kimse, devletin sosyal, eko-
nomik, siyasi ve hukuki temel düze-
nini kısmen de olsa, din kurallarına
dayandırma veya siyasi veya kişisel
çıkar yahut nüfuz sağlama amacıyla
her ne surette olursa olsun, dini ve-
ya din duygularını yahut dince kutsal
sayılan şeyleri istismar edemez veya
kötüye kullanamaz’ ilkesine herkesin
sıkı sıkıya bağlı kalması, dinin veya di-
ni duyguların, dince kutsal sayılan şey-
lerin istismar edilmemesi-
dir. Şu konuyu da açıkça
ifade etmek isterim ki as-
kerlik mesleği, moral de-
ğerlere önem veren mes-
leklerin başında gelmekte-
dir. Elbette bireysel moral
değerler açısından din de
bir unsurdur. ATATÜRK;
10’uncu Yıl Nutku’nda biz-
lere şu hedefi vermiştir:
‘Ulusal kültürümüzü çağ-
daş uygarlık düzeyinin üze-
rine çıkaracağız.’ Ona gö-
re ulusal kültürün çağdaş
uygarlık düzeyinin üzerine
çıkartılması, Türk halkının
bütün anlam ve görüşle-
riyle medeni bir toplum
haline dönüştürülmesi de-
mektir. Buna karşılık bu-
gün, toplumun bir kesimi,
yeni bir kültürel kimliğin,
yaşam tarzının oluşumunda dini dü-
şüncelere büyük bir ağırlık verildiği-
ni düşünmekte ve gelişmelerden bü-
yük bir endişe duymaktadır. Bu endişe
ciddiye alınmalıdır. Çoğulcu demok-
rasi anlayışı çerçevesinde, toplumsal
huzur için bu zorunludur. Cumhuri-
yetin diğer temel niteliği ise demok-
rasidir. Türk Silahlı Kuvvetleri de-
mokrasiye ve demokratik kurallara kar-
şı saygılıdır. Demokrasi temel hak ve
özgürlüklerin çoğunluğa karşı da gü-
vencede olduğu bir rejimdir. Bu ne-
denle, demokratik yaşamda çoğul-
culuk esas olmalıdır. Laiklik ilkesinin
demokrasi ile çatıştığını iddia etmek
de sağlam bir temele dayanmamak-
tadır. Aksine, laik düzen Türk de-
mokrasisinin gelişmesinde ana itici
gücü oluşturmuştur. Etrafımızdaki
bazı ülkelere bakılırsa bu gerçek gö-
rülebilir. Prof. John Esposito’nun ifa-
de ettiği gibi, ‘demokrasinin aşırı şe-
kilde popüler amaçlara yönlendiril-
mesi de, laik düzenin aleyhine so-
nuçlar doğurabilir’.”
‘Sayın Anayasa Mahkemesi Başkanım!’
Elmek: oacar@superonline.com Faks: 0312. 442 79 90
SAYFA CUMHURİYET 2 EYLÜL 2008 SALI
10 DIŞ HABERLER dishab@cumhuriyet.com.tr
CMYB
C M Y B
Yabancõ askerlerin iki çocuklu bir aileyi katletmesini protesto eden yüzlerce kişi yol kesti
Afganlar sokağa döküldü
Dış Haberler Servisi - Afganis-
tan’da yabancõ güçlerin dün sabah bir
eve düzenlediği saldõrõda iki çocuk-
lu bir ailenin öldürülmesini protesto
eden yüzlerce Afgan sokağa döküldü.
İki yaşlarõndaki iki erkek bebekleriyle
birlikte öldürülen anne ve babanõn ce-
setlerinin fotoğraflarõnõ taşõyan gös-
tericiler, başkent Kâbil’i ülkenin do-
ğusuna bağlayan karayolunu bir sü-
re kapattõ.
Göstericiler, yabancõ askerlerin bir
eve baskõn düzenlediğini ve evdeki-
lere ateş açtõktan sonra üç kişiyi de tu-
tukladõklarõnõ bildirdi. Saldõrõ sõrasõnda
yaralanan kadõnõn hastaneye götürü-
lürken yolda hayatõnõ kaybettiği be-
lirtildi. Göstericiler arasõnda yer alan
kurbanlarõn kuzeni Yahya Han, ope-
rasyon sõrasõnda 3 akrabasõnõn bir
süre gözaltõna alõndõğõnõ söyledi. Ye-
rel televizyonlar da cesetlerin başõn-
da ağlayan ve Devlet Başkanõ Hamid
Karzai’den istifa etmesini isteyen
kadõnlarõn görüntülerine yer verdi.
NATO: 3 çocuk öldürdük
NATO ve ABD önderliğindeki
koalisyon güçleri olayla bağlantõlarõ
bulunduğunu reddederken, Afganis-
tan Savunma Bakanlõğõ da saldõrõyla
ilgili bilgi sahibi olmadõğõnõ belirtti.
Bu olaydan kõsa bir süre sonra,
Afganistan’õn doğusundaki Paktika
eyaletine bağlõ Gayan bölgesinde,
NATO güçlerinin düzenlediği top
ateşinde de “kazara” 3 çocuğun öl-
düğü bildirildi. NATO’dan yapõlan
açõklamada, dün militanlarõn bir dev-
riye gücüne saldõrmasõ üzerine baş-
latõlan top atõşõnda bir evin isabet al-
masõ sonucu 3 çocuğun öldüğü, 7 si-
vilin yaralandõğõ belirtildi. Açõklamada
“olaydan üzüntü duyulduğu ve so-
ruşturma başlatıldığı” kaydedildi.
Yabancõ güçlerin saldõrõlarõnda si-
vil ölümlerin artmasõ nedeniyle ha-
raretli tartõşmalarõn yaşandõğõ Afga-
nistan’da, 22 Ağustos’ta koalisyon
güçlerinin Herat’ta düzenlediği bom-
bardõmanda yaklaşõk 60’õ çocuk 90 ci-
varõnda sivil ölmüştü.
ABD ordusu, Afganistan’õn güne-
yinde geçen hafta düzenlenen ope-
rasyonda 220 Taliban militanõnõn öl-
dürüldüğünü bildirdi. ABD askeri
sözcüsü, Helmand’a bağlõ Sangin
bölgesinde 4 gün süren operasyonda
sivillerin de öldüğüne ilişkin iddialar
hakkõnda açõklama yapmadõ. Bölge sa-
kinleriyse, operasyon kapsamõnda
düzenlenen hava saldõrõsõnda 70’ten
fazla sivilin öldüğünü belirttiler.
Dış Haberler Servisi - Amerikan
kuvvetleri, Irak’õn El Anbar vilayetinde
güvenlik denetimini ramazanõn ilk gü-
nünde Irak kuvvetlerine bõraktõ. Böyle-
ce Irak’õn 18 vilayetinden 11’i Irak de-
netimine geçmiş oldu.
Yaklaşõk 2 yõl Sünni Arap direnişçi-
lerin hâkimiyetinde kalan El Anbar vi-
layetinde devir teslim töreninin ardõndan
Amerikan kuvvetleri üslerine çekilecek
ve ancak eyalet valisinden talep geldi-
ğinde operasyonlara katõlacak. Vilayet
merkezi Ramadi kentindeki törenden
önce konuşan Irak Ulusal Güvenlik Da-
nõşmanõ Muvaffak el Rubaie, “Üç ya da
dört yıl önce böyle bir şeyi rüyada gör-
sek inanmazdık. O zaman güvenlik so-
rumluluğunun yabancı güçlerden si-
vil otoriteye geçeceğini söylesek her-
kes bize gülerdi” dedi.
Direnişin kalesi
El Anbar, 2003’te Saddam Hüseyin
rejiminin ABD önderliğindeki işgalle
sona ermesinin ardõndan Iraklõlarõn de-
netimine geçen Sünni Araplarõn çoğun-
lukta olduğu ilk vilayet. Ülkenin en bü-
yük vilyati olan 2 milyon nüfuslu El An-
bar hükümet merkezinin bölgedeki aşi-
retlerin bayraklarõyla donatõldõğõ dikkati
çekerken yüzlerce kişinin izlediği devir
teslim törenine aşiret reisleri de katõldõ.
Petrol kaynaklarõ sõnõrlõ olan El Anbar, Su-
riye, Suudi Arabistan ve Ürdün’e sõnõrõ ol-
masõ sebebiyle stratejik öneme sahip.
Başta El Kaide olmak üzere Sünni di-
renişçilerle Amerikan kuvvetleri ve Şii-
lerin önderliğindeki Irak hükümet kuv-
vetleri arasõnda şiddetli çatõşmalara sah-
ne olan El Anbar’a bağlõ Felluce kentine
2004 yõlõnda Amerikan kuvvetleri tara-
fõndan iki kez kanlõ saldõrõlar düzenlen-
mişti. Bu saldõrõlardan ilkinde yüzlerce si-
vil öldürülmüş, ikinci saldõrõ ise kentin bü-
yük bölümünü harabeye çevirmişti. An-
cak 2006 sonlarõnda, El Kaide’nin sert İs-
lam yorumu ve uygulamalarõndan rahat-
sõz olan Sünni aşiret reisleri, Amerikan
kuvvvetlerine yardõm etmeye başlayõnca
işler değişti. El Anbar bu bakõmdan diğer
vilayetler için örnek oluşturdu ve yerel
halk “Uyanış” adõ altõnda El Kaide’ye
karşõ milis kuvvetleri kurdu.
ABD’LİLER DEVRETTİ
El Anbar
Iraklılara
teslim
ABD ve NATO liderliğindeki yabancõ güçlerin Afgan sivilleri
hedef almayõ sürdürmesi ülkede öfkeye neden oldu. Son olayda
iki çocuklu bir aile katledilirken, yüzlerce kişi karayolunu trafiğe
kapatarak Karzai’ye istifa çağrõsõ yaptõ.
3yõl önce çok
sayõda kişinin
ölümüne yol açan
Katrina kasõrgasõ
sonrasõnda sert
eleştirilere hedef
olan Bush ve
Cheney, Gustav
kasõrgasõ nedeniyle
Cumhuriyetçi Parti
Kurultayõ’na
katõlmaktan
vazgeçti. Kasõrga
nedeniyle 2 milyon
kişi tahilye
edilirken, kentten
ayrõlan New
Orleanslõlar, kedi,
köpeklerini evcil
hayvan merkezlerine
bõraktõ.
(Fotoğraf: AFP)
GustavCumhuriyetçilerivurdu
ELÇİN POYRAZLAR
WASHINGTON - ABD’de 2 mil-
yon kişinin tahliye edilmesine neden
olan Gustav kasõrgasõ, Cumhuriyetçi
Parti Ulusal Kurultayõ’nõn programõ-
nõ da etkiledi. 1-4 Eylül tarihleri ara-
sõnda Minneapolis ve Saint Paul’de
düzenlenen kurultayõn ilk günü ko-
nuşma yapmasõ planlanan ABD Baş-
kanõ George W. Bush ile Başkan Yar-
dõmcõsõ Dick Cheney’nin kasõrga ne-
deniyle kurultaya katõlmayacaklarõ bil-
dirildi. Bush yönetimi üç yõl önceki
Katrina kasõrgasõ için yeterli hazõrlõk-
larõ yapmamasõ ve afetzedelere yar-
dõmda gecikmesi nedeniyle “bece-
riksiz” olmakla suçlanmõştõ.
Kurultayda Cumhuriyetçi Parti baş-
kan adaylõğõnõ resmileştirecek olan Se-
natör John McCain ise hafta sonun-
da kasõrganõn etkisini gösterdiği Mis-
sissippi’ye gitti. McCain, “Bu, parti
politikalarını bir kenara bırakıp
Amerikalı olarak davranmamız ge-
reken bir zaman” diyerek kurultayõn
ilk günkü etkinliklerinin bir kõsmõnõn
askõya alõndõğõnõ açõkladõ. Bush poli-
tikalarõnõ sert bir dille eleştiren film ya-
põmcõsõ Michael Moore ise Gustav’õn
Cumhuriyetçi Parti kurultayõna denk
gelmesi konusunda “Gustav, cen-
nette bir Tanrı’nın olduğunun ka-
nıtı” şeklinde yorum yaptõ.
ABD’de Meksika Körfezi’ne kõyõ-
sõ olan Teksas, Louisiana, Mississip-
pi ve Alabama eyaletleri, Gustav ka-
sõrgasõ nedeniyle önlemlerini arttõrdõ.
Başkan Bush bu eyaletlerde “acil
durum” ilan ederken kõyõ kentlerin-
den yaklaşõk 2 milyon kişi tahliye edil-
di. 2005’te Katrina kasõrgasõnõn büyük
can ve mal kaybõna yol açtõğõ New Or-
leans kentinin ise büyük oranda boş-
altõldõğõ bildirildi.
KADDAFİ
Petrol
gelirini
halka
dağıtacak
Dış Haberler Servisi - Libya lideri Mu-
ammer Kaddafi, bürokratlarõ ülkenin
petrol zenginliğini yağmalamakla suçla-
yarak, halkla petrol gelirlerini doğrudan
paylaşacağõnõ söyledi.
Kaddafi, Libya devriminin 39. yõldö-
nümünde yaptõğõ konuşmada, halkõn bü-
rokrasiden kurtulmasõ, devlet bütçesinin
de korunmasõ gerektiğini belirterek “Ha-
zır olun. Her Libyalı, petrol geliri pa-
yını doğrudan alacak” diye konuştu.
Uygulamanõn gelecek yõl başlayacağõ-
nõ bildiren Kaddafi, dünyanõn her yerin-
de yolsuzluğun bürokrasiyle bağlantõlõ ol-
duğunu, yolsuzluğu sona erdirmenin yo-
lunun ise parayõ doğrudan halkõn ellerine
bõrakmaktan geçtiğini savundu. Bürok-
rasideki tasfiyeden yalnõzca Adalet, Sa-
vunma, İçişleri ve Dõşişleri bakanlarõnõn
ayrõ tutulacağõnõ açõklayan Kaddafi, bü-
rokrasi devam ettikçe halkõn parasõna
yönelik hõrsõzlõğõn ve yolsuzluğun da sü-
receğini belirtti.
Kaddafi, halkõ daha zengin, özgür ve
sağlõklõ kõlacak özel sektörün oluşumunu
teşvik edeceklerini de söyledi.
Ali Babacan
Sergei Lavrov
İlker Başbuğ
Haşim Kılıç