23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KAVŞAK ÖZGEN ACAR Türkiye’nin ‘Arı Diplomasisi’! İran Devlet Başkanı Mahmut Ah- medinejad’ın ziyaretinden sonra dip- lomasinin başkenti Ankara’dan İs- tanbul’a taşındı. Dışişleri Bakanı Ali Babacan, sorunlu ülkenin Dışişleri Ba- kanı Bayan Ekaterine Tkeşelaşvili ile pazar günü İstanbul’da görüştü. Ko- nuğun karşıtı Rus Dışişleri Bakanı Ser- gei Lavrov ile de bugün yine İstan- bul’da görüşecek. Basının “diplomasi trafiği” için tak- tığı bazı deyimler vardır. Örneğin bir dışişleri bakanı sorunlu iki başkent ara- sında gidip geliyorsa buna “mekik diplomasisi” ya da “kırmızı hat”tan yararlanıyorsa “te- lefon diplomasisi” denilir. Son günlerde Türkiye’nin, Kafkaslar için izlediği İs- tanbul odaklı trafiğe “arı diplomasisi” diyebiliriz. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan “Kafkasya İstikrar ve İşbirliği Platformu” he- defini gerçekleştirmek amacı ile Moskova, Tiflis, Bakû’ya gitti. Erivan’a da bir ileti gönderdi. Cumhur- başkanı Abdullah Gül de, tıpkı ABD-Çin arasındaki ilişkiyi kuran “masa tenisi diplomasisi” gibi, Ermenis- tan Devlet Başkanı Serj Sarkisyan’ın daveti üzeri- ne cumartesi günü “futbol diplomasisi” için Erivan’a gidecek. SSCB dağıldığın- da ortaya çıkan Ermenistan Cumhuriyeti’ni ilk tanıyan ülkenin, komşusu Türkiye olduğu, ayrıca Eri- van’ın İstanbul’daki “Karadeniz Eko- nomik İşbirliği’nde” temsilcisinin bu- lunduğu da unutulmamalıdır. Dünkü gazetelerden, yalnızca Cum- huriyet’in “1 Eylül Dünya Barış Gü- nüne” yer vermesinden esinlenen Er- doğan da Türk ve dünya kamuoyuna barış günü için bir açıklama yapma gereğini duydu. Erdoğan’ın başlattı- ğı Kafkaslar’da “platform” girişimi iyi bir gelişme gösterebilirdi. Gül’ün Eri- van’a gidişi bu hedefin bir olumlu gös- tergesi olabilir, hatta sınırları kapalı iki komşu arasında buzların daha hızlı eri- mesine yol açabilirdi. Ancak, Gürcistan Devlet Başkanı Mihail Saakaşvili’nin büyük hata- sından sonra Rus tanklarının boy gösterdiği Gürcistan’daki Abhazya ve Osetya’nın bağımsızlığının tartışıl- dığı, NATO savaş gemilerinin Kara- deniz’in dalgalı sularında demirlediği, Montrö Sözleşmesi’nin değiştirilme- si niyetlerinin açıkça vurgulandığı bir ortamda “platform” bir hayale, bir “ütopyaya” dönüşüyor. Belirttiğimiz bu ziyaretlere ek olarak, Türkiye’nin uyguladığı yönteme “arı diplomasisi” denilmesinin nedeni, Babacan’ın ayrıca ABD, Almanya, İngiltere, Fransa, İsveç, Finlandiya dışişleri bakanlarının yanı sı- ra dün Brüksel’de toplanan AB ileri gelenleri ve NATO Genel Sekreteri ile telefon- la yaptığı çok yönlü yoğun görüşmelerdir. Balkanlar’da sorun olur, Türkiye işin içindedir. Or- tadoğu’da sorun olur ,Tür- kiye istemese de içindedir. Son aylarda Suriye-İsrail arasında “kolaylaştırıcı” ro- lünü oynaması bundandır. Yarın İran ile ABD ya da İs- rail arasında bir sorun olsa yine Türkiye ister istemez işin içinde olacaktır. Şimdi Türkiye ne güvenilir bir komşu olduğunu yaygın “arı diplomasisi” ile kanıt- lamaya çalışıyor. Belki yapılması ge- reken de bu… Ancak, Türkiye’nin dış ticaretinde ve turizminde bir numaralı ülke olan Rusya ile ekonomik ilişkilerde tam bu- günlerde sözü edilen “misilleme”nin faturası, doğalgazı kesildiği için kışı so- ğukta geçirmek zorunda kalacak Türk halkına ödetilmemelidir. Bu nedenle Lavrov ile Babacan’ın İstanbul’da bugün yapacakları gö- rüşme kısa vadede bu açıdan, hatta Dolmabahçe’den pencereye baktık- larında tesadüfen de olsa yeni NATO gemilerinin Karadeniz’e geçişlerini görmelerinden de önemli olacaktır. Genelkurmay Başkanlığı’nda görev devri töreninde Anayasa Mahkeme- si Başkanı Haşim Kılıç’ın protokol sı- ralamasında dışlanması öne çıktı. Önceleri, yeni Genelkurmay Başka- nı’nın yanında oturtulan Anayasa Mahkemesi Başkanı’na bu kez emek- li Genelkurmay Başkanı, eski KKTC Cumhurbaşkanı ve eski TBMM Baş- kanı’ndan sonra yer gösterilmişti. Kı- lıç, görevlilere “bir hata olup olmadı- ğını” sormuş, “koltukta adının yazılı ol- duğu” söylenmekle yetinilmişti. Kılıç, 30 Ağustos törenine bu olayı kınama amacıyla katılmadı. Askerler oldum olası kurallara çok dikkat ederler. Örneğin, törenin ya- pıldığı salona girişlerin hangi saatte ya- pılacağı davetlilere önceden bildirilmiş, öngörülen an kapı kapatılmış, bir da- kika geç gelen CHP Genel Başkanı Deniz Baykal bile içeriye alınma- mıştı. Ertesi günü Eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, telefonla Bay- kal’dan özür dilemiş, Kı- lıç’a özür için telefon et- memişti. Bir başka örnek… Devlet protokolünün uygu- landığı törenlere türbanlı eşler çağrılmadılar. Asker- ler, protokolde titizdirler! İsterse Cumhurbaşkanı’nın, Başbakan’ın, Anayasa Mahkemesi’nin Başkanı’nın eşi dahi olsalar… Askerler AKP’nin kapa- tılma davasında tek “hayır” oyunu kullanan Kılıç’a “pro- tokol” düzeyinde dolaylı bir tepki göstermişlerdi. Yeni Başkan Orgeneral İlker Başbuğ’un konuşmasının ağırlığını “Atatürk ilkeleri” oluşturmuş, “laiklik ilkesine” tam bir sayfa olarak en ge- niş biçimde yer vermişti. Kılıç olayının öne geçmesinden dolayı dikkatlerden kaçan konuşmanın bu bölümüne ay- nen yer veriyoruz: Konuşmasında sıkça “Sayın Cumhurbaşkanım” diyen Başbuğ’un “laiklik” bağlantılı sözleri- ne de aynı hitapla şöyle başlamıştı: (Tabii, buraya okurlarımız isterlerse “Sayın Başbakanım, Sayın Anayasa Mahkemesi Başkanım!” hitaplarını da rahatlıkla ekleyebilirler… Böylece, protokol hatası denilen olay ile ko- nuşmanın bütünleştiği daha rahat al- gılanabilir…) “Sayın Cumhurbaşkanım;Türkiye Cumhuriyeti demokratik, laik ve sos- yal bir hukuk devletidir. Bu nitelikler, Cumhuriyetin değiştirilemez temel niteliklerini oluşturmaktadır. Laiklik ilkesi Türkiye Cumhuriyeti kuruluş felsefesinin temel direklerinden biri olup, Türkiye Cumhuriyeti’ni oluştu- ran tüm değerlerin de temel taşıdır. Laikliğin işlevsel tanımı; anayasanın başlangıç ile 24’üncü ve 174’üncü maddelerinde yer almaktadır. Anayasa Mahkemesi’nin, anayasayı resmen yorumlamaya yetkili tek organ olarak, laikliğe ilişkin yapmış olduğu yorum- lar, laikliğin anlamının ortaya konul- masında vazgeçilmez kaynaktır. La- ikliğin ne anlama geldiğini ifade eder- ken çokça yapılan hata, laikliğin ne an- lama geldiğine ilişkin düşüncelere bir bütün olarak bakılmamasıdır. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin laikliğe ilişkin vazgeçilmez duruşu; anayasanın 24’üncü maddesinde açıkça ifade edilen ‘Kimse, devletin sosyal, eko- nomik, siyasi ve hukuki temel düze- nini kısmen de olsa, din kurallarına dayandırma veya siyasi veya kişisel çıkar yahut nüfuz sağlama amacıyla her ne surette olursa olsun, dini ve- ya din duygularını yahut dince kutsal sayılan şeyleri istismar edemez veya kötüye kullanamaz’ ilkesine herkesin sıkı sıkıya bağlı kalması, dinin veya di- ni duyguların, dince kutsal sayılan şey- lerin istismar edilmemesi- dir. Şu konuyu da açıkça ifade etmek isterim ki as- kerlik mesleği, moral de- ğerlere önem veren mes- leklerin başında gelmekte- dir. Elbette bireysel moral değerler açısından din de bir unsurdur. ATATÜRK; 10’uncu Yıl Nutku’nda biz- lere şu hedefi vermiştir: ‘Ulusal kültürümüzü çağ- daş uygarlık düzeyinin üze- rine çıkaracağız.’ Ona gö- re ulusal kültürün çağdaş uygarlık düzeyinin üzerine çıkartılması, Türk halkının bütün anlam ve görüşle- riyle medeni bir toplum haline dönüştürülmesi de- mektir. Buna karşılık bu- gün, toplumun bir kesimi, yeni bir kültürel kimliğin, yaşam tarzının oluşumunda dini dü- şüncelere büyük bir ağırlık verildiği- ni düşünmekte ve gelişmelerden bü- yük bir endişe duymaktadır. Bu endişe ciddiye alınmalıdır. Çoğulcu demok- rasi anlayışı çerçevesinde, toplumsal huzur için bu zorunludur. Cumhuri- yetin diğer temel niteliği ise demok- rasidir. Türk Silahlı Kuvvetleri de- mokrasiye ve demokratik kurallara kar- şı saygılıdır. Demokrasi temel hak ve özgürlüklerin çoğunluğa karşı da gü- vencede olduğu bir rejimdir. Bu ne- denle, demokratik yaşamda çoğul- culuk esas olmalıdır. Laiklik ilkesinin demokrasi ile çatıştığını iddia etmek de sağlam bir temele dayanmamak- tadır. Aksine, laik düzen Türk de- mokrasisinin gelişmesinde ana itici gücü oluşturmuştur. Etrafımızdaki bazı ülkelere bakılırsa bu gerçek gö- rülebilir. Prof. John Esposito’nun ifa- de ettiği gibi, ‘demokrasinin aşırı şe- kilde popüler amaçlara yönlendiril- mesi de, laik düzenin aleyhine so- nuçlar doğurabilir’.” ‘Sayın Anayasa Mahkemesi Başkanım!’ Elmek: oacar@superonline.com Faks: 0312. 442 79 90 SAYFA CUMHURİYET 2 EYLÜL 2008 SALI 10 DIŞ HABERLER dishab@cumhuriyet.com.tr CMYB C M Y B Yabancõ askerlerin iki çocuklu bir aileyi katletmesini protesto eden yüzlerce kişi yol kesti Afganlar sokağa döküldü Dış Haberler Servisi - Afganis- tan’da yabancõ güçlerin dün sabah bir eve düzenlediği saldõrõda iki çocuk- lu bir ailenin öldürülmesini protesto eden yüzlerce Afgan sokağa döküldü. İki yaşlarõndaki iki erkek bebekleriyle birlikte öldürülen anne ve babanõn ce- setlerinin fotoğraflarõnõ taşõyan gös- tericiler, başkent Kâbil’i ülkenin do- ğusuna bağlayan karayolunu bir sü- re kapattõ. Göstericiler, yabancõ askerlerin bir eve baskõn düzenlediğini ve evdeki- lere ateş açtõktan sonra üç kişiyi de tu- tukladõklarõnõ bildirdi. Saldõrõ sõrasõnda yaralanan kadõnõn hastaneye götürü- lürken yolda hayatõnõ kaybettiği be- lirtildi. Göstericiler arasõnda yer alan kurbanlarõn kuzeni Yahya Han, ope- rasyon sõrasõnda 3 akrabasõnõn bir süre gözaltõna alõndõğõnõ söyledi. Ye- rel televizyonlar da cesetlerin başõn- da ağlayan ve Devlet Başkanõ Hamid Karzai’den istifa etmesini isteyen kadõnlarõn görüntülerine yer verdi. NATO: 3 çocuk öldürdük NATO ve ABD önderliğindeki koalisyon güçleri olayla bağlantõlarõ bulunduğunu reddederken, Afganis- tan Savunma Bakanlõğõ da saldõrõyla ilgili bilgi sahibi olmadõğõnõ belirtti. Bu olaydan kõsa bir süre sonra, Afganistan’õn doğusundaki Paktika eyaletine bağlõ Gayan bölgesinde, NATO güçlerinin düzenlediği top ateşinde de “kazara” 3 çocuğun öl- düğü bildirildi. NATO’dan yapõlan açõklamada, dün militanlarõn bir dev- riye gücüne saldõrmasõ üzerine baş- latõlan top atõşõnda bir evin isabet al- masõ sonucu 3 çocuğun öldüğü, 7 si- vilin yaralandõğõ belirtildi. Açõklamada “olaydan üzüntü duyulduğu ve so- ruşturma başlatıldığı” kaydedildi. Yabancõ güçlerin saldõrõlarõnda si- vil ölümlerin artmasõ nedeniyle ha- raretli tartõşmalarõn yaşandõğõ Afga- nistan’da, 22 Ağustos’ta koalisyon güçlerinin Herat’ta düzenlediği bom- bardõmanda yaklaşõk 60’õ çocuk 90 ci- varõnda sivil ölmüştü. ABD ordusu, Afganistan’õn güne- yinde geçen hafta düzenlenen ope- rasyonda 220 Taliban militanõnõn öl- dürüldüğünü bildirdi. ABD askeri sözcüsü, Helmand’a bağlõ Sangin bölgesinde 4 gün süren operasyonda sivillerin de öldüğüne ilişkin iddialar hakkõnda açõklama yapmadõ. Bölge sa- kinleriyse, operasyon kapsamõnda düzenlenen hava saldõrõsõnda 70’ten fazla sivilin öldüğünü belirttiler. Dış Haberler Servisi - Amerikan kuvvetleri, Irak’õn El Anbar vilayetinde güvenlik denetimini ramazanõn ilk gü- nünde Irak kuvvetlerine bõraktõ. Böyle- ce Irak’õn 18 vilayetinden 11’i Irak de- netimine geçmiş oldu. Yaklaşõk 2 yõl Sünni Arap direnişçi- lerin hâkimiyetinde kalan El Anbar vi- layetinde devir teslim töreninin ardõndan Amerikan kuvvetleri üslerine çekilecek ve ancak eyalet valisinden talep geldi- ğinde operasyonlara katõlacak. Vilayet merkezi Ramadi kentindeki törenden önce konuşan Irak Ulusal Güvenlik Da- nõşmanõ Muvaffak el Rubaie, “Üç ya da dört yıl önce böyle bir şeyi rüyada gör- sek inanmazdık. O zaman güvenlik so- rumluluğunun yabancı güçlerden si- vil otoriteye geçeceğini söylesek her- kes bize gülerdi” dedi. Direnişin kalesi El Anbar, 2003’te Saddam Hüseyin rejiminin ABD önderliğindeki işgalle sona ermesinin ardõndan Iraklõlarõn de- netimine geçen Sünni Araplarõn çoğun- lukta olduğu ilk vilayet. Ülkenin en bü- yük vilyati olan 2 milyon nüfuslu El An- bar hükümet merkezinin bölgedeki aşi- retlerin bayraklarõyla donatõldõğõ dikkati çekerken yüzlerce kişinin izlediği devir teslim törenine aşiret reisleri de katõldõ. Petrol kaynaklarõ sõnõrlõ olan El Anbar, Su- riye, Suudi Arabistan ve Ürdün’e sõnõrõ ol- masõ sebebiyle stratejik öneme sahip. Başta El Kaide olmak üzere Sünni di- renişçilerle Amerikan kuvvetleri ve Şii- lerin önderliğindeki Irak hükümet kuv- vetleri arasõnda şiddetli çatõşmalara sah- ne olan El Anbar’a bağlõ Felluce kentine 2004 yõlõnda Amerikan kuvvetleri tara- fõndan iki kez kanlõ saldõrõlar düzenlen- mişti. Bu saldõrõlardan ilkinde yüzlerce si- vil öldürülmüş, ikinci saldõrõ ise kentin bü- yük bölümünü harabeye çevirmişti. An- cak 2006 sonlarõnda, El Kaide’nin sert İs- lam yorumu ve uygulamalarõndan rahat- sõz olan Sünni aşiret reisleri, Amerikan kuvvvetlerine yardõm etmeye başlayõnca işler değişti. El Anbar bu bakõmdan diğer vilayetler için örnek oluşturdu ve yerel halk “Uyanış” adõ altõnda El Kaide’ye karşõ milis kuvvetleri kurdu. ABD’LİLER DEVRETTİ El Anbar Iraklılara teslim ABD ve NATO liderliğindeki yabancõ güçlerin Afgan sivilleri hedef almayõ sürdürmesi ülkede öfkeye neden oldu. Son olayda iki çocuklu bir aile katledilirken, yüzlerce kişi karayolunu trafiğe kapatarak Karzai’ye istifa çağrõsõ yaptõ. 3yõl önce çok sayõda kişinin ölümüne yol açan Katrina kasõrgasõ sonrasõnda sert eleştirilere hedef olan Bush ve Cheney, Gustav kasõrgasõ nedeniyle Cumhuriyetçi Parti Kurultayõ’na katõlmaktan vazgeçti. Kasõrga nedeniyle 2 milyon kişi tahilye edilirken, kentten ayrõlan New Orleanslõlar, kedi, köpeklerini evcil hayvan merkezlerine bõraktõ. (Fotoğraf: AFP) GustavCumhuriyetçilerivurdu ELÇİN POYRAZLAR WASHINGTON - ABD’de 2 mil- yon kişinin tahliye edilmesine neden olan Gustav kasõrgasõ, Cumhuriyetçi Parti Ulusal Kurultayõ’nõn programõ- nõ da etkiledi. 1-4 Eylül tarihleri ara- sõnda Minneapolis ve Saint Paul’de düzenlenen kurultayõn ilk günü ko- nuşma yapmasõ planlanan ABD Baş- kanõ George W. Bush ile Başkan Yar- dõmcõsõ Dick Cheney’nin kasõrga ne- deniyle kurultaya katõlmayacaklarõ bil- dirildi. Bush yönetimi üç yõl önceki Katrina kasõrgasõ için yeterli hazõrlõk- larõ yapmamasõ ve afetzedelere yar- dõmda gecikmesi nedeniyle “bece- riksiz” olmakla suçlanmõştõ. Kurultayda Cumhuriyetçi Parti baş- kan adaylõğõnõ resmileştirecek olan Se- natör John McCain ise hafta sonun- da kasõrganõn etkisini gösterdiği Mis- sissippi’ye gitti. McCain, “Bu, parti politikalarını bir kenara bırakıp Amerikalı olarak davranmamız ge- reken bir zaman” diyerek kurultayõn ilk günkü etkinliklerinin bir kõsmõnõn askõya alõndõğõnõ açõkladõ. Bush poli- tikalarõnõ sert bir dille eleştiren film ya- põmcõsõ Michael Moore ise Gustav’õn Cumhuriyetçi Parti kurultayõna denk gelmesi konusunda “Gustav, cen- nette bir Tanrı’nın olduğunun ka- nıtı” şeklinde yorum yaptõ. ABD’de Meksika Körfezi’ne kõyõ- sõ olan Teksas, Louisiana, Mississip- pi ve Alabama eyaletleri, Gustav ka- sõrgasõ nedeniyle önlemlerini arttõrdõ. Başkan Bush bu eyaletlerde “acil durum” ilan ederken kõyõ kentlerin- den yaklaşõk 2 milyon kişi tahliye edil- di. 2005’te Katrina kasõrgasõnõn büyük can ve mal kaybõna yol açtõğõ New Or- leans kentinin ise büyük oranda boş- altõldõğõ bildirildi. KADDAFİ Petrol gelirini halka dağıtacak Dış Haberler Servisi - Libya lideri Mu- ammer Kaddafi, bürokratlarõ ülkenin petrol zenginliğini yağmalamakla suçla- yarak, halkla petrol gelirlerini doğrudan paylaşacağõnõ söyledi. Kaddafi, Libya devriminin 39. yõldö- nümünde yaptõğõ konuşmada, halkõn bü- rokrasiden kurtulmasõ, devlet bütçesinin de korunmasõ gerektiğini belirterek “Ha- zır olun. Her Libyalı, petrol geliri pa- yını doğrudan alacak” diye konuştu. Uygulamanõn gelecek yõl başlayacağõ- nõ bildiren Kaddafi, dünyanõn her yerin- de yolsuzluğun bürokrasiyle bağlantõlõ ol- duğunu, yolsuzluğu sona erdirmenin yo- lunun ise parayõ doğrudan halkõn ellerine bõrakmaktan geçtiğini savundu. Bürok- rasideki tasfiyeden yalnõzca Adalet, Sa- vunma, İçişleri ve Dõşişleri bakanlarõnõn ayrõ tutulacağõnõ açõklayan Kaddafi, bü- rokrasi devam ettikçe halkõn parasõna yönelik hõrsõzlõğõn ve yolsuzluğun da sü- receğini belirtti. Kaddafi, halkõ daha zengin, özgür ve sağlõklõ kõlacak özel sektörün oluşumunu teşvik edeceklerini de söyledi. Ali Babacan Sergei Lavrov İlker Başbuğ Haşim Kılıç
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle