22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B GÜNDEM MUSTAFA BALBAY Baştarafı 1. Sayfada Almanya’da Frankfurt Federal Mahkemesi’nde gö- rülmekte olan Deniz Feneri davası sonuçlandı. Karar açıklandı. Beklendiği gibi sanıklar Mehmet Gürhan 5 yıl 10 ay, Mehmet Taşkan 2 yıl 9 ay, Firdevsi Er- miş de 1 yıl 10 ay hapis cezasına çarptırıldı. Savcı Kerstin Lötz günlerdir şu noktanın altını çiziyordu: “Asıl failler Türkiye’de! Biz olayın Almanya’daki bö- lümünü ortaya çıkardık. Yönetim yeri de Türkiye’dir.” Polis şeflerinin açıklamaları da buna paralel ilerli- yordu: “Türkiye ayağını soruşturmak için Türk polisinden yardım istedik. Bunu yapamayacaklarını söylediler.” Bütün bunlar, iddia makamının mahkemeye sun- duğu bilgiler, belgelerdi. Biz de mahkeme sonuç- lanmadan kesin yargılarda bulunmanın yine de erken olacağını düşündük... Mahkeme Başkanı Johann Müller kararını açık- ladıktan sonra şu değerlendirmeyi yaptı: “Almanya’nın en büyük yolsuzluk olayı ile karşı kar- şıyayız.” Almanya’da daha önce yaşanmış olan UNICEF da- vası uzun süre konuşulmuştu. Ancak o olayın hem organizasyonu hem maddi boyutu Deniz Feneri ka- dar büyük değildi. Sanıklara verilen cezalar, mahkemedeki samimi tu- tumları ve soruşturmaya yardımcı olmaları nedeniy- le düşürüldü. Alman polisi 3 yıllık bir takipten sonra Nisan 2007’de Deniz Feneri soruşturması için düğ- meye basmıştı. O sırada yakalanan 3 sanığın bilgi ver- mesiyle soruşturma bugünkü noktaya geldi. Buradan şu yorumu da çıkarabiliriz: Ortaya çıkan yolsuzluk verilen bilgiler çerçevesin- de... Türkiye ayağı da tam olarak saptansa boyut en az 10 katına çıkacak! Alman makamları da sık sık usulsüz harcandığı sap- tanan 16 milyon Avro’nun sadece kendi ülkelerinde toplanan parayı içerdiğini söylüyorlar. En yüksek cezaya çarptırılan Mehmet Gürhan’ın “bi- ze inananlardan özür dileriz” açıklamasını Türkçeye şöyle çevirebiliriz: “Bağışları kendimize bağışladık, bizi bağışlayın!” Bundan sonra ne olur? Gerçekten ne olacağını kestirmek zor, ama biz bir senaryo yazalım: Almanya’daki işlerin Türkiye yöneticileri kafa kafaya verirler ve izlenecek yol haritasını saptamaya çalışırlar. Biri, “yakalandık, Türkiye kısmı deşilirse daha da kö- tü olur, bırakalım” der. Toplantıdakiler hep bir ağız- dan çıkışır: “Salak mısın sen?” Böylece o arkadaş susturulduktan sonra içlerinden akıllı biri şu yolu önerir: “Olan olmuş... Bundan sonrasına bakalım... Mev- cut işlerin tümünü tasfiye edelim. Kamuoyu bizi unutsun. Almanya, Deniz Feneri, laflarını bir kenara koyalım...” İlk öneriyi getiren, “her şeyiyle tükeniyor muyuz ya- ni” der, yine “salak mısın” diye sorarlar, akıllı devam eder: “Bambaşka isimle, bambaşka bir yöntem buluruz... Bu deniz işini bırakalım. Denizi çağrıştıran isimleri de... Örneğin kar taneleri gibi bir isim bulalım... Herkese, bir kar tanesi olun, sizi kâr sahibi yapalım, deriz. Bun- dan sonra para verenlerin de çıkarının olacağı bir yön- tem şart... İşe Almanya’dan başlamayız, onlar alçak... Hollanda’dan falan başlarız...” Herkes birbirini kutlar... Yeni isimle yeni ufuklar... GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada Alman yargıç kararı açıklarken “Asıl fail Türkiye’de” diyor. Adını da veriyor: Kanal 7’nin sahibi Zekeriya Ka- raman. Kim bu Zekeriya Karaman? RTE’nin oğlunun eşiyle Karaman’ın oğlunun eşi kız kardeş! Erdoğan ailesi ile Karaman ailesi akraba! Karaman’ın oğlunun nikâh tanığı RTE. Düğünde baş konuklar arasında Beşir Atalay var. İçişleri Bakanı. RTE’nin söylediğine göre Deniz Fe- neri’ni üç, üç buçuk ayda bir denetleyen bakan! Almanya Büyükelçisi ise “Interpol aracılığıyla De- niz Feneri hakkında bilgi istediklerini ama alamadık- larını” söylüyor. Interpol’e Almanya’daki savcılığın istediği bilgile- ri verecek olan, kuruluşun, emniyetin başındaki İç- işleri Bakanı Atalay. RTE’nin Deniz Feneri olayıyla yakından ilgilendiği kanıtlanıyor. Almanya Büyükelçisi Cuntz’a önceki gün suçla- rını mahkemede de itiraf eden “sanıkların uzun süre yatmalarından yakınıyor”. TC Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin de devreye giriyor. RTE’nin RTÜK’ün başına getirdiği Zahid Akman ile ahbap çavuş ilişkileri içinde olduğu, yadsınması olanaksız gerçeklerden. Tanımam dediği, ama birlikte yan yana göründü- ğünü kanıtlayan fotoğraflarla ilişkisi ortaya çıkan baş sorumlu, beş yıl on ay hüküm giyen Mehmet Gür- han! Toplanan paraların “başka amaçlar için kullanıldı- ğını itiraf edip özür dileyen” Mehmet Gürhan! Deniz Feneri AKP hükümetinin (RTE’nin) himaye- sinde. Almanya’daki Deniz Feneri Başkanı ile Türki- ye’deki Deniz Feneri Başkanı yolsuzluğun ucunda- ki iki sorumlu. Toplanan, kuryeler aracılığıyla (Zahid Akman) Ka- nal 7’de Karaman’a teslim edilen paraların büyük kıs- mı Türkiye’de siyasal amaçlar için kullanılıyor. Deniz Feneri, Türkiye’de bu olguyu, yolsuzluğu “ka- mufle etmek için” kuruluyor. AKP ile ortaya çıkıyor. AKP hükümetince kamuya yararlı dernek haline getiriliyor. Mehmetçik Vakfı’ndan esirgenen vergi kolaylığı De- niz Feneri’nden esirgenmiyor. Böylece Deniz Feneri AKP hükümeti tarafından güç- lü bir biçimde devreye giriyor. Meclis’in -Bülent Arınç’a göre- “kullanılmayan mal- zemeleri” derneğe bağışlanıyor. Atatürk ödülüne la- yık görülüyor. Yadsınamayan bu gerçekler, bu örgütün ve ör- gütlenmenin içinde yer alan kişilerin -Baykal’ın de- diği gibi- “AKP kadrolarıyla, yönetimiyle içli dışlı ol- duğu” gösteriyor. Başbakan “bu oluşumun hesabını siyasal olarak ver- melidir”. Lakin bugüne kadarki tutumuna bakılacak olursa RTE, hesap vermekten, hesap sormaktan fel- lik fellik kaçıyor. Zekeriya Karaman elini kolunu sallaya sallaya geziyor. Zahid Akman, RTÜK’ten istifa etmeyi aklı- nın ucundan geçirmiyor. Nereye kadar? Göreceğiz! ankcum@cumhuriyet.com.tr SAYFA 18 EYLÜL 2008 PERŞEMBECUMHURİYET 8 HABERLERİN DEVAMI İstanbul Y 23 Edirne PB 25 Kocaeli Y 25 Çanakkale PB 20 İzmir PB 27 Manisa PB 26 Aydın PB 28 Denizli PB 27 Zonguldak Y 22 Sinop Y 23 Samsun Y 25 Trabzon Y 24 Giresun Y 24 Ankara Y 23 Eskişehir Y 22 Konya PB 26 Sıvas Y 25 Antalya PB 28 Adana Y 31 Mersin PB 30 Diyarbakır PB 33 Şanlıurfa B 33 Mardin B 30 Siirt B 34 Hakkâri PB 26 Van PB 24 Kars PB 25 Oslo PB 12 Helsinki Y 12 Stockholm B 12 Londra PB 18 Amsterdam PB 17 Brüksel PB 15 Paris PB 16 Bonn PB 16 Münih PB 16 Berlin B 15 Budapeşte Y 15 Madrid A 29 Viyana Y 13 Belgrad Y 15 Soyfa Y 18 Roma Y 24 Atina PB 27 Zürih Y 17 Moskova Y 10 Aşkabat PB 29 Astana Y 7 Taşkent PB 28 Bakû PB 22 Bişkek PB 24 Tiflis PB 26 Kahire A 34 Şam B 34 Yurdun iç ve kuzey ke- simleri parçalı çok bulut- lu, Marmara’nın doğusu, Karadeniz, İç Anado- lu’nun kuzey ve doğusu, Doğu Akdeniz’in iç ke- simleri ile Kütahya, Kars ve Ardahan çevreleri sa- ğanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı, diğer yerler az bulutlu ve açık geçecek. Hava sıcaklığı 6 ila 8 derece azalacak. AHMET KURT İZMİT - Ergenekon davasõn- dan tutuklu bulunan Emekli Or- general Şener Eruygur, Kandõ- ra Cezaevi’nde düşerek beyin kanamasõ geçirdi. Kocaeli Üni- versitesi (KOÜ) Tõp Fakültesi Araştõrma ve Uygulama Hastanesi Başhekimi Prof. Nazım Mutlu, yoğun bakõmda tedavi altõna alõ- nan Eruygur’un beynindeki ka- namanõn artmasõ durumunda felç geçirme ihtimalinin olduğunu açõkladõ. Eruygur’u ziyaret eden gazetemiz yazarõ Prof. Mümtaz Soysal, Eruygur’un bilincinin ye- rinde olmadõğõnõ söyledi. Eruygur, dün sabah Kandõra Cezaevi’nde hipertansiyon ne- deniyle merdivenlerden düşerek kafasõnõ çarptõ. KOÜ Tõp Fakül- tesi Hastanesi Başhekimi Prof. Mutlu, Eruygur’un beyin kana- masõ geçirdiğini ve boyun kemi- ğinde dört parçalõ kõrõk olduğunu açõkladõ. Eruygur’un, hastaneye getirildiğinde tansiyonunun 19/11 olduğunu ifade eden Mutlu, “Eruygur 07.45’te tedavi altı- na alındı. C1 adı verilen birin- ci boyun kemiğinde sipinal ka- nala etki etmeyen 4 parçalı bir kırık tespit edildi. Kafa içinde kanamaları mevcut” dedi. Eruy- gur’un tansiyonunun kontrol altõna alõnmaya çalõşõldõğõnõ belirten Mutlu, “Hasta hafif uyutulu- yor. Ameliyat düşünülmüyor” dedi. Akşam saatlerinde yeni bir açõklama yapan Mutlu, Eruy- gur’un beyin kanamasõnõn saba- ha göre yüzde 10 arttõğõnõ açõkladõ. Kanamanõn artmasõ durumunda Eruygur’un felç geçirme ihtima- linin olduğunu kaydeden Mutlu, “Sağlık durumunda kötüye gi- diş net olarak söz konusu değil ama iyiye de gitmiyor” diye konuştu. Eruygur’un tansiyon ve diyabet hastasõ olmasõnõn durumu daha da kritik hale getirdiğine işa- ret eden Mutlu, “Beyninde ka- nama yapan yırtık damarlarda tansiyonun yükselmesi, kana- manın yeniden başlaması anla- mına gelmektedir. Bu daha cid- di sorunlara yol açar” dedi. Mutlu, Eruygur’un hayati tehli- keyi atlatõp, odasõnda oturabilir ha- le gelmesi için en az bir haftaya ihtiyaç olduğunu, sağlõğõna ka- vuşmasõnõn ise uzun zaman ala- bileceğini, fizik tedaviye ihtiyaç duyulabileceğini kaydetti. Hastaneye giden Prof. Soysal ise Eruygur’un bilincinin yerinde olmadõğõnõ ifade ederek “Nefes almakta güçlük çektiği için üni- teye bağlandı. Durumunun cid- di olduğu belirtildi. Eşi ve kızı yanında. Güvenlik gerekçesiy- le birkaç er bekliyor” dedi. ADD Genel Başkan Yardõmcõsõ Sina Akşin, yaptõğõ açõklamada, Eruygur’un Türkiye’nin en büyük sivil toplum örgütünün başkanõ ol- duğunu söyleyerek bu şekilde tu- tuklu bulunmasõnõn “zalimce bir uygulama olduğunu” dile getir- di. Ağõr-aksak yürütülen kovuş- turmanõn hukuk dõşõ bir zulüm ha- line geldiğini kaydeden Akşin, “Türk adaletini göreve çağırı- yoruz. Adaleti lekelemekte olan bu zulme derhal son verilmeli. Genel Başkanımız’ın derhal tahliyesini talep ediyoruz” dedi. Eruygur yoğun bakõmda ZEYNEP ŞAHİN İstanbul’daki tarikat - cemaat bağlantõlõ özel yurtlarda, ailesi İs- tanbul’da oturan öğrencilerin bi- le kaldõğõna dikkat çekilirken ve- liler çocuklarõnõ buralara emanet etmelerinin gerekçesini; “Ah- laklı, terbiyeli olması ve SBS ya da ÖSS’ye abi ya da ablaların verdiği derslerle ücretsiz olarak hazırlanması” olarak açõklõyor. Eğitim-İş İstanbul 1 No’lu Şu- be tarafõndan hazõrlanan “İstan- bul’daki Öğrenci Yurtları Ra- poru”, ilginç ayrõntõlarõ ortaya ko- yuyor. Şube Başkanõ Vahap Gü- zey’in imzasõnõ taşõyan raporda, tarikat - cemaat bağlantõlõ yurtla- rõn sadece üniversitelilere değil, ilk ve ortaöğretim çağõndaki ço- cuklara da hizmet verdiği belirti- liyor. Aileleri İstanbul’da ikamet etmesine karşõn birçok çocuğun bu yurtlarda kaldõğõna işaret edi- len raporda, “Görüştüğümüz ai- leler, çocuklarını bu yurtlara göndermelerinin nedenlerini, ‘Ahlaklõ, terbiyeli olmasõ, kötü alõşkanlõklardan uzak durmasõ’ diye açıklıyor. Ancak veliler ağırlıklı olarak ekonomik ye- tersizlikleri nedeniyle çocukla- rını bu yurtlara gönderiyor” 6 ve 7. sınıflar seçiliyor Raporda, dinci kesime ait yurt- larõn yetkilileriyle çok sayõda gö- rüşme yapõldõğõna da yer veriliyor. Buna göre bu yurtlarda kalacak öğrenciler 3 ayrõ yöntemle seçi- liyor. Birincisinde, dini yapõlan- malar, ilköğretim çağõndan beri ilişkide olduklarõ yoksul aile ço- cuklarõnõ ortaöğretim ya da üni- versite aşamasõnda da bünyele- rinden ayõrmayarak yurtlarõnda barõndõrõyor. Diğer yöntemde, İs- tanbul’a okumaya gelen ve eko- nomik durumu kötü çocuklarla, üniversitelere kayõt sõrasõnda bağ- lantõya geçiliyor ve yanlarõna çe- kiyorlar. Son yöntemde ise “re- ferans” gerekiyor. Burada da di- ni yapõlanmayla ilgisi olan tanõdõğõ bulunanlarõn tavsiyesiyle öğren- ci kabul ediliyor. Raporda, “Öğ- rencilerin belirlenmesindeki or- tak nokta başarılı olmaları” vurgusu yapõlarak şöyle devam ediliyor: “Özellikle altıncı ve yedinci sınıflardaki başarılı öğ- renciler tespit edilerek ailele- riyle görüşülüyor. İstanbul’da dinci dernek, vakıf ve dersane- lerce kiralanan evlerde binler- ce öğrenci barınıyor. Bu evler- de daha başarılılar kalıyor.” Fatih’te 200 öğrenci evi Rapora göre, dinci örgütlen- melerle bağlantõlõ özel yurtlardan ilk ve ortaöğretim kademesine yönelik olanlar Üsküdar, Çatal- ca, Ümraniye ve Gaziosmanpa- şa’da yoğunlaşõyor. Yükseköğ- retim öğrencilerine yönelik olan- lar ise Fatih, Bahçelievler ve Ka- dõköy ilçelerinde ağõrlõk kaza- nõyor. Öğrenci evleri ise Fa- tih’te yoğunlaşõyor. Raporda, dinci örgütlerce Fatih’te öğren- ci evi olarak kullandõrõlan 200 yer olduğu ifade ediliyor. ‘Ahlaklı olsun’ diye cemaat yurduna Cezaevinde yüksek tansiyon sonucu merdivenden düşerek beyin kanamasõ geçirdi, boyun kemiğinde 4 kõrõk oluştu. Kanama artarsa felç tehlikesi bulunduğu açõklandõ İşçiler açlık grevine başlıyor Çağrı merkezi çalışanlarının sorunlarını dile getirmek amacıyla kurulan Çağrı Merkezi Ça- lışanları Derneği üyeleri her yıl düzenlenen “En İyi Çağrı Merkezi” ödüllerini protesto et- ti. Lütfi Kırdar Kongre Merkezi önünde buluşan dernek üyeleri, tören salonuna girmeleri- ne izin verilmeyince kapıda açıklama yaptı. Türkiye’de 35 bine yakın çağrı merkezi çalışa- nı olduğunun belirtildiği açıklamada, “Çalışanlar performans baskısıyla bunaltılıyor, taşe- ronlaştırma yüzünden güvencesiz bir hayata mahkûm ediliyor, gitgide yoksullaşıyor, hak- sız yere işten atılıyor” denildi. Çalışma koşullarını protesto etmek için yaptıkları “iş bırak- ma” eylemi nedeniyle işten atılan Türktelekom’un Çağrı Merkezi şirketi ASSİSTT AŞ işçi- leri de 25 Eylül’de açlık grevi başlatacaklarını söylediler. (Fotoğraf: BURAK ALİÇAVUŞOĞLU) KAYSERİ Temsili Bizans bayrağõna tahammül edemediler Haber Merkezi - “Anatolia” isimli belgeselin Kayseri’deki çe- kimlerinde tarihi Kayseri Kale- si’nin surlarõna asõlan Bizans bay- rağõna yaklaşõk 50 kişilik grup tep- ki gösterek, bayrağõ indirmeye ça- lõştõ. Tepki üzerine bayrak kaleden indirilirken, grup polis ekipleri ta- rafõndan dağõtõlabildi. Anadolu uygarlõklarõnõ anlatan Anatolia isimli belgeselin çekim- leri sõrasõnda tarihi Kayseri Kalesi surlarõna asõlan Bizans bayrağõ tepkiye neden oldu. 50 kişilik grup, “Biz Müslümanız, bu haçlı bayraklarının burada ne işi var” diye tepki göstererek, belgeseli çe- ken ekibe saldõrdõ. Tepkilerin ço- ğalmasõ üzerine belgeselin yönet- meni Tanyolaç Türkben, polisi arayarak yardõm isterken grubu yönlendiren bazõ kişiler, “Kalenin surlarına çıkıp bayrakları indi- relim” dedi. Tepkilerin artmasõ üzerine Bizans bayraklarõ surlar- dan indirilirken 30 kişilik belgesel ekibi malzemelerini toplalayarak bölgeden uzaklaştõ. Polis ekipleri daha sonra kalabalõğõ dağõttõ. Yö- netmen Türkben çekimlerle ilgili valilikten izin aldõklarõnõ belirterek “Haçlı bayrağına bilmeden tepki gösterenler, mutlaka pişman olacaktır. Birkaç gün sonra Hu- nat camisinde Selçukluları çeke- ceğiz. Bize tepki gösterenler o zaman ne yapacak?” diye konuş- tu. Dizi çekimleri daha sonra Mi- mar Sinan’õn doğum yeri olan Ağõrnas beldesinde devam edildi. Doğan: Tartışmanın süresi hükümete bağlı Haber Merkezi - Doğan Holding Yönetim Kurulu Başkanõ Aydın Doğan, Başbakan Tayyip Erdo- ğan’la grubu arasõnda yaşanan tar- tõşmanõn nereye kadar süreceğinin kendisine bağlõ olmadõğõnõ bunu hükümetin demokrasiye bağlõlõğõnõn belirleyeceğini söyledi. Doğan, Reu- ters’la yaptõğõ söyleşide “Huku- kun içinde kaldığımız sürece be- nim için problem yok. Ben yine ya- rın hükümet güzel bir şey yapsa yazacağım, yine Avrupa Birliği gi- rişimlerini destekleyeceğim, yine bütçe girişimlerine destek olaca- ğım, yine Kıbrıs konusunda des- tek olacağım ama siyaseten hak- sızlık, yolsuzluk olan şeyleri çe- kinmeden yazacağım.” Doğan, Petrol Ofisi Ceyhan’da rafineri li- sansõ alamamasõ konusunda da “Bir- takım zorluklar çıkarıyorlar ama hepsini hukuk yoluyla çözeceğime inanıyorum” diye konuştu. İlk ve ortaöğretim çağõndaki çocuklar bile dincilerin öğrenci evlerine teslim ediliyor ORGENERAL BAŞBUĞ: TAKİP EDİYORUZ Eruygur’un geçirdiği kazayõ değerlendiren Genelkurmay Baş- kanõ Orgeneral İlker Başbuğ, “Maalesef üzücü bir olay. Ga- yet ciddi sorunları var. Biz takip ediyoruz sağlık durumunu. Hastane süresi ne kadar sürer, ondan sonra başka bir yer- de tedavi ihtiyacı olabilir mi? Mevzuat, kanun içerisinde böyle bir ihtiyaç olursa bizim de katkımız olur” dedi. CHP’Lİ CEVDET SELVİ: ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP Genel Başkanõ Deniz Baykal önceki gün eşi Olcay Baykal’õn mal varlõğõnõ açõklarken, CHP Genel Başkan Yardõmcõsõ Cevdet Selvi, “Başbakan gerçek olarak bir an önce mal varlığını açıklamalıdır” dedi. Baykal, önceki gün düzenlediği basõn toplantõ- sõnda “eksik mal bildirimi” suçlamalarõna tepki gösterirken, eşinin mal varlõğõnõ da açõklamõştõ. CHP’li Selvi, dün düzenlediği basõn toplantõsõn- da, Başbakan Tayyip Erdoğan’õn büyükelçilere verdiği iftar yemeğinde muhalefeti hedef alan sözlerinin anõmsatõlmasõ üzerine “Hiç kimsenin CHP’yi suçlamaya hakkı yoktur. Çizilen pembe tabloların bu ülkenin insanlarına ne kadar pahalıya patladığını herkesin görmesi lazım” dedi. Selvi, Baykal’õn mal beyanõna iliş- kin bir soru üzerine de, “Başkalarını karalama- ya kalkanlar kendi gerçek mal beyanlarını açıklamalı. Başbakan, gerçek olarak bir an önce mal varlığını açıklamalıdır” diye konuş- tu. Selvi, AKP iktidarõnõn icraatõnõ eleştirirken, AKP’nin TBMM’de çoğunluğuna karşõn toplu- mun sorunlarõna çözüm üretemediğini, başta ekonomi ve dõş politika olmak üzere tüm alan- larda zafiyet içinde olduğunu söyledi. Selvi, “Sanal gündemler oluşturarak, başkalarını suçlayarak, bağırarak, çağırarak sorunların çözülemeyeceğini artık halkımız görmüştür. AKP’ye umutla oy verenlerin bile artık sabrı tükendi. Artık Pandora’nın kutusu açılmıştır. Yolsuzluk, vurgun, çıkar dişleri ortaya çık- mıştır. İşsizlik, yolsuzluk, yoksulluk kalıcı ha- le gelmiştir” dedi. Dünyanõn global bir ekono- mik krizin etkisi altõna girdiğine dikkat çeken Selvi, “Türkiye maalesef, global krizin yaşan- dığı bu dönemde, AKP gibi temel politikası teslimiyet olan bir iktidarla yönetiliyor” dedi. ‘Erdoğan’ın da avukatlığını yaptım’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP li- deri Deniz Baykal, kendisini Ergenekon’un ve Aydõn Doğan’õn avukatlõğõnõ yapmakla suçlayan AKPlilere, “Mağduriyete sürüklenen herkesin avukatõyõm” diye tepki gösterdi. Başbakan Tayyip Erdoğan’õn milletvekili seçilme yasağõnõn kaldõrõl- masõna da destek verdiğini kaydeden Baykal, “Er- doğan’õn da avukatlõğõnõ yaptõm. Birçok kişi bana ‘Erdoğan’õ sen kurtardõn’ eleştirisinde bulundu. Bunu demokrasiye inandõğõmdan yaptõm” dedi. POAŞ: EPDK bizi oyalıyor İSTANBUL (AA) - Petrol Ofisi Yönetim Kurulu Başkanlõğõ, Ceyhan’daki rafineri tartõşma- sõna ilişkin olarak, ilk başvuruyu yapan, ilk uy- gunluk belgesi ve ilk ÇED raporunu kendi şirket- lerinin almasõna karşõn, sonradan müracaat eden başka bir gruba lisans verilmesinin, EPDK’nõn ba- ğõmsõzlõğõna gölge düşürdüğünü savundu. Açõkla- mada, uygunluk belgesinin üzerinden 14 ay geç- mesine karşõn, EPDK’nõn başka başvuru olduğu gerekçesiyle kendilerini oyaladõğõ dile getirildi. ODTÜ’lülerden Gökçek protestosu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - ODTÜ Mezunlarõ Derneği üyeleri ve üniversite öğrencile- rinden oluşan bir grup, ODTÜ’de Ankara Anakent Belediyesi Başkanõ Melih Gökçek’i protesto etti. Mezunlarõ Derneği Başkanõ Himmet Şahin, Gök- çek’in, “Kõzõlõrmak’tan getirilen suda arsenik bu- lunduğu” uyarõsõnda bulunan ODTÜ’yü “intikam duygusuyla” hedef aldõğõnõ belirtti. Şahin, “Gök- çek’in yapmaya çalõştõğõ şey, Cumhuriyetimizin aydõnlanmacõ, bilimsel, ahlaksal, yönetsel ve este- tik değerlerine karşõ bir saldõrõdõr” dedi. Gül: Reformlar devam etmeli ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Meslek kuruluşlarõnõn temsilcilerine Köşk’te iftar yemeği veren Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül, “Reformla- rõn ve yatõrõmlarõn kararlõlõkla devam etmesi ge- rektiğini” vurguladõ. Yemeğe, TOBB Başkanõ Ri- fat Hisarcõklõoğlu, TÜSİAD Yönetim Kurulu Baş- kanõ Arzuhan Doğan Yalçõndağ ve Başkan Yar- dõmcõsõ Ferit Şahenk, TİSK Başkanõ Tuğrul Ku- tadgobilik, TESK Başkanõ Bendevi Palandöken’in de aralarõnda bulunduğu davetliler katõldõ. Menderes, Zorlu, Polatkan anıldı İstanbul Haber Servisi - Eski Başbakan Ad- nan Menderes ile Dõşişleri Bakanõ Fatin Rüştü Zorlu ile Maliye Bakanõ Hasan Polatkan idam edilişlerinin 47. yõldönümünde anõldõ. Topkapõ’da- ki anõtmezarda yapõlan törende DP lideri Süley- man Soylu, çok partili sistemde DP’nin tek başõna iktidara gelmesini “beyaz ihtilal” olarak niteledi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle