22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 18 EYLÜL 2008 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA EMEK 7emek@cumhuriyet.com.tr GEÇMİŞTEN GELECEĞE ORHAN ERİNÇ Kahır Yüzünden Lütuf... Atasözlerimizin çoğu yüzlerce yılın deney imbi- ğinden süzülmüş sonuçları yansıtır. “Keskin sirke küpüne zarar verir” bunlardan bi- ridir. Gençler belki bilmezler ama, “Kahır yüzünden lü- tuf” değerlendirmesi, Türkiye’yi meşgul eden tartış- manın sonucunu bence en iyi özetleyen tanımdır. Bugünkü dile “yok etme, perişan etme, ezme ni- yetinin iyiliğe yol açması” diye çevirebiliriz. Ama hemen belirtelim ki söz konusu iyilik, Sayın Başbakan’ın bizzat yaptığı bir iyilik değil, yanlışların yol açtığı iyiliktir. Başbakan ile Doğan Medya Grubu arasındaki tar- tışmada, pek çok meslektaşımız haksızlığa uğradı. Hakaret içeren sözcüklere hedef oldu. Bu mes- lektaşlarımızın bir bölümü 1960’ta Demokrat Par- ti’nin Tahkikat Encümeni dönemini, 12 Mart 1971’i, 12 Eylül 1980 dönemlerini atlatmışlardı. En genci ise 12 Eylül’ü yaşamıştı. Yani yönetimlerin geçici oldu- ğunu biliyorlardı. Saldırılara aynı düzeye inmeden yanıt vermeyi başardılar. Gelelim tartışmanın “iyilik” tarafına. Gazetecilik mesleğinin etik ilkelerinden daha çok söz edilmeye başlanması ve bununla yetinilmeyip savunulmasına ağırlık verilmesi hem okur ve izleyi- ciler, hem de gazeteciler için hayırlı bir süreç baş- lattı. Şu da ortaya çıktı ki, siyasetçiler, meslek ilkeleri- ne uygun gazetecilik yapılmasını istemiyorlar. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin 1988 yılında, ge- niş bir katılımla hazırlanan “Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi” adında bir kurallar dizge- si var. Cemiyet yönetimleri, yaygın bir biçimde uygula- maya sokulması için çaba harcıyorlar. Meslek içi eğitim seminerlerindeki tartışma bölümlerinden bi- rini de bu konu oluşturuyor. Ama geldiğimiz nokta, gazetecilerin uymaları ge- reken kuralları yalnız gazetecilere anlatmanın yeter- li olmadığını gösteriyor. Başta politikacılar olmak üzere kamuda görev alanlara da bir yolunu bulup anlatmak lazım. İşte size uyulması tarifsiz öfkelere neden olan bir- kaç kural: “Halkın bilgi edinme hakkı uyarınca gaze- teci, kendi açısından sonuçları ne olursa olsun, ger- çeklere ve doğrulara saygı duymak ve uymak zorun- dadır.” “Gazeteci; bilgi ve haber alma, yorum yapma ve eleştirme özgürlüklerini ne pahası olursa olsun sa- vunur.” “Gazeteci; temel bilgileri yok edemez, görmezlik- ten gelemez ve metinler ile belgeleri değiştiremez, tahrif edemez.” “Gazeteci; her türlü baskıyı reddeder ve basın-ya- yın organındaki yöneticileri dışında, kimseden işiyle ilgili bir talimat alamaz.” Bilgisizlik yüzünden bir yanda patronu suçlayan siyasetçiler, öte yanda da iktidarla aynı siyasal gö- rüşlere sahip olmalarına karşın patronu savunup, çalışma arkadaşlarını suçlayan yazarlar, durumun ne kadar trajikomik olduğunu ortaya koyuyor. Söz meslek ilkelerinden açılmışken, üzerinde du- rulması gereken bir konu daha var. Ergenekon iddianamesinin mahkemeye sunul- ması sonrasında bir hukuk tartışması başladı. İddianame ve ekleri; içeriği, Ceza Mahkemeleri Yasası, davayla ilgisi olmayan kişilerin özel yaşam- larına yer verilmesi ve gözaltına almalarda uygula- nan yöntemler açısından irdelendi. Ama bence mes- lek ilkeleri açısından da irdelenmeliydi. Daha önce ayrıntıları gazetede çıktığı için yinele- miyorum. Dava dosyasında İlhan Selçuk ile İbra- him Yıldız arasında, biri 14 Şubat 2008, diğeri 20 Şu- bat 2008’de yapılmış iki telefon konuşması kaydının tespit tutanağı var. Birinde Amerika temsilcimiz Elçin Poyrazlar’ın ABD Başkan Yardımcısı Cheney ile yaptığı görüş- me, ötekinde de Ankara Temsilcimiz Mustafa Bal- bay’ın ABD Büyükelçisi ile görüşmesi ve bu görüş- melerin yazılmamak kaydıyla yapıldığına ait cümle- ler var. Bu durum iddianamede aynen şöyle değer- lendiriliyor: “Dolayısıyla bu görüşmede de Cumhuriyet Gaze- tesi Amerika Temsilcisinin Dick Cheney’in danış- manları ile görüşme yaptığı, görüşmenin içeriğinin de bilgi alışverişi ile ilgili olduğu, bu konuların gazetede yazılmamasının istenmesinin de ilişkilerinin farklı bir boyutta olduğunu göstermektedir.” Cheney’in de Ergenekon örgütü kapsamında olup olmadığı soru- sunu lütfen bana yöneltmeyin. Çünkü bilemem. Ama gelelim meslek ilkelerine. Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirge- si diyor ki: “Gazeteci; kendi çabasıyla elde etmedikçe, bir kay- nağın verdiği bilgi veya belgenin yayımlanma tarihi konusundaki isteğe uymalıdır. (...) Gazeteci, açıklanmaması kaydıyla (off the record) verilen bilgiyi ve sarfedilen sözleri yayımlamamalıdır.” Yorumunu benden beklerseniz yanılırsınız. Menderes Tekstil işçisinden eylem Denizli’nin Sarayköy ilçesindeki Akça Hol- ding’e bağlõ Menderes Tekstil’de işten çõ- karõlan 10 işçinin, Teksif sendikasõ üyeleriyle fab- rika önünde sürdürdüğü eyleme, Türkiye AB Sen- dikal Koordinasyon Komite Yetkilisi Yücel Tok ile bazõ sendika şube başkanlarõ da destek verdi. Fabrikanõn önünde kurulan çadõrda ey- lemlerini sürdüren işçilere destek olan sendika- cõlar, işçilerin dertlerini dinledi. Türkiye AB Sendikal Koordinasyon Komite Yetkilisi Yücel Tok, Brüksel’den gelerek eyle- me destek verdiğini belirterek “İşçiler yalnız de- ğil. Menderes Tekstil’de sendikaya üye olan işçiler işten çıkarılmıştır. İşçiler haklı ey- lemlerinde yorulmayacaklardır” dedi. Deri-İş Sendikasõ Genel Başkanõ Musa Selvi, Yatağan Maden İşçileri Sendikasõ Şube Başka- nõ Süleyman Girgin ve Emek Partisi Denizli üyeleri de işçilere destek verdi. Hem işçi hem de işveren örgüt- lerinin karşõ çõktõğõ yeni Sosyal Gü- venlik ve Genel Sağlõk Sigortasõ Yasasõ 1 Ekim’de yürürlüğe giri- yor. Emekliliğin zorlaştõrõlmasõn- dan emekli aylõklarõnõn düşürül- mesine, sağlõkta temel teminat pa- ketinin kaldõrõlmasõndan, devletten alacağõ hizmete, üç kat fazla öde- yerek ulaşmaya kadar pek çok kõ- sõtlama getiren yasa hâlâ tam ola- rak bilinmiyor. Cumhuriyet’in sorularõnõ yanõt- layan İstanbul Tabip Odasõ Sağlõk Politikalarõ Çalõşma Grubu Sözcü- sü Dr. Osman Öztürk’ün verdiği bilgiye göre sağlõkta 1 Ekim 2008’den itibaren yaşanacak deği- şimleri şöyle özetlemek mümkün. ? Temel Teminat Paketi yok Yasa öncelikli olarak Temel Te- minat Paketi (TTP), denen sigorta- nõn yurttaşlara vereceği sağlõk hiz- metleri sõnõrlõyor. Önceden de sağ- lõk hizmetine ulaşmada sağlõk ku- ruluşlarõnõn sayõsõnõn sõnõrlõlõğõ, ye- terli yatõrõmõn yapõlmamasõ gibi ne- denlerle zorluk vardõ. Ama yasal açõ- dan aldõğõ sağlõk hizmetinin kapsa- mõ bütün sosyal güvenlik kurumla- rõnda dünya örneklerine göre de bir hayli gelişkindi. Alzheimer’dan kansere, diyalizden by-pass’a kadar geniş bir hizmet paketini herhangi bir ücret ödemeden alabiliyordu. Şimdi Sosyal Güvenlik Kurumu’na (SGK) bu paketi daraltma yetkisi geldi. Kurum, verilecek hizmetlerin türünü, miktarõnõ, süresini istediği gi- bi daraltabilecek. ? Fark ücreti yasallaştı Daha önce özellikle SSK ve Emekli Sandõğõ’ndan sevkli olarak özel hastaneye giden hasta aldõğõ hizmet karşõlõğõnda herhangi bir fark ödemiyordu. Şimdi bir süredir fark ücreti telaffuz edilmesine kar- şõn yasal dayanağõ yoktu. Ancak ya- sanõn yürürlüğe girmesiyle fark üc- reti yasal bir dayanak kazanõyor. Yüzde 30 olarak yasaya konan fark ücretinin yükseltilme yetkisi Ba- kanlar Kurulu’nda. Yani bu ücret yüzde 100’e bile çõkabilir. ? İstisnai sağlık hizmeti geliyor Yasaya göre, özel hastaneden hizmet alan yurttaşõn aldõğõ hizmet eğer istisnai ise ödeyeceği fark üc- reti yüzde 300 pahalõ olacak. An- cak bu istisnanõn ne olduğu belli de- ğil. Tamamen yoruma bağlõ. Kapalõ ameliyatlar ya da sezaryan do- ğumlar bu sõnõfa girebilir. Ya da yurttaşa kanlõ ve acõlõ, parasõ olana kansõz ve ağrõsõz sağlõk hizmeti di- ye özetlemek de mümkün durumu. ? Öğretim üyesi farkı Önceden gerek duyulduğunda üniversite hastanelerinden fark ödemeksizin hizmet almak müm- künken bu durum da değişiyor. Böylece normal koşullarda, do- ğuştan gelen ya da sõradan sağlõk kurumlarõnda takip edilmeyen sağlõk sorunlarõnõn çözü- mü için üniversite hastanesine gitmek zorunda kalan yurt- taş da yine Bakan- lar Kurulu’nun be- lirleyeceği farkõ ödemek zorunda kalacak. Kadıköy Belediyesi’nde grev kararı İstanbul Haber Servisi - DİSK’e bağlõ Genel-İş Sendikasõ ile Kadõköy Belediyesi arasõnda yaklaşõk 7 aydõr süren toplu iş söz- leşmesinde anlaşma sağlanama- masõ üzerine işçiler dün sabah sa- atlerinde greve başladõ. DİSK Ge- nel-İş Sendikasõ İstanbul Anado- lu Yakasõ 1 No’lu Şube Başkanõ Şahan İlseven, Kadõköy Beledi- yesi’nin teklifi ile işçilerin talep- leri arasõnda fazla bir fark olma- dõğõnõ sorunun taban aylõğõna ya- põlan artõşõn geri istenmesi üzeri- ne çõktõğõnõ söyledi. Kadõköy Be- lediyesi Basõn Danõşmanlõğõ da yaptõğõ yazõlõ açõklamada, işçilere en yüksek maaş artõşõnõ sundukla- rõnõ sorunun kõsa sürede çözüle- ceğini umduklarõnõ kaydetti. Grev kararõnõn ardõndan Kadõ- köy Belediyesi önünde işçiler adõna basõn açõklamasõnõ okuyan Şahan İlseven, belediye ile yapõ- lan ilk görüşmelerin olumlu geç- tiğini ancak AKP iktidarõnõn Ata- şehir’i ilçe yapma kararõnõn ar- dõndan sõkõntõlarõn yaşandõğõnõ söyledi. Kadõköy Belediyesi’nin Ataşehir’e gidecek olan 230 me- mur ve işçinin maaşlarõnõ 4 ay sü- reyle kendilerinin ödeyeceğini belirtmesi ve taban aylõğõna iste- nen 30 Ykr’lik artõşõn geri çekil- mesini istemesi üzerine greve gitme kararõ aldõklarõnõ belirten İl- seven,“Anlaşmaya açığız. Gre- vin uzun sürmesinin kimseye fayda sağlamayacağının far- kındayız” diye konuştu. DİSK RAPORU: BİR YILDA 17 ÖLÜM Tersane cinayetleri ILO’ya anlatõldõ D İSK, tersanelerde yaşa- nan iş kazalarõ ve işçi ölümleri ile Tekirdağ‘da bir fabrikada sendikaya üye ol- duklarõ için işçilerin “konteynı- ra hapsedildikleri” iddiasõnõ Uluslararasõ Çalõşma Örgütü’ne (ILO) şikâyet etti. Konfederasyonun bu yõlki raporunda, 2821 sayõlõ Sendikalar Kanunu ile 2822 sayõlõ Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Ka- nunu’nda yapõlmasõ planlanan, ancak he- nüz gerçekleşmeyen değişikliklere dair de- ğerlendirmeler ile sen- dikal yasalarõn 87 ve 98 sayõlõ ILO sözleşmelerine aykõrõlõğõ, Tuzla’daki tersanelerde işçi sağ- lõğõ ve iş güvenliği koşullarõnõn bu konudaki 155 sayõlõ ILO Sözleş- mesi’ne uygun olmadõğõ yönün- deki görüşlere yer verildi. Rapo- run tersanelerde yaşanan iş ka- zalarõna ilişkin bölümünde ise şunlar kaydedildi: “İstanbul Tuzla tersanele- rinde son 1 yıl içerisinde 17 iş- çi, iş kazaları sonucunda haya- tını kaybetti. Denetimlerin ye- tersizliği nedeniyle iş kazaları devam ediyor. Ter- sanelerde insanlık dışı çalışma koşul- ları ve iş kazaları, neredeyse hiçbir işçi sağlığı ve iş güvenli- ği önlemi uygulan- maksızın devam edi- yor. Bu durum, iş sağlığı ve güvenliği ve çalışma ortamına ilişkin 155 sayılı ILO Sözleşmesi’ne aykırılık teşkil ediyor. Bölgede gerekli iş sağlığı ve iş güvenliği önlemleri alın- mıyor. İşçilere, gerekli güvenlik teçhizatları ve gerekli mesleki eğitim verilmemektedir. İşçi sağlığı ve iş güvenliğine ilişkin denetimler yapılmıyor.” Raporda olumsuzluklara karşõn önlem alõnmadõğõ, bu durumun da ILO sözleşmesine aykõrõ olduğu vurgulandõ. TMSF DÖNEMİNDE BAŞLAMIŞTI ‘Özgür medya’ sendika istemiyor T ürkiye Gazeteciler Sendi- kasõ’nõn (TGS) Sabah - atv’de başlattõğõ toplusöz- leşme görüşmeleri, gazete ve tel- evizyonun yeni sahibi Çalõk Gru- bu tarafõndan engelleniyor. Sen- dika ve işveren arasõnda başlatõ- lan toplusözleşme gö- rüşmeleri sõrasõnda ça- lõşanlara sendikadan istifa etmeleri yönün- de baskõ yapan grubun bu girişiminin uluslar- arasõ gazeteci örgüt- lerine ve Uluslararasõ Çalõşma Örgütü’ne gö- türülmesine hazõrlanõ- lõyor. Bir süre önce Med- yakronik’e süreci anlatan TGS Başkanõ Ercan İpekçi, Sabah ve atv’de 2007’den bu yana yaptõk- larõ sendikal mücadelenin so- nunda yetki sürecini tamamla- dõklarõnõ ve toplusözleşme masa- sõna oturduklarõnõ anlattõ ve dört görüşme yaptõklarõnõ belirtti. İpek- çi’nin yaptõğõ açõklamaya göre, 2007’de TMSF bünyesindeyken sendikalaşma çalõşmalarõ başlõyor. Sendika, atv için 10 Mayõs 2007’de Çalõşma ve Sosyal Gü- venlik Bakanlõğõ’na çoğunluk tespiti için başvuruyor. Bakanlõk, 5 Temmuz’da TGS’nin atv’de ye- terli çoğunluğa sahip olduğuna ilişkin yanõt veriyor. Çalõk Gru- bu’na geçen atv bu karara da itiraz ediyor. Davayõ kaybediyor. Ancak Çalõk gru- buna geçen medya kuruluşunda baskõlar başlõyor. Sendikadan istifa etmemeleri halinde hazõr- lanacak kara listenin diğer med- ya patronlarõna gönderileceği ve hiçbir medya kuruluşunda iş bu- lamayacaklarõ tehditleri savrulu- yor. “Kara liste” tehdidi pek çok kişinin sendikadan istifa etmesi- ne neden oluyor. Erdoğan’õn özgür medya dediği Çalõk medyasõnda, sendikaya üye olanlara “Hiçbir yerde çalõşamazsõnõz” baskõsõ yapõlõyor. GÖRÜŞ ATİLLA ÖZSEVER (*) Burjuvazi Çatıştığında Sendikalar Ne Yapmalı? Başbakan Erdoğan ile Aydın Doğan ara- sındaki çatışmanın arka planında önemli çıkar ilişkilerinin var olduğu gözüküyor. Hilton ara- zisindeki rant olayının dışında esas sorunun Do- ğan Grubu’na Ceyhan’da rafineri kurma izni ve- rilmeyip AKP’ye yakın Çalık Grubu’na verileceği iddiasıdır. Ayrıca Anadolu yakası elektrik da- ğıtım ihalesinde de yine Doğan Grubu’na pü- rüz çıkarıldığı öne sürülmektedir. Aslında olay, bunların da ötesinde burjuva- zinin laik kesimini oluşturan TÜSİAD kanadı ile dinci kanadı (yeşil sermaye) arasında cereyan etmektedir. Yani, bu kez burjuvazinin iki frak- siyonu çatışma halindedir. Bu çatışmanın bir de medya boyutu vardır. 2002 öncesinde medyanın yaklaşık yüzde 50’si Doğan Grubu’nun kontrolündeydi. AKP, iktidara gelmesiyle birlikte hem kendi burju- vazisini hem de kendi medyasını yaratma ça- basına girişti. AKP’nin ikinci dönemine kadar geçen süreçte, Doğan Grubu büyük ölçüde ik- tidar partisini destekledi. 2008’e geldiğimizde ise kamu desteği ve özelleştirmeler yoluyla AKP kendi burjuvazisi- ni oluştururken bir yandan da medyada güç- lendi. Ilımlı İslami medya, Çalık Grubu’na ge- çen Sabah-atv ile birlikte İpek-Koza Gru- bu’nun mülkiyetine giren Kanaltürk ve Sancak Grubu bünyesinde yer alan Star-Kanal 24’le be- raber yaklaşık yüzde 45’lik bir paya ulaştı. Do- ğan Grubu ise yüzde 40’ın altına düştü. Dola- yısıyla AKP ve lideri Erdoğan, medyada artık Doğan Grubu’nun desteğine ihtiyaç duymu- yordu. Son dönemde burjuvazinin bu iki kesimi ara- sındaki çatışma giderek büyümesine rağmen emek karşıtlığı söz konusu olduğunda aynı saf- ta yer aldılar. 2007 yılında hem THY’deki grev oylamasında, hem de Telekom grevinde, ge- rek Doğan Grubu medyası gerekse AKP’ye destek veren İslami medya, grev karşıtı ha- berlerini öne çıkardılar. Öte yandan burjuvazi, yaklaşmakta olan ekonomik krize karşı emek kesimini, sendika- ları yedeğine almaya çalışmaktadır. “Aynı ge- mideyiz” teranesiyle daha yoğun yaşanabile- cek işten çıkarmalara, işsizliğe, ücretlerin dü- şürülmesine karşı sendikaların tepkisini azalt- mak için şimdiden manevralara girişmektedir. Geçen günlerde iftar vesilesiyle TOBB’nin ön- cülüğünde TİSK, TESK, Türk-İş ve Hak-İş yö- neticilerinin katıldığı bir toplantı yapılmıştır. İş- çi ve işveren örgütlerinin işbirliğini sağlamaya dönük gayretler çeşitli platformlarda sürmek- tedir. Oysa emek kesimi, burjuvazinin iki kana- dından da uzak durarak kendi sınıfsal çıkarla- rı doğrultusunda sermaye dışı kesimlerle işbirliği yapmalı, krize karşı ciddi bir program ortaya koymalı ve savunma hattını kurmalıdır. (*) Maltepe Üniversitesi Belediyeden yapõlan açõklamaya göre, toplu görüşmeler 845 işçiyi ilgilendiriyor. Belediye işçilerin taban aylõklarõnõn net 73 YTL arttõrõlmasõnõ teklif etti. Bu miktar İBB ve ilçe belediyelerin yaptõğõ toplu görüşmelerin üzerinde maaş artõşõ sağlõyor. atillaozsever@ttmail.com Samandağ Belediyesi işçilerinin 15 Eylül Pazartesi başlattõklarõ tam maaş için iş bõrakma eylemi devam ediyor. İşçiler vezne önünde tam maaş bekleyerek dün de işe çõkmadõlar. Eylemle ilgili basõn açõkla- masõ yapan, DİSK Genel-İş Sendikasõ Hatay Şube Başkanõ Mehmet Güleryüz, “İşçilerin mesailerle aylõk toplam ücretleri 220 bin YTL civarõn- dadõr. İller Bankasõ, Samandağ Bele- diyesi’ne temmuzda 523 bin YTL, ağus- tosta 375 bin YTL ve eylülde 484 bin YTL gönderildiği, ona rağmen işçilere tam aylõk ödenmediği”ni söyledi. BELEDİYE İŞÇİSİ TAM MAAŞ İSTİYOR Kocaeli Üniversitesi’ne bağlõ kantin ve yemekhanelerde ör- gütlü olan DİSK’e bağlõ Otel Lokanta ve Eğlence Yerleri İşçileri Sendikasõ (OLEYİS) 31 Aralõk 2007 tarihinde baş- lattõğõ grevini sonlandõrdõ. Grev gözcüsü işçilerin sayõsõ- nõn oldukça azaldõğõ grev 254 günlük bekleyişin ardõndan sendika üyesi işçilerin hem sendikadan hem de işlerinden istifa etmesiyle son buldu. OLEYİS üyesi işçiler, üniversite yönetiminin grev süreci boyunca jandarmayla kurduğu açõk işbirliği ile birçok baskõ ve engellemeye maruz kaldõlar. OLEYİS üyeleri kõdem ihbar tazminatlarõnõn yanõ sõra grev- de geçirdikleri sürenin ücretini de alacaklar. OLEYİS GREVİ SONA ERDİ Yeni yasanõn yürürlük tarihe günler kala Herkese Sağlõk Gü- venli Gelecek Platformu, panel ve yürüyüş düzenliyor. SSGSS’li bir ülkede emeklilik, sağlõk, ücret ve örgütlenme için birleşik mücadele çağrõsõyla 21 Eylül 2008 Pazar 13.00’te Petrol-İş Sen- dikasõ genel merkezinde düzenlenecek panel, saat 17.00’ye kadar devam edecek. Platform, 24 Eylül Çarşamba günü de yürüyüş ve basõn açõklamasõ yapacak. Pertevniyal Lisesi kar- şõsõnda 13.00’te toplanma ve Unkapanõ SGK Müdürlüğü’ne yürüyüş düzenliyor. GÜVENLİ GELECEK FORUMU SSGSS yasasõyla istisnai sağlõk hizmeti geliyor. Fark ücreti yasal dayanak kazanõyor Sağlõkta istisnai soygun Yasanõn getirdiği önemli düzenleme- lerden birini de hizmet alõnan özel sağ- lõk kuruluşlarõndan eğer hasta lüks hizmet almak isterse yüzde 300 fark ödemesi ge- rektiği. “Standartõn üzerinde bir otelcilik hiz- meti verilirse, yani lüks bir odada kalõ- yorsa katõlõm payõ ödesin vatandaş” de- niyor. “Tek kişilik odada kalõyorsa, kal- dõğõ odada buzdolabõ, televizyon hatta bir de klima varsa bu lükstür” diyorlar. Ger- çekten lüks müdür bu? Aslõnda hiç lüks falan değildir. Tek kişilik odada kalma imkânõnõ bugün herkese sağlayamaya- biliriz ama bunu hedefleriz. Hasta bir in- sanõn yalnõz kalmasõ, odasõnda bir TV ol- masõ niye lüks oluyor. Bir hastanede lüks hizmet ne olabilir?” diyen Öztürk, ne ya- ni hastaya viski servisi mi yapõlacak di- ye soruyor. HASTANEDE LÜKS HİZMET NE OLABİLİR? Kızlara kapılar ka- panıyor Kõz çocuk- larõ, eskiden evlenmedik- leri sürece SSK, Bağ- Kur ya da Emekli San- dõğõ’ndan bir güvencesi olan babasõ- nõn sağlõk haklarõndan ölün- ceye kadar yararlanabilirdi. Şimdi yeni yasayla, 18 yaşõ- na kadar, okula gidiyorsa 25 yaşõna kadar sağlõk hizmet- lerinden yararlanõyor. Aksi takdirde, hastane kapõlarõ yüzlerine kapanõyor. Yani herhangi bir işte çalõşmõyor olsa da yani her- hangi bir s o s y a l güvence- si olma- sa da kõz çocukla- rõnõn 18 y a ş õ n õ aştõktan sonra sağlõk hizmeti alabilmeleri için sağlõk primi yatõrmalarõ gerekiyor. Yeni dönemde, sadece ay- lõk gelir payõ brüt asgari üc- retin üçte birinden az olan (212.90 YTL) ailelerde ço- cuklarõn sağlõk primini dev- let üstlenecek. (Fotoğraf: ALİ AÇAR)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle