05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
BAĞIŞ TOPLAMAYA DEVAM CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 18 EYLÜL 2008 PERŞEMBE 6 HABERLER PERŞEMBE ORHAN BURSALI Erdoğan, Demokrat Herhalde son yaşanılan olaylardan sonra, Re- cep Tayyip Erdoğan’ın “içinden” her şey çıka- bilir de (türbanı attırmasından yeni cami yapımı- nı yasaklamasına ve elinde meşrubatıyla içki içen- lere şerefe demesine kadar...), bir demokrat’ın çık(a)mayacağını görmeyenlerin gözleri açılabil- di mi sizce? Çıkamaz, çünkü Erdoğan’ın içinde demokrasi olabilmeli ki oradan bir demokrat dışarıya inebil- sin! Unutmayın, demokrasi tanımını, bir trene ben- zetmişti, zamanı ve yeri geldiğince ineceği... “Deniz Feneri” dolandırıcılığı en yakın çevresini sa- rınca, Aydın Doğan’a ve gazetelerine yüklenmesi, Erdoğan’ın demokrasi sınırlarını netleştirdi! Bazı insanlar marifetlerini anlatmak isterken, suç- larını ortaya dökerler. (Hani merdi diye başlayan atasözü.) Erdoğan bunun çok başarılı bir örneğini verdi.(*) Nazlı Ilıcak gibi büyük bir destekçisinin ufak tefek eleştirilerine bile dayanamayan bir in- sanın içinde sizce ne olabilir? Demokrasi veya demokratik kişilik, bir eğitim, demokratik kültür ve terbiye ile ilgilidir. Geçmiş- teki siyasi eğitimi, ne yazık ki ona demokrat ki- şilik kazandırmaktan uzaktır. Erbakan’dan aldı- ğı siyaset dersi, cemaat ilişkilerinin hiyerarşik ka- lıpları, dini dogmalara olan bağlılığı, İslamcılık akı- mının cenderesi... Bunların hepsi kendisine an- cak otoriter bir karakter kazandıracak kişisel ta- rihinin kilometre taşlarıdır! RT Erdoğan’ın içinde, şöyle kafasını uzatıp da bize demokrasi şapkasını sallayacak minik bir ki- şi daha olabileceğini, hiç mi hiç düşünmüyorum. Erdoğan, siyasi sistem anlayışı olarak da, müt- hiş bir totaliter düşünceye sahip olduğunu, ikti- darda bulunduğu 6 yıl boyunca gösterdi. Devlette bütün kuvvetlerin, ülkede bütün güç odaklarının kendi ellerinde (veya partisinde) toplanmasına gös- terdiği azami dikkat ve ısrar (yasama, yargı, or- du, medya, üniversiteler, eğitim, özerk kurumlar, iş hayatı örgütlenmeleri vb.), tam totaliter bir yö- netim sistemine olan güçlü eğiliminin kanıtlarıdır... İçlerinde bir iki “işte demokrasi falan filan” ses- leri çıksa da, AKP medyası hem suskun hem de savunmacı. Bütün dolandırıcılık ilişkileri belge- lenmiş bir olguyu örtbas etme çabaları, aslında RT Erdoğan’ın başından beri medyayı ele geçir- meye verdiği birinci derecede önceliğin anlamı- nı gösteriyor. Gazetelerin AKP’leştirilmesi, satın alınması yüzde 41’lere vardı. Erdoğan açıkça, medyayı yanlılaştırarak ve özünde yok ederek, demokrasiyi fiilen yok etme girişimi içindedir. Doğan’a saldırısı, bir anayasal suçüstü belgesidir! Hedeflediği, alabildiğine keyfi yönetim.. gelsin ihaleler, susulsun yolsuz- luklar, bağlansın gözler, duymasın kulaklar... Başbakan’ın medyanın özgürlüğüne karşı bu saldırısını “Erdoğan-Doğan kavgası” gibi su- nanlara da bayılıyorum doğrusu! Başbakan, bu bilinçli, kasti saldırısıyla, Erdoğan- Doğan kavgası imajıyla, Deniz Feneri dolandırı- cılığını kendisinden uzak tutma çabasına girişti. Ama ateş bacayı ve paçayı sardı! Deniz Feneri yolsuzluğunda mahkûmiyet, do- ğal ve normal bir düzen olsa, Erdoğan’ı silip sü- pürmüş, AKP’yi bitirmiş ve iktidarı da düşürmüş olurdu! Şimdi bunun neden gerçekleşemeyeceğini sorgulama ve öğrenme zamanıdır! —————————————— (*) Aydın Doğan’ın önüne, kendi aleyhindeki yazı- ların dosyalarını koyuyor. Aydın Bey, onlara söz geçi- remiyorum, diyor. Erdoğan Bey de “Bu nasıl patron ki yazarlarına söz geçiremiyor” diye gürlüyor. Daha ön- ceki konuşmasında “iyi ki tarafsız basın var da...” di- ye nitelendirdiği yandaş basından bu defa “bizim ba- sın” diye bahsediyor.. kendi medyasından bazı ya- zarların da iftiralara yataklık ettiği suçlamasını yaparak onları hizaya gelmeye çağırıyor... — OKUR NOTU: Erdoğan Yönel: “Karadelik, Erdoğan ve CHP” yazınız üzerine: Karadelik teşbihiniz bence ekonomiyi küreselleştirip dünya devleti kurmayı plan- layan büyük finans kurumlarına uygun düşüyor. Bret- ton Woods’dan beri akıl-teknolojiyle uygulanan bu uzun vadeli emperyal program karşısında hep cılız ve ezik kaldık. Hadiselere becerilebildiği kadar makro düzeyde bakılınca kısa vadede artık bu karadelik gücüne kar- şı çıkabilecek bir sistem geliştirmek mümkün görün- müyor. Hele “bizim çocukların başarısı”ndan beri ni- yet iyice ayan ve beyan ortada. “Depolitizasyon” bi- reyleri birer un çuvalına dönüştürdü. Mıknatıs gücüne duyarsız nesneler gibiyiz. E-postalarla veya “bir avuç aydın yazar”ın uyarılarının dışında “müesseseleşe- cek” uzviyet görünmüyor. Mikro planlarda tasavvur- larımız bu karadelik gücü karşısında çaresizdir. Deniz Feneri davasõnda Gürhan 5 yõl 10 ay, Taşkan 2 yõl 9 ay, Ermiş 1 yõl 10 hapis cezasõna çarptõrõldõ ‘Suçun büyüğü Türkiye’de’ OSMAN ÇUTSAY FRANKFURT - Frankfurt Eylet Mahkemesi’nde görülen Deniz Fene- ri davasõnda karar açõklandõ. Dolan- dõrõcõlõk davasõnõn kilit ismi Meh- met Gürhan 5 yõl 10 ay, Mehmet Taşkan 2 yõl 9 ay, Firdevsi Ermiş de 1 yõl 10 ay hapis cezasõna çarptõrõldõ. Muhasebe sorumlusu Firdevsi Er- miş’in cezaevinde bulunduğu süre ve itiraflarõ göz önünde tutularak ka- lan cezasõ ertelendi ve salõverildi. Ta- raflarõn mahkeme öncesinde anlaşmasõ nedeniyle, yargõcõn kararõnda savcõlõ- ğõn istediklerine yakõn hapis cezalarõnõ karara bağladõğõ gözlendi. Sanõk avu- katlarõnõn mahkemenin bu kararõnõ temyiz etmeyecekleri açõklandõ. Mahkeme Başkanõ Dr. Jochen Mül- ler, karara ilişkin sözlü bir gerekçe su- nacağõnõ belirtti. Kendisinin, bu bo- yutlarda bir bağõş skandalõna Alman- ya’da hiç tanõk olmadõğõnõ kaydeden Dr. Müller, bir süre önce yine Al- manya’da büyük tartõşmalara yol açan UNICEF ile ilgili iddialarõ da, “Buna rağmen Alman kamuoyu bu dava- ya ilgisiz kalmıştır. Oysa bu, Alman yargısının kendisini dışarda tuta- bileceği ve sadece Türkler arası bir mesele değildir” dedi. Almanya’da bağõş toplayan bir der- neğin, “Eğer birtakım düzensizlik- ler ortaya çıkmışsa, ister istemez Al- man yargısının denetimine bağlı olacağını”da vurgulayan Dr. Mül- ler, davanõn özellikle Türkiye’de po- litik amaçlarla kullanõldõğõna da dik- kat çekti. Gürhan’õn Türk politikacõ- lardan tutukluluk durumuyla ilgili yardõm çabalarõ olduğunu da hatõrla- tan Mahkeme Başkanõ, bazõ görüşme ve sorularõn mutlaka etkileme anla- mõna gelmeyeceğini belirtirek, “Böy- le girişimler bizim için önemsizdir. Çünkü Alman yargısı bağımsız- dır” dedi. Dr. Müller’in bu vurgula- rõyla bazõ çevrelere mesaj gönderdiği yorumlarõ yapõldõ. ‘MİLYONLAR KURYELERLE TÜRKİYE’YE GÖNDERİLDİ’ Müller, uzun gerekçesinde, Deniz Feneri’ni aslõnda var olmayan bir tür “serap” (Fata Morgana) sözleriyle ta- nõmladõ ve bir yardõm örgütünden çok sadece adresten mamul bir tür pa- ravan şirketle karşõ karşõya olunduğunu söyledi. Yargõç, ekonomi, siyaset ve dinin iç içe geçtiği, “İslam davasına” desteğin amaçlandõğõ bu göstermelik örgütün, hâlâ tam bir kesinlikle sap- tanamayan milyonlarca Avro’luk pa- rayõ kuryelerle Türkiye’ye gönderdi- ğine dikkat çekti. Özellikle Gürhan ve Mehmet Taşkan’õn “hiyerarşide Tür- kiye’deki isimlerin gerisinde yer aldığını” öne çõkaran Dr. Müller, Zekeriya Karaman, İsmail Karahan ve Zahid Akman’õn bu açõdan ön sõ- rada olduklarõnõ isim vererek hatõrlattõ. Dr. Müller, Gürhan’õn bu isimler üze- rinden Türkiye’ye bağlõ olarak çalõş- tõğõnõ bildirdi. Müller, “fiili muhasebe” ve “gö- rünen muhasebe” gibi kriminal ener- jiye örnek olabilecek girişimlerden, in- sanlara kayõt dõşõ para ödenmesinden ve aralõksõz para taşõnan kurye faali- yetlerinden söz ederken, Gürhan’õn kõsmen itiraflarda bulunduğunu, Taş- kan’õn ve özellikle de Ermiş’in ver- dikleri bilgilerle bu davanõn bu şekil- de görülebilmesini mümkün kõldõkla- rõnõ hatõrlattõ. Özellikle Ermiş’e Tür- kiye’de belli çevrelerde “hain, iti- rafçı” suçlamalarõ yapõldõğõnõ, oysa es- ki muhasebe sorumlusunun verdiği ay- rõntõlõ bilgilerle Almanya’daki hukuk sisteminin korunmasõna katkõda bu- lunduğunu da dile getiren genç yargõç, “Ermiş korunmayı hak etmiştir” di- ye konuştu. Ayrõntõlõ hukuki ve top- lumsal değerlendirmeler içeren sözlü karar gerekçesinde, Müller’in, suçun büyüğünün Gürhan’da değil, hiye- rarşik bir bağlõlõk içinde çalõştõğõ Tür- kiye’deki yöneticilerde olduğunu be- lirtmesi de dikkat çekti. Haber Merkezi - Almanya’daki Deniz Feneri e.V. davasõ mahkûmiyetle sonuçlanõrken; bu dernekten 7 milyon Avro teslim alan Türki- ye’deki Deniz Feneri Derneği’nin Uşak’ta bulunan standõ, zabõta tarafõndan önceki gece düzenlenen operasyonla kaldõrõldõ. ADANA Dernek, Adana’da da yurttaşlara propoganda yapmayõ sürdürüyor. Çetinkaya ve Kiler mağazalarõnõn önüne tanõtõm stantlarõ kuran Deniz Feneri Derneği görevlileri, yurttaşlara Alman- ya’daki dernekle ilgilerinin olmadõğõnõ an- latõyor ve bağõş topluyor. ORDU’da da dün gece ev ve işyerlerine on- binlerce broşür dağõtõldõ. “İyilik…Yalnõzca iyilik” başlõklõ 8 sayfalõk broşürde, Türki- ye’deki Deniz Feneri Derneği’nin, Alman- ya’daki Deniz Feneri Derneği ile bir bağ- lantõsõ olmadõğõ savunularak “Almanya Deniz Feneri e.V. başka bir kuruluştur” denildi. Broşürde, Almanya’daki dernekten yardõm alõndõğõnõ kabul ediliyor. Akman’a yeni suçlama Frankfurt Savcõlõğõ, Deniz Feneri için kuryelik yaptõğõ iddia edilen RTÜK Başkanõ hakkõnda ‘kooperatifçilikte yolsuzluk ve dolandõrõcõlõk’ yaptõğõ savõyla soruşturma açtõ OSMAN ÇUTSAY FRANKFURT - Almanya’daki Deniz Feneri derneği davasõ iddia- namesinde “kuryelik” yaptõğõ ile- ri sürülen RTÜK Başkanõ Aykut Zahid Akman hakkõnda Frankfurt Savcõlõğõ, “kooperatifçilikte yol- suzluk ve dolandırıcılık” yaptõğõ iddiasõyla soruşturma açtõ. Frankfurt Savcõlõk Sözcüsü Do- ris Möller-Scheu, “Offenbacher & Frankfurter Wohnungsbaugenos- senschaft e.G (Offenbach-Frankfurt Yapõ Kooeperatifi)” (OFWG) yö- neticilerinden olduğu belirtilen Ak- man ile birlikte 18 kişi hakkõnda do- landõrõcõlõk kuşkusuyla açõlan so- ruşturmanõn sürdüğünü bildirdi. OFWG’nin binden fazla Türk yurt- taşõndan “kolay yoldan ve ucuza ev sahibi yapma vaadiyle” para top- ladõğõ, ancak bu paralarõn kooperatif kasasõna girmediği ileri sürülüyor. DOLANDIRICILIK VE İFLASI GECİKTİRME Devletin ödediği katõlõm payla- rõnõ geri istemesi nedeniyle ödeme güçlüğüne giren OFWG, geçen yõ- lõn ekim ayõnda tasfiye edilmişti. Almanya’daki Deniz Feneri da- vasõna geniş yer ayõran Alman medyasõ kooperatif yolsuzluğu haberlerine de yer vermaye baş- ladõ. Alman Der Spiegel dergisi- nin internet sitesinde geniş yer alan haberde Akman’õn kooperatif yol- suzluğu davasõnda yargõlanmasõ- na geniş yer verildi. RTÜK Baş- kanõ Zahid Akman’a, “yöneticisi olmadığını” iddia ettiği OFWG soruşturmasõnda “dolandırıcılık ve iflası geciktirme” suçlamasõnõn yöneltildiği bildirildi. Frankfurt Savcõlõğõ’ndan yapõ- lan açõklamada Akman’õn Deniz Feneri davasõnda adõnõn geçtiğine yer verilmesi de dikkat çekti. Der Spiegel’in internet sitesindeki ha- berde, Türkiye Başbakanõ Recep Tayyip Erdoğan’õn, Akman’õ, Deniz Feneri’nde koruduğu ileri sürülerek Akman’õn Deniz Fene- ri, Kanal 7, OFWG ve diğer şir- ketler arasõndaki yoğun ilişkisine de işaret edildi. Haberde “Ak- man’ın çalışma arkadaşlarının” Deniz Feneri davasõnda hüküm giydiğine de dikkat çekildi. 23 Nisan 2007’den bu yana gözaltõnda bulu- nuyordu. Gürhan, al- dõğõ 70 ay cezanõn üç- te ikisini çektikten sonra yani 29 ay son- ra serbest kalabilecek. Gürhan 6 ay sonra hafifletilmiş cezasõnõ çekmeye başlayacak. Hafifletilmiş cezada haftada bir gün izin ve ziyaret saatlerinin uzamasõ gibi durumlarõn olduğu öğrenildi. 14 aydõr gözaltõnda bu- lunan Taşkan ise 2 yõl 9 ay hüküm giydi. Taş- kan’õn bugün tutuklu- luk halinin kaldõrõlma- sõna karar veren mah- keme heyeti cezanõn ge- ri kalan 19 aylõk kõsmõ- nõn nasõl çekileceği hu- susunda avukatlar ile savcõlõğõn bir araya gelerek karar ve- receklerini bildirdi. Anlaşma sağla- nana kadar Taşkan serbest kalacak. 17 aydõr gözaltõn- da tutulan Firdevsi Ermiş’in 1 yõl 10 ay hapis cezasõ ile cezalandõrõlmasõna karar veren mah- keme, sanõğõn göz- altõ süresini hesa- ba katarak geri ka- lan 5 aylõk cezasõnõ iki yõl tecil etti. Buna göre Ermiş bugün serbest bõrakõldõ. Mehmet Gürhan (5 yıl 10 ay) Mehmet Taşkan (2 yıl 9 ay) Firdevsi Ermiş (1 yıl 10 ay) Fotoğraf:YUSUFBAŞTUĞ [email protected] ADANA LATİF SANSÜR KUŞADASI - Kuşadasõ’nda yardõma muhtaç, 1’i özürlü 7 çocuklu aileyi geçen ramazan ayõ öncesinde televizyonlarda göstererek yar- dõm isteyen Deniz Feneri Derneği sözünde durmadõ. Dernek yöneticileri aileye, ev eşya- sõ diye hurda koltuk takõmõ ve çekyat gönder- di. 45 yaşõndaki Neslihan Kan, “Deniz Fe- neri bizi reklamı için kullandı, sonra hiç- bir vaadini yerine getirmedi” dedi. Deniz Feneri Derneği’nin kendilerine umut verdiği- ni söyleyen Kan, “Bize birçok vaatte bu- lundular. ‘Size ev buluruz’’ dediler. Defa- larca aradık, mecbur kalıp üç-dört ay kira ödediler, sonra onu da vermediler” dedi. Duyguları sömürdü FEDERAL MECLİSE TAŞINIYOR HÜKÜMET SESSİZLİĞİNİ BOZDU Almanya peşini bõrakmõyor ALİ YILDIRIM BERLİN - Deniz Feneri davasõnda Frankfurt Ağõr Ceza Mahkemesi’nin kararõnõ açõkladõk- tan sonra Sol Parti Federal Milletvekili ve Türk-Alman Parlamentolararasõ Dostluk Gru- bu Başkanvekili Sevim Dağdelen bir açõkla- ma yaparak konuyu Almanya Federal Mecli- si’ne taşõyacağõnõ belirtti. Bu konuda yeni bir soru önergesi hazõrla- dõğõnõ söyleyen Dağdelen, “Temennim, Frankfurt’ta alınan kararla son değil, ilk sözün söylenmiş, ilk adımın atılmış olma- sıdır” dedi. Sevim Dağdelen, açõklamasõnda şu görüşlere yer verdi: “Frankfurt Eyalet Mahkemesi’nin, Deniz Feneri e.V. adında- ki derneğin toplanan bağışların bir kısmı- nı amacına uygun kullanmadığını belgele- diği kararı selamlıyorum. Deniz Feneri vurgununu ‘Almanya tarihinin en büyük soygunu’ olarak nitelendiren mahkeme başkanının, bu açıklamasıyla Alman hü- kümetine bu konuda görevlerini bir kez daha hatırlattığına inanıyorum. Öte yan- dan dava süresince vurgunun Türkiye ayağına da dikkat çekilmiş, gerçek sorum- luların orada bulunduğu ifade edilmişti. Bu nedenle Türkiye’deki yargı organları- nın konunun üzerine giderek sorumluları cezalandırmasını bekliyorum. Aynı adı ta- şıyan bir derneğin bugün Türkiye’de hâlâ bağış toplamaya devam etmesinin bir skandal olduğuna inanıyorum. Deniz Fe- neri soygunu, geçen yıllarda İslami hol- dingler adındaki yeşil sermaye kuruluşları tarafından gerçekleştirilen büyük soygu- nun bir devamı olarak görülmelidir. Her iki olayda da dolandırılanların dini inanç- ları istismar edilmiştir. İslami holding soy- gununda olduğu gibi, Deniz Feneri skan- dalıyla ilgili bir soru önergesi sunacağım.” ‘Suçlularõn hamisi olmayõz’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek, Deniz Feneri davasõy- la ilgili iddialar konusunda savcõlarõ göreve davet ederek, “Bizim bir engellememiz söz konusu olamaz” dedi. Bakanlar Kurulu’nun ardõndan açõklama yapan Çiçek, “hem hükümet hem de parti olarak suçun hamisi ve destekçisi” olmaya- caklarõnõ söyledi. Suç işlenmesi durumunda savcõlarõn kendiliğinden harekete geçme yet- kisine sahip olduklarõnõ belirten Çiçek, “Eğer savcı görevini yapmazsa onun açısından suç teşkil etmesi lazım gelir. Savcılık so- ruşturma başlattı. Nereye kadar giderse biz onun arkasında oluruz. İster Deniz Fe- neri ister başka yolsuzluklar olsun, kim ne suç işlediyse bunun ortaya çıkarılması noktasında evvela biz ortaya çıkarırız” de- di. Çiçek, bir gazetecinin hükümetin Deniz Feneri davasõnda sessiz kalmakla eleştirildi- ğini anõmsatmasõ üzerine de “Sessizlik olma- dı. Hukuka siyaset karışmıştır. Olaya Baş- bakan karıştırıldı. İnsanların şerefiyle oy- nanmamalıdır” karşõlõğõnõ verdi. Bakan Şahin tutuklulara üzüldü ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ada- let Bakanõ Mehmet Ali Şahin, Bakanlar Kurulu toplantõsõna katõlmak için Adalet Bakanlõğõ’ndan çõkarken gazetecilerin so- rularõnõ yanõtladõ. Şahin Almanya’da so- nuçlanan Deniz Feneri e.V. davasõyla ilgi- li olarak “Türkiye Cumhuriyeti vatan- daşlarının suç işlemesi ve bunun sonu- cunda yargılanarak hüküm giymeleri sevinilecek bir şey değil. Özellikle bu- nun yurtdışında işlenmiş olması ve yurtdışında hüküm giymiş olması çok daha üzüntü vericidir” dedi. RTÜK Başkanõ Zahid Ak- man’õn istifa edip etmemesi gerektiği sorusuna ise Şahin, “Bana sormayın. Onun adına konuşamam” demekle ye- tindi. Önceki gün hâkimevindeki iftarda gazetecilerle bir araya gelen Şahin, Almanya Büyükelçiliği’nden Deniz Fe- neri davasõyla ilgili herhangi bir talebinin olmadõğõnõ belir- terek iyi niyetli girişimleri istismar edenler nedeniyle yar- dõm amaçlõ derneklerin karalanamayacağõnõ savundu. Baykal: Türkiye ayağõ araştõrõlmalõ DENİZ FENERİ e. V. DAVASI YORUMU MHP’DEN ŞAHİN’E SERT TEPKİ Haber Merkezi - Siyasi partiler, Deniz Feneri e.V. davasõ kararõnõ değerlendirdi- ler. Partisinin Merkez Yönetim Kurulu toplantõsõnda konuşan CHP lideri Deniz Baykal, yolsuzluğa karõşanlarõn AKP ile ilişkilerinin ortaya çõktõğõnõ söyledi. “So- rumlular Almanya’da yargılandı, ceza aldı” diyerek olayõ kapatmanõn olanaksõz olduğu değerlendirmesinde bulunan Bay- kal, “Deniz Feneri olayının Türkiye ayağı araştırılmalıdır” dedi. CHP Mil- letvekili Akif Hamzaçebi de bu kararla “kara paranın varlığının kesinleştiğini” söyledi. MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, Başbakan Tay- yip Erdoğan ile Adalet Bakanõ Mehmet Ali Şahin’i Al- manya’nõn Ankara Büyükelçisi ile yaptõklarõ görüşmelerin tutanaklarõnõ açõklamaya çağõrdõ. Tutuklulara üzüldüğünü açõklayan Şahin’e tepki gösteren Vural, “İnsanların biri- kimlerini hortumlayanların neden Türkiye’de soruştur- ması yapılmıyor diye üzüntü duymaları gerekirdi” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle