Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
BAĞIŞ TOPLAMAYA DEVAM
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 18 EYLÜL 2008 PERŞEMBE
6 HABERLER
PERŞEMBE
ORHAN BURSALI
Erdoğan, Demokrat
Herhalde son yaşanılan olaylardan sonra, Re-
cep Tayyip Erdoğan’ın “içinden” her şey çıka-
bilir de (türbanı attırmasından yeni cami yapımı-
nı yasaklamasına ve elinde meşrubatıyla içki içen-
lere şerefe demesine kadar...), bir demokrat’ın
çık(a)mayacağını görmeyenlerin gözleri açılabil-
di mi sizce?
Çıkamaz, çünkü Erdoğan’ın içinde demokrasi
olabilmeli ki oradan bir demokrat dışarıya inebil-
sin! Unutmayın, demokrasi tanımını, bir trene ben-
zetmişti, zamanı ve yeri geldiğince ineceği...
“Deniz Feneri” dolandırıcılığı en yakın çevresini sa-
rınca, Aydın Doğan’a ve gazetelerine yüklenmesi,
Erdoğan’ın demokrasi sınırlarını netleştirdi!
Bazı insanlar marifetlerini anlatmak isterken, suç-
larını ortaya dökerler. (Hani merdi diye başlayan
atasözü.) Erdoğan bunun çok başarılı bir örneğini
verdi.(*) Nazlı Ilıcak gibi büyük bir destekçisinin
ufak tefek eleştirilerine bile dayanamayan bir in-
sanın içinde sizce ne olabilir?
Demokrasi veya demokratik kişilik, bir eğitim,
demokratik kültür ve terbiye ile ilgilidir. Geçmiş-
teki siyasi eğitimi, ne yazık ki ona demokrat ki-
şilik kazandırmaktan uzaktır. Erbakan’dan aldı-
ğı siyaset dersi, cemaat ilişkilerinin hiyerarşik ka-
lıpları, dini dogmalara olan bağlılığı, İslamcılık akı-
mının cenderesi... Bunların hepsi kendisine an-
cak otoriter bir karakter kazandıracak kişisel ta-
rihinin kilometre taşlarıdır!
RT Erdoğan’ın içinde, şöyle kafasını uzatıp da
bize demokrasi şapkasını sallayacak minik bir ki-
şi daha olabileceğini, hiç mi hiç düşünmüyorum.
Erdoğan, siyasi sistem anlayışı olarak da, müt-
hiş bir totaliter düşünceye sahip olduğunu, ikti-
darda bulunduğu 6 yıl boyunca gösterdi. Devlette
bütün kuvvetlerin, ülkede bütün güç odaklarının
kendi ellerinde (veya partisinde) toplanmasına gös-
terdiği azami dikkat ve ısrar (yasama, yargı, or-
du, medya, üniversiteler, eğitim, özerk kurumlar,
iş hayatı örgütlenmeleri vb.), tam totaliter bir yö-
netim sistemine olan güçlü eğiliminin kanıtlarıdır...
İçlerinde bir iki “işte demokrasi falan filan” ses-
leri çıksa da, AKP medyası hem suskun hem de
savunmacı. Bütün dolandırıcılık ilişkileri belge-
lenmiş bir olguyu örtbas etme çabaları, aslında
RT Erdoğan’ın başından beri medyayı ele geçir-
meye verdiği birinci derecede önceliğin anlamı-
nı gösteriyor. Gazetelerin AKP’leştirilmesi, satın
alınması yüzde 41’lere vardı.
Erdoğan açıkça, medyayı yanlılaştırarak ve
özünde yok ederek, demokrasiyi fiilen yok etme
girişimi içindedir. Doğan’a saldırısı, bir anayasal
suçüstü belgesidir! Hedeflediği, alabildiğine
keyfi yönetim.. gelsin ihaleler, susulsun yolsuz-
luklar, bağlansın gözler, duymasın kulaklar...
Başbakan’ın medyanın özgürlüğüne karşı bu
saldırısını “Erdoğan-Doğan kavgası” gibi su-
nanlara da bayılıyorum doğrusu!
Başbakan, bu bilinçli, kasti saldırısıyla, Erdoğan-
Doğan kavgası imajıyla, Deniz Feneri dolandırı-
cılığını kendisinden uzak tutma çabasına girişti.
Ama ateş bacayı ve paçayı sardı!
Deniz Feneri yolsuzluğunda mahkûmiyet, do-
ğal ve normal bir düzen olsa, Erdoğan’ı silip sü-
pürmüş, AKP’yi bitirmiş ve iktidarı da düşürmüş
olurdu!
Şimdi bunun neden gerçekleşemeyeceğini
sorgulama ve öğrenme zamanıdır!
——————————————
(*) Aydın Doğan’ın önüne, kendi aleyhindeki yazı-
ların dosyalarını koyuyor. Aydın Bey, onlara söz geçi-
remiyorum, diyor. Erdoğan Bey de “Bu nasıl patron ki
yazarlarına söz geçiremiyor” diye gürlüyor. Daha ön-
ceki konuşmasında “iyi ki tarafsız basın var da...” di-
ye nitelendirdiği yandaş basından bu defa “bizim ba-
sın” diye bahsediyor.. kendi medyasından bazı ya-
zarların da iftiralara yataklık ettiği suçlamasını yaparak
onları hizaya gelmeye çağırıyor...
—
OKUR NOTU: Erdoğan Yönel: “Karadelik, Erdoğan
ve CHP” yazınız üzerine: Karadelik teşbihiniz bence
ekonomiyi küreselleştirip dünya devleti kurmayı plan-
layan büyük finans kurumlarına uygun düşüyor. Bret-
ton Woods’dan beri akıl-teknolojiyle uygulanan bu uzun
vadeli emperyal program karşısında hep cılız ve ezik
kaldık. Hadiselere becerilebildiği kadar makro düzeyde
bakılınca kısa vadede artık bu karadelik gücüne kar-
şı çıkabilecek bir sistem geliştirmek mümkün görün-
müyor. Hele “bizim çocukların başarısı”ndan beri ni-
yet iyice ayan ve beyan ortada. “Depolitizasyon” bi-
reyleri birer un çuvalına dönüştürdü. Mıknatıs gücüne
duyarsız nesneler gibiyiz. E-postalarla veya “bir avuç
aydın yazar”ın uyarılarının dışında “müesseseleşe-
cek” uzviyet görünmüyor. Mikro planlarda tasavvur-
larımız bu karadelik gücü karşısında çaresizdir.
Deniz Feneri davasõnda Gürhan 5 yõl 10 ay, Taşkan 2 yõl 9 ay, Ermiş 1 yõl 10 hapis cezasõna çarptõrõldõ
‘Suçun büyüğü Türkiye’de’
OSMAN ÇUTSAY
FRANKFURT - Frankfurt Eylet
Mahkemesi’nde görülen Deniz Fene-
ri davasõnda karar açõklandõ. Dolan-
dõrõcõlõk davasõnõn kilit ismi Meh-
met Gürhan 5 yõl 10 ay, Mehmet
Taşkan 2 yõl 9 ay, Firdevsi Ermiş de
1 yõl 10 ay hapis cezasõna çarptõrõldõ.
Muhasebe sorumlusu Firdevsi Er-
miş’in cezaevinde bulunduğu süre
ve itiraflarõ göz önünde tutularak ka-
lan cezasõ ertelendi ve salõverildi. Ta-
raflarõn mahkeme öncesinde anlaşmasõ
nedeniyle, yargõcõn kararõnda savcõlõ-
ğõn istediklerine yakõn hapis cezalarõnõ
karara bağladõğõ gözlendi. Sanõk avu-
katlarõnõn mahkemenin bu kararõnõ
temyiz etmeyecekleri açõklandõ.
Mahkeme Başkanõ Dr. Jochen Mül-
ler, karara ilişkin sözlü bir gerekçe su-
nacağõnõ belirtti. Kendisinin, bu bo-
yutlarda bir bağõş skandalõna Alman-
ya’da hiç tanõk olmadõğõnõ kaydeden
Dr. Müller, bir süre önce yine Al-
manya’da büyük tartõşmalara yol açan
UNICEF ile ilgili iddialarõ da, “Buna
rağmen Alman kamuoyu bu dava-
ya ilgisiz kalmıştır. Oysa bu, Alman
yargısının kendisini dışarda tuta-
bileceği ve sadece Türkler arası bir
mesele değildir” dedi.
Almanya’da bağõş toplayan bir der-
neğin, “Eğer birtakım düzensizlik-
ler ortaya çıkmışsa, ister istemez Al-
man yargısının denetimine bağlı
olacağını”da vurgulayan Dr. Mül-
ler, davanõn özellikle Türkiye’de po-
litik amaçlarla kullanõldõğõna da dik-
kat çekti. Gürhan’õn Türk politikacõ-
lardan tutukluluk durumuyla ilgili
yardõm çabalarõ olduğunu da hatõrla-
tan Mahkeme Başkanõ, bazõ görüşme
ve sorularõn mutlaka etkileme anla-
mõna gelmeyeceğini belirtirek, “Böy-
le girişimler bizim için önemsizdir.
Çünkü Alman yargısı bağımsız-
dır” dedi. Dr. Müller’in bu vurgula-
rõyla bazõ çevrelere mesaj gönderdiği
yorumlarõ yapõldõ.
‘MİLYONLAR KURYELERLE
TÜRKİYE’YE GÖNDERİLDİ’
Müller, uzun gerekçesinde, Deniz
Feneri’ni aslõnda var olmayan bir tür
“serap” (Fata Morgana) sözleriyle ta-
nõmladõ ve bir yardõm örgütünden
çok sadece adresten mamul bir tür pa-
ravan şirketle karşõ karşõya olunduğunu
söyledi. Yargõç, ekonomi, siyaset ve
dinin iç içe geçtiği, “İslam davasına”
desteğin amaçlandõğõ bu göstermelik
örgütün, hâlâ tam bir kesinlikle sap-
tanamayan milyonlarca Avro’luk pa-
rayõ kuryelerle Türkiye’ye gönderdi-
ğine dikkat çekti. Özellikle Gürhan ve
Mehmet Taşkan’õn “hiyerarşide Tür-
kiye’deki isimlerin gerisinde yer
aldığını” öne çõkaran Dr. Müller,
Zekeriya Karaman, İsmail Karahan
ve Zahid Akman’õn bu açõdan ön sõ-
rada olduklarõnõ isim vererek hatõrlattõ.
Dr. Müller, Gürhan’õn bu isimler üze-
rinden Türkiye’ye bağlõ olarak çalõş-
tõğõnõ bildirdi.
Müller, “fiili muhasebe” ve “gö-
rünen muhasebe” gibi kriminal ener-
jiye örnek olabilecek girişimlerden, in-
sanlara kayõt dõşõ para ödenmesinden
ve aralõksõz para taşõnan kurye faali-
yetlerinden söz ederken, Gürhan’õn
kõsmen itiraflarda bulunduğunu, Taş-
kan’õn ve özellikle de Ermiş’in ver-
dikleri bilgilerle bu davanõn bu şekil-
de görülebilmesini mümkün kõldõkla-
rõnõ hatõrlattõ. Özellikle Ermiş’e Tür-
kiye’de belli çevrelerde “hain, iti-
rafçı” suçlamalarõ yapõldõğõnõ, oysa es-
ki muhasebe sorumlusunun verdiği ay-
rõntõlõ bilgilerle Almanya’daki hukuk
sisteminin korunmasõna katkõda bu-
lunduğunu da dile getiren genç yargõç,
“Ermiş korunmayı hak etmiştir” di-
ye konuştu. Ayrõntõlõ hukuki ve top-
lumsal değerlendirmeler içeren sözlü
karar gerekçesinde, Müller’in, suçun
büyüğünün Gürhan’da değil, hiye-
rarşik bir bağlõlõk içinde çalõştõğõ Tür-
kiye’deki yöneticilerde olduğunu be-
lirtmesi de dikkat çekti.
Haber Merkezi - Almanya’daki Deniz Feneri
e.V. davasõ mahkûmiyetle sonuçlanõrken; bu
dernekten 7 milyon Avro teslim alan Türki-
ye’deki Deniz Feneri Derneği’nin Uşak’ta
bulunan standõ, zabõta tarafõndan önceki
gece düzenlenen operasyonla kaldõrõldõ.
ADANA Dernek, Adana’da da yurttaşlara
propoganda yapmayõ sürdürüyor.
Çetinkaya ve Kiler mağazalarõnõn önüne
tanõtõm stantlarõ kuran Deniz Feneri
Derneği görevlileri, yurttaşlara Alman-
ya’daki dernekle ilgilerinin olmadõğõnõ an-
latõyor ve bağõş topluyor.
ORDU’da da dün gece ev ve işyerlerine on-
binlerce broşür dağõtõldõ. “İyilik…Yalnõzca
iyilik” başlõklõ 8 sayfalõk broşürde, Türki-
ye’deki Deniz Feneri Derneği’nin, Alman-
ya’daki Deniz Feneri Derneği ile bir bağ-
lantõsõ olmadõğõ savunularak “Almanya
Deniz Feneri e.V. başka bir kuruluştur”
denildi. Broşürde, Almanya’daki dernekten
yardõm alõndõğõnõ kabul ediliyor.
Akman’a yeni suçlama
Frankfurt Savcõlõğõ, Deniz Feneri için kuryelik yaptõğõ iddia edilen RTÜK Başkanõ
hakkõnda ‘kooperatifçilikte yolsuzluk ve dolandõrõcõlõk’ yaptõğõ savõyla soruşturma açtõ
OSMAN ÇUTSAY
FRANKFURT - Almanya’daki
Deniz Feneri derneği davasõ iddia-
namesinde “kuryelik” yaptõğõ ile-
ri sürülen RTÜK Başkanõ Aykut
Zahid Akman hakkõnda Frankfurt
Savcõlõğõ, “kooperatifçilikte yol-
suzluk ve dolandırıcılık” yaptõğõ
iddiasõyla soruşturma açtõ.
Frankfurt Savcõlõk Sözcüsü Do-
ris Möller-Scheu, “Offenbacher &
Frankfurter Wohnungsbaugenos-
senschaft e.G (Offenbach-Frankfurt
Yapõ Kooeperatifi)” (OFWG) yö-
neticilerinden olduğu belirtilen Ak-
man ile birlikte 18 kişi hakkõnda do-
landõrõcõlõk kuşkusuyla açõlan so-
ruşturmanõn sürdüğünü bildirdi.
OFWG’nin binden fazla Türk yurt-
taşõndan “kolay yoldan ve ucuza ev
sahibi yapma vaadiyle” para top-
ladõğõ, ancak bu paralarõn kooperatif
kasasõna girmediği ileri sürülüyor.
DOLANDIRICILIK VE
İFLASI GECİKTİRME
Devletin ödediği katõlõm payla-
rõnõ geri istemesi nedeniyle ödeme
güçlüğüne giren OFWG, geçen yõ-
lõn ekim ayõnda tasfiye edilmişti.
Almanya’daki Deniz Feneri da-
vasõna geniş yer ayõran Alman
medyasõ kooperatif yolsuzluğu
haberlerine de yer vermaye baş-
ladõ. Alman Der Spiegel dergisi-
nin internet sitesinde geniş yer alan
haberde Akman’õn kooperatif yol-
suzluğu davasõnda yargõlanmasõ-
na geniş yer verildi. RTÜK Baş-
kanõ Zahid Akman’a, “yöneticisi
olmadığını” iddia ettiği OFWG
soruşturmasõnda “dolandırıcılık
ve iflası geciktirme” suçlamasõnõn
yöneltildiği bildirildi.
Frankfurt Savcõlõğõ’ndan yapõ-
lan açõklamada Akman’õn Deniz
Feneri davasõnda adõnõn geçtiğine
yer verilmesi de dikkat çekti. Der
Spiegel’in internet sitesindeki ha-
berde, Türkiye Başbakanõ Recep
Tayyip Erdoğan’õn, Akman’õ,
Deniz Feneri’nde koruduğu ileri
sürülerek Akman’õn Deniz Fene-
ri, Kanal 7, OFWG ve diğer şir-
ketler arasõndaki yoğun ilişkisine
de işaret edildi. Haberde “Ak-
man’ın çalışma arkadaşlarının”
Deniz Feneri davasõnda hüküm
giydiğine de dikkat çekildi.
23 Nisan 2007’den bu
yana gözaltõnda bulu-
nuyordu. Gürhan, al-
dõğõ 70 ay cezanõn üç-
te ikisini çektikten
sonra yani 29 ay son-
ra serbest kalabilecek.
Gürhan 6 ay sonra
hafifletilmiş cezasõnõ
çekmeye başlayacak.
Hafifletilmiş cezada haftada bir gün
izin ve ziyaret saatlerinin uzamasõ
gibi durumlarõn olduğu öğrenildi.
14 aydõr gözaltõnda bu-
lunan Taşkan ise 2 yõl 9
ay hüküm giydi. Taş-
kan’õn bugün tutuklu-
luk halinin kaldõrõlma-
sõna karar veren mah-
keme heyeti cezanõn ge-
ri kalan 19 aylõk kõsmõ-
nõn nasõl çekileceği hu-
susunda avukatlar ile
savcõlõğõn bir araya gelerek karar ve-
receklerini bildirdi. Anlaşma sağla-
nana kadar Taşkan serbest kalacak.
17 aydõr gözaltõn-
da tutulan Firdevsi
Ermiş’in 1 yõl 10
ay hapis cezasõ ile
cezalandõrõlmasõna
karar veren mah-
keme, sanõğõn göz-
altõ süresini hesa-
ba katarak geri ka-
lan 5 aylõk cezasõnõ
iki yõl tecil etti. Buna göre Ermiş
bugün serbest bõrakõldõ.
Mehmet Gürhan (5 yıl 10 ay) Mehmet Taşkan (2 yıl 9 ay) Firdevsi Ermiş (1 yıl 10 ay)
Fotoğraf:YUSUFBAŞTUĞ
obursali@cumhuriyet.com.tr
ADANA
LATİF SANSÜR
KUŞADASI - Kuşadasõ’nda yardõma muhtaç,
1’i özürlü 7 çocuklu aileyi geçen ramazan
ayõ öncesinde televizyonlarda göstererek yar-
dõm isteyen Deniz Feneri Derneği sözünde
durmadõ. Dernek yöneticileri aileye, ev eşya-
sõ diye hurda koltuk takõmõ ve çekyat gönder-
di. 45 yaşõndaki Neslihan Kan, “Deniz Fe-
neri bizi reklamı için kullandı, sonra hiç-
bir vaadini yerine getirmedi” dedi. Deniz
Feneri Derneği’nin kendilerine umut verdiği-
ni söyleyen Kan, “Bize birçok vaatte bu-
lundular. ‘Size ev buluruz’’ dediler. Defa-
larca aradık, mecbur kalıp üç-dört ay kira
ödediler, sonra onu da vermediler” dedi.
Duyguları sömürdü
FEDERAL MECLİSE TAŞINIYOR
HÜKÜMET SESSİZLİĞİNİ BOZDU
Almanya peşini
bõrakmõyor
ALİ YILDIRIM
BERLİN - Deniz Feneri davasõnda Frankfurt
Ağõr Ceza Mahkemesi’nin kararõnõ açõkladõk-
tan sonra Sol Parti Federal Milletvekili ve
Türk-Alman Parlamentolararasõ Dostluk Gru-
bu Başkanvekili Sevim Dağdelen bir açõkla-
ma yaparak konuyu Almanya Federal Mecli-
si’ne taşõyacağõnõ belirtti.
Bu konuda yeni bir soru önergesi hazõrla-
dõğõnõ söyleyen Dağdelen, “Temennim,
Frankfurt’ta alınan kararla son değil, ilk
sözün söylenmiş, ilk adımın atılmış olma-
sıdır” dedi. Sevim Dağdelen, açõklamasõnda
şu görüşlere yer verdi: “Frankfurt Eyalet
Mahkemesi’nin, Deniz Feneri e.V. adında-
ki derneğin toplanan bağışların bir kısmı-
nı amacına uygun kullanmadığını belgele-
diği kararı selamlıyorum. Deniz Feneri
vurgununu ‘Almanya tarihinin en büyük
soygunu’ olarak nitelendiren mahkeme
başkanının, bu açıklamasıyla Alman hü-
kümetine bu konuda görevlerini bir kez
daha hatırlattığına inanıyorum. Öte yan-
dan dava süresince vurgunun Türkiye
ayağına da dikkat çekilmiş, gerçek sorum-
luların orada bulunduğu ifade edilmişti.
Bu nedenle Türkiye’deki yargı organları-
nın konunun üzerine giderek sorumluları
cezalandırmasını bekliyorum. Aynı adı ta-
şıyan bir derneğin bugün Türkiye’de hâlâ
bağış toplamaya devam etmesinin bir
skandal olduğuna inanıyorum. Deniz Fe-
neri soygunu, geçen yıllarda İslami hol-
dingler adındaki yeşil sermaye kuruluşları
tarafından gerçekleştirilen büyük soygu-
nun bir devamı olarak görülmelidir. Her
iki olayda da dolandırılanların dini inanç-
ları istismar edilmiştir. İslami holding soy-
gununda olduğu gibi, Deniz Feneri skan-
dalıyla ilgili bir soru önergesi sunacağım.”
‘Suçlularõn
hamisi olmayõz’
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Hükümet
Sözcüsü Cemil Çiçek, Deniz Feneri davasõy-
la ilgili iddialar konusunda savcõlarõ göreve
davet ederek, “Bizim bir engellememiz söz
konusu olamaz” dedi.
Bakanlar Kurulu’nun ardõndan açõklama
yapan Çiçek, “hem hükümet hem de parti
olarak suçun hamisi ve destekçisi” olmaya-
caklarõnõ söyledi. Suç işlenmesi durumunda
savcõlarõn kendiliğinden harekete geçme yet-
kisine sahip olduklarõnõ belirten Çiçek, “Eğer
savcı görevini yapmazsa onun açısından
suç teşkil etmesi lazım gelir. Savcılık so-
ruşturma başlattı. Nereye kadar giderse
biz onun arkasında oluruz. İster Deniz Fe-
neri ister başka yolsuzluklar olsun, kim ne
suç işlediyse bunun ortaya çıkarılması
noktasında evvela biz ortaya çıkarırız” de-
di. Çiçek, bir gazetecinin hükümetin Deniz
Feneri davasõnda sessiz kalmakla eleştirildi-
ğini anõmsatmasõ üzerine de “Sessizlik olma-
dı. Hukuka siyaset karışmıştır. Olaya Baş-
bakan karıştırıldı. İnsanların şerefiyle oy-
nanmamalıdır” karşõlõğõnõ verdi.
Bakan Şahin
tutuklulara üzüldü
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ada-
let Bakanõ Mehmet Ali Şahin, Bakanlar
Kurulu toplantõsõna katõlmak için Adalet
Bakanlõğõ’ndan çõkarken gazetecilerin so-
rularõnõ yanõtladõ. Şahin Almanya’da so-
nuçlanan Deniz Feneri e.V. davasõyla ilgi-
li olarak “Türkiye Cumhuriyeti vatan-
daşlarının suç işlemesi ve bunun sonu-
cunda yargılanarak hüküm giymeleri
sevinilecek bir şey değil. Özellikle bu-
nun yurtdışında işlenmiş olması ve
yurtdışında hüküm giymiş olması çok
daha üzüntü vericidir” dedi. RTÜK Başkanõ Zahid Ak-
man’õn istifa edip etmemesi gerektiği sorusuna ise Şahin,
“Bana sormayın. Onun adına konuşamam” demekle ye-
tindi. Önceki gün hâkimevindeki iftarda gazetecilerle bir
araya gelen Şahin, Almanya Büyükelçiliği’nden Deniz Fe-
neri davasõyla ilgili herhangi bir talebinin olmadõğõnõ belir-
terek iyi niyetli girişimleri istismar edenler nedeniyle yar-
dõm amaçlõ derneklerin karalanamayacağõnõ savundu.
Baykal: Türkiye
ayağõ araştõrõlmalõ
DENİZ FENERİ e. V. DAVASI YORUMU MHP’DEN ŞAHİN’E SERT TEPKİ
Haber Merkezi - Siyasi partiler, Deniz
Feneri e.V. davasõ kararõnõ değerlendirdi-
ler. Partisinin Merkez Yönetim Kurulu
toplantõsõnda konuşan CHP lideri Deniz
Baykal, yolsuzluğa karõşanlarõn AKP ile
ilişkilerinin ortaya çõktõğõnõ söyledi. “So-
rumlular Almanya’da yargılandı, ceza
aldı” diyerek olayõ kapatmanõn olanaksõz
olduğu değerlendirmesinde bulunan Bay-
kal, “Deniz Feneri olayının Türkiye
ayağı araştırılmalıdır” dedi. CHP Mil-
letvekili Akif Hamzaçebi de bu kararla
“kara paranın varlığının kesinleştiğini” söyledi.
MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, Başbakan Tay-
yip Erdoğan ile Adalet Bakanõ Mehmet Ali Şahin’i Al-
manya’nõn Ankara Büyükelçisi ile yaptõklarõ görüşmelerin
tutanaklarõnõ açõklamaya çağõrdõ. Tutuklulara üzüldüğünü
açõklayan Şahin’e tepki gösteren Vural, “İnsanların biri-
kimlerini hortumlayanların neden Türkiye’de soruştur-
ması yapılmıyor diye üzüntü duymaları gerekirdi” dedi.