Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
18 EYLÜL 2008 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
17
TRT
küçülüyormuş.
Ne bakımdan?
Taktik
Caiz
Muhsin Salman:
“Türkçe ezanı
dinsizlik sayan
tarikatların kaçak
öğrenci yurtlarında
İngilizce Kuran
kursu görenlerin
ileride İngilizce
ezan okumaları
caiz midir?”
YağmurDeniz
- ABD’nin finans devleri
batıyormuş...
“İşbirlikçiler düşünsün!”
NERESİNDEN tutsanız elinizde kalıyor,
neresine baksanız mide bulandırıyor.
İslamcı AKP’nin Cumhurbaşkanı yaptığı
Abdullah Gül’ün AKP’nin başbakanıyken bakan
yaptığı Zeki Ergezen hacı olmak için gittiği
Mekke’de konuşuyor:
“Yeniden İslam nizamının devlet nizamına
hâkim olmasını, laik sistemin bir an evvel defolup
gitmesi için canı gönülden dua etmenizi, bu
duanın da kabulünü Cenabı Hak’tan temenni
ediyorum... Gelin dağa taşa ’Ne mutlu Türküm’
diye yazacağınıza, ‘Ne mutlu Müslümanım’ diye
yazalım.”
İslamcı AKP’nin başı RTE’nin ünlü sözü “velev
ki” ile söze girip, velev ki Hacı Bakan Zeki
Ergezen’in duası kabul olsaydı ne olurdu desek;
valla, yandı gülüm keten helva.
Örneğin Deniz Fenercilerinin hortum tutan
elleri, omuz başından veya bilemedin dirsekten,
yine bilemedin bilekten kesilmişti herhalde!
Yoksa bütün bu hortumlar, İslamın yeniden
devlet nizamına hâkim olması için kullanılacak
sermayenin birikimi amacıyla mı yapıldı,
yapılıyor, yapılacak?
O zaman helal olsun diyeceklerdir herhalde!
Ama Hıristiyanlar bu işe taş koydu;
Müslümanın Müslümandan Almanya’da
hortumladığı paraların hesabını sordu; üç
Müslümanı dolandırıcılıktan mahkûm etti.
Yetmedi; Almanya’daki savcı, hortumun asıl
faillerinin Türkiye’de olduğunu açıkladı
ve adres olarak dincilerin Kanal 7 televizyonunu
ve fail olarak televizyonun patron koltuğundaki
RTE’nin “dünür”ü Zekeriya Karaman’ı gösterdi.
“Velev ki” Türkiye Cumhuriyeti’nde savcılar
varsa, böylesi bir uluslararası dolandırıcılık
şebekesinin üstüne gidilir ve “şebeke” çorap
söküğü gibi çözülür.
“Velev ki” üstüne gidilmez ve İslamcı AKP’li
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin himayesinde
İstanbul metrosunda kurulan “iyilik noktaları”nda
para toplama işi bütün hızıyla devam ederse o
zaman Çankaya’daki AKP’li Abdullah Gül’ün eski
Hacı Bakanı Zeki Ergezen’in duası kabul oluyor
demektir:
“Yeniden İslam nizamının devlet nizamına
hâkim olmasını, laik sistemin bir an evvel defolup
gitmesi için canı gönülden dua etmenizi, bu
duanın da kabulünü Cenabı Hak’tan temenni
ediyorum...”
Dualarla
DÜZ ÇİZGİ
ÜMİT ZİLELİ
Bir Başbakan...
İ.GÜRŞEN KAFKAS
Ülkemiz, eğitim, ekonomik ve
siyasal çalkantılı günler yaşıyor.
Ülkeyi yönetenler çocuklara iyi bir
rol model olmamaktadır. Atatürk
döneminde yokluk, yoksulluk ve
bilgisizlikle savaşılıyordu. Bu-
günse, yolsuzluk, hırsızlık, geri-
cilik ve kadrolaşma yarışı yaşa-
nıyor. Ülke yangın yeri gibi.. Bu
ortamda Atatürk’ün, öğretme-
ne güveni ve çocuk sevgisini
konu edindim.
Ulusal kurtarıcı ve kurucu Ata-
türk’ün, çağdaşlaşma, yenileş-
me ve gelişme alanında emek ve
başarıları tartışmasızdır. O, başa-
rılarını halkla bütünleşme, halka
güven ve halka yönelişe borçluy-
du. Samsun’da halka seslenişin-
de: “Halk için / halka doğru /
halkla beraber” demişti. Kurtu-
luş Savaşı’nı o yoksul halkla ka-
zandı. Ordusu “köylü ordusuy-
du”. Yoktan, yoksulluktan varın
umuduna yol alıyorlardı. Onun
halkına sevgisi, inancı ulusal kur-
tuluşun kıvılcımını yaratmıştı.
Yoksul ve fakat güvenli köylü
çocukları vatan için varlarını ve
canlarını ortaya koyuyordu. Ön-
lerinde örnek model Mustafa Ke-
mal vardı. Kadınlarımız da evde
bulduklarını askerle bölüşüyor,
cephane sırtlıyor, yaralılara bakı-
yorlardı. Ülke var olma, yok olma
didişmesi yaşıyordu.
Acı günler sonrası savaş kaza-
nılarak bitti. Sıra, bilgisizliğin ka-
ranlığındaki insanımızı aydınlığa çı-
karmaktaydı. Mustafa Kemal, bil-
gisizlikle savaş ve karanlığın ay-
dınlığa dönüşümünde öğretmen-
lere güveniyordu. Onlar Mustafa
Kemal’in “Yıldız Öğretmenleriy-
di”. Ülkenin her yerine ilke ve dev-
rimlerini onlar tanıtacaklardı. Öğ-
retmenler, etik değerlerimizi çağ-
daş fikirlerle besleyen, güzel sa-
natları seven, kültür birikimcileri-
dirler diye düşünüyordu.
İnsanımız biat etmeyecek,
kul ve maraba olmayacaktı.
Bunun yerine birey, vatandaş ve
dahası insan olma erdemliliği-
ni yaşayacaktı. Atatürk halkın
yüce sevgisini, güvenini kazan-
mıştı. O, güven ve sevgi bugün
katlanarak büyümektedir. Öğret-
menlerin tuttuğu meşale aydınlı-
ğı getirecekti. “Cephedeki savaşı
kazandık, bundan sonraki sa-
vaşımız karatahta başında ola-
caktır” dedi. Harf devrimi, mil-
let mektepleri, Eğitimde Birlik
(Tevhid-i Tedrisat) yasalarını
çıkararak ulusça aydınlığa ko-
şuldu. O, karanlık günlerimiz ay-
dınlığa öğretmenlerle dönüşe-
cektir, diye düşünüyordu.
Bilinçli bir toplum, eğitilmiş top-
lumdur. Türk ulusu eğitilerek bi-
linçli, çağdaş bir toplum olmalıy-
dı. Mustafa Kemal, toplumu bil-
gisizliğin karanlığında görüyor-
du. Ülkenin aydınlık geleceğe
eğitimle ulaşacağına inanıyordu.
Öğretmenler halkımın eğitim mi-
marlarıdır. “Öğretmenler!.. yeni
nesil sizin eseriniz olacaktır” öz-
deyişiyle onlara sorumluluk ver-
mişti. Halk okuma-yazma öğ-
renmeliydi. Okulların yeni yüzü, ye-
nilikçi çağdaş, akılcı ve bilimsel ol-
gularla donatılmalıydı. Öğret-
menleri, bir siyasi davranışın bireyi
değil, eğitimimizdeki gelişmenin
mimarları olarak görüyordu.
Öğretmenler, Mustafa Neca-
ti’nin döneminde “altın çağları-
nı” yaşadılar. Mustafa Kemal,
öğretmenlere ödül olarak Adile
Sultan Kasrı ve arazisini sağlık ve
dinlenme yeri olarak verdi. Cum-
huriyet ilkelerini topluma en iyi ya-
yan öğretmenler, taşıdıkları eğitim
bayrağını yükseklerde dalgalan-
dıracaklardı. Mustafa Kemal’in
tüm başarılarının yanında; “Be-
nim asıl anlatılacak yanım öğ-
retmenliğimdir” özdeyişiyle öğ-
retmene verdiği önemdi. “Eğitim
sorunları çözümlenmelidir” di-
ye ekliyordu. Ulusal özgürlüğün
kazanılması ve tutsaklıktan kur-
tuluşun eğitimle olacağına inanı-
yordu. Öğretmen okulları, köy
öğretmen okulları, daha sonrala-
rı Köy Enstitüleri, eğitim enstitü-
leri, yüksek öğretmen okulları
açıldı. Bu kazanımlar siyasi ne-
denlerle birer birer kapatıldı.
Atatürk, “Toplumun düşmanı
bilgisizlik, bilgisizliğin düşmanı
da öğretmenlerdir” özdeyişiyle
onlara önemli ve büyük bir so-
rumluluk yüklemişti. Öğretmenleri
eğitimde yenileşme ve gelişme-
mizin vazgeçilmez unsurları olarak
görüyordu.
Atatürk, sevdiği, çalışmalarını
beğendiği arkadaşlarına “çocuk”
diye sesleniyordu. Onun bu ses-
lenişi “içindeki çocuk sevgisinin”
dışavurumudur. O, yüreğinin için-
den çıkan, yüreğimizin bir parça-
sı çocukları duru, güvenilir ve
sevgi yumağı olarak görüyordu.
Çocuklarla karşılaştığında: “Bakın
ne kadar tatlı, ne kadar güzel
çocuklar!..” diye sevincini bölü-
şüyordu. “Onlar, geleceğimizin
umududurlar. Onlara sevgi eke-
lim ki, sevinçle büyüsünler” öz-
deyişiyle duygularını dile getiri-
yordu. Atatürk, “Çocuklar öz-
gürce konuşmalı, düşünceleri-
ni söylemelidirler” diyordu. O,
Türk çocuklarına ve gençlerine gü-
veniyordu. “Ben elde ettiğimiz bu
mutlu sonucu Türk gençliğine
armağan ediyorum.” “Cumhu-
riyeti biz kurduk onu yaşatacak
olan sizlersiniz” diyerek ço-
cuklara / gençlere sorumluluk ve-
riyordu. Ulusal aydınlanmamı-
zın meşalesi öğretmenlerin, ge-
leceğimizin güvencesi, gözbe-
beklerimiz çocuklarımızı en iyi şe-
kilde yetiştireceklerine inanıyor-
du. Öğretmen ve çocuk bir bü-
tünün parçalarıdır. O, şehit ço-
cuklarına, zeki ve çalışkan ço-
cukların okumalarına destek olu-
yordu. Sanatsal yetenekli ço-
cukları yurtdışına eğitime gön-
deriyordu. Çocuklar da Atatürk’ü
çok sevdiler. Küçük bir çocuğun:
“Bu kalp seni unutur mu
Atam!..” sözünün anlam zen-
ginliğine ne denilebilir ki!..
ÖZET: Atatürk, ulusuna güven
verdi. Ordularını peşinden sürük-
leyerek kurtuluşu gerçekleştirdi.
Yenileşme, gelişme ve çağdaş-
laşma için öğretmenlere ulusal ay-
dınlatma sorumluluğu verdi. Ül-
kenin çiçek bahçeleri, solmayan
gülleri, çocukları çok sevdi. O, öğ-
retmenleri ulusal eğitimin vazge-
çilmez mimarları; çocukları da
yarınların umudu olarak görüyor-
du. O günlerin güzelliklerine bakın,
bir de bugünlere!.. Çocuklar ba-
sın ve TV’de haberleri izliyorlar mı;
büyüklerine güvenlerini sorgulu-
yorlar mı; ülkenin içinde bulun-
duğu ortamı görüyorlar mı, diye
acı acı düşünüyorum…
Subay mı?
Atatürk, Öğretmen ve Çocuk
İstanbul Sirkeci’de
14 Eylül saat 17
sularında arkasından
korna çalan
taksiciye
“Ben subayım”
diyerek küfür
edip silah çeken 34
BAS 60 plakalı
otomobilin sürücüsü
ne subayı?
Metin Akay: “Eski
çağlarda gemicileri
yanıltmak için
kıyıda sahte
deniz feneri
ateşi yakar ve
böylece kayalıklara
bindiren gemileri
soyarlarmış. Şimdi
öyle mi!”
Özdemir Erdoğan Samsun’da ne söyledi!
SAMSUN’DA İslamcı AKP’nin
yönetimindeki İlkadım Belediyesi,
“Ramazan Çadırı” kurmuş, iftar
sonrası halkı eğlendirmek için
İstanbul’dan şarkıcı Özdemir
Erdoğan’ı getirtmiş.
Sahneye çıkan Özdemir
Erdoğan konuşuyor:
“Bizi geleneklerimizden ayırmak
istiyorlar. Bunu pozitif bilim adına
laikler yapıyor. Londra
Üniversitesi’nin kapısında bile
‘Tanrı ışığımızdır’ yazıyor...
İlkadım Belediye Başkanı
Erdoğan Tak, Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan ve ben Özdemir
Erdoğan!”
Üç Erdoğan ne eder bilinmez
ama yılların şarkıcısı Özdemir
Erdoğan bir iftariyelik uğruna
kendini tüketiyor ve bu tükeniş
içinde “Rüya gibi her hatıra”
şarkısını söylerken “Hayat şarap
gibidir” dizesini “Hayat serap
gibidir” diye okuyor.
Yazık!
Yine Samsun’da bu kez
Kurupelit Belediyesi’nde çalışan
tekniker Mehmet Tan’a ait ve
öğrenci yurduna kayıt için
“Samsun Atatürk Kültür
Vakfı”nın irtibat bürosu olarak
kullandığı üç katlı villanın
çatısına kondurulan
hoparlörlerden Samsun Garnizon
Komutanlığı Kurupelit Askeri
Kampı’na doğru günde beş vakit
ezan yayını yapılıyor. Hem de
Samsun Müftülüğü’nün merkezi
yayını ile!
SESSİZ SEDASIZ (!)
KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak yahoo.com.tr
ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci mynet.com
HARBİ SEMİH POROY
18 Eylül
HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hetiyatrosu@mynet.com
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
SOLDAN SAĞA:
1/ Bir çeşit
pembe boya.
2/ Vücutta bi-
riken ve idrar-
la dõşarõ atõlan
azotlu bile-
şik... Alevi-
Bektaşi inanç-
larõnõ dile ge-
tiren bir şiir tü-
rü. 3/ Kapõ ve
pencerelerin
üst eşiği... Gözleri
görmeyen. 4/ Yaşar
Kemal’i bir romanõ.
5/ Yaratõcõsõnõn adõ
bilinmeyen yapõt...
Lantan elementinin
simgesi. 6/ “Evet”
anlamõnda kullanõ-
lan bir sözcük... Niğ-
de ve Nevşehir yö-
relerinde yetişen, kaliteli bir şarap veren beyaz
üzüm cinsi. 7/ İnsanõn dõşõndaki tüm varlõk âle-
mi... Gaetano Donizetti’nin bir operasõ. 8/ Aruz
ölçülerinden biri... Konuşmada sesin duygularõ
belirtecek biçimde çõkmasõ. 9/ Suudi Arabistan'õn
plaka imi... Ödenmesi gerekli bir paranõn ödeme
gününden önce verilen bir bölümü.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Bir tür tavla oyunu. 2/ Yapay reçine verniği ve
tutkalõ üretiminde kullanõlan beyaz ve billursu
toz... Soluk. 3/ Bir parçanõn ağõr çalõnacağõnõ an-
latan müzik terimi... Japonya’da Buda rahibele-
rine verilen ad. 4/ İnce sac. 5/ En az beş kişinin
iktisadi bir amaçla kurduğu ortaklõk türü... Bir no-
ta. 6/ Helyum elementinin simgesi... Buyruk. 7/
“Ufuklar” anlamõnda eski sözcük... Hindistan’da
yetişen ve “sabunağacı” da denilen bir ağaç. 8/
Türk müziğinde bir usul... Bir ağõrlõk birimi. 9/
Nazi partisinin hücum kõtasõnõ simgeleyen harf-
ler... Bir motorda ateşleme süresinin erken olmasõ.
1 2 3 4 5 6 7 8 9
1
2
3
4
5
6
7
8
9
G A V U R İ N İ
İ M A M M E Z E
L A V U K H A S
İ D T İ O R B A
N E T R N E N
D R A K A M S
İ N İ S İ Y A L
R A K E T M İ T
E R O S B A F A
1 2 3 4 5 6 7 8 9
1
2
3
4
5
6
7
8
9
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN www.mumtaz-arikan.com
Siz hiç, dolandırıcılığı mahkeme kararıyla sabit ol-
muş, kendi yurttaşını, kendi dindaşını gözünün içine
baka baka, “bağış” adı altında soymuş, o paralarla
şirketler kurmuş, Türkiye’ye bavullar içinde aktarmış
bir hırsız için “bu adamı tanımıyorum” dedikten son-
ra birlikte çekilmiş, hem de o çalıntı paralarla kurul-
duğu tesbit edilen Almanya Kanal 7 stüdyolarında çe-
kilmiş fotoğrafı, mahkeme salonunda teşhir edilen bir
başbakan gördünüz mü?..
- O kişi, savcının tanımıyla “suç potansiyeli yük-
sek” o kişi, “bağış paralarıyla şirketler kurduğu için
soyduğu kişilerden özür dileyen” o kişi dün 5 yıl
9 ay hapis cezasına çarptırılan Deniz Feneri Al-
manya’nın başındaki Mehmet Gürhan!..
Siz hiç, Alman savcı tarafından “suç örgütünün
Türkiye’deki lideri” olarak ilan ettiği, “bağış parala-
rının bavullar içerisinde kendisine teslim edildiğini” söy-
lediği, yetinmeyip, “Türkiye Cumhuriyeti Başba-
kanı’yla akraba kadar yakın” diye vurgu yaptığı ki-
şinin kızının düğününde nikâh şahitliği yaptığı video
görüntüleri mahkemenin duvarında gösterilen bir baş-
bakan gördünüz mü?..
- O kişi, “Deniz Feneri skandalında tüm yolların
kesişme noktasında bulunduğu” Alman mahke-
mesinin kararıyla tescillenmiş olan o kişi, Kanal
7’nin Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Karaman!..
Daha bitmedi...
Siz hiç, Almanya’da suça iştirak ettiği mahkeme ka-
rarıyla sabit olmuş tüm şirketlerde ortaklığı bulunduğu,
yöneticilik yaptığı saptanmış, Zekeriya Karaman’la bir-
likte hiyerarşinin en tepesinde olduğu, Türkiye’ye ba-
vullarla gönderilen paralara kuryelik yaptığı, teslim al-
dığı paraların miktarı ve tarihi Alman soruşturmacı ta-
rafından tek tek açıklanan bir kişiyi Türkiye’deki en
önemli kurumlardan birinin başına getiren ve gözü gi-
bi koruyan bir başbakan gördünüz mü?..
- O kişi, Deniz Feneri iddianamesinde adı 34 kez
geçen, ayrıldığı tarihten beri Almanya’ya gide-
meyen o kişi, televizyon ve radyoların ahlaka ve
yasalara saygılı yayın yapmasını denetlemekle yü-
kümlü RTÜK’ün Başkanı Zahit Akman!..
Siz hiç, Deniz Feneri kepazeliğini soruşturan ül-
kenin büyükelçisiyle bambaşka bir konuyu konuş-
mak üzere bir araya gelen, ancak “Deniz Feneri ile
Kanal 7 arasında ilişki var mı? Dört tutuklu var,
bu iş niçin bu kadar uzadı” diye soran, karşılığında
“sizden interpol aracılığıyla Deniz Feneri hak-
kında bilgi istedik, cevap vermediniz” acılıkta bir
yanıt alan, daha sonra gazetecilerin, “üç tutuklu var,
dördüncüsü kim?” sorularına yanıt veremeyen bir
başbakan gördünüz mü?..
- O kişi Almanya’nın Ankara Büyükelçisi Eckar
Cuntz!..
Bugüne dek, böyle bir başbakan ne gördük, ne duy-
duk diyorsanız, uyanın ey halkım, o başbakan, yu-
karıda sıraladığım tüm ilişkilerin bire bir içinde olan
başbakan burada, yanı başımızda, tepemizde, bizi yö-
netiyor...
- Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip
Erdoğan!!!
Almanya’daki dolandırıcılar dün layık oldukları ce-
zaya çarptırıldılar..
Müslümanları soyan Müslümanlar, Hırıstiyan yar-
gıç tarafından yıllar sürecek bir kodes hayatına mah-
kûm edildiler. Yargıcın da soruşturmayı yapan po-
lis şefinin de, iddianameyi hazırlayan savcının da el-
lerine sağlık...
- Pekiii, TBMM’den üstün hizmet madalyası alan,
AKP iktidarının yasa değiştirip sorgusuz sualsiz
para toplamasının önünü açtığı, halen para top-
lamayı sürdüren, reklamlar veren Türkiye Deniz
Feneri, onunla iç içe olduğu belgelerle ortaya çı-
kan Almanya’daki Kanal 7’nin bu paralarla ku-
rulduğu, başındaki kişinin tüm işlerin başında bu-
lunduğu açıklanan Türkiye Kanal 7 ne olacak?..
Savcının isimlerini açıklayarak “asıl failler Türkiye’de”
dediği kişiler ne olacak?.. Bunlara kol kanat gerdiği
ayan beyan ortada olan “zirvedekiler” ne olacak?.
- Bu günah nasıl temizlenecek???
e-posta: umitzileli@gmail.com