29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
17 EYLÜL 2008 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA DİZİ 9 CMYB C M Y B Gençler Niye Mutsuz? Yaşamlarõ toplumda, ailede ve özel yaşantõlarõnda, çok yönlü bir baskõ içinde geçen gençleri, bir de eğitim küs- türüyor, hayata bakõşlarõ daha da ka- ramsarlaşõyor. Zar zor girdikleri ve güçlüklerle yürüttükleri yükseköğre- nimden mezun olduklarõnda işsizlik bekliyor kendilerini. Özetle, “sorunlu bir gençlik, sorunlu bir gelecektir”. Bir olgu da şu: Ekonomik-siyasal is- tikrarsõzlõk, işsizlik, gelecek kaygõsõ ve niteliksiz eğitim gibi nedenlerle, gençlerin “gözü dışarıda”. Öte yandan, bir süredir, büyük ço- ğunluğunu “kentli yoksullar”õn oluş- turduğu kitleler, “popstar” kuyrukla- rõnda “tutunmanın” savaşõmõnõ veriyor: Umudun adõ da “şöhret”tir. Her şey, gençliğin üstüne oynanmõş- tõr, oynanõyor... Nereden başlamalõ? Yollarõ açacak birkaç noktadan bi- rinden. Örneğin, Can Dündar’a katõlarak şu- radan: Türkiye’de nüfusun yüzde 60’õnõ gençler oluşturuyor. Siyasete gelince, 25 yaşõnda bir genç olarak milletvekili seçiyor; ama seçilme yaşõ 30. Batõ’da se- çilmede sõnõr, böyle yukarõda tutulmuş değil. Bu ise, 1980 rejiminin bir eseri- dir: Bunu yaparken, siyasetin bütün ka- põlarõ gençliğe kapandõ. Bugün “25 yaş seçilme hakkı”ndan başlayarak, oradan siyasetin kapõlarõnõ zorlamak ge- rek. Çoğu genç, kendisini hayata bağ- layacak bir idealden, inançtan, coşku- dan yoksun ise, eskisi gibi siyaset dol- duracaktõr bu boşluğu. Server Tanilli Katliam: Sõradan bir sözcük Y A R I N : B Ü Y Ü K G Ö Z D A Ğ I : A Y D I N K I Y I M L A R I 1 Mayıs 1977’de Taksim’de İşçi Bayramõ’nõ kutlamak için toplanan yüz binlerce insan alana sõğmõyordu. Taksim alanõ dolduğunda Beşiktaş’tan yola çõkmaya hazõrlanan yeni gruplar vardõ. Öylesine yõğõnsal bir kutlamaydõ. İşçi Bayramõ toplumun bütün kesimlerine mal oluyordu. Dönemin en büyük örgütlü gücü DİSK’in Genel Başkanõ Kemal Türkler konuşmasõnõn sonuna doğru heye- canlõ bir yerindeydi... Kalabalõk Taksim’in dört bir yanõnda dalga dalga haykõrõp susuyordu... Tam o sõrada birkaç el ateş sesi duyuldu. O or- tama en yabancõ şeydi... Ortalõk birden ana ba- ba gününe dönmüştü. Sular İdaresi’nin çatõ- sõ, Intercontinantal Oteli’nin çatõsõ garip göl- gelerle doluydu. Gölgelerin ucundan çõkan alevler kalabalõğõn üzerine ölüm olup yağõ- yordu. Dağõlma bölgelerinin en dar yeri Ka- zancõ Yokuşu’ydu. Bir baraj seti gibi alandan akan insanlar yokuştan inmeye çalõşõyordu. O da ne? Allah’õn belasõ bir kamyon yolun tam ortasõnda durmuştu. O sõrada beyaz bir Re- no’dan ateş edildiği görüldü. Kazancõ Yoku- şu, ölüm tüneline dönmüştü... Hâlâ, 70’lerin karanlõk sayfalarõndan biri olarak duran 1 Mayõs katliamõnda yaşamõnõ yitirenleri bir kez daha analõm: Bayram Çıtak, Mürtecim Oltulu, Kahraman Alsancak, Dilan Nigis, Mus- tafa Ertan, Hüseyin Kırkın, Ali Fuat Özkas, Ercüment Gürkut, Bayram Sürücü, Kadir Balcı, Nazmi Arı, Ali Sıdal, Jale Yeşil Nil, Leyla Altınparmak, Niyazi Darı, Bayram Neyir, Hikmet Öztürkçü, Ömer Harhan, Aleksandro Koteas, Meral Özkol, Hasan Yıldırım, M. Ali Gençoğlu, Garabet Ayhan, Ziya Baki, Rasim Elmas, Kadriye Duman, Nazan Gülaldı, Mustafa Elmas, Kenan Çatak, Sibel Açıkalın, Ha- cer İpeksaman, Atilla Özbilen, Ramazan Sarı, Hatice Altın, Hamdi Toka, Ahmet Gö- zükara. ÖĞRETMENİMİZİN CENAZESİNDE Sıkılan kurşunlar, aynõ zaman- da gençliğin hayallerineydi. “Yapa- mazsınız”, “Boşuna uğraşmayın”, “Ne sizi ne hayallerinizi yaşatırız” diyorlardõ... Gençler yine de gelecek güzel günlere inanõyorlardõ. Evet, bugün karanlõktõ ama, “sen yanma- san, ben yanmasam, biz yanmasak” nasõl çõkacaktõ karanlõklar aydõnlõğa?.. Gençlik Nâzõm’õn bu dizelerini söy- lemiyordu, yaşõyordu! 1979’un böylesi günlerinden bi- rinde haber geldi: Bursa’da bir öğretmen öldürüldü... TÖBDER’li... Cenazesi Torbalõ’da kaldõrõlacak... Biz de katõlmalõyõz... Torbalõ, İzmir’e bir saatlik mesa- fedeydi. Kalabalõk bir grup katõlmak üzere yola çõktõk... Kim olduğunu sor- dum, “Fehmi Öğretmen” dediler... Doğal olarak bir şey çağrõştõrmadõ. Soyadõnõ nasõl olsa Torbalõ’da öğre- nirdik. Nasõl olsa, cenaze törenine gi- dişte yakamõza, altõnda adõ soyadõ ya- zõlõ fotoğrafõnõ takacaklardõ... Torbalõ yeşil... İki yanõ sürülü tar- lalarõn arasõndan geçtik... Merkeze ya- kõn bir yerde durduk... Her taraftan ka- tõlõmcõlar gelmiş. Yakalardaki fo- toğrafa baktõm, bir an tanõdõk gibi gel- di ama, böyle düşünmem doğaldõr, dedim. Aynõ hedefe yürüdüğümüz herkes tanõdõk. Sõra benim yakama geldi... Aa, bu fotoğraftaki kişi, doğ- duğum kasabanõn ortaokul öğretme- ni! Ateş kapladõ içimi... Çocukluğuma döndüm... Güney kasabasõ, Bur- dur’un Yeşilova ilçesine bağlõ, Salda Gölü’ne 20 kilometre uzaklõkta, To- roslar’õn koynunda, Sivri Tepe’nin eteğinde kurulu, önü ova, karşõsõ dağ... Fehmi Yıldırım öğretmen evi- mizin önünden sõk geçerdi. Biz de so- kakta arkadaşlarla oyun oynar, soh- bet ederdik... Ne yapõyor olursak olalõm, bõrakõrdõm... Ayağa kalkar, tam bizim hizamõza geldiğinde iki elim yanda başõmõ eğip selam verir- dim... O da bekliyormuş gibi bize ba- kar, selamõ alõr, iri göbeğiyle yola de- vam ederdi. Henüz ilkokuldaydõm ama, benim de öğretmenim olacaktõ. Olmadõ... 1971 depreminde okulla- rõmõz yõkõlõnca Nazilli’ye göçtük... Eğitimimi burada sürdürünce Fehmi Öğretmeni bir daha göremedim... Yõllar sonra Fehmi Öğretmen ya- kamdaydõ... Ne zaman çocukluğuma dönsem, Fehmi Öğretmen mutlaka içinden geçer... ? TEPECİK Ankara’nõn Tepecik semti, Mamak ilçesinde yoksul insanlarõn yaşadõğõ bir bölgeydi. Devrimci gruplar semtte giderek ağõrlõ- ğõnõ arttõrõyordu. Bölgedeki yükselişi kõrmak ge- rekiyordu! Kime, hangi kesime olursa olsun, sal- dõrõ hedefine ulaşmõş olurdu. Öyle yapõldõ. 8 Ağustos 1978 günü Tepecik yönüne giden bir be- lediye otobüsü tarandõ. Otobüstekilerden 3’ü öl- dü, 20’ye yakõn yaralõ vardõ. Yüzde 95’ini gece- kondularõn oluşturduğu Mamak sõk sõk bu tür sal- dõrõlarla karşõ karşõya kaldõ. ? BALGAT Balgat, 70’li yõllarõn ikinci ya- rõsõnda politize olan semtlerden biriydi. 10 Ağus- tos 1978’de akşam saat 22.00’ye doğru 4 kahve- hane tarandõ. 5 kişi öldü. Yaralõ sayõsõ 10’un üze- rindeydi. Saldõrõyõ düzenleyenlerden Mustafa Pehlivanoğlu ve İsa Armağan yakalandõ. Pehli- vanoğlu, 12 Eylül’de idam edildi. Armağan yurt- dõşõna kaçtõ. Daha sonra yakalandõ. ? BEŞİKTAŞ Beşiktaş’taki Barbaros Kahvehanesi’nde 16 Aralõk 1979’da büyük bir patlama meydana geldi. Kahvehane sol görüşlü öğrencilerin yoğun olarak gittiği yerdi. O dönem, kahvehaneler başlõca buluşma mekânlarõ arasõn- daydõ. Barbaros Kahvehanesi 1979 biterken 5 öğ- renciye mezar olmuştu. ? ŞAVŞAT Artvin ve çevresi bir bütün olarak 70’li yõllarõn sol kalesiydi. Solun nefesi Çoruh’un gürlüğüyle yarõşacak güçteydi. 23 Tem- muz 1979’da miting dağõlõmõ sõrasõnda, yani in- sanlarõn dikkatlerini büyük ölçüde yitirdikleri, bir başka deyişle bir arada olmanõn kõvancõnõ en yo- ğun biçimde hissettikleri bir anda halkõn üzerine ateş açõldõ. 5 ölü, 40’a yakõn yaralõ. İlçenin gü- venlik görevlisi göreve başlamadan hemen önce şunu söylemişti: “Şavşat’ı vatan toprağına kat- maya geldim.” Bu söz ne yazõk ki o dönemin sõk kullanõlan çõkõşlarõndan biriydi. Eğer bir yerleşim yeri solun kalesi haline gel- mekteyse ve burasõ değişik provokasyonlarla çevri- lecek bir yerse bu söylem ayrõca işe yarõyordu! ? BAHÇELİEVLER Dönemin en vahşi cinayetlerinden biriydi. Ankara’nõn Bahçelievler semtinde oturan 7 TİP’li gencin evi 8 Ekim gece- si basõldõ. Abdullah Çatlı ve Haluk Kırcı’nõn da aralarõnda bulunduğu vahşet eylemcileri gençler- den üçünü kurşuna dizdi, birini havluyla boğdu, İkisi de Eskişehir yolunda ölü bulundu. Latif Can, Hürcan Gürses, Salih Gelenci, Nuri Uzunlar, Efraim Ezgin, Faruk Esen ölmüştü. Ağõr yaralõ Serdar Alten olaydan birkaç gün son- ra yaşamõnõ yitirdi. ? 16 MART En kanlõ olaylarõn yaşandõğõ 1978 yõlõnda İstanbul Üniversitesi’nin devrimci öğrencileri okula toplu halde gidiyor, toplu halde ayrõlõyordu. 16 Mart günü de toplu halde kampus- tan ayrõldõlar. Çõkõşta kõsa boylu bir kişi “Kahrol- sun komünistler” diye bağõrarak bomba attõ. Or- ganize saldõrõnõn devamõnda araçlarõn arkasõndan öğrencilerin üzerine otomatik silahlarla ateş edil- di. Sonuç korkunçtu: 6 öğrenci öldü, 100’den fazlasõ yaralandõ. Abdullah Şimşek, Murat Kurt, Cemil Sönmez, Hatice Özen, Baki Ekiz, Hamit Akıl, Ahmet Tu- ran Ören 17 Mart günü arkadaşlarõnõn yakasõnda bi- rer fotoğraf olarak yer alõyordu! ? KAYSERİ Kentin Mimar Sinan Mahal- lesi’nde sol görüşlü öğrencilerin yoğun olarak git- tiği kahvehaneye 8 Kasõm 1979’da baskõn düzen- lendi. 5 kişi yaşamõnõ yitirdi, 10’a yakõn yurttaş yaralandõ. Olay Kayseri’nin yanõ sõra çevresinde- ki yerleşim yerlerini de derinden etkiledi. ? İNCİRALTI İzmir, 70’li yõllar boyun- ca solun kalesi olarak kaldõ. 1980’e girildiğinde de tablo aynõydõ. Kimi gerilimler genellikle solun kendi içindeki çelişkilerden kaynaklanõyordu. 12 Haziran 1980’de üniversite sõnavõna girecek öğ- renciler için İnciraltõ öğrenci yurtlarõnda bir moral gecesi düzenlendi. Akdeniz Olimpiyatlarõ için in- şa edilmiş olan yurt binalarõ eşitlerine göre son derece konforluydu. Moral gecesi de görkemli geçiyordu. Gecenin ilerleyen saatlerinde öğrenci- lerin üzerine güvenlik güçlerinin bulunduğu taraf- tan ateş açõldõ. 6 öğrenci yaşamõnõ yitirdi, onlar- casõ yaralandõ. ? K.MARAŞ KATLİAMI 12 Eylül öncesinin en kor- kunç kõyõmlarõndan biri Kah- ramanmaraş’ta yaşandõ. Kent, Alevilerin ve Sünnile- rin birlikte yaşadõğõ illerimiz- den biriydi. Özünde halkõn birbiriyle sorunu yoktu. İle bir film geldi: Güneş Ne Zaman Doğa- cak. Sağcõlarõn ilgi gösterdiği filmi oynatan sinema 19 Ara- lõk 1978’de faşistlerce bom- balandõ. Haber ilde misket bombasõ etkisi yarattõ. Kulak- tan kulağa şu haber yayõldõ: “Solcular sinema bomba- lamış...” 21 Aralõk’ta devrimci gençlerinden TÖBDER’ine sol kesimin gittiği bir kahve- hane bombalandõ. Mustafa Yüzbaşıoğlu ve Hacı Çolak adlõ iki TÖBDER’li öğret- men yaşamõnõ yitirdi. Cenazelerinin görkemli olacağõ belliydi. Bunu kulla- nõp, kentte tam bir kargaşa yaratmanõn zamanõydõ. Cena- ze için toplanan kalabalõğõn üzerine camilerden çõkan in- sanlar yürüdü. “Bir Alevi öl- düren 5 kez cennete gider” diye haykõran provokatörler vardõ. Bir cennet değil, beş cennet vaat ediyorlardõ! Sal- dõrõlacak bütün işyerleri ön- ceden belirlenmişti! Adrese teslim saldõrõ düzenleniyor- du. 23 Aralõk 24’e dönerken Alevilerin yoğun olarak ya- şadõğõ Mağaralõ, Yörükselim, Yenimahalle, Serintepe ma- halleleri yerle bir olmuştu. Sonuç: 111 ölü, yüzlerce yõkõlmõş bina... ? 1 MAYIS KATLİAMI 78 gençliğinin içini kaplayan devrim ateşi, sokaklara başka türlü yansõyordu. Gün geçmiyordu ki bir gencin ölüm haberi gelmesin, bir yer bombalanmasõn, bir kahve taranmasõn, bir baskõn olmasõn... Çok klasik söylemle sağ-sol çatõşmasõ gibi gösterilen terör ortamõ, özünde daha farklõ bir zemine oturuyordu. Solun devrimci duruma bir an önce ulaşma heyecanõna karşõlõk sağ yelpazenin ülkeyi komünistlerden temizleme güdüsü vardõ. “Katliam” olarak anõlan eylemlerin hemen tümü pek çok karanlõk odaktan beslenen faşist saldõrõlarõn eseriydi. Devrimci gençliğin, özellikle gecekondu semtlerinde yoğunlaşan etkinliklerinden sonra bu bölgelerde ağõrlõğõnõn artmasõ, ne dönemin polis-devlet yapõsõnõn kabul edebileceği bir şeydi ne de radikal sağ örgütlerin... O dönemin iz bõrakan katliamlarõnõ sõraladõğõmõzda durum daha net ortaya çõkacaktõr... Her katliam haberi üniversitelere bir bomba gibi düşüyordu. O gün eğitimin yapõlõp yapõlmamasõ bir yana.. olayõn nasõl protesto edileceği bile yeni gerilim konusu oluyordu. Bu katliamlar, hedefin tüm Türkiye’yi karõşõklõğa sürüklemek olduğunu açõkça gösteriyordu. Böylesi saldõrõlarla karşõ karşõya kalan gençlik örgütleri ister istemez kendilerini koruma güdüsüne girdiler. Bunu, yer yer karşõlõklõ çatõşmalar izledi. Terörün asõl ateşleyicisi o dönem yayõn organlarõna da “katliam” olarak yansõyan saldõrõlardõ. Bu saldõrõlarõ düzenleyenlerin bir bölümü yakalandõ. Bir bölümünün faili saptandõ ama yakalanamadõ... Önemli bir bölümü de ne yazõk ki hâlâ faili meçhul. Katliamlarda aktif rol alanlarõn ortak paydasõna baktõğõmõzda şunu söyleyebiliriz: Türkiye’yi tam bir kaos ortamõna sürüklemek isteyenler eleman gerektiğinde, adeta “depo” gibi dönemin Ülkü Ocaklarõ’nõ kullandõlar. Kimi terör eylemlerinin ise bu tür örgütleri de aştõğõ, daha derin planlamalarõn eseri olduğu görüşü, olaylarõ ayrõntõlõ irdeleyen herkesin ortak paydasõydõ... O günlerin korku iklimini ortaya koymasõ bakõmõndan iz bõrakan kimi katliamlarõ anõmsatalõm... Bu olaylarõn tümünün 70’lerin son birkaç yõlõna sõğdõğõnõ düşünmek, ayrõca ürkütücü... ? ÇUVAL CİNAYETLERİ 1970’lerin sonunda cinayetler giderek daha vahşi bir hal almaya başlamõştõ. “Geliştirilen” yöntemlerden biri de kaçõrõlan gençleri işkence ile öldürmek ve cesedi bir çuvala koyup rastgele bir yere atmaktõ. Bu yöntem “çuval cinayetleri” adõyla kanlõ tarihe geçti. Sadece 1980’in ilk yarõsõnda bu yöntemle 40’a yakõn gence kõyõldõ. ? MOTOSİKLET CİNAYETLERİ Özellikle Adana yöresinde kimi siyasi cinayetler motosiklet kul- lanõlarak işlendi. İlk kez 1978’de bir öğretmenin bu yöntemle öldürül- mesinin ardõndan yeni cinayetler işlendi. Bu tip kõyõmlar da tarihe “mo- tosiklet cinayetleri” olarak geçti. KATLİAMLAR... Gün geçmiyordu ki bir gencin ölüm haberi gelmesin, bir yer bombalanmasõn, bir kahve taranmasõn, bir baskõn olmasõn Şölen havasında başlayan 1 Mayıs kutlamaları bir iki el silah sesiyle kesildi. Ortalık birden ana baba gününe dönerken Sular İdaresi ve Intercontinantal Oteli’nin çatısından açılan ateş ölüm yağdırdı. Beyaz bir Reno’dan da ateş edildiği görüldü.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle