22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 17 EYLÜL 2008 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER 5 POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA Umuda Yolculuk... hikmet.cetinkaya@cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212 343 72 69 AKP MYK’nin gündemi yoğun ANKARA (ANKA) - AKP MYK yoğun bir gündemle toplanacak. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan başkanlõğõnda bugün toplanmasõ planlanan AKP MYK’de, CHP, DTP ve DSP’nin elinde bulunan İzmir, Diyarbakõr, Mersin ve Eskişehir’in büyükşehir belediye başkan adaylarõnõn ele alõnmasõ bekleniyor. AKP MYK’de, Hükümet’in siyasi partilere gönderdiği “Ulusal Programõn” Meclis ile ilgili bölümü, TBMM Başkanõ Köksal Toptan’õn, “Uzlaşõ Komisyonu” için TBMM’de grubu bulunan siyasi partilerden istediği üye seçimi, Sakarya Milletvekili Şaban Dişli’den boşalan MYK üyeliğine yeni üyenin atanmasõ konularõ ele alõnacak. MHP: İlle de şaibesiz olacak ANKARA (ANKA) - Mart ayõnda yapõlacak yerel seçimler öncesinde “Büyük Çatõ” formülünü uygulamaya koyan MHP, adaylõk kriterini “asgari müştereklerde buluşma” ve “şaibesiz olma” şeklinde belirledi. MHP Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardõmcõsõ Metin Çobanoğlu, seçim hazõrlõklarõnõ sürdürdüklerini ve adaylarõn Kasõm ayõndan itibaren netleşeceğini belirterek “MHP’de siyaset yapmak istiyorum diyen herkese kapõmõz açõk. Ancak ölçümüz adayõn şaibesiz olmasõ ve asgari müştereklerde buluşabilmemiz” dedi. Aşkın’dan haber alınamıyor TUNCELİ (Cumhuriyet) - Tunceli’de 3 gün önce silahlõ 2 PKK’li tarafõndan kaçõrõlan AKP İl Yöneticisi Ali Aşkõn’dan hâlâ haber alõnamõyor. Şehir merkezine 2 km uzaklõkta bulunan ve özel harekât polislerinin görev aldõğõ iki hâkim tepeden kum ocağõnõn net görülmesine rağmen, kaçõrõlma olayõnõn gerçekleşmesi de emniyet içinde tartõşmalara neden oldu. Aşkõn’õn kaçõrõlmasõnõn ardõndan jandarmaya durumun bildirilmesi üzerine bölgede başlatõlan operasyonlar ise devam ediyor. AKP’li başkana soruşturma izni ANKARA (ANKA) - Danõştay 1. Dairesi, Kadir Turgut’un Kuşadasõ Türkmen Mahallesi’nde bulunan 706 ada ve 4 parsellik alana izinsiz olarak müdahale edilmesine ilişkin İçişleri Bakanlõğõ’nõn 21 Mayõs 2007 tarihinde verdiği 2007/100 sayõlõ soruşturmaya izin verilmemesi kararõnõ iptal etti. Danõştay’õn söz konusu kararõyla, Aydõn Kuşadasõ Belediye Başkanõ Fuat Akdoğan, Fen İşleri Müdürü Rebii Bülent Tunçalp, Fen İşleri Müdürü Saadet Erdoğan, Fen İşleri Müdür Vekili Müge Bayrak, Yazõişleri Müdür Vekili Şükran Sarsõlmaz ve Park ve Bahçeler Amiri Ali Harmankaya’nõn yargõlanmasõnõn yolu açõldõ A N M A ALPTEKİN SAMSA 1953-17.09.2001 Katledilişinin 7. yõlõnda adalet görevini yapmazken; Senin ruhun huzursuz. Bizim gözlerimiz uykusuz. Özlemin, acõn bizimle. Kederimiz kaderimiz olmayacak NEBAHAT SAMSA ASYA SAMSA Abdüllatif Şener, Gaziantep’te Başbakan Tayyip Bey’e bir çağrıda bulundu... Ne diyordu Şener: “Türkiye’de son zamanlarda yeni yeni dolar mil- yardarleri türedi. Kuru gürültüyü bırakalım. Gelin şimdiye kadar kime ne kaynak aktarılmış, on- ları Başbakanlık internet sitesinde açıklayın. Kimlere ne kadar ihale, kimlere ne kadar kay- nak aktarılmış herkes görsün ve öğrensin. İş- te o zaman şifreler ortaya çıkacaktır.” Şener yılların politikacısı. Erbakan Hoca’nın ya- nında yetişti; milletvekili oldu, bakanlık yaptı. Da- ha sonra Tayyip Bey’le birlikte AKP’yi kurdu. 2002’den 2007 seçimlerine dek hem MYK üye- liği hem de bakanlık yaptı. 22 Temmuz 2007 seçimlerinde aday olmadı ama AKP’den de istifa etmedi... Dürüst ve onurlu bir siyasetçi olarak biliyor ka- muoyu Şener’i... Tayyip Bey, ikide bir “saydam siyasetten” söz edip hortumun, hortumcuların defterlerini dür- düklerini söylemiyor mu? O zaman Başbakanlık’ın internet sitesinde ki- me ne verildi, dolar milyarderleri nasıl türedi or- taya çıkar... Benim Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’ndan is- teğime Abdüllatif Şener destek verdi... Aylar önce, türedi dolar milyarderlerinin kimler olduğunu, altı yıl içinde bu kişilerin nasıl varsıl- laştığını yazmıştım... Mutlaka “türedi dolar milyarderleri”nin adla- rı, aktarılan kaynak miktarı internet sitesinde yayımlanmalı. Başbakan’ı en son AKP Şişli ve Beyoğlu ilçe kongresinde izledim. Tayyip Bey’in konuşmasını izlerken irkildim. 12 Mart’ı,12 Eylül’ü yaşayan bir gazeteci ola- rak şunu içtenlikle söyleyebilirim: “Sanki Türkiye’de tek parti dönemi başlamıştı... Başbakan, ben tek başımayım, istediğimi yapa- rım diyordu...” Korktum! Bir yılı aşkın süredir tutuklu bulunan Ergün Poy- raz, Vedat Yenerer geldi aklıma... Biri yazar, biri gazeteciydi... Sonra Adnan Akfırat, Hikmet Çiçek... Onlar da gazeteciydi. Hikmet Çiçek, Susurluk’u irde- lemiş, Hizbullah’ı yazmıştı... Adnan Akfırat, Pen- tagon ve CIA belgeleriyle “Özel Savaş”ı kitap- laştırmıştı. İlhan Selçuk, Mustafa Balbay, Kemal Alem- daroğlu, Doğu Perinçek... Hepsi “Ergenekon” sanığıydı... Ben Tayyip Bey’i dinlerken tüylerim diken di- ken oldu pazar günü. Tayyip Bey’in gözü karaydı. Bir gece yarısı an- sızın kapınız çalar, polislerce alınıp götürülebilir- siniz. Sabah, Star, Taraf, Yeni Şafak, Akit-Vakit, Bu- gün ve onlarca dinci kanal sizin özel telefon ko- nuşmalarınızı yayımlar... Tetikçi kalemlerin tıpkı Güler Kömürcü ve Tuğrul Türkeş arasında geçen telefon konuşmalarını yayımlaması bir insan hakları ihlali değil midir? Kitapları 300 bin satan Ergün Poyraz ve öteki gazeteci arkadaşlarımız hakkında tek satır haber yazı çıkıyor mu? Çıkmıyor!.. Salt özel telefon görüşmeleri, yasalara karşın AKP yandaşı ve dinci gazetelerde yayımlanıyor. Yargısız infaz, Cumhuriyet Savcıları’nın gözle- ri önünde işleniyor! Biliyorum sevgili okur, bugün yine canınızı sı- kıp daldan dala atladım... Oysa sabah içim kıpır kıpırdı... Bir 12 Eylül hesaplaşmasının üçüncü kitabı olan, gazeteci Ertuğrul Mavioğlu’nun “Bizim Çocuk- lar Yapmadı” (İthaki Yayınları) kitabını okumuş; Paul Auster’ın “Karanlıktaki Adam” (Can Ya- yınları) kitabını yarılamıştım... Ertuğrul, alacağını tahsil etmek istiyordu kan- lı 12 Eylül cuntasından. 12 Eylül kanlı cuntasından hesap sorulduğu za- man, demokrasi ve özgürlükler yaşam biçimi olacak Türkiye’de...Yaşamın tüm renkleri Türk’üy- le, Kürt’üyle, Lazıyla, Çerkeziyle din, dil, ırk, mezhep, renk ayrımı gözetmeden aydınlık bir Tür- kiye olacak... Umutlarımız çiçeklenecek bir sabah şafak sö- kerken! Yaşama bir başka türlü bakacağız Edirne’den Diyarbakır’a dek... Çocuklarımız okuyacak, özgürlük sevginin kavşağında umutsuzluğu alt edecek... İşte bu nedenle kimi kez karamsar olsam da, kızıp öfkelensem de geleceğe umutla bakıyorum! ÇİZMEDEN YUKARI MUSA KART Geçen yıl yapılan bir görüşmede Alman elçi, Antalya’da tecavüzden tutuklu Mar- co’nun durumunu sorunca Başbakan Erdoğan da Deniz Feneri davasını sormuş. musakart yahoo.com Alman savcõ, tüm yolsuzluklardan Kanal 7’nin başõndaki Kahraman’õ sorumlu tuttu ‘Asõl failler Türkiye’de OSMAN ÇUTSAY FRANKFURT - Alman- ya’daki Deniz Feneri davasõn- da, dün taraflarõn son değer- lendirmeleri de alõndõktan son- ra, karar aşamasõna gelindi. Kararõnõ bugün açõklayacağõnõ belirten yargõç Dr. Jochen Müller, savcõlõkla savunma avukatlarõnõn son değerlendir- melerini aldõ. Savcõ Kerstin Lötz, Mehmet Gürhan’õn 6 yõl, Firdevsi Ermiş’in 2 yõl te- cilli hapisle, Mehmet Taş- kan’õn da 3 yõl hapis cezasõ ile cezalandõrõlmalarõnõ istedi. Lötz, Almanya’daki sanõklarõn asõl failler olmadõğõnõ, asõl fa- illerin Türkiye’de olduğunu belirterek, tüm yapõlanlardan Türkiye’deki Deniz Feneri ku- rucularõndan Kanal 7 Yönetim Kurulu Başkanõ Zekeriya Ka- raman’õ sorumlu tuttu. İddia makamõ adõna söz alan savcõlar Sibylle Gottwald ve Kerstin Lötz, daha önceki du- ruşmalarda ayrõntõlarõyla işle- nen olaylarõn dökümünü verir- ken tutuklu sanõk Mehmet Gür- han’õn Deniz Feneri ile bağ- lantõlõ şirketlerde, gerek Al- manya’da gerekse Türkiye’de hep en üst düzeyde yöneticilik yaptõğõna dikkat çektiler. Zahid Akman, İsmail Karahan, Ha- run Kapıyoldaş gibi isimlerin de öne çõktõğõ bu “kriminal enerji”nin Türkiye’den yön- lendirildiğine dikkat çeken sav- cõlõk açõklamasõnda, “Özellik- le Kanal 7’nin başındaki Ze- keriya Karaman”õn belirleyici rolü olduğu da vurgulandõ. Mehmet Gürhan’õn sonuçta Karaman tarafõndan görevlen- dirildiği ve denetlendiğini ha- tõrlatan savcõlõk, bağõşlarõn amaç dõşõ kullanõlmasõnda bu bağlantõnõn önemli olduğunu savundu. Türkiye’deki Kanal 7 binasõnda Karaman’a aralarõn- da Akman’õn da bulunduğu çeşitli kuryeler aracõlõğõyla büyük paralar verildiğini be- lirten savcõlõk dökümünde, De- niz Feneri’nden bazõ şirketlere çõkan paralarõn hiçbirinin geri dönmediği de vurgulandõ. Kanal 7 ve Zekeriya Kara- man’õn bu yolsuzlukta önemli role sahip “görünen muhase- be” ve “fiili muhasebe” ka- yõtlarõna da kaynaklõk ettikleri belirtilirken, 16 milyon Av- ro’ya yakõn bir tutarõn ne ka- darõnõn, hangi yollar ve hangi kuryelerle nerelere verildiğinin tam bir kesinlikle saptanama- dõğõ da ileri sürüldü. Bu savla- rõn kanõtlarõ bir kez daha hatõr- latõldõ. Hiçbir güvenilir kaydõnõn ol- madõğõ “olağanüstü karmaşık bir sistem üzerinden” insan- larõn dolandõrõldõğõ belirtilen savcõlõk açõklamalarõnda, ele geçirilen “alındı belgeleri” ile gösterilen faturalarõn da her- hangi bir güvenilirliği bulun- madõğõnõn altõ çizildi. Teslim edilen tonlarca mal karşõlõğõ alõnan belgeler de Almanya’da hiçbir deposu bulunmayan De- niz Feneri’nin nasõl bir yol- suzluk çemberinde faaliyet gös- terdiğine kanõt olarak yer aldõ. Deniz Feneri çerçevesinde YİMPAŞ’tan AYTAÇ’a ka- dar birçok “yeşil sermaye markasının” da savcõlõk açõk- lamalarõna girdiği gözlendi. Firdevsi Ermiş ve Mehmet Taşkan’õn açõklamalarõnõn bi- lirkişi raporlarõyla örtüştüğünü Almanya’daki Deniz Feneri davasõnõn dünkü oturumunda söz alan Savcõ Lötz, Almanya’daki sanõklarõn asõl failler olmadõğõnõ, asõl faillerin Türkiye’de olduğunu belirterek, tüm yapõlanlardan Türkiye’deki Deniz Feneri kurucularõndan Kanal 7 Yönetim Kurulu Başkanõ Zekeriya Karaman’õ sorumlu tuttu. Sanõklar ise kendilerine son sözleri sorulduğunda, verdikleri sõkõntõlar nedeniyle özellikle yardõmseverlerden özür dilediler. belirten savcõ Lötz ve Gott- wald, iplerin Almanya’da Tür- kiye’deki yöneticilerin elinde olduğu, her işlemin Türki- ye’den denetlendiği görüşü- nü dile getirdi. Savcõlõk, Mehmet Gürhan’õn “tek başına karar alan bir yere sahip olmadığını” vur- gulayarak hakkõnda 6 yõl hapis cezasõ istedi. Ayrõca Mehmet Taşkan için 3 yõl, Firdevsi Er- miş için de 2 yõl hapis cezasõ- nõn uygun olacağõ vurgulandõ. Savunma avukatlarõ ise ayrõ ay- rõ yaptõklarõ son savunmalarda, müvekkillerinin pişmanlõklarõ ve açõklamalarõyla bu davayõ mümkün hale getirdiklerine dikkat çekerek, Gürhan için 5 yõl, Taşkan için 2 yõl, Ermiş için de 16 ay hapis cezasõnõn uygun olacağõ görüşünü dile getirdiler. Sanõk avukatlarõ müvekkil- lerinin bağõş paralarõnõ kendi zimmetlerine geçirerek kişisel bir zenginleşme yaşamadõk- larõnõ savunurken, Firdevsi Er- miş’in avukatõ Hanno Durth’un, müvekkilinin dün- ya görüşüyle davanõn baş sa- nõğõ konumundaki Mehmet Gürhan’õn dünya görüşü ara- sõnda “büyük bir fark oldu- ğunu” vurgulamasõ anlamlõ bulundu. Avukatõ, ayrõca Tür- kiye’de hakkõnda “hain, iti- rafçı” gibi nitelemeler yakõş- tõrõlan Ermiş’e karar açõklan- dõktan sonra herhangi bir sal- dõrõda bulunulmasõ halinde, “bunun hangi köşelerden ge- leceğinin bilindiğini” de söz- lerine ekledi. Sanõklar kendi- lerine son sözleri sorulduğun- da, verdikleri sõkõntõlar nede- niyle özellikle yardõmsever- lerden özür dilediler. Yargõç Dr. Müller, kararõn bugün (çarşamba) yerel saatle 10’da açõklanacağõnõ belirterek duruşmayõ kapattõ. SÖZLÜ SAVUNMA Türk: Partimiz birlikte yaşamı savunuyor ANKARA (Cum- huriyet Bürosu) - Yargõtay Cumhuriyet Başsavcõsõ Abdur- rahman Yalçınka- ya’nõn “kapatma is- temiyle” hakkõnda da- va açtõğõ DTP sözlü savunmasõnõ dün Ana- yasa Mahkemesi’ne sundu. DTP Genel Başkanõ Ahmet Türk ile par- tinin hukuk komisyo- nu başkanõ ve Batman Milletvekili Bengi Yıldız’õn, Anayasa Mahkemesi heyetine yaptõğõ sözlü savun- ma 3 saat sürdü. Türk, 53 sayfalõk savunma- sõnda Başsavcõ Yal- çõnkaya’nõn hazõrladõ- ğõ iddianamede yer alan suçlarõn yüzde 89’u hakkõnda “ke- sinleşmiş yargı ka- rarı olmadığını” ile- ri sürdü. Savunmasõna, demokrasi tarihini özetleyen Türk, etnik unsurlarõn yaşadõğõ aralarõnda Fransa, Ka- nada, İtalya’nõn da bu- lunduğu bazõ ülkeler- den örnekler verdi. PKK’nin Atatürk son- rasõndaki “inkâr ve asimilasyon politika- ları”na yanõt olarak doğduğunu savunan Türk, Atatürk’ün 1923’te gazeteci Ah- met Emin Yalman’la yaptõğõ röportajda “(...) başlı başına bir Kürtlük tasavvur et- mektense, Bizim Anayasa (1921 Ana- yasası kastediliyor) gereğince zaten bir tür yerel özerklikler oluşacaktır. O halde hangi ilin halkı Kürt ise onlar kendilerini özerk olarak idare edeceklerdir” dedi- ğini kaydetti. Partisinin Türki- ye’de başta Kürt soru- nu olmak üzere “bü- tün sorunların kalıcı çözümüne dönük önemli bir role ve misyona sahip” ol- duğunu belirten Ah- met Türk, “Birlikte yaşamın mümkün ol- duğu, kardeşçe ku- caklaşmanın hepi- mizin ortak özlemi olduğu, daha demok- ratik bir cumhuriye- tin hepimizin hakkı olduğu inancını güç- lü bir şekilde savu- nan partimiz, Tür- kiye demokrasisi açı- sından büyük bir şanstır” dedi. ‘Erdoğan da hesap vermeli’ ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - CHP Genel Başkanõ Deniz Baykal, Almanya’daki Deniz Fene- ri e.V. davasõyla ilgili gelişmeleri de- ğerlendirirken “Asrın yolsuzluğu- nu gerçekleştirenler AKP ile içli dışlı” dedi. Başbakan Re- cep Tayyip Erdoğan’õ “De- niz Feneri konusunda ver- diği destek, himaye nede- niyle” toplumdan özür dile- meye çağõran Baykal, “Eğer AKP iktidarda olmasaydı, bugün olayın Türkiye aya- ğı bu kadar başıboş olur muydu” diye sordu. Baykal, dün düzenlediği ba- sõn toplantõsõnda Almanya’da- ki dava ve Başbakan Erdoğan’õn bu dava karşõsõndaki tavrõyla il- gili değerlendirmeler yaptõ. Bay- kal’õn değerlendirmeleri ana baş- lõklarõyla şöyle: Dünya çapında yolsuzluk: Av- rupa, dünya çapõnda bir bağõş yol- suzluğu davasõyla karşõ karşõyayõz. Yürüyen dava, uluslararasõ suç örgü- tü niteliğinde bir örgüt olarak Deniz Fe- neri’nin çalõşmakta olduğunu ortaya koymuştur. Bu olayõn başõnda da, so- nunda da siyaset vardõr. Deniz Feneri AKP’nin gözde der- neği: Başbakan’õn yakõn çalõşma arka- daşlarõ bu işin içinde. Asrõn en büyük yolsuzluğunu gerçekleştiren insanlar AKP yönetiminin eşi dostu, harem-i is- metinde bulunan insanlar. Eğer AKP ik- tidarda olmasaydõ, Deniz Feneri olayõ olabilir miydi? AKP iktidarõ bu olayõn gelişmesine, serpilmesine destek ver- miştir. Eğer AKP iktidarda olmasaydõ, bugün Türkiye ayağõ bu kadar başõboş olur muydu? AKP birinci derecede sorumlu: AKP, Deniz Feneri’nin birinci derece- de sorumlusudur. Kadrolar, ilişkiler, ve- rilen destekler, himaye belli, soruştur- ma başlayõnca hükümetin içine girdiği telaş belli. Bizzat Başbakan, Alman bü- yükelçisine, derhal bu konuyu açõyor, tedirginliğini, rahatsõzlõğõnõ ifade ediyor. Adalet Bakanõ, ziyaret ediyor, daha ay- rõntõlõ müzakereler yapõyorlar. Alman mahkemesi, beklediğimiz normal yar- dõm düzeyinde bir yardõmõ alamadõk, di- yor. Türkiye’de bu olayla ilgili olarak ortaya çõkmõştõr ki, Başbakan yanlõş iş- lerin içindedir. Bir başbakanõn köşeye sõkõşõnca, tanõmõyorum, bilmiyorum, de- mesi hüzün vericidir. Bu yolsuzluğun kahramanlarõyla çok yakõn ilişkisi var- dõr, dayanõşma içindedir... Bazõ çevre- ler, Başbakan’õn ağzõndan “Suç varsa cezalarını çeksinler” lafõnõ bir hafta sonra almõşlar ve tatmin olmuşlardõr. Ben tatmin olmadõm. Bu Deniz Fene- ri nasõl kuruldu, o yolsuzluklarõn için- de senin en yakõnõndakiler kuryelik ya- parken sen onlarõ RTÜK’ün başõna getirirken bunlarõ bilmiyor muydun? Çeksinler cezasõnõ, diyerek sõyrõlamaz Başbakan. Bu olayda sorumluluğunun hesabõnõ vermelidir. Siyasi olarak ver- melidir. Rafineri sessizliği: Aydõn Doğan’õn rafineri konusunda açõklamalarõ vardõ, Çalõk grubuna verileceğine dair. Baş- bakan bu noktaya değinmedi. Sükût ik- rardan gelir. Başbakan bu konuyu su- sarak geçiştiremez. 4. tutukluyu söylesin: Türkiye, bu yolsuzluğa seyirci kalamaz. Derhal Türkiye’deki ilgililer konusunda ciddi, güven veren bir soruşturma, inceleme başlatõlmalõdõr. Alman mahkemesinin tespitleri ortada. Bütün bunlarõn üzeri- ne yatmak, görmezlikten gelmek kabul edilemez. Derhal RTÜK Başkanõ bu gö- revden ayrõlmalõdõr. Almanya’daki mahkemede belki bulunsa sanõklardan birine dönüşebilecek kişiyi Türkiye’de RTÜK’ün başõnda tutamazsõnõz. Bü- yükelçiye “4 tutuklu var” deniyor. 4. tutuklu kimdir? Bizim bildiğimiz 3 tu- tuklu var. O dördüncüyü söylediğinde yapmasõ gereken şey ortaya çõkar. Baş- bakan, Deniz Feneri konusunda verdi- ği destek, himaye nedeniyle toplumdan özür dilemelidir. Baykal, Deniz Feneri yolsuzluğunda AKP’nin birinci dereceden sorumlu olduğunu belirterek, ‘‘Başbakan’õn bu yolsuzluğun kahramanlarõyla çok yakõn ilişkisi vardõr’’ dedi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle