Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - SHP Genel Başka-
nõ Murat Karayalçın dün ga-
zetemiz Ankara Temsilcisi
Mustafa Balbay’a nezaket
ziyaretinde bulundu. SHP Ge-
nel Sekreter Yardõmcõsõ Üm-
ran Göçen’in de katõldõğõ zi-
yaret sõrasõnda Karayalçõn, ge-
lecek yõl yerel seçimlerin ya-
põlacağõna işaret etti. Kara-
yalçõn, gündemin yerel se-
çimler olmasõ gerektiğini be-
lirtti. SHP lideri, yerel seçim-
lerde sol birlikteliğin sağlan-
masõ durumunda başarõ elde
edileceğini de vurguladõ.
CMYB
C M Y B
GÜNDEM MUSTAFA BALBAY
Baştarafı 1. Sayfada
Saldırının karşılıksız kalmayacağını duyuran
Rusya, dün öğleden sonra Gürcistan’ın askeri he-
deflerini vurdu.
Uzunca bir süredir alçalıp yükselen gerilim, ne
yazık ki savaş havasına büründü.
20. yüzyılın sonundan 21. yüzyılın başına
Türkiye’nin çevresini tanımlamak gerekirse şu
özet yapılabilir:
Balkanlar 9 parça, Irak 3 parça, Kafkaslar 6
parça...
Her bir parça kendi içinde bölünmeleri, yarıl-
maları beraberinde getiriyor.
Bunun iki temel nedeni var:
Etnik ve dini kimliklerin birleştirici değil, ay-
rıştırıcı özellikler olarak kullanılmaya başlanma-
sı...
Kafkaslar deyince benim ilk aklıma gelen
özelliklerinden biri şudur:
Hazar Denizi ile Karadeniz arasındaki 600 ki-
lometrelik şeritte 200 kadar dil konuşuluyor.
Her türlü küresel hedefe uygun bir “zenginlik”!
Konuyu dağıtmayalım; Kafkaslar yeterince
dağınık...
1991’de Sovyetler’in çökmesinden sonra or-
taya çıkan bağımsız devletler arasında yer alan
Gürcistan, Şevardnadze döneminde kendisini
belli bir dengede tutmayı başardı. Zira, ABD ile
Rusya, Kafkaslar’ın en stratejik ülkesini kendi ya-
nında tutmak istiyordu. Şevardnadze, seçim son-
rası meydan dayatmasının ardından görevi bı-
raktı, yerini bugünkü devlet başkanı Saakaşvi-
li aldı.
ABD desteğini arkasına alan Saakaşvili, Gür-
cistan içindeki özerk bölgelerde derinleşen ay-
rılıkları ortadan kaldırmak istediğini her fırsatta
yineliyordu. Seçimleri kazanabilmesi için bu
alanda bir gösteri yapması gerekiyordu. Öyle an-
laşılıyor ki, Güney Osetya bu yaklaşımın ürünü
olarak seçildi.
Osetya’nın kuzey bölümü Rusya’nın içinde...
Rusya, güneyde hem bağımsız bir Osetya ol-
masını istemiyor hem de Gürcistan’ın “burada
ben varım” çıkışını kabul etmiyor.
Tam Kafkaslar’a göre bir durum!
Gürcistan, Türkiye’nin yaşamsal çıkarları açı-
sından son derece önemli bir ülke...
Her şeyden önce Türkiye’nin Orta Asya’ya açı-
lan karayolu kapısı bu ülkeden geçiyor. Gürcis-
tan’daki bir istikrarsızlık bu yolun büyük ölçüde
güvensizleşmesini beraberinde getirecek.
Bakû-Tiflis-Ceyhan (BTC) boru hattının gö-
beğinde yine Gürcistan var. Türkiye, Tiflis’in de
devrede olmasını sağlamak için 32 dereden bo-
ru getirdi desek, abartmış olmayız.
Son olarak Bakû-Tiflis-Kars (BTK) demiryo-
lu projesinin de temelinin atılmasından duydu-
ğumuz sevinci bu sütunlarda dile getirmiştik.
Gürcistan, ABD’nin de ayrıca gündeminde...
Saakaşvili’yi Amerikalılar yurttaşlarına şöyle ta-
nıtmıştı:
“İyi bir Kenedy hayranıdır...”
ABD, Orta Asya’daki askeri üslerine koşut ola-
rak Gürcistan’da da benzer tesisler yaptı.
Rusya ise Kafkaslar’a her şeyden önce ken-
di iç barışı ve çevre güvenliği penceresinden ba-
kıyor.
Güney Osetya krizinin uzun sürecek bir savaşa
dönüşmesi bütün ülkelerin bölge hesaplarını ye-
niden yapmasına neden olabilir.
Çevremizdeki göreceli barış ortamlarının ne ka-
dar kırılgan olduğu bir kez daha ortaya çıktı...
GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK
Baştarafı 1. Sayfada
“Eski partisinin bir neferi gibi çalışan”, üniver-
siteleri türbanlaştıran Çankaya’daki AKP’li; yarım
yüz yüzyıldır Cumhuriyet rejimini İslam dinine dön-
üştürmeye çalışanların son halkası.
Bayan Profesör Edibe Sözen’in “Gençleri Ko-
ruma” gibi masum bir adla hazırladığı yasa tasa-
rısı AKP’nin milli eğitimi tümüyle partisi amaçla-
rına uydurmaya olanak sağlıyor.
Sanki Almanya’da var olan uygulama Türk
toplumuna ve AKP’ye kadar sağlıklı işleyen laik re-
jime uyarmış gibi; tasarının başka ülkedeki yasayla
uygulanan düzenlemeyle bire bir çakıştığını öne
sürebiliyor.
Bakan Hüseyin Çelik’le başlayan milli eğitimi
dinselleştirmeye yönelik çabaların bir adım daha
ötesini yasalaştırmak isteyen, üstelik bir Cumhu-
riyet kadını olan Edibe Hanım’a göre; üniversite-
ye gelinceye kadar her seviyedeki okula cami,
mescit gerekiyor.
Amaç; laik eğitimi (rejimi) İslamlaştırmak!
AB sürecine hazırlıkmış tasarı ve Edibe Hanım’a
göre sözünü ettiği kilise ve havra gibi yaptırımlar
“daha çok azınlıkları ilgilendiriyormuş!”
Yüzde 99’u Müslüman olan, İslam dayatmala-
rıyla yaşaması öngörülen bir ülkede her seviyedeki
okulda kaç Musevi, kaç Katolik öğrenci eğitim gö-
rüyor ki, Edibe Hanım her seviyedeki okulda ca-
mi, mescidin yanı sıra kilise ile havra da olması-
nı öneriyor.
Bu uygulama “okullarda heyetlerin bir sorum-
luluk alanı olarak değerlendirilecekmiş”… AKP ik-
tidarında böylesine duyarlı bir konudaki uygula-
mayı kendinden olmayan heyetlere bırakabilece-
ği iddiasına ancak kargalar gülebilir.
Tasarının gençliği dine ve muma çevirmeyi
öngören kurallarına göre, 16 yaşını doldurmamış
olanların saat 22.00’den sonra, (18 yaşından kü-
çüklerin kafelere, diskoteklere, bilumum eğlence
mekânlarına girmesini yasaklıyor) lokantalara gi-
rişini yasaklayarak ey Türk gençliği, senin koru-
ma adı altında hapishane kuralları içinde özgür ya-
şamanı öneriyor.
Velhasılı kelam Edibe Hanım bu tasarıyı herhalde
patronu RTE’nin, devlet yönetimine özgü görüş-
leri olan DMM Fırat’ın onayı ile hazırlamış olma-
lı. Böylece siyasal alanda hemen hiç duyulmayan
adının ünlenmesini sağlamış bulunuyor.
Çankaya’daki AKP’linin siyasal simge olarak ta-
nımladıkları türbana karşı çıkan üniversite rek-
törlerini ayıklamasından hemen sonra Edibe Ha-
nım’ın hazırladığı tasarının ortaya çıkması; iktidar
partisinin toplumu A’dan Z’ye din kurallarına gö-
re eğitmeyi hedef alan planı uygulamaya koydu-
ğunun somut göstergesi…
Yasal kimi yetkileri partizan anlayışla kullanmakta
gözü kara bu adamların. Anayasa Mahkemesi’nin
partiyi kapatıp, başta RTE önde gidenlerine siyaset
yasağı getirmemesinden sonra yasal yetkileri
AKP amaçlarına göre kullanacakları, böylece
açığa çıkıyor.
Çankaya’daki AKP’linin milli görüş geleneğin-
den gelen bir aileden olduğu söylenen sadece 15
oy almış birini rektörlüğe ataması yetki kullanımını
iktidar sahiplerinin, hele Çankaya’daki AKP’linin
nasıl kullandığına ve kullanacağına somut bir işa-
ret!
Eleştirileri ve yüzüne vurulan anayasal gerçek-
leri umursamayan Çankaya’daki; türbanlı eşi, iş
hayatına küçük yaşta başlamalarını teşvik ettiği ço-
cuklarıyla kamuoyuna kimin olduğunu açıkla-
madığı lüks yatla açık denizde tatil yapıyor.
Açıkçası Çankaya’daki korumaya ve savunmaya
ant içtiği devletin temel ilkelerini hiçe sayan ve ak-
sini yürürlüğe koyan kafa yapısı ile laik rejime de-
ğil, İslam anlayışına hizmet veriyor.
Gelmiş geçmiş pek çok cumhurbaşkanının ilgi
duymadığı debdebe aşkıyla lüks yatta ailece gü-
nünü gün ederken… Çankaya Köşkü’ndeki adam-
larına “bu tatilin gazetelerde fotoğraf ve görüntü-
lerle ortaya konulmasının ‘kendilerinin güvenliği-
ni tehlikeye attığı’” gibi güldürücü açıklamalar yap-
tırıyor.
Hiçbir Cumhurbaşkanı Çankaya’daki kadar
olağanüstü güvenlik önlemleriyle korunmadı. İn-
sanın Çankaya’daki ne bulunmaz Hint kumaşıy-
mış diyesi geliyor.
Acaba Deniz Kuvvetleri’nin sahil koruma gemileri
lüks yatın peşi sıra açık denizde mi?
Tam bir filo. Lüks tekne… Peşinde gorillerini ta-
şıyan bir ikinci tekne ve sahil koruma gemileri…
Padişahım çoook yaşaaa!
ankcum@cumhuriyet.com.tr
SAYFA 9 AĞUSTOS 2008 CUMARTESİCUMHURİYET
8 HABERLERİN DEVAMI
İstanbul B 30
Edirne B 33
Kocaeli B 32
Çanakkale B 32
İzmir A 36
Manisa A 36
Aydın A 39
Denizli A 39
Zonguldak PB 27
Sinop PB 30
Samsun PB 30
Trabzon PB 29
Giresun PB 28
Ankara B 34
Eskişehir B 32
Konya B 32
Sıvas B 29
Antalya A 38
Adana B 34
Mersin A 33
Diyarbakır B 37
Şanlıurfa B 38
Mardin B 36
Siirt PB 37
Hakkâri Y 29
Van Y 25
Kars Y 25
Oslo Y 19
Helsinki Y 19
Stockholm Y 22
Londra Y 20
Amsterdam PB 21
Brüksel PB 20
Paris PB 24
Bonn PB 21
Münih Y 25
Berlin PB 24
Budapeşte Y 26
Madrid B 36
Viyana Y 22
Belgrad Y 24
Soyfa Y 30
Roma PB 29
Atina B 30
Zürih Y 22
Moskova PB 24
Aşkabat A 33
Astana B 30
Taşkent A 44
Bakû B 25
Bişkek A 38
Tiflis B 28
Kahire A 35
Şam PB 35
Yurdun kuzeydoğu ke-
simleri parçalı ve çok
bulutlu, Doğu Anado-
lu’nun doğusu ile Artvin
çevreleri kısa süreli olmak
üzere sağanak ve gök-
gürültülü sağanak yağış-
lı, diğer yerler az bulutlu
ve açık geçecek. Hava
sıcaklığı iç ve doğu ke-
simlerde biraz artacak,
diğer yerlerde önemli bir
değişiklik olmayacak.
‘Atamalar siyasi kadrolaşma ve gericileşmeye yönelik bir adõm’
Rektör atamalarına tepkiler sürüyor
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Eği-
tim-Sen Genel Başkanõ Zübeyde Kılıç, rek-
tör atamalarõna tepki gösterirken “AKP’nin
demokrasi ve emek düşmanı politikaları-
na karşı gerçek ve tutarlı bir muhalefetin
üniversite ayağını oluşturmak için, tüm
üniversite bileşenlerini ortak mücadeleye
davet ediyoruz” dedi.
Eğitim-Sen Genel Başkanõ Zübeyde Kõlõç,
sendika genel merkezinde düzenlediği basõn
toplantõsõnda rektör atamalarõnõ değerlendirdi.
Kõlõç, Gül’ün 21 üniversitenin 9’unda YÖK
tarafõndan gönderilen listedeki 2. ve 3. aday-
larõ tercih ettiğini anõmsattõ. Cumhurbaşka-
nõ’nõn rektör atamasõ yaparken “AKP yan-
daşı” ya da “AKP karşıtı olmama” ölçütüne
göre atama yaptõğõnõn ortaya çõktõğõnõ ifade
eden Kõlõç, rektör atamalarõnõn üniversite-
lerdeki siyasi kadrolaşma ve gericileşmeye
yönelik önemli bir adõm olduğuna işaret et-
ti. Kõlõç, “Son rektör atama süreci üni-
versitelerdeki rektör seçimlerinin göster-
melik olduğunu bir kez daha ortaya koy-
muştur. Ülkenin en eğitimli kesimi olan
üniversite hocalarının kendi yöneticileri-
ni seçmelerine dahi izin verilmemekte, ter-
cihlerine saygı duyulmamaktadır” diye ko-
nuştu. Kõlõç, üniversitelerdeki seçimlerde
yalnõzca öğretim üyelerinin oy kullanabildi-
ğini, öğretim elemanlarõ, idari personel ve öğ-
rencilerin oy kullanamadõğõnõ anõmsatarak
“Rektör seçimi sorununun, üniversitele-
rimizi cendere altına alan YÖK sisteminin
egemenliği altında seçimlerin biçimsel de-
mokratik geleneklere uygun yapılmasıy-
la çözülmesinin mümkün olmadığı vur-
gulanmalıdır” dedi.
Rektörlerin üniversite senatolarõnõ ve diğer
organlarõ göstermelik bir biçimde işleterek
tüm kararlarda belirleyici olduğunu, atama
yükseltme süreçlerinde sahip olduğu yetki-
lerle öğretim üyeleri üzerinde YÖK düzeni-
nin itaat ve sadakat üretme misyonunun ta-
şõyõcõsõ olarak çalõştõklarõnõ anlatan Kõlõç, bu
nedenle rektör atamalarõnda liyakatõn değil sa-
dakatõn esas alõndõğõnõ kaydetti. Kõlõç, TÜ-
SİAD’õn atamalarla ilgili önceki günkü açõk-
lamasõnõn altõnda hükümetin kadrolaşma
kaygõsõ ile hareket ederek üniversitelerdeki
piyasacõlõk fikri etrafõnda oluşan uzlaşmanõn
bozulmasõna neden olacağõ kaygõsõnõn yattõ-
ğõnõ söyledi.
‘Gerici saldırılar artacak’
Yeni dönemin üniversitelerde gerici ve pi-
yasacõ saldõrõlarõn daha artacağõ bir dönem ola-
cağõnõ kaydeden Kõlõç, “Tüm üniversite bi-
leşenlerinin üniversitelerimizde yaşanan pi-
yasalaştırma ve gericileştirme uygulama-
larına karşı örgütlü tutum takınması üni-
versiteye, bilime ve bilimsel değerlere ya-
kışır bir davranış olacaktır” dedi.
İzmir Üniversiteleri Öğretim Elemanlarõ
Derneği’nden (İZÜNİDER) yapõlan açõkla-
mada, üniversitelerde de genel seçimlerde ol-
duğu gibi öğretim üyelerinin tercihlerine
saygõ gösterilmesi istendi. açõklamada, söz ko-
nusu atama yönteminin demokrasiyle ilişki-
sinin bulunmadõğõna da vurgu yapõldõ.
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, rek-
tör atama sisteminin yeniden gözden geçi-
rilmesi ve atamalarõn objektif kriterlere bağ-
lanmasõ gerektiğini belirterek, “Yeni ya-
sama yılında bununla ilgili bir düzenle-
me mutlaka hayata geçirilmelidir” dedi.
MHP’li Vural, yaptõğõ açõklamada rektör
atamalarõnõn her zaman tartõşma konusu ol-
duğunu söyledi. MHP olarak, 10. Cum-
hurbaşkanõ Ahmet Necdet Sezer’in yaptõğõ
kimi atamalarõ da eleştirdiklerini ifade
eden Vural, “Rektör atama sistemi yeni-
den gözden geçirilmeli ve atamalar ob-
jektif kriterlere bağlanmalı. Yeni yasa-
ma yılında bununla ilgili kanunu bir dü-
zenleme hayata geçirilmelidir” diye ko-
nuştu. Vural, rektör atamalarõ konusunda,
hem YÖK’ün hem de Cumhurbaşkanlõğõ
makamõnõn eleştirildiğini, bunun da üni-
versitelerde kamplaşmalara, cepheleşmelere
neden olduğuna dikkat çekerek, bilim yu-
vasõ olan üniversitelerin serbest bõrakõlmasõ
gerektiğini vurguladõ.
Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül’ün atadõğõ
rektörler arasõnda CHP Bilim Kurulu üye-
si ile AKP milletvekili aday adayõnõn da bu-
lunduğuna işaret eden Vural, tüm bu tar-
tõşmalarõ ortadan kaldõrmak için rektörlük
seçim sisteminin yeni bir değerlendirmeye
tabi tutulmasõ ve buna göre yapõlandõrõlmasõ
gerektiğini söyledi. “Yapılması gereken,
rektör atama sürecini tartışma alanından
çıkartmaktır” diyen Vural, parti olarak bu
konuda bazõ hazõrlõklar yaptõklarõnõ bildir-
di. Vural, TBMM Genel Kurulu’nda yeni
üniversite kurulmasõna yönelik düzenle-
meler yapõlõrken, konuyla ilgili düşünce-
lerini birçok kez dile getirdiklerini anlata-
rak “Aslında rektör atamaları tartışıl-
mamalıdır. Tartışılması gereken; öğre-
tim üyeleri, öğretim elemanları ve üni-
versitelerin yaşadıkları sorunlardır. Bi-
lim kadrolarının yetiştirilmesinin önü
açılmalı. Bundan sonraki süreçte üni-
versitelerimizi rahat bırakmalıyız. Bı-
rakın üniversiteler bilim üretsin, ço-
cuklarımızı yetiştirsin. Ancak görünen o
ki üniversiteler fokurdatmak isteniyor.
Bunun kimseye bir faydası olmaz” diye
konuştu. Vural, rektör atamasõ konusunda
hem YÖK’ün hem de Cumhurbaşkanõnõn
kanundan gelen bir hakkõ kullandõğõnõ,
buna da herkesin saygõ göstermesi gerek-
tiğini ifade etti.
TSK-CHP tartışması
MHP’li Vural, CHP Grup Başkanvekili
Kemal Kılıçdaroğlu’nun Türk Silahlõ
Kuvvetleri’ne yönelik sözlerini de eleştir-
di. “TSK’yi siyasi tartışmaların içine çek-
mek yanlış” diyen Vural, Türk ordusunun
temelinin disiplin olduğunu söyledi. Vural,
Yüksek Askeri Şûra’da (YAŞ) ihraç kara-
rõ çõkmamasõ eleştirilirken, “Türk ordusu
disiplinden taviz verdi” yönünde izlenim
uyandõracak açõklamalarõn yanlõş olacağõ-
nõ, bu durumun TSK’nin caydõrõcõlõğõnõ or-
tadan kaldõracağõnõ savundu. YAŞ karar-
larõnõn siyasi tartõşma konusu yapõlmama-
sõnõ isteyen Vural, “Daha önce bunu
AKP yapıyordu ve Sayın Başbakan YAŞ
kararlarına şerh koyuyordu. Bu yıl ise
CHP ‘Niye ihraç olmadõ’ diyor. Bu iki
parti, ordu üzerinden siyaset yapmayı
alışkanlık haline getirdi. AKP ve CHP,
TSK üzerinden siyaset yaparak, kurumu
yıpratıyor” dedi.
MALATYA (Cumhuriyet) - Muş’un Malaz-
girt İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne düzenlenen ro-
ketli saldõrõda şehit olan polis memuru Mehmet
Özbek memleketi Malatya’da toprağa verildi.
Kent merkezindeki Yeni Cami’de düzenlenen ce-
naze törenine, şehit polis memurunun ailesi ve
yakõnlarõ, 2. Ordu Kurmay Başkanõ ve Garnizon
Komutanõ Tümgeneral Alaeddin Örsal, 7. Ana
Jet Üs Komutanõ Tuğgeneral Kazım Öndül, Saa-
det Partisi Genel Başkanõ Recai Kutan, İnönü
Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cemil Çelik, Ma-
latya İl Emniyet Ali Osman Kahya, Şehit Ailele-
ri Derneği yöneticileri, sivil toplum kuruluşlarõnõn
temsilcileri, askeri ve mülki erkân ile kalabalõk
bir topluluk katõldõ. Burada kõlõnan namazõn ar-
dõndan şehidin cenazesi İnönü Caddesi’nden PTT
Caddesi girişindeki cenaze aracõna kadar omuz-
larda taşõndõ. Törene katõlan kalabalõk sõk sõk
“Kahrolsun PKK”, “Şehitler Ölmez Vatan Bö-
lünmez” sloganlarõ attõlar, tekbir getirdiler. Cena-
ze daha sonra Şehir Mezarlõğõ’ndaki Polis Şehitli-
ği’nde toprağa verildi.
Şehit polis Malatya’da
toprağa verildi
MAHMUT ILICALI
ANKARA - Cumhurbaşkanõ
Abdullah Gül tarafõndan Gazi
Üniversitesi Rektörlüğü’ne atanan
Prof. Dr. Rıza Ayhan’õn, 4 öğ-
retim üyesi tarafõndan dekanlõk-
tan istifa etmesi için baskõ altõna
alõnan Gazi Üniversitesi Fen Ede-
biyat Fakültesi Dekanõ Prof. Dr.
İbrahim Ethem Anar’õ “De-
kanlıktan istifa ederseniz bizi
rahatlatırsınız, aksi takdirde
böyle sıkıntıları yaşayabilirsi-
niz” diyerek tehdit ettiği belirtil-
di.
Gazi Üniversitesi Fen Edebiyat
Fakültesi Dekanõ Prof. Dr. İbra-
him Ethem Anar, önceki gün bi-
yoloji bölümünden Prof. Dr. Hay-
ri Duman, Prof. Dr. Zekai Tunç
ve Prof. Dr. Yusuf Kalender ile
fizik bölümünden Prof. Dr. Ergün
Kasap’õn saat 09.30’da dekanlõk
makamõna gelerek kendisine ha-
karet ettiğini söyledi. Aynõ za-
manda Biyoloji Bölüm Başkanõ
da olan Prof. Dr. Hayri Duman’õn
kendisine “Artık yukarıda ada-
mınız yok. Çık dekanlıktan,
buralar artık bizim. Size gös-
tereceğiz” dediğini belirten Anar,
olayõ şöyle anlattõ:
“Tehditlerin sürmesi üzerine
ben de bu koşullarda onlarla gö-
rüşemeyeceğimi söyledim. Oda-
dan çıkmalarını rica ettim. Bu-
nun üzerinde Duman, ‘Hayõr biz
bu dekanlõktan çõkmayõz’ dedi.
Birden bire kendimi çevrelen-
miş olarak buldum. Hemen
Rektörü aradım Sayın Rıza
Ayhan’a olan biteni anlattım.
Bana zorbalık yapıldığını söy-
ledim. Dekanlık makamım işgal
altında ve tehdit ediliyorum
dedim.”
‘İstifa edin rahatlayın’
Bunun üzerine Rektör Ayhan’õn
kendisini rektörlüğe çağõrdõğõnõ
anlatan Anar, Ayhan’a “Sayın
rektör sizin bu makama otur-
manızın ikinci gününde ben
bir zorbalıkla karşılaşmış bu-
lunmaktayım, tehdit altında-
yım” dediğini kaydetti. Ayhan’õn
da bunun üzerine “Dekanlıktan
istifa ederseniz bizi rahatlatır-
sınız, aksi takdirde böyle sı-
kıntıları yaşayabilirsiniz. Dekan
olduğunuz sürece böyle ola-
cak” dediğini belirten Anar, Rek-
tör Ayhan’õn kendisine yardõmcõ
olacağõna, tehdit edenleri savun-
masõna çok üzüldüğünü söyledi.
Anar, şöyle devam etti:
“Bir dövmedikleri kaldı açık-
cası. Her türlü hakarete maruz
kaldım. Böyle bir şeyi bugüne
kadar hiç yaşamadım. Aklım al-
mıyor. Dört profesör neredey-
se beni dövecek. Böyle bir du-
rumu rektöre söyledim ki bir
tedbir alsın. Ben rektörden be-
ni tehdit edenleri çağırıp ‘Yap-
tõğõnõz şey doğru değil’ diye tav-
siyelerde bulunmasını bekli-
yordum. Ama rektörün tavrının
tam tersi beni tehdit edenlerle
paralel olduğunu gördüm. Ay-
han da beni örtülü olarak teh-
dit etti. Bu durum beni üzdü.
Rektör, ‘Göreve devam ederse-
niz böyle hareketlere mağruz ka-
lõrsõnõz’ dedi.”
Tüm tehdit ve baskõlara karşõn
görevinin başõnda olacağõnõ vur-
gulayan Prof. Dr. Anar, Rõza Ay-
han’õn rektör olmasõyla öğretim
üyelerinin bile baskõ ve şiddete
başvurmaya başladõğõnõ dile ge-
tirdi.
gidebileceklerini ve al-
kol kullanabilecekle-
rini düzenliyor. Bu ya-
sada veya herhangi bir
diğer yasada Alman-
ya’da okullarda iba-
dethane olması asla
söz konusu değildir”
ifadelerine yer verdi.
Sözen’in kamuoyunu
bilerek yanõlttõğõnõ sa-
vunan Keskin, yapõl-
mak istenenin “milli
eğitimi dini eğitime
dönüştürmek” oldu-
ğunu söyledi.
Keskin, açõklamasõ-
na şöyle devam etti:
“Almanya Federal
Anayasa Mahkemesi
sınıflarda dini sembol
olan haçın asılamaya-
cağına karar vererek,
okullarda dini sem-
bollerin bulundurul-
masını bile yasakla-
mıştır. AKP’nin anti-
laik politikaların oda-
ğı haline geldiğini, sa-
yın Sözen’in yasa öne-
risi örneğinde de gör-
mekteyiz. Amaç, milli
eğitimi belli bir dini ce-
maat anlayışı doğrul-
tusunda yapılandır-
maktır. Buna asla izin
verilmemelidir. Ka-
muoyunun yanlış bil-
gilerle aldatılması da
çok anlamlıdır. ”
Eski YÖK Başkan
vekili, YÖK üyesi Prof.
Dr. İsa Eşme de yaptõ-
ğõ açõklamada “Üni-
versitelerimiz Pakis-
tan’daki, Malezya’da-
ki üniversitelere dön-
üştürülmek istenmek-
tedir” değerlendirme-
sini yaptõ.
Öğrenci sayõsõ 9-10
binin üzerinde olan fa-
kültelerin bulunduğunu
anõmsatan Eşme, “Bu
kadar büyük sayıya
hangi mekânlar iba-
dethane olarak ayrıla-
cak? Günlük çalışma
takvimi de ibadet sa-
atlerine göre mi dü-
zenlenecek?” diye sor-
du.
Eğitim-Sen Genel
Başkanõ Zübeyde Kılıç
ise “Bu teklif her sevi-
yedeki okula, her yaş-
taki okula bir cami,
bir mescit açılması gö-
rüşünün ürünüdür”
görüşünü dile getirdi.
Baştarafı 1. Sayfada
Eğitimi dini eğitime
dönüştürecekler
Vural: Rektör atamalarõ üniversitelerde kamplaşmalara, cepheleşmelere neden oldu
‘Atamalar objektif kriterlere bağlanmalı’
Rektör Rõza Ayhan’dan Fen Edebiyat Fakültesi Dekanõ Ethem Anar’a:
İstifa edin rahatlayın, yoksa sıkıntı yaşayabilirsiniz
Karayalçõn’dan
nezaket ziyareti