22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
LEYLA TAVŞANOĞLU Tariş Zeytin ve Zeytinyağõ Birliği Başkanõ Cahit Çetin’in özellikle 2000 yõlõndan beri çok dertli oldu- ğunu biliyorum. Dünya Bankasõ’nõn ARİP projesinin hayata geçmesiyle birlikte Türkiye’de tarõm sektörünün idam kararõnõn alõndõğõnõ, bütün ta- rõm satõş kooperatiflerinin teker teker kapanacaklarõnõ söyleyip durdu. Ta- rõmõn bir ülke için stratejik sektör ol- duğuna, yakõn gelecekte dünyada gõda savaşlarõ çõkacağõna dikkat çe- kip uyarõlar yaptõ. Ama hep sağõr ku- laklara konuştu. Bugün ise dedikle- ri çõktõ. Bütün dünyada gõda savaşlarõ veriliyor. Küresel õsõnma yüzünden gelişmiş ülkeler dahil, herkes ne ya- pacağõnõ şaşõrmõş durumda. Her ne- dense bizim ülkede tõk yok. Hatta öy- le gözü kapalõ gidiyoruz ki Türki- ye’nin ekonomik büyümesini yüzde 6.6 olarak açõklõyor, bunu büyük öl- çüde de tarõm sektöründeki gelişmeye bağlõyoruz. Başkan Cahit Çetin bu hesaplamalara bõyõk altõndan gülerek en kibar haliyle, “Bu hesaplamalar bana gerçekçi gelmiyor” diyor. Sonra da, “Ara malı üretimi durdu. Al-sat modeli gelişti. Bu durumda tarımda nasıl gelişme oluyor?” di- ye de soruyor. Küçük Kuyu’ya yakõn Kaz Dağlarõ eteklerindeki bir zey- tinyağõ üretim tesisine gidiyoruz. Altõn arayõcõlarõnõn bu güzelim yer- leri mahvetmeye hazõrlandõklarõn- dan yakõnõyor. “Zeytin ağaçları da- hil bütün canlıları yok edecekler” diye yeriniyor. Sonra son teknoloji ürünü makinelerle donatõlmõş tesise bakõp, “Satın buraları. Olabilir. Ama yerine yenisini koymak iste- diğinizde ne yapacaksınız?” diye so- ruyor. - Türkiye’de ekonomik büyüme oranının yüzde 6.6 olduğu açıkla- nınca herkes şaşırdı. Derken bunun büyük ölçüde tarımsal girdilerin artışına bağlı olduğu eklemesi ya- pıldı. Siz bu işin içinde olduğunuz için soruyorum. Tarımsal girdiler- de artış oldu mu? ÇETİN - Tarõmsal girdilerden ka- sõt ithal malõ, Dahilde İşlemler Reji- mi’ne (DİR) dayalõ girdiler düşünü- lüyorsa evet, dõşardan çok mal girdi. Ama tarõmsal üretimi destekleyen un- surlar kastediliyorsa hayõr. Çünkü Türkiye’de tarõm çok geri giden hat- ta DİR’e bağlõ olarak ithalattan ortaya çõkan olumsuzluklarla ciddi darbeler alan bir sektör. İhracatõn temel direği gibi görünen ithalat ülkemizde tarõmsal üretimi de tarõma dayalõ sanayiyi de yok etme noktasõna getirmiştir. Tarõma daya- lõ en önemli sanayi kalemlerimizden birisi olan tekstil var. Tekstil işve- renlerinin bile karşõ çõktõğõ bir dahi- li rejimle karşõ karşõyayõz. Bu yüzde 6.6’lõk büyüme bana gerçek bir bü- yüme gibi gelmiyor. Ama ekonomi- nin öbür birimlerini de bunun içinde düşünmek lazõmdõr. Onlar benim alanõma girmez. Ama tarõmsal ürün- ler konusunda konuşabilirim. Ta- rõmsal ürünlerin bu büyümede kat- kõsõnõn eksi mi artõ mõ olduğunu an- cak bu şekilde değerlendirebilirim. DİR Avrupa’da da var. DİR’le it- halata dayanan ihracat oranõ AB’de ortalama yüzde üç ile yüzde yedi ara- lõğõnda, Türkiye’de ise bu resmi ka- yõtlara göre yüzde 55-60 aralõğõnda- dõr. Bazõ birimlerde ise bu yüzde 75’lere fõrlõyor. CMYB C M Y B 9 AĞUSTOS 2008 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA SÖYLEŞİ 19 Balıkesir/Edremit, 1942 doğumlu. Yükseköğrenimini AÜ Dil Tarih Coğrafya Fakültesi’nde yaptı. Mezuniyet tezinin başlığı “Edremit yöresi zeytinciliği ve bölgeye katkıları” idi. Ege Bölgesi’nde altı ilde örgütlü 33 kooperatif ve 28 bin ortaklı Tariş Zeytin ve Zeytinyağı Birliği Yönetim Kurulu Başkanlığı görevi- ni 22 yıldır sürdürüyor. Türkiye’nin ilk ziraat fakültesi olan AÜ Ziraat Fa- kültesi’nin Danışma Kurulu üyesi. Ege Bölgesi Sanayi Odası meclis üyeliği, TOBB Genel Kurul delegeliği ve Edremit Ziraat Odası Başkanlığı yapıyor. P O R T R E CAHİT ÇETİN - DİR’in temel unsuru nedir? ÇETİN - Temel unsur o ürünün ülkede bulun- mayõşõdõr, kalitesinin iyi tutturulamamasõdõr ve yerli üretime zarar vermeyecek kriterlerle bu ithalat yapõlõr. Geçtiğimiz günlerde Ege Böl- gesi Sanayiciler Birliği Meclis Başkanõ Enver Yorgancõ’nõn bir beyanatõ vardõ. “Ara malõ üre- timi durdu. Ara malõ üretmek yerine al-sat mo- deli geliştirildi” dedi. Tekstil ihracatõ için pa- muk ithal ederseniz sadece pamuk üreticisini değil pamuk üretiminin esasõnõ oluşturan öbür ara malõ sanayicisini öldürürsünüz ya da onun da zor duruma girmesine neden olursu- nuz. Türkiye’de DİR yerli üretimi ciddi bo- yutlarda tehdit etmektedir. Bugün ülkemizde pamuk, iplik fabrikalarõ yeterli miktarda var- ken ve kaliteli üretim yapõlõrken bu ürünlerin ithal edilmesi üretimi yok olma noktasõna getirmiştir. Tekstil İşverenleri Sendikasõ’nõn fer- yadõ işlerin bu noktaya gelmesi nedeniyledir. Bir zamanlar tekstilde bize kota uygulayan Ba- tõ’nõn bugün bizden korkma sebebi ortadan kalkmõştõr. Bugün Türkiye’de artõk iplik değil, dokunmuş bez ithalatõ bile var. Geçenlerde Dõş Ticaret Müsteşarlõğõ uzmanlarõnõn bir raporunu okudum. O raporda DİR’in ülke çõkarlarõna uy- gun olup olmadõğõnõn tartõşõlmasõ gerektiği be- lirtiliyor. Bu da önemli bir gelişme. - AKP hükümetinin tarım satış koo- peratiflerinin ipini çektiği biliniyor. Kimilerinin can çekiştiğini, kimilerinin yok olduğunu biliyoruz. Tariş Zeytin ve Zeytinyağı ve öbür ürünleri satan Ta- riş’in birimleri kendi olanaklarıyla ayakta kalma mücadelesi veriyorlar. Son gelinen durum nedir? 4572 Sayı- lı Yasa ne getiriyor, ne götürüyor? ÇETİN - Kendi adõma konuşmaktan çekinmem. Ama yeni kanun çõkarken de doğrusu başõmõza bir bela gelmesinden çekiniyorum. Şahsõm için değil bunu ku- rumlarõmõz adõna söylüyorum. - Bunlar Dünya Bankası’nın ARİP projesiyle başlamadı mı? ÇETİN- Evet, bu proje 2000 yõlõnda başladõ. Şu anda yeni kanun çalõşmasõ var. Dünyada tarõmda üstünlük müca- delesi bugüne kadar süregeldi. Tarõm son derece stratejik bir sektör. Gazetelere ba- kõyorum. “Tarım savaşları başlıyor” di- ye manşet atmõşlar. Ne başlõyoru, bitti bile. - Siz yıllar öncesinden dünyada ta- rım savaşları yaşanacağı uyarısında bu- lunmuştunuz... ÇETİN- Hep söyledim. Dinleyen ol- madõ. Ben basit bir çiftçi gözlemiyle bu- nu söylüyorum. AB bütçesinin yüzde 45’i, 50 milyar Euro tarõm sübvansiyo- nuna ayrõlõyor. Dünya Ticaret Örgü- tü’nde (WTO) temel tema tarõmsal ticari pozisyonlardõr, diye biliyorum. En son Katar’õn başkenti Doha’da bir toplantõ yapõldõ. Türkiye, Brezilya gibi geliş- mekte olan ülkeler, “Şu sübvansiyon- ları yapın. Üreticimizi öldürüyorsu- nuz. Genetik mühendisliği tarımsal m e k a n i - zasyonuyla bi- rim alanda çok mik- tarda elde ediyorsunuz. Ma- liyeti düşürüyorsunuz. Çok zengin çiftlikleriniz, çiftçileriniz var. Ürünü bizim gibi ülkelerin üçte biri fiyatına satıp tarımımızı bitiriyorsunuz” diye bağõrõyorlar. AB ve ABD’nin izlediği bu tarõm politikalarõ tamamõyla bir savaş. Dünya nüfusunun önümüzdeki 20 yõlda üç milyar kişi daha artacağõ hesaplanõ- yor. Bu da daha fazla gõda maddesine ih- tiyaç duyulacağõ anlamõna geliyor. Böy- le bir ortamda, tarõmsal alanlarõn daral- dõğõnõ da dikkate aldõğõnõzda hele de ge- lişmekte olan ülkelerde tarõmõ AB ve ABD kendi tarõmsal ekonomilerini güç- lendirmek adõna bitiriyorlarsa kendi açõlarõndan belki bu politika doğ- ru ama bir de bunun geri dönüşü var. Çünkü yakõn gelecekte dünya tarõmsal üretimi ihtiyacõ karşõlamaya yetmeye- cektir. Büyük bir açlõk meselesi baş gös- terecektir. - Tarım Satış Kooperatifleri Birliği konusuna dönersek? ÇETİN- Bir ülkenin tarõmõ tarõmsal rehberlik, yönlendirme, kontrol meka- nizmasõna ve planlamaya dayanõr. AB’deki tarõm satõş kooperatifleri bir- liklerinin düzeyine bakõyoruz. AB ül- kelerinde 32 bin tarõm satõş kooperatifi var. AB ülkelerinde ortalama tarõm nü- fusu yüzde 7.5-8’dir. Orada ciddi süb- vansiyonlar ve çok ciddi tarõmsal koo- peratifler var. Bu kooperatiflere hemen hemen tarõm kesiminin yüzde 75’i or- taktõr. Bu kooperatiflerin cirolarõ 210 mil- yar Euro düzeyinde. AB’de üretimin planlanmasõnda kooperatif politika- larõ şart. Sizle bir zeytinyağõ üre- tim tesisini gezdik. Devasa bir te- sis olduğunu gördünüz. Şimdi, bunun gibi tesisleri koruyalõm mõ yoksa bir daha telafisi mümkün olmayacak biçimde gözden çõkaralõm mõ? Hangi- si kolay? Bir bakõşla, “Sen be- ceremiyorsan özel sektöre satarız. Özel sektör bunu yü- rütür” denebilir. Bu tesislerle il- gili özel sektörün daha iyi istihdam sağlayacağõ gibi tezler de geliştirile- bilir. Ama o zaman ülkenin tarõm poli- tikalarõnõ ve istihdamõ ne yapacağõz? Ça- lõşan insanlarõn, kooperatif ortaklarõnõn sağladõğõ avantajlarõ ne yapacağõz? Ba- kõn, AB, ABD’de liberal piyasa ekono- misi yürürlükte. Ama AB’de bizdeki mantõk yok. Orada yüzde 75 tarõmsal faa- liyetler kooperatiflerin kontrolünde. AB, tarõmsal politikalarõnõ bunlarõn üzerinden yürütüyor. Aynõ zamanda kayõt dõşõ ekonomi kooperatifler aracõlõğõyla kont- rol altõnda tutuluyor. Bugün Türki- ye’deki tarõm satõş kooperatifleri birlik- lerinin en büyük sorunu bu. 2000 yõlõnda ARİP projesi hayata ge- çirilirken birlikler özelleştirilmeye baş- landõ. Geçmişte hükümetler popülist politikalar uygulamõştõ. Devletin hep kooperatif birliklerinin içinde eli vardõ. Bugün üreticimiz hâlâ kooperatifleri devlet olarak algõlõyor. TarõmõnidamkararõalõndõGõda savaşlarõnõ yõllar öncesinden dile getiren Tariş Zeytin ve Zeytinyağõ Birliği Başkanõ Cahit Çetin, yanlõş politikalarõ eleştirirken açõklanan rakamlarõn gerçeği yansõtmadõğõnõ söyledi BU MODEL ‘YÜRÜMEZ’ DEDİK - ARİP denilen projeyle bir yeniden yapılanma dönemi he- defleniyordu. Ne oldu? ÇETİN- Defalarca söyledik. “Yeni bir yapı şart. Sürdürü- lebilir bir kooperatifçilik mo- deli Türkiye’de sağlanmak is- teniyorsa 2000 öncesi siste- min aksayan yönleri düzeltil- sin. Yeni bir proje geliştirilsin. Yeni bir model şarttır” dedik. Ama bu yeniden yapõlanma sürecine baktõğõmõzda yeni bir model konulmadõ. 230 milyon YTL’lik bir havuz oluşturuldu. O havuzdan bir döner sermaye yaratõldõ. Şu anda kredi faizle- rinin geri dönüşleriyle birlikte o havuzda toplanan para 800 mil- yon YTL’nin üzerine çõktõ. Ama birlikler yeni bir kaosun içine girdi. Bu kaosun nedeni yeni bir model konulamayõp yeni bir re- habilitasyon dönemine geçile- meyişinden, yeni sistemin üre- ticilerimize iyi anlatõlamayõşõn- dandõr. AB’nin yeni model ko- nusunda destekleri ve sübvan- siyonlarõ kaçõnõlmazdõr. Çünkü başlõ başõna yeni model oluş- turmak yetmiyor. Bir alõşkanlõk döneminden yeni bir sisteme geçmek için bir adaptasyon dö- nemine ihtiyaç vardõr. Bu model ortaya çõktõğõ zaman bunun yü- rümeyeceğini altõ yõl önce söy- ledik. Bu işin olmayacağõnõ, sonra da bize dönüp, “Siz bu işi beceremediniz” diyeceklerini en baştan ifade ettik. Bu oldu. Bugün bize, “Siz başaramadı- nız” deme eğilimindeler. Yeni yasa taslağõ birliklerin bu işi başaramadõklarõ varsayõmõna da- yanarak hazõrlanmaktadõr. Biz Sanayi ve Ticaret Bakanlõğõ’na bu konudaki görüşlerimizi yazõlõ olarak da bildirdik. FİSKOBİRLİK OLAYI - Peki, bu kooperatifler ne- den başarılı olamadı? ÇETİN- Örneğin Fiskobir- lik olayõna bakalõm. İlk bakõşta Fiskobirlik başarõsõz gibi lanse edildi. Tuttular Fiskobirlik’i Toprak Mahsulleri Ofisi’ne (TMO) monte ettiler. TMO’nun fõndõk alõmõ yapmasõnõ sağladõ- lar. TMO iki katrilyon lira zarar etti. O zaman bir yanlõş var. Yanlõşõ düzeltebilmek için, nerede hata yaptõk, özeleştirisi- ni yapabilmek lazõmdõr. Bunu ta- mamõyla birliklerin yöneticile- rinin hatasõ olarak görmek is- terseniz hatanõn gerçek hareket noktasõnõ kaçõrõrsõnõz. Bunu ya- parsanõz kolaycõlõk olur. Kurban vermek gerekiyorsa verilir. Ama Türkiye’deki tarõm satõş koope- ratiflerini aynõ noktaya getir- meniz mümkün hale gelmeye- bilir. Ürünü alacak parayõ bula- mayõnca birlikler elindeki gay- rimenkulü elden çõkarõyor. - Peki, özel sektör ne yapıyor? ÇETİN- En yakõn rakibimiz Komili firmasõdõr. Komili aylõk ih- tiyacõ olan 700 ton ürünü alõr ve çekilir. Ertesi ay bir 700 tonu bu sefer düşen fiyatlarla alõr. Ben ne yapacağõm? Üstelik tarõm satõş kooperatiflerinde kayõt dõşõlõk da yoktur. Başkalarõnda olup olma- dõğõnõ bilemem. Neredeyse top- luiğneyi bile belgelemek zorun- dasõnõz. Bu yõl ayçiçeği fiyatlarõ yükseldi. Elinde ayçiçeği stoku olan Trakya Birlik gibi birlikle- rimiz bundan epeyce kazandõ. Biz de sevindik. Ama fiyatlar düştüğü zaman da zarar ediyoruz. İşte, sistemin yanlõşlõğõ burada. Tariş Zeytin ve Zeytinyağõ Birlik bana ait bir işletme olsa ben de Komili’nin yaptõğõnõ yaparõm. Ama kooperatifçilik bizi bunu yapmaya mecbur ediyor. Zarar ettiğimiz için kooperatifler kendi iş alanlarõ olmayan başka alan- lara giriyor. Sõrf para kazana- bilmek için bunu yapõyor. - Ne gibi iş alanlarına giri- yorlar? ÇETİN- Kooperatifler yem, saman, un satõyor. Bunlarla za- rarlarõnõ kapatmaya uğraşõyorlar. Bu ülkeye kooperatifçilik lazõm mõ değil mi? Önce buna karar vere- ceğiz. Bakõn, 17 birliğin 17’sinin de yöneticilerinin hatalõ olduğu- nu söyleyemezsiniz. Hata, doğru dürüst bir model konulamayõşõ ve bunun doğru dürüst uygulana- mayõşõndan kaynaklanmaktadõr. ‘Yeni kanun çõkarken de başõmõza bir bela gelmesinden çekiniyorum’ - Türkiye çok mev- zi kaybetmedi mi? ÇETİN- Çok mevzi kaybetti, çok geç kaldõ. Yine de bu- nun telafisi mümkündür. Vergi muafiyeti getirildiği için DİR’de kaybedilen vergilere bakõn. Bir de teşvikler var. Kaybedilen vergilerin üçte biriyle tarõm üretimine gerçek destek verilse biz bu zor- luğa düşmeyiz. 2000 yõlõnda başlayan IMF politikasõndaki tehlikeyi fark etmek lazõmdõ. Bu ülkede ciddi bir tarõm planlamasõnõn yapõlmasõ zorunludur. Bir de şunu söylemek istiyorum. Küresel õsõnma tarõmda beklenen sonucu bir yõl öne çekmiştir. Her tarafa bakõn. Kuraklõktan kõrõlõyor. Diyelim ki küresel õsõnmanõn etkilerini kaybettirmeyi başardõlar. Yine bu açlõk ve kõtlõk sürecektir. 800 milyon insan bugün dünyada açlõk sõnõrõnda yaşamaktadõr. Çeşitli vesilelerle, “Üçüncü Dünya Savaşı tarımda üstünlük savaşlarından çıkacak” demiştim. Şimdi bana, “Bunu nereden bildin” diye soruyorlar. Ben müneccim filan deği- lim. Sadece tarõmla uğraşan bir insanõm. Dünyayõ da dikkatle izli- yorum. Görünen köy kõlavuz istemiyor. Türkiye öncelikle ta- rõmla ilgili IMF politikalarõnõ terk etmelidir. Kendi özü ne, kendi değerlerine dönmelidir. Ç O K M E V Z İ K A Y B E D İ L D İ ‘ Tariş benim olsa ben de Komili gibi yaparõm ’ Midyat’õn ‘rating’i var tesisi yok ADNAN AVUKA MARDİN - Film yapõmcõlarõnõn uğrak yeri haline gelen Mardin’in Midyat ilçe- sinde konaklayacak yer bulunmamasõ bü- yük sorun yaratõyor. Midyat Kaymakamõ Mustafa Yılmaz, yõllar önce terk edilen ta- rihi evlerin restore edilerek turizme ka- zandõrõlmasõnõ istiyor. Taş işçiliğinin en güzel örneklerinin sergilendiği Midyat’õn her sokağõ son yõl- larda bir film platosuna dönüştü. Çok sa- yõda film ve dizinin bölgede çekilmesi, özellikle yerli turistlerin bölgeye ilgisini art- tõrdõ. Ancak ilçede otel ve pansiyon sayõ- sõ yetersiz kaldõ. Midyat Kaymakamõ Mus- tafa Yõlmaz da çözümü yõllar önce çeşitli nedenlerle terk edilen tarihi evlerin resto- re edilmesinde buldu. Yõlmaz, Midyat’ta Türk, Kürt, Arap, Süryani, Yezidi ve Er- menilerin birlik ve beraberlik içinde ya- şadõğõna dikkat çekerek “Ancak yıllar ön- ce çeşitli nedenlerle bazı vatandaşlarımız evlerini terk etmek zorunda kaldı. Şim- di terk edilmiş o tarihi evler bakımsız- lık nedeniyle yok olma tehlikesiyle kar- şı karşıya” dedi. İlçede yüzlerce boş ev bulunduğunu anlatan Yõlmaz, şöyle ko- nuştu: “Pansiyon veya butik bir otel şeklinde hizmet edebilecek çok sayıda ev var. Köylerden gelen vatandaşlarımız, bu güzelim evlerde tandırlarını kurarak ekmek yapıyor. Bu evlerin sahiplerinin çoğu Avrupa’da yaşıyor. Bu vatandaş- larımız kaymakamlığa ya da belediye başkanlığımıza başvursunlar. Evlerini ya hibe etsinler ya da gelip kendileri hiz- mete geçirsinler. Bu girişim Midyat il- çemize hem büyük bir ekonomik hare- ketlilik getirecek hem de konaklama so- rununu çözecektir.” İl müdürüne ‘korsan’ davasõ ERDOĞAN ERİŞEN ORDU - Kültür ve Turizm Bakanõ Er- tuğrul Günay’õn memleketi Ordu’da, İl Kültür Müdürü Muzaffer Günay hakkõn- da “korsan yayın” nedeniyle ikinci kez da- va açõldõ. Din Dersi ve Ahlak Bilgisi öğretmeniy- ken AKP iktidarõ tarafõndan kadrosu Kül- tür ve Turizm Bakanlõğõ’na geçirilen Mu- zaffer Günay, ardõndan Ordu İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’ne atandõ. Altõ ayrõ suçtan sabõkasõ bulunan Günay hakkõnda fo- toğraf sanatçõsõ Mehmet Şenocak’a ait fo- toğraflarõ kendi adõna bastõrdõğõ “Fotoğ- raflarla Kültürü ve Doğası ile Ordu” ad- lõ kitapta izinsiz ve habersiz yayõmladõğõ için dava açõldõ. Günay, geçen yõl Ordu 1. As- liye Ceza Mahkemesi’nce 2 yõl hapis ve 50 bin YTL para cezasõna çarptõrõldõ ancak ce- zasõ ertelendi. Mahkeme tarafõndan Gü- nay’õn Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 51/3 maddesi uyarõnca 1 yõl 8 ay süre ile dene- tim altõna alõnmasõna da karar verildi. Günay, kararõn temyizi için üst mahke- meye başvurdu. Ancak Yargõtay daha tem- yizi görüşmeden Günay, ceza almasõna neden olan kitabõn ikinci baskõsõnõ çõkarõnca Ordu Cumhuriyet Savcõlõğõ yeniden so- ruşturma başlattõ. Ordu Cumhuriyet Sav- cõlõğõ’nõn 1. Asliye Ceza Mahkemesi’ne gönderdiği iddianamede, Günay’õn 6 yõla kadar hapis ve 300 bin YTL’ye kadar pa- ra cezasõ ile cezalandõrõlmasõ ve kitabõn top- latõlmasõ istendi. Asli görevlerinden olan korsanõ yayõncõlõğõ önlemek yerine bu suç- tan bir mahkûmiyet alan, 6 ayrõ suçtan da sabõkasõ bulunan İl Kültür ve Turizm Mü- dürü Muzaffer Günay’õn kendi memleke- tinde görev yapmasõndan rahatsõz olan Kültür ve Turizm Bakanõ Günay’õn parti içi baskõdan dolayõ il Kültür Müdürü’nü gö- revden alamadõğõ ileri sürüldü. Cahit Çetin, Leyla Tavşanoğlu’nun sorularını yanıtladı. KÜLTÜR BAKANLIĞI DİZİLER İLGİYİ ARTTIRDI Taş işçiliğinin en güzel örnekleri Midyat’ta..
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle