03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 9 AĞUSTOS 2008 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 GEÇMİŞTEN GELECEĞE ORHAN ERİNÇ Gazeteciliğin Donkişotları Öyle günler oluyor ki.. Babıâli’de 52’nci yılıma girmiş olmama karşın, hâlâ daha gazeteciliği öğ- renememiş olduğum, ya da bize öğretilenlerin yan- lış olduğu kanısına kapılmaktan kendimi alamı- yorum. Eskiden gazetelerde, doğruluğu kesinleştirile- memiş haberlerin ya da haber değeri taşıyan söy- lentilerin yayımlandığı özel bölümler vardı. Gazeteciler, önemli sayılan, ama haberde bu- lunması gereken kesinlikten yoksun olduğu için haber gibi yazılamayanları, bu özel köşelerde de- ğerlendirirlerdi. Bu alanın pirinin, “Sabiha Deren” takma adıy- la Yeni Sabah gazetesindeki köşede başlatan us- talarımızdan Genel Yayın Yönetmenim Hakkı Dev- rim olduğunu söyleyebilirim. Cumhuriyet’e gelmeden önceki çalıştığım Ye- ni Sabah’ta, arada ben de bu köşeye yazılar öne- rirdim. Köşeye girdiğinde sevinirdim. Çünkü söy- lenti düzeyinde bile olsa ince eleyip sık dokuyan bir gazeteciydi Devrim. Yıllar sonra aynı işi, 5 yıl kadar Hürriyet’te ben üstlendim. “Bir Günün Hikâyesi” köşesinin edi- törlüğünü yaptım. Kulakları çınlasın, köşenin en velud yazarı da siyasetin nabzını tutma ustası Se- zai Bayar’dı. Hiçbir yöneticinin aklına o tür yazıları değil man- şet yapmak tek sütun başlıkla bile haber sayfa- larına aktarmak gelmezdi. Ne yazık ki bugün, benzer bir meslek duyarlı- ğından söz etmek mümkün değil. Cumhuriyet, bildim bileli yayın ilkelerinden ra- hatsız olanların hedef tahtasıdır. Brüt 45 yıllık Cumhuriyetçilik yaşamımda Cum- huriyet’e kızanlar önceleri kaba kuvvete başvu- rurlardı. Gün geçmezdi ki Komünizmle Mücade- le Derneği, Ülkü Ocakları, kendilerini solcu sanan öğrenci örgütü temsilcileri gazeteye kadar gelip bizleri tehdit etmesin, yalanlar uydurup karalamaya çalışmasın... Yıllar geçince yöntemler de değişti. Kızanlar ar- tık dedikodular uydurmaya, uydurulan dedikoduları manşetlere taşıyarak saldırmaya başladılar. Böyle bir yönteme başvurma zorunluluğunu du- yuyorlar. Çünkü gerçekleri yazarlarsa Cumhuri- yet’i yıpratamayacaklarını anladılar. Bu nedenle de kendilerine tek yol olarak iftira kaldı. Hedef tahtasının 12’sinde gazetemizin İmtiyaz Sahibi ve Başyazarı İlhan Selçuk var. Gün geç- miyor ki, laik Cumhuriyet’ten rahatsızlık duyanların yayın organlığını üstlenmiş gazetelerde manşet ol- masın... Kısa bir süre önce bir de baktım ki dedikodu ha- berciliğinin kurbanları arasına ben de katılmışım. 15 yıl önceki bir dedikodu, 1963 Ekimi’nde mu- habir olarak geldiğim Cumhuriyet’ten 1981’de ya- zı işleri müdürü iken yönetim değişikliği nedeniyle ayrılmış olmamı da es geçerek 1993’te dönüşü- me kulp takma aracı yapılmış. Uğur Mumcu, İlhan Selçuk’la gazeteden çı- karılacak(!) 85 gazeteci için kavga etmiş, kararı ko- layca uygulamak için de Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Genel Başkanı Orhan Erinç işe alınacakmış! Söz konusu dönemde Cumhuriyet’te olan Hik- met Çetinkaya ile Şükran Soner, gerçek tanık- lıklarını anlattılar. Ben yalnızca şunu ekleyeyim. 26 Mayıs 1981’de ayrıldığım Cumhuriyet’e Ge- nel Yayın Danışmanı olarak 17 Şubat 1993’te döndüğümde TGS ile gazete arasındaki toplu iş söz- leşmesi görüşmeleri devam ediyordu. Anlaşma ol- mayınca 14 Ocak 1994 günü grev başlatılması ka- rarı alındı. Ben de 13 Ocak’ta Cumhuriyet’ten ikin- ci kez istifa edip eşyalarımı alarak çıktım. 14 Ocak sabahı da kolumuzun altına “Bu iş ye- rinde grev vardır” afişini koyup Cumhuriyet’e gel- dik. Ama grev uygulanmadı. Araya girenler sa- yesinde imzalar atıldı. Cumhuriyet’teki görevime de, niye gazeteye gel- mediğimi merak eden arkadaşlarımın girişimiyle döndüm. Anlattıklarım basit bir gazetecilik çabasıyla öğrenilebilecek şeyler. Öncelikle bir gazetecinin 15 yıl önceki dedikoduyu aktarırken “Acaba 85 ga- zeteciye ne oldu?” sorusunu aklına getirmemiş ol- masını yadırgadığımı belirtmeliyim. Giderek yaygınlaşan benzer gazetecilik anlayışı, gazeteciliği daha da küçümsetiyor. İşin daha da kötüsü, böyle gazetecilik yapmaktan mutluluk du- yanların sayısı da ne yazık ki artıyor... Cumhuri- yet’e saldıranlar sanırım Basın Tarihi’mizde “Ga- zeteciliğin Donkişotları” olarak özel bir yere sa- hip olacaklar... [email protected] Başbakanlõğa 1989’da gönderilen gizli yazõda Aksoy, Çetin, Dursun, Üçok ve Karataş’õn öldürüleceği bilgisi yer alõyor MİT suikastlarõ bildirmişİstanbul Haber Servisi - MİT Müsteşarlõğõ’nõn 19 Aralõk 1989’da Başbakanlõğa gönderdiği gizli ya- zõda, Muammer Aksoy, Çetin Emeç, Turan Dursun, Bahriye Üçok ve Dursun Karataş’õn yurt- dõşõndan getirilecek tarikat men- suplarõnca öldürüleceği bilgisi yer alõyor. Ergenekon dava dosyasõndaki de- liller arasõnda yer alan ve “çok giz- li” ibareli yazõda Korgeneral Teo- man Koman’õn imzasõ bulunuyor. Yazõda Türkiye’nin çok tehlikeli bir döneme girdiğine dikkat çekilerek, servis olarak yaptõklarõ istihbarat so- nucunda, 12 Aralõk 1989 tarihinde, Keçiören Kamilocak Mahallesi Kõz- larpazarõ Caddesi Emirdağ Sokak No: 30 Ankara adresinde bir toplantõ yapõldõğõ belirtiliyor. Toplantõya katõlan Kemal Kaçar, Hüseyin Kumaş, Ali Ak, İbrahim Aslan, Mahmut Şarih, Ahmet Hoçaoğlu, Mehmet Şişman, Mehmet Yuf- kayürek, Şeyh ..., Mehmet ...., Mumin Uyar, İbrahim Nalban- toğlu adlõ şahõslarõn ortak karar al- dõklarõ kaydedilerek, “Süleyman- cıların ülke çapında yayılmasına büyük engel olarak gördükleri Muammer Aksoy, Çetin Emeç, Turan Dursun, Bahriye Üçok ve Dursun Karataş’ın yurtdışından getirilecek tarikat mensubu ta- rafından öldürülmeleri kararlaş- tırılmıştır. Gelişmeler yakından izlenmekte olup, derlenecek bil- giler bilahare arz edilecektir” de- niliyor. Yazõnõn ekinde de toplantõya katõlanlarõn kimlik bilgileri yer alõ- yor. Kemal Kaçar’õn Süleymancõlõk faaliyetlerinin lideri ve tarikatõn kurucusu Süleyman Hilmi Tuna- han’õn damadõ olduğu belirtili- yor.Tunahan’la Kütahya’da şeriat propagandasõ yapmaktan tutukla- narak yargõlandõğõ, 1965, 1977 se- çimlerinde Adalet Partisi’nden mil- letvekili seçildiği, Süleymancõlõk faaliyetleri nedeniyle 1981 yõlõnda Antalya’da gözaltõna alõnarak ser- best bõrakõldõğõ, halen tarikatõn tek lideri olarak faaliyetlerini sürdür- düğü, Ro-Ro deniz taşõmacõlõğõ, soğuk hava depolarõ ve G Gemici- lik ve Tankercilik şirketinin sahibi olduğu ifade ediliyor. Vaiz olduğu İstanbul’da yaşadõğõ kaydediliyor. Korkut Özal’ın adı geçti Hüseyin Kumaş’õn örgütün Tür- kiye sorumlusu olduğu, İstanbul’da yaşadõğõ, Ali Ak’õn da Doğu Ana- dolu bölge sorumlusu olduğu be- lirtiliyor. İbrahim Aslan’õn 150 ta- ne TIR şirketi olduğu, nakliye şir- ketlerinin bulunduğu belirtilerek, Mahmut Şarih’in gemicilik yaptõğõ, İbrahim Nalbantoğlu’nun Hollanda sorumlusu olduğu, Mumin Uyar’õn ise Samsun’da yaşadõğõ ve örgütün Karadeniz sorumlusu olduğu, Meh- met Yufkayürek Doğu Anadolu so- rumlusu olduğu, toplantõya katõlan diğer şahõslarõn da örgütün Avrupa, Avusturya ve İç Anadolu sorumlu- larõ olduklarõ belirtiliyor. Yazõnõn so- nunda ise şu not dikkat çekiyor: “Tarikatın mali finansmanı Korkut Özal tarafından Suudi Arabistan yönetimince Faysal Fi- nans aracılığıyla sağlanmakta- dır.” Bahriye Üçok, Çetin Emeç, Turan Dursun ve Muammer Aksoy uğradıkları suikastlar sonucu öldürüldüler. İstanbul Haber Servisi - Uzun bir süredir Amerika’da ya- şayan Fethullah Gülen ve gru- bu hakkõnda çalõşma yürütür- ken, yasadõşõ telefon dinledikle- ri gerekçesiyle 1999’da görevle- rinden alõnan Ankara Emniyet Müdürlüğü personeli hakkõnda- ki inceleme, ilginç bilgileri gün õşõğõna çõkardõ. Ankara Emniyet Müdürlüğü 1999 yõlõnda, Cumhurbaşkanlõğõ, Genelkurmay Başkanlõğõ, ba- kanlõklar ve bazõ siyasi parti ge- nel merkezlerine ait telefonlarõn maksadõ aşan bir şekilde perso- nelce sorgulandõğõ iddiasõyla Em- niyet Genel Müdürlüğü’nce in- celeme geçirmiş. Bu inceleme so- nucunda da Emniyet Müdür Ya- rõdõmcõsõ Vekili Osman Ak, İs- tihbarat Şube Müdürü Ersan Dalman ve burada görevli em- niyet amiri Zafer Aktaş görev- lerinden alõnmõş. Ankara İl Em- niyet Müdürü Cevdet Saral, bu konu ile ilgili Emniyet Genel Mü- dürü ile 16 Nisan 1999 günü bir görüşme yaptõktan sonra, Genel Müdür Necati Bilican’a “çok gizli”, “kişiye özel” ibareli yazõ göndermiş. Ergenekon dava dos- yasõnda bulunan yazõda, telefon detay sorgulamalarõnda birçok hassas özelliklere sahip olabile- cek adreslerin ele alõndõğõ, bunun da sistemin teknik mantõğõ göz önüne alõndõğõnda istem dõşõ ve kaçõnõlmaz sonuçlarõ ortaya çõ- kardõğõ kaydedildi. Ömer Lütfü Topal’õn kurye olarak kullandõ- ğõ Yeşim Kuzey’in cep telefonu ve amcasõ Ali Yalvaç’a ait tele- fonlarla, Türkiye Kalkõnma Ban- kasõ Genel Müdürü iken zim- metine para geçirmek suçundan yakalanan Özal Baysal’a ait ve ilişkili telefonlarda yapõlan ça- lõşmalarda, Cumhurbaşkanlõğõ Genel Sekreterliği, Cumhurbaş- kanlõğõ Köşkü, Cumhurbaşkanlõğõ Koruma Şube Müdürlüğü, Cum- hurbaşkanlõğõ Tarabya Köşkü, ANAP, DYP, Başbakanlõk Özel Kalem Müdürlüğü, Başbakanlõk, Bayõndõrlõk ve İskân Bakanlõğõ, Emniyet Genel Müdürlüğü, İs- tanbul Emniyet Müdürlüğü Özel Kalem, Antalya Valiliği ve Tu- rizm Bakanlõğõ gibi kurumlara ait telefonlarõn çõktõğõ belirtildi. Gülen’i soruşturuyorlardı Görevlerinden alõnmasõ em- redilen üç personelin, 28 önem- li operasyonda görev aldõğõ, ba- kanlõğõn takdirini kazandõklarõnõ belirten Saral, ayrõca, Osman Ak’õn öncülük yapar mahiyette bilgi işlem alanõnda kazanõm sunduğunu belirtti. Bu personel aleyhine böylesine haksõz iddia- larõn gündeme getirilmesindeki zamanlamanõn konuya değişik boyutlar kazandõrdõğõnõ belirterek, “Gülen grubu hakkında çalış- ma başlatılmasıyla ilgili yazı İs- tihbarat Daire Başkanlığı’na (İDB) yazılmıştır. Bu yazıyı takip eden günlerden sonra Ankara İstihbarat Şube Mü- dürlüğü bilgisayarlarında ga- rip müdahalelerle karşılaşıl- mış, müdahaleler veri tabanı- na ulaşma hatta silmeler şek- linde olmuştur” dedi. Sonrasõnda da personelin gö- revden alõnmasõnõn gündeme gel- diğine dikkat çekerek, şöyle de- vam etti: “İDB bilgi işlem ve hassas birimlerinde görevli ba- zı personelin hedef olduğu an- laşılmıştır. Bundan da vahim olanı, 1992 yılında anılan ör- güte karşı yürütülen çalışma- yı içinde bulunduran ve DGM’ye sevk edilen şahıslar- dan birisinin İDB Özel Kalem Amiri olarak hâlâ görevine devam etmesi, nasıl bir diren- çle karşı karşıya bulunuldu- ğunu göstermektedir. Hal böy- le iken Gülen ve ‘Işõk Tarikatõ’ mensuplarına yönelik bir ted- bir alınması gerekirken, bu konuda çalışmayı yürüten so- rumluları görevden almanın izahinin yapılabileceğine zor- lanacağınız kanaatindeyim.” Ankara Emniyet Müdürlüğü’nde görevli ekip, yasadõşõ telefon dinlediği gerekçesiyle 1999’da görevden alõndõ Gülen’i araştırmaları engellendi ‘Haberler iftira kampanyasının parçası’ Erdost, yapõlan haberlere karşõlõk gönderdiği açõklamalarõn yayõmlanmadõğõnõ söyledi Akın Birdal’a yönelik suikastla ilgili yapõlan çalõş- malarda, Susurluk davasõnõn kilit ismi olarak anõlan Yeşil kod adlõ Mahmut Yıldırım’a ulaşõldõğõ, faille- rin yakalanmasõ için irtibatlõ olduklarõ değerlendirilen cep ve sabit telefonlarda in- celeme yapõldõğõ belirtildi. Bu telefonlarõn da Cumhur- başkanlõğõ, Başbakanlõk, Milli Güvenlik Kurulu, MİT, Jandarma Genel Ko- mutanlõğõ, İl Jandarma Ko- mutanlõğõ, Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlõğõ, İzmir Emniyet Müdürlüğü, Kocaeli Emni- yet Müdürlüğü ve Harp Akademileri Komutanlõ- ğõ’na ait telefon numaralarõ- nõn çõktõğõnõn görüldüğü kaydedildi. Mesut Yıl- maz’õn eşi Berna Yılmaz’a suikast düzenleyeceği iddia edilen Abdullah Argun Çe- tin’e ait telefon kartlarõnda yapõlan incelemede, Başba- kanlõk, TBMM, ANAP, CHP, Danõştay, Ulaştõrma Bakanlõğõ ve Gençlik ve Spor Bakanlõğõ’na ait tele- fon numaralarõ çõktõğõ kay- dedilerek, Burdur Cezaevi firarisi Kürşat Yılmaz’õn telefonlarõnõn bir ucunun da Başbakanlõk, devlet bakanõ evi, Tarõm ve Köy İşleri Ba- kanlõğõ, TOKİ, Emniyet Müdürlüğü, Milli Savunma Bakanlõğõ ve Adalet Bakan- lõğõ’na ait telefonlara ulaştõ- ğõ kaydedildi. Bu yöntemin, istenmeyen birçok numara ile karşõlaşõlmasõ sonucunu doğurmuşsa da başarõlõ ope- rasyonlarõn gerçekleşmesini sağladõğõ ifade edilerek, is- tihbarat ketumiyeti prensi- binden hareketle hiçbir ma- sum ilişkinin deşifre edilme- diği kaydedildi. YEŞİL’İN TELEFONU ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Yayõmcõ - yazar Muzaffer İlhan Er- dost, Zaman gazetesinde 6 Ağustos gü- nü yayõmlanan “Sabıkalı yazardan, Selçuk’a torpil ricası’ başlõklõ haberde iddia edilenler hakkõnda bir açõklama yaptõ. Zaman gazetesi Erdost’un açõkla- masõnõ yayõmlamazken, aynõ iddia bu kez Bizim Bolu gazetesinde yer aldõ. Zaman gazetesinin haberinde, Er- dost’un Prof. Dr. Kadri Yamaç’õn rek- tör olduğu dönemde Gazi Üniversite- si’ne bir doktor yerleştirmek istediği, bu konuda da gazetemiz İmtiyaz Sahibi İlhan Selçuk’a bir mektup yazarak yar- dõm talebinde bulunduğu belirtildi. Ha- berde ayrõca Erdost’un Selçuk’a gön- derdiği mektupta rektör Yamaç’õn, İP Genel Başkanõ Doğu Perinçek ile ya- kõnlõğõna değindiği ve Selçuk’tan Perin- çek ile görüşmesini rica ettiği de iddia edildi. Haberde ayrõca Erdost’un “Tür- kiye’nin Yeni Sevr’e Zorlanmasında Üç Sıvas” adlõ kitabõ nedeniyle de 12 ay hapis cezasõna çarptõrõldõğõ da iddia edildi. Erdost söz konusu iddialar üzeri- ne Zaman gazetesine bir tekzip metni gönderdi. Ancak Zaman gazetesi Er- dost’un açõklamasõnõ yayõmlamadõ. Za- man gazetesinin haberi üzerine aynõ id- dialar bu kez Bizim Bolu gazetesinde de yayõmlandõ. Bunun üzerine Erdost, Zaman gazetesine gönderdiği açõklama- nõn bir benzerini de Bizim Bolu gazete- sine iletti. Erdost, habere ilişkin olarak özetle şu açõklamayõ yaptõ: “Bizim Bolu gazetesinin 07.08.2008 günlü sayısında ‘AİBÜ’de Ergenekon Kokusu’ adlı haberiniz bir iftira kampanyasının parçasıdır. Birinci- si,‘Türkiye’nin Yeni Sevr’e Zorlanmasõ Odağõnda Üç Sõvas’ adlı kitabım hak- kında dava açıldığı ve 12 ay hapis ce- zasına mahkûm olduğum doğrudur. Ama aynı mahkeme aynı kitap hak- kında, ‘hiç dava açõlmamõş’ hükmün- de kararıyla mahkûmiyet kararını silmiştir. Ayrıca AİHM, bu yanlış ka- rardan dolayı, Türk hükümetini, ba- na on bin Avro’ya yakın para cezası ödemeye mahkûm etmiştir. Bu konu- da yayın yapan Zaman gazetesine gönderdiğim açıklama bugüne değin yayımlanmamıştır. İkincisi, doçent doktoru, fakülteye benim yerleştirdi- ğim bir başka iftiradır. Dördüncüsü, haber yazınızda doçent doktorun ‘Kapitalizmin Yeni Garantörleri’ yazı- sı, Zaman gazetesini ve gazetenizi te- dirgin etmiş görünüyor. Bu yazı, İn- giltere’de gerçekleştirilen Gülen’le il- gili sempozyumun internete geçen belgelerinden özetlenmiştir.” ‘Çakõr-Küçük ortaklõğõ düşündürücü’ İstanbul Haber Servisi - Eski İs- tanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürü Adil Serdar Saçan, Ergenekon soruşturmasõnõn kapatõl- masõna ilişkin iddialara tanõk gös- terdiği dönemin İstanbul Valisi Erol Çakır ve İstanbul Emniyet Müdürü Hasan Özdemir’e sözlü olarak bilgi verdiğini söyledi. Sa- çan, Vali Çakõr’õn soruşturmanõn ki- lit ismi Veli Küçük’le emekli oldu- ğu dönemde ortak şirket kurmalarõ- nõn da düşündürücü olduğunu söy- ledi. Özdemir ve Çakõr’õn kapatõlan so- ruşturmaya ilişkin bilgileri olduğu yönünde iddialarda bulunan döne- min İstanbul Organize Suçlarla Mü- cadele Şube Müdürü Saçan, soruş- turmaya ilişkin tüm gelişmelerin dönemin yetkilileri tarafõndan ya- kõndan izlendiğini anlattõ. Saçan, “Ben Veli Küçük ile ilgili bu so- ruşturma iznini aldım. Bu izni İs- tihbarat’a gönderdim. Ama, üç ay sonra da, ‘Tuncay Güney ve adamlarõnõ bana getirenler de ayrõ bir çete..’ Ben üç ay kadar sonra temmuz ayında İstihbarat’taki Fethullahçı polisler hakkında da soruşturma izni aldım” dedi. Saçan, dönemin Emniyet Müdürü ve MHP Gaziantep Milletvekili Ha- san Özdemir’in, Tuncay Güney ve Ümit Oğuztan hakkõnda işlem iste- mine ilişkin savcõlõk yazõsõnõ gör- mediği açõklamasõnõn doğru olduğu- nu, ancak belgeyi görmemesinin ge- lişmeleri bilmediği anlamõna gelme- yeceğini söyledi. Saçan, Özdemir’in sözlü olarak bilgilendirildiğine dik- kat çekti. Özdemir ise, Güney ve Oğuztan hakkõndaki savcõlõk yazõsõ- na ilişkin “Savcılık direkt olarak Organize Suçlar Şubesi’ne yaz- mış. Adil ‘Bana gelen yazõyla ilgili belgeler var’ dese bile bunlar ge- neldir. O yazı bana gelmez. Gör- medim de. Zaten savcılık da bir şey bulamamış ve takipsizlik ver- miş” açõklamasõnda bulundu. Yağız soru önergesi verdi İstanbul Haber Servisi - DSP İstanbul Milletvekili Süleyman Yağõz, Ergenekon soruşturmasõ kapsamõnda yaşamõnõ yitiren Kuddusi Okkõr ile sağlõk durumlarõ bozulan gazeteci Asuman Özdemir ve Ferit İlsever hakkõnda Adalet Bakanõ Mehmet Ali Şahin’in yanõtlamasõ istemiyle dün soru önergesi verdi. Yağõz önergesinde şu sorulara yer verdi. “Benzer sağlõk sorunlarõ yaşayan kaç tutuklu ve hükümlü vardõr? Kaç kişi tahliye kararõ talep etmiştir? Hastalõk nedenleri nelerdir?” Ayrõca, Yağõz’õn Başbakan Yardõmcõsõ Cemil Çiçek’in yanõtlamasõ istemiyle 15 Temmuz’da verdiği ve AKP yanlõsõ basõna sõzdõrõlan haberlerle ilgili önergeye Bakan Çiçek’in, “Türk Silahlõ Kuvvetleri’nin her türlü siyasi mülahazanõn dõşõnda ve üstünde tutulmasõ gerekir” yönünde yanõt verdiği kaydedildi. Hayat Televizyonu’ndan teşekkür ADANA (Cumhuriyet Bürosu) - Yayõnõ 22 gün durdurulan Hayat Televizyonu’nun Adana girişimcileri, sansüre karşõ kendilerine destek olanlara düzenledikleri basõn toplantõsõyla teşekkür etti. Hayat TV Adana Temsilcisi Erman Koçak, “Sendikalarõn, meslek odalarõnõn ve kitle örgütlerinin dayanõşmasõ, mücadelesi bu karanlõğõ dağõttõ. Bizimle dayanõşma içinde olan herkese teşekkür ediyoruz” dedi. Adil Serdar Saçan: Vali Çakõr ve Özdemir sözlü olarak bilgilendiriliyorlardõ Hakkında çok sayıda dava açılan ve işkence yaptığı iddiasıyla da yargılanan Saçan bu suçtan beraat etmişti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle