30 Nisan 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 6 AĞUSTOS 2008 ÇARŞAMBA 6 HABERLER AVRUPA GÜRAY ÖZ “Devrimci” AKP’nin Anayasa Mahkemesi tarafından 1’e 10’luk bir çoğunlukla hazine yardımından mahru- miyete mahkûm edilmesi en çok liberalleri üzdü. Şimdi durumun kurtarılmasına yoğunlaşan ça- baların tek sığınağı, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın kararı okuyan değil, yorumlayan konuşmasıdır. Usule uygun olmadığı pek açık olan bu konuşma, yaklaşık olarak şöyledir: “Ana- yasayı değiştirin ve önümüze böyle savunul- ması zor davaların gelmesini önleyin.” Mahkeme kararını bir “uzlaşma” çağrısı olarak yorumlayanlar yanılıyorlar. Haşim Kılıç’ın göster- diği yol bir uzlaşma değil, Anayasa Mahkeme- si’ni devreden çıkarmayı salık veren bir yol ha- ritası önerisidir. Ne karardan, ne de bu “yol haritasından” uz- laşma çıkar. Bu durumu en iyi bilenler ise AKP’ye akıl ho- calığını son yıllarda meslek edinmiş olan liberal- lerimizdir. Onlar da zaten uzlaşma değil, savaş istiyorlar. Tezleri, “Uzlaşırsan kaybedersin” cümlesiy- le özetlenebilir. Var olduğu söylenen “uzlaşma- dan” fena halde rahatsızdırlar. Yazılanlara bakarsanız, Türkiye’de TSK ile la- ikliğe karşı hareketlerin odağı olduğu hükmüyle hazine yardımından mahrumiyet cezasına çarp- tırılmış iktidar partisi AKP arasında bir uzlaşma ol- duğuna inanmanız gerekiyor. Tablonun tuhaflığı herkesin dikkatindedir. Anayasa Mahkemesi, iktidar partisi AKP’yi 1’e 10’luk bir çoğunlukla mahkûm ediyor. Mahkeme Başkanı Kılıç o tek oyun sahibidir ve kararı açık- larken, “Anayasadaki parti kapatma maddele- rini değiştirin” diye heyetince mahkûm edilen partiye yol gösteriyor. Yani uzlaşmayı falan bir ya- na bırakın, bizi devreden çıkaracak bir değişikli- ği hemen yapın, diyor. Türkiye’nin özellikle büyük gazetelerinde ise uzlaşma haberleri var. Kimle kim arasında? Or- du ile AKP arasında. Uzlaşma çağrıları ise siya- silere, özellikle de CHP’ye yöneliyor. Buna en çok kim kızıyor? Şu sıralarda TSK’nin hizaya ge- tirilmesi, CHP’nin tasfiyesi konusunda yoğun bir çaba içinde olan liberaller. Garip bir ülkedir bizim ülkemiz. Bizim liberallerin hizaya getirmek istedikleri ara- sında yalnızca TSK ve CHP yok. Onların öncelikli derdi solu hizaya getirmektir. Bu konuda yazdık- ları yazıları üst üste koyun arşı âlâya varır. Solu beğenmiyorlar. Solu çağdışı buluyorlar. Solla dal- ga geçmeyi pek seviyorlar. Hepsi de eski solcudurlar, öfkelerinin, alayları- nın, çok bilmişliklerinin arkasında yatan da eski solculuklarından kaynaklanan kompleksleridir. 68’den 74’e kadar pek devrimciydiler. Öyle TİP falan kesmiyordu onları. Sonra gündemin değiş- tiğini fark ettiler ve “Yeni” bir “Gündem”in peşi- ne düştüler. Sovyetler’in yıkılması, dağılıp git- mesi, gündemlerini bir kere daha değiştirdi. Hemen oturdular, kavramlar üzerinde çalış- maya başladılar. Bilirler, kavramlar çok önemlidir. İnsanların dü- şüncelerini değiştirmelerini istiyorsanız, kavram- larla oynayacak, içlerini boşaltacak, mümkün ol- duğu ölçüde, karşı taraf, eski arkadaşlar, yani sol tam sinmişken tersyüz edivereceksiniz. Devrim mi? Al sana şortla asker teftiş eden, ka- lıpları kıran Özal. Sol mu? Sen hiç İdris Hoca okumadın mı? Al sana AKP. Emperyalizm mi? Eskidi, eskidi. Silahlı işgal ol- madıkça emperyalizm mi olurmuş? Irak’taki ABD mi? O İmparatorluk’tur, yapar. Yüz yıl kadar son- ra içinde mayalanan “çokluk” tarafından “de- ğiştirilecektir”. Şimdi onun “hukukunu” kabul etmekten başka çıkar yol yoktur. O BOP’tur, Ye- ni Düzen’dir. Beğenmedin mi? Öyleyse sen darbecisin. Oysa biliyoruz; darbe, çoğunlukla mahkûm edilmiş bir partinin iktidarını koruyabilmesini sağlayan koşulların ta kendisidir. Sivildir ve yi- ne de darbedir. Şimdi geldikleri noktada tereddüt içindedirler. Yahu bu kadar attık tuttuk, ya yutmadılar- sa. Ya dengeleri yanlış yorumladık, fazla ileri gittikse, ya fincancı katırlarını ürküttükse. Korkuları dağları bekler. Kavramları da değiştirdiler, korkmamanın tek yolu olan 70’li yılların devrimciliğine de döne- mezler ki! e-posta: [email protected] AKP politikalarõyla koruyucu sağlõk hizmetleri etkisizleşti, hastaneler ticarethaneye benzedi Sağlõkta ölüme ‘dönüşüm’ MAHMUT LICALI ANKARA - Türkiye’nin ilk, başkentin en bü- yük doğumevi olan Dr. Zekai Tahir Burak Has- tanesi’nde temmuz ayõndan itibaren 49 bebe- ğin yaşamõnõ yitirmesine gerekçe olarak gös- terilen “hasta yoğunluğunun” temelinde AKP’nin sağlõkta uyguladõğõ politikalar yatõyor. AKP döneminde Türkiye’nin dört bir yanõnda bulunan “sağlıkta birinci basamak” olarak ta- nõmlanan “koruyucu sağlık hizmeti” veren ku- rumlar (sağlõk ocaklarõ) ya kapatõldõ ya da unu- tuldu. Anne ve çocuk sağlõğõ konusunda hizmet veren sağlõk ocaklarõndaki personel sõkõntõsõnõn yanõ sõra fiziksel koşullarõn da kötü olmasõ, bu kurumlarõ hizmet veremez hale getirdi. AKP dö- neminde koruyucu sağlõk hizmeti veren sağlõk ocaklarõ yerine dayatõlan “aile hekimliği uy- gulaması” hem sağlõk çalõşanlarõnõ, hem de yok- sul yurttaşlarõ mağdur etti. SSK’ye bağlõ has- tanelerin 2003 yõlõnda Sağlõk Bakanlõğõ’na herhangi bir plan yapõlmadan devredilmesinin ardõndan hasta sayõsõnda büyük bir artõş yaşandõ. KORUYUCU ÖNLEM KALKTI YOĞUNLUK ARTTI Koruyucu sağlõk hizmetinden yoksun bõra- kõlan yurttaşlar, herhangi bir hastalõk karşõsõnda önleyici hizmet alamadõklarõ için tedavi edici hizmet veren hastane önlerinde uzun kuyruk- lar oluşturuyor. Herhangi bir sağlõk sorunu ya- şayan yurttaşlar etkisizleştirilen sağlõk ocaklarõ yerine hastaneye gitmek zorunda kalõyor. Sağ- lõk ocaklarõnõn işlevsizleştirilmesi, hastanelerde yeterli sayõda personelin istihdam edilmeme- si hastanelerdeki hasta yoğunluğunun adeta iki- ye katlanmasõna yol açtõ. AKP döneminde çõ- kan bazõ yasa ve yönetmelikler ile de sağlõk ça- lõşanlarõn iş yükü arttõ. Sağlõk çalõşanlarõ yoğun mesai ve hasta yoğunluğu nedeniyle hastala- ra tam olarak hizmet veremiyor. SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ NEDEN SUSUYOR? Başkentin göbeğinde onlarca bebek yaşamõnõ yitirirken, aynõ zamanda çocuk sağlõğõ uzma- nõ da olan Sağlõk Bakanõ Recep Akdağ has- taneye bile gitmeye gerek görmüyor. Bakan bir açõklama da yapmõyor. Yaşamõnõ yitiren bebek sayõsõ 49’a ulaştõğõnda yalnõzca “iddiaları araştırmak üzere” bir heyet görevlendir- mekle yetinen Akdağ, Başbakan Recep Tay- yip Erdoğan’õn “Her kadın 3 çocuk doğur- malı” açõklamasõna “Yıllardır ülkemizde birileri vatandaşlara çocuk yapmayın şek- linde bir telkinde bulundular. Bu yanlış bir telkindir. Ortalama olarak bir ailenin 2 çocuk veya daha aşa- ğısında çocuğu olursa nüfusu- muz ihtiyarlar ve o zaman baş- ka problemlerle karşı karşıya kalırız” diyerek destek vermiş- ti. ‘HASTANELER TİCARETHANE OLDU’ Sağlõk ve Sosyal Hizmet Emek- çileri Sendikasõ (SES) Ankara Şube Başkanõ İbrahim Kaya, Türkiye genelindeki hastanelerde personel sayõsõnõn az, hasta sayõ- sõnõn çok olmasõnõn hastaneleri ki- litlediğini belirtti. Türkiye’de sağlõğa ayrõlan bütçenin yüzde 3’ü geçmediğini vurgulayan Kara, “Dünya Sağlık Örgütü Türki- ye bütçesinin en az yüzde 10’unu kamu sağlığına ayır- ması gerektiğini belirtiyor. Fa- kat bugün varolan sağlık ocak- ları kapatılıyor” dedi. AKP dö- neminde koruyucu sağlõk hiz- metlerinin terk edildiğini ifade eden Kaya, “Koruyu sağlık hiz- metleri terk edilince direkt te- davi edici sağlık hizmetlerine eğilim artmaya başladı. Sağlık ocakları tasfiye edildi. Sağlık ocaklarına hiç katkı yapılmadı” dedi. Kaya, AKP’nin sağlõk ku- rumlarõnõ adeta ticarathaneye dön- üştürdüğünü, sağlõğõ paralõ hale getirdiğini dile getirdi. Kaya, şunlarõ kaydetti: “Tür- kiye’nin başkentinde doğumevi açılması gerekirken, Başbakan Erdoğan’ın her kadından 3 ço- cuk doğurmasını istediği bir dönemde, doğumevini kapatıp çocuk hastanesiyle birleştirerek doğumevini küçük bir birime çevirdiler. Ankara’da diğer hastanelerin doğumevi birim- lerinin dışında yalnızca iki tane doğumevi kaldı.” Kaya, prematüre bebek doğum oranlarõnõn artmasõnõn nedeninin anne-çocuk sağlõğõ konusunda koruyucu sağlõk hizmeti veren sağlõk ocaklarõnõn kapatõlmasõ ol- duğunu söyledi. Kaya, “Sağlık ocakları da yeteri kadar bütçe ayrılmadığı için gebelik ile ilgili işlemler yapılmıyor. Prematü- re doğumların artmasının so- rumlusu o hastanelerde çalışan personel değildir” diye konuştu. ‘Sorumlu AKP iktidarı’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP Genel Başkan Yardõmcõsõ Yılmaz Ateş, yaşanan bebek ölüm- lerinin sorumlusunun AKP iktidarõ olduğunu söyledi. CHP Genel Başkan Yardõmcõsõ Ateş, partisinin Ankara milletvekil- leri Zekeriya Akıncı ve Nesrin Baytok ile birlikte son bir ayda 49 bebek ölümünün gerçekleştiği Dr. Zekai Tahir Burak Kadõn Sağlõğõ Eğitim ve Araştõrma Hastanesi’nde incele- melerde bulundu. Ateş, gazetecilere yaptõğõ açõklamada, “Tüm Ankara’daki riskli be- bek doğumları için, çok acı verici bir ra- kam, 140 yatak var. Bunun 70’i bu hasta- nemizde. Bu hastanemizin çok ilginç bir yönü de var; 80 yıllık hastane tarihinde, 4 başhekim değişmiş” dedi. Ateş şöyle konuştu: “Bu hükümetin sanki bir başbakanı, bir bakanı, bir yetkilisi yok. Buraya daha bir yetkilisi gelip, ‘Nedir bu olay’ dememişlerdir. Öyle anlaşılıyor ki bu hükümet Ankara’daki sağlık sorununun çözümünü ‘Büyük Doğum’ diye bilinen bu hastanemize bırakmış. Yeni bir yatı- rım, geliştirme yok. Aldığımız bilgi- lere göre geçen yılın temmuz ayına göre, hem hasta sayısında bir artış var hem de ölüm oranında bir artış var. Geçen yıldan bu yıla göre binde 2’lik bir artış var. Demek ki bu olay basında, medyada yer almasa Tür- kiye’nin de haberi olmayacakmış.” Ateş, bir gazetecinin “Gözlemlerinize göre, ‘Bu hastanede ihmal yoktur’ di- yebilir misiniz” şeklindeki sorusuna şu karşõ- lõğõ verdi: “Bizim bir gözetim, denetim ola- nağımız olmadı. Bize söylenen herhangi bir ihmal yok. Ama görülen şu ki ortada bir ih- mal var, bir sorumsuzluk var. Bu sorum- suzluk buradaki personelden ziyade Sağlık Bakanı’na aittir, Başbakan’a aittir. AKP iktidarının sağlıksız sağlık politikalarından kaynaklanan bir durum mevcut.” Cumhu- riyet Savcõlarõnõn herhangi bir suç duyurusuna gerek olmadan harekete geçmeleri gerektiğini, ancak bunun yaşanmadõğõnõ kaydetti. Ateş, CHP’nin konuyu inceleyip TBMM gündemi- ne taşõyabileceğini de söyledi. SES Ankara Şube Başkanı Kaya, Sağlık Bakanı Akdağ’ın bebek ölüm- lerine karşı sessiz kalması konusunda ise “Acaba Başhekim Leyla Mol- lamahmutoğlu Sayın Başbakan’ın eşinin arkadaşı olduğu için mi ses- siz kalıyorlar. Bildiğimiz kadarıyla Sayın Mollamahmutoğlu Emine Erdoğan’ın sınıf arkadaşı. Sayın Bakan acaba bundan ötürü mü be- bek ölümleri hakkında tek bir açıklama yapmadı?” dedi. ‘ B A Ş H E K İ M , E M İ N E E R D O Ğ A N ’ I N A R K A D A Ş I ’ U Z M A N L A R D A N U Y A R I ‘Başka yerlerde de ölümler olabilir’ SİBEL BAHÇETEPE Yapõlan araştõrmalara göre, gelişmiş ülke- lerde hastaneye yatan hastalarõn yüzde 5 ile 15’inde, geri kalmõş ülkelerde ise yüzde 20- 30 oranõnda hastane enfeksiyonuna rastlanõyor. Bu rakamõn Türkiye’de ortalama yüzde 10’larda olduğuna dikkat çeken uzman- lar, her 100 hastanõn 10’unun hastane enfeksiyonu kapabileceğini söylüyorlar. Türk Klinik Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Hastalõk- larõ Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Haluk Eraksoy, hastane enfeksiyonlarõnõn en sõk yoğun bakõm servislerinde görüldüğüne dikkat çekerek, yenidoğan yoğun bakõm yatak sayõsõnõn yetersizliği, personel eksikliği ve zaman zaman hijyenik malzemelerin eksikliği gibi nedenlerin hastane enfeksiyonlarõna davetiye çõkardõğõnõ söyledi. Enfeksiyona bağlõ ölümler tüm dünyada ön sõralarda yer alõyor. Son 3 yõlda Edirne, Kay- seri, Manisa, İstanbul gibi illerde hastane enfeksiyonuna bağlõ bebek ölümleri gerçek- leşmiş, olayõn ardõndan Türk Tabipleri Birliği (TTB) ve İstanbul Tabip Odasõ “Yenidoğan yoğun bakım birimlerinde bebek ölümle- riyle ilgili komisyon raporu” hazõrlamõştõ. Raporda hastane enfeksiyonlarõ hasta yükü fazla olan yenidoğan yoğun bakõm birimlerin yüksek risk taşõdõğõ, bu birimlerde toplam yatak sayõsõnõn 3-14 arasõnda değiştiğini, kuvöz sayõsõnõn ise 9-34 arasõnda olduğu, bir kuvöze 2-3 bebeğin yatõrõldõğõ gerçeğini göz- ler önüne serdi. Raporda yoğun bakõm servislerinin teknolojik ve personel eksikliği gibi konulara da dikkat çekildi. ‘HASTANE ENFEKSİYONU KAÇINILMAZ’ Prof. Dr. Eraksoy, Ankara’da yaşanan ola- yõn ardõnda ihmal ve alõnan önlemlerin yetersiz olduğunu belirterek, “Hastane yöne- timi her ne kadar ölümler enfeksiyonlardan kaynaklanmıyor da dese, hasta sayısının fazlalığı, bir kuvözde 2-3 bebeğin yatırılması gibi koşullar değerlen- dirildiğinde hastane enfeksiyonu kaçınılmaz olur” dedi. “Yarın başka yerde de ölümler olabilir. Bunu önlemeliyiz diyen” Eraksoy, yenido- ğan yoğun bakõm yatak sayõlarõnõn ve personel yetersizliğinin hastane enfeksiyon- larõna davetiye çõkardõğõnõ vurguladõ. Eraksoy, enfeksiyonlarõn artmasõndaki bir diğer önemli olayõ ise temizlik işlerinin taşe- ron firma aracõlõğõyla yapõlmasõ ve asgari ücretle çalõştõrõlan bu işçilerin gerekli hijyene önem vermemeleri olarak sõraladõ. Dr. Gülnihal Şarman ise ülkemizde de yõlda 150 bin çocuğun prematüre (37 hafta- dan önce gerçekleşen doğumlar) olarak dünyaya geldiğini ve bu bebeklerden 60 binin ileri derecede prematüre kategorisine girdiğini anõmsaratak, “Bir hemşire en fazla 3 bebeğin bakımını üstlenmeli, tek kulla- nımlık ve steril malzemeler kullanılmalı” dedi. CHP GENEL BAŞKAN YARDIMCISI YILMAZ ATEŞ 5 AYLIK BEBEĞE YANLIŞ TEŞHİS İki doktora ölüme sebebiyetten soruşturma DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) - Diyar- bakõr Çocuk Hastalõklarõ Hastanesi’nde görevli iki doktor hakkõnda 5 aylõk bebeğe yanlõş teşhis koya- rak ölümüne sebebiyet verdikleri için soruşturma başlatõldõ. Diyarbakõr’da bir şirkette işçi olarak ça- lõşan Kasım Kılınçer, 5 aylõk oğlu Enes’i 23 Temmuz günü halsiz tavõrlarõ nedeniyle Diyarba- kõr Çocuk Hastalõklarõ Hastanesi’ne götürdü. Bu- rada doktor T.E.’nin sadece üç ilaç yazarak oğlu- nu eve gönderdiğini anlatan Kõlõnçer, şöyle konuş- tu: “O ilaçları alıp kullandım. Bir gün sonra oğ- lumun rahatsızlığı artmaya başladı. Yine aynı hastaneye götürdüm. Bu kez görevli Dr. Ö.Y bana ‘Bir şeyi yok’ dedi ve ilaç yazdı. Ben de, ‘Ne gerekiyorsa yapalõm hocam, gerekirse yatõra- lõm’ dedim. O da beni, ‘Bize işimizi mi öğrete- ceksin’ diyerek azarladı. Daha sonra eşimin ıs- rarı üzerine oğlumuzu özel çocuk dal merkezi- ne götürdüm. Oradaki doktor, ‘Bu çocuğun he- men yatõrõlmasõ gerek. Durumu çok ciddi’ dedi. Bana bir yazı yazdı. Ben de o yazıyı alarak Ço- cuk Hastalıkları Hastanesi’ne götürdüm. Yazı- yı gören doktorlar, oğlumu yatırdı. Dicle Üni- versitesi Tıp Fakültesi’ne sevk ettiler. Aynı gün oğlum öldü.” Diyarbakõr Cumhuriyet Başsavcõlõ- ğõ, Kõlõnçer’in suç duyurusu üzerine doktorlar T.E. ve Ö.T. hakkõnda, “ölüme sebebiyet verdikleri” gerekçesiyle soruşturma başlattõ. Zekai Tahir Burak Kadın Sağlığı Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde riskli bebek do- ğumları için yalnızca 70 yatak bulunduğuna dikkat çekildi. (Fotoğraf: AA) YILMAZ ATEŞ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle