05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
İ stanbul Kültür Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Yard. Doç. Dr. Hacer Gülşen, Türkçenin gelişmesi ve korunmasõ için Türkçeyi iyi bilmenin yanõ sõra doğru da kullanmak gerektiğini ifade ederek “Ülkemizdeki tabelaların çoğunluğu İngilizce kelimeler kullanılarak yazılmış. Bunu yazan esnaf özenti içerisinde yazıyor” dedi. Radyo ve televizyonlarda yer alan programlarda hatalõ kullanõmlar ve hatalõ altyazõlarõn da göze çarptõğõnõ vurgulayan Gülşen, “Dilimizi her türlü özenti ve dış etkilerden koruyabilmek, sade, anlaşılır, akıcı bir Türkçeyi de destekleyebilmek amacıyla kurulan Türk Dil Kurumu da ne yazık ki yetersiz kalmakta” yorumunu yaptõ. OLUMSUZ DEĞİŞİM İlkokuldan başlayõp üniversiteye kadar gelen süre içinde öğrencilere verilen eğitimin olumsuz bir şekilde değişime uğradõğõnõ söyleyen Gülşen şunlarõ söyledi: “Üniversitelerde Türkçe derslerinin verilmesi bence son derece düşündürücü ve üzücü bir durum. Öğrencilerimizin büyük bir bölümünde yazım yanlışları göze çarpmakta, konuşurken de kelime sayıları yetersiz olduğu için kendilerini doğru bir şekilde ifade edememektedirler. Bu sorunlar ilkokula başlarken kendi dilini önemseyen ve onu en doğru şekilde hatta el yazısıyla yazan, o minik ellerin üniversiteye gelene kadar ne denli olumsuz bir değişime uğradığı gerçeğini de akla getiriyor.” CMYB C M Y B 4 AĞUSTOS 2008 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER 9 Okumuyoruz, konuşuyoruz NİHAN İNAL / DİLEK DAŞÇI ünyanõn en eski dilleri arasõnda yer alan ve sözcük zenginliği bakõmõndan büyük bir öneme sahip olan Türkçe, İngilizcenin yaygõn kullanõmõ karşõsõnda giderek yoz- laşõyor. Birçok kurum ve şirketin tabela- larda isim olarak İngilizce sözcükleri kul- landõğõ ülkemizde, özellikle gençler Türk- çeyi neredeyse unuttu. İnternet kullanõmõ- nõn artõşõnõn da olumsuz etkisiyle birlikte, gençler günlük konuşmalarõnda ve inter- net yazõşmalarõnda Türkçe sözcükler yeri- ne İngilizceyi tercih ediyor. Uzmanlar, eğitimde, medyada ve gün- lük yaşamda, “yamasız” bir Türkçe kul- lanõlmadõğõna dikkat çekerek çocuklara yönelik kitaplarõn özenli, akõcõ ve Türkçe- nin yapõsõna uygun yazõlmasõ gerektiğini vurguladõlar. Uzmanlar, “Türkçeyi doğ- ru kullanmada en büyük görevin med- yaya düştüğü” görüşünde birleştiler. PAYLAŞIM DİLİ... Tüm Özel Öğretim Kurumlarõ Derneği (TÖDER) Akademik Direktörü Prof. Dr. Adil Çağlar, okul öncesi eğitimin yay- gõnlaştõrõlarak Türkçeyi pedagojik ilkelere uygun bir iletişim ve paylaşõm dili haline dönüştürmenin önemli bir adõm olduğunu dile getirerek “Her kademede, öğretme- nin, Türkçeyi bir düşünme ve konuşma dili olarak mesleki formasyonun en önemli öğesi haline getirmesi gerekiyor. Çocukların Türkçesinin bozulmasına neden olan en önemli faktör internette konuşmaları” yorumunu yaptõ. Çocuk kitaplarõ yazarlarõnõ teşvik ede- cek projelerin geliştirilmesinin şart oldu- ğunu belirten Çağlar, “Çocukların sevdi- ği ünlülerin olduğu yazılı ve görsel ilan- larla çocukların kitap okumaları teşvik edilmeli. Çocukların bilgisayar kullan- malarını sevmelerinden yola çıkarak sanal kütüphaneler oluşturulmalı ve bu kütüphaneleri ziyaret eden öğrenciler ödüllendirilmeli” dedi. ‘DİL BİLİNCİ YOK EDİLİYOR’ Dil Derneği Başkanõ Sevgi Özel, Türkçenin kullanõmõnõn kötüleştikçe toplumun dil bilincinin de bozuldu- ğunu vurgulayarak “Bence Türkçe özellikle iyileştirilmiyor” yorumu- nu yaptõ. Özel, bir toplumun kendi dilini çok iyi kullanmasõ gerektiğini be- lirterek “Biz öyle bir toplumuz ki bırakın dilimizi iyi kullanmayı, kendi alın terimizle ürettiğimiz ürünlere bile yabancı isimler veri- yoruz. Dil bilincinin yok edilmeye çalışıldığını düşünüyorum. Dilimi- zi geliştirecek ve iyi kullanılması- na yönelik toplumun bilincini yükseltmek için çalışan bir iktidara sahip olmamız ge- rekiyor” diye konuştu. İNTERNET VE ‘CEP’LER Fatih Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatõ Bö- lümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hüse- yin Özcan, internet ve cep telefo- nundaki mesajlaşmalarõn dilimizi tehlikeye soktuğunu vurgulayarak, “İnternette ve cep telefonlarında kullanılan yazışmalar günlük ko- nuşma ve yazma diline de yansır” ifadesini kullandõ. Özcan, dilimizden uzaklaşmanõn temel sebebinin kitap okumamamõz olduğunu belirterek, “Top- lum olarak başta yetişkinler olmak üze- re okumuyoruz. Türk toplumu daha çok dinlemeyi, konuşmayı tercih edi- yor” dedi. DİZİLERDE KULLANILAN DİL Bir kõsõm radyo programlarõ ve televiz- yonlarda yayõmlanan dizilerde bozuk Türkçe tercih edilerek gizli bir özenti oluşturulduğunu ifade eden Özcan, “Rad- yo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) ve benzeri kurumların dizilerde kulla- nılan Türkçeye dikkat etmesi gerekir. Medya burada anahtar rol oynayabilir. Yazılı basın metinlerini oluştururken, sözlü basın Türkçemizi konuşurken ge- reken hassasiyeti göstermelidir” diye konuştu. İnternet ve cep telefonlarõndaki kõsaltmalarõn günlük konuşmalarda da yer almasõ, Türkçenin bozulmasõnõ hõzlandõrõyor. Dildeki kirlilik, sokaktaki tabelalarla gün yüzüne çõkõyor. İngilizce adlarla kurulan şirketler gün gün artarken kimi zaman ‘özenti’ dolu tabelalar tuhaf bir sentez oluşturuyor. D Eğitimde, basõn yayõn organlarõnda ve günlük yaşamda artõk Türkçe yerine ‘İngilizce’ egemen Öz Türkçenin kullanõmõ, öncelikli olarak eğitim ve özendirme yoluyla yapõlmalõ. Q klavye yerine, Türkçeye uygun olan F klavyenin yaygınlaşması için ilgili çalışmalar yapılmalı. Radyo ve televizyon kanallarõ, gazete ve dergiler adlarõndan başlayarak kendilerini Türkçeleştirmeli. Tüm basın yayın kuruluşlarında dil denetleme kurulları kurulmalı. Reklamlarda genel dilbilgisi kurallarõna aykõrõ dil kullanõlmamalõ, yabancõ kökenli kelimelere yer verilmemeli, her türlü ilan Türkçe yapõlmalõ. Çocuk programları ve bu programlardaki kahraman adları Türkçeleştirilmeli. İşyerlerine ad vermede kurallar getirilmeli; Türkçe yazõm kurallarõna aykõrõ yazõlõş biçimleriyle işyeri, ürün, kurum kuruluş adlarõna izin verilmemeli. Caddelerde yabancı ülkelerde olduğumuz izlenimi uyandıran tabelaların kaldırılması sağlanmalı. Müzik, tiyatro, sinema alanlarõnda Türkçenin kurallarõna uygun metinler hazõrlanmalõ. Kamu kurum ve kuruluşlarının telekomünikasyon ve akreditasyon gibi adları, viyadük ve ambulans gibi yer ve araç isimleri Türkçeleştirilmeli. Tõp eğitimi Türkçe olmalõ. Türkçeyi bilim ve meslek eğitimi için yetersiz gören anlayõşa karşõ tavõr alõnmalõ. Turizm yörelerinin Türkçe isimleri korunmalı. “oha”, “be”, “lan”, “çüş oldum abi” gibi kaba sözler kullanõlmamalõ. Spiker ve program sunucuları, seslendirme yapacak personelin diksiyon konusunda TDK, RTÜK, TRT ve iletişim fakültelerinin işbirliğiyle açılacak kurslarda Türkçe yeterlilik belgesine sahip olmaları aranmalı. Bilgisayar, internet ve cep telefonu dili, Türkçe olmalõ. Her türlü bilgisayar yazõlõm ve donanõmõnda Türkçe karakter zorunluluğu getirilmeli, cep telefonu mesajlarõnda ve internette “merhaba” yerine “mrb”, “selam” yerine “slm” gibi dilin bozulmasõna yol açan Türkçe kõsaltmalarõn önüne geçilmeli. Birleşmiş Milletler (BM) nezdinde Türkçenin resmi dil olarak kabulünün sağlanması için girişimlerde bulunulmalı. ‘Özenti’büyüktehdit Mimar Sinan Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Araştırma Görevlisi Emel Koşar, Türkçeden uzaklaşmamızın kendi kültürümüzden de uzaklaşmak olduğunu belirterek “Dilimizdeki yanlışlıklar, Türkçenin düzgün kullanılmaması, hem cahillikten hem bilgisizlikten kaynaklanıyor. Edebiyat fakültesi mezunu olup da Türkçe cümle kurmakta zorlananlar bile var. Batı’nın da etkisi, İngilizcenin yaygın kullanımı bunda büyük etken elbette ama temel neden insanımızın kendi kültürüne ilgisizliği” görüşünü dile getirdi. Cahillikve bilgisizlik (Fotoğraflar:SERKANYILDIZ) Üniversite öğrencilerinin büyük bölümünün yazõm yanlõşlarõ olduğunu belirten Yard. Doç. Gülşen, “Konuşurken kelime sayõlarõ yetersiz olduğu için kendilerini doğru bir şekilde ifade edemiyorlar” diyor. İngilizce yamalõ Türkçe Türkiye değil yabancõ ülke gibi Anadolu Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakül- tesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Zeliha Güneş, herkesin kendi alanında dili daha özenli kullanması gerek- tiğini ifade ederek, “Daha son- ra Türkçenin zengin ve daha da geliştirilmeye yatkın bir dil olduğunu bilmeli ve buna göre hareket etmeli” dedi. Dili kullanmanın yazılı ve sözlü olmak üzere iki yönü ol- duğuna dikkat çeken Güneş, “Her şeyden önce her ikisinde de sözdizimi yanlışlarından kaçınmak, dilbilgisi kuralları- nı gözetmek gerekir. Düzgün cümleler kullanmak, sözcükle- rin doğru yazımını bilmek bü- yük önem taşır” diye konuştu. BOL BOL OKUMAK Türkçenin belli başlı kural- larını hepimizin bilmesi gerek- tiğini söyleyen Güneş, “Dili en iyi kullanma yolu birinci ola- rak sözcükleri düzgün söyle- mek, ikinci olarak da düşünce- lerimizi derli toplu aktarmak- tır. Bunun için yapılacaklar- dan biri dili iyi kullanan ya- zarları bol bol okumak gere- kir. Bunları yaparsak hem di- limizi doğru kullanmış hem de düşüncelerimizi derli toplu olarak karşımızdakine aktarmış oluruz” değerlendirmesini yaptı. Düzgün konuşmak için biraz daha özen İ letişimci Murat Bayar, anadi- lin, özgürce, eğitimde, medyada ve günlük konuşma dilinde kul- lanõlmasõ ulusal özgürlük ile eşanlam- lõ olduğunu ifade ederek, “Türkiye, işgal altında olmamasına karşın ne eğitim alanında, ne medyada ne de günlük yaşamda, yamasız bir Türkçe kullanmamakta” dedi. Gü- nümüzde insanõmõzõn İngilizce yama- lõ Türkçeyi tercih ettiğini belirterek, “Eğitim dili, insan sadece anadilin- de düşünebildiğinden anadille ya- pılmalı, yabancı dil ayrıca öğretil- melidir. Medyada, yamalı Türkçe- ye karşı RTÜK gibi kurumlar cezai yaptırımlar uygulamalı, TDK gibi sivil toplum örgütleri ise Türkçeyi özendiren uygulamalara ve ödül sistemine geçmeli” diye konuştu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle