Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
GÜNDEM MUSTAFA BALBAY
Baştarafı 1. Sayfada
Bu da soru mu, bugüne kadar nasıl yol aldıysa,
öyle devam edecek!
Ne yazık ki bize göre de en gerçekçi yorum bu...
Her şeye karşın yine de görünen seçenekleri
paylaşalım...
AKP’nin yarı içinde-yarı dışında olan gazeteci-
ler, akademisyenler ağırlıklı olarak şunu öneriyorlar:
AKP artık böyle bir davanın bir daha açılma-
masını sağlayacak ortamı oluşturmalı. Anayasa-
yı, yasaları tümüyle buna göre düzenlemeli. Ku-
rumlara ona göre biçim vermeli.
Bunu ne adına istiyorlar?
Demokrasi adına...
Özünde demokrasiden çok AKP adına istemiş
olmuyorlar mı?
AKP kadrolarından da y-ön alınarak yapılan bu
önerilerin iki güç kaynağı dikkati çekiyor:
1- Olağanüstü dış destek.
2- Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın
kararı açıklamadan önceki görüş ve önerileri.
Birinci destek adı üstünde, dış... İlk bakışta çok
önemli gibi görünse de yarın nereye döneceği bel-
li olmaz. Kaldı ki, yabancılar AKP’nin kapatılma-
masını isterken bunun Türk demokrasisine vere-
ceği zararlardan çok, kendi çıkarlarının zedele-
neceğini düşünerek bu yönde hareket ettiler.
Kılıç’ın çıkışı üzerinde ayrıca durmak gerekiyor.
1- Anayasa Mahkemesi başkanlarının siyasete
yön verme diye bir görevleri yoktur. Kılıç’ın, “bi-
zim önümüze bir daha böylesi sonuçlar doğura-
cak işler getirmeyin, bunun için gerekli önlemleri
alın” önerisi bir hukukçu yaklaşımından çok siyaset
kokuyor. Mahkeme, rejimin temelleriyle ilgili bir da-
vayı görmeyecek de çayır-mera yasasının ana-
yasaya uygunluğunu mu denetleyecek?
2- Çıkan karar dikkate alındığında Kılıç mah-
kemede tek başına. 11 üyeden 10’u, evet bu da-
va çok önemlidir, AKP odak olmuştur diyor. Kılıç
tek başına olmamıştır, diyor. Kılıç’ın siyasete yön
vermekten çok kendisi ile mahkeme üyeleri ara-
sındaki mesafeye anlam vermeye çalışması daha
doğru davranış olur.
3- AKP’liler Kılıç’tan cesaret alarak bu işe giri-
şirse, durum yeniden mahkeme önüne gelirse, ne
olacağını sanırım tahmin etmeye gerek yok.
Bu durumda her iki “güç” de AKP’nin rotasını
yönlendirmeye yeterli değil...
Daha önce de defalarca vurguladık; kapatma da-
vasına dayanak oluşturan olayların çok büyük bir
dilimi 22 Temmuz 2007 seçimlerinin sonrasına kar-
şılık geliyor. AKP, sandalye olarak 22 Tem-
muz’dan sonra daha güçlü geldiği halde bu olay-
ları yaşadık.
“Yeni sayfa” sözü çok erozyona uğradı. Zaten
anlamlı da değil... Mevcut sayfaları kapattınız, ye-
ni sayfaya aynı şeyleri yazarak başladınız; ne de-
ğişir?
Hiçbir şey...
O zaman hüküm giyen parti davaya doymaz mı
diyeceğiz?
AKP’nin bundan sonra izleyeceği yolun ne ola-
cağına koşut ikinci soru şu:
AKP dışındaki partiler nasıl bir yol izleyecek?
Karar sonrasında partilerden gelen açıklamaların
ortak paydalarından biri şuydu:
AKP bu karardan ders çıkarmalı ve mutlaka uy-
gulamalı!
Aslında bu karardan AKP’ye seçenek oluştu-
rabilecek partilerin de ders çıkarması gerekiyor.
Türkiye’nin böylesi bir seçeneksizliğe itilmesi
AKP dahil kimsenin yararına değil...
[email protected]
SAYFA 4 AĞUSTOS 2008 PAZARTESİCUMHURİYET
8 HABERLERİN DEVAMI
İstanbul PB 29
Edirne B 33
Kocaeli PB 30
Çanakkale B 30
İzmir A 34
Manisa A 35
Aydın A 37
Denizli A 38
Zonguldak PB 25
Sinop PB 28
Samsun Y 28
Trabzon Y 28
Giresun Y 25
Ankara B 32
Eskişehir B 30
Konya B 30
Sıvas B 31
Antalya A 35
Adana B 35
Mersin B 33
Diyarbakır A 42
Şanlıurfa A 42
Mardin A 38
Siirt B 42
Hakkâri PB 37
Van PB 31
Kars PB 30
Oslo Y 17
Helsinki Y 17
Stockholm Y 19
Londra Y 23
Amsterdam Y 20
Brüksel Y 20
Paris Y 24
Bonn Y 22
Münih Y 26
Berlin Y 25
Budapeşte Y 31
Madrid B 39
Viyana Y 28
Belgrad B 33
Soyfa B 31
Roma B 28
Atina A 31
Zürih Y 24
Moskova Y 22
Aşkabat A 35
Astana PB 26
Taşkent A 39
Bakû A 29
Bişkek B 30
Tiflis A 34
Kahire B 34
Şam PB 36
Yurdun kuzey ve do-
ğu kesimleri parçalı
ve çok bulutlu, Orta
ve Doğu Karadeniz
kıyıları ile Artvin ve
Ardahan çevreleri kı-
sa süreli sağanak ve
gökgürültülü sağanak
yağışlı, diğer yerler az
bulutlu ve açık geçe-
cek. Hava sıcaklığın-
da önemli bir deği-
şiklik olmayacak.
C
İslamcı
Derin Devlete
Doğru..
de belirli bir amaca yö-
nelik hedefleri içerdiği
anlaşılıyor.
Medyada, cihet-i as-
keriyede, üniversitede,
politikada, iş hayatın-
da, Emniyet’te, istih-
baratta, gizli örgütler-
de, piyasada dünden
bugüne saptanan çev-
reler ve kesimler 2500
sayfalık bir iddiana-
mede, ilgisi bulunma-
yan kişileri bir araya
getirmiştir; belli bir
amaca hizmet etmek-
tedir.
Bu karışık tabloda
yalnız İslamcılar kesi-
minden kimse yoktur.
Anti komünist süreç-
te devletlerin gizli ör-
gütlerinde oluşturulan
ve gladyo adı verilen,
ya da “Derin Devlet”
tabir edilen oluşumlar
Batı’da çoğunlukla tas-
fiye edildiler.
Türkiye’de şimdi bu
süreç mi yaşanıyor?
Yaşanıyorsa, antiko-
münist gladyonun ye-
rine “İslamcõ Derin Dev-
let” mi ikame ediliyor?
Gerçekleştirilen ope-
rasyon; hukuk, adalet
ve yasalara ne ölçüde
uygundur?
Bir karşı devrimin
sürecini örtülü de değil,
açık biçimde yaşamak-
ta mıyız?
Gerçek şudur ki Tür-
kiye’de yaşanan olay,
artık beynelmilel bir
tasarıma dönüşmüş
Ilımlı İslam modeli pro-
jesiyle örtüşmekte, Er-
genekon da bu planla-
manın bir ayağı gö-
rüntüsünü taşımakta-
dır.
Laik Türkiye, hukuk
devleti niteliğini koru-
mak istiyorsa, dikkat-
lerini bu dava üzerine
yoğunlaştırmalıdır.
“NATO’cu derin dev-
leti tasfiye ediyoruz” di-
ye İslamcı derin devle-
ti yaratmak tuzağına
düşülmemelidir.
Baştarafı 1. Sayfada
Tarım işçilerine eziyet
ERDOĞAN ERİŞEN
ORDU - Ordu Valisi Ali Kaban’õn
talimatõyla konaklamalarõna izin ve-
rilmeyen Güneydoğulu fõndõk işçileri,
yol kenarlarõnda, taş üstünde yatõyor-
lar. Vali, işçilerin konaklamasõnõ ön-
lemek için kent girişinde polise 24 sa-
at nöbet tutturuyor.
İlk olarak dönemin Ordu Valisi Ke-
mal Yazıcıoğlu tarafõndan “arala-
rında terörist olabileceği” gerekçe-
siyle yõllarca polis zoruyla kente so-
kulmayan Güneydoğulu tarõm işçile-
rinin çilesi yeniden başladõ. Birkaç yõl-
dõr valiliğin gösterdiği Melet Irmağõ
kenarõnda konaklayan ve buradan ça-
lõşacaklarõ bahçelere giden işçiler, Or-
du Valiliği’ne Başbakan’õn danõş-
manlarõndan Ali Kaban’õn atanmasõ
sonrasõ yeniden yasakla karşõ karşõya
kaldõlar.
Vali Kaban’õn emriyle kentin hemen
girişindeki Melet Irmağõ geçişine yer-
leştirilen çevik kuvvet ekipleri 24 sa-
at nöbet tutuyor. Polis, konaklamak
için gelen tarõm işçilerini bu alana sok-
muyor. Kamyon sõrtõnda yüzlerce ki-
lometre yolculuk yapan çoğu çocuk ve
kadõn tarõm işçileri, henüz iş bulama-
dõklarõ ve fõndõk hasadõ da tam olarak
başlamadõğõ için sefillik çekiyorlar.
Konaklamak için saatlerce yer arayan
işçiler, nereye giderlerse gitsinler ya
polisi ya da jandarmayõ karşõlarõnda bu-
luyorlar.Şanlõurfalõ 100’den fazla iş-
çi de kent girişinde polis tarafõndan
durduruldu. Çalõşacaklarõ yer belli ol-
mayan işçilerin, iş bulana kadar bek-
lemesine bile izin verilmedi. Bunun
üzerine işçiler de kamyon sahibiyle Or-
du’ya kadar ulaşmak için anlaştõkla-
rõndan Ordu-Samsun otobanõnõn Per-
şembe geçişinde inmek zorunda kal-
dõlar. İşçilerin, burada molozlar üze-
rine kurduklarõ çadõrlar da jandarma ta-
rafõndan söküldü.
Geceyi taş üstünde geçiren çoğu ka-
dõn ve çocuk yüzlerce tarõm işçisi sa-
bah da polisi karşõlarõnda buldular.
Araziyi boşaltmalarõ istenen işçiler is-
yan ederek tepkilerini, “Biz Rus-
ya’dan gelmedik. Biz de Türk va-
tandaşıyız. Bu eziyet ne?” diye dile
getirdiler.
Şanlõurfalõ Bekir Baydar, pamuk,
kayõsõ, soğan, tütün gibi ürünlerin ha-
sadõ için Türkiye’nin birçok kentini do-
laştõklarõnõ ancak hiçbir yerde Or-
du’daki gibi sõkõntõ yaşamadõklarõnõ
söyledi. Fõndõk hasadõ bittiği gibi Or-
du’dan ayrõlacaklarõnõ anlatan Baydar,
“Biz burada en fazla 20 gün kalı-
yoruz ama bunu bile çok görüyor-
lar. Taşlar üstünde, açıkta yatıyoruz.
Bebelerimiz araçların seslerinden
dolayı sabahlara kadar uyuyamıyor,
çadır kurmamıza izin verilmediği
için korkudan ağlıyorlar. Gece bü-
tün yağmur üzerimizden geçti” de-
di. 32 yaşõndaki Mehmet Doğan da
1996-1998 yõllarõ arasõnda da benzer
uygulamalarla karşõlaştõklarõnõ anõm-
satarak şöyle konuştu:
“Buraya Hatay’dan pamuk top-
lamadan geldik. Orada hiçbir zor-
lukla karşılaşmadık. Burada ise bi-
ze potansiyel terörist muamelesi
yapıyorlar. Diyorlar ki çadır kur-
manız tehlikeli. Su yok, kene tehli-
kesi var, diyorlar. O zaman bize sağ-
lıklı bir yer göstersinler. Ama tabii
bunlar bahane. Biz terörist değiliz.
Bu vatan toprakları için hep birlikte
kan döktük, düşmana karşı birlik-
te savaştık. Türk bayrağı altında ya-
şıyoruz ve biz de Türk vatandaşı-
yız.”
GÜRSU KUNT
ANTALYA - Antalya’da 31
Temmuz’da çõkan ve geniş bir
alana yayõlan yangõn, Karabu-
cak Köyü Korudağõ mevkiinde
devam ediyor. Manavgat Ka-
lemler Köyü Yeniköy mevki-
inde dün yeni bir yangõn daha
başladõ. Kentin doğu kõsmõn-
daki Adrasan’da ise önceki
gün başlayan yangõn tek bir
noktada devam ediyor.
Kõsa süre öncesine kadar
yemyeşil olan bölgede, şimdi
sadece küller ve yoğun bir ko-
ku bulunuyor. Yangõnda kay-
bolan iki kişiden birinin cese-
dine önceki gün ulaşõldõ, ancak
diğer kişiye ilişkin halen bir ipu-
cu yok. Alevlerin bir kõsmõ
Köprülü Kanyon Milli Park
alanõnõ da kapsadõ. Milli Park
içinde bulunan ve dünyanõn en
büyük doğal selvi ağaçlarõnõn
bir bölümü yok oldu. Yine mil-
li park alanõndaki peri bacasõ
benzeri oluşumlar olan Adam
Kayalõklarõ zarar gördü.
700’den fazla bitkinin bulun-
duğu ve yüzde 30’unun ende-
mik olduğu bölgede, bu türler-
den pek çoğu da yok oldu.
Günlerce alevlerle boğuşan
orman köylüleri de büyük mü-
cadele verdi.
Yangõnõn geniş alana yayõl-
masõnda, hava şartlarõnõn özel-
likle de poyrazõn etkisi büyük
oldu. Ancak ormanla, yerleşim
yerlerinin iç içe olmasõ da bir
başka etken olarak gösterildi.
Ekipler, yerleşim yerlerine mü-
dahale etmek zorunda kaldõklarõ
için güçlerinin bölündüğünü, o
yüzden ormanlõk alandaki ça-
lõşmalarõn zorlaştõğõnõ söyle-
diler. Köylüler ise ekiplerin
yerleşim yerleriyle hiç ilgilen-
mediğini savudular.
Köylülerin, önce kendileri
için çalõşma yapõlmasõnõ iste-
mesi, bu arada orman alanõn-
daki yangõnõn daha da büyü-
mesi ise yangõn söndürme stra-
tejilerinin yeniden gözden ge-
çirilmesini gündeme getirdi.
Antalya Valisi Alaaddin
Yüksel, “Bayındırlık ve İskân
Bakanlığı’nın, Orman Ba-
kanlığı ile işbirliği yaparak
orman içi mücavir alanla-
rında yapı uygulama teknik-
lerinin, yani yanmayan mal-
zemelerin kullanımı yeniden
değerlendirilmeli. Orman fa-
külteleri de yangına hassas
bitki türlerinin araştırmasını
yapmalı” dedi. Yüksel, başta
safari turlarõ olmak üzere or-
manlõk alanlara girişlerin ya-
saklandõğõnõ açõkladõ.
Bursa’nõn Gemlik ilçesine
bağlõ Kurşunlu beldesine bağ-
lõ Gencelli köyü yakõnlarõnda da
dün yangõn çõktõ. İki saatte
kontrol altõna alõnan yangõnda
1 hektar alanõn tahrip olduğu
bildirildi. Tarõm Orman ve
Hayvancõlõk Hizmet Kolu Ka-
mu Emekçileri Sendikasõ (Ta-
rõm Orkam-Sen), son yõllarda
çõkan orman yangõnlarõndaki ar-
tõşõn en önemli nedeninin AKP
tarafõndan uygulanan orman
alanlarõnõn özelleştirilmesi ol-
duğunu bildirdi.
Her gün yeni bir yangın
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - Ankara Dr. Zekai Tahir Bu-
rak Kadõn Sağlõğõ Eğitim ve Araş-
tõrma Hastanesi’nde son dönemde
yaşamõnõ yitiren bebek sayõsõnõn art-
masõ dikkatleri bu hastaneye çekti.
Hastane Başhekimi Operatör Dr.
Leyla Mollamahmutoğlu, 15 gün
içinde düşük doğum ağõrlõklõ (pre-
matüre) 27 bebeğin yaşamõnõ yitir-
diğini, ölümlerin hastane enfeksi-
yonundan kaynaklanmadõğõnõ sa-
vundu. Mollamahmutoğlu, hasta-
nenin doğum salonunun tadilatta ol-
masõnõn enfeksiyon ile ilişkisi ol-
madõğõnõ, daha iyi hizmet verilme-
si için yapõldõğõnõ ifade etti. Sağlõk
ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sen-
dikasõ (SES) Ankara Şube Başka-
nõ İbrahim Kara ise hastanede bir
kuvözde 2-3 bebeğin birlikte yatõ-
rõldõğõnõ söyledi.
Ankara Dr. Zekai Burak Kadõn
Sağlõğõ Eğitim ve Araştõrma Has-
tanesi’nde son 15 günde yaşanan 27
bebek ölümü enfeksiyon iddialarõ-
nõ gündeme getirdi. SES Ankara
Şube Başkanõ Kara, söz konusu has-
tanedeki bebek ölümlerinin özellikle
son 3 gün içinde meydana geldiği-
ni belirtirken hastaneden ölümler
hakkõnda bilgi alamadõklarõnõ ve
ölümlerin devam ettiği yönünde
şüphelerinin bulunduğunu ifade et-
ti. Hastanede tadilat olduğuna dik-
kat çeken Kara, üç hastanõn bir sed-
yede doğum için sõra beklediğini ve
bir kuvözde 2-3 bebeğin yatõrõldõ-
ğõnõ iddia etti.
İddialar üzerine dün bir açõklama
yapan Başhekim Operatör Dr. Mol-
lamahmutoğlu, hastanenin hiçbir
bölümünde hastane enfeksiyonunun
söz konusu olmadõğõnõ, hastane
bünyesinde tüm kurallarõn titizlik-
le uygulandõğõnõ savundu. Bebek
ölümlerinin son 3 günde arttõğõnõ,
son olarak önceki akşam bir bebe-
ğin yaşamõnõ yitirdiğini kaydeden
Mollamahmutoğlu, ölümlerin has-
tane enfeksiyonundan kaynaklan-
madõğõnõ savundu. Hastanelerinde
yaşamõnõ yitiren bebeklerde görü-
len enfeksiyonun “hastane enfek-
siyonu” olarak tanõmlanamayaca-
ğõnõ ifade eden Mollamahmutoğlu,
şunlarõ söyledi:
“Ölen bebeklerin bir kısmında
enfeksiyon var. Ancak bu en-
feksiyonlara hastane enfeksiyonu
diyemedik, 2 gündür bunun için
uğraşıyoruz. Kültürler alınıyor.
Her bebekte aşağı yukarı farklı
mikroorganizmalar var. Hastane
enfeksiyonu denilebilmesi için
bazı enfeksiyonların yoğun bir şe-
kilde olması lazım. Yani bir en-
feksiyonun, ölümlerin çoğundan
sorumlu olması lazım. Böyle bir
şey yok. Enfeksiyon tespit edilen
bebek sayısı hakkında ayrıntılı
bilgiyi daha sonra vereceğiz. Kül-
türlerin sonucunu bekliyoruz.
Sonucun netleşmesi için 48 saate
ihtiyacımız var.”
Mollamahmutoğlu, hastanele-
rinde doğum yapõlan salonun yak-
laşõk 3 aydõr tadilatta olduğunu, do-
ğumlarõn bir başka serviste yapõl-
dõğõnõ belirterek tadilatõn herhangi
bir hastane enfeksiyonu nedeniyle
değil, daha iyi hizmet verilebilme-
si için yapõldõğõnõ ifade etti. Yeni-
doğan kliniğinde de bazõ yerlerde
revizyon yapõldõğõnõ belirten Mol-
lamahmutoğlu, şöyle devam etti:
“Biz 85 yaşında bir hastaneyiz.
Bu nedenle de hiçbir zaman ne
boyacı çıkar hastanemizden ne de
tadilatımız biter. Sürekli bir yer-
leri yeniliyoruz ve genişletmek
için ilaveler yapıyoruz. Biz zaten
sağlık müdürlüğüne tadilatımız
olacağını ve bu nedenle de do-
ğumların başka hastanelere yön-
lendirilmesini istiyoruz. Bakan-
lık da zaten bu konuda destek ve-
riyor. Çünkü yer sıkışıklığımız
var. Şu anda 38 haftanın üstün-
deki doğumlar yaptırılıyor. Bi-
zim, hasta kabul etmemek gibi bir
durumumuz yok. Sadece pre-
matüre doğumların, şu proble-
mimizi çözene kadar 1 hafta 10
gün kadar başka merkezlerde
yaptırılmasından yanayız. Bu da
daha iyi bir hizmet verebilmek
amaçlıdır.”
Prematüre bebek sayõsõnõn her ge-
çen gün arttõğõnõ belirten Molla-
mahmutoğlu, tüp bebek yöntemi ile
gebeliklerin prematüre riskini ar-
tõrdõğõnõ savundu. Mollamahmu-
toğlu, bu tür hastalarõn hep hasta-
nelerine yönlendirildiğini ifade
ederek, şunlarõ kaydetti:“Dolayı-
sıyla normalde yüzde 10’u geç-
memesi gereken prematüre ora-
nı bizim hastanemizde yüzde 25-
30’u da geçiyor. Gelen hastaların
büyük çoğunluğu bu şekilde yük-
sek riskli gebelik nedeniyle bize
geliyor. Bizim yüksek riskli ge-
belik oranımız yüzde 44’e ulaştı.
Bu çok astronomik bir rakam.
Normalde bu oran diğer hasta-
nelerde yüzde 20-25 oranındadır.
Dolayısıyla bizim hastanemizin
prematüre oranı çok daha yük-
sek oluyor. Prematüre oranı ar-
tıkça da ölüm oranı artıyor.”
Yeni Doğan Ünitesi Klinik Şefi
Prof. Dr. Uğur Dilmen ise hasta-
neye son 1 yõl içinde 4 bin 443 be-
beğin yattõğõnõ ifade ederek birçok
üniversite hastanesinde 1 yõlda ya-
põlan doğumlarõn kendi hastanele-
rinde 1 ayda gerçekleştiğinin altõ-
nõ çizdi. Dilmen, geçen temmuz
ayõnda hastaneye 504 bebeğin ka-
bul edildiğini, bunlardan 47’sinin
çeşitli sağlõk sorunlarõ nedeniyle öl-
düğünü söyledi. Bebeklerde hasta-
ne enfeksiyonu bulgusuna rastlan-
madõğõnõ anlatan Dilmen, şunlarõ
kaydetti: “Bebeklerden 16’sı pre-
matüre, çoğul gebelik, tüp bebek
yöntemi ile dünyaya gelen, 8’i geç
yenidoğan sepsisi, 6’sı nekrotizon
entrekolit, 5’i erken neonatal
sepsis, 4’ü doğumsal sakatlık,
3’ü doğumsal kalp, 2’si purmonal
hipertansiyon, 2’si doğum sıra-
sında oksijen yetmezliği ve 1’i de
diyafromal fıtık nedeniyle ha-
yatlarını kaybetmişlerdir.”
Hastane savunmada
semtindeki evinde gerçekleştirilen
5 saatlik gizli görüşme çeşitli spe-
külasyonlara yol açtõ. Gül ve Er-
doğan’õn sivil plakalõ araçlarla
gizlice geldiği evde “bir kişinin
daha” bulunduğu öne sürüldü.
Bu kişi “Değil Çankaya ya da
Başbakanlık’ta görüşmek, dava
süresince Gül ve Erdoğan’ın bu
kişiyle herhangi bir yerde ayak-
üstü sohbeti bile büyük spekü-
lasyonlara yol açabilirdi” diye ta-
rif edilirken CHP Genel Saymanõ
Mustafa Özyürek, “Bu kişinin
Anayasa Mahkemesi Başkanı
Haşim Kılıç ya da bir başka
mahkeme üyesi olabileceği” söy-
lentilerinin yaygõnlaştõğõnõ vurgu-
ladõ. Özyürek, “bazı imalarla
mahkeme üyelerinin zan altında
bırakıldığının” altõnõ çizerken
şunlarõ söyledi:
“Bir başbakanın ve cumhur-
başkanının görüşmelerinin özel
niteliğinden bahsetmek mümkün
değildir. İkisi de devletin en üst
kademesindeki insanlar. Gö-
rüşmeleri mutlaka, kamuoyunu,
halkı, devleti ilgilendiren konu-
lardır. Çeşitli basın yayın or-
ganlarında bir başka kişiden
daha bahsediliyor. Başbakan’ın
bu başka kişinin kim olduğunu
açıklaması gerekir. Hangi sıfat-
la orada bulunmuştur, hangi sı-
fatla çağrılmıştır, mutlaka açık-
lanmalıdır. Bu görüşme özel-
dir, diye bir açıklamayı kabul et-
mek mümkün değildir. Özel-
likle kritik bir aşamada, AKP
hakkındaki kararın açıklanma-
sına ramak kala bu görüşme
yapıldıysa çok dikkat çekicidir.
O görüşmeyle ilgili bütün bilgi-
lerin şeffaf biçimde kamuoyuna
duyurulması gerekir. Demok-
rasi, sadece AKP’nin kapatılıp
kapatılmaması meselesi değildir,
halkın doğru bilgi almasıyla
sağlanan bir rejimdir. Sayın
Cumhurbaşkanı, Başbakan de-
mokrasiye inanıyorlarsa, bu gö-
rüşmedeki kişileri ve içeriği ka-
muoyuyla paylaşmak zorunda-
dırlar. Çeşitli çevrelerde bu ki-
şinin Anayasa Mahkemesi Baş-
kanı veya bir üyesinin olabileceği
söyleniyor. Eğer durum böyley-
se çok vahimdir. Bir mahkeme
üyesi, o kritik anda böyle bir gö-
rüşme yapıyorsa o kişinin ta-
rafsızlığından bahsedilemez.
Eğer bu kişi, Anayasa Mahke-
mesi üyesiyse bu kişi derhal is-
tifa etmeli. Tarafsızlığını, ba-
ğımsızlığını yitirmiştir. Bütün
Anayasa Mahkemesi üyelerini
zan altında bırakmak yerine, o
kişinin çıkıp açıkça, bendim,
demesi, ya da Başbakan’ın, şu
kişiydi, demesi lazımdır. Tered-
dütler ve spekülasyonlara son
verilmesi için açıklama yapılması
zorunludur. Anayasa Mahke-
mesi üyeleri de açıklama yapıl-
masını talep etmelidirler.” Cum-
hurbaşkanlõğõ ise “görüşmede 4.
kişi vardı” iddiasõnõ yalanladõ
4’üncü kişi Kılıç mı?
Baştarafı 1. Sayfada
8 terörist
öldürüldü
ANKARA (Cum-
huriyet Bürosu) - Ge-
nelkurmay Başkanlõğõ,
Şõrnak’ta 5 korucunun
şehit olduğu çatõşmada
8 teröristin etkisiz ha-
le getirildiğini bildirdi.
Genelkurmay Baş-
kanlõğõ’nõn internet si-
tesinde yer alan terör-
le mücadeleye ilişkin
duyuruya göre, Şõr-
nak’õn Beytüşşebap il-
çesi dağlõk arazi kesi-
minde dün çõkan çatõş-
ma esnasõnda 8 terörist
etkisiz hale getirildi.
Çatõşmada, 5 geçici
köy korucusu şehit ol-
muş, 5 geçici köy ko-
rucusu da yaralanmõş-
tõ. Açõklamaya göre,
Hakkâri’nin Yükseko-
va ilçesinde terör ör-
gütü mensubu bir terö-
rist de güvenlik güçle-
rince yakalandõ.
Bingöl’ün Karlõova
ilçesi dağlõk arazi ke-
siminde terör örgütü
mensuplarõ tarafõndan
tuzaklanmõş 15 kilo-
gram amonyum nitrat
ve mazot (AMFO) kul-
lanõlarak hazõrlanmõş
patlayõcõ madde de gü-
venlik güçlerince bu-
lunarak imha edildi.