Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CYB
C Y B
4 AĞUSTOS 2008 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
17
ÇALIŞANLARIN
SORULARI/SORUNLARI
YILMAZ ŞİPAL
Emeklinin Yurtdõşõnda
Tedavisi
1987 yılında Sosyal Sigortalar Kurumu’ndan malulen
emekli oldum. Ağır bir hastalık sebebiyle hayatımın yarısını
hastanelerde geçiriyorum.
Oğlum yurtdışında çalışıyor. Yanına gidip yurtdışında te-
davi görmek istiyorum. Ancak tedavi masraflarını karşılayacak
maddi durumum yok.
Sormak istediğim: Yurtdışında hastalığımın tedavi imkâ-
nı var. Sigorta beni yurtdışına tedaviye gönderir mi? (Ş.B.)
YANIT:
506 sayõlõ Sosyal Sigortalar Yasasõ uyarõnca, yurtdõşõ tedavi yar-
dõmõndan, çalõşan sigortalõlar yararlanabilmektedir. Emekli, ma-
lul, dul ve yetim aylõğõ alanlara, yurtdõşõnda tedavi olanağõ ta-
nõnmamõştõr.
Sosyal Sigortalar Yasasõ’nõn 32. maddesi ile, “yurtiçinde tedavisi
mümkün olmayıp ancak yabancı bir ülkede kısmen veya ta-
mamen tedavisi mümkün görülen” sigortalõlarõn “yabancı ül-
kelere gidip gelme yol paraları ile bu ülkede kalış ve tedavi mas-
raflarının ödenmesi sağlanmıştır.” Yasaya göre:
“Hastalığın anlaşıldığı tarihten önceki bir yıl içinde en az 300
gün hastalık sigortası primi ödenmiş olması şartıyla, yurtiçinde
tedavisi mümkün olmayıp ancak yabancı bir ülkede kısmen
veya tamamen tedavisi mümkün görülen ve malullük halinin
önlenebileceği veya önemli oranda azaltılabileceği, Kurum sağ-
lık tesisleri sağlık kurulu raporu ile tespit edilen sigortalının
ve bu raporda belirtilmiş ise beraber gideceği kimsenin yurt-
dışına gönderilmeleri, yabancı ülkelere gidip gelme yol para-
ları ile bu ülkede kalış ve tedavi masraflarının ödenmesi, (Ku-
rum sağlık tesisleri sağlık kurulunca verilen rapora karşı, Ku-
rum veya ilgili sigortalıca yapılacak itiraz, Sosyal Sigorta Yük-
sek Sağlık Kurulu’nca karara bağlanır. Sosyal Sigorta Yük-
sek Sağlık Kurulu’nca verilen karar kesindir.
Yabancı ülkeye gönderilenlerin tedavi süresi iki yılı geçemez.
Bu süre içerisinde acil haller hariç olmak üzere, raporda be-
lirtilen hastalığın dışındaki hastalıklar için tedavi ücreti
ödenmez. Bu tedavi için süre uzatılamaz. Tedavi süresi altı ayı
geçtiği takdirde ilgili yabancı sağlık kurumundan alınan ve te-
davinin devamı zaruretini gösteren rapor, dış temsilcilikler-
ce Kuruma gönderilir. Bu işlem her altı ayda bir tekrarlanır
ve Kurumca sigortalılar için tespit edilen esaslara göre gidip-
gelme yol paraları ile tedavi ve zaruri masrafları Kurumca öde-
nir.”
Yasanõn 36. maddesi ile de, Sosyal Sigortalar Kurumu’ndan yaş-
lõlõk, malullük, dul ve yetim aylõğõ alanlar yurtdõşõ tedavi yardõ-
mõ kapsamõnõn dõşõnda bõrakõlmõştõr.
Bu da, Devletin emekli, dul ve yetimleri önemsemediği anla-
mõna gelmektedir.
Yargõnõn olaya bakõş açõsõ daha kapsamlõ, daha insancõldõr. Yar-
gõ, olaya insancõl yorum getirmiş ve kararõnda bunu yansõtmõş ve
sorunuzun yanõtõnõ da vermiştir.
“(...) gelir ve aylık almakta olanlara ve aile bireylerine, baş-
ka bir anlatımla pasif sigortalılara yurtdışında tedavi görme
imkânı tanınmamıştır. Olayda davacı yaşlılık aylığı almakta
iken yurtdışında tedavi gördüğüne göre 36. maddeye göre yurt-
dışında yapılan tedavi masraflarını isteyemez.
Ne var ki, davacının acilen hastaneye kaldırılmasına, Tür-
kiye’de dahi olsa tedavisinin yapılmasının oradan alınan ra-
porlara nazaran zorunlu bulunmasına göre davacıyı tedavi
masrafları yardımından tamamen yoksun bırakmak, sosyal
güvenlik hukukunun sigortalının sağlıklı yaşama hakkını gü-
venceye alan temel ilkelere ters düştüğü gibi hak ve nesafet
(haklılık) kurallarına da aykırıdır. Hal böyle olunca yurtdı-
şında hastalanan davacının Türkiye’de hastalanmış olsaydı,
Kurum sağlık tesislerinde ne kadar masrafla tedavi görecek
idiyse, o miktar hesabettirilmeli ve ortaya çıkacak tedavi mas-
raflarını Kurum tarafından ödenmesi gerektiğinin tespitine
hükmedilmelidir. (...)”
Özetle, emekli, dul ve yetimlere yurtdõşõnda tedavi yollarõ ka-
patõlmõştõr.
* (Yargıtay 10. Hukuk Dairesi, 25.5.1993 tarih, 1992/14483
Esas ve 1992/5888 Karar)
KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak yahoo.com.tr
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN www.mumtaz-arikan.com
(ÇÖPLÜK ÇOCUKLARI) TAYYAR ÖZKAN www.junkidz.com
HARBİ SEMİH POROY
4 Ağustos
SAĞNAK
NİLGÜN CERRAHOĞLU
Demokrasi Zaferi (II)
Cumhuriyet’in titiz, birikimli, dikkatli okurları var.
Dün böyle bir okurdan bir mektup aldım...
Anayasa Mahkemesi kararını Türkiye’de “demok-
rasi zaferi” ilan eden yurtdışı kaynaklı yorumları konu
alan son yazıma cevap olarak yazılmış...
Simon Tisdall’ın Guardian’daki “Demokrasi Zafe-
ri” makalesinden hareketle; yazarın kendi okurlarını ik-
na etmekten aciz kaldığını söylemiş, gazetenin inter-
net baskısında “Demokrasinin zaferi mi? Hangi de-
mokrasi? ‘Economist’ daha yeni Türk demokrasisini
‘hybrid regime’ (ara rejim) kategorisinde değerlendir-
medi mi?” şeklinde uzayıp giden okur tepkilerini bu-
na örnek vermiştim.
“Cumhuriyet” kadar sıkı bir “Guardian” takipçisi olan
okurumuz; oturup, Tisdall’ın “bir haftalık mesaisinin”
envanterini çıkarmış...
Bu da işte dört dörtlük “küresel okur örneği”...
“(Tisdall) 30 Temmuz’da Türk demokrasisinin zafe-
rini kutlayıp bir ‘Ohh!..’ çektikten sonra” diyor okuru-
muz gönderdiği e-postada:
“Hemen atlayıp Rusya’ya geçmiş ve 31 Tem-
muz’da komşumuzun saldırgan savunma yatırımları-
nı açığa çıkartmış (‘The Bear is Back’). Türkiye’ye ge-
lirken yol üstüdür deyip, 23 Temmuz’da Sırbistan’ı yaz-
mış (Karaciç!). 24 Temmuz’da hızını kesemeyip Irak’a
atlamış (‘Back to the Future in Iraq and Afghanistan’).
Oradan ver elini Çin demiş, 28 Temmuz’da oraların hal-
lerini dile getirmiş (‘China’s New Nationalism..’). 29
Temmuz’da tornistan edip Sudan’a geçmiş. 30 Tem-
muz, nihayet döner kebap ve imambayıldı günü olmuş!”
İngiliz gazeteciliği nerden nereye?
Tisdall “küresel gazeteciliğe” tipik örnek…
“Seksen Günde Devriâlem!” gibi bir şey bu.
Seksen gün filan değil üstelik; her yerde, her zaman
hazır ve nazır bu yeni gazetecilik anlayışının yerküre-
nin yarısını bağlayan o iddialı “ufuk turu” hepi topu bir
haftacığa sığdırılıyor.
O diyar senin, bu diyar benim bol keseden ahkâm
kesen küresel gazetecimiz bizzat uçağa atlayıp bu ül-
keleri dolaşsa, “jet lag”den gözünü açamaz.
Saat farkı, dil değişimi, kur değişimi derken nerde
olduğunu anlamaz.
Londra’daki salıncaklı koltuğundan “Ee dün Türki-
ye’yi yazdık, bugün de Çin’e uzanalım!” diye güne baş-
lıyorsa durum daha vahim...
TV karşısında maç haberi yazan, maç bitmeden ga-
zeteye haber geçen spor muhabirliğinden ne farkı var
bunun?
Ciddiye aldığımız İngiliz gazeteciliğinin şu geldiği ye-
re bakın?
“Ne var bunda şaşacak? Masabaşı gazeteciliği
bizde de yok mu?” diyenleriniz çıkacak eminim...
Var tabii. Hep oldu. Ama standartları itibarıyla yal-
nız Türkiye’de değil, Kıta Avrupası’nda gıptayla ba-
kılan İngiliz basınının, babadan kalma “masabaşı dü-
zeyine” inmiş olması çok ilginç.
‘Bu bir küreselleşme darbesi!’
“İngiliz usulü gazetecilik” yakından tanıdığm İtalyan
basınında örneğin, nerdeyse “Kutup yıldızı” gibi gös-
terilen bir efsanedir.
“İtalyan medyası, İngiliz basınının objektif kriterleri-
ni ne zaman yakalayacak?” türünden okuduğum ya-
zıların haddi hesabı yok...
İngiliz basınını bu kadar yücelten İtalyan medyasında
halbuki böyle şey hiç görmedim.
Dış dünyayı izleyen “uzman yazar” kategorisinde Ad-
riyatik’ten Japon Denizi’ne uzanan devasa bir coğ-
rafyada -hem bir haftada- kalem oynatan tek imza ta-
nımıyorum.
İngiltere gibi özgür, objektif, bağımsız basın ve “de-
mokrasi beşiği” bir ülkeden bahsediyoruz...
O İngiltere ki, Kırım savaşında uygar dünyayı “dış
muhabirlikle” tanıştırmış...
“Küresel medyacılığın” bu efsanevi gazeteciliği
sürüklediği yer bu.
Leyla Tavşanoğlu’nun dün Cumhuriyet’te Sü-
heyl Batum’la yaptığı söyleşiyi bu bağlamda mutla-
ka okumalısınız.
Ne diyor Batum: “Küresel bir darbe süreci yaşıyo-
ruz. Bunu sadece biz yaşamıyoruz. Rusya, Malezya,
Gürcistan, Ukrayna, İtalya, Fransa yaşadı. Ülkelerin ken-
di koşullarına göre bu darbelerin boyutları, araçları,
uzantıları farklı oldu. Olaylara tek tek baktığınızda ina-
nılmaz gibi geliyor... O Avrupa ve ABD ki (vakti za-
manında!) Yeltsin’i alkışladı. ‘Aferin, demokrasiyi ku-
racaksın’ dediler. Hangi demokrasiyi? Demek ki bu-
rada ilke filan yok. Amaç küreselleşmenin iletişim ve
ekonomik alandan siyasal, hukuk alanına taşınması-
dır. Türkiye’de de bu yapılıyor.”
Nasıl yapılıyor bu? İşte böyle: Simon Tisdall’ler eliy-
le...
Yaşasın “küresel demokraslerin zaferi”!
nilgun@cumhuriyet.com.tr
Gazetecilik sınırı
Çağdaş Gazeteciler
Derneği Genel Başkanı
Ahmet Abakay’a göre,
Ergenekon
soruşturması ile ilgili
haberlerde gazetecilik
çizgi aşındırıldı.
Şöyle ki:
“Gazetecinin görevi
elbette gizli bilgiye de
ulaşmaktır. Bunu hukuk
içinde değerlendirmek,
objektif biçimde
sunmaktır. Buna itiraz
olamaz.
Ama, eğer bu tür kimi
gizli bilgiler, belgeler
iktidarın bekası,
hükümetin korunması
ve kollanması için özel
olarak servis edilip
kullandırılıyorsa,
demokrasi ambalajına
sarılsa da o zaman
evrensel basın
ilkelerinden, dürüst
gazetecilikten
uzaklaşılır. O durumda
gazete ve yazar haber
kaynağına, iktidar
görevlilerine karşı
bağımsız olamaz,
kalamaz. Haber kaynağı
ile bütünleşir. Ona gebe
kalır. Manipülasyona
açık hale gelir. O
güçlerin kâtibi haline
gelir. Zorlama haberler
ortaya çıkar.”
Abakay, örnek de
verdi:
“Taraf gazetesinin 28
Temmuz 2008 günlü
manşeti şöyle:
‘Ergenekoncu polisler
var.’
Bu bir masa başı,
zorlama haber. Haberin
içinde Ergenekon
davası ile doğrudan
ilgili önemli bir unsur
da yok.
Bir başka gazete
hemen yarın şu başlığı
kullanıp haber yapabilir:
‘Fethullahçı polisler
var’, ‘Hizbullahçı
polisler var’, ‘AKP’li
polisler var’, ‘DP’li,
MHP’li ve CHP’li
polisler var.’
Evet var. Bunlar sadece
poliste değil, devletin
her kurumunda var.
Hele ki dine dayalı bir
parti olması nedeniyle
de AKP iktidarında
özellikle yoğun olarak,
Fethullahçı, Hizbullahçı,
şu cemaatten bu
tarikattan bol miktarda
kamu görevlisi var.
Hem de en kritik
noktalarda.
Bu herkesin bildiği
sıradan bir olgu.
Manşete çıkarılacak bir
haber değil.
Zorlama, ısmarlama bir
haber örneği olarak
iletişim fakültelerinde
genç gazeteci
adaylarına, öğrencilere
okutmak gerekir.”
Bundan böyle her 24 Tem-
muz’da Lozan Antlaşması’nın
anlayarak, algılayarak kutlan-
masının temeli atıldı Ankara’da.
Törenler, eğlenceler, açık otu-
rumlar düzenlendi. Bu kutlana-
sı çabanın gerisinde bir kişinin
özel çabası vardı: Tevfik Kız-
gınkaya...
Geçmişte ADD yönetimlerin-
den de tanıdığımız Kızgınkaya,
acı, ama gerçek olan bir olguyu
paylaştı bizimle:
“Lozan Barış Antlaşması’nın
Türkiye Cumhuriyeti açısından,
Türk ulusu açısından ne anlama
geldiğini inanın bilmiyoruz. Bu
antlaşmanın önemini, Lozan gö-
rüşmeleri sırasında Türkiye’nin
karşısında oturan ve bugün
AB’nin önderi olan ülkeler, yine
Lozan’da gözlemci devlet olan
ABD çok daha iyi biliyor.”
Yalnızca bilmekle kalmıyor-
lar, Türkiye’yi bile bile yeniden
Sevr’e zorluyorlar.
Tevfik Kızgınkaya, “Lozan’ı
her yıl çok ciddi programlarla kut-
lamak zorundayız” diyor, “Çün-
kü, Lozan’ın ne olduğunu anla-
madan Türkiye’nin geleceğini
belirlemek hem ülkeyi yöneten-
ler, hem de bu ülkede yaşayan-
lar açısından olası değildir. Lo-
zan’ı bilmek ve savunmak zo-
rundayız.”
Çürütme
Adı Atatürk ile başlayan,
Cumhuriyetin kuruluş
felsefesini yaşatmak
amacıyla oluşturulmuş
Atatürk’ün kalıtı kurumların
başına cemaatçileri atıyorlar.
İçten ele geçirerek çürütme
siyasası yürürlükte... Devrim
tarihçisi Prof. Dr. Ünsal
Yavuz’un deyişiyle:
“Son 25 yıldır Türkiye’nin
üzerine çok abandılar, ama
çok büyük bir dirençle
karşılaştılar. Bu direnci
kırmanın yolunun Atatürk ve
Kemalizmi dışlamaktan
geçtiğinin farkındalar.
Atatürk’ün resimlerini
indirdiler, ‘Kemalizmden
vazgeçin’ dediler, TSK’nin
üzerine yürüdüler, en son da
tüm ulusalcıları terörist ilan
ettiler. Tek amaç, Kemalizmi
devreden çıkarmak.
Atatürk’ün kurumlarına el
atmaları ondan. Cumhuriyet
tarihini kendi kafalarına göre
yorumlayarak, Atatürk’ü
toplumun gözünde saygın
olduğu yerden indirmeye,
Cumhuriyetin kuruluş
sürecini olabildiğince
eleştiriye açmaya
çalışacaklar. Bunu resmi
kuruluşlar aracılığıyla da
yaparak, kamuoyunun
inanmasını sağlamaya
çabalayacaklar. Oyun
budur.”
Taraf gazetesinin istihbaratı güçlü
yazarlarından Yasemin Çongar’ı
SBF’de okuduğu yıllardan tanıyan
sınıf arkadaşları anlatıyor:
“Dönemin hükümeti öğrenci
dernekleri ile ilgili bir yasa tasarısını
TBMM’ye göndermişti.
Üniversitelerdeki öğrenci dernekleri
bu tasarıya karşı Ankara Abdi İpekçi
Parkı’nda eylem kararı almıştı.
Herkes eyleme hazırlanırken
TBMM’ye temas için gönderdiğimiz
arkadaşlarımız tasarının geri
çekildiğini duyurdular. Bunun
üzerine eylemin durdurulması için
SBF’de yaptığımız toplantıda
Yasemin Çongar eylemin mutlaka
gerçekleştirilmesi gerektiğinde ısrar
eden çok sert bir konuşma yaptı.
Tartışmalar üzerine üniversite
öğrencileri, o gün Abdi İpekçi’de
eylemi gerçekleştirdiler. Polis
öğrencileri copladı, çok sayıda
yaralanan oldu, 200’e yakın da
gözaltı...
Eylemin ertesi günü Günaydın
gazetesinin manşetinde ‘İşte
eylemci öğrencilerin lideri’ yönünde
fotoğraflı bir haber yayımlandı.
Fotoğrafta görünen kişi Yasemin
Çongar’dı. Eylemin mutlaka
yapılmasını öneren Çongar,
arkadaşları coplanır, gözaltına
alınırken Abdi İpekçi Parkı’ndaki
eyleme katılmamıştı. Çünkü aynı
saatlerde dönemin SHP lideri Erdal
İnönü ve DYP lideri Hüsamettin
Cindoruk ile görüşmeye gitmişti.”
Eylemci arkadaş
Lozan’ı bileceğiz
Düzeltme
Ankara Kulisi’nde 2
Ağustos Cumartesi günü
yer alan “Aday Önerisi” ile
“İddianamede Ne Var, Ne
Yok...” başlıklı iki ayrı yazı,
teknik bir hatadan dolayı
birlikte yayımlanmıştır.
Okuyucularımızdan özür
dileriz.
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
SOLDAN SAĞA:
1/ Ağõz mukozasõn-
da oluşan ve “aft”
da denilen yüzey-
sel yara. 2/ Erzu-
rum’un bir ilçesi...
Çõkar yol, çare. 3/
Azerbaycan ve Kars
yöresinde yaygõn
telli bir çalgõ... İs-
tenç yitimi. 4/ İri
bir maymun cinsi.
5/ Anlam... Japon
lirik dramõ. 6/ Ağaç-
larda mantarlarõn oluştur-
duğu bir tür çürüme baş-
langõcõ. 7/ Sodyum ele-
mentinin simgesi... Tahta-
dan yapõlma bir tür küçük
flüt. 8/ Bartõn ilinde bir
plaj... Dudak boyasõ. 9/
İffet, namus... Himalaya-
lar’da yaşadõğõna inanõlan
“Kar Adam”a verilen ad.
YUKARIDAN AŞA-
ĞIYA:
1/ İçkiye aşõrõ düşkünlük. 2/ Akdeniz Bölgesi’nde bir akar-
su... Yaşanmõş olaylarõn anlatõldõğõ yazõ türü. 3/ Eti mak-
bul bir deniz balõğõ... Kripton elementinin simgesi. 4/ Tü-
mör... Yabani nane. 5/ Gümüş elementinin simgesi... Alan-
ya ilçesinde bir çay ve mağara. 6/ Marmaris-Datça arasõnda
doğal güzelliğiyle tanõnmõş bir koy. 7/ Yılmaz Güney’in
bir filmi... Başlõca belirtisi kõsa, çabuk, değişken güçte is-
temsiz hareketler olan bir hastalõk. 8/ Tunceli’nin eski adõ...
Ortadoğu’da. “Ölüdeniz” de denilen bir göl. 9/ Burun has-
talõklarõyla ilgili hekimlik dalõ.
1 2 3 4 5 6 7 8 9
1
2
3
4
5
6
7
8
9
B O R İ K A S İ T
E V İ Ç K O L O
T A Y İ N S A P
A R A S H U
M A L İ K A S İ T
U S K İ V İ
T A Y T A L A Ş
A D A M N İ S A
F O L İ K A S İ T
1 2 3 4 5 6 7 8 9
1
2
3
4
5
6
7
8
9
MERSİN 1. SULH HUKUK
MAHKEMESİ’NDEN
Esas No: 2006/1844
DAVACI: Yalçõn Tunçalõn vekili Av. Aysel Gürbüz.
DAVALI: Mustafa Asõm Tüzün. Gençlik Mahallesi Ülkü Apt. 55/4 Maltepe/ Ankara Mahkememizdeki mevcut adresi yazõlõ bulu-
nan ve tabligat yapõlamayan davalõya dava dilekçesi ile duruşma gününün ilanen tebliğine karar verilmekle; davacõ Mersin 1. Bölge
Tapu Silcil Müdürlüğü’nde 339 ada, 150 parselde kayõtlõ, A Blok 4 kat 7 nolu taşõnmaz ile 06.F.6620 ve 06.LK.897 plaka sayõlõ araç-
larõn miras olarak taraflara kaldõğõ, aynen taksimi mümkün olmadõğõndan satõş suretiyle ortaklõğõn giderilmesine dair dava dilekçesi ile
mahkememizdeki 12.06.2008 günü saat: 09.25’te duruşmada hazõr bulunmasõ, gazetede ilan tarihinden itibaren 10 gün sonra tebliğ edil-
miş sayõlmak üzere davalõlardan Mustafa Asõm Tüzün’e ilanen tebliğine, davalõnõn Adliye Sarayõ 1. Sulh Hukuk Mahkemesi duruşma
salonunda duruşma gün ve saatinde delilleri ile birlikte hazõr bulunmasõ, mazeretsiz olarak duruşmaya gelmediği ve kendisini bir ve-
kil ile temsil ettirmediği halde yokluğunda yargõlamanõn yapõlarak karar verileceği ilan olunur. 02.05.2008
Basõn: Tashih