05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Türk tarafõnõn sadece başkan yardõmcõlõğõ yapmasõnõ öngö- rüyor. Bu nedenle görüşmeler- de yönetim biçiminin büyük sõkõntõ yaratacağõ vurgulanõyor. 25 Temmuz’daki Mehmet Ali Talat-Hristofyas, görüş- mesinde de gündeme gelen bir diğer anlaşmazlõk konusu ise ye- ni devletin kuruluş yapõsõ oldu. Türk tarafõ yeni Kõbrõs Cum- huriyeti Federe Devleti’nin iki kurucu devlet tarafõndan oluş- turulmasõnõ öngörürken Rum kesimi ise kendi anayasasõnda yapacağõ bir değişiklikle yeni sisteme geçmenin yeterli ola- cağõnõ savunuyor. MAHMUT GÜRER ANKARA - Kõbrõs’ta kap- samlõ görüşmelerin kesinleş- mesinin ardõndan, Ankara ve KKTC, kurulacak yeni federe devletin yönetim biçimi konu- sunda taslaklar hazõrlamaya baş- ladõ. Öne çõkan modelse Zürih ve Londra anlaşmalarõnda ön- görülen, 3’e 1 sistemi oldu. Bu- na göre Ankara ve KKTC yö- netimi federal başkanlõk sistemi doğrultusunda 3 yõl Rum, 1 yõl Türk başkan modelini Rum ta- rafõna kabul ettirmeye çalõşacak. Bir tarafõn başkanlõğõ süresince diğer taraf başkan yardõmcõlõğõ- nõ yürütecek. Kõbrõs’ta kapsamlõ müzake- relere geçiş tarihinin 3 Eylül ola- rak belirlenmesinin ardõndan, Türk tarafõ, görüşmeler sõrasõn- da masaya somut taslaklar sun- mak üzere çalõşmalara başladõ. Çalõşmalarda büyük oranda An- nan Planõ’nõn üzerinden gidildiği ifade edilirken yönetim biçimi konusunda Zürih ve Londra an- laşmalarõnõn esas alõndõğõ ifade edildi. Buna göre, devletin kurucu eyaletleri tarafõndan seçilen baş- kanlardan Rum olan 3 yõl, Türk olan ise 1 yõl boyunca “Kıbrıs Cumhuriyeti Federe Devle- ti”nin başkanlõğõnõ yapacak. Başkan Türk ise yardõmcõsõ Rum, Rum ise yardõmcõsõ Türk olacak. Annan Planõ’nda federal yö- netimin başõnõn başkanlõk kon- seyi olmasõ öngörülüyordu. 6 Rum ve 3 Türk üyeden oluşacak başkanlõk konseyinde 10 ay Türk üye, 10 ay da Rum üyenin başkanlõk yapmasõ ve başkan yardõmcõlarõnõn her zaman diğer kurucu eyaletten olmasõ söz ko- nusuydu. Konseyde veto hakkõ bulunmuyordu. Bu nedenle Rum üyelerin çoğunluğu nedeniyle Türk tarafõnõn istemlerinin ger- çekleştirilmesinin zor olacağõ ifade ediliyordu. Rumlar tersini istiyor Ancak Güney Kõbrõs Rum Yönetimi, bu tutumu kabul et- mek istemiyor. AB kaynakla- rõndan edinilen bilgilere göre, Rumlarõn gerçekleştirdiği ça- lõşmalarda, bir Türk’ün baş- kanlõk yapmasõ öngörülmüyor. Nüfus yoğunluğunun yüzde 80’e yüzde 20 Rumlardan yana ol- masõnõ kullanmaya hazõrlanan Dimitris Hristofyas yönetimi CMYB C M Y B 4 AĞUSTOS 2008 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER 5 ÇİZMEDEN YUKARI MUSA KART musakart yahoo.com Gülen’in Yeşil Kart davası NEW YORK (ANKA) - Fethullah Gülen’in ABD’de yasal oturma ve çalõşma izni olan Yeşil Kart başvurusu ile ilgili süren davaya bugün ABD’nin Pennsylvania eyaleti Doğu Bölgesi Federal Mahkemesi’nde devam edilecek. Gülen’in, ABD’de çalõşma ve oturma izni olan Yeşil Kart’a (Green Card) “eğitim alanõnda olağanüstü yetenek” kategorisinden yaptõğõ başvuru daha önce Amerikan Göçmenlik Dairesi (USCIS) tarafõndan reddedilmiş, daha sonra Gülen’in Amerikalõ avukatlarõ karara itiraz ederek bir üst mahkemeye başvurmuştu. İtirazõ kabul eden bir üst mahkeme de Yeşil Kart başvuru dilekçesinin Göçmenlik Dairesi tarafõndan 1 Ağustos 2008 tarihine kadar işleme konmasõ kararõnõ almõş, USCIS’de bu karara uyarak başvuru dilekçesini kabul etmişti. Af için Köşk’e başvuru ANKARA (ANKA) - Öğrenci affõ bekleyen gençler tarafõndan kurulan ve öğrenci affõnõn çõkarõlmasõ amacõyla yoğun çalõşmalar yürüten Eğitim Hakkõ Platformu, (www.ogrenciaffi.org), milletvekilleri, parti liderleri derken şimdi de öğrenci affõ için Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül’ün kapõsõnõ çaldõ. Eğitim Hakkõ Platformu temsilcileri bir haftada topladõklarõ imzalarõ ve binlerce öğrencinin durumlarõnõn değerlendirildiği öğrenci profili araştõrma raporunu Cumhurbaşkanlõğõ makamõna ilettiler. Ayrõca hazõrladõklarõ “öğrenci affõ yasa teklifi önerisi”ni de Cumhurbaşkanlõğõ’na sundular. ‘Yorgun’ Meclis Tatile... 22 Temmuz seçimlerinden bu yana bir yıl geçerken TBMM “yoruldu”, milletvekilleri “gerildi.” Abdullah Gül’ün uzlaşma aranmadan cumhurbaşkanı seçilmesi, MHP desteğiyle yükseköğretimde türbanın serbest bırakılmasını öngören anayasa değişikliği ve AKP’nin “sivil anayasa” girişimi siyaseti gerdi. Bu gergin ve tartışmalı süreçler hem iktidar hem de muhalefet milletvekillerini yordu. Yıl boyunca anlı şanlı gündem maddeleri için yapılan tartışmaların yanı sıra, oda ve borsada genel sekreter olabilmek için “zimmet, kaçakçılık, rüşvet, hırsızlık” gibi suçlardan mahkûm olma (!) zorunluluğunu getiren bir yasa çıkarılması gibi TBMM tarihine geçecek hatalara da imza atıldı. TOBB ile Odalar ve Borsalar Kanunu’nda değişiklik getiren tasarıda oda ve borsa genel sekreteri olabilmek için bazı suçlardan, “mahkûm olmamak” biçiminde yazılması gereken hüküm yanlışlıkla “mahkûm olma” diye yazılınca hırsız ve dolandırıcılara da genel sekreter olabilme yolu açılmıştı. TBMM Genel Kurulu tatile girmeden hemen önce bir tasarı getirilerek bu büyük yanlış düzeltildi. Yasama yılı boyunca tasarılardaki özensizliği kanıtlayan bir dizi örnek gündeme geldi. Tunceli bağımsız milletvekili Kamer Genç, yıl boyunca çok iyi bildiği içtüzüğün tüm olanaklarını kullanarak sık sık kürsüye çıkıp “tek başına” muhalefet partisi gibi çalıştı... AKP hakkındaki kapatma davası, yeni arayışlar, Ergenekon soruşturması derken TBMM iyice yoruldu. TBMM Başkanı Köksal Toptan, AKP’lilerin Kamer Genç’in üzerine yürüdükleri günlerde “geçen yaz seçimlerin yapıldığını, milletvekillerinin iki yıldır tatil yapamadığını, bu nedenle yorgun olduklarını” söylemişti. Sonunda Anayasa Mahkemesi kararını verdi ve bu yıl da bir ay fazla mesai yapan TBMM tatile çıktı. Siyasetçiler, “tatile çıkmak” yerine -devlet büyükleri için “yaz dönemi çalışmaları” ifadesinin kullanılması gibi- “seçim bölgelerine gidip seçmeni dinleme gereksinimi” gibi ifadeleri yeğliyorlar. Elbette seçmenlerini dinlesinler ama tatil yapmak da utanılacak, mahcubiyet duyulacak bir eylem değil, bir haktır. Dileriz, yeni yasama yılında dinlenmiş, seçmenini dinlemiş milletvekilleri; daha uyumlu, daha uzlaşmacı, birbirlerine daha saygılı olurlar... Özellikle de iktidar partisinden olanlar... AKP’li vekiller ‘kaptanlığa’ merak saldı AKP hükümeti üyelerinin “mahdumlarının” gemi merakı malum. Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın oğlu Erkan Yıldırım, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın oğlu Ahmet Burak Erdoğan, henüz “yeni yetmelik”ten gençliğe adım attıkları dönemlerde “gemi” sahibi olan isimlerden.... “Kır atın yanında duran ya huyundan ya suyundan” misali, bir grup AKP milletvekili de bu “furyadan” etkilenmiş olmalı ki, “kaptanlık” öğrenmeye heves etti. Tuzla tersanelerindeki işçi ölümlerini araştırmak için kurulan Meclis araştırma komisyonunun başkanlığını yürüten AKP İstanbul Milletvekili Mehmet Domaç’ın öncülüğündeki bir grup milletvekili, Denizcilik Müsteşarlığı’ndan, “kaptanlık belgesi” talebinde bulundular. Aralarında 6 kadın milletvekilinin de bulunduğu 28 milletvekiline Denizcilik Müsteşarlığı’ndan olumlu yanıt geldi. Normal bir vatandaşın kaptanlık belgesi alması öyle kolay değil. Bir kere en az 5 saatlik “teorik” dersleri aldıktan sonra, pratik yapmak için de en az 3 kez denize açılmak gerekiyor. Bu kursu düzenleyenler genelde hafta sonlarında pratik uygulama yaptırıyorlar. Bu da en az 3 hafta sonu olarak ifade ediliyor. Ama söz konusu olan milletvekilleri olunca, Denizcilik Müsteşarlığı, “şipşak” çözüm getirdi. Milletvekillerine, 6 Ağustos’ta 1 günlük kursun ardından “kaptanlık” sertifikaları verilecek. Milletvekilleri alacakları sertifika ile 14 metre büyüklüğe kadar olan yat ve tekneleri kullanabilecekler. “Sıcak” siyaset ortamından bunalan AKP’li “kaptan adayı” vekiller, “1 günlük” kursla aldıkları “ayrıcalıklı” sertifikayla denizlere yelken açma hayali kuruyorlar... Facianın sorumlusu ‘İpragaz’mış! Balcılar’daki faciada, 18 çocuk bir tarikatın Kuran kursunda yaşamını yitirdi. Bu büyük trajedi kadar, sonrasında ortaya çıkan tablo da dehşet vericiydi. “Öteki” Türkiye’nin manzarası, “mahalle”deki büyük dönüşüm bir kez daha gözler önüne serildi. Bir tek anne baba bile çocuğunun hesabını sormak için davacı olmadı, kimseyi suçlamadı, haykırmadı, isyan etmedi... “Baba Kuran’a geçtim, bana terlik alır mısın” diyen 11 yaşındaki Leyla için kimse hesap sormadı... Aileler evlatlarının ölümünü “takdiri ilahi”, “şehit oldu” diye tevekülle karşıladılar. Vakit gazetesi de dün sorumluyu ilan ediverdi: “Facianın sorumlusu İpragaz”! Tüketici örgütlerinden görüşler aktarılırken “ihmalin asıl sahibinin gaz firması olduğu, Hollandalı SHV Gas firması hakkında suç duyurusunda bulunulacağı” haberi veriliyordu... Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, “Ne adına olursa olsun, bu tür cahiliye dönemi kurum, girişim ve yerleşimlere müsamaha gösterilemez” diyor. Elbette gösterilmemeli... Peki “müsamaha gösterenler” kim, bu kaçak kursların açılmasına izin verenler, denetlemeyenler, denetlenmesini engelleyenler kimler? “Mahalle”deki “değişim”in, ana-babalarının evlatlarının hesabını sormaz hale geldiği bu sosyal iklimin “siyasi” sorumluları da yok mu? TBMM’nin tatile girmesiyle birlikte köşemiz de tatile giriyor. Yeni yasama yılında görüşmek üzere... Türey Köse, Ayşe Sayın, Emine Kaplan [email protected] Cezalarda indirim yapılınca kaçak Kuran kurslarının sayısı 60 bine yükseldi. CHP, 18 çocuğun yaşamõnõ yitirmesinin ardõndan kaçak Kuran kurslarõ için önerge verecek ‘Tam bir sosyal trajedi’ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP, Konya Balcõlar beldesinde kaçak bir yurttaki patlamada 18 çocuğun ya- şamõnõ yitirmesinin ardõndan kaçak Ku- ran kurslarõ için araştõrma önergesi ver- meye hazõrlanõyor. CHP Konya Millet- vekili Atilla Kart, “Tarikatlar kendi aralarında hegemonya arayışında. O sosyal iklim içinde çocuklarını kay- beden aileler şikâyetçi değil. Olay tam bir sosyal trajedi, dönüşüm çok çarpıcı olarak görülüyor” dedi. CHP Konya Milletvekili Atilla Kart, Balcõlar’daki facianõn ardõndan seçim bölgesine giderek incelemelerde bulun- du. Yaşananlarõ “sosyal trajedi” diye ni- telendiren Kart, şu görüşleri dile getirdi: “Siyasi iklim, dönüşüm çok çarpıcı. O yurdun hemen 60-70 metre aşağı- sında Diyanet’in erkek öğrenciler için Kuran kursu var. 300 metre aşağıda yine Diyanet’in kız öğrenciler için kursu var. 18 çocuk öldü, bunlardan 12’si kasabada toprağa verildi. Yani evleri orada ama çocuklar evlerinde yatmıyor, bu yurtta yatıyor. Bu, dik- katle yorumlanmalı. Çocuklar ağırlıklı olarak 13-14 yaş grubunda, imara aykırı, öğrenci sayısı belli değil, yö- neticinin ehliyeti belli değil. Kuran kursu değil, İngilizce kursu, diyenler var. Velev ki İngilizce kursu olsun. Onun da kaçağına karşıyız. Çocuklar genellikle yoksul ailelerin çocukları. O iklim içinde, kursa giden çocuk bir sta- tü kazanıyor, çocuğum bu yıl kız Ku- ran kursuna gitti, diyor aile. Onun için bir aşama bu. Diyanet’in 7 bin 995 ya- sal Kuran kursu var. Bunun 5 bin 654’ü açık, 2 bin 341’i talep olmadığ için kapalı. Hal böyleyken niye devletin güvencesi altında olmayan, yasal ol- mayan kurslara yönlendiriliyoruz. Daha önce bu tür durumlarda, yurt- lar kapatılıyordu, öğretmenlere de 6 aydan 2 seneye kadar hapis cezası var- dı. 2005 yılına kadar bu cezalar yü- rürlükteydi. 29.6.2005 tarihinde ya- pılan düzenlemeyle öğretmenler, yö- neticiler ceza almaktan çıkarıldı, ha- pis cezası kaldırıldı, cezalar para ce- zası kapsamına sokuldu. Yasal Kuran kursları boş duruyor, bu tür yasadı- şı yerler himaye ve teşvik ediliyor. Ta- rikatlar kendi aralarında bir hege- monya arayışı içine giriyorlar, pazar kapıyorlar.” ‘Himaye edenler belli’ CHP’li Kart, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’õn kaçak Kuran kurslarõnõn cezalarõnõn hafifletilmesi tartõşmalarõnõn yaşandõğõ 2005 yõlõnda yaptõğõ açõkla- malarda, “Kaçak Kuran kursları, di- ye bir ifade olamaz, kanunun ruhuna aykırı, Kuran öğrenilir, Kuran’ı öğ- renmek için kimse suç ifadesi kulla- namaz” görüşünü dile getirdiğine dik- kat çekti. Kart, “Kimin himaye ettiği, kimin yönlendirdiği bütün çıplaklı- ğıyla ortada. Milli Eğitim Bakanlı- ğı’nın temel görevi bunların deneti- mini yapmak. Oysa, bizatihi bu şart- ları hazırlayan bir mekanizma işliyor. Bakanlıktan iki müfettiş gelmiş, tam bir tiyatro. Hiçbir inandırıcılığı yok. Sadece orayla sınırlı bir inceleme ya- pacaklardır, görünürde bir müeyyide belki uygulanacaktır. O durumda olan yurtları inceleyip gereğini yapa- biliyor musun? Birbirimizi kandır- madan, yeni Balcılar felaketleri ya- şanmadan gerçeklerin tespit edilme- si gerekir” dedi. Kart, bu konuda bir araştõrma önergesi verilerek, tüm kaçak Kuran kurslarõnõn araştõrõlmasõ gereği üzerinde durdu. Kart, kaçak kurslara ce- zalarõ hafifleten yasal düzenlemenin de- ğiştirilmesi için de girişimde bulunulmasõ gerektiğini sözlerine ekledi. CHP Konya Milletvekili Atilla Kart, “Tarikatlar kendi aralarõnda hegemonya arayõşõnda. O sosyal iklim içinde çocuklarõnõ kaybeden aileler şikâyetçi değil” dedi. ÇÖKEN BİNA 3 kişi tutuklandõ BARIŞ YAMAN KONYA - Konya’da çöken kaçak Kuran kur- suyla ilgili olarak göz- altõna alõnan 4 kişiden 3’ü tutuklandõ. 18 kişinin ölümü, 27 kişinin de yaralanmasõ- na yol açan olayla ilgili soruşturma kapsamõnda gözaltõna alõnan 4 kişi önceki gün adliyeye sevk edildi. Yurt kurucusu olduğu belirtilen Mümin E. savcõlõk tarafõndan ifa- desi alõndõktan sonra serbest bõrakõlõrken Bal- cõlar Okul ve Kurs Ta- lebelerine Yardõm Der- neği Başkanõ Mehmet Göktaş, Özel Boğaziçi Ortaöğretim Yurdu Mü- dürü İbrahim Çömlek ve yurdun müdür yar- dõmcõsõ Mehmet Se- merci, çõkarõldõklarõ mahkemece tutuklandõ. Yaralõlardan 12 ya- şõndaki Şerife Atayer’in babasõ Ahmet Atayer, yurt yöneticilerinin ve binayõ yapan müteahhi- tin hiçbir suçu bulun- madõğõnõ iddia ederek “Burada ölenler şehit, kalanlar ise gazidir” dedi. Kıbrıs’ta yönetim tartışması Ankara ve KKTC yönetimi federal başkanlõk sistemi doğrultusunda 3 yõl Rum, 1 yõl Türk başkan modelini Rum tarafõna kabul ettirmeye çalõşacak. ‘Zirve Yayınevi cinayeti yeniden araştırılmalı’ MALATYA (Cumhuriyet) - Malatya İl İn- san Haklarõ Kurulu, Zirve Yayõnevi’ne cina- yeti olayõnõn yetkili uzman heyet tarafõndan ye- niden araştõrõlmasõ kararõ aldõ. İl İnsan Haklarõ Kurulu’nun aylõk olağan top- lantõsõ Vali Yardõmcõsõ Erdinç Filiz başkan- lõğõnda yapõldõ. Toplantõda 18 Nisan 2007’de Zirve Yayõnevi’nde 1’i Alman 3 Hõristiyanõn katledilmesi olayõ da ele alõndõ. Kurul top- lantõsõyla ilgili olarak valilik tarafõndan yapõ- lan açõklamada, konuyla ilgili hazõrlanan ve Başbakanlõk İnsan Haklarõ Başkanlõğõ’na gönderilen rapora değinildi. Açõklamaya gö- re raporda şöyle denildi: “Cinayetlerin işle- niş şekli, zanlıların psikolojik ve kişilik ya- pıları, cinayetlerin ülke ve dünya kamuo- yunda meydana getirdiği olumsuz etkiler, zanlılar, maktuller, Zirve Yayınevi faali- yetleri konusundaki iddialar, ihbarlar dik- kate alınarak konunun daha geniş yetkili uzmanlardan oluşan bir heyet tarafından araştırılması, zanlıların psikolojik du- rumları ile ilgili bilirkişi incelemesi yaptı- rılması görüş ve kanaatine varılmıştır.” MALATYA İL İNSAN HAKLARI KURULU
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle